GERİ | İNDEKS | İLERİ |
228- İhsanına az teşekkür eden, seni ihsan etmekten alıkoymasın. Şüphesiz, ihsanına karşı ondan hiçbir şekilde faydalanmayan (Allah), sana (onun yerine) teşekkür eder. Bazen teşekkür edenin teşekkürü, nankörün zayi ettiğinden daha çok olur. /10388
229ـ لا تُعِنَ عَلى مَنْ أنْعَمَ عَلَيْكَ فَمَنْ أعانَ عَلى مَنْ أنْعَمَ عَلَيْهِ سُلِبُ الإمْكانِ/ 10402.
229- Sana ihsan edenin zarara uğraması için (başkalarına) yardımcı olma. Zira kendisine ihsan edenin zarara uğramasına yardım edenin kudreti elinden çıkar. /10402
230ـ لا تَزْكُو الصَّنيعَةُ مَعَ غَيرِ أصيلٍ/ 10600.
230- İhsan, asaletsiz kimseye ihsan etmekle temizlenmez. /10600
231ـ لا يَصْطَنِعُ اللِّئامَ إلاّ أمْثالُهُمْ/ 10603.
231- Aşağılık insanlar, ancak kendilerine benzeyenlere ihsan eder. /10603
232ـ لا فَضيلَةَ أجَلُ مِنَ الإحْسانِ/ 10625.
232- İhsandan daha büyük fazilet yoktur. /10625
233ـ لا مَنْقَبَةَ أفْضَلُ مِنَ الإحْسانِ/ 10663.
233- İhsandan daha büyük menkıbe yoktur / 10663
234ـ لا مَعْرُوفَ أضْيَعُ مِنِ اصْطِناعِ الكَفُورِ/ 10761.
234- İhsana nankörlük edene ihsan etmek gibi onu zayi eden şey yoktur. /10761
235ـ لا خَيْرَ فِي الْمَعْرُوفِ إلى غَيْرِ عَرُوفٍ/ 10881.
235- Kadrini bilmeyene yapılan ihsanda hayır yoktur. /10881
236ـ لا تَنْفَعُ الصَّنيعَةُ إلاّ في ذي وَفاءٍ وحَفيظَةٍ/ 10900.
236- Vefalı ve (hakkı) gözetenden başkasına yapılan ihsanın faydası yoktur. /10900
237ـ يَسيرُ العَطاءِ خَيْرٌ مِنَ التّعلُّلِ بالاعْتِذارِ/ 10991.
237- Az bağış, bahane uydurmaktan daha iyidir. /10991
238ـ لا تَزْكُوا إلاّ عِنْدَ الكِرامِ الصَّنايِعُ/ 10692.
238- İhsanlar, ancak değerli insanlara yapıldıklarında temizlenir. /10692
239ـ لا خَيْرَ في الْمَعْرُوفِ الْمُحْصى/ 10706.
239- Sayılan ihsanda hayır yoktur. /10706
240ـ لا تُذَمُّ أبَداً عَواقِبُ الإحْسانِ/ 10718.
240- İhsanın sonunda asla kınanma olmaz. /10718
241ـ لا يُحْمَدُ إلاّ مَنْ بَذَلَ إحْسانَهُ/ 10755.
241- İhsan etmeyenden başkası övülmez. /10755
242ـ كَفى بالْمَيْسُورِ رِفْداً/ 7022.
242- İnsanın elinden geleni yapması, yardım olarak yeter. /7022
243ـ المعروفُ أفْضَلُ الكنْزينِ/ 1681.
243- İhsan, iki hazinenin en faziletlisidir. /1681
244ـ المعروفُ غُلٌّ لا يَفُكُّهُ إلاّ شُكْرٌ، أوْ مُكافاةٌ/ 1773.
244- İhsan, kelepçedir; onu teşekkür veya mükâfattan başkası açmaz. /1773
245ـ إكْمالُ المعروفِ أحْسَنُ مِنِ إبْتِدائِهِ/ 1899.
245- İhsanı tamamlamak, ona başlamaktan daha iyidir. /1899
246ـ المعروفُ لا يَتِمُّ إلاّ بِثَلاثٍ: بِتَصْغيرِهِ، وَتَعْجيلِهِ، وَسَتْرِهِ، فَإنَّكَ إذا صَغَّرْتَهُ فَقَدْ عَظَّمْتَهُ، وإذا عَجَّلْتَهُ فَقَدْ هَنَّأتَهُ وَإذا سَتَرْتَهُ فَقَدْ تَمَّمْتَهُ/ 2136.
246- İhsan üç şey dışında kâmil olmaz: Onu küçük saymak, acele etmek ve üstünü örtmek. Onu küçük saydığında büyük kılarsın, acele ettiğinde lezzetli edersin, örttüğünde ise tamamlamış olursun. /2136
247ـ الإفْضالُ أفْضَلُ قِنَيَةٍ، والسَّخاءُ أحْسَنُ حِلْيَةٍ/ 1939.
247- İhsan etmek en büyük birikim, cömertlik en güzel ziynettir. /1939
248ـ إذا قَلَّ أهْلُ الفَضْلِ هَلَكَ أهْلُ التَّجَمُّلِ/ 4171.
248- Bağış ehli azaldığında varlık ehli helak olur. /4171
249ـ بالإفْضالِ تَعْظُمُ الإقْدارُ/ 4181.
249- Değerler bağışla yücelir. /4181
250ـ بالإفْضالِ تُسْتَرَقُّ الأعْناقُ/ 4232.
250- Boyunlar bağışla râm edilir. /4232
251ـ بِكَثْرَةِ الإفْضالِ يُعْرَفُ الكَريمُ/ 4328.
251- Kerem sahipleri, ihsanın çokluğuyla tanınır. /4328
252ـ بالإفْضالِ تُسْتَرُ العُيوبُ/ 4340.
252- Ayıplar ihsanla örtülür. /4340
253ـ أحْيِ مَعْرُوفَكَ بإمانَتِهِ/ 2282.
253- İhsanını öldürerek canlı kıl.[73] /2282
254ـ افْعَلِ الْمَعْرُوفَ ما أمْكَنَ، وازْجُرِ الْمُسيءَ بِفِعْلِ الْمُحْسِنِ/ 2307.
254- Mümkün oldukça ihsan et ve suçluya iyililerin tavrıyla mani ol. /2307
255ـ اُبْذُلْ مَعْرُوفَكَ لِلنّاسِ كافَّةً فَإنَّ فَضيلَةَ فِعْلِ الْمَعْرُوفِ لا يَعْدِلُها عِنْدَ اللهِ سُبحانهُ شَيْءٍ/ 2470.
255- Halkın tamamına ihsanda bulun. Çünkü Allah katında hiçbir şey ihsanda bulunmanın faziletine denk değildir. /2470
256ـ أحْيُوا الْمَعْرُوَ بإمانَتِهِ، فَإنَّ الْمِنَّةَ تَهْدِمُ الصَّنيعَةَ/ 2526.
256- İhsanı öldürerek canlı kıl; çünkü minnet etmek ihsanı mahveder. /2526
257ـ أفْضَلُ المعروفِ إغاثَةُ الْمَلْهُوفِ/ 2959.
257- En üstün ihsan, çaresiz kimsenin feryadına koşmaktır. /2959
258ـ أجَلُّ الْمَعْرُوفِ ما صُنِعَ إلى أهْلِهِ/ 3049.
258- En büyük ihsan, ehline yapılan ihsandır. /3049
259ـ أفْضَلُ مَعْرُوفِ اللَّئيمِ مَنْعُ أذائِهِ/ 3106.
259- Aşağılık kimsenin yapacağı en büyük ihsan, (başkalarına verdiği) sıkıntının önünü almasıdır. /3106
260ـ أقْبَحُ أفْعالِ الكَريمِ مَنْعُ عَطائِهِ/ 3107.
260- Kerem sahibinin en çirkin işi, bağışının önünü almasıdır. /3107
261ـ إنَّ بأهْلِ الْمَعْرُوفِ مِنَ الحاجَةِ اِلى اصْطِناعِهِ أكْثَرَ ممّا بأهْلِ الرَّغْبَةِ إلَيْهِمْ مِنْهُ/ 3511.
261- İhsan ehlinin ihsan etmeye olan ihtiyacı, ona rağbet edenlerin ihtiyacından daha fazladır. /3511
262ـ الْمَعْرُوفُ رِقٌّ/ 55.
262- İhsan kulluktur. /55
263ـ أرْبَحُ البَضايِعِ اصْطِناعُ الصَّنايِعِ/ 2944.
263- En kazançlı sermaye, ihsanda bulunmaktır. /2944
264ـ كَمالُ العَطِيّةِ تَعجيلُها/ 7241.
264- İhsanın kemali, onda acele etmektir. /7241
265ـ لَنْ يُسْتَرَقَّ الإنْسانُ حَتىّ يَغْمُرَهُ الإحْسانُ/ 7417.
265- İnsan ihsana bürünmedikçe asla kul olmaz. /7417
266ـ مَنْ لَمْ يُحْسِنِ الاسْتِعْطافَ قُوبِلَ بالاسْتِخْفافِ/ 8205.
266- Muhabbeti iyilik saymayan kimse alçaklık görür. /8205
267ـ ما اسْتُعْبِدَ الكِرامُ بِمِثْلِ الإكْرامِ/ 9701.
267- Saygın insanlar ihsandan başkasına köle olmazlar. /9701
268ـ أفْضَلُ الكُنُوزِ مَعْرُوفٌ يُودَعُ (يُودِعُهُ) الأحْرارُ، وَعِلْمٌ يَتَدارَسُهُ الأخْيارُ/ 3281.
268- En değerli hazine, hür insanlara emanet bırakılan ihsan ve iyi insanların öğrendikleri ilimdir. /3281
269ـ كُفْرانُ الإحْسانِ يُوجِبُ الحرْمانَ/ 7249.
269- İhsana nankörlük, mahrumiyet getirir. /7249
270ـ مَنْ مَنَعَ العَطاءَ مَنَعَ الثّناءَ/ 7740.
270- İhsanından dönen, övgüsünden de döner. /7740
271ـ العَطِيَّةُ بَعْدَ الْمَنْعِ أجْمَلُ مِنَ الْمَنْعِ بَعْدَ العَطِيَّةِ/ 1810.
271- Hiç yapmamışken bağışta bulunmak, bağış yapmışken onu kesmekten daha güzeldir. /1810
272ـ مَنْ أحْسَنَ إلى الرَّعِيَّةِ، نَشَرَ اللهُ عَلَيْهِ جَناحَ رَحْمَتِهِ وَأدْخَلَهُ في مَغْفِرَتِهِ/ 8724.
272- Kim elinin altındakilere ihsan ederse, Allah da rahmet kanatlarını onun üzerine açar; mağfiretine dahil eder. /8724
273ـ أعْطِ ما تُعْطيهِ مُعَجّلاً مُهَنَّاً وإنْ مَنَعْتَ فَلْيَكُنْ في إجمالٍ وإعْذارٍ/ 2444.
273- Vereceğin şeyi acele ederek güzel bir şekilde ver. Vazgeçtiğinde ise (tekrar vermek için), güzellik ve bahane peşinde ol. /2444
274ـ مَنْ هانَ عَلَيْهِ بَذْلُ الأمْوَالِ تَوَجَّهَتِ إلَيْهِ الآمالُ/ 8111.
274- Mal bağışlamak kendisine kolay gelen kimseye ümitler yüzünü döner. /8111
275ـ مَنْ أحَبَّ الذِّكْرَ الجميلَ فَلْيَبْذُلْ مالَهُ/ 8572.
275- Kim güzel bir şekilde anılmayı istiyorsa, malını bağışlasın. /8572
276ـ مَنْ بَذَلَ مالَهُ اِسْتَرَقَّ الرّقابَ/ 8639.
276- Malını bağışlayan boyunları râm eder. /8639
277ـ ما شاعَ الذّكْرُ بِمِثْلِ البَذْلِ/ 9549.
277- Bağıştan başkasıyla zikirler yayılmaz.[74] /9549
278ـ البَذْلُ مادَّةُ الإمْكانِ/ 586.
278- Bağış, kudretin kaynağıdır. /586
279ـ البَذْلُ يَكْسِبُ الْحَمْدَ/ 776.
279- Bağış, övgü getirir. /776
280ـ بِالبَذْلِ تَكْثُرُ الْمُحامِدُ/ 4338.
280- Övgüler, bağışla artar. /4338
281ـ بِبَذْلِ النّعْمَةِ تُسْتَدامُ النِّعْمَةُ/ 4344.
281- Nimetin devamlılığı onu bağışlamakla olur. /4344
282ـ كَثْرَةُ البَذْلِ آيَةُ النُّبْلِ/ 7128.
282- Çok bağış, soyluluğun alametidir. /7128
1ـ اَلخِلافُ يَهْدِمُ الآراءَ/ 1080.
1- İhtilaf, görüşleri yok eder. /1080
2ـ اَلاُمُورُ المُنْتَظِمَةُ يُفْسِدُهَا الخِلافُ/ 1174.
2- İhtilaf, düzenli işleri bozar. /1174
3ـ سَبَبُ الفُرْقَةِ اَلاِخْتِلافُ/ 5530.
3- Ayrılığın nedeni ihtilaftır. /5530
4ـ لَيْسَ مَعَ الخِلافِ ايْتِلافٌ/ 7509.
4- İhtilaf ile kaynaşma olmaz. /7509
5ـ مِنَ الخِلافِ تَكُونُ النَّبْوَةُ/ 9252.
5- Cefa (insafsızlık), muhalefetten kaynaklanır. /9252
6ـ كَثْرَةُ الخِلافِ شِقاقٌ/ 7084.
6- İhtilafın çokluğu düşmanlıktır. /7084
7ـ اَلخُلْفُ مَثارُ الحُروبِ/ 705.
7- İhtilaf, savaşların çıkmasına vesiledir. /705
8ـ الْمُخاصَمَةُ تُبْدي سَفَهُ الرَّجُلِ وَلا تَزِيدُ في حَقِّهِ/ 1551.
8- Düşmanlık, kişinin aptallığını ortaya çıkarır ve hakkında (olanları) artırmaz. /1551
9ـمَعَ الشِّقاقِ تَكُونُ النَّبْوَةُ/ 9744.
9- İhtilaf, uzaklaşmaya sebep olur. /9744
1ـ اِحْتَجْ اِلى مَنْ شِئْتَ وَكُنْ (تَكُنْ) أسِيرَهُ/ 1313.
1- Hacetini kimden istersen iste, esiri olursun. /1313
2ـ مَنِ احْتَجْتَ إلَيْهِ هُنْتَ عَلَيْهِ/ 8610.
2- Kime muhtaç olursan, onun yanında zelil olursun. /8610
3ـ مَنِ احْتاجَ إلَيْكَ كانَتْ طاعَتُهُ لَكَ بِقَدْرِ حَاجَتِهِ إلَيْكَ/ 8778.
3- Kim sana muhtaç olursa sana ihtiyacı miktarınca itaatkâr olacaktır. /8778
4ـ مَنِ احْتاجَ إلَيْكَ وَجَبَ إسْعافُهُ عَلَيْكَ/ 9215.
4- Sana muhtaç olanın ihtiyacını gidermek, boynuna farzdır. /9215
1ـ كَفى بِالشَّيْبِ نَذيراً/ 7019.
1- İhtiyarlık uyarıcı olmaya yeter. /7019
2ـ كَفى بِالشَّيْبِ ناعِياً/ 7029.
2- Ölüme haberci olmak için ihtiyar olmak yeter. /7029
3ـ غَيِّرُوا الشَّيْبَ، ولا تَشَبَّهُوا بِاليَهُودِ/ 6407.
3- Saçınızın beyazlığını giderin ve Yahudî’ye benzemeyin. /6407
4ـ إذَا ابْيَضَّ أسْوَدُكَ ماتَ أطْيَبُكَ/ 4039.
4- Saçının siyahlığı ağardığında hayatının en güzel yanı da (onunla birlikte) ölür, gider. /4039
5ـ اَلشَّيْبُ آخِرُ مَواعيدِ الفَناءِ/ 1456.
5- Yaşlılık faniliğin son vaatleridir. /1456
1ـ قَدْ يَعْطِبُ الْمُتُحُذِّرُ/ 6637.
1- Bazen çok ihtiyatlı da zarar eder. /6637
2ـ مِنْ مَأمَنِهِ يُؤتي الْحَذِرُ/ 9261.
2- Kendi emniyetinde çok ihtiyatlı olan, hazırlıklı olur. /9261
1ـ إيّاكَ وَ النِّفاقَ فَإنَّ ذَا الوَجْهَيْنِ لايَكُونُ وَجيهاً عِنْدَ اللهِ / 2494.
1- İkiyüzlülükten çekin! Zira iki yüzü olanın Allah katında yüzü olmaz. /2494
2ـ اَلنِّفاقُ أخُوالشِّرْكِ / 483.
2- İkiyüzlülük, şirkin kardeşidir. /483
3ـ اَلنِّفاقُ شَيْنُ الأخْلاقِ / 735.
3- İkiyüzlülük ahlakın eksikliğidir. /735
4ـ اَلنِّفاقُ تَوْأَمُ الكُفْرِ / 739.
4- İkiyüzlülük küfrün dengidir. /739
5ـ اَلنِّفاقُ يُفْسِدُ الإيمانَ / 741.
5- İkiyüzlülük imanı bozar. /741
6ـ اَلنِّفاقُ مِنْ أثافِي الذُّلِّ / 1196.
6- İkiyüzlülük zilletin ayaklarındandır. /1196
7ـ اَلنِّفاقُ مَبْنِيٌ عَلَي المَيْنِ / 1156.
7- İkiyüzlülük yalan üzerine kurulmuştur. /1156
8ـ ما أقْبَحَ بِالإنْسانِ باطِناً عَليلاً وَ ظاهِراً جَميلاً / 9661.
8- İçi hasta, dışı güzel olan insan ne de kötüdür! /9661
1ـ لاحَقَّ لِمَحْجُوجٍ/ 10500.
1- (Delil karşısında) ikna olanın hiçbir hakkı yoktur. /10500
1ـ لَمْ يُخْلِ اللهُ سُبحانَهُ عِبادَهُ مِنْ حُجَّةٍ لازِمَةٍ أوْ مَحَجَّةٍ قائمَةٍ/ 7555.
1- Allah, şart olan hüccetten ve apaçık sağlam yoldan kullarını mahrum bırakmamıştır. /7755
2ـ لَمْ يَتْرُكِ اللهُ سُبْحانَهُ خَلْقَهُ مُغْفَلاً، وَلا أمْرَهُمْ مُهْمَلاً/ 7557.
2- Allah, yarattıklarını gafil bırakmamış, işlerini ihmal etmemiştir. /7557
3ـ لَمْ يُخْلِ اللهُ سُبحانَهُ عِبادَهُ مِنْ نَبيٍّ مُرْسَلٍ، أوْ كِتابٍ مُنْزَلٍ/ 7558.
3- Allah, kullarını elçi olarak gönderdiği hiçbir peygamberden ve nazil olan hiçbir kitaptan mahrum bırakmamıştır. /7558
1ـ في حَمْلِ (عَمَلِ) عِبادِ اللهِ عَلى أحْكامِ اللهِ اسْتِيفاءُ الْحُقُوقِ وكُلُّ الرِّفْقِ/ 6524.
1- İnsanları Allah'ın hükümlerine uymaya zorlamak, hakları yerine getirmek ve lütfü kemale erdirmektir. /6524
2ـ لَوْ حَفِظْتُمْ حُدودَ اللهِ سُبْحانَهُ لَعَجَّلَ لَكُمْ مِنْ فَضْلِهِ الْمَوْعودَ/ 7591.
2- Eğer Allah’ın sınırlarını korursanız, Allah kendi fazlından bağışladığı vaadi hızlandırır. /7591
3ـ مَنْ قَصَّرَ عَنْ أحْكامِ الْحُرِّيَّةِ أُعيدَ الى الرِّقِّ/ 8530.
3- Özgürlüğün kurallarında kusur eden köleliğe döndürülür. /8530
1ـ كَيْفَ لا يُوقِظُكَ بَياتُ نِقَمِ اللهِ وَ قَدْ تَوَرَّطْتَ بِمَعاصِيهِ مَدارجَ سَطَواتِهِ؟!/ 7009.
1- Ansızın gelecek ilahî intikamlar neden seni uyandırmıyor? Halbuki asilliklerinden dolayı O'nun kahir bataklığına saplanmışsın. /7009
2ـ ما أقْرَبَ النَّقِمَةَ مِنْ أهْلِ البَغْيِ (الظُّلْمِ) وَ العُدْوانِ / 9712.
2- Zalim ve düşmanlara ilahî azap ne kadar da yakındır! /9712
1ـ اَلا وَ قَدْ أمَرَنِيَ اللهُ بِقِتالِ أهْلِ النَّكْثِ، وَ البَغْيِ، وَ الفَسادِ فِي الأرْضِ، فَأمَّا النّاكِثُونَ فَقَدْ قاتَلْتُ، وَ أمَّا القاسِطُونَ فَقَدْ جاهَدْتُ، وَ أمَّا المارِقَةُ فَقَدْ دَوَّخْتُ، وَ أمّا شَيْطانُ الرَّدْهَةِ فَإنّي كَفيتُهُ بِصَعْقَةٍ سَمِعْتُ لَها وَجيبَ قَلْبِهِ، وَرَجَّةَ صَدْرِهِ / 2790.
1- Bilesiniz ki Allah bana ahitlerini bozanlar, zalimler ve yeryüzünde fesat çıkaranlarla savaşmayı emretti. Gerçekten de ahitlerini (biatlerini) bozanlar ve zalimlerle (haktan ayrılanlarla) savaştım. Ama dinden çıkıp yeryüzünde fesat çıkaranlara gelince; onlarla da savaştım. Redhe'nin[78] şeytanına bir feryatla yettim. Bu feryattan dolayı onun kalbindeki ıstırabı duydum. /2790
1ـ اَلْعِلْمُ يَهْدي إلَى الحَقِّ /1581.
1- İlim hakka hidayet eder. /1581
2ـ اَلْعِلْمُ مِصْباحُ العَقْلِ, وَ يَنْبُوعُ الفَضْلِ /1583.
2- İlim aklın meşalesi, faziletin kaynağıdır. /1583
3ـ اَلْعِلْمُ قاتِلُ الجَهْلِ, وَ مُكْسِبُ النُّبْلِ /1584.
3- İlim cehaleti yok eder ve asalet kazandırır. /1584
4ـ اَلْعِلْمُ بِلا عَمَلٍ وَبالٌ /1587.
4- Amelsiz ilim yüktür. /1587
5ـ اَلْعِلْمُ كَنْزٌ عَظيمٌ لا يَفْنى /1589.
5- İlim bitmeyen büyük hazinedir. /1589
6ـ اَلْعِلْمُ أحَدُ الحَياتَيْنِ /1626.
6- İlim iki hayattan biridir. /1626
7ـ اَلْعِلْمُ أفْضَلُ الأنيسَيْنِ /1654.
7- İlim iki dostun en faziletlisidir. /1654
8ـ اَلْعِلْمُ أفْضَلُ الجَمالَيْنِ /1674.
8- İlim iki cemalin en faziletlisidir. /1671
9ـ اَلْعِلْمُ باللهِ أفْضَلُ العِلْمَينِ /1674.
9- Allah’ı tanımak iki ilmin en faziletlisidir. /1674
10ـ اَلْعِلْمُ وِراثَةٌ كَريمَةٌ , وَ نِعْمَةٌ عَمِيمَةٌ /1701.
10- İlim değerli veraset, umumi nimettir. /1701
11ـ اَلْعِلْمُ يُنْجي مِنَ الاِرْتباكِ فِي الحِيْرَةِ /1735.
11- İlim şaşkınlık batağından kurtarır. /1735
12ـ اَلْعِلْمُ يَدُلُّ عَلَى العَقْلِ فَمَنْ عَلِمَ عَقَلَ /1736.
12- İlim akla delalet eder, öyleyse ilim öğrenen akıllanır. /1735
13ـ اَلْعِلْمُ مُحْييِ النَّفْسِ وَ مُنِيرُ العَقْلِ, وَمُمِيتُ الجَهْلِ /1736.
13- İlim nefsi diriltip akla ışık tutarak cehaleti öldürür. /1736
14ـ اَلْعِلْمُ ثَمَرَةُ الحِكْمَةِ وَ الصَّوابُ مِنْ فُرُوعِها /1752.
14- İlim hikmetin meyvesi, doğruluk ise onun dallarından biridir. /1752
15ـ اَلْعِلْمُ أفْضَلُ شَرَفِ مَنْ لا قَدْيمَ لَهُ /1808.
15- İlim önceden sahip olmayan için en üstün şereftir. /1808
16ـ اَلْعِلْمُ أكْثَرُ مِنْ أنْ يُحاطَ بِهِ, فَخُذُوا مِنْ كُلِّ عِلْمٍ أحْسَنَهُ /1819.
16- İlim ihata edilmeyecek kadar fazladır, öyleyse her ilimin en güzelini öğreniniz. /1819
17ـ اَلْعِلْمُ حاكِمٌ , وَالمالُ مَحْكُومٌ عَلَيْهِ /1834.
17- İlim hükmeden mal ise hükmedilendir. /1834
18ـ اَلْعِلْمُ يُرْشِدُكَ إلى ما أمَرَكَ اللهُ بِهِ, وَ الزُّهْدُ يُسَهِّلُ لَكَ الطَّريقَ إلَيْهِ /1835.
18- İlim, Allah’ın emrettiği şeye seni yönlendirir, zühtse ona ulaşmanı kolaylaştırır. /1835
19ـ اَلْعِلْمُ خَيْرٌ مِنَ المالِ, اَلْعِلْمُ يَحْرُسُكَ وَ أنْتَ تَحْرُسُ المالَ /1923.
19- İlim maldan daha hayırlıdır; ilim seni korur, sen ise malı korursun. /1923
20ـ اَلْعِلْمُ مَقْرُونٌ بِالعَمَلِ فَمَنْ عَلِمَ عَمِلَ /1943.
20- İlim amelle iç içedir, öyleyse öğrenen amel eder. /1943
21ـ اَلْعِلْمُ يَهْتِفُ بِالعَمَلِ فَإنْ أجابَهُ وَ إلاّ اِرْتَحَلَ /1944.
21- İlim ameli çağırır, eğer kabul ederse kalır, etmezse gider. /1944
22ـ اَلْعِلْمُ يُرْشِدُكَ, وَ العَمَلُ يَبْلُغُ بِكَ الغايَةَ /2060.
22- İlim seni ilerletir, amel son hedefine ulaştırır. /2060
23ـ اَلْعِلْمُ أوَّلُ دَلِيلٍ, وَ الْمَعْرِفَةُ آخِرُ نِهايَةٍ /2061.
23- İlim ilk öncü, marifet ise son bitiştir. /2061
24ـ اَلْعِلْمُ عِلْمانِ: مَطْبوُعٌ, وَمَسْمُوعٌ, وَلا يَنْفَعُ الْمَطْبُوعُ, إذا لَمْ يَكُ مَسْمُوعٌ /2102.
24- İlim iki kısımdır: matbu ilim ve duyulan ilim. İkicisi olmadan birincisinin faydası yoktur. /2102
25ـ اُخْبُرْ تَقُلْ /2245.
25- Âlim ol konuş. /2245
26ـ اُطْلُبِ العِلْمَ تَزْدَدْ عِلْماً /2276.
26- İlim öğren, ilmini çoğalt. /2276
27ـ اِقْتَتِنَ العِلْمَ فَإنَّكَ إنْ كُنْتَ غَنيّاً زانَكَ, وَ إنْ كُنْتَ فَقِيراً مانَكَ /2331.
27- İlim öğren, eğer zengin isen sana ziynet olur, fakir isen geçimini sağlar. /2331
28ـ اُطْلُبُوا العِلْمَ تَرْشَدُوا /2478.
28- İlim öğren ki doğru yolu bulursun. /2478
29ـ اِكْتَسِبُوا العِلْمَ يَكْسِبْكُمُ الحَياةَ /2478.
29- İlmi kazanın ki o da size hayat kazansın. /2486
30ـ اِمْتاحُوا (اِمْتَحوا) مِنْ صَفْوِ عَينٍ قَدْ رُوِّقَتْ مِنَ الكَدَرِ /2517.
30- Saf ve pisliklerden arındırılmış çeşmelerden su alın (ilim öğrenin). /2517
31ـ اُطْلُبُوا العِلْمَ تُعْرَفُوا بهِ, وَاعْمَلُوا بِهِ تَكُونُوا مِنْ أهْلِهِ /2531.
31- İlmi isteyin ki onunla tanınasınız ve ona amel edin ki onun ehlinden olasınız. /2531
32ـ ألا لا يَسْتَحْيِيَنَّ مَنْ لا يَعْلَمُ أنْ يَتَعَلَّمَ, فَإنَّ قيمَةَ كُلِّ أمْرِءٍ ما يَعْلَمُ /2787.
32- Bilesiniz ki, kimse bir şeyi bilmediğinden dolayı öğrenmeyi ar saymamalıdır. Çünkü insanın değeri bilgisi kadardır. /2787
33ـ ألا لا يَسْتَقْبِحَنَّ مَنْ سُئِلَ عَمّا لا يَعْلَمُ أنْ يَقُولَ لا أعْلَمُ /2788.
33- Bilesiniz ki, bilmediği şey hakkında soru sorulduğunda ‘bilmiyorum’ diyen kesinlikle ayıplanmaz. /2788
34ـ أنْفَعُ العِلْمِ ما عُمِلَ بِهِ /2933.
34- En faydalı ilim, ona amel edilen ilimdir. /2933
35ـ أحْسَنُ العِلْمِ ما كانَ مَعَ العَمَلِ /3108.
35- En iyi ilim, amelle birlikte olandır. /3108
36ـ أشْرَفُ العِلْمِ ما ظَهَرَ فِي الجَوارِحِ وَ الأرْكانِ /3117.
36- En şerefli ilim bedende ve uzuvlarda aşikâr olan ilimdir. /3117
37ـ أوضَعُ العِلْمِ ما وَقَفَ عَلَى اللِّسانِ /3118.
37- En düşük ilim dilde kalan ilimdir. /3118
38ـ أغْلَبُ النّاسِ مَنْ غَلَبَ هَواهُ بِعِلْمِهِ /3181.
38- Halkın en galibi ilmiyle nefsi isteklerine üstün gelendir. /3181
39ـ أوْلَى العِلْمِ بِكَ ما لا يُتَقَبَّلُ العَمَلُ إلاّ بِهِ /3335.
39- Senin için en uygun ilim, amelin onsuz kabul edilmeyen ilimdir. /3335
40ـ أوْجَبُ العِلْمِ عَلَيْكَ ما أنْتَ مَسْؤُولٌ عَنِ العَمَلِ بِهِ /3336.
40- Senin için en vacip olan ilim, amel etmekle sorumlu olduğun ilimdir. /3336
41ـ ألْزَمُ العِلْمِ بِكَ ما دَلَّكَ عَلى صَلاحِ ديِنكَ, وَ أبانَ لَكَ عَنْ فَسادِهِ /3337.
41- Senin için en lazım olan ilim, dininin salah gördüğü şeye yönlendiren veya fesadını aşikâr eden ilimdir. /3337
42ـ أحْمَدُ العِلْمِ عاقِبَةً ما زادَ في عَمَلِكَ فِي العاجِلِ, وَ أزْلَفَكَ فِي الآجِلِ /3338.
42- Akıbet için en beğenilmiş ilim dünyada amelini artıran, ahirette ise (Allah’ın rahmetine) yakınlaştırandır. /3338
43ـ إنَّ أفْضَلَ العِلْمِ السَّكينَةُ, وَ الحِلْمُ /3442.
43- En faziletli ilim sükunet ve hilimdir. /3442
44ـ إنَّ النّارَ لا يَنْقُصُها ما أُخِذَ مِنْهُ, وَ لكِنْ يُخْمِدُها أنْ لا تَجِدَ حَطَبأ, وَكَذلِكَ العِلْمُ لا يُفْنيهِ الاِقتِباسُ, لكِنْ بُخْلُ الحامِلِينَ لَهُ سَبَبُ عَدَمِهِ /3520.
44- Şüphesiz ateşten bir şey alınması ile ondan bir şey eksilmez. Ama odun bulamazsan söner. İlim de böyledir. Almak onu fani yapmaz, ama taşıyanların cimriliği yok olmasına neden olur. /3220
45ـ إنَّ اللهَ سُبْحانَهُ يَمْنَحُ المالَ مَنْ يُحِبُّ وَ يُبْغِضُ وَلا يَمْنَحُ العِلْمُ إلاّ مَنْ أحَبَّ /3522.
45- Şüphesiz Yüce Allah malı hem dostuna hem de düşmanına bağışlar, ilmi ise sadece dostuna bağışlar. /3522
46ـ إنَّ العِلْمَ يَهْدي, وَيُرْشِدُ, وَ يُنْجي, وَ إنَّ الجَهْلَ يُغْوي, وَيُضِلُّ, وَيُرْدي /3632.
46- Şüphesiz ilim hidayet eder, yol gösterir ve kurtarır; cehalet ise saptırır, yoldan çıkarır ve helak eder. /3632
47ـ اَلْعِلْمُ يُنْجِدُ /5.
47- İlim yardım eder. /5
48ـ اَلْعِلْمُ بِالفَهْمِ /38.
48- İlim anlamakla olur. /38
49ـ اَلْعِلْمُ كَنْزٌ /64.
49- İlim hazinedir. /64
50ـ اَلْعِلْمُ عِزٌّ, اَلطّاعَةُ حِرْزٌ /92.
50- İlim izzet, itaat siper, sığınaktır. /92
51ـ اَلْعِلْمُ دَليلٌ /123.
51- İlim önderdir. /123
52ـ اَلْعِلْمُ يُنْجيكَ, اَلْجَهْلُ يُرْديكَ /150.
52- İlim kurtarır, cahillik helak eder. /150
53ـ اَلْعِلْمُ جَلالَةٌ, اَلْجَهالَةُ ضَلالَةٌ /163.
53- İlim yücelik, cehalet sapıklıktır. /163
54ـ اَلْعِلْمُ حَياةٌ, اَلإيمانُ نَجاةٌ /185.
GERİ | İNDEKS | İLERİ |