GERİ İNDEKS İLERİ

 

3ـ اَلسَّيِّدُ مَنْ لا يُصانِعُ، وَلا يُخادِعُ،وَلا تَغُرُّهُ الْمَطامِعُ/ 2101.

3- Efendi kimse dalkavukluk etmez, halkı aldatmaz ve (insanı) tamahlandıran (şeyler) onu kandırmaz. /2101

4ـ اَلسَّيِّدُ مَنْ تَحَمَّلَ الْمَؤُنَةَ، وَجادَ بِالْمَعُونَةِ/ 1504.

4- Efendi ve emir kimse, halkın geçim sorunlarını üstlenen ve yüklerini kaldırandır. /1504

5ـ تَمامُ السُّؤْدَدِ اِبْتداءُ الصَّنايِعِ/ 4481.

5- Efendiliğin kemali bahşiş ve ihsana ilk olarak başlamaktır. /4481

6ـ سادَةُ النّاس فِي الدُّنيا الأسْخياءُ، وَفِي الآخِرَةِ الأتْقياءُ/ 5602.

6- Dünyada halkın efendisi cömert kimseler, ahirette ise takvalı olan kimselerdir. /5602

7ـ فَضيلَةُ السَّادَةِ حُسْنُ العِبادَةِ/ 6559.

7- Emirlerin fazileti, güzel ibadet etmektir. /6559

8ـ فِعْلُ المَعْرُوفِ، وَإغاثَةُ المَلْهُوفِ، وَإقْراءُ الضُّيُوفِ آلَةُ السّيادَةِ/ 6585.

8- İyilik ve ihsan etmek, zavallı mazlum kimselerin yardımına koşmak ve misafir davet etmek efendiliğin vesileleridir. /6585

9ـ لَمْ يَسُدْ مَنِ افْتَقَرَ أخْوانُهُ إلى غَيْرِهِ/ 7534.

9- Kardeş ve arkadaşlarının başkasına ihtiyacı olduğu kimse, efendi/emir değildir. /7534(11.nin benzeridir, kontrol edilsin)

10ـ مِنَ السُّؤْدَدِ الصَّبْرُ، لاِسْتِماعِ شَكْوَى المَلْهُوفِ/ 9443.

10- Mazlum, zavallı insanların şikâyetlerini sabırla dinlemek, efendiliktendir. /9443

11ـ ما أكْمَلَ السِّيادَةَ مَنْ لَمْ يَسْمَحْ/ 9581.

11- Bahşiş vermeyen ve cömertlik etmeyen kimse, efendiliğini kemale erdirmemiştir. /9581

12ـ ما سادَ مَنِ احْتاجَ إخْوانُهُ إلى غَيْرِهِ/ 9595.

12- Kardeş ve arkadaşlarının başkasına muhtaç olduğu kimse, efendilik etmemiştir. /9595(9. nun benzeridir, kontrol edilsin)

13ـ لا شَرَفَ كَالسُّؤْدَدِ/ 10479.

13- Efendilik gibi şeref yoktur. /10479

14ـ لا سُؤْدَدَ مَعَ انْتِقامٍ/ 10518.

14- İntikam ile efendilik olmaz. /10518

15ـ لا سُؤْدَدَ لِسَيِّءِ الخُلْقِ/ 10597.

15- Kötü huylunun efendiliği olmaz. /10597

16ـ لا يَسُودُ مَنْ لا يَحْتَمِلُ إخْوانَهُ/ 10754.

16- Kardeş ve arkadaşlarının zorluklarını sırtlamayan kimse efendi olamaz. /10754

17ـ لا سِيادَةَ لِمَنْ لا سَخاءَ لَهُ/ 10786.

17- Cömert olmayan kimse efendi olamaz /10786

18ـ لا يَكْمُلُ السُّؤْدَدُ إلاّ بِتَحَمُّلِ الأثْقالِ وَإسْداءِ الصَّنايِعِ/ 10814.

18- Zorluk ve sorunlara tahammül edip üstlenmeyen ve ihsan etmeyen kimsenin efendiliği kâmil olmaz. /10814

EĞİK / YAMUK

1ـ قَدْ يَسْتَقيمُ الْمُعَوَّجُ /6625.

1- Bazen eğik de düzelir. /6625

EĞLENCE

1ـ رُبَّ نُزْهَةٍ عادَتْ نُغْصَةً / 5283.

1- Nice eğlenceler vardır ki üzüntü getirir. /5283

2ـ قَدْ تَنْقَلِبُ النُّزْهَةُ غُصَّةً / 6649.

2- Eğlence bazen üzüntüye dönüşebilir. /6649

EHL-İ BEYT’İ SEVMEK

1ـ مَنْ أحَبَّنا بقلبهِ وكانَ مَعنا بِلسانِهِ وقاتلَ عدوَّنا بسيْفِهِ فَهُوَ معَنا في الجَنّة في درجتِنا/ 8146.

1- Kim bizi gönlüyle sever, diliyle bizimle olur, kılıcıyla da düşmanlarımızla savaşırsa, cennette bizimle, bizim derecemizde olacaktır. /8146

2ـ مَنْ أحبَّنا بقَلبِه وأعانَنا بلسانِهِ وَلَم يُقاتِلْ مَعَنا بِيَدِهِ فَهُوَ في الْجَنَّةِ دُونَ دَرَجَتِنا/ 8147.

2- Kim gönlüyle bizi sever; diliyle bize yardım eder; fakat eliyle bize yardım etmez de düşmanımızla savaşmazsa, cennettedir; fakat bizim derecemizden aşağı bir derecededir. /8147

3ـ مَنْ أحبَّنا بقَلْبهِ وأبغْضنا بلِسانِهِ فَهُوَ في الْجَنَّةِ/ 8173.

3- Gönlüyle bizi sevip dili ile bizimle düşmanlık eden (takiye eden) cennettedir.[41] /8173

4ـ مَنْ أحَبَّنا فَلْيَعْمَلْ بِعَمَلِنا، وَلْيَتَجَلْبَبِ الوَرَعَ/ 8483.

4- Bizi seven, bizim (yaptığımız) amellere amel etmeli ve dindarlığı kendine gömlek edinmelidir. /8483

5ـ مَنْ أحَبَّنا فَلْيُعِدَّ لِلْبَلاءِ جِلْباباً/ 9037.

5- Bizi seven kimse belalar için gömlek hazırlamalıdır. /9037

6ـ مَنْ تَوَلانا فَلْيَلْبَسْ لِلْمِحَنِ إهاباً/ 9038.

6- Bizi seven büyük sıkıntıları kendine deri edinmelidir. /9038

7ـ هَلَكَ فيَّ رَجُلانِ: مُحِبٌّ غالٍ، ومُبْغِضٌ قالٍ/ 10019.

7- Benim yüzümden iki kişi helak olmuştur: Beni sevip hakkımda ileri giden ve sevmeyip aleyhimde konuşan. /10019

8ـ لَوْ أحَبَّني جَبَلٌ لَتَهافَتَ/ 7586.

8- Bir dağ bile beni sevse, parçalanır, darmadağın olurdu. /7586

EKSİKLİK

1ـ كَفي بِالْمَرْءِ مَنْقَصَةً أنْ يُعَظِّمَ نَفْسَهُ / 7050.

1- Kendini büyük görmek, insanın eksikliğine (delil olarak) yeter. /7050

ELBİSE

1ـ اِرْفَعْ ثَوْبَكَ فَإنَّهُ أنْقى لَكَ، وَأتْقى لِقَلْبِكَ، وَأبْقى عَلَيْكَ/ 2294.

1- Elbiseni kaldır (fazla uzun tutma); bu, senin için daha temizdir; kalbini daha iyi korur; üzerinde daha çok kalır. /2294

2ـ اِلْبَسْ ما لا تَشْتَهِرُ بِهِ وَلا يُزْري بِكَ/ 2316.

2- Seni teşhir etmeyecek elbiseler giyin; lekeleyecek elbiseler değil! /2316

ELÇİ, ONUN EDEBİ VE MEKTUP

1ـ بِعَقلِ الرَّسولِ وَأدَبِهِ يُسْتَدَلُّ على عَقْلِ الْمُرْسِلِ/ 4312.

1- Elçinin aklı ve edebi (onu) gönderenin aklına işarettir. /4312

2ـ رَسُولُ الرَّجُلِ تَرْجُمانُ عَقْلِهِ، وَكِتابُهُ أبْلَغُ مِنْ نُطْقِهِ/ 5431.

2- İnsanın elçisi, aklının tercümanıdır; yazısı ise konuşmasından daha etkindir. //5431

3ـ رَسُولُكَ تَرْجُمانُ عَقْلِكَ، وَاحْتِمالُكَ دَليلُ حِلْمِكَ/ 5436.

3- Elçin, aklının tercümanıdır; tahammülün ise, sabrının nişanesidir. /5436

4ـ رَسُولُكَ ميزانُ نُبْلِكَ، وَقَلَمُكَ أبْلَغُ مَنْ يَنْطِقُ عَنْكَ/ 5437.

4- Elçin, asaletinin (ya da zekânın) ölçüsüdür; kalemin ise, senin yerine konuşandan daha etkindir. /5437

ELDEN ÇIKANA ÜZÜLMEK

1ـ لا تَأسَ عَلى ما فاتَ/ 10153.

1- Elden çıkana üzülme! /10153

EMİN, EMANETTAR

1ـ ما أقَلَّ الثّقَةَ المؤتَمَنَ، وَأكْثَرَ الخَوّانَ/ 9656.

1- Güvenilir emin kimse ne de azdır; hıyanet edense çok. /9656

1ـ الأمانَةُ تُؤَدِّي اِلى الصِّدْقِ/ 1582.

2- Emanettarlık insanı doğruluğa çeker. /1582

2ـ الأمانَةُ وَالْوَفاءُ صِدْقُ الأفْعالِ، وَالْكِذْبُ وَالافْتِراءُ خِيانَةُ الأقْوالِ/ 2083.

3- Emanettarlık ve vefa fiillerin doğruluğu; yalan ve iftira ise sözlerin ihanetidir. /2083

3ـ أدِّ الأمانةَ اِلى مَنِ ائْتَمَنَكَ، وَلا تَخُنْ مَنْ خانَكَ/ 2330.

4- Seni emin bilene emanetini geri ver; sana hıyanet edene hıyanet etme. /2330

4ـ أدِّ الأمانةَ إذا ائتُمِنْتَ، وَلا تَتَّهِمْ غَيْرَكَ إذا ائْتَمَنْتَهُ، فَإنّهُ لا إيمانَ لِمَنْ لا أمانَةَ لَهُ/ 2395.

5- Sana emanet verildiğinde onu sahibine geri ver. Başkasını emin bilip de bir şey verdiğinde ona ithamda bulunma. Zira, emanettarlığına güvenilmeyenin imanı yoktur. /2395

5ـ أفْضَلُ الأمانَةِ الوَفاءُ بِالعَهْدِ/ 3018.

6- En faziletli emanettarlık ahde vefadır. /3018

6ـ الأمانةُ إيمانٌ، البَشاشَةُ إحْسانٌ/ 18.

7- Emanettarlık imandır; güler yüzlülük ise ihsan. /18

7ـ الأمانةُ صِيانَةٌ/ 113.

8- Emanettarlık koruculuktur. /113

8ـ الأمانةُ فَوْزٌ لِمَنْ رَعاها (وَعاها)/ 1127.

9- Emanettarlık, onu yerine getiren için esenliktir. /1127

9ـ الأمانةُ فَضيلَةٌ لِمَنْ أدّاها/ 1170.

10- Emanettarlık, hakkını eda edene fazilettir. /1170

10ـ آفَةُ الأمانةِ الخيانَةُ/ 3962.

11- Emanettarlığın âfeti hıyanettir. /3962

11ـ إذا ائتُمِنْتَ فَلا تَخُنْ/ 3998.

12- Emanete hıyanet etme. /3998

12ـ إذا ائْتُمِنْتَ فَلا تَسْتَخِنْ/ 3999.

13- Emanet verdiğinde hıyanetle suçlama. /3999

13ـ إذا قَوِيَتِ الأمانةُ كَثُرَ الصِّدْقُ/ 4053.

14- Emanettarlık güçlendikçe sadakat artar. /4053

14ـ رَأسُ الإسْلامِ (الإيمانِ) الأمانةُ/ 5226.

15- İmanın[42] başı emanettarlıktır. /5226

15ـ صِحَّةُ الأمانةِ عُنْوانُ حُسْنِ المُعْتَقَدِ/ 5816.

16- Sağlıklı emanettarlık güzel inancın delilidir. /5816

16ـ عَلَيْكَ بِالأمانةِ فَإنَّها أفْضَلُ دِيانَةٍ/ 6109.

17- Emanet konusunda dikkatli ol! Zira emanettarlık, en üstün dindarlıktır. /6109

17ـ فَسادُ الأمانةِ طاعَةُ الخيانَةِ/ 6555.

18- Emanettarlığın fesadı, ona hıyanet etmektir. /6555

18ـ فازَ مَنْ تَجَلْبَبَ الوَفاءَ، وَادَّرَعَ الأمانَةَ/ 6556.

19- Vefakârlığı örtü, emanettarlığı kalkan edinen kurtulmuştur. /6556

19ـ كُلُّ شَيْءٍ لا يَحْسُنُ نَشْرُهُ أمانَةٌ وَإنْ لَمْ يُسْتَكْتَمْ/6897.

20- Gizli kalması istenmese de duyurulması güzel olmayan şey, emanettir. /6897

20ـ مَنْ لا أمانةَ لَهُ لا إيمانَ لَهُ/ 7932.

21- Emanettarlığı olmayanın imanı olmaz. /7932

21ـ مَنِ اسْتَهانَ بِالأمانةِ وَقَعَ في الخِيانةِ/ 8616.

22- Emaneti önemsemeyen hıyanet eder. /8616

22ـ مَنْ عَمِلَ بِالأمانَةِ فَقَدْ أكْمَلَ الدّيانةَ/ 9117.

23- Emaneti yerine getiren, dinini tekmil etmiştir. /9117

23ـ مِنْ أحْسَنِ الأمانَةِ رَعْىُ الذِّمَمِ/ 9385.

24- Emanete riayet etmek, en güzel emanettarlıktır. /9385

24ـ لا إيمانَ لِمَنْ لا أمانةَ لَهُ/ 10767.

25- Emaneti olmayanın imanı da yoktur. /10767

25ـ لا أمانةَ لِمَنْ لا دينَ لَهُ/ 10789.

26- Dini olmayanın emaneti olmaz. /10789

ENGEL OLMAK

1- (Kötülüğü içinden) Kazımayan (günah işlemeye) engel olmaz./10777

ERKEĞİN AYIBI

1ـ أرْبَعٌ تَشينُ الرَّجُلَ: اَلبُخْلُ، وُالكِذْبُ، والشَّرَهُ وسُوءُ الخُلْقِ/ 2143.

1- Dört şey erkeği ayıplı yapar; cimrilik, yalancılık, aç gözlülük ve kötü ahlak. /2143

EŞİTLİK

1ـ إنَّ مُواساةَ الرِّفاقِ مِنْ كَرَمِ الأعْراقِ / 3405.

1- Dostlara eşit davranmak, asaletli insanların cömertliğidir. /3405

2ـ اَلْمُواساةُ أفْضَلُ الأعْمالِ / 1312.

2- Eşit davranmak, amellerin en üstünüdür. /1312

3ـ ما حُفِظَتِ الأُخُوَّةُ بِمِثْلِ الْمُواساةِ / 9578.

3- Kardeşlik, en iyi eşitlikle korunur. /9578

EV/MESKEN

1ـ اَلْمَنْزِلُ البَهِيُّ أحَدُ الْجَنَّتَيْنِ / 1632.

1- İyi (veya büyük) ev, iki cennetten biridir. /1632

2ـ مَنْ ضاقَتْ ساحَتُهُ قَلَّتْ راحَتُهُ / 9191.

2- Evinin alanı dar olanın rahatı az olur. /9191

3ـ اِحْذَرْ مَنازِلَ الْغَفْلَةِ وَ الْجَفاءِ وَ قِلَةَ الأعْوانِ عَلي طاعَةِ اللهِ / 2600.

3- Gaflet, cefa ve Allah'a itaat etmeye yardımcı olanların az olduğu evlerden uzak dur. /2600

4ـ كَمْ مِنْ بانٍ مالايَسْكُنُهُ / 6958.

4- Bina yapan pek çok insan vardır ki orada oturamazlar. /6958

EVLAT

1ـ اَلْوَلَدُ الصّالِحُ أجْمَلُ الذِّكْرَيْنِ / 1665.

1- Salih evlat, iki zikrin en güzelidir. /1665

2ـ اَلْوَلَدُ أحَدُ العَدُوَّيْنِ / 1668.

2- Evlat, iki düşmandan biridir.[43] /1668

3ـ شَرُّ الأوْلادِ اَلْغاقُّ / 5688.

3- En kötü evlat, anne ve babasına karşı kötü olandır. /5688

4ـ فَقْدُ الوَلَدِ مُحْرِقُ الكَبِدِ / 6542.

4- Evladı kaybetmek, ciğeri yakar. /6542

5ـ مَوْتُ الوَلَدِ صَدْعٌ في الكَبِدِ / 9822.

5- Evladın ölümü, ciğeri parçalar. /9822

6ـ وَلَدُ السُّوءِ يَهْدِمُ الشَّرَفَ، وَ يَشينُ السَّلَفَ / 10065.

6- Kötü evlat, şerefi düşürür; geçmişi karalar. /10065

7ـ وَلَدُ السُّوءِ يَعُرُّ السَّلَفَ، وَ يُفْسِدُ الْخَلَفَ / 10066.

7- Kötü evlat, geçmişi karalar ve geride kalanları da bozar. /10066

8ـ وَلَدٌ عَقُوقٌ مِحْنَةٌ وَ شُؤْمٌ / 10072.

8- Kötü yolda giden evlat, çileli ve uğursuzdur. /10072

EVLİYALAR (ALLAH DOSTLARI)

1ـ إنَّ أوْلِياءَ اللهِ تَعالي كُلُّ مُسْتَقْرِبٍ أجَلَهُ، مُكَذِّبٍ أمَلَهُ، كَثيرٍ عَمَلُهُ، قَليلٍ زَلَلُهُ / 355.

1- Şüphesiz ecelini yakın bilen, ümidini yalanlayan, ameli çok ve hatası az olan herkes Allah'ın evliyalarındandır. /3552

2ـ إنَّ أوْلِياءَ اللهِ لأكْثَرُ النّاسِ لَهُ ذِكْراً، وَ أدْوَمُهُمْ لَهُ شُكْراً، وَ أعْظَمُهُمْ عَلي بَلائِهِ صَبْراً / 3571.

2- Şüphesiz herkesten çok Allah'ı anan, devamlı şükreden ve belalarında sabrı büyük olan kimse Allah'ın evliyasıdır. /3571

3ـ إنَّ مِنْ أحَبِّ العِبادِ إلَي اللهِ عَبْداً أعانَهُ عَلي نَفْسِهِ فَاسْتَشْعَرَ الْحُزْنَ، وَ تَجَلْبَبَ الْخَوْفَ، فَزَهَرَ مِصْباحُ الْهُدي في قَلْبِهِ، وَ أعَدَّ القِري لِيَوْمِهِ النّازِلِ بِهِ / 3577.

3- Şüphesiz Allah katında en sevilen kul; nefsine hakim olmak için Allah’ın yardım ettiği, daima kendi haline üzülen, korkuyu giysi edinen, kalbinde hidayet ışığı parlayan ve kıyamet günü misafirliğe hazırlanan kimsedir. /3577

FAKİH

1ـ اَلفَقِيهُ كُلُّ الفَقيهِ مَنْ لَمْ يُقَنِّطِ النّاسَ مِنْ رَحْمَةِ اللهِ وَ‌ لَمْ يُؤْيِسْهُمْ مِنْ‌ رَوْحِ اللهِ / 1839.

1- Fakih, insanları Allah'ın rahmet ve şefkatinden ümitsiz etmeyen kimsedir. /1839

2ـ آفَةُ الفُقَهاءِ عَدَمُ الصِّيانَةِ / 3963.

2- Fakihlerin belası (günahlardan) korunmamaktır. /3963

3ـ إذا تَفَقَّهَ‌ الرَّفيعُ تَواضَعَ / 4048.

3- Yüce biri fakih olduğu zaman mütevazı olur. /4048

4ـ إذا تَفَقَّهَ الوَضيعُ تَرَفَّعَ / 4049.

4- Alçak bir insan fakih olduğu zaman büyüklük taslar. /4049

5ـ ‌‌إذا فَقِهْتَ فَتَفَقَّهْ في دينِ اللهِ / 4076.

5- Fakih (bilgin) olduğun zaman bütün çalışmalarını Allah'ın dinine yönelt. /4076

FAKİR

1ـ اَلْفقيرُ الرّاضي ناجٍ مِنْ‌ حَبائِلِ إبْلِيسَ، وَ الغَنِيُّ واقِعٌ في حَبائِلِه / 1920.

1- Hâlinden memnun olan fakir, iblisin tuzaklarından kurtulur; zengin ise iblisin tuzaklarına düşer. /1920

2ـ أمْقَتُ العِبادِ إلَي اللهِ اَلْفَقيرُ المَزْهُوُّ، وَ الشَّيخُ الزّانِ، وَ العالِمُ الفاجِرُ / 3160.

2- Allah katında en aşağılık kullar kibirli fakirler, yaşlı zinakârlar ve fücur ehli alimlerdir. /3160

3ـ أكْثَرُ النّاسِ حُمْقاً الفَقيرُ الْمُتَكَبِّرُ / 3163.

3- İnsanların en akılsızı kibirli fakirdir. /3163

4ـ أغْنَي النّاس في الآخِرَةِ أفْقَرُهُمْ في الدُّنْيا / 3221.

4- Ahirette insanların en zengini, dünyada en fakir olanlarıdır. /3221

5ـ اَلفَقيرُ فِي الوَطَنِ غُرْبَةٌ (مُمْتَهَنٌ) / 1422.

5- Fakir kendi vatanında da gurbettedir. (veya zelildir) /1422

6ـ اَلْمُقِلُّ غَريبٌ في بَلْدَتِهِ / 1440.

6- Fakir kendi şehrinde de gariptir. /1440

7ـ جالِسِ الفُقَراءَ تَزْدَدْ شُكْراً / 4722.

7- Fakirlerle otur ki şükrünü çoğaltasın. /4722

8ـ رُبَّ فَقيرٍ أغْني مِنْ كُلِّ غَنِيٍّ / 5326.

8- Nice fakirler vardır ki zenginden daha zengindirler. /5326

9ـ غِنَي الفَقيرِ قَناعَتُهُ / 6386.

9- Fakirin zenginliği kanaatidir. /6386

10ـ كَمْ مِنْ فَقِيرٍ يُفْتَقَرُ إلَيهِ / 6926.

10- Nice fakir vardır ki ona ihtiyaç duyulur. /6926

11ـ كَمْ مِنْ فَقيرٍ غَنِيٍّ وَ غَنِيٍّ مُفْتَقِرٍ / 6961.

11- Nice fakirler zengin, nice zenginler de fakirdir. /6961

12ـ مَنْ ألَحَّ عَلَيْهِ الفَقْرُ فَلْيُكْثِرْ مِنْ قَوْلِ: لاحَوْلَ وَلاقُوَّةَ إلاّ بِاللهِ العَلِيِّ العَظيمِ/ 9055.

12- Kimi fakirlik sıkarsa "la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim" zikrini çokça söylesin. /9055

13ـ مِنَ الواجِبِ عَلَي الفَقيرِ أنْ لايَبْدُلَ مِنْ غَيْرِ اضْطِرارٍ سُؤالَهُ / 9363.

13- Zaruret olmadıkça muhtaç olduğu bir şeyi başkasına bağışlamamak, fakire vacip olan şeylerdendir. /9368

14ـ مُلُوكُ الدُّنْيا وَ الآخِرَةِ الفُقَراءُ الرّاضُونَ / 9816.

14- Dünya ve ahiret sultanları (hallerine) razı olan fakirlerdir. /9816

15ـ أفْقَرُ النّاسِ مَنْ‌ قَتَّرَ عَلي نَفْسِهِ مَعَ‌ الغِني وَ السَّعَةِ، وَ خَلَّفَهُ لِغَيْرِهِ / 3442.

15- İnsanların en fakiri, zenginlik ve rahatlık içinde olduğu halde kendine karşı cimri olan ve onu başkasına bırakan kimsedir. /3442

16ـ رُبَّ فَقيرٍ أعَزُّ مِنْ أسَدٍ / 5285.

16- Nice fakirler vardır ki aslandan daha izzetlidir. /5285

FAKİRLİK

1ـ اَلفَقْرُ صَلاحُ الْمُؤمِنِ، وَ مُريحُهُ مِنْ حَسَدِ الجيرانِ، وَ تَمَلُّقِِ الإخْوانِ، وَ‌تَسَلُّطِ السُّلْطانِ / 2077.

1- Fakirlik müminin hayrınadır; onu komşularının hasedinden, kardeşlerinin dalkavukluğundan ve sultanın musallat olmasından kurtarır. /2077

2ـ إنَّ الفَقْرَ مِذَلَّةٌ لِلنَّفْسِ، مِدْهَشَةٌ لِلْعَقْلِ، جالِبٌ لِلْهُمُومِ / 3428.

2- Fakirlik nefsin zelilliğine, aklın şaşkınlığına ve hüzünlerin birikmesine yol açar. /3428

3ـ اَلفَقْرُ يُنسي / 24.

3- Fakirlik unutkanlık getirir. /24

4ـ اَلفَقْرُ زينَةُ الإيمانِ / 260.

4- Fakirlik imanın süsüdür. /260

5ـ اَلقَبْرُ خَيْرٌ مِنَ الفَقْرِ / 392.

5- Kabir, fakirlikten daha hayırlıdır. /392

6ـ اَلفَقْرُ مَعَ الدَّيْنِ اَلْمَوْتُ الأحْمَرُ / 1308.

6- Borçla iç içe olan fakirlik, kızıl ölümdür. /1308

7ـ اَلفَقْرُ يُخْرِسُ الفَطِنَ عَنْ حُجَّتِهِ / 1374.

7- Fakirlik zeki insanı kendi delilini açıklamada lal eder. /1374

8ـ اَلفَقْرُ فِي الوَطَنِ غُرْبَةٌ / 1425.

8- Fakirlik vatanda gurbettir. /1425

9ـ اَلفَقْرُ الفادِحُ أجْمَلُ مِنَ الغِنَي الفاضِحِ / 1536.

9- Şiddetli fakirlik, kepaze zenginlikten daha güzeldir. /1536

10ـ اَلفَقْرُ وَ الغِني بَعْدَ العَرْضِ عَلَي اللهِ سُبْحانَهُ / 1546.

10- (Gerçek) fakirlik ve zenginlik (amelleri) Allah'a sunduktan sonra belli olur. /1546

11ـ حُبُّ الفَقْرِ يَكْسِبُ الوَرَعَ / 4873.

11- Fakirliği sevmek dindarlığı kazandırır. /4873

12ـ رُبَّ فَقْرٍ عادَ بِالغِنيَ الْباقي / 5327.

12- Nice fakirlik vardır ki kalıcı zenginliğe dönüşür. /5327

13ـ ضَرَرُ الفَقْرِ أحْمَدُ مِنْ أشَرِ الغِني / 5904.

13- Fakirliğin zararı zenginliğin kibirinden daha yeğdir. /5504

14ـ فَقْرُ النَّفْسِ شَرُّ الفَقْرِ / 6547.

14- Nefis fakirliği en kötü fakirliktir. /6547

15ـ كُلُّ فَقْرٍ يُسَدُّ إلاّ فَقْرَ الحُمْقِِ / 6879.

15- Ahmaklık fakirliği dışında bütün fakirliklerin önü alınabilir. /6879

16ـ مَنْ أظْهَرَ فَقْرَهُ أذَلَّ قَدْرَةُ / 8555.

16- Fakirliğini açığa vuran kendi değerini azaltır. /8555

17ـ مُقاساةُ الإقْلالِ، وَ لامُلاقاةُ الإذلالِ / 9802.

17- Çok yiyip zelil olmaktansa zorluk çekip fakir olmayı yeğlerim. /9802

18ـ لافَقْرَ مَعَ حُسْنِ تَدْبيرٍ / 10920.

18- İyi tedbir ile fakirlik olmaz. /10920

19ـ أبْلَغُ الشَّكوي ما نَطَقَ بهِ ظاهِرُ البَلْوي / 3300.

19- En açık şikâyet, görünen belanın dile getirdiği şikâyettir. /3300

20ـ قَليلٌ يُفْتَقَرُ إلَيْهِ خَيْرٌ مِنْ كَثيرٍ يُسْتَغْني عَنْه / 6744.

20- İhtiyaç duyulan az şey, ihtiyaç duyulmayan çok şeyden daha hayırlıdır. /6744

21ـ لَيْسَ فِي الغُرْبَةِ عارٌ، إنَّما العارُ فِي الوَطَنِ اَلاِفْتقارُ / 7517.

21- Gurbette olmak ar sayılmaz, ar sadece vatanda fakir olmaktır. /7517

22ـ مَنْ تَفاقَرَ اِفْتَقَرَ / 7659.

22- Kendisini fakir göstermeye çalışan fakir olur. /7659

23ـ إظْهارُ التَّباوُسِ يَجْلِبُ الفَقْرَ / 1141.

23- Fakirliği dışa vurmak fakirlik getirir. /1141

24ـ اَلفَقْرُ مَعَ الدَّيْنِ اَلشَّقاءُ الأكْبَرُ / 1309.

24- Borçla iç içe olan fakirlik, en büyük mutsuzluktur. /1309

FARZLAR VE MÜSTAHAPLAR

1ـ الْمُتَقَرِّبُ بِأداءِ الفَرائِضِ وَ النَّوافِلِ مُتَضاعِفُ الأرْباحِ / 2056.

1- Günlük vecibeleri ve nafileleri yerine getirerek Allah'a yaklaşanların kazançları iki kat fazlalaşır. /2056

2ـ إنَّ اللهَ سُبْحانَهُ فَرَضَ عَلَيْكُمْ فَرائِضَ فَلا تُضَيِّعوها، وَ حَدَّ لَكُمْ حُدُوداً فَلا تَعْتَدُوها، وَنَهاكُمْ عَنْ أشْياءَ فَلا تَنْتَهِكُوها، وَسَكَتَ عَنْ أشْياءَ وَ لَمْ يَدَعْها نِسْياناً فَلا تَتَكَلَّفُوها / 3597.

2- Allah-u Teala günlük vecibeleri sizlere farz kıldı, öyleyse onları zayi etmeyin; sizin için had-hudut belirledi, o halde haddi aşmayın; bazı şeyleri size yasakladı, o halde bu yasakları çiğnemeyin; bazı şeyler karşısında da sustu, bunları unutkanlığından dolayı yapmadı, o halde kendinizi onlarla mükellef kılıp zahmete düşürmeyin. /3597

3ـ إنَّ مَنْ شَغَلَ نَفْسَهُ بِالْمَفْرُوضِ عَلَيْهِ عَنِ المَضْمُونِ لَهُ، وَ رَضِيَ بِالْمَقْدُورِ عَلَيْهِ وَ لَهُ، كانَ أكْثَرَ النّاسِ سَلامَةً في عافِيَةٍ، وَ رِبْحاً في غِبْطَةٍ، وَغَنيمَةً في مَسَرَّةٍ / 3655.

3- Nefsini, kendine garanti olan şeyler yerine farz olan şeylerle meşgul eden, aleyhine ve lehine takdir edilen şeylere razı olan kimse esenlikte sağlığı, mutlulukta kazancı ve ganimeti halka oranla daha çok olan kimsedir. /3655

4ـ إنَّكَ إنِ اشْتَغَلْتَ بِفَضائِلِ النَّوافِلِ عَنْ أداءِ الفَرائِضِ فَلَنْ يَقُومَ فَضْلٌ تَكْسِبُهُ بِفَرْضٍ تُضَيِّعُهُ / 3793.

4- Şüphesiz sen günlük vecibeleri eda etmek yerine müstahapların faziletleriyle meşgul olsan kazandığın fazilet, asla zayi ettiğin farzın yerini almaz. /3793

5ـ إذا أضَرَّتِ النَّوافِلُ بِالفَرائِضِ فَارْفُضُوها / 4015.

5- Nafileler günlük vecibelere zarar verdiğinde onları terk edin. /4015

6ـ عَلَيْكَ بِحِفْظِ كُلِّ أمْرٍ لا تُعْذَرُ بِإضاعَتِهِ / 6111.

6- Zayi ettiğinde mazur olmayacağın her işi korumak sana farzdır. /6111

7ـ قَضاءُ اللَّوازِمِ مِنْ أفْضَلِ المَكارِمِ / 6800.

7- Vacipleri yerine getirmek en üstün asalettir. /6800

8ـ لا عِبادَةَ كَأداءِ الفَرائِضِ / 10553.

8- Farizeleri yerine getirmek gibi ibadet yoktur. /10553

9ـ لا قُرْبَةَ بِالنَّوافِلِ إذا أضَرَّتْ بِالفَرائِضِ / 10554.

9- Farzlara zarar veren nafilelerle Allah’a yakınlaşılmaz. /10554

10ـ لاتَقْضِ نافِلَةً في وَقْتِ فَريضَةٍ، اِبْدَأْ بِالفَريضَةِ ثُمَّ صَلِّ ما بَدا لَكَ / 10397.

10- Günlük vecibelerin vaktinde nafileleri yerine getirme; önce günlük vecibeleri yerine getir, sonra da dilediğin namazı kıl. /10397

FAZİLET

1ـ أكْرِهْ نَفْسَكَ عَلَي الفَضائِلِ، فَإنَّ الرَّذائِلَ أنْتَ مَطْبُوعٌ عَلَيْها / 2477.

1- Kendini üstün değerlere zorla; zira senin rezil sıfatlara temayüllün vardır. /2477

2ـ اَلِارْتِقاءُ إلَي الفَضائِلِ صَعْبٌ مُنْجٍ / 1126.

2- Üstün değerlere yükselmek zorlu bir kurtuluştur. /1162

3ـ يُنْبِيءُ عَنْ فَضْلِكَ عِلْمُكَ وَ عَنْ إفْضالِكَ بَذْلُكَ / 11031.

3- İlmin, faziletinden; bahşişin ise, lütfundan haber verir. /11031

4ـ إذَا اتَّقَيْتَ الْمُحَرَّماتِ، وتَوَرَّعْتَ عَنِ الشُّبَهاتِ وَ أدَّيْتَ الْمَفْرُوضاتِ، وَتَنَفَّلْتَ بِالنَّوافِلِ فَقَدْ أكْمَلْتَ فِي الدِّينِ اَلفَضائِلَ / 4148.

4- Haramlardan korunduğun, şüpheli şeylerden kaçındığın ve günlük vecibeleri yerine getirip nafilelere de amel ettiğin zaman gerçekten de dinde faziletleri tamamlamış sayılırsın. /4148

GERİ İNDEKS İLERİ