GERİ | İNDEKS |
5- Kim bir düşmanlığın yapıldığını ve bir kötülüğe çağrıldığını görür de onu kalbiyle reddederse sağlam kalır, beri olur. Diliyle reddeden muhakkak mükâfatını alır. Bu, kalbiyle reddetmekten daha üstündür. Ve kim Allah'ın hücceti üstün, zalimlerin sözü aşağılık olsun diye kılıcıyla reddederse, işte o doğru yolu tutmuş, bu yolda hareket etmiş ve kalbini yakînle nurlandırmıştır. /3576
6ـ إذا رَأى أحَدُكُمْ المُنْكَرَ، وَلَمْ يَسْتَطِعْ أنْ يُنْكِرَهُ بِيَدِهِ وَلِسانِهِ، وَأنْكَرَهُ بِقَلْبِهِ، وَعَلِمَ اللهُ صِدقَ ذلِك مِنْهُ فَقَدْ أنكَرَهُ/ 4152.
6- İçinizden biri kötü bir amel görür, onu eli ve diliyle sakındıramaz da kalbiyle reddeder de Allah, onun bu amelinde samimiyet görürse, bu kişi sakındırmış sayılır. /4152
7ـ أذا لَمْ تَنْفَعِ الكَرامَةُ فَالإهانَةُ أحْزَمُ، وَإذا لَمْ يَنجَحِ السَّوْطُ فَالسَّيفُ أحْسَمُ/ 4164.
7- Saygının yaramadığı kimseye ihanet revadır; kırbaç fayda etmediğinde kılıç çözümdür. /4164
8ـ وقال (ع) في ذِكْرِ الآمرينَ بالمَعْرُوفِ والنّاهينَ عَنِ المُنكَرِ: فَمِنْهُمُ المُنْكِرُ لِلْمُنْكَرِ بِيَدِهِ وَلِسَانِهِ وَقَلْبِهِ، فَذلِكَ المُستَكْمِلُ لِخِصالِ الخَيْرِ، وَمِنْهُمُ المُنْكِرُ بِلسانِهِ وَقَلْبِهِ، والتَّارِكُ بِيَدِهِ، فذلِكَ المُتَمَسِّكُ بِخَصلَتَينِ مِنْ خِصالِ الخَيْرِ وَمُضَيِّعُ خَصلَةٍ، وَمِنْهمْ المُنكِرُ بِقَلبِهِ وَالتَّارِكُ بِلِسانِهِ، وَيدِهِ، فَذلِكَ مُضَيِّعٌ أشْرَفَ الخَصلَتَيْنِ مِنَ الثَّلاثِ وَمُتَمَسِّكٌ بِواحِدَةٍ، وَمِنْهُمْ تَارِكٌ لإنكارِ المُنْكَرِ بِقَلْبِهِ وَلِسانِهِ وَيَدِهِ فذلِكَ مَيِّتُ الأحياءِ (وَما أعْمالُ البِرِّ كُلِّها والجهادُ في سَبيلِ اللهِ عِنْدَ الأمرِ بالمعْروفِ والنَّهي عَنِ المُنكَرِ إلاّ كنَفْثَةٍ في بَحْرٍ لُجّيٍّ، وانَّ الأمرَ بَالمَعروفِ والنَّهيَ عَنِ المُنْكَرِ لا يُقَرِّبَانِ مِنْ أَجَلٍ، وَلا يَنْقُصانِ مِنْ رِزْقٍ وأفْضلُ مِنء ذلك كُلِّهِ كَلِمَةُ عَدْلٍ عِنْدَ إمام جائرٍ)/ 6606.
8- İyiliğe çağıran ve kötülükten sakındıran kimseler hakkında şöyle buyurdu: Onlardan bazıları kötülüğü elleriyle, dilleriyle ve kalpleriyle sakındırır. İşte bunlar, güzel huyları tamamlayanlardır. Bazıları, dilleri ve kalpleriyle sakındırır, elleriyle sakındırmazlar. Bunlar, güzel huylardan ikisine sarılır, birini zayi ederler. Bazıları da kalpleriyle reddeder, dilleri ve elleriyle sakındırmazlar. Bunlar ise üç güzel huyun en üstünleri olan ikisini zayi eder, birine sarılırlar. Bazıları ise kalpleriyle, dilleriyle ve elleriyle sakındırmayı terk etmişlerdir. Bunlar yaşayan ölülerdir. Bütün iyi ameller ve Allah yolunda cihat, iyiliğe çağırmak ve kötülükten sakındırmak yanında ancak engin denizlerdeki bir köpük gibidir. Şüphesiz, iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak eceli yaklaştırmaz, rızkı azaltmaz. Bütün bunların en üstünü ise, zalim yöneticinin karşısında hakkı söylemektir.[83] /6606
9ـ وَالأمرَ بِالمَعرُوفِ مَصْلَحةً لِلْعَوامِّ، والنَّهيَ عَنِ المُنْكَرِ رَدْعاً لِلسُّفَهاءِ/ 6618.
9- İyiliğe çağırmak toplumun çıkarı için, kötülükten sakındırmak ise sefihleri sakındırmak içindir. /6618
10ـ كُنْ بِالمعرُوفِ آمِراً، وَعَنِ المُنْكَرِ ناهِياً، وَلِمَنْ قَطَعَكَ واصِلاً، وَلِمَنْ حَرَمَكَ مُعطِياً/ 7174.
10- İyiliği emret, kötülükten sakındır, seninle bağını koparanla vuslat kur ve seni mahrum edene bağışta bulun. /7174
11ـ كُنْ بِالمَعْرُوفِ آمِراً، وعَنِ المُنكَرِ ناهياً، وبِالخَيْرِ عامِلاً، وَللْشَرِّ مَانِعاً/ 7181.
11- İyiliği emret, kötülükten sakındır, hayra amel et, şerre engel ol. /7181
12ـ كُنْ آمِراً بالمَعْروفِ عاملاً بِهِ، وَلا تَكُنْ مِمَّنْ يَأمُرُ بِهِ وَيَنْأى عَنْهُ فَيَبُوءُ بإثمِهِ، ويَتَعَرَّضُ مَقَتَ رَبِّهِ/ 7189.
12- İyiliği emret, kendin de amel et; emredip de uzak durma. Zira böyle bir kimse günahlarıyla Allah'a döner, rabbinin gazabına uğrar. /7189
13ـ لَنْ تَهتَدِيَ إلى المَعْرُوفِ حَتّى تَضِلَّ عَنِ المُنْكَرِ/ 7427.
13- Kötülükten sapmadıkça iyiliğe asla ulaşamazsın. /7427
14ـ مَنْ عَمِلَ (أمَرَ) بِالمَعرُوفِ شَدَّ ظُهُورَ المُؤمِنينَ/ 8249.
14- İyiliğe amel eden[84], müminlerin sırtını sağlamlaştırır. /8248
15ـ مَنْ نَهى عَنِ المُنْكرِ أرْغَمَ اُنُوفَ الفاسِقينَ/ 8249.
15- Kötülükten sakındıran kimse, fâsıkların burnunu yere sürer. /8249
16ـ يَقْبَحُ عَلَى الرَّجُلِ أنْ يُنْكِرَ عَلى النَّاسِ مُنكَراتٍ وَيَنهاهُمْ عَنْ رَذائِلَ وَسَيِّئاتٍ، وَإذا خَلا بِنَفْسِهِ ارتَكَبَها وَلايَسْتَنْكِفُ مِنْ فِعْلِها/ 11037.
16- Halkı kötülükten, rezil sıfatlardan ve günahlardan sakındırıp da yalnız kalındığında aynılarını yapmak ve bunları yapmaktan çekinmemek insana utanç verir. /11037
17ـ لَمْ يَأمُرْكُمُ اللهُ سُبْحَانَهُ إلاّ بِحَسَنٍ، وَلَمْ يَنْهَكُمْ إلاّ عَنْ قَبيحٍ/ 7564.
17- Allah, iyiden başka bir şeyi size emretmez ve kötüden başka bir şeyden sizi sakındırmaz. /7564
18ـ ما أمَرَ اللهُ سُبْحانَهُ بشَيْءٍ إلاّ وَأعانَ علَيهِ/ 9572.
18- Allah, yardımcı olmayacağı bir şeyi emretmez. /9572
19ـ ما نَهى اللهُ سُبْحانَهُ عَنْ شَيْءٍ إلاّ وَأغنى عنهُ/ 9573.
19- Allah, (insanların) ihtiyacını gidermediği bir şeyden onları sakındırmaz. /9573
20ـ إنّي لأرفَعُ نَفْسي أنْ أنْهَى النَّاسَ عَمّا لَستُ أنْتَهي عَنْهُ أو آمُرَهُمْ بِما لا أسْبِقُهُمْ إلَيهِ بِعَمَلي أوْ أرضى مِنْهُمْ بِما لا يَرضى رَبّي/ 3780.
20- Doğrusu ben, kendi sakınmadığım şeyden insanları sakındırmaktan, emrettiğim şeyde onlardan öne geçmemekten veya rabbimin razı olmadığı şeyde onların yapmasına razı olmaktan kendimi üstün tutarım. /3780
1ـ البِرُّ عَمَلٌ مُصْلِحٌ/ 554.
1- İyilik, ıslah edici bir ameldir. /554
2ـ البِرُّ عَمَلٌ صالِحٌ/ 871.
2- İyilik salih bir ameldir. /871
3ـ البِرُّ غَنيمَةُ الحازِمِ/ 985.
3- İyilik, basiret sahiplerinin ganimetidir. /985
4ـ البِرُّ أعْجَلُ شَيْءٍ مَثُوبَةً/ 1222.
4- İyilik sevaba (yaklaştıran) en hızlı vesiledir. /1222
5ـ بالْبُرِّ يمْلَكُ الحُرُّ/ 4213.
5- İyilikle özgür insan köle olur. /4213
6ـ تَعْجيلُ البِرِّ زِيادَةٌ في الْبِرِّ/ 4568.
6- İyilikte acele etmek, iyiliği artırmaktır. /4568
7ـ خَيرُ الْبِرِّ ما وَصَلَ اِلى الأحْرارِ/ 4955.
7- En hayırlı iyilik, özgür insanlara ulaşan iyiliktir. /4955
8ـ خَيرُ البِرِّ ما وَصَلَ اِلى الْمُحْتاجِ/ 4974.
8- En hayırlı iyilik, muhtaç kimseye ulaşan iyiliktir. /4974
9ـ فِي كُلِّ بِرٍّ شُكْرٌ/ 6507.
9- Her iyilikte bir şükür vardır. /6507
10ـ مَن مَنَعَ بِرّاً مُنِعَ شُكْراً/ 8106.
10- İyiliğe engel olan kimse şükürden mahrum bırakılır. /8106
11ـ مَنْ بَذَلَ بِرَّهُ اِنْتَشَرَ ذِكْرُهُ/ 8631.
11- İyilik yapanın yâdı (halk arasında) yayılır. /8631
12ـ مَنْ قَرُبَ برُّهُ بعدَ صيتُهُ/ 8632.
12- İyiliği yakın olanın sesi uzağa gider. /8632
13ـ مَنْ أتّبَعَ الإحْسانَ بالإحْسانِ، وَاحْتَمَلَ جِناياتِ الإخْوانِ وَالجيرانِ، فَقَدْ أكْمَلَ البِرَّ/ 9120.
13- İhsan ardına ihsanda bulunan ve (din) kardeşleriyle komşularının kusurlarına katlanan, şüphesiz iyiliği tamamlamıştır. /9120
14ـ مَنْ بَخِلَ عَلَيْكَ بِبِشْرِهِ لَمْ يَسْمَحْ بِبِرِّهِ/ 9199.
14- Güler yüzlülüğünü senden esirgeyen, iyiliğini bağışlamaz. /9199
15ـ مِنْ أفْضَلِ البِرِّ بِرُّ الإيتامِ/ 9433.
15- Yetimlere iyilik etmek, en üstün iyiliklerdendir. /9433
16ـ مَعَ البِرِّ تَدِرُّ الرَّحْمَةُ/ 9733.
16- Rahmet, iyilikle akar. /9733
17ـ لِسانُ البَرِّ يَأبى سَفَهَ الْجُهّالِ/ 7637.
17- İyi insanın dili, cahillerin akılsızlığını engeller. /7637
18ـ مَنْ كَثُرَ بِرُّهُ حُمِدَ/ 7888.
18- İyiliği çok olan övülür. /7888
19ـ مِنْ شِيَمِ الأبْرارِ حَمْلُ النُّفوسِ عَلى الإيثارِ/ 9350.
19- Nefisleri fedakârlığa zorlamak, iyi insanların özelliklerindendir. /9350
1ـ لا يَكُنِ الْمُحْسِنُ وَالْمُسيءُ عِنْدَكَ سَواءً، فَإنّ ذلِكَ يُزَهِّدُ الْمُحْسِنَ في الإحْسانِ، ويُتابِعُ الْمُسيءَ الى الإسائةِ/ 10375.
1- İyilik edenle kötülük eden senin katında bir olmasın; çünkü bu, iyilik edeni iyiliğe karşı rağbetsiz, kötülük edeni de kötülüğünde sebatlı kılar. /10375
2ـ يَحْتاجُ ذُو النّائلِ الى السّائلِ/ 11021.
2- Her bağış sahibi, bir isteyene muhtaçtır. /11021
3ـ كُنْ سَمِحاً ولا تَكُنْ مُبَذِّراً/ 7138.
3- Bağış yapan ol, ama israf eden olma. /7138
4ـ الْمُحْسِنُ مَنْ عَمَّ النّاسَ بالإحْسانِ/ 1699.
4- İyilik eden, ihsanı halkı kapsayan kimsedir. /1699
5ـ الْمُحْسِنُ مُعانٌ، الْمُسيءُ مُهانٌ/ 191.
5- Hayırsever yardım bulur, kötülük eden zelil olur. /191
6ـ الْمُحْسِنُ مَنْ صَدَّقَ أقْوالَهُ أفْعالُهُ/ 1138.
6- İyiliksever, yaptıkları söylediklerini onayan kimsedir. /1138
7ـ الْمُحْسِنُ حَيٌّ وإنْ نُقِلَ إلى مَنازِلِ الأمْواتِ/ 1521.
7- İyiliksever, ölüler yurduna taşınsa da diridir. /1521
8ـ إذا رَأيْتُمْ الخيرَ فَسارَعْتُمْ اِلَيْهِ، وَرَأيْتُمُ الشَّرَّ فَتَباعَدتُمْ عَنْهُ، وَكُنْتُمْ بالطّاعاتِ عامِلينَ، وفي الْمَكارِمِ مُتَنافِسينَ، كُنْتُمْ مُحْسِنينَ فائزينَ/ 4154.
8- Hayrı gördüğünüzde ona doğru koşun, şerri gördüğünüzde de ondan uzaklaşın; ibadetler konusunda amel ehli olun ve iyi sıfatlarda yarışın ki kurtuluşa eren hayırseverlerden olasınız. /4154
9ـ شَرُّ الْمُحْسِنينَ الْمُمْتَنُّ بإحْسانِهِ/ 5745.
9- İhsan edenlerin en kötüsü, ihsanıyla (başkalarını) minnet altında bırakandır. /5745
10ـ صاحِبُ الْمَعْرُوفِ لا يَعْثُرُ، وَإذا عَثَرَ وَجَدَ مُتَّكَأً/ 5825.
10- İhsan sahibinin (ayağı) kaymaz; kaysa dahi tutunacak bir şey bulur. /5825
11ـ كُلُّ مُحْسِنٍ مُسْتَأنِسٌ/ 6841.
11- Her iyiliksever can dostudur. /6841
12ـ يُسْتَدَلُّ عَلى الْمُحْسِنينَ بما يَجْري لَهُمْ عَلى ألْسُنِ الأخْيارِ، وَحُسْنِ الأفْعالِ، وَجَميلِ السّيرةِ/ 10964.
12- İyi insanların dillerinde dolaşan sözler, hoş tavırları ve güzel huyları iyilikseverlerin göstergesidir. /10964
1ـ اكْتِسابُ الْحَسَناتِ مِنْ أفْضَلِ الْمَكاسِبِ/ 1572.
1- İyilikleri elde etmek en üstün kazançlardandır. /1572
2ـ لِكُلِّ حَسَنَةٍ ثَوابٌ/ 7268.
2- Her iyiliğin sevabı vardır. /7268
3ـ في كُلِّ حَسَنَةٍ مَثُوبةٌ/ 6463.
3- Her iyilikte mükâfat vardır. /6463
4ـ كُلُّ حَسَنَةٍ لا يُرادُ بِها وَجْهُ اللهِ تَعالى فَعَلَيْها قُبْحُ الرِّياءِ وثَمرتُها قُبحُ الجَزاءِ/ 6919.
4- Bütün iyilikler Allah rızası için yapılmadığı takdirde çirkin bir riyadır; meyvesi ise çirkin ceza. /6919
1ـ مَنْ تَعزَّزَ بِاللهِ لَمْ يُذِلَّهُ سُلْطانٌ /8034.
1- Allah’ın aziz ettiği kimseyi hiçbir sultan zelil edemez. /8034
2ـ مَنِ اعْتَزَّ بِغَيْرِ اللهِ ذَلَّ /8175.
2- Allah’tan başka bir şeyle aziz olan zelil olur. /8175
3ـ مَنْ اعْتَزَّ بِغَيْرِ اللهِ أهْلَكَهُ العِزُّ /8217.
3- Allah’tan başkasından izzet dileyeni izzet helak eder. /8217
4ـ مَنْ يَطْلُبِ العِزَّ بِغَيْرِ حَقٍّ يَذِلُّ /8500.
4- Haksız yolla izzet dileyen zelil olur. /8500
5ـ مَنِ اعْتَزَّ بِغَيْرِ الحَقِّ أذَلَّهُ اللهُ بِالحَقِّ /8558.
5- Haksız bir şekilde aziz olanı Allah hak vesilesiyle zelil eder. /8558
6ـ لا عِزَّ إلا بِالطّاعَةِ /10720.
6- (Allah’a) itaat gibi izzet yoktur. /10720
7ـ اَلعَزيزُ مَنِ اعْتَزَّ بِالطّاعَةِ /1273.
7- Aziz, Allah’a itaat ile izzetli olan kimsedir. /1273
8ـ إذا طَلَبْتَ العِزَّ فَاطْلُبْهُ بِالطّاعَةِ /4056.
8- İzzetli olmayı itaat ederek iste. /4056
9ـ ما عَزَّ مَنْ ذَلَّ جيرانُهُ /9486.
9- Komşusu zelil olan aziz olamaz. /9486
10ـ اَلعِزُّ إدْراكُ الاِنْتِصارِ /1105.
10- İzzet, intikam almamaktır. /1105
11ـ كُلُّ عِزِّ لا يُؤَيِّدُهُ دينٌ مَذَلَّةٌ /6870.
11- Dinin onaylamadığı her izzet, zillettir. /6870
-SON-
"Allah'ın Selamı Üzerinize olsun"
Birinci Cildin Sonu
GERİ | İNDEKS |