GERİ İNDEKS İLERİ

 

25ـ يُنْبِيءُ عَنْ قيمَةِ كُلِّ امْرِيْءٍ عِلْمُهُ وَ عَقْلُهُ / 11027.

25- Herkesin ilmi ve aklı, onun değerini gösterir. /11027

26ـ كُلُّ امْرِءٍ مَسْؤُلٌ عَمّا مَلَكَتْ يَمينُهُ وَ عِيالِهِ / 7254.

26- Herkes sahip olduğu şeyden ve ailesinden sorumludur.[82] /7254

27ـ الإنْسانُ بِعَقْلِهِ/ 230.

27- İnsan aklıyla tanınır. /230

28ـ صَلاحُ الإنْسانِ في حَبْسِ اللّسانِ وبَذْلِ الإحْسانِ/ 5809.

28- İnsanın hayrı, dili hapsetmek ve bağışta bulunmakta saklıdır. /5809

29ـ وقالَ (ع) في وَصْفِ مَنْ ذَمَّهُ: لا يَحْسِبُ رَزِيّةً، وَلا يَخْشَعُ تَقِيّةً، لا يَعْرِفُ بابَ الهُدى، فَيَتَّبِعَهُ وَلا بابَ الرَّدى فَيَصُدَّ عَنهُ/ 10893.

29- İmam (a.s) birini yererken şöyle buyurdu: Musibetle karşılaşacağını düşünmez, takiye için de olsa huşû etmez, hidayet yolunu bilmez ki peşinden gitsin ve sapıklık kapısını tanımaz ki ondan yüz çevirsin. /10893

İNSAN HAKLARI

1ـ جَعَلَ اللهُ سُبحانهُ حُقوقَ عِبادِهِ مُقَدِّمَةً لِحُقوقِهِ، فَمَنْ قامَ بِحُقُوقِ عِبادِ اللهِ كانَ ذلِكَ مُؤَدّياً الى القِيامِ بِحُقُوقِ اللهِ/ 4780.

1- Allah, kullarının haklarını kendi haklarına öncü kılmıştır. Kulların haklarını yerine getirmeyi çalışan kimse, Allah’ın haklarını yerine getirmeye çalışan kimse demektir. /4780

İNTİKAM

1ـ ألْمُبادَرَةُ إلَي الاِنْتِقامِ مِنْ شِيَمِ اللِّئامِ / 1567.

1- İntikamda öne geçmek, kötü insanların karakteridir. /1567

2ـ أقْبَحُ أفْعالِ المُقْتَدِرِ اَلاِنْتِقامُ / 3003.

2- Güçlü insanın en kötü işi intikam almaktır. /3003

3ـ سُوءُ العُقُوبَةِ مِنْ لُؤْمِ الظَّفَرِ / 5652.

3- Kötü akıbet, kötü başarıdandır. /5652

4ـ مَنْ عاقَبَ المُذْنِبَ فَسَدَ فَضْلُهُ / 8016.

4- (Bağışlanabilecek suçta) suçluyu cezalandıranın fazileti yok olur. /8026

5ـ مَنِ انْتَقَمَ مِنَ الجاني أبْطَلَ فَضْلَهُ فِي الدُّنْيا وَ فاتَهُ ثَوابُ الآخِرَةِ / 8863.

5- Hata edenden intikam alan, mertebesini düşürür; ahiret sevabını da kaybeder. /8863

6ـ مُعاجَلَةُ الاِنْتِقام مِنْ شِيَمِ اللِّئامِ / 9870.

6- İntikamda acele etmek, alçakların karakteridir. /9870

7ـ لايَنْتَصِفُ الْبَرُّ مِنَ الفاجِرِ / 10732.

7- İyi insan, fâsıktan intikam almaz. /10732

8ـ لايَنْتَصِفُ عالِمٌ مِنْ جاهِلِ / 10733.

8- Alim, cahilden intikam almaz. /10733

9ـ لايَنْتَصِفُ الكَريمُ مِنَ اللَّئِيمِ / 10735.

9- Saygın kişi, alçaktan intikam almaz. /10735

10ـ لايُنْتَصَفُ مِنْ سَفِيهٍ قَطُّ إلاّ بِالحِلْمِ عَنْهُ / 10879.

10- Akılsızdan, ona karşı sabretmenin dışında hak alınmaz. /10879

İSLAM

1ـ الإسْلامُ هُوَ التَّسليمُ، وَالتَّسْليمُ هُوَ اليَقيْنُ، وَاليَقيْنُ هُوَ التَّصْديقُ، وَالتَّصْديقُ هُوَ الإقْرارُ، وَالإقْرارُ هُوَ الأداءُ، وَالأداءُ هُوَ العَمَلُ/ 1935.

1- İslam, teslim olmak; teslim, yakin etmek; yakin, tasdik etmek; tasdik, ikrar etmek; ikrar, eda etmek, eda etmekte amel etmek demektir. /1935

2ـ إنَّ للإسْلامِ غايَةً فَانْتَهُوا إلى غايَتِهِ، وَاخْرُجُوا إلَى اللهِ مِمّا افْتَرَضَ عَلَيْكُمْ مِنْ حُقُوقِهِ/ 3524.

2- Şüphesiz İslam'ın bir hedefi, amacı vardır. Öyleyse o hedefe ulaşın; Allah'ın size vacip ettiği haklardan (onları yerine getirerek yüz akıyla) çıkın. /3524

3ـ اَلإسْلامْ أبْلَجُ المَناهِجِ/ 456.

3- İslam, yolların en aşikâr olanıdır. /456

4ـ وقال (ع) في ذكرِ الإسْلامِ: تَبْصِرَةٌ لِمَنْ عَزَمَ، وَآيَةٌ لِمَنْ تَوَسَّمَ، وَعِبْرَةٌ لِمَنِ اتَّعَظَ، وَنَجاةٌ لِمَنْ صَدَّقَ/ 4552.

4- Hz. Ali (a.s) İslam'ı şöyle tanıttı:

Ciddî-azimli bir şekilde ona yönelen için basiret, feraset ve zeyrekliği olan için nişane- öğüt, nasihat alan için ibret, tasdik eden içinse (veya doğru olan içinse gerçekten iman getirirse) kurtuluştur. /4552

5ـ زينَةُ الإسْلام إعْمالُ الإحْسانِ/ 5502.

5- İslam'ın ziyneti ihsan etmektir. /5502

6ـ شَرَعَ اللهُ لَكُمُ الإسْلامَ، فَسَهَّلَ شَرايِعَهُ، وَأعَزَّ أرْكانَهُ على مَنْ حارَبَهُ/ 5780.

6- Allah İslam'ı sizler için yol kıldı, hükümlerini kolaylaştırdı, onunla savaşmak isteyen için erkanını sağlamlaştırıp galip kıldı. /5780

7ـ ظاهِرُ الأسْلامِ مُشْرِقٌ، وَباطِنُهُ مُونِقٌ/ 6069.

7- İslam'ın zahiri nurlu aydınlık, bâtını ise güzel/ sevilendir. /6069

8ـ غايَةُ الإسْلامِ التَّسليمُ/ 6349.

8- İslam'ın hedefi/ sonu, teslim olmaktır. /6349

9ـ وَالإسْلامَ أماناً مِنَ المَخاوِفِ/ 6608.

9- İslam, korkulan tehlikeli şeylerden korunmak için güven (kalesi)dir. /6608

10ـ مِلاكُ الإسْلامِ صِدْقُ اللِّسانِ/ 9727.

10- İslam'ın ölçüsü doğru konuşmaktır. /9727

11ـ لا مَعْقِلَ أمْنَعُ مِنَ الإسْلامِ/ 10665.

11- İslam'dan daha sağlam sığınak yoktur. /10665

12ـ يَحْتاجُ الإسْلامُ إلَى الإيمانِ/ 11018.

12- İslam'ın imana ihtiyacı vardır. /11018

13ـ أسْلِمْ تَسْلَمْ/ 2220.

13- İslam getir, esenlik bul. /2220

İSRAF

1ـ اَلإسْرافُ مَذْمُومٌ في كُلِّ شَيْءٍ إلاّ في أفْعالِ الخَيْرِ/ 1938.

1- Hayır ve güzel ameller dışında her işte israf kınanmıştır. /1938

2ـ ألا وَإنَّ إعْطاءَ هذا المالِ في غَيرِ حَقِّهِ تَبْذيرٌ وَإسْرافٌ/ 2759.

2- Bil ki ! Şüphesiz elinde olan bu malı yersiz olarak bağışlaman, savurganlık ve israftır. /2759

3ـ أقْبَحُ البَذْلِ السَّرَفُ/ 2857.

3- En çirkin bağış israftır. /2857

4ـ إنَّ مَنْعَ المُقْتَصِدِ أحْسَنُ مِنْ عَطاءِ المُبَذِّرِ/ 3406.

4- Mutedil insanın bahşiş etmemesi israf eden kimsenin bahşişinden daha iyidir. /3406

5ـ إنَّ إمْساكَ الحافِظِ أجْمَلُ مِنْ بَذلِ المُضَيِّعِ/ 3407.

5- Malını koruyan kimsenin koruması zayi ve israf eden kimsenin bağış yapmasından daha iyidir. /3407

6ـ اَلإسْرافُ يُفْنِي الجَزيلَ/ 335.

6- İsraf etmek çoğu mahveder. /335

7ـ اَلإسْرافُ يُفْنِي الكَثيرَ/ 515.

7- İsraf bolluğu mahveder. /515

8ـ اَلتَّبْذيرُ عُنْوانُ الفاقَةِ/ 890.

8- Boş yere harcama yapmak fakirliğin alametidir. /890

9ـ اَلتَّبْذيرُ قَرينٌ مُفْلِسٌ/ 1043.

9- İsraf, iflas etmenin arkadaşı ve kardeşidir. /1043

10ـ ذَرِ الإسْرافَ مُقْتَصِداً، وَاذْكُرْ فِي اليَوْمِ غَداً/ 5186.

10- Mutedil olmakla israfı terk et ve bugünden yarını (kıyameti) hatırla. /5186

11ـ ذَرِ السَّرَفَ فَإنَّ المُسْرِفَ لا يُحْمَدُ جُودُهُ، وَلا يُرْحَمُ فَقْرُهُ/ 5188.

11- İsraf etmeği terk et! Zira israf edenin bahşişi övülmez ve fakirliğine merhamet edilip acınılmaz. /5188

12ـ سَبَبُ الفَقْرِ الإسْرافُ/ 5529.

12- Fakirliğin nedeni israftır. /5529

13ـ عَلَيْكَ بِتَرْكِ التَّبْذيرِ وَالإسْرافِ وَالتَّخَلُّقِ بِالعَدْلِ والإنْصافِ/ 6123.

13- İsrafı ve savurganlığı terk etmeği, insaf ve adaletli olmayı kendine ilke edin. /6123

14ـ في كُلِّ شَيْءٍ يُذَمُّ السَّرَفُ إلاّ في صَنايعِ المَعْرُوُفِ وَالمُبالَغَةُ فِي الطَّاعَةِ/ 6527.

14- Hayır işte israf ve Allah’a itaatte mübalağa etmenin dışında bütün işlerde israf etmek kınanmıştır. /6527

15ـ فَدَعِ الإسْرافَ مُقْتَصِداً، وَاذْكُرْ فِي اليَوْمِ غَداً، وَأمْسِكْ مِنَ المالِ بِقَدْرِ ضَرُورَتِكَ، وَقَدِّمِ الفَضْلَ لِيَوْمِ حاجَتِكَ/ 6596.

15- Mutedil olmakla israf bırak, bugünden yarını hatırla, malından ihtiyacın miktarınca sakla, artan kısmını ihtiyacın olacağın gün için gönder gitsin. (yani kıyametin için bahşişte bulun) /6596

16ـ كَفى بِالتَّبْذيرِ سَرَفاً/ 7025.

16- Aşırı gitmek (harcama yapmak) israf için yeterlidir. /7025

17ـ كَثْرَةُ السَّرَفِ تُدَمِّرُ/ 7122.

17- Çok israf etmek insanı helak eder. /7122

18ـ لَيْسَ في سَرَفٍ شَرَفٌ/ 7511.

18- İsraf etmekte şeref yoktur. /7511

19ـ مَنِ افْتَخَرَ بِالتَّبْذيرِ احْتَقَرَ بِالإفْلاسِ/ 9057.

19- İsrafından dolayı iftihar edip övünen, iflas etmesi ile de küçülür. /9057

20ـ ما فَوْقَ الكَفافِ إسْرافٌ/ 9465.

20- İhtiyaçtan fazlası israftır. (Merhum Hansari ise şöyle tercüme etmiştir: İhtiyaçtan fazla miktarı (Allah yolunda harcarsan) israf değildir. /9465

21ـ لا جَهْلَ كَالتَّبْذيرِ/ 10446.

21- İsraf gibi bir cahillik yoktur. /10446

22ـ لا غِنى مَعَ إسْرافٍ/ 10538.

22- İsraf ile zenginlik olmaz. /10538

23ـ وَيْحَ المُسْرِفِ، ما أبْعَدَهُ عَنْ صَلاحِ نَفْسِهِ وَاسْتِدْراكِ أمْرِهِ/ 10092.

23- İsraf edene vay olsun! Hangi şey onu nefsini ıslah etmekten ve işini derk edip anlamaktan alıkoyup uzaklaştırdı!? /10092

İSTEK / HIRS / MEYİL

1ـ اَلرَّغْبَةُ مِفْتَاحُ النَّصَبِ/ 281.

1- Hırs, zahmetin anahtarıdır. /281

2ـ ثَمَرةُ الرَّغْبَةِ التَّعَبُ/ 4647.

2- Hırsın meyvesi zahmettir. /4647

3ـ رَغْبَتُكَ في زاهِدٍ فيكَ ذُلٌّ/ 5384.

3- Seni istemeyeni istemen zillettir. /5384

4ـ مَنْ رَغِبَ فيكَ عِندَ إقْبالِكَ زَهِدَ فيكَ عِنْدَ إدْبارِكَ/ 8878.

4- İkbâlinin önü açıldığında seni isteyen, bahtın kapandığında senden kaçınır. /8878

5ـ مَنْ رَغِبَ في حَياتِكَ فَقَدْ تَعَلَّقَ بِحِبالِكَ/ 9216.

5- Hayatta kalmanı isteyen, gerçekte senin ipine asılmıştır. /9216

6ـ مَنْ رَغِبَ فيما عِنْدَ اللهِ كَثُرَ سُجُودُهُ وَرُكُوعُهُ/ 9127.

6- Allah katındakileri isteyenin secde ve rükûları çoğalır. /9127

7ـ مَنْ رَغِبَ فيما عندَ اللهِ أخْلَصَ عَمَلَهُ/ 7945.

7- Allah katındakileri isteyen amelini ihlaslı eder. /7945

8ـ مَنْ رَغِبَ فيما عِندَ اللهِ بَلَغَ آمالَهُ/ 8573.

8- Allah katındakileri isteyen emellerine kavuşur. /8573

9ـ إنَّكُمْ إنْ رَغِبْتُمْ إلَى اللهِ غَنِمْتُمْ وَنَجَوْتُمْ وَإنْ رَغِبْتُمْ إلَى الدُّنيا خَسِرْتُمْ وَهَلَكْتُمْ/ 3853.

9- Şüphesiz siz Allah’a meyledecek olsanız kazançlı çıkar, kurtuluşa erersiniz; ancak, dünyaya meyledecek olsanız zarar eder, helak olursunuz. /3853

İSTEYEN

1ـ قَدْ يَخيبُ الطّالِبُ /6614.

1- Bazen arzular hüsranla biter. /6614

2ـ كُلُّ طالِبٍ مَطْلُوبٌ /6853.

2- Her isteyen istenilendir. /6853

3ـ كُلُّ طالِبٍ غَيْرُ اللهِ مَطْلُوبٌ /6895.

3- Allah’tan başka her isteyen, istenilendir. /6895

4ـ كَمْ مِنْ طالِبٍ خائِبٍ وَمَرْزُوقٍ غَيْرِ طالِبٍ /6936.

4- Nice istekliler vardır ki, umduklarını bulamamış ve peşinde olmadıkları şeyle rızıklanmışlardır. /6936

5ـ لِلطّالِبِ البالِغِ لَذَّةُ الإدْراكِ /7325.

5- İsteğine kavuşan kimse, onu derk etmenin tadını alır. /7325

6ـ لَيْسَ كُلُّ طالِبٍ بِمَرْزُوقٍ /7463.

6- Her isteyene rızık verilmez. /7463

7ـ مَنْ طَلَبَ شَيْئاً نالَهُ أوْ بَعْضَهُ /8490.

7- Kim bir şey isterse onun ya tamamına, ya da bir bölümüne kavuşur. /8490

8ـ مَنْ طَلَبَ ما في أيْدِي النّاسِ حَقَّرُوهُ /8575.

8- Halkın elinde olanı isteyen, halk tarafından küçümsenir. /8575

9ـ مَنْ طَلَبَ ما لا يَكُونُ ضَيَّعَ مَطْلَبَهُ /8694.

9- Olmayacak şeyi isteyen arzusunu zayi etmiştir. /8694

10ـ ما كُلُّ طالِبٍ يَخيبُ /9460.

10- Her isteyen umudunu yitirmemelidir. /9460

11ـ قَدْ تَتَجَهَّمُ المَطالِبُ /6613.

11- Bazen istekler istenilmeyen şekilde belirir. /6613

12ـ رُبَّما عَزَّ المَطْلَبُ والاِكْتِسابُ /5374.

12- Nice kıymetli istek vardır ki ona pek az ulaşılır. /5374

13ـ قَد يُدْرَكُ الْمَطْلُوبُ /6642.

13- Bazen arzu edilen şeye ulaşılır ve elde edilir. /6642

İSTİĞFAR / BAĞIŞLANMA DİLEMEK

1ـ اِسْتَغْفِرْ تُرْزَقْ /2228.

1- Bağışlanma dile, rızıklan. /2228

2ـ أفْضَلُ التَّوَسُّلِ (التَّوَصُّلِ) الاِستِغْفارُ/2887.

2- (Allah ile sağlanan) en üstün irtibat, (ondan) bağışlanma dilemektir. /2887

3ـ اَلاِسْتْغفارُ يَمْحُو الأوْزارَ /342.

3- İstiğfar günahları siler. /342

4ـ اَلاِسْتِغْفارُ دَواءُ الذُّنُوبِ /913.

4- İstiğfar günahların ilacıdır. /913

5ـ اَلاِسْتِغْفارُ أعْظَمُ جَزاءً, وَ أسْرَعُ مَثُوبَةً /1496.

5- Mükâfat açısından en yüce, sevaba ulaşma açısından en hızlı şey istiğfardır. /1496

6ـ حُسْنُ الاِسْتِغْفارِ يُمَحِّصُ الذُّنُوبَ /4863

6- İstiğfarın güzelliği günahları temizler. /4863

7ـ لَوْ أنَّ النّاسَ حينَ عَصَوْا أنابُوا وَاسْتَغْفَرُوا لَمْ يُعَذَّبُوا وَ لَمْ يَهْلِكُوا /7583.

7- İnsanlar isyan ettikleri zaman dönüp bağışlanma dileseler ne azap görürler, ne de helak olurlar. /7583

8ـ مَنْ أُعْطِىَ الاِسْتِغْفارَ لَمْ يُحْرَمِ الْمَغْفِرَةَ /8144.

8- İstiğfar (etme gücü) verilen kimse bağışlanmaktan mahrum olmaz. /8144

9ـ مَنِ اسْتَغْفَرَ اللهَ أصابَ الْمَغْفِرَةَ /8377.

9- Allah'tan bağışlanma dileyen bağışlanır. /8377

10ـ نِعْمَ الوَسيلَةُ اَلاِسْتِغْفارُ /9936.

10- Ne de güzel vesiledir istiğfar! /9936

11ـ لا شَفيعَ أنْجَحُ مِنَ الاِسْتِغْفارِ /10658.

11- Kurtuluş için istiğfardan daha iyi bir şefaatçi yoktur. /10658

12ـ لا يَحُوزُ  الغُفْرانَ إلاّ مَنْ قابَل الإساءَةَ بِالإحْسانِ /10756.

12- Kötülüğe karşı iyilikle muamele etmeyen bağışlanmaz. /10756

İŞ

1ـ عَلى قَدْرِ الْحِرْمانِ تَكُونُ الْحِرْفَةُ/ 6182.

1-İş, mahrumiyet miktarıncadır. /6182

2ـ الْحِرْفَةُ مَعَ العِفَّةِ خَيرٌ مِنَ الغِنى مَعَ الفُجُورِ/ 1974.

2- İffetli iş, günah işleyerek zengin olmaktan daha iyidir. /1974

İŞ DÜZENİ

1ـ اِجْعَلْ لِكُلِّ إنْسانٍ مِنْ خَدَمِكَ عَمَلاً تَأْخُذُهُ بِهِ فَإنَّ ذلِكَ أحْري أنْ لا يَتَوَاكَلُوا في خِدْمَتِكَ / 2432.

1- Hizmetçilerinden her birini bir işe koy ki onu sorgulayabilesin. Zira bu, hizmetinde olanların birbirlerine güvenmemesinden daha iyidir. /2432

İŞARETLE AYIP ARAYAN

1ـ اَلْهَمّازُ مَذْمُومٌ مَجْرُوحٌ / 373.

1- İşaretle ayıp arayan (veya işaretle gıybet eden) kötülenmiş ve ayıplanmıştır. /373

İŞARET

1ـ مَنِ اكْتَفي بِالتَّلْويحِ اِسْتَغْني عَنِ التَّصْريحِ / 8711.

1- İşaretle yetinen açıklamaya gerek duymaz. /8711

İŞE HAZIRLIKLI OLMAK

1ـ مَنِ اسْتَقْبَلَ الأُمُورَ أبْصَرَ / 7802.

1- İşine karşı hazırlıklı olan basiretli olur. /7802

İŞİ ALLAH'A HAVALE ETMEK

1ـ مَنْ فَوَّضَ أمْرَهُ إلَي اللهِ سَدَّدَهُ / 8070.

1- Kim işini Allah'a havale ederse Allah onu doğru yola sevk eder. /8070

İŞİTME VE GÖRME DUYUSU

1ـ جَعَلَ اللهُ سُبْحانَهُ لَكُمْ أسْماعاً لِتَعِيَ ما عَناها، وَأبصاراً لِتَجْلُوَ مِنْ عَشاها/ 4764.

1- Allah, önemli olan şeyleri korumanız, saklamanız için kulaklar ve net görmeniz (kötülükten kurtulmanız) için gözler verdi. /4764

İŞLER

1ـ اَلأُمُورُ بالتَّقديرِ لا بِالتَّدبيرِ/ 1947.

1- Allah'ın işleri onun takdiriyle gerçekleşir, kulların tedbiriyle değil. /1947

2ـ اِستَدِلَّ على ما لَمْ يَكنْ بِما كانَ فإنَّ الأُمُورَ أشباهٌ/ 2373.

2- Henüz olmayan şeyi olanla ölç; zira işler, birbirine benzer. /2373

3ـ أنجَحُ الأُمُورِ ما أحاطَ بِهِ الكِتْمانُ/ 3284.

3- En kazançlı iş, gizli tutulan iştir. /3284

4ـ إنَّ الأُمورَ إذا تَشابَهَتْ اُعْتُبِرَ آخِرُها بِأوَّلِها/ 3458.

4- İşler birbirine karıştığında sondaki baştakiyle ölçülür. /3458

5ـ الأُمُورُ بِالتَّجرِبَةِ/ 36.

5- İşler, tecrübeyle olur. /36

6ـ الأُمُورُ أشباهٌ/ 132.

6- İşler, birbirinin benzeridir. /132

7ـ تَذِلُّ الأُمُورُ لِلْمَقاديرِ حَتّى يَكُونَ الحَتْفُ (الحَيْفُ) في التَّدبيرِ/ 4517.

7- Takdir olunan şeyler için işler, tedbirde ölüm gelinceye kadar kendi hâlinde seyreder. /4517

8ـ تَحَرَّ مِنْ أمْرِكَ ما يَقُومُ بِهِ عُذرُكَ، وَتَثْبُتُ بِهِ حُجَّتُكَ وَيَفيءُ إلَيْكَ بِرُشْدِكَ/ 4525.

8- Öyle bir iş seç ki özür yolun onunla açık kalsın, sunduğun delil onunla ispatlansın ve senin yönlendirmenle sana geri dönsün. /4525

9ـ خَيْرُ الأُمُورِ ماأسْفَرَ عنِ اليَقينِ/ 4966.

9- İşlerin en iyisi, yakînle biten işlerdir. /4966

10ـ خَيْرُ الأُمُورِ ما أدّى إلى الخَلاصِ/ 4970.

10- İşlerin en iyisi, (insanı) kurtuluşa yönlendiren işlerdir. /4970

11ـ خَيْرُ الأُمُورِ ما عَرى عَنِ الطَّمَعِ/ 4973.

11- İşlerin en iyisi, tamaha bulaşmayandır. /4973

12ـ خَيْرُ الأُمُورِ ما أسْفَرَ عَنِ الحقِّ/ 4991.

12- İşlerin en iyisi, hakla sonuçlanandır./ 4991

13ـ خَيرُ الأُمُورِ ما سَهُلَتْ مَباديهِ، وَحَسُنَتْ خَواتِمُهُ وَحُمِدَتْ عَواقِبُهُ/ 5032.

13- İşlerin en iyisi başlangıcı kolay, sonu güzel ve neticesi övülen işlerdir. /5032

14ـ خَيْرُ الأُمُورِ أعْجَلُها عائدَةً، وَأحْمَدُها عاقبَةً/ 5033.

14- İşlerin en iyisi, çabuk fayda veren ve sonu övülen işlerdir. /5033

15ـ خُذْ مِن أمْرِكَ ما يَقُومُ بِهِ عُذْرُكَ وَتَثْبُتُ بِهِ حُجَتُكَ/ 5040.

15- Öyle bir iş yap ki özür yolun onunla açık kalsın ve delilini onunla ispat edebilesin. /5040

16ـ رُبَّما تَجَهَّمَتِ (تَحَتَّمَتِ) الأُمورُ/ 5379.

16- Nice işler vardır ki sonu kötüdür. /5379

17ـ شَرُّ الأُمورِ أكثَرُها شَكّاً/ 5718.

17- En kötü iş, çok şüphe edilen iştir. /5718

18ـ طُوبىَ لِمَنْ لَمْ تَغُمَّ عَلَيْهِ مُشْتَبَهاتُ الأُمورِ/ 5974.

18- Karmaşık işlerin anlaşılmaz gelmediği insana ne mutlu! /5974

19ـ قَدْ تَعُمُّ (تُغَمُّ) الأُمورُ/ 6633.

19- Bazı işler (bela ve sıkıntılar) geneldir. /6633

20ـ مَنْ كابَدَ الأُمورَ هَلَكَ/ 7916.

20- İşlerinde zorluğa düşen helak olur. /7916

21ـ مَنْ كابَدَ الأُمُورَ عَطِبَ/ 7975.

21- İşlerinde zorluğa düşen telef olur. /7975

22ـ مَنْ ضَيَّعَ أمْرَهُ ضَيَّعَ كُلَّ أمْرٍ/ 8874.

22- Kendi işini zayi eden bütün işleri zayi eder. /8874

23ـ مِلاكُ الأُمورِ حُسنَ الخَواتِمِ/ 9729.

23- Her işin ölçüsü, neticesinin güzel oluşudur. /9729

24ـ هَلَكَ مَنْ لَمْ يُحرِزْ أمْرَهُ/ 10021.

24- İşini gözetmeyen helak olur. /10021

25ـ لا تُقْدِمَنَّ على أمْرٍ حتّى تُخْبِرَهُ/ 10169.

25- Bilmediğin işe kalkışma. /10129

26ـ يَسِّرُوا وَلا تُعَسِّرُوا، وَخَفِّفُوا وَلا تُثَقِّلُوا/ 11016.

26- Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; hafifleştirin, ağırlaştırmayın. /11016

27ـ لِكُلِّ أمْرٍ مَآلٌ/ 7294.

27- Her işin bir sonu vardır. /7294

28ـ يُسْتَدَلُّ عَلى ما لَمْ يَكُنْ بِما قَد كانَ/ 10973.

28- Henüz olmayana gerçekte olanla delil gösterilir. /10973

29ـ لِيكُنْ أحَبُّ الأُمورِ إلَيكَ أعَمَّها في العَدْلِ وأقسَطَها بِالحقِّ/ 7384.

29- Senin katında en sevimli iş, adalette en kapsamlısı ve hakta en adil olanı olsun. /7384

30ـ احذَرْ كُلَّ أمْرٍ اذا ظَهَرَ، أزرى بفاعِلِهِ وحَقَّرَهُ/ 2591.

30- Ortaya çıktığında onu yapanın ayıplanmasına ve tahkir edilmesine neden olabilecek işlerden kaçın. /2591

31ـ احذَرْ كُلَّ أمْرٍ يُفْسِدُ الآجِلَةَ، وَيُصْلِحُ الدَّانيةَ/ 2595.

31- Ahiretini harap eden ve dünyanı mâmurlaştıran işlerden kaçın. /2595

İŞLERİ ERTELEMEK

1 ـ مَنِ اسْتَدْبَرَ الأُمُورَ تَحَيَّرَ/ 7803.

1- İşlerini erteleyen ne yapacağını şaşırır. /7803

İTAATKÂR

1ـ كُلُّ مُسْتَسْلِمٍ مُوَقًّى/ 6835.

1- Her itaatkâr korunmuştur. /6835

2ـ مَنِ اسْتَسْلَمَ سَلِمَ/ 7673.

2- Her itaatkâr sağlam kalır. /7673

3ـ مَنِ اسْتَسْلَمَ إلَى اللهِ اِسْتَظْهَرَ/ 7804.

3- Allah'ın emrine itaat edenin sırtı sağlam olur. /7804

4ـ مَنْ سَلَّمَ أمْرَهُ إلَى اللهِ اِسْتَظْهَرَ/ 8308.

4- İşini Allah'a teslim eden kimsenin sırtı sağlam olur. /8308

5ـ اَلْمُسْتَسْلِمُ مُوَقًّى/ 159.

5- İtaatkâr korunur. /159

İTİMAT ETMEK

1ـ مَنْ أقَلَّ الاِسْتِرسالَ سَلِمَ/ 7774.

1- Az itimat eden sağlam kalır. /7774

2ـ مَنْ أكْثَرَ الاِسْتِرسالَ نَدِمَ/ 7775.

2- Çok itimat eden pişman olur. /7775

3ـ قِلَّةُ الاِسْتِرسالِ إلَى النَّاسِ أحْزَمُ/ 6748.

3- İnsanlara az itimat etmek, ileri görüşlülüktür. /6748

İTİRAF ETMEK

1ـ ما أخْلَقَ مَنْ عَرَفَ رَبَّهُ أنْ يَعْتَرِفَ بِذَنْبِهِ / 9639.

1- Kulun Rabb'ini tanıyıp günahını itiraf etmesi, ne de güzel erdemdir. /9639

2ـ نِعْمَ شافِعُ المُذْنِبِ الإقْرارُ / 9937.

2- Günahkârın (suçunu) itirafı ne de güzel şefaatçidir. /9937

3ـ لاَاعْتِذارَ أمْحي لِلذَّنْبِ مِنَ الإقرار / 10671.

3- İtiraf gibi, günahı yok edici bir mazeret yoktur. /10671

4ـ يُسْتَثْمَرُ العَفْوُ بِالإقْرارِ أكْثَرَ مِمّا يُسْتَثْمَرُ بِالاِعْتِذارِ / 11014.

4- İtiraf ederek af dilemenin semeresi, mazeretle af dilemekten daha fazladır. /11014

5ـ اَلاِعْتِرافُ شَفيعُ الجاني / 2207.

5- İtiraf suçlunun şefaatçisidir. /2207

6ـ الإقْرارُ اِعْتِذارٌ / 179.

6- İtiraf özür dilemektir. /179

İYİ GELENEK

1ـ لا تَنْقُضْ سُنَّةً صالِحَةً عُمِلَ بِها، وَاجْتَمَعَتِ الأُلْفَةُ لَها، وَصَلَحَتِ الرَّعيَّةُ عَلَيْها/ 10377.

1- Süre gelen, halkın alıştığı ve uymanın doğru olduğu iyi gelenekleri bozma /10377

İYİ OLMAK / DÜZELMEK

1ـ ثابِرُوا عَلى صَلاحِ المُؤمِنينَ وَالمُتَّقينَ/ 4703.

1- Müminlerin iyiliğine/yaraşanına sebep olan şeyleri yapmaya devam edin. /4703

2ـ ما أبْعَدَ الصَّلاحَ مِنْ ذِي الشَّرِّ الوَقاحِ/ 9537.

2- Hangi şey zararlı ve hayâsız insanın düzelmesini uzaklaştırdı? /9537

İYİLİĞE ÇAĞIRMAK VE KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK

1ـ اَلأمرُ بِالمَعْرُوفِ أفْضلُ أعْمالِ الخَلقِ/ 1977.

1- İyiliğe çağırmak, yaratılanların amellerinin en üstünüdür. /1977

2ـ اُومُرْ بِالمَعْروفِ تَكُنْ مِنْ أهْلِهِ، وَأنْكِرِ المُنْكَرِ بِيَدِكَ وَلِسانِكَ، وَبايِنْ مِنْ فِعْلِهِ بِجَهْدِكَ/ 2415.

2- İyiliğe çağır ki iyilerden olasın; kötülüğü ise elinle, dilinle önle ve gücün yettiği kadar onu yapmaktan sakın. /2415

3ـ ائتَمِرُوا بِالمَعرُوفِ، وَأْمُرُوا بهِ، وَتَناهَوا عَنِ المُنكَرِ وَانْهَوا عنهُ/ 2557.

3- İyiliğe çağrıldığınızda kabul edin, iyiliğe çağırın; kötülükten sakındırın ve siz de sakının. /2557

4ـ إنَّ الأمْرَ بالمَعروفِ وَالنَّهيَ عنِ المُنْكَرِ لا يُقَرِّبَانِ مِنْ أجَلٍ، وَلا يَنْقُصانِ مِنْ رِزقٍ، لكنْ يُضاعِفانِ الثَّوابَ ويُعْظِمانِ الأجْرَ، وَأفْضَلُ مِنْهُما كَلِمَةُ عَدْلٍ عِندَ إمامٍ جائرٍ/ 36489.

4- Doğrusu iyiliğe çağırmak ve kötülükten sakındırmak eceli yakınlaştırmaz, rızkı eksiltmez. Ancak sevabı artırır, mükâfatı yüceltir. Bunlardan daha üstünü ise, zalim yöneticinin karşısında hakkı söylemektir. /3648

5ـ إنَّ مَنْ رَأى عُدْواناً يُعمَلُ بِهِ، وَمُنْكَراً يُدعى إلَيهِ، فَأنْكَرَهُ بِقَلْبِهِ فَقَدْ سَلِمَ وَبَرِئَ، ومَنْ أنْكَرَهُ بِلِسانِهِ فَقَد اُجِرَ، وَهُوَ أفْضَلُ مِنْ صَاحِبِهِ، وَمَنْ أنْكَرَهُ بِسَيفِهِ لِتَكُونَ حُجَّةُ اللهِ العُليا، وَكَلِمَةُ الظَّالِمينَ السُّفلى، فَذلكَ الَّذي أصابَ سَبيلَ الهُدى، وَقامَ عَلَى الطَّريْقِ، وَنَوَّرَ في قَلْبِهِ اليَقينُ/ 3576.

GERİ İNDEKS İLERİ