GERİ | İNDEKS | İLERİ |
84- Şüphesiz, siz, mal toplamaktan daha çok insanlara iyilik etmeye muhtaçsınız. /3840
85ـ آفَةُ العَطاءِ المَطَلُ/ 3941.
85- İhsanın âfeti (onu) geciktirmektir. /3941
86ـ إذا صَنَعْتَ مَعْروفاً فَاسْتُرهُ/ 3981.
86- İyilik yaptığında üstünü ört. /3981
87ـ إذا صُنِعَ إلَيْكَ مَعْرُوفٌ فَانْشُرْهُ/ 3982.
87- Sana bir iyilik ulaştığında onu yay. /3982
88ـ إذا أعْطَيْتَ فأوْجِزْ/ 3986.
88- Vereceğin vakit acele et. /3987
89ـ إذا صُنِعَ إليكَ مَعْرُوفٌ فَاذْكُرْ/ 4000.
89- Sana bir iyilik ulaştığında onu an. /4000
90ـ إذا صَنَعْتَ مَعْرُوفَاً فَانْسَهُ/ 4001.
90- (Birine) iyilik yaptığında onu unut. /4001
91ـ إذا أحْسَنْتَ عَلى اللَّئيمِ وَتَرَكَ بإحْسانِكَ إلَيْهِ/ 4089.
91- Aşağılık insana ihsan ettiğinde karşılığında sana kötülük eder. /4089
92ـ أنا مُخيَّرٌ في الإحسانِ إلى مَنْ لَم أحْسِنْ اِلَيْهِ، وَمُرْتَهَنٌ بإتْمامِ الإحْسانِ إلى مَنْ أحْسَنْتُ إلَيهِ، لأنّي إذا أتْمَمْتُهُ فَقَدْ حَفِظْتُهُ، وَإذا قَطَعْتُهُ فَقَدْ أضَعْتُهُ، وَإذا أضَعْتُهُ فَلِمَ فَعَلْتُهُ/ 3766.
92- Ben ihsan etmediğim kimseye ihsan etmede özgürüm. İhsan ettiğim kimseye ihsanı tamamlamakla rehinim. Zira ihsanı tamamlarsam, onu korurum; eğer kesersem, zayi etmiş olurum. Mâdem zayi edecektim, o halde neden böyle bir işi yaptım? /3766
93ـ إذا عَجَزَ عَنْ الضّعَفاءِ نَيْلُكَ فَلْتَسَعْهُمْ رَحْمَتُكَ/ 4121.
93- Zayıf insanlara ihsan etmekten aciz kaldığında, şefkatin onları kuşatsın. /4121
94ـ إذا وَجَدْتَ مِنْ أهْلِ الفاقَةِ مَنْ يَحْمِلُ لَكَ زادَكَ الى يَوْمِ القِيامَةِ، فَيُوَفِّيَكَ بِهِ غَداً حَيْثُ تَحْتاجُ اليهِ فاغْتَنِمْهُ، وحَمِّلْهُ إيّاهُ وأكْثِِرْ مِنْ تَزْويدِهِ، وَأنْتَ قادِرٌ عَلَيْهِ، فَلَعَلَّكَ أنْ تَطْلُبَهُ فَلا تَجِدْهُ/ 4155.
94- Kıyamet gününe dek biriktirdiğin şeyleri taşıyacak ve yarın ihtiyaç duyduğunda sana geri verecek bir ihtiyaç sahibi bulduğunda bunu ganimet say; elinden geldiğince ona çok azık yükle. Sen buna kadirsin. Sonra böyle birini aradığında bulamayabilirsin. /4155
95ـ بالإحْسانِ يُسْتَعْبَدُ الإنْسانُ/ 4188.
95- İhsanla insan kul olur. /4188
96ـ بِفِعْلِ الْمَعْرُوفِ يُسْتَدامُ الشّكرُ/ 4214.
96- İhsanla teşekkürler daimî olur. /4214
97ـ بالإحسانِ تُمْلَكُ القُلوبُ/ 4298.
97- İhsanla kalplere sahip olunur. /4298
98ـ بالإحْسانِ تُمْلَكُ الأحْرارُ/ 4330.
98- İhsanla hür insanlara sahip olunur. /4330
99ـ بالإحْسانِ وتَغَمُّدِ الذّنوبِ بالغُفْرانِ يَعْظُمُ الْمَجْدُ/ 4336.
99- Kusurları bağışla örtmek ve ihsanda bulunmak, insanın değerini yüceltir. /4336
100ـ بالإحْسانِ تُسْتَرَقُّ الرِّقابُ/ 4353.
100- Boyunlar ihsan ile eğilir. /4353
101ـ بَذْلُ العَطاءِ زَكاةُ النّعْماءِ/ 4438.
101- Bağış, nimetlerin zekâtıdır. /4438
102ـ بَذْلُ الْيَدِ بالعَطِيَّةِ أجْمَلُ مَنْقَبَةٍ، وَأفْضَلُ سَجِيَّةٍ/ 4445.
102- Elle bağış, en güzel menkıbe ve en üstün huydur. /4445
103ـ بَسْطُ الْيَدِ بالعَطاءِ يُجزِلُ الأجرَ، ويُضاعِفُ الجزاءَ/ 4456.
103- Elle bağış mükâfatı çoğaltır, ödülü artırır. /4456
104ـ تَعْجيلُ الْمَعْرُوفِ مِلاكُ الْمَعْرُوفِ/ 4469.
104- İyilikte acele etmek iyiliğin ölçüsüdür. /4469
105ـ تَضييعُ الْمَعْرُوفِ وَضْعُهُ في غَيْرِ عَرُوفٍ/ 4470.
105- İhsanı hakkını tanımayan kimsenin yanına bırakmak, onu zayi etmek demektir. /4470
106ـ تَفَضَّلْ تُخْدَمْ وأحْلُمْ (واعلَمْ) تُقَدَّمْ/ 4479.
106- Bağışta bulun, hizmet gör; sabırlı ol, öne geç. /4479
107ـ تَمامُ الإحْسانِ تَرْكُ الْمَنِّ بِهِ/ 4483.
107- İhsanın kemali, (başkalarını) minnet altında bırakmamaktır. /4483
108ـ تأميلُ النّاسِ نَوالكَ خيرٌ مِنْ خَوْفهم نَكالكَ/ 4510.
108- İnsanların senin ihsanına ümitlenmeleri, onların senin cezandan korkmalarından daha iyidir. /4510
109ـ تَحلَّوا بالأخذِ بالفَضْلِ، والكَفِّ عَنِ البَغْي، والعَمَلِ بالحَقِّ، والإنْصافِ منْ النَّفسِ، وإجْتنابِ الفَسادِ، وإصْطلاحِ الْمَعادِ/ 4534.
109- İhsan etmek, zulümden uzak durmak, hakka amel etmek, nefisten yana insaflı olmak, fesattan kaçınmak ve ahiretinize çekidüzen vermekle (kendinizi) süsleyin. /4536
110ـ جَمالُ الإحسانِ تَرْكُ الامتنانِ/ 4750.
110- İhsanın güzelliği (başkalarını) minnet altında bırakmamakta saklıdır. /4750
111ـ جَمالُ الْمَعْروفِ إتْمامُهُ/ 4752.
111- İyiliğin güzelliği onu tamamlamaktır. /4752
112ـ جُحُودُ الإحْسانِ يَحْدُو عَلى قُبْحِ الامْتِنانِ/ 4798.
112- İhsana karşı nankörlük etmek, (insanı) minnetin çirkinliğine sürükler. /4798
113ـ جُحُودُ الإحْسانِ يُوجِبُ الْحِرْمانَ/ 4899.
113- İhsana karşı nankörlük etmek, mahrumiyet getirir. /4899
114ـ خَيْرَ الْمَعروفِ ما أصِيبَ بهِ الأبرارُ/ 4983.
114- En güzel ihsan, iyilere ulaşan ihsandır. /4983
115ـ خَيرُ الْمَعْرُوفِ مالَمْ يَتَقَدَّمْهُ الْمَطَلُ، ولَمْ يَتْبَعْهُ الْمَنُّ/ 4999.
115- En iyi ihsan, gecikmeyen ve arkasından minnet gelmeyen ihsandır. /4999
116ـ خَيرُ العَطاءِ ما كانَ عَنْ غَيرِ طَلَبٍ/ 5037.
116- En iyi ihsan, istenmeden yapılan ihsandır. /5037
117ـ خُذْ عَلى عَدُوِّكَ بالفَضْلِ، فَإنَّهُ أحَدُ الظَّفَرَيْنِ/ 5038.
117- Düşmanına ihsanla galip gel; zira bu, iki zaferden biridir. /5038
118ـ ذُو الإفْضالِ مَشْكورٌ السِّيادةِ/ 5194.
118- İhsan sahibi, (kendisine) teşekkür edilen efendidir. /5194
119ـ ذُو الْمَعْروفِ مَحْمودُ العادَةِ/ 5195.
119- İyilik sahibi övülmeye alışıktır. /5195
120ـ رَأسُ الإحْسانِ الإحْسانُ الَى الْمُؤمِنينَ/ 5229.
120- İhsanın başı, müminlere ihsandır. /5229
121ـ رَأسُ السَّخاءِ تَعجيلُ العَطاءِ/ 5250.
121- Cömertliğin başı, ihsanda acele etmektir. /5250
122ـ رَأسُ الإيمانِ الإحْسانُ إلَى النّاسِ/ 5253.
122- İmanın başı, halka ihsandır. /5253
123ـ رَأسُ الفَضائلِ اصْطِناعُ الأفاضِلِ/ 5254.
123- Faziletlerin başı, fazilet sahiplerine ihsandır. /5254
124ـ رَأسُ الرّذائلِ اصْطِناعُ الأراذِلِ/ 5255.
124- Rezilliklerin başı, rezil insanlara ihsandır. /5255
125ـ رُبَّ الْمَعْرُوفِ أحْسَنُ مِنْ ابْتِدائِهِ/ 5428.
125- İhsanı kontrol etmek ona başlamaktan daha güzeldir.[71] /5428
126ـ زِدْ فِي اصْطِناعِ الْمَعْرُوفِ، وَأكْثِرُ مِنْ إسْداءِ الإحْسانِ، فَإنَّهُ أبْقَى ذُخْراً، وأجْمَلُ ذِكْراً/ 5498.
126- İyililiğini artır, ihsanını bollaştır; zira bu, biriktirme bakımından en kalıcı, hatırlanma bakımından en güzel şeydir. /5498
127ـ سَبَبُ الْمَحَبَّةِ الإحْسانُ/ 5518.
127- İhsan, dostluk sağlar. /5518
128ـ سُنّةُ الكِرامِ تَرادُفُ الإنْعامِ/ 5550.
128- Art arda ihsanda bulunmak, cömertlerin huyudur. /5550
129ـ سَلِ الْمَعْرُوفَ مَنْ يَنْساهُ، وَاصْطَنِعْهُ إلى مَنْ يذْكُرهُ/ 5629.
129- İhsanı onu unutandan iste, onu anan kimseye de ihsan et. /5629
130ـ شَرُّ النَّوالِ ما تَقَدَّمَهُ الْمَطَلُ، وتَعَقَّبَهُ الْمَنُّ/ 5731.
130- En kötü ihsan, geciktirilen ve arkasından minnet altında bırakılan ihsandır. /5731
131ـ صَنايِعُ الْمَعْرُوفِ تَقي مَصارِعَ الْهَوانِ/ 5833.
131- İhsanda bulunmak, insanı aşağılık hâle gelmekten korur. /5833
132ـ صَنايِعُ الإحْسانِ مِنْ فَضائِلِ الإنْسانِ/ 5834.
132- İhsan etmek, insanın faziletlerindendir. /5834
133ـ صَنايِعُ الْمَعْرُوفِ تُدِرُّ النَّعْماءَ، وتَدْفَعُ البَلاءَ/ 5840.
133- İhsan nimetleri akıtır, belaları uzaklaştırır. /5840
134ـ صَنيعُ الْمالِ يَزُولُ بِزَوالِهِ/ 5853.
134- Malın getirdiği, onun yok olmasıyla yok olur, gider.[72] /5853
135ـ طُوبَى لِمَن أحْسَنَ إلى العِبادِ وَتَزَوَّدَ لِلْمَعادِ/ 5955.
135- (Allah) kullarına ihsanda bulunup ahireti için azık toplayana ne mutlu! /5955
136ـ ظَلَمَ الْمَعْرُوفَ مَنْ وَضَعَهُ في غَيرِ أهلِهِ/ 6063.
136- Ehli olmayan kimseye ihsanda bulunan ihsana zulmetmiştir. /6063
137ـ ظَفِرَ بِسَنيِّ الْمَغانِمِ واضِعُ صَنايِعِهِ في الأكارِمِ/ 6073.
137- Saygın insanlara ihsanda bulunan en güzel ganimetlerle zafere ulaşmıştır. /6073
138ـ عَلَيْكَ بالإحْسانِ فَإنَّهُ أفْضَلُ زِراعَةٍ وأرْبَحُ بِضاعَةٍ/ 6112.
138- İhsan et! Zira ihsan, en iyi ziraat ve en faydalı sermayedir. /6112
139ـ عَلَيْكُمْ بالإحْسانِ إلى العِبادِ والعَدْلِ في البِلادِ تَأمَنُوا عِنْدَ قِيامِ الأشْهادِ/ 6164.
139- Allah kullarına ihsan edin ve O'nun beldelerinde adaletli olun ki (kıyamette) şahitlerin huzurunda güvende olasınız. /6164
140ـ عَلَيْكُم بِصَنايِعِ الْمَعْرُوفِ فَإنّها نِعْمَ الزّادُ الى الْمَعادِ/ 6166.
140- İhsan edin; zira ihsan, ahiret için en güzel azıktır. /6166
141ـ عَلَيْكُمْ بِصَنايعِ الإحْسانِ وحُسْنِ البِرِّ بِذَوي الرَّحِمِ والْجيرانِ فَإنَّهما تَزيدانِ في الأعْمارِ ويَعْمُرانِ الدِّيارَ/ 6168.
141- Akrabalarınıza ve komşularınıza karşı ihsanda bulunun, iyilik edin; zira bu ikisi, ömrünüzü çoğaltır, yurdunuzu bayındır kılar. /6168
142ـ عِنْدَ تَواتُرِ البِرِّ والإحْسانُ يتعبَّدُ الحرُّ/ 6217.
142- Aralıksız iyilik ve ihsan, hür insanları köle eder. /6217
143ـ عادَةُ الإحْسانِ مادَّةُ الإمْكانِ/ 6237.
143- İhsanı adet edinmek, kudretin kaynağıdır. /6237
144ـ عَجِبْتُ لِمَنْ يَشْتَرِي العَبيدَ بمالِهِ فَيُعْتِقَهُمْ كَيْفَ لا يَشْتَرِي الأحْرارَ بإحْسانِهِ فَيَسْتَرِقَّهُمْ/ 6276.
144- Köleleri malıyla satın alıp sonra da özgür bırakan kimse, nasıl olur da hür insanları ihsan ile satın alıp kendine kul etmez, şaşarım doğrusu!. /6276
145ـ في كُلِّ مَعْرُوفٍ إحْسانٌ/ 6498.
145- Her iyilikte bir ihsan vardır. /6497
146ـ في كُلِّ صَنيعةٍ امْتِنانٌ/ 6498.
146- Her bağışta minnettarlık vardır. /6498
147ـ قَدْ يَهْنَأُ العَطاءُ للإنْجازِ/ 6667.
147- Vaadi yerine getirmek için bağışta bulunmak bazen haz verir. /6667
148ـ قَدِّمْ إحْسانَكَ تَغْنَمْ/ 6753.
148- İhsanını öne geçir ki ganimet alasın. /6753
149ـ كُلُّ مَعْرُوفٍ إحْسانٌ/ 6859.
149- Her iyilik ihsandır. /6859
150ـ كَمْ مِنْ إنْسانٍ اسْتَعْبَدَهُ إحْسانٌ/ 6930.
150- Nice insanlar vardır ki, ihsan onları kul-köle etmiştir. /6930
151ـ كَثْرَةُ اصْطِناعِ الْمَعْرُوفِ تَزيدُ في الْعُمْرِ وتَنْشُرُ الذِّكْرَ/ 7113.
151- İyiliği artırmak ömrü uzatır, zikri yayar. /7113
152ـ كَثْرَةُ الصَّنايعِ تَرْفَعُ الشَّرَفَ وتَسْتَديمُ الشُّكْرَ/ 7114.
152- Çok ihsan şerefi yüceltir, teşekkürü daim kılar. /7114
153ـ كافِلُ دَوامِ الغِنى والإمْكانِ اِتْباعُ الإحْسانِ الإحْسانَ/ 7250.
153- İhsan üstüne ihsan etmek, zenginlik ve kudretin devamlılığına kefildir. /7250
154ـ لِكُلِّ شَيْءٍ فَضيلَةٌ وفَضيلَةُ الكِرامِ اصْطِناعُ الرِّجالِ/ 7302.
154- Her şeyin bir fazileti vardır; kerem sahiplerinin fazileti ise insanlara ihsan etmektir. /7302
155ـ لِيَكُنْ سَجِيَّتُكَ السَّخاءُ والإحْسانُ/ 7390.
155- Cömertlik ve ihsan huyun olsun. /7390
156ـ لَنْ يَسْتَطيعَ أحَدٌ أنْ يشكرَ النّعَمَ بِمِثْلِ الإنْعامِ بِها/ 7436.
156- İhsana dengiyle teşekkür eden asla teşekkürle onu ödeyemez. /7436
157ـ لَوْ رَأيْتُمُ الإحْسانَ شَخْصاً لَرَأيْتمُوهُ شَكْلاً جَميلاً يَفُوقُ العالَمين/ 7601.
157- Eğer ihsanı şekillenmiş bir halde görseydiniz, şüphesiz onu alemlere üstün gelmiş güzel bir şekilde görürdünüz. /7601
158ـ مَنْ تَفَضَّلَ خُدمَ/ 7660.
158- İhsan eden, hizmet görür. /7660
159ـ مَنْ بَذَلَ مالَهُ جَلَّ/ 7680.
159- Malını bağışlayan yücelir. /7680
160ـ مَنْ أنْعَمَ قَضى حَقَّ السّيادةِ/ 7747.
160- İhsan eden, efendilik hakkını yerine getirmiştir. /7747
161ـ مَنْ مَنّ بإحْسانِهِ كَدَّرَهُ/ 7760.
161- İhsanı ile (başkalarını) minnet altında bırakan, onu bulandırmıştır. /7760
162ـ مَنْ بَذَلَ مَعْرُوفَهُ اسْتَحَقَّ الرّياسَةَ/ 8014.
162- İhsanda bulunan başta olmayı hak eder. /8014
163ـ مَنْ صَنَعَ العارِفَةَ الْجَميلةَ حازَ الْمَحْمِدَةَ الْجَزيلَةَ/ 8082.
163- Güzel ihsanda bulunan, büyük övgü alır. /8082
164ـ مَنْ صَنَعَ مَعْرُوفاً نالَ أجْراً وشُكْراً/ 8107.
164- İyilik eden mükâfat ve teşekkür kazanır. /8107
165ـ مَنْ قَطَعَ مَعْهُودَ إحْسانِهِ قَطَعَ اللهُ مَوْجُودَ إمْكانِهِ/ 8130.
165- Kim ahdettiği ihsanı keserse, Allah da elindeki imkânı ondan alır. /8130
166ـ مَنْ لَمْ يَتَفَضَّلْ لَمْ يَنْبُلْ/ 8188.
166- İhsan etmeyen yücelmez. /8188
167ـ مَنْ لَمْ يُعْطَ قاعِداً لَمْ يُعْطَ قائِماً/ 8199.
167- Otururken verilmeyene ayaktayken de verilmez. /8199
168ـ مَنْ لَمْ يُعْطَ قاعداً مُنِعَ قائماً/ 8200.
168- Otururken verilmeyen ayaktayken alıkonulur. /8200
169ـ مَنْ اصْطَنَعَ جاهِلاً بَرْهَنَ عَنْ وُفورِ جَهْلِهِ/ 8241.
169- Cahile ihsan edenin akılsızlığına delil gösterilir. /8241
170ـ مَنْ كَتَمَ الإحْسانَ عُوقِبَ بالحِرْمانِ/ 8333.
170- (Aldığı) ihsanı gizleyen, mahrumiyetle ödüllendirilir. /8333
171ـ منْ مَنَعَ الإحْسانَ سُلِبَ الإمْكانَ/ 8334.
171- İhsana engel olanın kudreti elden gider. /8334
172ـ مَنِ اصْطَنَعَ حُرّاً اسْتَفادَ أجْراً/ 8338.
172- Hür insana ihsan eden, mükâfatını alır. /8338
173ـ مَنْ أحْسَنَ اكْتَسَبَ حُسْنَ الثَّناءِ/ 8362.
173- İhsan eden iyi övgüyü kazanır. /8362
174ـ مَنْ كَثُرَتْ عَوارِفُهُ أبانَ عَنْ كَثْرَةِ نُبْلِهِ/ 8420.
174- Çok ihsan eden yüceliğini aşikâr eder. /8420
175ـ مَنْ كَثُرَتْ إحْسانُهُ أحَبَّهُ إخْوانُهُ/ 8473.
175- İhsanı çok olanı kardeşleri sever. /8473
176ـ مَنْ بَذَلَ مَعْروفَهُ كَثُرَ الرّاغِبُ إلَيْهِ/ 8492.
176- İhsan edene rağbet artar. /8492
177ـ مَنْ قَبِلَ عَطاءَكَ فَقَدْ أعانَكَ علَى الكَرَمِ/ 8528.
177- İhsanını kabul eden, cömertliğine yardımcı olmuştur. /8525
178ـ مَنْ أكْمَلَ الإفْضالَ بَذَلَ النَّوالَ قَبْلَ السُّؤالِ/ 8544.
178- İhsanını tamamlamak isteyen, istenmeden bağış yapsın. /8544
179ـ مَنْ أسْدى مَعْرُوفاً اِلى غَيْرِ أهْلِهِ ظَلَمَ مَعْرُوفَهُ/ 8547.
179- Ehli olmayan kimseye ihsan eden, ihsanına zulmetmiştir. /8547
180ـ مَنْ أعْطى في غَيرِ الحقُوقِ قَصَّرَ عَنِ الحُقُوقِ/ 8549.
180- Hak edilmeyen yerlere ihsan eden, hakkı olan yerlere karşı kusur etmiştir. /8549
181ـ مَنْ كَفَرَ حُسْنَ الصَّنيعةِ اسْتَوْجَبَ قُبْحَ القَطيعَةِ/ 8567.
181- İhsanın güzelliğine nankörlük eden, (irtibatın) kesilmesinin kötülüğünü hak eder. /8567
182ـ مَنْ قابَلَ الإحْسانَ بأفْضَلِ مِنْهُ فَقَدْ جازاهُ/ 8588.
182- İhsana ondan daha üstün bir şeyle karşılık veren, onun mükâfatını vermiştir. /8588
183ـ مَنْ كَثُرَ اِحْسانُهُ كَثُرَ خَدَمُهُ وأعْوانُهُ/ 8615.
183- İhsanı çok olanın hizmet edeni de çok olur, yardım edeni de. /8615
184ـ مَنْ بَذَلَ مَعْروفَهُ مالَتْ إلَيْهِ القُلوبُ/ 8642.
184- Kim iyiliğini bağışlarsa, kalpler ona yönelir. /8642
185ـ مَنْ بَذَلَ النّوالَ قَبْلَ السُّؤالِ فَهُوَ الكَريمُ الْمَحْبُوبُ/ 8642.
185- İstenmeden önce ihsan eden kimse, (halkça) sevilen cömert kimsedir. /8643
186ـ مَنْ كافَئَ الإحْسانَ بالإسائَةِ فَقَدْ بَرِئَ مِنَ الْمُرُوَّةِ/ 8674.
186- İhsana kötülükle karşılık veren gerçekten de mertlikten uzaktır. /8674
187ـ مَنْ أحْسَنَ إلى النّاسِ اسْتَدامَ مِنْهُمُ الْمَحَبَّةَ/ 8715.
187- Kim halka ihsan ederse onlarla olan dostluğu daim olur. /8715
188ـ مَنْ قَضى ما أُسْلِفَ مِنَ الإحْسانِ فَهُوَ كامِلُ الحُرِّيَّةِ/ 8721.
188- Geçmişte kendisine yapılan ihsanı telafi eden kimse, özgürlüğü kâmil kimsedir. /8721
189ـ مَنِ انْتَجَعَكَ مُؤَمِّلاً فَقَدْ أسْلَفَكَ حُسْنَ الظّنِّ بِكَ فَلا تُخَيِّبْ ظَنَّهُ/ 8753.
189- Kim ümitle sana sığınmışsa (ihsanına el açmışsa), şüphesiz senin hakkında iyi zannını öne geçirmiştir. Öyleyse, onun ümidini suya düşürme. /8753
190ـ مَنْ قَضى حَقَّ مَن لا يَقْضي حَقَّهُ فَقَدْ عَبَّدَهُ/ 8777.
190- Hakkını yerine getirmeyenin hakkını yerine getiren, gerçekte onu kendine kul eder. /8777
191ـ مَنْ أحْسَنَ إلَى النّاسِ حَسُنَتْ عَواقبُهُ وَسَهُلَتْ لَهُ طُرُقُهُ/ 8833.
191- Halka ihsan edenin akıbeti güzel olur; hedefe kolay ulaşır. /8833
192ـ مَنْ قَبِلَ مَعْرُوفاً فَقَدْ مَلَكَ مُسْديهِ إلَيْهِ رِقَّهُ/ 8884.
192- İhsanı kabul eden, gerçekte ihsan edenin kölesi olmuştur. /8884
193ـ مَنْ قَبِلَ مَعْرُوفَكَ فَقَدْ أوْجَبَ عَلَيْكَ حَقَّهُ/ 8885.
193- Kim ihsanını kabul ederse, şüphesiz sana olan hakkını sabit kılmıştır. /8885
194ـ مَنْ أحْسَنَ إلى مَنْ أساءَ إلَيْهِ فَقَدْ أخَذَ بِجَوامِعِ الفَضْلِ/ 8905.
194- Kim kötülük karşısında iyilik ederse, şüphesiz bütün faziletleri elde etmiştir. /8905
195ـ مَنْ لَمْ يَشْكُرِ الإحْسانَ لَمْ يَعْدُهُ الحِرْمانُ/ 8996.
195- Kim ihsana karşı teşekkür etmezse, mahrumiyet ondan öteye gitmez. /8996
196ـ مَنْ بدَأ العَطِِيَّةَ مِنْ غَيْرِ طَلَبٍ وأكْمَلَ الْمَعْرُوفَ مِنْ غَيْرِ امْتِنانٍ فَقَدْ أكْمَلَ الإحْسانَ/ 9032.
196- İstenmeden bağış yapan ve iyiliği minnetsiz tamamlayan, ihsanı kâmil etmiştir. /9032
197ـ مَنْ أنْعَمَ علَى الكَفُورِ طالَ غيظُهُ/ 9066.
197- Nimete nankörlük edene ihsan edenin hışmı da (onunla) uzar, gider. /9066
198ـ مَنْ سَمَحَتْ نفسُهُ بالعَطاءِ اسْتَعْبَد أبْناءُ الدُّنيا/ 9077.
198- Bağış yapan, dünya düşkünlerini (kendine) kul eder. /9077
199ـ مَنْ لَمْ يُرَبِّ مَعْرُوفَهُ فَقَدْ ضَيَّعَهُ/ 9115.
199- İhsanını terbiye etmeyen, onu zayi etmiştir. /9115
200ـ مَنْ قَبِلَ مَعْرُوفَكَ فَقَدْ باعَكَ عِزَّتَهُ ومُرُوَّتَهُ/ 9140.
200- İhsanını kabul eden, (karşılığında sana) izzet ve mertliğini satmıştır. /9141
201ـ مَنْ قَبِلَ مَعْرُوفَكَ فَقَدْ أذَلَّ لَكَ جَلالَتَهُ وَعِزَّتَهُ/ 9141.
201- İhsanını kabul eden, sana karşı celal ve izzetini alçaltmıştır. /9141
202ـ مَنْ لَمْ يُرَبِّ مَعْرُوفَهُ فَكَأنّهُ لَمْ يَصْنَعْهُ/ 9146.
202- İhsanını terbiye etmeyen, hiç ihsan etmeyen gibidir. /9146
203ـ مِنْ شَرَفِ الْهِمَّةِ بَذْلُ الإحْسانِ/ 9280.
203- İhsan etmek himmetin yüceliğindendir. /9280
204ـ مِنْ أعْظَمِ الفَجايِعِ إضاعَةُ الصَّنايِعِ/ 9309.
204- İhsanı zayi etmek, en büyük facialardandır. /9309
205ـ مِنْ أفْضَلِ الإحْسانِ الإحْسانُ إلى الإبْرارِ/ 9438.
205- İyi insanlara ihsan, en faziletli ihsanlardandır. /9438
206ـ ما اكْتُسِبَ الشُّكْرُ بِمِثْلِ بَذْلِ الْمَعْرُوفِ/ 9502.
206- Teşekkür, ihsandan başkasıyla kazanılmaz. /9502
207ـ ما اسْتُرِقَّتِ الأعْناقُ بِمِثْلِ الإحْسانِ/ 9503.
207- Boyunlar ihsandan başkasıyla eğilmez. /9503
208ـ ما تَوَسَّلَ أحَدٌ إليَّ بوسيلةٍ أجَلَّ عِنْدي مِنْ يَدٍ سَبَقَتْ مِنّي إلَيْهِ لَأُرَبّيَها عِنْدَهُ باتْباعِها أُخْتَها فَإنّ مَنْعَ الأواخِرِ يَقْطَعُ شُكْرَ الأوائِلِ/ 9674.
208- İhtiyaç eli uzatılmadan önce yardım eli uzatmak ve bunu devam ettirmek, benim için daha değerlidir. Zira iyiliğin arkasını kesmek, ilk yapılan iyiliğin teşekkürünü de keser. /9674
209ـ مِلاكُ الْمَعْرُوفِ تَرْكُ الْمَنِّ بِهِ/ 9724.
209- İyiliğin ölçüsü, onunla (başkalarını) minnet altında bırakmamaktır. /9724
210ـ مَعَ الإحْسانِ تَكونُ الرَّفْعَةُ/ 9745.
210- İhsan ile yücelirsiniz. /9745
211ـ مَرَبَّةُ الْمَعْرُوفِ أحْسَنُ مِنِ ابْتِدائِهِ/ 9781.
211- İhsanı tam yapmak, onu yapmaya başlamaktan daha iyidir. /9781
212ـ نِعْمَ الذُّخْرِ المعروفُ/ 9891.
212- Ne güzel birikimdir ihsan etmek. /9891
213ـ نِعْمَ زادُ المعادِ الإحْسانُ إلى العِبادِ/ 9912.
213- Kullara ihsan ne de güzel ahiret azığıdır. /9912
214ـ نَيْلُ المآثرِ بِبِذْلِ المكارِمِ/ 9952.
214- Başarılara ihsanla ulaşılır. /9952
215ـ لا تَسْتَكْثِرَنَّ العَطاءَ وإنْ كَثُرَ فَإنَّ حُسْنَ الثَّناءِ أكْثَرُ مِنْهُ/ 10200.
215- İhsan çok olsa da onu çok sayma; çünkü teşekkürün güzelliği, ondan daha değerlidir. /10200
216ـ لا تَسْتَعْظِمَنَّ النَّوالَ وإنْ عَظُمَ فإنَّ قَدْرَ السُّؤالِ أعْظَمُ مِنْهُ/ 10201.
216- Bağışın büyük de olsa onu büyük sayma; zira istemek, ondan daha değerlidir. /10201
217ـ مَنْ لَمْ يُحْسِنْ في دَوْلتِهِ خُذِلُ فيِ نِكْبَتِهِ/ 9107.
217- Varlıklı olduğunda ihsan etmeyen, çaresiz kaldığında yarsız kalır. /9107
218ـ واضِعُ مَعْرُوفِهِ عِنْدَ غَيِر مُسْتَحِقِّهِ مُضَيِّعٌ لَهُ/ 10128.
218- Hak etmeyene ihsan eden, onu zayi etmiştir. /10128
219ـ وَضْعُ الصَّنيعَةِ في أهْلِها يَكْبِتُ العَدُوَّ وَيَقيِ مَصارعَ السُّوءِ/ 10137.
219- Ehli olana ihsan etmek düşmanı sindirir; insanı kötülüğe düşmekten korur. /10137
220ـ لا تَضَعَنَّ مَعْرُوفَكَ عِنْدَ غَيرِ عَرُوفٍ (مَعْرُوفٍ)/ 10172.
220- Kadir-kıymet bilmeyene ihsan etme. /10172
221ـ لا تَصْطَنِعُ مَنْ يَكْفُرُ بِرَّكَ/ 10210.
221- İyiliğine nankörlük edene ihsan etme. /10210
222ـ لا تَمْنَعَنَّ الْمَعْرُوفَ، وَإنْ لَمْ تَجِدْ عَرُوفاً/ 10219.
222- Kadrini bilen birini bulmasan da ihsanını asla kesme. /10219
223ـ لا تَسْتَحْيِ مِنْ إعْطاءِ القَليلِ، فَإنَّ الحرْمانَ أقَلُّ مِنْهُ/ 10263.
223- Bağışın azlığından utanma; çünkü mahrumiyet ondan daha azdır. /10263
224ـ لا تَسْتَكْثِرَنَّ الكَثيرَ مِنْ نَوالِكَ، فَإنَّكَ أكْثَرُ مِنْهُ/ 10264.
224- Asla çok olan bağışlarını çok sayma; zira senin değerin ondan daha fazladır. /10264
225ـ لا تَمْتَنِعَنَّ مِنْ فِعْلِ الْمَعْرُوفِ والإحْسانِ فَتُسْلَبَ الإمْكانَ/ 10291.
225- İyilik ve ihsan etmekten (kendini) alıkoyma, yoksa kudretin elinden gider. /10291
226ـ لا تُؤَخِّرْ إنالَةَ الْمُحْتاجِ إلى غَدٍ، فَإنَّكَ لا تَدْري ما يَعْرِضُ لَكَ وَلَهُ في غَدٍ/ 10364.
226- Muhtaca bağışını yarına erteleme. Çünkü senin de, onun da başına neler gelecek, bilmiyorsun. /10364
227ـ لا يَكُونَنّ أخُوكَ علَى الإساءَةِ إلَيْكَ أقْوَى مِنْكَ عَلى الإحْسانِ/ 10368.
227- Sakın kardeşinin sana olan kötülüğü, ihsanından daha güçlü olmasın. /10368
228ـ لا يُزْهِدَنَّكَ في اصْطِناعِ الْمَعْرُوفِ قِلَّةُ مَنْ يَشْكُرُهُ، فَقَدْ يَشْكُرُكَ عَلَيْهِ مَنْ لا يَنْتَفِعُ بِشَيْءٍ مِنُهُ، وَقَدْ يُدْرَكُ مِنْ شُكْرِ الشّاكِرِ أكْثَرُ مِمّا أضاعَ الكافِرُ/ 10388.
GERİ | İNDEKS | İLERİ |