GERİ | İNDEKS | İLERİ |
230- Din karşısında dünyayı dileyen azaplanmış, kötümsenmiştir. / 5994
231ـ طَلَبُ الجَمْعِ بَيْنَ الدُّنْيا وَالآخِرَةِ مِنْ خِداعِ النَّفسِ/ 5995.
231- Dünya ile ahireti bir arada istemek, nefsin aldatmacasıdır. /5995
232ـ طالِبُ الدُّنْيا تَفُوتُه الآخِرَةُ، وَيُدْرِكُهُ المَوْتُ حَتّى يَأخُذَهُ بَغْتَةً (بِعُنْفِهِ)، ولا يُدْرِكُ مِنَ الدُّنيا إلاّ ما قُسِّمَ لَهُ/ 6015.
232- Dünyayı isteyen ahiretini kaybeder, ansızın canını almak için ölüm onu bulur; dünyadan ise nasibinden başkasını alamaz. /6015
233ـ ظَفَرَ بِفَرْحَةِ البُشْرى مَنْ أعْرَضَ عَنْ زَخارِفِ الدُّنْيا/ 6052.
233- Dünya süslerinden yüz çeviren, cennet müjdesinin sevincini elde eder. /6052
234ـ عَجِبْتُ لِعامِرِ دارِ الفَناءِ، وَتارِكِ دارِ البَقاءِ/ 6251.
234- Geçici yuvasını bayındır kılana, kalıcı yurdunu terk edene şaşarım! /6251
235ـ عَبْدُ الدُّنْيا مُؤَبَّدُ الفِتْنَةِ وَالبَلاءِ/ 6304.
235- Dünyanın kölesi olan, sonsuza dek hem fitnede hem de beladadır. /6304
236ـ غايَةُ الدُّنْيا الفَناءُ/ 6352.
236- Dünyanın nihayeti yokluktur. /6352
237ـ غُرُورُ الدُّنيا يَصْرَعُ/ 6387.
237- Dünyanın aldatışı helâk eder. /6387
238ـ غُرّي يا دُنيا مَنْ جَهِلَ حِيَلَكِ، وخَفِيَ عَلَيْهِ حَبائِلُ كَيْدِكِ/ 6413.
238- Ey dünya! Git de, dalaverene karşı cahil olanı, hileyle kurulu tuzaklarını fark etmeyeni aldat! /6413
239ـ وقالَ (ع) في وَصْفِ الدُّنيا: غَرّارَةٌ، غُرُورٌ ما فيها، فانِيَةٌ فانٍ مَنْ عَلَيْها/ 6419.
239- İmam Ali (a.s) dünyayı anlatırken şöyle buyurmuştur:
Dünya pek aldatıcıdır, içindekiler de aldatmacadan ibarettir; fanidir, üzerinde olan herkes fani olacaktır. /6419
240ـ غَرّارَةٌ، ضَرَّارَةٌ، حائِلَةٌ، زائِلَةٌ، بائِدَةٌ، نافِذَةٌ/ 6426.
240- Dünya pek aldatıcı, pek zararlıdır; dönüşümlü, yok olucu, helak olucu ve biticidir. /6426
241ـ غِذاءُ الدُّنيا سِمامٌ، وَأسْبابُها رِمامٌ/ 6428.
241- Dünyanın yiyeceği zehirlerden, vesileleriyse çürümüş halatlardan ibarettir. /6428
242ـ فِي العُزُوفِ عَنِ الدُّنيا دَرَكُ النَّجاحِ/ 6448.
242- Kurtuluşa ulaşmak dünyadan uzaklaşmakta, ondan kaçınmaktadır. /6448
243ـ فِي تَصاريفِ الدُّنيا اعْتِبارٌ/ 6453.
243- Dünyanın değişimlerinde ibret vardır. /6453
244ـ فِي الدُّنيْا عَمَلٌ، وَلا حِسابٌ/ 6493.
244- Dünyada amel vardır, hesap değil. /6493
245ـ فِي الدُّنْيا رَغْبَةُ الأشْقياءِ/ 6503.
245- Zelillerin rağbeti dünyadadır. /6503
246ـ قَدْ يَتَفاصَلُ المُتَواصِلانِ (المُتَفاصِلان)، وَيُشَتُّ جَمْعُ الأليفَيْنِ/ 6461.
246- Kimi zaman birbirine bağlı iki şey birbirinden ayrılır, birbiriyle kenetlenen iki topluluk da kopar, dağılır. /6461
247ـ قَدْ أمَرَّ مِنَ الدُّنيا ما كانَ حُلْواً، وَكَدَرَ مِنْها ما كانَ صَفْواً/ 6694.
247- Gerçekten de dünyanın tatlılığı giderilmiş, durusu bulanmıştır. /6694
248ـ قَدْ تَزَيَّنَتِ الدُّنيا بِغُرُورِها، وَغَرَّتْ بِزينَتِها/ 6696.
248- Gerçekten de dünya aldatmacasıyla süslenmiştir, süsüyle de aldatmıştır. /6696
249ـ قَليلُ الدُّنيا يَذْهَبُ بِكَثيرِ الآخِرَةِ/ 6795.
249- Dünyanın azı, ahiretin çoğunu yok eder. /6795
250ـ قَليلُ الدُّنيا لا يَدُومُ بَقائُهُ، وَكَثيرُها لا يُؤْمَنُ بَلاؤُهُ/ 6812.
250- Dünya azının kalıcı değildir; çoğu ise beladan güvende değildir. /6812
251ـ قِوامُ الدُّنْيا بِأرْبَعٍ: عالِمٌ يَعْمَلُ بِعِلْمِهِ، وَجاهِلٌ لايَسْتَنْكِفُ أنْ يَتَعَلَّمَ، وَغَنِيٌّ يَجُودُ بِمالِهِ عَلَى الفُقَراءِ، وَفَقيرٌ لا يَبيعُ آخِرَتَهُ بِدُنياهُ فَإذا لَمْ يَعمَلِ العالِمُ بِعِلْمِهِ، اِسْتَنْكَفَ الجاهِلُ أنْ يَتَعَلَّمَ، وَإذا بَخِلَ الغَنِيُّ بِمالِهِ باعَ الفَقيرُ آخِرَتَهُ بِدنياهُ/ 6818.
251- Dünyanın temeli dört şey üzerinedir: İlmine amel eden alimle, öğrenmeyi ayıp saymayan cahille, fakirlere cömertlik eden zenginle ve ahiretini dünyasına satmayan fakirle. O halde alimin ilmine amel etmediği, cahilin öğrenmeyi ayıp saydığı, zenginin cimrileştiği ve fakirin de ahiretini dünyasına sattığı günden korkun. /6818
252ـ كُلُّ جَمْعٍ إلى شَتاتٍ/ 6851.
252- Her toplum dağılmaya yüz tutmuştur. /6851
253ـ كُلُّ أرْباحِ الدُّنيا خُسْرانٌ/ 6858.
253- Dünya kazancının tümü hüsrandır. /6858
254ـ كُلُّ ماضٍ فَكَأنْ لَمْ يَكُنْ/ 6860.
254- Her mazi adeta gerçekleşmemiş gibidir. /6860
255ـ كُلُّ يَسارِ الدُّنيا إعْسارٌ/ 6901.
255- Dünyanın bütün kolaylıkları zorluktur. /6901
256ـ كُلُّ مُؤَنِ الدُّنيا خَفيفَةٌ علَى القانِع وَالعَفيفِ/ 6904.
256- İffet ve kanaat sahibine dünyanın her türlü sıkıntısı hafif gelir. /6904
257ـ كُلُّ شَيْءٍ مِنَ الدُّنيا سَماعُهُ أعْظَمُ مِنْ عِيانِهِ/ 6916.
257- Dünyadan yana işitilen her şey, (gözle) görülen şeyden daha büyüktür. /6908
258ـ كُلُّ أحوالِ الدُّنيا زَلْزالٌ، وَمِلْكُها سَلَبٌ وَانْتِقالٌ/ 6916.
258- Dünya halleri sallantılıdır, mal varlığı ise çalıntı ve dönüp dolaşmadan ibarettir. /6916
259ـ كُلُّ مُدَّةٍ مِنَ الدُّنيا إلَى انْتِهاءٍ، وَكُلُّ حَيٍّ فيها إلى مَماتٍ وَفَناءٍ/ 6920.
259- Dünyadan yana her sürenin bir sonu vardır; her canlının sonu ise ölüm ve yokluktur. /6920
260ـ كَمْ مِنْ واثِقٍ بِالدُّنيا قَدْ فَجَعَتْهُ/ 6947.
260- Dünyaya bel bağlayan niceleri var ki gerçekte, dünya onları faciaya sürüklemiştir. /6947
261ـ كَمْ مِنْ ذي طُمَأنِينَةٍ إلى الدُّنيا قَدْ صَرَعَتْهُ/ 6948.
261- Dünyayla gönül rahatlığı bulan niceleri vardır ki gerçekte, dünya onları yere çırpmıştır. /6948
262ـ كَمْ ذي أُبَّهَةٍ جَعَلَتْهُ الدُّنيا حَقيراً/ 6949.
262- Dünya, nice makam sahiplerini küçük kılmıştır. /6949
263ـ كَمْ ذي عِزَّةٍ رَدَّتْهُ الدُّنيا ذَليلاً/ 6950.
263- Dünya nice izzet sahiplerinin izzetini zillete çevirmiştir. /6950
264ـ كَفى مُخْبِراً عَمّا بَقِيَ مِنَ الدُّنيا مَا مَضى مِنْها/ 7057.
264- Dünyada (yaşanıp) geçen şeylerin, kalıcı olan şeylere haberci olması yeter. /7057
265ـ كَثْرَةُ الدُّنيا قِلَّةٌ، وَعِزُّهَا ذِلَّةٌ، وَزَخارِفُها مُضِلَّةٌ، وَمَواهِبُها فِتْنَةٌ/ 7125.
265- Dünyanın çokluğu azlık, izzeti zillet, süsleri sapıklık, bağışlarıysa fitnedir. /7125
266ـ كُنْ فِي الدُّنيا بِبَدَنِكَ، وَفِي الآخِرَةِ بِقَلْبِكَ وَعَمَلِكَ/ 7164.
266- Dünyada bedeninle, ahirette ise kalbin ve amelinle ol. /7164
267ـ كُنْ آنَسَ ما تَكُونُ بِالدُّنيا أحْذَرَ ما تَكُونُ مِنْها/ 7169.
267- Dünyayla olan samimiyetin arttığında ona olan korkunu da bir o kadar artır. /7169
268ـ كُونُوا عَنِ الدُّنيا نُزّاهاً، وَإلى الآخِرَةِ وُلاّهاً/ 7190.
268- Dünyadan yana nezih, ahiretten yana tutkun olun. /7190
269ـ كُونُوا مِمَّنْ عَرَفَ فَناءَ الدُّنيا فَزَهِدَ فيها وَعَلِمَ بَقاءَ الآخِرَةِ فَعَمِلَ لَها/ 7191.
269- Dünyanın geçiciliğini bilip de ona karşı zahit olanlardan, ahiretin kalıcılığını öğrenipte ve ona göre amel edenlerden olun. /7191
270ـ كُونُوا قَوْماً عَلِمُوا أنَّ الدُّنيا لَيْسَتُ بِدارِهِمْ فَاسْتَبْدَلُوا/ 7193.
270- Dünyanın asıl yuvası olmadığını bilipte onu, diğeriyle (ahiretle) takas eden topluluktan olun. /7193
271ـ كُونُوا مِنْ أبْناءِ الآخِرَةِ، وَلا تَكُونُوا مِنْ أبْناءِ الدُّنيا فَإنَّ كُلَّ وَلَدٍ سَيَلْحَقُ بِأُمِّهِ يَوْمَ القيامَةِ/ 7194.
271- Ahiretin yavruları olun, dünyanın yavruları olmayın; şüphesiz her evlat kıyamet günü annesine katılacaktır. /7194
272ـ كُلَّمَا ازْدادَ المَرْءُ بِالدُّنيا شُغْلاً وَزادَ بِها وَلَهاً أَوْرَدَتْهُ المَسالِكَ وَأَوْقَعَتْهُ فِي المَهالِكِ/ 7200.
272- İnsanın dünya ile meşguliyeti artıp, ona karşı tutkunluğu çoğalırsa onu uğraştırır ve helâkete uğratır. /7200
273ـ كُلَّما لا يَنْفَعُ يَضُرُّ، وَالدُّنيا مَعَ حَلاوَتِها تَمُرُّ، وَالفَقْرُ مَعَ الغِنى بِاللهِ لا يَضُرُّ/ 7201.
273- Faydası olmayan her şey zarar verir; dünya, şirinliğiyle birlikte geçer gider ve fakirlik, zenginlikle birlikte Allah’a zarar vermez. /7201
274ـ كُلَّما فاتَكَ مِنَ الدُّنيا شَيْءٌ فَهُوَ غَنيمَةٌ/ 7207.
274- Dünyadan yana, kaybettiğin zaman bu senin için ganimettir. /7207
275ـ كَما أنَّ الشَّمسَ وَاللَّيلَ ولا يَجْتَمِعانِ كَذلِكَ حُبُّ اللهِ وَحُبُّ الدُّنيا لا يَجْتَمِعانِ/ 7219.
275- Gece ile güneş nasıl bir araya gelemezse, Allah sevgisiyle dünya sevgisi de aynı şekilde bir araya gelmez. /7219
276ـ كَذِبَ مَنِ ادَّعَى اليَقينَ بِالباقي وَهُوَ مُواصِلٌ لِلفاني/ 7237.
276- Faniye (dünyaya) yapıştığı halde kalıcıya (ahirete) yakîni olduğunu iddia eden yalan söylemiştir. /7237
277ـ لِكُلِّ كَثْرَةٍ قِلَّةٌ/ 7238.
277- Her çokluğun azlığı vardır. /7283
278ـ لِكُلِّ شَيءٍ مِنَ الدُّنيا انْقِضاءٌ وَفَناءٌ/ 7297.
278- Dünyadan yana her şeyin sonu ve yokluğu vardır. /7297
279ـ لِلْمُسْتَحْلي لَذَّةَ الدُّنيا غُصَّةٌ/ 7333.
279- Dünya lezzetini güzel sayan için hüzün vardır. /7333
280ـ لَقَدْ كاشَفَتْكُمُ الدُّنيا الغِطَاءَ،وَآذَنْتَكُمْ على سَواءٍ/ 7344.
280- Doğrusu dünya sizin için perdeyi kaldırmış, eşitlik üzere olduğunuzu ilan etmiştir. /7344
281ـ لَدُنْياكُمْ عِنْدي أهْوَنُ مِنْ عُراقِ خْنْزيرٍ على يدِ مَجذُوم/ 7347.
281- Doğrusu sizin dünyanız benim katımda cüzamlının elindeki domuz kemiğinden daha aşağılıktır. /7347
282ـ لَيْسَ الْمَتْجَرُ أنْ تَرَى الدُّنيا لِنَفْسِكَ ثَمَناً، وَمِمّا لَكَ عِندَ اللهِ عِوَضاً/ 7355.
282- Dünyayı nefsinin pahası bilmek ve Allah katındakilerin senin için olan şeylere karşılık olduğuna inanmak, ticaret değildir. /7355
283ـ لِحُبِّ الدُّنيا صَمَّتِ الأسْماعُ عَنْ سَماعِ الحِكْمَةِ، وَعَمِيَتِ القُلُوبُ عَنْ نُورِ البَصيرَةِ/ 7363.
283- Dünya sevgisinden ötürü kulaklar hikmeti duymaya karşı sağırlaşır; kalpler, basiret nuruna karşı körleşir. /7363
284ـ لَمْ يَنَلْ أحَدٌ مِنَ الدُّنيا حَبْرَةً إلاّ أعْقَبَتْهُ عَبْرَةً/ 7536.
284- Dünyadan yana, hiç kimse yoktur ki hüzün ve gözyaşı onu izlemeksizin mutluluğa ermiş olsun. /7536
285ـ لَمْ يُصِفِ اللهُ سُبْحانَهُ الدُّنْيا لأوليائِهِ، وَلَمْ يَضُنَّ بِها على أعْدائِهِ/ 7539.
285- Allah, sevdiği kulları için dünyayı arılaştırmamış, düşmanlarından da onu esirgememiştir. /7539
286ـ لَمْ يَلْقَ أحَدٌ مِنْ سَرّاءِ الدُّنْيا بَطْناً إلاّ مَنَحَتْهُ مِنْ ضَرَّائِها ظَهْراً/ 7541.
286- Sıkıntı ve zorlukla dünyaya sırt çevirenden başka hiç kimse ondan yana rahat yüzü görmemiştir. /7541
287ـ لَمْ يُفِدْ مَنْ كانَتْ هِمَّتُهُ الدُّنيا عِوَضاً، وَلَمْ يَقْضِ مُفْتَرَضاً/ 7542.
287- Bütün çabası dünya olan kimse, her hangi bir karşılık elde etmemiş; yapması gerekeni yerine getirmemiştir. /7542
288ـ لِمْ تُظِلَّ امْرَءً مِنَ الدُّنيا دِيمَةُ رَخاءٍ إلاّ هَتَنَتْ عَلَيْهِ مُزْنَةُ بَلاءٍ/ 7560.
288- İnsanın üzerine bela bulutu yağmadıkça dünyadan yana ona geniş ve ferah gölgeli bir bulut gölge salmaz. /7560
289ـ لَوْ عَقَلَ أهْلُ الدُّنيا لَخَرِبَتِ الدُّنيا/ 7574.
289- Eğer dünya ehli akıl etseydi muhakkak dünya viran olur giderdi (çünkü kimse dünyaya meşgul olmaz böylece onun düzeni bozulurdu). /7574
290ـ لَوْ كانَتِ الدُّنيا عِنْدَ اللهِ مَحْمُوداً لاخْتَصَّ بِها أولِيائَهُ لكِنَّهُ صَرَفَ قُلُوبَهُمْ عَنْها وَمَحا عَنْهُمْ مِنْها المَطامِعَ/ 7603.
290- Eğer dünya Allah katında övgüye layık olsaydı onu, dostlarına has kılardı. Oysa ki Allah onların kalplerini dünyadan çelmiş, ona karşı tamahlarını yoketmiştir. /7603
291ـ لَوْ بَقِيَتِ الدُّنيا على أحَدِكُمْ لَمْ تَصِلْ إلى مَنْ هيَ في يدَيْهِ/ 7608.
291- Eğer dünya içinizden birine kalacak olsaydı şimdi, onu elinde bulundurana ulaşmazdı. /7608
292ـ مَنْ ساعَي الدُّنيا فاتَتْهُ/ 7785.
292- Kim dünya için çalışır durursa elinden çıkar. /7785
293ـ مَنْ قَعَدَ عَنِ الدُّنيا طَلَبَتْهُ/ 7786.
293- Kim dünyaya karşı (isteksizce) oturursa dünya onu (istekle) çağırır. /7786
294ـ مَنْ صارَعَ الدُّنيا صَرَعَتْهُ/ 7788.
294- Kim dünyayla güreşirse dünya onu yere çarpar. /7788
295ـ مَنْ عَصَى الدُّنيا أطاعَتْهُ/ 7789.
295- Kim dünyaya karşı asi olursa dünya ona itaat eder. /7789
296ـ مَنْ أعْرَضَ عَنِ الدُّنيا أتَتْهُ/ 7790.
296- Kim dünyaya yüz çevirirse dünya (ardından) gelir. /7790
297ـ مَنْ عَرَفَ الدُّنيا تَزَهَّدَ/ 7831.
297- Dünyayı tanıyan ondan kaçınır. /7831
298ـ مَنْ سَلا عَنِ الدُّنيا أتَتْهُ راغِمَةً/ 8079.
298- Kim dünyadan elini çekerse dünya, istemesede arkasından gelir. /8079
299ـ مَنْ مَلَكَتْهُ الدُّنيا كَثُرَ صَرْعُهُ/ 8160.
299- Dünya sahip olduğu kimseyi çok yere çarpar. /8160
300ـ مَنْ راقَهُ زِبْرِجُ الدُّنيا مَلَكَتْهُ الخُدَعُ/ 8170.
300- Dünyanın süsü kime hoş gelirse hileler ona sahip olur. /8170
301ـ مَنِ ابْتاعَ آخِرَتَهُ بِدُنياهُ رَبِحَهُما/ 8236.
301- Dünyasına karşılık ahiretini satın alan her ikisinde de kazançlı çıkar. /8236
302ـ مَنْ باعَ آخِرَتَهُ بِدُنياهُ خَسِرَهُما/ 8237.
302- Dünyasına karşılık ahiretini satan her ikisinde de zarar eder. /8237
303ـ مَنِ اسْتَقَلَّ مِنَ الدُّنيا اِسْتَكْثَرَ مِمّا يُؤْمِنُهُ/ 8252.
303- Dünyası azalanın güven verici şeyleri çoğalır. /8252
304ـ مَنِ اسْتَكْثَرَ مِنَ الدُّنيا اِسْتَكْثَرَ مِمّا يُوبِقُهُ/ 8253.
304- Dünyadan çok (şey) isteyen, kendini helake iten şeyi çok istemiştir. /8253
305ـ مَنْ عَمَرَ دُنياهُ خَرَّبَ مَآلَهُ/ 8347.
305- Dünyasını bayındır eden ahiretini viran etmiştir. /8347
306ـ مَنِ اغْتَرَّ بِالدُّنيا اِغْتَرَّ بِالمُنى/ 8351.
306- Dünyayla aldanan, arzularla aldanır. /8351
307ـ مَنْ رَضِيَ بِالدُّنيا فاتَتْهُ الآخِرَةُ/ 8376.
307- Dünyayla hoşnut olan ahireti kaybeder. /8376
308ـ مَنْ حَرَصَ عَلَى الدُّنيا هَلَكَ/ 8442.
308- Dünyaya karşı hırslı olan helak olur. /8442
309ـ مَنْ كانَ بِيَسيرِ الدُّنيا لا يَقْنَعُ لَمْ يُغْنِهِ مِنْ كَثيرِها ما يَجْمَعُ/ 8484.
309- Kim dünyanın azına kanaat etmezse, ondan yana biriktirdiği çok şey ihtiyacını gidermez. /8484
310ـ مَنْ أغْبَنُ مٍمَّنْ بَاعَ البَقاءَ بِالفَناءِ؟!/ 8509.
310- Kalıcılığı (ahiret) geçiciliğe (dünya) satan kimseden daha çok aldanan kim olabilir? /8508
311ـ مَنْ أخْسَرُ مِمَّنْ تَعَوَّضَ عَنِ الآخِرَةِ بِالدُّنيا؟!/ 8509.
311- Dünyayı ahiret ile takas edenden daha zararlı kim olabilir? /8509
312ـ مَنْ طَلَبَ مِنَ الدُّنيا ما يُرْضيهِ كَثُرَ تَجَنّيهِ وَطالَ تَعَدّيهِ/ 8521.
312- Hoşlandığı şeyi dünyadan isteyenin suçu çok olur, haddi aşması uzar. /8521
313ـ مَنْ وَثِقَ بِغُرورِ الدُّنيا أمِنَ مَخُوفَهُ/ 8548.
313- Dünyanın aldatıcı olduğuna inanan, ondan yana korkması gereken şeyden güvende olur. /8548
314ـ مَنْ قَعَدَ عَنْ طَلَبِ الدُّنيا قامَتْ إلَيهِ/ 8563.
314- Kim dünyayı umursamayıp yerine oturursa dünya ona doğru ayağa kalkar. /8563
315ـ مَنْ أسْرَفَ في طَلَبِ الدُّنيا ماتَ فَقيراً/ 8608.
315- Dünya isteğinde haddi aşan fakir olarak ölür. /8608
316ـ مَنْ عَرَفَ عَنِ الدُّنيا أتَتْهُ صاغِرَةً/ 8522.
316- Kim dünyaya sırt çevirirse dünya hor hakir arkasından gelir. /8522
317ـ مَنْ لَهِجَ قَلْبُهُ بِحُبِّ الدُّنيا إلْتاطَ مِنها بِثَلاثٍ: هَمٍّ لا يُغْنيهِ (لا يُغِبُّهُ)، وَحِرصٍ لا يَتْرُكُهُ، وَأمَلٍ لا يُدْرِكُهُ/ 8741.
317- Kim gönlünü dünyaya kaptırır, onu severse ondan yana üç şey gönlünde yer eder: Kendisini bırakmayan hüzün, onu terketmeyen hırs ve ulaşılamayan arzu. /8741
318ـ مَنْ راقَهُ زِبْرِجُ الدُّنيا أعْقَبَ ناظِرَيْهِ كَمَها/ 8786.
318- Dünyanın süsü kime hoş görünürse anadan doğma körlüğü gözlerine miras bırakır. /8786
319ـ مَنْ رَغِبَ فِي زَخارِفِ الدُّنيا فاتَهُ البَقاءُ المَطْلُوبُ/ 8801.
319- Dünyanın süslerine rağbet eden, arzu edilen kalıcılığı yitirir. /8801
320ـ مَنْ غَلَبَتِ الدُّنيا عَلَيْهِ عَمِيَ عَمّا بَيْنَ يَدَيْهِ/ 8856.
320- Dünya kime üstün gelirse elindeki şeylere karşı körleşir. /8856
321ـ مَنْ عَمَرَ دُنياهُ أفْسَدَ دينَهُ وَأخْرَبَ أُخْراهُ/ 8808.
321- Dünyasını bayındır eden dinini bozmuş, ahiretini viran etmiştir. /8808
322ـ مَنْ أحَبَّ رِفْعَةَ الدُّنيا وَالآخِرَةِ فَلْيَمْقُتْ فِي الدُّنيا الرِّفْعَةَ/ 8868.
322- Dünya ve ahiret yüceliğini seven kimse, dünya yüceliğine düşman olmalıdır. /8868
323ـ مَنْ تَذَلَّلَ لأبْناءِ الدُّنيا، تَعَرّى مِنْ لِباسِ التَّقوى/ 8869.
323- Dünyanın evlatları için eğilen kimse, takva giysisinden arınmış olur. /8869
324ـ مَنْ قَصَّرَ نَظَرَهُ على أبْناءِ الدُّنيا، عَمِىَ عَنْ سَبيلِ الهُدى/ 8870.
324- Gözünü dünya çocuklarına diken kimse, hidayet yolunu göremez. /8870
325ـ مَنْ طَلَبَ الدُّنيا شَيْئاً، فاتَهُ مِنَ الآخِرَةِ أكْثَرُ مِمّا طَلَبَ/ 8895.
325- Dünyadan bir şey uman kimse, istediğinden daha fazlasını ahiretinden kaybeder. /8895
326ـ مَنْ طَلَبَ الدُّنيا بِعَمَلِ الآخِرَةِ، كانَ أبْعَدَ لَهُ مِمّا طَلَبَ/ 8901.
326- Ahiret ameliyle dünyayı isteyen kimse, istediği şeyden daha da uzaklaşır. /8901
327ـ مَن سَخَتْ نَفْسُهُ عَنْ مَواهِبِ الدُّنيا، فَقَدِ اسْتَكْمَلَ العَقْلَ/ 8904.
327- Nefsini dünya bahşişlerinden alıkoyan kimse, gerçekten de aklını kemale erdirmiştir. /8904
328ـ مَنْ مَلَكَ مِنَ الدُّنيا شَيْئاً، فاتَهُ مِنَ الآخِرَةِ أكثَرُ مَمّا مَلَكَ/ 8908.
328- Dünyadan yana bir şeye sahip olan, ahiretten yana sahip olduğundan daha fazlasını kaybeder. /8908
329ـ مَنْ عَرَفَ الدُّنيا لَمْ يَحْزَنْ على ما أصابَهُ/ 8935.
329- Dünyayı tanıyan, karşılaştığı şeylere üzülmez. /8935
330ـ مَنْ عَرَفَ خِداعَ الدُّنيا لَمْ يَغْتَرَّ مِنْها بِمُحالاتِ الأحْلامِ/ 8939.
330- Dünyanın hilesini tanıyan kimse, gerçekleşmesi mümkün olmayan rüyalarla aldanmaz. /8939
331ـ مَنْ ظَفِرَ بِالدُّنيا نَصِبَ، وَمَنٍْ فاتَتْهُ تَعِبَ/ 9012.
331- Dünyaya galip gelen sıkıntıya düşer, onu kaybedense çile çeker. /9012
332ـ مَنْ عَظُمَتِ الدُّنيا في عَيْنِهِ، وَكَبُرَ مَوْقِعُها في قَلْبِهِ، أثَرَها عَلَى اللهِ، وانْقَطَعَ إلَيْها، وَصارَ عبداً لَها/ 9030.
332- Dünya kimin gözünde büyür, kalbinde yer ederse onu Allah’a tercih eder, gönlünü ona kaptırır ve onun kölesi olur. /9030
333ـ مَنِ اسْتَشْعَرَ الشَّغَفَ بِالدُّنيا، مَلأَتْ ضميرَهُ أشْجاناً لها رَقْصٌ عَلى سُوَيْداءِ قَلْبِهِ، هَمٌّ يَشْغَلُهُ، وَغَمٌّ يَحْزُنُهُ حَتّى يُؤخَذَ بِكَظْمِهِ، فَيُلْقى بِالفَضاءِ مُنقَطِعاً أبْهَراهُ، هَيِّناً عَلَى اللهِ فَناءُهُ بَعيداً عَلَى الإخْوانِ لِقاؤُهُ (بَقائُهُ)/ 9060.
333- Kim dünyaya olan aşkını şiar edinirse; dünya, gönül sevdasıyla dansa duran kalbini hüzünle doldurur. Öyle bir hüzün ki onu oyalar, öyle bir keder ki (ölüm) onu tüm hışmıyla buluncaya dek hüzne boğar; kalbinin iki damarı parçalanmış bir halde boşluğa düşer; onu fenaya sürüklemek Allah’a kolaydır; kardeşleri/ dostlarıyla görüşeceği gün ise uzundur (kıyamete kalır). /9060
334ـ مَنِ اعْتَمَدَ علَى الدُّنيا فَهُوَ الشَّقيُّ المَحْرُومُ/ 9083.
334- Dünyaya bel bağlayan mutsuz ve mahrum olur. /9083
335ـ مَنْ خَدَمَ الدُّنيا اِسْتَخْدَمَتْهُ، وَمَنْ خَدَمَ اللهَ سُبْحانَهُ خَدَمَتْهُ/ 9091.
335- Kim dünyaya hizmet ederse dünya onu hizmetine alır ve kim Allah’a hizmet ederse dünya onun hizmetine girer. /9091
336ـ مَنْ كَانَتِ الدُّنيا هَمَّهُ، طالَ يَوْمَ القِيامَةِ شَقاؤُهُ وَغَمُّهُ/ 9010.
336- Bütün gayesi dünya olanın, kıyamet günü hüznü ve mutsuzluğu uzar. /9010
337ـ مَنْ سَلا عَنْ مَواهِبِ الدُّنيا عَزَّ/ 9184.
337- Dünyanın bağışlarını umursamayan saygınlaşır. /9184
338ـ مِنْ نَكَدِ الدُّنيا تَنْغيصُ الاِجتِماعِ بِالفُرْقَةِ، وَالسُّرُورِ بالغُصَّةِ/ 9326.
338- Birliği tefrikayla ve mutluluğu kederle karanlığa boğmak, dünyanın zorluğundandır. /9326
339ـ مِنْ هَوانِ الدُّنيا علَى اللهِ أنْ لا يُعْصى إلاّ فيها/ 9366.
339- Dünyanın dışında, başka bir yerde Allah’a isyan edilmemesi dünyanın çirkefliğindendir. /9366
340ـ مِنْ ذَمامَةِ الدُّنيا عِنْدَ اللهِ أنْ لا يُنالَ ما عِنْدَهُ إلاّ بِتَرْكِها/ 9367.
340- Dünyayı terk etmedikçe Allah’ın yanındakilere ulaşılmaması, Allah katında dünyanın kınanmışlığındandır. /9367
341ـ ما أفْسَدَ الدّينَ كَالدُّنيا/ 9476.
341- Dünya kadar dini daha çok bozan şey olmamıştır. 9476
342ـ ما بَقاءُ فَرْعٍ بَعْدَ ذَهابِ أصْلٍ/ 9555.
342- Asıllar gittikten sonra altsoylar nasıl kalıcı olabilir? /9555
343ـ ما دُنياكَ الَّتي تَحَبَّبَتْ إلَيكَ بِخَيرٍ مِنَ الآخِرَةِ الَّتي قَبَّحَها سُوءُ النَّطرِ عِنْدَكَ/ 9610.
343- Sana göre sevimli görünen dünya, gözünde aşağılayıp durduğun ahiretten daha hayırlı değildir. /9610
344ـ ماقدَّمْتَ مِنْ دُنياكَ فَلِنَفْسِكَ، وَما أخَّرْتَ مِنْها فَلِلْعَدُوِّ/ 9615.
344- Dünyadan yana ileriye (yönelik) kendin için gönderdiğin şeyler senin, geride bıraktıkların ise düşmanınındır. /9615
345ـ ما زادَ فِي الدُّنيا نَقَصَ فِي الآخِرَةِ/ 9619.
345- Dünyada çoğalan ahirette azalır. /9619
346ـ ما نَقَصَ فِي الدُّنيا زادَ فِي الآخِرَةِ/ 9620.
346- Dünyada azalan ahirette çoğalır. /9620
347ـ ما نِلْتَ مِنْ دُنياكَ فَلا تُكْثِرْ بِهِ فَرَحاً، وَما فاتَكَ مِنْها فلا تَأسَ عَلَيْهِ حُزْناً/ 9633.
347- Dünyadan yana elde ettiğin şey için fazla sevinme, kaybettiğin şey için de üzülme. /9633
348ـ ما خَيْرُ دارٍ تُنْقَضُ نَقْضَ البِناءِ، وَعُمْرٍ يَفْنى فَناءَ الزَّادِ/ 9640.
348- Yıkık bir bina gibi harabeye dönüşecek, kısa ömürlü yol azığı gibi çürüyüp gidecek evin (dünyanın) hayrı neresinde? /9640
349ـ ما بالُكُمْ تَفْرَحُونَ بِاليَسيرِ مِنَ الدُّنيا تُدْرِكُونَهُ، وَلا يَحْزُنُكُمُ الكَثيرُ مِنَ الآخِرَةِ تُحْرَمُونَهُ/ 9652.
349- Ne oluyor size? Dünyadan yana az bir şey elinize geçtiğinde hemen seviniyorsunuz da, ahiretinizden yana kaybettiğiniz şey için üzülmüyorsunuz bile! /9652
350ـ مَا الدُّنيا غَرَّتْكَ، وَلِكنْ بِهَا اغْتَرَرْتَ/ 9654.
350- Dünya seni aldatmamıştır; fakat, sen ona aldanmışsındır. /9654
351ـ مَا العاجِلَةُ خَدَعَتْكَ، وَلكِنْ بِهَا أنْخَدَعْتَ/ 9655.
GERİ | İNDEKS | İLERİ |