GERİ | İNDEKS | İLERİ |
6- İşler, birbirinin benzeridir. /132
7ـ تَذِلُّ الأُمُورُ لِلْمَقاديرِ حَتّى يَكُونَ الحَتْفُ (الحَيْفُ) في التَّدبيرِ/ 4517.
7- Takdir olunan şeyler için işler, tedbirde ölüm gelinceye kadar kendi hâlinde seyreder. /4517
8ـ تَحَرَّ مِنْ أمْرِكَ ما يَقُومُ بِهِ عُذرُكَ، وَتَثْبُتُ بِهِ حُجَّتُكَ وَيَفيءُ إلَيْكَ بِرُشْدِكَ/ 4525.
8- Öyle bir iş seç ki özür yolun onunla açık kalsın, sunduğun delil onunla ispatlansın ve senin yönlendirmenle sana geri dönsün. /4525
9ـ خَيْرُ الأُمُورِ ماأسْفَرَ عنِ اليَقينِ/ 4966.
9- İşlerin en iyisi, yakînle biten işlerdir. /4966
10ـ خَيْرُ الأُمُورِ ما أدّى إلى الخَلاصِ/ 4970.
10- İşlerin en iyisi, (insanı) kurtuluşa yönlendiren işlerdir. /4970
11ـ خَيْرُ الأُمُورِ ما عَرى عَنِ الطَّمَعِ/ 4973.
11- İşlerin en iyisi, tamaha bulaşmayandır. /4973
12ـ خَيْرُ الأُمُورِ ما أسْفَرَ عَنِ الحقِّ/ 4991.
12- İşlerin en iyisi, hakla sonuçlanandır./ 4991
13ـ خَيرُ الأُمُورِ ما سَهُلَتْ مَباديهِ، وَحَسُنَتْ خَواتِمُهُ وَحُمِدَتْ عَواقِبُهُ/ 5032.
13- İşlerin en iyisi başlangıcı kolay, sonu güzel ve neticesi övülen işlerdir. /5032
14ـ خَيْرُ الأُمُورِ أعْجَلُها عائدَةً، وَأحْمَدُها عاقبَةً/ 5033.
14- İşlerin en iyisi, çabuk fayda veren ve sonu övülen işlerdir. /5033
15ـ خُذْ مِن أمْرِكَ ما يَقُومُ بِهِ عُذْرُكَ وَتَثْبُتُ بِهِ حُجَتُكَ/ 5040.
15- Öyle bir iş yap ki özür yolun onunla açık kalsın ve delilini onunla ispat edebilesin. /5040
16ـ رُبَّما تَجَهَّمَتِ (تَحَتَّمَتِ) الأُمورُ/ 5379.
16- Nice işler vardır ki sonu kötüdür. /5379
17ـ شَرُّ الأُمورِ أكثَرُها شَكّاً/ 5718.
17- En kötü iş, çok şüphe edilen iştir. /5718
18ـ طُوبىَ لِمَنْ لَمْ تَغُمَّ عَلَيْهِ مُشْتَبَهاتُ الأُمورِ/ 5974.
18- Karmaşık işlerin anlaşılmaz gelmediği insana ne mutlu! /5974
19ـ قَدْ تَعُمُّ (تُغَمُّ) الأُمورُ/ 6633.
19- Bazı işler (bela ve sıkıntılar) geneldir. /6633
20ـ مَنْ كابَدَ الأُمورَ هَلَكَ/ 7916.
20- İşlerinde zorluğa düşen helak olur. /7916
21ـ مَنْ كابَدَ الأُمُورَ عَطِبَ/ 7975.
21- İşlerinde zorluğa düşen telef olur. /7975
22ـ مَنْ ضَيَّعَ أمْرَهُ ضَيَّعَ كُلَّ أمْرٍ/ 8874.
22- Kendi işini zayi eden bütün işleri zayi eder. /8874
23ـ مِلاكُ الأُمورِ حُسنَ الخَواتِمِ/ 9729.
23- Her işin ölçüsü, neticesinin güzel oluşudur. /9729
24ـ هَلَكَ مَنْ لَمْ يُحرِزْ أمْرَهُ/ 10021.
24- İşini gözetmeyen helak olur. /10021
25ـ لا تُقْدِمَنَّ على أمْرٍ حتّى تُخْبِرَهُ/ 10169.
25- Bilmediğin işe kalkışma. /10129
26ـ يَسِّرُوا وَلا تُعَسِّرُوا، وَخَفِّفُوا وَلا تُثَقِّلُوا/ 11016.
26- Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; hafifleştirin, ağırlaştırmayın. /11016
27ـ لِكُلِّ أمْرٍ مَآلٌ/ 7294.
27- Her işin bir sonu vardır. /7294
28ـ يُسْتَدَلُّ عَلى ما لَمْ يَكُنْ بِما قَد كانَ/ 10973.
28- Henüz olmayana gerçekte olanla delil gösterilir. /10973
29ـ لِيكُنْ أحَبُّ الأُمورِ إلَيكَ أعَمَّها في العَدْلِ وأقسَطَها بِالحقِّ/ 7384.
29- Senin katında en sevimli iş, adalette en kapsamlısı ve hakta en adil olanı olsun. /7384
30ـ احذَرْ كُلَّ أمْرٍ اذا ظَهَرَ، أزرى بفاعِلِهِ وحَقَّرَهُ/ 2591.
30- Ortaya çıktığında onu yapanın ayıplanmasına ve tahkir edilmesine neden olabilecek işlerden kaçın. /2591
31ـ احذَرْ كُلَّ أمْرٍ يُفْسِدُ الآجِلَةَ، وَيُصْلِحُ الدَّانيةَ/ 2595.
31- Ahiretini harap eden ve dünyanı mâmurlaştıran işlerden kaçın. /2595
1ـ اَلأمرُ بِالمَعْرُوفِ أفْضلُ أعْمالِ الخَلقِ/ 1977.
1- İyiliğe çağırmak, yaratılanların amellerinin en üstünüdür. /1977
2ـ اُومُرْ بِالمَعْروفِ تَكُنْ مِنْ أهْلِهِ، وَأنْكِرِ المُنْكَرِ بِيَدِكَ وَلِسانِكَ، وَبايِنْ مِنْ فِعْلِهِ بِجَهْدِكَ/ 2415.
2- İyiliğe çağır ki iyilerden olasın; kötülüğü ise elinle, dilinle önle ve gücün yettiği kadar onu yapmaktan sakın. /2415
3ـ ائتَمِرُوا بِالمَعرُوفِ، وَأْمُرُوا بهِ، وَتَناهَوا عَنِ المُنكَرِ وَانْهَوا عنهُ/ 2557.
3- İyiliğe çağrıldığınızda kabul edin, iyiliğe çağırın; kötülükten sakındırın ve siz de sakının. /2557
4ـ إنَّ الأمْرَ بالمَعروفِ وَالنَّهيَ عنِ المُنْكَرِ لا يُقَرِّبَانِ مِنْ أجَلٍ، وَلا يَنْقُصانِ مِنْ رِزقٍ، لكنْ يُضاعِفانِ الثَّوابَ ويُعْظِمانِ الأجْرَ، وَأفْضَلُ مِنْهُما كَلِمَةُ عَدْلٍ عِندَ إمامٍ جائرٍ/ 36489.
4- Doğrusu iyiliğe çağırmak ve kötülükten sakındırmak eceli yakınlaştırmaz, rızkı eksiltmez. Ancak sevabı artırır, mükâfatı yüceltir. Bunlardan daha üstünü ise, zalim yöneticinin karşısında hakkı söylemektir. /3648
5ـ إنَّ مَنْ رَأى عُدْواناً يُعمَلُ بِهِ، وَمُنْكَراً يُدعى إلَيهِ، فَأنْكَرَهُ بِقَلْبِهِ فَقَدْ سَلِمَ وَبَرِئَ، ومَنْ أنْكَرَهُ بِلِسانِهِ فَقَد اُجِرَ، وَهُوَ أفْضَلُ مِنْ صَاحِبِهِ، وَمَنْ أنْكَرَهُ بِسَيفِهِ لِتَكُونَ حُجَّةُ اللهِ العُليا، وَكَلِمَةُ الظَّالِمينَ السُّفلى، فَذلكَ الَّذي أصابَ سَبيلَ الهُدى، وَقامَ عَلَى الطَّريْقِ، وَنَوَّرَ في قَلْبِهِ اليَقينُ/ 3576.
5- Kim bir düşmanlığın yapıldığını ve bir kötülüğe çağrıldığını görür de onu kalbiyle reddederse sağlam kalır, beri olur. Diliyle reddeden muhakkak mükâfatını alır. Bu, kalbiyle reddetmekten daha üstündür. Ve kim Allah'ın hücceti üstün, zalimlerin sözü aşağılık olsun diye kılıcıyla reddederse, işte o doğru yolu tutmuş, bu yolda hareket etmiş ve kalbini yakînle nurlandırmıştır. /3576
6ـ إذا رَأى أحَدُكُمْ المُنْكَرَ، وَلَمْ يَسْتَطِعْ أنْ يُنْكِرَهُ بِيَدِهِ وَلِسانِهِ، وَأنْكَرَهُ بِقَلْبِهِ، وَعَلِمَ اللهُ صِدقَ ذلِك مِنْهُ فَقَدْ أنكَرَهُ/ 4152.
6- İçinizden biri kötü bir amel görür, onu eli ve diliyle sakındıramaz da kalbiyle reddeder de Allah, onun bu amelinde samimiyet görürse, bu kişi sakındırmış sayılır. /4152
7ـ أذا لَمْ تَنْفَعِ الكَرامَةُ فَالإهانَةُ أحْزَمُ، وَإذا لَمْ يَنجَحِ السَّوْطُ فَالسَّيفُ أحْسَمُ/ 4164.
7- Saygının yaramadığı kimseye ihanet revadır; kırbaç fayda etmediğinde kılıç çözümdür. /4164
8ـ وقال (ع) في ذِكْرِ الآمرينَ بالمَعْرُوفِ والنّاهينَ عَنِ المُنكَرِ: فَمِنْهُمُ المُنْكِرُ لِلْمُنْكَرِ بِيَدِهِ وَلِسَانِهِ وَقَلْبِهِ، فَذلِكَ المُستَكْمِلُ لِخِصالِ الخَيْرِ، وَمِنْهُمُ المُنْكِرُ بِلسانِهِ وَقَلْبِهِ، والتَّارِكُ بِيَدِهِ، فذلِكَ المُتَمَسِّكُ بِخَصلَتَينِ مِنْ خِصالِ الخَيْرِ وَمُضَيِّعُ خَصلَةٍ، وَمِنْهمْ المُنكِرُ بِقَلبِهِ وَالتَّارِكُ بِلِسانِهِ، وَيدِهِ، فَذلِكَ مُضَيِّعٌ أشْرَفَ الخَصلَتَيْنِ مِنَ الثَّلاثِ وَمُتَمَسِّكٌ بِواحِدَةٍ، وَمِنْهُمْ تَارِكٌ لإنكارِ المُنْكَرِ بِقَلْبِهِ وَلِسانِهِ وَيَدِهِ فذلِكَ مَيِّتُ الأحياءِ (وَما أعْمالُ البِرِّ كُلِّها والجهادُ في سَبيلِ اللهِ عِنْدَ الأمرِ بالمعْروفِ والنَّهي عَنِ المُنكَرِ إلاّ كنَفْثَةٍ في بَحْرٍ لُجّيٍّ، وانَّ الأمرَ بَالمَعروفِ والنَّهيَ عَنِ المُنْكَرِ لا يُقَرِّبَانِ مِنْ أَجَلٍ، وَلا يَنْقُصانِ مِنْ رِزْقٍ وأفْضلُ مِنء ذلك كُلِّهِ كَلِمَةُ عَدْلٍ عِنْدَ إمام جائرٍ)/ 6606.
8- İyiliğe çağıran ve kötülükten sakındıran kimseler hakkında şöyle buyurdu: Onlardan bazıları kötülüğü elleriyle, dilleriyle ve kalpleriyle sakındırır. İşte bunlar, güzel huyları tamamlayanlardır. Bazıları, dilleri ve kalpleriyle sakındırır, elleriyle sakındırmazlar. Bunlar, güzel huylardan ikisine sarılır, birini zayi ederler. Bazıları da kalpleriyle reddeder, dilleri ve elleriyle sakındırmazlar. Bunlar ise üç güzel huyun en üstünleri olan ikisini zayi eder, birine sarılırlar. Bazıları ise kalpleriyle, dilleriyle ve elleriyle sakındırmayı terk etmişlerdir. Bunlar yaşayan ölülerdir. Bütün iyi ameller ve Allah yolunda cihat, iyiliğe çağırmak ve kötülükten sakındırmak yanında ancak engin denizlerdeki bir köpük gibidir. Şüphesiz, iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak eceli yaklaştırmaz, rızkı azaltmaz. Bütün bunların en üstünü ise, zalim yöneticinin karşısında hakkı söylemektir.[4] /6606
9ـ وَالأمرَ بِالمَعرُوفِ مَصْلَحةً لِلْعَوامِّ، والنَّهيَ عَنِ المُنْكَرِ رَدْعاً لِلسُّفَهاءِ/ 6618.
9- İyiliğe çağırmak toplumun çıkarı için, kötülükten sakındırmak ise sefihleri sakındırmak içindir. /6618
10ـ كُنْ بِالمعرُوفِ آمِراً، وَعَنِ المُنْكَرِ ناهِياً، وَلِمَنْ قَطَعَكَ واصِلاً، وَلِمَنْ حَرَمَكَ مُعطِياً/ 7174.
10- İyiliği emret, kötülükten sakındır, seninle bağını koparanla vuslat kur ve seni mahrum edene bağışta bulun. /7174
11ـ كُنْ بِالمَعْرُوفِ آمِراً، وعَنِ المُنكَرِ ناهياً، وبِالخَيْرِ عامِلاً، وَللْشَرِّ مَانِعاً/ 7181.
11- İyiliği emret, kötülükten sakındır, hayra amel et, şerre engel ol. /7181
12ـ كُنْ آمِراً بالمَعْروفِ عاملاً بِهِ، وَلا تَكُنْ مِمَّنْ يَأمُرُ بِهِ وَيَنْأى عَنْهُ فَيَبُوءُ بإثمِهِ، ويَتَعَرَّضُ مَقَتَ رَبِّهِ/ 7189.
12- İyiliği emret, kendin de amel et; emredip de uzak durma. Zira böyle bir kimse günahlarıyla Allah'a döner, rabbinin gazabına uğrar. /7189
13ـ لَنْ تَهتَدِيَ إلى المَعْرُوفِ حَتّى تَضِلَّ عَنِ المُنْكَرِ/ 7427.
13- Kötülükten sapmadıkça iyiliğe asla ulaşamazsın. /7427
14ـ مَنْ عَمِلَ (أمَرَ) بِالمَعرُوفِ شَدَّ ظُهُورَ المُؤمِنينَ/ 8249.
14- İyiliğe amel eden[5], müminlerin sırtını sağlamlaştırır. /8248
15ـ مَنْ نَهى عَنِ المُنْكرِ أرْغَمَ اُنُوفَ الفاسِقينَ/ 8249.
15- Kötülükten sakındıran kimse, fâsıkların burnunu yere sürer. /8249
16ـ يَقْبَحُ عَلَى الرَّجُلِ أنْ يُنْكِرَ عَلى النَّاسِ مُنكَراتٍ وَيَنهاهُمْ عَنْ رَذائِلَ وَسَيِّئاتٍ، وَإذا خَلا بِنَفْسِهِ ارتَكَبَها وَلايَسْتَنْكِفُ مِنْ فِعْلِها/ 11037.
16- Halkı kötülükten, rezil sıfatlardan ve günahlardan sakındırıp da yalnız kalındığında aynılarını yapmak ve bunları yapmaktan çekinmemek insana utanç verir. /11037
17ـ لَمْ يَأمُرْكُمُ اللهُ سُبْحَانَهُ إلاّ بِحَسَنٍ، وَلَمْ يَنْهَكُمْ إلاّ عَنْ قَبيحٍ/ 7564.
17- Allah, iyiden başka bir şeyi size emretmez ve kötüden başka bir şeyden sizi sakındırmaz. /7564
18ـ ما أمَرَ اللهُ سُبْحانَهُ بشَيْءٍ إلاّ وَأعانَ علَيهِ/ 9572.
18- Allah, yardımcı olmayacağı bir şeyi emretmez. /9572
19ـ ما نَهى اللهُ سُبْحانَهُ عَنْ شَيْءٍ إلاّ وَأغنى عنهُ/ 9573.
19- Allah, (insanların) ihtiyacını gidermediği bir şeyden onları sakındırmaz. /9573
20ـ إنّي لأرفَعُ نَفْسي أنْ أنْهَى النَّاسَ عَمّا لَستُ أنْتَهي عَنْهُ أو آمُرَهُمْ بِما لا أسْبِقُهُمْ إلَيهِ بِعَمَلي أوْ أرضى مِنْهُمْ بِما لا يَرضى رَبّي/ 3780.
20- Doğrusu ben, kendi sakınmadığım şeyden insanları sakındırmaktan, emrettiğim şeyde onlardan öne geçmemekten veya rabbimin razı olmadığı şeyde onların yapmasına razı olmaktan kendimi üstün tutarım. /3780
1ـ كَمْ مِنْ آمِلٍ خائِبٍ وغائِبٍ غَيْرِ آئِبٍ/ 6935.
1- Nice ümitler var ki boşa çıkar ve nice yitenler var ki dönmez. /6935
2ـ كَمْ مِنْ مُؤَمِّلٍ ما لا يُدْرِكُهُ/ 6957.
2- Nice kimseler vardır ki, umdukları şeye ulaşmamışlardır. /6957
3ـ اَلأملُ يُقَرِّبُ المَنِيَّةَ، ويُباعِدُ الأُمنِيَّةَ/ 1691.
3- Umut, ölümü yaklaştırır; arzuları uzaklaştırır. /1696
4ـ اَلأملُ سُلطانُ الشَّياطينِ عَلى قُلُوبِ الغافِلينَ/ 1828.
4- Umut, gâfil kalplere şeytanların sultasıdır. /1828
5ـ اَلأمَلُ كالسَّرابِ، يُغِرُّ مَنْ رَاهُ، وَيُخْلِفُ مَنْ رَجاهُ/ 1896.
5- Ümit serap gibidir; göreni aldatır, onu arzu edene vefa etmez. /1896
6ـ اَلأملُ أبَداً في تَكْذِيبٍ وَطُولُ الحيَاةِ لِلْمَرْءِ، تَعذيبٌ/ 2017.
6- Umut, daima yalanla yoğrulmuştur; uzun ömür ise insan için azaptır. /2017
7ـ أكِذِبِ الأمَلَ، وَلا تَثِقْ بِهِ، فَإنَّهُ غُرُورٌ، وَصاحِبُهُ مَغْرُورٌ/ 2327.
7- Ümidi yalanla, ona bel bağlama. Zira ümit aldatır, sahibi de aldanır. 2327
8ـ أكذِبُوا آمالَكُمْ، وَاغْتَنِمُوا آجالَكُمْ بِأحسَنِ أعْمالِكُمْ، وَبادِرُوا مُبادَرَةَ اُولِي النُّهى وَالألبابِ/ 2502.
8- Umutlarınızı yalanlayın, en güzel amellerinizle ömrünüze ganimet toplayın ve akıl sahiplerinin yaptığı gibi çok acele edin. /2502
9ـ اتَّقُوا خِداعَ الآمالِ، فَكَمْ مِنْ مُؤَمِّلِ يَوْمٍ لَمْ يُدْرِكْهُ، وَباني بِناءٍ لَمْ يَسكُنْهُ، وَجامِعِ مالٍ لَمْ يَأكُلْهُ،وَلَعَلَّهُ مِنْ باطِلٍ جَمَعَهُ وَمِنْ حَقٍّ مَنعَهُ، أصابَهُ حَراماً، وَاحْتَمَلَ بِهِ أثاماً/ 2563.
9- Umutlarınızın sizi aldatmasından kaçının. Niceleri var ki günlerini umutla geçirdiler ama umduklarını bulamadılar; bina yaptılar ama içinde oturamadılar; mal topladılar ama yiyemediler. Belki de o malları haram yoldan elde etmişlerdir; birinin hakkını vermemişlerdir de haram olarak ellerine çatmıştır. Böylece bu, onlara günahlarının cezası olarak yüklenmiştir. /2563
10ـ اتَّقُوا باطلَ الأملِ، فَرُبَّ مُستَقْبِلِ يَومٍ لَيسَ بمُِسْتَدبِرهِ، ومَغْبُوطٍ في أوَّلِ لَيْلَةٍ قامَتْ بَواكِيهِ في آخِرهِ/ 2572.
10- Bâtıl arzulardan sakının. Niceleri vardır ki, günlere kucak açarlar ama sırtlarını dönmezler; gecenin ilk saatlerinde sevinçlidirler ama sonlarına doğru onlara ağıt yakarlar. /2572
11ـ احذَرُوا الأملَ المَغلوبَ، وَالنَّعيمَ المسْلوبُ/ 2586.
11- Sönen umutlardan ve yiten nimetlerden uzak durun. 2586
12ـ إيّاكَ وَالثِّقَةَ بِالآمالِ فَإنَّها مِنْ شِيَمِ الحَمْقى/ 2685.
12- Ümitlere bel bağlama; zira bu, ahmakların özelliğidir. /2685
13ـ غُرُورُ الأمَلِ يُفْسِدُ العَمَلَ/ 6390.
13- Arzularla aldanmak, amelleri çürütür. /6390
14ـ غَرَّ جهُولاً كاذِبُ أمَلِهِ فَفاتَهُ حُسْنُ عَمَلِهِ/ 6433.
14- Yalan hayallere kapılmak çok cahil insanı aldatır; güzel amelini hiç eder. /6433
15ـ غُرُورُ الأمَلِ يُنْفِدُ المَهَلَ وَ يُدني الأجَلَ/ 6435.
15- Umutla avunmak zamanı öldürür, eceli yaklaştırır. /6435
16ـ في غُرُورِ الآمالِ انْقِضاءُ الآجالِ/ 6471.
16- Arzulara kapılmak, ecelleri getirir. /6471
17ـ قَدْ تَغُرُّ الأمْنِيَّةُ/ 6617.
17- Arzular da bazen aldatır. /6617
18ـ قَدْ تَكْذِبُ الآمالُ/ 6635.
18- Umutlar bazen boş çıkar. /6635
19ـ قَلَّما تصْدُقُ الآمالُ/ 6722.
19- Pek az kimse umduğunu bulur. /6722
20ـ قَصِّرُوا الأمَلَ، وَخَافُوا بغْتَةَ الأجَلِ، وَبادِرُوا صالِحَ العملِ/ 6791.
20- Ümitleri kısa tutun, ecelin ansızın sizi bulmasından korkun ve salih amel işlemede acele edin. /6791
21ـ قَلِّلِ الآمالَ، تَخْلُصْ لَكَ الأعْمالُ/ 6793.
21- Arzuları azalt ki amellerin temiz olsun. /6793
22ـ قَصِّرْ أمَلَكَ فَما أقْرَبَ أجَلَكَ/ 6798.
22- Arzularını kısa tut; zira ecelin çok yakındır. /6798
23ـ قَصِّرِ الأمَلَ فإنَّ العُمْرَ قَصيرٌ، وَافْعَلِ الخَيرَ فإنَّ يَسيرَهُ كَثيرٌ/ 6806.
23- Arzuları kısa tutun; zira ömür kısadır ve hayır işleyin; zira hayrın azı çoktur. /6806
24ـ قَصِّرُوا الأمَلَ، وَبادِرُوا الْعَمَلَ، وَخافُوا بَغْتَةَ الأجَلِ، فَإنَّهُ لَنْ يُرجى مِن رَجْعَةِ العُمْرِ ما يُرْجى مِنْ رَجْعَةِ الرِّزْقِ، ما فاتَ الْيَوْمُ مِنَ الرِّزْقِ يُرْجى غَداً زِيادَتُهُ، وَما فاتَ أمْسِ مِنَ العُمْرِ لَمْ تُرجَ اليَوْمَ رِجْعَتُهُ/ 6824.
24- Arzuları azaltın, amellere yönelin ve ecelin ansızın sizi bulmasından korkun. Zira rızkın geri gelmesi umulur ama ömrün geri gelmesi asla umulmaz. Bugün kaybolan rızkın yarın fazlalığı umulur ama dün ömürden gidenin bugün geri dönmesi umulmaz. /6824
25ـ كُلُّ امْرِءٍ طالِبُ أُمْنِيَّتهِ وَمَطْلُوبُ مَنيَّتِهِ/ 6910.
25- Herkes arzusuna kavuşmayı ister ama ölüm de onları arzular. /6910
26ـ كَمْ مِنْ مَخْدُوعٍ بِالأمَلِ مُضَيِّعٍ لِلْعَمَلِ/ 6953.
26- Niceleri vardır ki umutlara kanıp amellerini zayi ederler. /6953
27ـ كَفى بالأمَلِ اغْتِراراً / 7035.
27- Ümide aldanmak, ümit için yeter. /7035
28ـ كَثْرَةُ الأمانيّ مِنْ فَسادِ العَقْلِ/ 7093.
28- Arzuların çokluğu, aklın bozuk oluşundandır. /7093
29ـ لِكُلِّ أمَلٍ غُرُورٌ/ 7277.
29- Her ümitte bir aldatış vardır. /7277
30ـ الآمالُ لا تَنْتَهي/ 639.
30- Arzular tükenmez. /639
31ـ الأمَلُ يُنْسي الأجَلَ/ 874.
31- Umut, eceli unutturur. /874
32ـ الأمانيُّ همَّةُ الرِّجالِ/ 946.
32- Arzular, erkeklerin himmetidir. /946
33ـ الأمَلُ حِجابُ الأجَلِ/ 997.
33- Ümit, ecelin perdesidir. /997
34ـ الأمَلُ لا غايَةَ لَهُ/ 1010.
34- Umudun sonu yoktur. /1010
35ـ الأمَلَ رَفيقٌ مُونِسٌ/ 1042.
35- Umut, samimî dosttur. /1042
36ـ الأمَلُ، خادِعٌ، غارٌّ، ضارٌ/ 1145.
36- Umut hileci, aldatıcı ve zarar vericidir. /1145
37ـ الأمَلُ يُفْسِدُ الْعَمَلَ، وَيُفْني الأجَلَ/ 1358.
37- Umut ameli bozar, ömrü hiç eder. /1358
38ـ الأمانيُّ تُعمي عُيُونَ البَصائِرِ/ 1375.
38- Umut, basiretli gözleri kör eder. /1375
39ـ الأمانيُّ تَخْدَعُكَ، وَ عِنْدَ الْحَقائقِ تَدَعُكَ/ 1452.
39- Umutlar seni aldatır; gerçeklerle yüz yüze geldiğinde ise, seni yalnız bırakır. /1452
40ـ إنّي مُحارِبُ أمَلي، وَمُنْتَظِرُ أجَلي/ 3774.
40- Doğrusu ben, umudumla savaşıyor ve ecelimi bekliyorum. /3774
41ـ إنّكَ لَنْ تَبْلُغَ أمَلَكَ، وَلَنْ تَعْدُوَ أجَلَكَ، فَاتَّقِ اللهَ، وَأجْمِلْ في الطَّلَبِ/ 3788.
41- Doğrusu sen arzuna asla varamazsın, ecelinin önüne de asla geçemezsin. Öyleyse çekin Allah'tan da isteklerini kısa tut. /3788
42ـ إنَّكُمْ إنِ اغتَرَرْتُمْ بِالآمالِ، تَخرَّمَتْكُمْ بَوادِرُ الآجالِ وقدْ ماتتْكُمُ الأعْمالُ/ 3841.
42- Şüphesiz, arzularınızla aldanırsanız, pek çabuk gelen ecel sizi helak eder; amelleriniz sizi öldürür. /3841
43ـ آفَةُ الآمالِ حُضُورُ الآجَالِ/ 3959.
43- Arzuların âfeti, ecellerin varmasıdır. /3959
44ـ آفَةُ الأمَلِ الأجَلُ/ 3970.
44- Eceller, arzuların âfetidir. /3970
45ـ بِبُلُوغِ الآمالِ يَهُونُ رُكُوبُ الأهْوالِ/ 4358.
45- Arzuların gelişiyle dehşete düşmek kolaylaşır. /4358
46ـ بِئْسَ الشِّيمَةُ الأمَلُ يفنِي الأجَلَ، وَيُفَوِّتُ العَمَلَ/ 4419.
46- Ne kötü mizaçtır arzulu olmak; ömrü bitirir, ameli yitirir. /4419
47ـ تَجَنَّبُوا المُنى، فإنَّها تَذْهَبُ بِبَهْجَةِ اللهِ عِنْدَكُمْ، وَتُلْزِمُ اسْتِصْغارَها لَديْكُمْ، وَعَلى قِلَّةِ الشُّكْرِ مِنْكُمْ/ 4585.
47- Arzulardan uzak durun! Doğrusu arzular, Allah'ın görkemli nimetlerini sizin katınızda hiç eder, gözünüzde küçültür ve şükrünüzü azaltır. /4585
48ـ ثَمَرَةُ الأمَلِ فَسادُ العَمَلِ/ 4641.
48- Arzunun meyvesi, amelin bozulmasıdır. /4641
49ـ حاصِلُ الأماني الأسَفُ (وَثَمَرَتُهُ التَّلَفُ)/ 4912.
49- Arzuların getirisi eseftir. /4912
50ـ ما أقْرَبَ الأجَلَ مِنَ الأمَلِ/ 9491.
50- Eceli arzuya yakınlaştıran şey nedir? /9491
51ـ ما أفْسَدَ الأمَلَ لِلْعَمَلِ/ 9492.
51- Ameli arzu etmeyi bozan şey nedir? /9492
52ـ ما أقْطَعَ الأجَلَ للأمَلِ/ 9493.
52- Umut için eceli keskinleştiren şey nedir? /9493
53ـ ما أطالَ أحَدٌ في الأمَلِ إلاّ وَقَصَّرَ في العَمَلِ/ 9494.
53- Amelinde eksiklik olandan başkası arzusunu uzatmaz. /9494
54ـ ما لَكُم تُؤَمِّلُونَ ما لا تُدْرِكُونَهُ، وَتَجْمَعُونَ ما لا تأكُلونَهُ، وَتَبْنُونَ ما لا تَسْكُنُونَهُ؟/ 9653.
54- Ne oluyor size? Ulaşamayacağınız arzulara kapılıyor, yiyemeyeceğiniz şeyler topluyor ve oturamayacağınız binalar yapıyorsunuz. /9653
55ـ ما أطالَ اَحَدٌ الأمَلَ إلاّ نَسيَ الأجَلَ، وَأساءَ العَمَلَ/ 9676.
GERİ | İNDEKS | İLERİ |