GERİ | İNDEKS | İLERİ |
111ـ يا عَبيدَ الدُّنيا، والعامِلينَ لَها إذا كُنْتُمْ فِي النَّهارِ تَبيعُونَ وَتَشْتَرُونَ، وَفِي اللَّيلِ على فُرُوشِكُمْ تَتَقَلَّبُونَ، وَتَنامُونَ وَفيما بينَ ذلِكَ عَنِ الآخِرَةِ تَغْفُلُونَ، وَبِالعَمَلِ تُسَوِّفُونَ، فَمَتى تُفَكِّرُونَ فِي الإرْشادِ وَتُقَدِّمُونَ الزَّادَ، وَمتى تَهْتَمُّونَ بِأمْرِ المَعادِ/ 10999.
111- Ey dünyanın köleleri ve ey onun için işleyip duranlar! Gündüzleri alışverişte, geceleri de yataklarınızda dönüp duruyor ve uyuyorsunuz; bu arada ahiretten gaflet ederek amellerinizi de geciktiriyorsunuz. Peki doğru yola ulaşmak konusunda ne zaman düşünecek, azığınızı ne zaman önceden gönderecek ve ahiret konusuna ne zaman ehemmiyet vereceksiniz? /10999
112ـ يا أيُّها النَّاسُ ازْهَدُوا فِي الدُّنيا، فَإنَّ عَيْشَها قَصيرٌ، وَخَيْرَها يَسيرٌ، وَإنَّها لَدارُ شُخُوصٍ، وَمَحَلَّةُ تَنْغيصٍ، وَإنَّها لَتُدْني الآجالَ، وَتَقْطَعُ الآمالَ، ألا وَهِيَ المُتَصَدِّيَةُ العَنُونُ، والجامِحَةُ الحَرُونُ، وَالمانِيَةُ (المائنةُ) الخَؤُونُ/ 11001.
112- Ey insanlar! Dünyaya karşı zahit olun. Zira ömrü kısa, hayrı azdır. Şüphesiz dünya geçicidir; zorluklarla dolu bir dünyadır; ecelleri yaklaştırır, arzuları kısa keser. Bilin ki dünya oynak bir kadın gibidir (kendini gösterir, derken çekilir), ehilleliştirilmemiş bir inatçıdır (ram edilmemiş at gibidir, hareket etmesi gereken yerde durur, itaat etmez) (Şüphesiz) O, hıyanet güden bir yalancıdır. /11001
113ـ اَلدُّنْيا تُغْوي/ 25.
113- Dünya saptırır. /25
114ـ اَلدُّنْيا تَضُرُّ، الآخِرَةُ تَسُرُّ/ 147.
114- Dünya zarar verir, ahirette mutlu eder. /147
115ـ اَلدُّنْيا خُسْرانٌ/ 199.
115- Dünya hüsran yeridir. /199
116ـ اَلدُّنْيا بِالاتِّفاقِ، الآخِرَةُ بِالاسْتِحقاقِ/ 228.
116- Dünya rastlantı üzere, ahiret ise hak ediş üzeredir. /228
117ـ اَلدُّنْيا بِالأمَلِ/ 235.
117- Dünya ümitle doludur. /235
118ـ اَلدُّنْيا فانِيَةٌ/ 244.
118- Dünya fanidir. /244
119ـ اَلدُّنْيا ظِلٌّ زائِلٌ/ 318.
119- Dünya kaybolan bir gölgedir. /318
120ـ اَلدُّنْيا سُوقُ الْخُسْرانِ/ 396.
120- Dünya hüsran pazarıdır. /396
121ـ اَلدُّنْيا مَزْرَعةُ الشَّرِّ/ 401.
121- Dünya kötülüğün tarlasıdır. /401
122ـ اَلدُّنْيا ضُحَكَةُ مُسْتَعْبِرٍ (مُغْتَرٍّ)/ 403.
122- Dünya ağlayanları güldüren bir araçtır. /403
123ـ اَلدُّنْيا دارُ المِحَنِ/ 409.
123- Dünya sıkıntılar yuvasıdır. /409
124ـ اَلدُّنْيا دارُ الأشْقياءِ/ 437.
124- Dünya talihsizlerin yuvasıdır. /437
125ـ اَلدُّنْيا مَعْبَرَةُ الآخِرَةِ/ 439.
125- Dünya ahiretin geçididir. /439
126ـ اَلدُّنْيا مُطَلَّقَةُ الأكْياسِ/ 441.
126- Dünya kurnaz kimselerin boşadığı (eştir). /441
127ـ العاجِلَةُ مُنْيَةُ الأرْجاسِ/ 442.
127- Dünya çirkef insanların arzusudur. /442
128ـ الفَرَحُ بِالدُّنْيا حُمْقٌ/ 454.
128- Dünyayla sevinmek aptallıktır. /454
129ـ اَلاغْتِرارُ بِالعاجِلَةِ خُرْقٌ/ 455.
129- Dünyaya aldanmak aptallıktır. /455
130ـ اَلدُّنيا تَغُرُّ، وَتَضُرُّ، وَتَمُرُّ/ 513.
130- Dünya aldatır, zarar verir, sonra da çekip gider. /513
131ـ الدُّنْيا مَحَلُّ الآفاتِ/ 576.
131- Dünya afetler yuvasıdır. /576
132ـ اَلمُواصِلُ لِلدُّنْيا مَقْطُوعٌ/ 628.
132- Dünyaya yapışan (ahiretten) kopar. /628
133ـ اَلدُّنيا مُنْيَةُ الأشْقياءِ/ 694.
133- Dünya talihsizlerin arzusudur. /694
134ـ اَلعاجِلَةُ غُرُورُ الْحَمْقى/ 896.
134- Dünya aptalları aldatır. /896
135ـ الدُّنيا مَصْرَعُ العُقُولِ/ 921.
135- Dünya akılların sürçtüğü yerdir. /921
136ـ اَلدُّنْيا مَحَلُّ الغِيَرِ/ 1027.
136- Dünya değişimlerin mekânıdır. /1027
137ـ الدُّنيا دارُ المِحْنَةِ/ 1097.
137- Dünya sıkıntı yuvasıdır. /1097
138ـ الدُّنْيا غَنيمَةُ الْحَمْقى/ 1110.
138- Dünya aptalların ganimetidir. /1110
139ـ اَلاشْتِغالُ بِالفائِتِ يُضَيِّعُ الوَقْتَ/ 1200.
139- Geçici şeylerle uğraşmak zamanı daraltır. /1200
140ـ الرَّغْبَةُ فِي الدُّنيا تُوجِبُ المَقْتَ/ 1201.
140- Dünyaya rağbet etmek nefretlik getirir. /1201
141ـ الدُّنْيا كَيَوْمٍ مَضى، وَشَهْرٍ انْقَضى/ 1205.
141- Dünya gelip geçen güne ve tükenen aya benzer. /1205
142ـ الدُّنْيا دارُ الغُرَباءِ، وَمَوطِنُ الأشقياءِ/ 1206.
142- Dünya gariplerin yuvası, bahtsızların vatanıdır. /1206
143ـ الوَلَهُ بِالدُّنْيا أعْظَمُ فِتْنَةٍ/ 1210.
143- Dünyaya sevdalanmak/vurulmak fitnelerin en büyüğüdür. /1210
144ـ الدُّوْلَةُ كما تُقْبِلُ تُدْبِرُ/ 1226.
144- Dünya serveti, kucak açtığı gibi sırt çevirir. /1226
145ـ الدُّنيا كَما تَجْبُرُ تَكْسِرُ/ 1227.
145- Dünya, telafi ettiği gibi kırar da. /1227
146ـ أسبابُ الدُّنْيا مُنْقَطِعَةٌ، وَعَواريها مُرْتَجِعَةٌ/ 1365.
146- Dünyanın vesileleri kopuk, ödünçleri dönücüdür. /1365
147ـ الدُّنيا حُلُمٌ، وَالاغْتِرارُ بِها نَدَمٌ/ 1384.
147- Dünya rüya, onunla aldanmak ise pişmanlıktır. /1384
148ـ الدُّنْيا سَمٌّ يأَكُلُهُ (اكِلُهُ) مَنْ لا يَعْرِفُهُ/ 1411.
148- Dünya zehirdir, onu bilmeyen içer. /1411
149ـ الدُّنيا مَعْدِنُ الشَّرِّ، ومَحَلُّ الغُرُورِ/ 1473.
149- Dünya kötülük madeni ve aldanış yuvasıdır. /1473
150ـ إنْ عَقَلْتَ أمْرَكَ، أوْ أصَبْتَ مَعْرِفَةَ نَفْسِكَ فَأعْرِضْ عَنِ الدُّنيا، وَازهَدْ فيها، فَإنَّها دارُ الأشقياءِ، وَلَيْسَتْ بِدارِ السُّعَداءِ، بَهْجَتُها زُورٌ، وزينَتُها غُرُورٌ، وسَحائِبُها مُتَقَشِّعَةٌ، وَمَواهِبُها مُرْتَجِعَةٌ/ 3733.
150- İşini biliyor veya kendini tanıyorsan dünyadan sıyrıl, zahit ol; zira dünya, talihsizlerin yurdudur, saadete erenlerin değil. Tazeliği yalan, süsü aldanış, bulutları dağınık, bağışları dönücüdür. /3733
151ـ إنْ كُنْتُمْ لِلنَّعيمِ طالبينَ فَأعْتِقُوا أنْفُسَكُمْ مِنْ دارِ الشَّقاءِ/ 3747.
151- Eğer nimet istiyorsanız nefislerinizi talihsizlik yurdundan kurtarın. /3745
152ـ إنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللهَ فَأخْرِجُوا مِنْ قُلُوبِكُمْ حُبَّ الدُّنيا/ 3747.
152- Eğer Allah’ı seviyorsanız kalbinizden dünya sevgisini çıkarın. /3747
153ـ إنْ جَعَلْتَ دُنْياكَ تَبَعاً، لِدينِكَ أحْرَزْتَ دينَكَ وَدُنْياكَ، وَكُنْتَ فِي الآخِرَةِ مِنَ الفائِزينَ/ 3751.
153- Dünyanı dinine uyduracak olursan, dinini de dünyanı da kurtaranlardan ve ahirette kurtuluşa erenlerden olursun. /3751
154ـ إنّي طَلَّقْتُ الدُّنْيا ثَلاثاً بَتاتاً لا رَجْعَةَ لي فيها، وَألْقَيْتُ حَبْلَها عَلى غارِبِها/ 3782.
154- Şüphesiz ben, dünyayı benim için dönüşü olmayan üç talakla boşadım, ipini de omzuna attım. /3782
155ـ إنَّكَ إنْ أقْبَلْتَ إلَى الدُّنْيا أدْبَرْتَ/ 3798.
155- Sen dünyaya kucak açsan da şüphesiz o sana sırt çevirecektir. /3798
156ـ إنَّكَ إنْ أدبَرْتَ عَنِ الدُّنيا أقْبَلْتَ/ 3799.
156- Sen dünyaya sırt çevirsen de şüphesiz o sana kucak açacaktır. /3799
157ـ إنَّكَ لَنْ (لَمْ) تُخلَقْ لِلدُّنْيا فَازْهَدْ فيها وَأعْرِضْ عَنْها/ 3811.
157- Şüphesiz sen dünya için yaratılmadın; o halde zahit ol ve ondan yüz çevir. /3811
158ـ إنَّكَ إنْ عَمِلْتَ لِلدُّنيا خَسِرَتْ صَفْقَتُكَ/ 3817.
158- Dünya için çalışacak olsan şüphesiz işin hüsranla sonuçlanır. /3817
159ـ إنَّكَ لَنْ تَلْقَى اللهَ سُبْحانَهُ بِعَمَلٍ أضَرَّ عَلَيْكَ مِنْ حُبِّ الدُّنْيا/ 3818.
159- Şüphesiz Allah'ın huzuruna dünya sevgisinden daha zararlı bir amelle çıkamazsın. /3818
160ـ إنَّكُمْ إنْ رَغِبْتُم فِي الدُّنْيا أفْنَيْتُمْ أعْمارَكُمْ فيما لا تَبْقُونَ لَهُ وَلا يَبْقى لَكُمْ/ 3848.
160- Dünyaya rağbet edecek olsanız şüphesiz ömrünüzü, onun size kalmayacağı, sizin de ona kalmayacağınız şeyde heder eder durursunuz. /3847
161ـ إنَّما الدُّنْيا شَرَكٌ وَقَعَ فيهِ مَنْ لا يَعْرِفُهُ/ 3865.
161- Dünya ancak bir kapandır, onu tanımayan kapana düşer. /3865
162ـ إنَّما الدُّنْيا أحوالٌ مُخْتَلِفَةٌ، وَتاراتٌ مُتَصَرِّفَةٌ، وَأغْراضٌ مُسْتَهْدِفَةٌ/ 3866.
162- Şüphesiz dünyanın halleri çeşitli, zamanları birbirinden ayrı ve hedeflere(belalara) açıktır. /3866
163ـ إنَّما الدُّنيا جيفَةٌ، وَالمُتواخُونَ عَلَيها أشْباهُ الكِلابِ، فَلا تَمْنَعُهُمْ أُخُوَّتُهُمْ لَها مِنَ التَّهارُشِ عَلَيْها/ 3881.
163- Dünya ancak leştir, kardeşçe etrafına üşüşenlerse köpeklere benzerler. Kardeşlikleri, onu elde etmek için birbirlerine saldırmalarının, birbirlerini ısırmalarının, birbirlerinin üzerlerine atmalarının önüne geçmez. /3881
164ـ إنَّما أهْلُ الدُّنْيا كِلابٌ عاوِيَةٌ، وَسِباعٌ ضارِيَةٌ، يُهِرُّ بَعْضُها بَعْضاً، وَيَأكُلُ عَزيزُها ذَليلَها، وَيَقْهَرُ كَبيرُها صَغيرَها، نَعَمٌ مُعَقَّلَةٌ، وَأُخرى مُهْمَلَةٌ، قَدْ أضَلَّتْ عُقُولَها، وَرَكِبَتْ مَجْهُولَها/ 3882.
164- Dünya ehli, ancak birbirlerine avazları çıktığı kadar bağıran köpekler, saldırgan yırtıcılardır; güçlüsü zayıfı yer, büyüğü küçüğe zorbalık eder. Kimisi dizginleşmiş hayvanlarken kimiside salıverilmiştir. Gerçekten de akıllarını yitirmiş, meçhule doğru yol almaktadırlar. /3882
165ـ إنَّما أنْتُمْ كَرَكْبٍ وُقُوفِ لا يَدْرُونَ مَتى بِاليَسيرِ يُؤْمَرُونَ/ 3885.
165- Şüphe yok ki sizler ne zaman yola koyulacak emrini bekleyen hareketsiz süvarilersiniz. /3885
166ـ إنَّما الدُّنيْا مَتاعُ أيّامٍ قَلائِلَ، ثُمَّ تَزُولُ كَما يَزُولُ السَّرابُ وَتَقْثَعُ كما يَقْثَعُ السَّحابُ/ 3890.
166- Dünya ancak kısa günlerin malıdır; ardından serabın kayboluşu gibi kaybolur, bulutların dağıldığı gibi dağılır gider. /3890
167ـ إنَّما حَظُّ أحَدِكُمْ مِنَ الأرضِ ذاتِ الطُّولِ وَالعَرضِ قَيْدُ قَدِّهِ مُتَعَفِّراً على خَدِّهِ/ 3896.
167- Şüphe yok ki eni ve boyu olan yeryüzünden nasibiniz, yüzüne dökülecek toprak kadardır. /3896
168ـ إنَّما الدُّنيا دارُ مَمَرٍّ، وَالآخِرَةُ دارُ مُسْتَقَرٍّ، فَخُذُوا مِنْ مَمَرِّكُمْ لِمُسْتَقَرِّكُمْ، وَلا تَهْتِكُوا أسْتارَكُمْ عِنْدَ مَنْ يَعْلَمُ أسْرارَكُمْ/ 3898.
168- Dünya ancak geçiş yuvası, ahiret ise sükûnet yurdudur; o halde sükûnet yeriniz için (ne gerekirse) geçiş yurdunuzdan (onu) alın; sırlarınızdan haberdar olan (Allah)’ın karşısında örtülerinizi kaldırmayın (günah işlemeyin). /3898
169ـ إنَّما مَثَلُ مَنْ خَبِرَ (خَيَرَ) الدُّنيا كَمَثَلِ قَوْمٍ سَفْرٍ، نَبا بِهِم مَنْزِلٌ جَديبٌ، فَأَمُّوا مَنْزِلاً خَصيباً، وَجَناباً مَريعاً، فَاحْتَمَلُوا وَعْثاءَ الطَّريقِ، وَخَشُونَةَ السَّفَرِ، وَجُشُوبَةَ المَطْعَمِ لِيَأتُوا سَعَةَ دارِهِمْ، وَمَحلَّ قَرارِهِمْ/ 3899.
169- Şüphe yok ki dünyayı sınayan kimse verimsiz topraklar yerine yemyeşil ve geniş meraların hayaliyle yolculuğa çıkan topluluğa benzer; bu hayalle yola çıktıklarında yolun zahmetini, seferlerinin sıkıntısını ve erzaklarının yetersizliğini çekerek geniş yurtlarına, asıl mekânlarına varırlar. /3899
170ـ إنَّما الْمَرْءُ (فِي الدُّنْيا) غَرَضٌ تَنْتَضِلُهُ المَنايا وَنَهَبٌ تُبادِرُهُ المَصائِبُ وَالحَوادِثُ/ 3903.
170- İnsanoğlu dünyada, (onu vurmak için) birbirleriyle yarışa duran ölümler arasında adeta bir hedef tahtasıdır; belalar ve hadiseler onu ganimet olarak alabilmek için birbirlerinden öne geçmeye çalışırlar. /3903
171ـ آفَةُ النَّفْسِ اَلْوَلَهُ بِالدُّنْيا/ 3926.
171- Nefsin afeti dünyaya düşkün olmaktır. /3926
172ـ إذا أقْبَلَتِ الدُّنْيا على عَبْدٍ كَسَتْهُ مَحاسِنَ غَيْرِهِ، وَإذا أدْبَرَتْ عَنْهُ سَلَبَتْهُ مَحاسِنَهُ/ 4126.
172- Dünya bir kula kucak açtığında başkalarının iyiliklerini ondan gizler, sırt çevirdiğindeyse kendi iyiliklerini elinden alır. /4126
173ـ إذا فاتَكَ مِنَ الدُّنيا شَيْءٌ فلا تَحْزَنْ، وَإذا أحْسَنْتَ فَلا تَمْنُنْ/ 4134.
173- Dünyaya ait bir şeyi kaybettiğinde korkma, ihsan ettiğinde de (başkalarını kendine) minnettar etme. /4143
174ـ بِالفَناءِ تُخْتَمُ الدُّنيا/ 4248.
174- Dünyanın sonu yokluktur. /4248
175ـ بِإيثارِ حُبِّ العاجِلَةِ صارَ مَنْ صارَ إلى سُوءِ الآجِلَةِ/ 4314.
175- Dünya sevgisini tercih eden, ahiretin kötülüğüne yönelmiştir. /175
176ـ بِئْسَتِ الدّار الدُّنْيا/ 4420.
176- Ne kötü yuvadır dünya! /4420
177ـ بِئْسَ الاخْتيارُ التَّعَوُّضُ بِما يَفْنى عَمّا يَبْقى/ 4421.
177- Fani olanı kalıcı olana tercih etmek ne de kötü seçimdir! /4421
178ـ بَقاؤُكُمْ إلى فَناءٍ، وَفَناؤُكُمْ الى بَقاءٍ/ 4454.
178- Kalıcılığınız yokluğa, yokluğunuz da kalıcılığa doğru ilerlemektedir. /4454
179ـ بيعُوا ما يَفْنى بِما يَبْقى، وَتَعَوَّضُوا بِنَعيمِ الآخِرَةِ عَنْ شَقاءِ الدُّنيا/ 4455.
179- Yok olacak şeyleri kalıcı şeyler karşılığında satın ve ahiret nimetini dünyanın zorluklarıyla takas edin. /4455
180ـ تَعَزَّ عَنِ الشَّيْءِ إذا مُنِعْتَهُ بِقِلَّةِ ما يَصْحَبُكَ إذا أُوتيتَهُ/ 4555.
180- Bir şeyden alıkonulduğunda, sana sunulduğu takdirde onunla çok az bir süre beraber olacağını düşünerek kendini güçlendir. /4555
181ـ ثَمَرَةُ الوَلَهِ بالدُّنيا عَظيمُ المِحْنَةِ/ 4611.
181- Dünyaya düşkün olmanın meyvesi, sıkıntının büyüklüğüdür. /4611
182ـ جارُ الدُّنْيا مَحْرُوبٌ، وَمَوْفُورُها مَنْكُوبٌ/ 4738.
182- Dünyaya sığınan(ın varlığı) talan edilir, ondan çok faydalanan ise musibet görür. /4738
183ـ جُودُ الدُّنيا فَناءٌ، وَراحَتُها عَناءٌ، وَسَلامَتُها عَطَبٌ وَمَواهِبُها سَبَبٌ/ 4739.
183- Dünyanın bahşişi yokluk, rahatlığı çile, sağlığı hastalık, başarılarıysa yağmadır. /4739
184ـ حُبُّ الدُّنيا رَأسُ كُلِّ خَطيئَةٍ/ 4868.
184- Dünya sevgisi her hatanın başıdır. /4868
185ـ حُبُّ الدُّنْيا رَأسُ الفِتَنِ وَأصْلُ المِحَنِ/ 4870.
185- Dünya sevgisi fitnelerin başı, sıkıntıların köküdür. /4870
186ـ حُبُّ الدُّنيا يُوجِبُ الطَّمَعَ/ 4872.
186- Dünya sevgisi açgözlülüğe yol açar. /4872
187ـ حُبُّ الدُّنيا يُفْسِدُ العَقْلَ، وَيُهِمُّ القَلْبَ، عَنْ سَماعِ الحِكْمَةِ، وَيُوجِبُ أليمَ العِقابِ/ 4878.
187- Dünya sevgisi aklı bozar; kalbi, hikmeti işitmekten alıkoyar; (insanı) elemli azabı gerektirir./4878
188ـ حَلاوَةُ الدُّنْيا تُوجِبُ مَرارَةَ الآخِرَةِ وَسُوءَ العُقْبى/ 4881.
188- Dünyanın şirinliği, ahiret acısına ve kötü akıbete neden olur. /4881
189ـ حُلْوُ الدُّنيا صَبِرٌ، وَغِذاؤُها سِمامٌ، وَأسْبابُها رُمامٌ/ 4886.
189- Dünya şirinliği acı bir ilaç, yiyeceği zehir, vesileleriyse çürüktür. /4886
190ـ حَيُّ الدُّنْيا بِعَرْضِ مَوتٍ، وَصَحيحُها عَرَضُ الأسْقامِ، وَدَريئَةُ الحِمامِ/ 4887.
190- Diri dünya ölmek üzeredir; sıhhati ise hastalıkların hedefi, ölümün nişanı olmuştur. /4887
191ـ حُكِمَ على أهلِ الدُّنْيا بِالشَّقاءِ، وَالفَناءِ، وَالدَّمار، وَالبَوارِ/ 4932.
191- Dünya ehlinin talihsizliğine, faniliğine, yokluğuna ve helakine dair (ilahi) hüküm verilmiştir. /4932
192ـ حُفَّتِ الدُّنيا بِالشَّهَواتِ، وَتَحَبَّبَتْ بِالعاجِلَةِ، وَتَزَيَّنَتْ بِالغُرُورِ وَتَحَلَّتْ بِالآمالِ/ 4935.
192- Dünya şehvetlerle sarmaş dolaş olmuş, geçici lezzetlere tutulmuş, aldatmacalarla süslenmiş, arzularla kuşanmıştır. /4935
193ـ حارِبُوا أنْفُسَكُمْ عَلَى الدُّنيا، وَاصْرِفُوها عَنْها، فَإنَّها سَريعَةُ الزَّوالِ، كَثيرةُ الزِّلْزالِ، وَشيكَةُ الانْتِقالِ/ 4936.
193- Dünyaya karşı nefsinizle savaşın ve onu dünyadan uzaklaştırın; zira dünyanın zevali çabuk, sarsıntısı çok, değişimiyse pek seridir. /4936
194ـ حُكِمَ على مُكْثِري أهلِ الدُّنيا بِالفاقَةِ، وَأُعِينَ مَنْ غَنِيَ عَنْها بِالرَّاحَةِ/ 4938.
194- Mal ve servet sahibi dünya ehline doyumsuzluk hükmedilmiştir; ona ihtiyacı olmayan esenlikle desteklenir. /4938
195ـ خَيْرُ الدُّنيا حَسْرَةٌ، وَشَرُّها نَدَمٌ/ 4963.
195- Dünyanın hayrı hasret, kötülüğü ise pişmanlıktır. /4963
196ـ خَيْرُ الدُّنيا زَهيدٌ، وَشَرُّها عَتيدٌ/ 5006.
196- Dünyanın hayrı az, şerri hazırdır. /5006
197ـ خُذْ مِمّا لا يَبْقى لَكَ لِما يَبْقى لَكَ وَلا يُفارِقُكَ/ 5041.
197- Sana kalmayandan sana kalanı ve senden ayrılmayanı al. /5041
198ـ خُذْ مِنْ قَليلِ الدُّنيا ما يَكْفيكَ، وَدَعْ مِنْ كَثيرِها من يُطْغيكَ/ 5044.
198- Dünyanın azından sana yetecek kadarını al ve seni aşan miktardan fazlasını terk et. /5044
199ـ خُذْ مِنَ الدُّنيا ما أتاكَ، وَتَوَلَّ عَمّا تَوَلّى مِنْها عَنْكَ فَإنْ لَمْ تَفْعَلْ فَأجْمِلْ فِي الطَّلَبِ/ 5050.
199- Dünyadan yana sana geleni al ve sana yüz çevirene yüz çevir. Böyle yapmazsan (en azından) istediğin şeyde güzelliği/ orta yolu seç. /5050
200ـ خُلْطَةُ أبْناءِ الدُّنيا رَأسُ البَلْوى وَفَسادُ التَّقوى/ 5060.
200- Dünyanın uşaklarıyla içli dışlı olmak belanın başı, takvanın tahripçisidir. /5060
201ـ خُلْطَةُ أبْناءِ الدُّنْيا تَشينُ الدّينَ، وَتُضْعِفُ اليَقينَ/ 5072.
201- Dünyanın uşaklarıyla içli dışlı olmak zedeler, yakini zayıflatır. /5072
202ـ خَطَرُ الدُّنيا يَسيرٌ، وَحاصِلُها حَقيرٌ، وَبَهْجَتُها، زُورٌ، وَمَواهِبُها غُرُورٌ/ 5074.
202- Dünyanın değeri az, ürünü aşağılık, mutluluğu hiç, bağışları ise aldatmacadır. /5074
203ـ خابَ رَجاؤُهُ وَمَطْلَبُهُ مَنْ كَانَتِ الدُّنيا أمَلَهُ وَأرَبَهُ/ 5086.
203- Arzusu, gâyesi dünya olanın istekleri ve ümitleri suya düşer. /203
204ـ دارٌ بِالبَلاءِ مَحْفُوفَةٌ، وَبِالغَذْرِ مَوصُوفَةٌ (مَعْرُوفَة)، لا تَدُومُ أحوالُها، وَلا يَسْلَمُ نُزّالُها/ 5124.
204- (Dünya) Etrafı belayla sarılı ve vefasızlıkla vasıflı (meşhur) bir yuvadır; ahvali daimi değil ve orada yaşayanların (bir türlü) selamet bulamazlar. /5124
205ـ دارٌ هانَتْ على رَبِّها، فَخَلَطَ حَلالَها بِحَرامِها، وَخَيْرُها بِشَرِّها، وَحُلْوَها بِمُرِّها/ 5125.
205- (Dünya) Rabbinin katında değersiz; helali haramına, hayrı şerrine, tatlısı acısına karışmıştır. /5125
206ـ دارُ الفَناءِ مَقيلُ العاصينَ وَمَحَلُّ الأشْقياءِ والمَعْتَدينَ (المُبْعَدينَ، المُتَعَدّينَ)/ 5127.
206- Geçici yuva (dünya) asilerin yatağı, talihsizlerin ve haddi aşanların yurdudur. /5127
207ـ دَعاكُمُ اللهُ سُبْحانَهُ إلى دارِ البَقاءِ، وَقَرارَةِ الخُلُودِ، وَالنَّعْماءِ، وَمُجاوَرَةِ الأنبياءِ وَالسُّعَداءِ، فَعَصَيْتُمْ، وَأعْرَضْتُمْ، وَدَعَتْكُمُ الدُّنيا إلى قَرارَةِ الشَّقاءِ وَمَحَلِّ الفَناءِ وَأنْواعِ البَلاءِ وَالعَناءِ فَأطَعْتُمْ وَبادَرْتُمْ وَأسْرَعْتُمْ/ 5158.
207- Allah sizleri kalıcı yuvaya, sonsuz sükûnet yurduna, nimetlere, peygamberler ve saadet ehilleriyle komşuluğa çağırmışken sizler ona isyan ettiniz, yüz çevirdiniz. Halbuki dünya sizi zelillik yurduna, yokluk mahalline, çeşit çeşit belalara ve sıkıntıya çağırırken ona uydunuz; birbirinizden öne geçtiniz, (üstüne üstlük) bir de bunda acele ettiniz. /5158
208ـ ذِكْرُ الدُّنيا أدْوَأُ الأدْواءِ/ 5176.
208- Dünyayı anmak dertlerin en şiddetlisidir. /5176
209ـ ذُلُّ الدُّنيا عِزُّ الآخِرَةِ/ 5181.
209- Dünya zilleti ahiret izzetidir (yani dünyayı zelil gören ahirette izzetli olur ya da Allah-u Teala bu dünyada kimseye bir şey vermemişse ahirette aziz eder). /5181
210ـ ذَرْ ما قَلَّ لِما كَثُرَ وَما ضاقَ لِما اتَّسَعَ/ 5185.
210- Azalanı çoğalan için, daralanı genişleyen için terk et.[39] /5185
211ـ رَأسُ الآفاتِ الوَلَهُ بِالدُّنيا/ 5264.
211- Belaların başı dünyaya tutkun olmaktır. /5264
212ـ رُبَّ ناصِحٍ مِنَ الدُّنيا عِنْدَكَ مُتَّهَمٌ/ 5355.
212- Dünyadan yana nice öğüt verenler vardır ki sana göre onlar itham olunmuşlardır. /5355
213ـ رُّبَّ صادِقٍ مِنْ خَيْرِ (خَبَرِ) الدُّنيا عِنْدَكَ مُكَذَّبٌ/ 5357.
213- Dünya hayrından yana nice doğru insanlar vardır ki sana göre onlar yalanlanmışlardır. 5357
214ـ رُبَّ مَحْذُورٍ مِنَ الدُّنيا عِنْدَكَ غَيْرُ مُحتَسِبٍ/ 5358.
214- Dünyadan yana çekinilmesi gereken nice şeyler vardır ki sana göre onları saymak mümkün değildir. /5358
215ـ رَغْبَتُكَ فِي المُسْتَحيلِ جَهلٌ/ 5384.
215- Değişimi olan şeyde (dünyada) rağbet etmen cahilliktir. /5384
216ـ رِضاكَ بِالدُّنيا مِنْ سُوءِ اخْتيارِكَ وَشَقاءِ جَدِّكَ/ 5413.
216- Dünyaya karşı hoşnutluğun, ona olan kötü seçiminden ve talihsizliğindendir. /5413
217ـ زِيادَةُ الدُّنيا تُفْسِدُ الآخِرَةَ/ 5490.
217- Dünyanın fazlası ahireti bozar. /5490
218ـ زَخارِفُ الدُّنيا تُفْسِدُ العُقُولَ الضَّعيفَةَ/ 5494.
218- Dünyanın süsleri, zayıf akılları bozar. /5494
219ـ سَبَبُ الشَّقاءِ حُبُّ الدُّنيا/ 5516.
219- Talihsizliğin sebebi dünya sevgisidir. /5516
220ـ سَبَبُ فَسادِ العَقْلِ حُبُّ الدُّنيا/ 5543.
220- Aklın bozulmasının nedeni dünya sevgisindendir. /5543
221ـ سُلْطانُ الدُّنيا ذُلُّ، وَعِلْوُها سِفْلٌ/ 5570.
221- Dünyanın sultanatı zillet, yüceliği ise aşağılıktır. /5570
222ـ سُرُورُ الدُّنيا غُرُورٌ، وَمَتاعُها ثُبُورٌ/ 5576.
222- Dünyanın sevinci aldatmaca, eğlencesi ise helâktir. /5576
223ـ سُكُونُ النَّفسِ الَى الدُّنيا مِنْ أعْظَمِ الغُرُورِ/ 5650.
223- Kendini dünyadan yana huzurlu görmek, en büyük aldanıştır. /5650
224ـ شَرُّ المِحَنِ حُبُّ الدُّنيا/ 5721.
224- Sıkıntıların en kötüsü dünyayı sevmektir. /5721
225ـ شَرُّ الفِتَنِ مَحَبَّةُ الدُّنيا/ 5747.
225- Fitnelerin en kötüsü dünya sevgisidir. /5747
226ـ صِحَّةُ الدُنيا أسْقامٌ وَلَذّاتُها آلامٌ/ 5811.
226- Dünyanın sağlığı hastalık, lezzetleriyse elemlerdir. /5811
227ـ صارَ الفُسُوقُ فِي الدُّنيا (النّاسِ) نَسَباً، وَالعَفافُ عَجَباً، وَلُبِسَ الإسْلامُ لُبْسَ الفَرْوِ مَقْلُوباً/ 5862.
227- Dünyada bozgunculuk asalet, iffet şaşılacak şey olmuş; İslam’a ise kürkün tersi giydirilmiştir. /5862
228ـ طَلاقُ الدُّنيا مَهْرُ الجَنَّةِ/ 5989.
228- Dünyanın talakı cennetin mihridir. /5989
229ـ طَلَبُ الدُّنيا رَأسُ الفِتْنَةِ/ 5990.
229- Dünyayı dilemek fitnenin başıdır. /5990
230ـ طالِبُ الدُّنيا بِالدّينِ مُعاقَبٌ مَذْمُومٌ/ 5994.
GERİ | İNDEKS | İLERİ |