GERİ İNDEKS İLERİ

83- Akıllının zannı, cahilin yakininden daha doğrudur. /6040

83ـ عَداوَةُ العاقِلُ خَيْرٌ مِنْ صَداقَةِ الجاهِلِ /6295.

84- Akıllının düşmanlığı, cahilin dostluğundan daha iyidir. /6290

84ـ غِنَى العاقِلِ بِعِلْمِهِ /6381.

85- Akıllının zenginliği ilmi iledir. /6381

85ـ غِنَى العاقِلِ بِحِكْمَتِهِ, وَ عِزُّهُ بِقَناعَتِهِ /6487.

86- Akıllının zenginliği hikmetiyle, izzeti ise kanaatiyledir. /6422

86ـ قَبيحُ عاقِلٍ خَيْرٌ مِنْ حَسَنِ جاهِلٍ /6787.

87- Akıllının kötülüğü, cahilin iyiliğinden daha hayırlıdır. /6787

87ـ كُلُّ عاقِلٍ مَغْمُومٌ (مَحْزُونٌ) /6826.

88- Her akıllı hüzünlüdür. /6826

88ـ كُنْ عاقِلاً في أمْرِ ديِنِكَ, جاهِلاً في أمْرِ دُنياكَ /7163.

89- Din işinde akıllı, dünya işinde cahil ol. /7163

99ـ كَلامُ العاقِلِ قُوتٌ, وَ جَوابُ الجاهِلِ سُكُوتٌ /7224.

90- Akıllının sözü azık, cahilin cevabı sükuttur. /7224

90ـ لِلْعاقِلِ في كُلِّ عَمَلٍ إحْسانٌ /7324.

91- Akıllıya her işte ihsan vardır. /7328

91ـ لِلْعاقِلِ في كُلِّ كَلِمَةٍ نُبْلٌ /7334.

92- Akıllıya her sözde asalet vardır. /7334

92ـ لِلْعاقِلِ في كُلِّ عَمَلٍ اِرتياضٌ /7339.

93- Akıllıya her amelde (nefsini) arındırma vardır. /7339

93ـ لَيْسَ لِلْعاقِلِ أنْ يَكُونَ شاخِصاً إلاّ في ثَلاثٍ: حُظْوَةٍ (خُطوَةٍ) في مَعادٍ, أوْ مَرَمَّةِ في مَعاشٍ, أو لَذَّةٍ في غَيْرِ مُحَرَّمٍ /7524.

94- Akıllı insana üç şeyin peşinde gitmekten başka bir şey yakışmaz: Ahiret için adım atmak, hayatı düzene sokmak ve haram olmayan şeylerden lezzet almak. /7524

94ـ لَمْ يَعْقِلْ مَنْ وَلِهَ بِاللَّعْبِ وَ اسْتُهْتِرَ بِاللَّهْوِ وَ الطَّرَبِ /7568.

95- Oyunlarla çılgına dönen, boş işi ve çalgıyla (geçen vaktini) önemsemeyen akıl sahibi değildir. /7568

95ـ مَنْ عَقَلَ فَهِمَ /7644.

96- Akıllı olan (akıl edip düşünen) anlar. /7644

96ـ مَنْ عَقَلَ عَفَّ /7646.

97- Akıllı olan iffetli olur. /7646

97ـ مَنْ عَقَلَ اِسْتَقالَ /7669.

98- Akıllı olan affedilmek ister. /7669

98ـ مَنْ عَقَلَ سَمِحَ /7695.

99- Akıllı olan ihsan eder. /7695

99ـ مَنْ عَقَلَ قَنِعَ /7724.

100- Akıllı olan kanaat eder. /7724

100ـ مَنْ عَقَلَ صَمَتَ /7745.

101- Akıllı olan susar. /7745

101ـ مَنْ لا يَعْقِل يَهُنْ, وَ مَنْ يَهُنْ لا يُوَقَّرْ /7927.

102- Aklını kullanmayan zelil olur, zelil olana saygı gösterilmez. /7927

102ـ مَنْ عَقَلَ كَثُرَ اِعْتِبارُهُ /8389.

103- Akıllı olanın saygınlığı çoğalır. /8339

103ـ مَنْ قَلَّ عَقْلُهُ كَثُرَ هَزْلُهُ /8556.

104- Aklı az olanın şakası çok olur. /8556

104ـ مَنْ عَقَلَ اِعْتَبَر بِأمْسِهِ, وَ اسْتَظْهَرَ لِنَفْسهِ /8743.

105- Akıllı olan dününden ibret alıp nefsi için ihtiyatlı olur. /8743

105ـ مَنْ غَلَبَ عَقْلُهُ شَهْوَتَهُ, وَ حِلْمُهُ غَضَبَهُ كانَ جَديراً بِحُسْنِ السّيرَةِ /8887.

106- Aklı şehvetine, hilmi gazabına üstün gelen güzel huya layık olur. /8887

106ـ مَنْ عَقَلَ تَيَقَّظَ مِنْ غَفْلَتِهِ, وَ تَأَهَّبَ لِرِحْلَتِهِ, وَ عَمَرَ دارَ إقامَتهِ /8918.

107- Akıl eden gaflet uykusundan uyanıp göç için hazırlanır ve devamlı kalacağı yeri imar eder. /8918

107ـ مَنْ لَمْ يَكُنْ أمْلَكَ شَيْءٍ بِهِ عَقْلُهُ لَمْ يَنْتَفِعْ بِمَوْعِظَةٍ /8992.

108- Aklının kendisine tam olarak malik olmadığı kimseye nasihat fayda vermez. /8992

108ـ مَنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ عَقْلٌ يَزينُهُ لَمْ يَنْبُلْ /9002.

109- Kendisini güzelleştirecek aklı olmayan mükemmel olamaz. /9002

109ـ مَنْ لَمْ يَكْمُلْ عَقْلُهُ لَمْ تُؤْمَنْ بَوائِقُهُ /9189.

110- Aklı kâmil olmayan kimsenin zararından güvende olunmaz. /9189

110ـ مِنْ عَقْلِ الرَّجُلِ أنْ لا يَتَكَلَّمَ بِجَميعِ ما أحاطَ بِهِ عِلْمُهُ /9327.

111- Kişinin bildiği her şeyi söylememesi akıllı olduğundandır. /9327

111ـ مِنْ حَقِّ العاقِلِ أنْ يَقْهَرَ هَواهُ قَبْلَ ضِدِّهِ /9334.

112- Nefsi kendisine galebe etmeden nefsine galip gelmesi akıllının hakkıdır. /9334

112ـ مِنْ حَقِّ اللَّبيبِ أنْ يَعُدَّ سُوءَ عَمَلِهِ, وَ قُبْحَ سيرَتِهِ مِنْ شَقاوَةِ جَدِّهِ وَنَحْسِهِ /9336.

113- Kötü amelini ve çirkin huyunu, kötü talih ve uğursuzluktan sayması akıllı insanın hakkıdır. /9336

113ـ مِنْ كَمالِ عَقْلِكَ اِسْتِظْهارُكَ عَلى عَقْلِكَ /9421.

114- Aklını galip kılman onun kemalindendir. /9421

114ـ ما عَقَلَ مَنْ أطالَ أمَلَهُ /9513.

115- Uzun arzuları olan akıllı değildir. /9513

115ـ ما كَذَبَ عاقِلٌ, وَلا زَنى مُؤْمِنٌ /9513.

116- Akıllı yalan konuşmaz ve mümin zina etmez. /9531

116ـ مُرُوَّةُ العاقِلِ دينُهُ, وَ حَسَبُهُ أدَبُهُ /9779.

117- Akıllının onuru dini, soyu edebidir. /9779

117ـ نِصْفُ العاقِلِ اِحْتِمالٌ , وَنِصْفُهُ تَغافُلٌ /9968.

118- Akıllının yarısı tahammül göstermek, diğer yarısı bilmezden gelmektir. /9968

118ـ لا فَقْرَ لِعاقِلٍ /10449.

119- Akıllının hiçbir fakirliği yoktur. /10449

119ـ لا يُلْفَى العاقِلُ مَغْرُوراً /10563.

120- Aldatılmış akıllı bulunmaz. /10563

120ـ لا أشْجَعَ مِنْ لَبيبٍ /10591.

121- Akıllıdan daha cesuru yoktur. /10591

121ـ لا يَنْبَغيِ أنْ يُعَدَّ عاقِلاً مَنْ يَغْلِبُهُ الغَضَبُ وَ الشَّهْوَةُ /10898.

122- Şehvet ve gazabı kendisine galip olan kimseyi akıllı saymak doğru değildir. /10898

122ـ يَنْبَغي لِلْعاقِلِ أنْ لا يَخْلُوَ في كُلِّ حالَةٍ عَنْ طاعَةِ رَبِّهِ, وَمُجاهَدَةِ نَفْسِهِ /10922.

123- Akıllı insana yakışan her durumda Allah’a itaat ve nefis terbiyesiyle meşgul olmasıdır. /10922

123ـ يَنْبَغي لِلْعاقِلِ أنْ يَعْمَلَ لِلْمَعادِ, وَيَسْتَكْثِرَ مِنَ الزَّادِ قَبْلَ زَهُوقِ نَفْسِهِ, وَ حُلُولِ رَمْسِهِ /10923.

124- Akıllıya kıyamet için çalışması, nefsinin kabre girmesinden önce azığını çoğaltması yakışır. /10923

124ـ يَنْبَغي لِلْعاقِلِ أنْ يُقَدِّمَ لآخِرَتِهِ, وَيَعْمُرَ دارَ إقامَتِهِ /10932.

125- Akıllıya yaraşan ahireti için bir şeyler göndererek kalıcı yeri abat etmesidir. /10932

125ـ يَنْبَغي لِلْعاقِلِ أنْ يَكْتَسِبَ بِمالِهِ المَحْمَدَةَ, وَيَصُونَ نَفْسَهُ عَنِ الْمَسْألَةِ /10942.

126- Akıllı insana malı ile halkın övgüsünü kazanıp, kendini nefsinin isteklerinden alıkoyması yakışır. /10942

126ـ يَنْبَغي لِلْعاقِلِ أنْ يُخاطِبَ الجاهِلَ مُخاطََبَةَ الطَّبيبِ اَلْمَريضَ /1944.

127- Akıllıya yakışan, cahille doktorun hasta ile muhatap olduğu gibi muhatap olmasıdır. /1944

127ـ يَنْبَغي لِلْعاقِلِ أنْ يُكْثِرَ مِنْ صُحْبَةِ العُلَماءِ والأبْرارِ, وَ يَجْتَنِبَ مُقارَنَةَ الأشْرارِ وَالفُجّارِ /10949.

128- Akıllı insana alim ve iyi insanlarla oturup kalkması; kötü, fasık ve günahkâr insanlardan uzak durması yakışır. /10949

128ـ يَنْبَغي لِلْعاقِلِ أنْ يَحْتَرِسَ مِنْ سُكْرِ المالِ, وَسُكْرِ القُدْرَةِ وَسُكْرِ العِلْمِ, وَسُكْرِ الْمَدْحِ, وَسُكْرِ الشَّبابِ فَإنَّ لِكُلِّ ذلِكَ رِياحاً خَبيثَةً, تَسْلُبُ العَقْلَ , وَتَسْتَخِفُّ الوَقارَ /10948.

129- Akıllı insana malın, kudretin, ilmin, övülmenin ve gençliğin sarhoşluğundan kendini koruması yakışır. Çünkü bunlar için kötü rüzgârlar vardır ki aklı götürür ve vakarı hafifletir. /10948

129ـ يَنْبَغي لِلْعاقِلِ إذا عَلَّمَ أنْ لا يَعْنُفَ, وَ إذا عُلِّمَ أنْ لا يَأْنَفَ /10954.

130- Akıllı insana bir şey öğrettiği zaman kabalık etmemesi ve öğrendiği zaman bunu ar, utanç saymaması yakışır. /10954

130ـ يُنْبِئُ عَنْ عَقْلِ كُلِّ أمْرِئٍ ما يَنِْطقُ بِهِ لِسانُهُ /11008.

131- İnsanın diliyle söylediği şeyler, aklından haber verir. /11008

131ـ يُنْبِئُ عَنْ عَقْلِ كُلِّ أمْرِئٍ لِسانُهُ, وَ يَدُلُّ عَلى فَضْلِهِ بَيانُهُ /11046.

132- İnsanın aklının derecesini dili haber verir, beyanı faziletinin (miktarını) gösterir. /11046

132ـ يُعْجِبُني مِنَ الرَّجُلِ أنْ يُرى عَقْلُهُ زائِداً عَلى لِسانِهِ, وَ لا يُرى لِسانُهُ زائِداً عَلى عَقْلهِ /1047.

133- Dili aklından uzun değil, aklı dilinden fazla olanı severim. /1047

133ـ أطِعِ العاقِلَ تَغْنَمْ /2263.

134- Akıllıya uy ki kazançlı çıkasın. /2263

134ـ رُبَّما عَمِيَ اللَّبيبُ عَنِ الصَّوابِ /5377.

135- Akıllı bazen doğruyu göremez. /5377

AKILSIZLIK VE APTALLIK

1ـ إيّاكَ وَالسَّفَهَ فَإنَّهُ يُوحِشُ الرِّفاقَ/ 2655.

1- Akılsız ve aptal insanlardan uzak dur zira onlar dostlarını dehşete ve şaşkınlığa düşürürler. /2655

2ـ اَلسَّفَهُ خُرْقٌ/ 63.

2- Akılsızlık aptallıktır. /63

3ـ اَلسَّفَهُ جَريرَةٌ/ 144.

3- Aptallık günahtır (veya cinayettir). /144

4ـ اَلسَّفَهُ مِفْتاحُ السِّبابِ/ 313.

4- Aptallık kötü konuşmanın anahtarıdır. /313

5ـ اَلسَّفَهُ يَجْلُبُ الشَّرَّ/ 834.

5- Aptallık kötülüğü çekip getirir. /834

6ـ دَعِ السَّفَهَ فَإنَّهُ يُزْري بِالمَرْءِ وَيَشينُهُ/ 5135.

6- Aptal olmaktan uzak dur! Zira, aptallık insanı zelil  ve ayıplı kılar. /5135

7ـ سِلاحُ الجَهْلِ السَّفَهُ/ 5552.

7- Cehaletin silahı aptallıktır. /5552

8ـ كَفى بِالسَّفَهِ عاراً/ 7027.

8- Aptallığın ayıplı ve utanç verici olması yeterlidir. /7027

9ـ كَثْرَةُ السَّفَهِ تُوجبُ الشَّنَآنَ وَتَجْلُبُ البَغْضاءَ/ 7127.

9- Bir çok aptallık düşmanlığa neden olup siniri getirir. /7127

10ـ لَيْسَ السَّفَهُ كَالحِلْمِ/ 7476.

10- Aptallık sabırlı olmak gibi olamaz. /7476

AKRABA/ SILA-İ RAHİM

1ـ بِصِلَةِ الرَّحِمِ تَسْتَدِرُّ النِّعَمُ/ 4346.

1- Sıla-ı rahimle nimetler akar. /4346

2ـ بِقَطيعَةِ الرَّحِمِ تُسْتَجْلَبُ النِّقَمُ/ 4347.

2- Sıla-ı rahmi kesmek azabı çeker. /4347

3ـ بِرُّ الرَّجُلِ ذَوي رَحِمِهِ صَدَقَةٌ/ 4427.

3- İnsanın akrabalarına yaptığı iyilik, sadakadır (ömrü uzatır). /4427

4ـ حِراسَةُ النِّعَمِ في صِلَةِ الرَّحِمِ/ 4929.

4- Nimetlerin korunması sıla-ı rahimden geçer. /4929

5ـ حُلُولُ النِّقَمِ في قَطيعَةِ الرَّحِمِ/ 4930.

5- Azaplar sıla-ı rahmin kesilmesiyle iner. /4930

6ـ رُبَّ قَريبٍ أبْعدُ مِنْ بَعيدٍ/ 5332.

6- Nice yakınlar (akrabalar) vardır ki uzaktakinden daha uzaktır. /5332

7ـ رُبَّ مُواصَلَةٍ خَيٍرٌ مِنْها القَطيعَةُ/ 5341.

7- Nice ilişkiler vardır ki ilişkiyi kesmek, ondan daha hayırlıdır. /5341

8ـ رُبَّ مُواصَلَةٍ أدَّتْ إلى تَثْقيلٍ/ 5350.

8- Nice ilişkiler vardır ki gitgide ağırlaşır. /5350

9ـ صِلَة الرَّحِمٍ تُدِرُّ النَّعَمَ وَتَدْفَعُ النَّقَمَ/ 5836.

9- Sıla-ı rahim nimetleri çoğaltır, azapları defeder. /5836

10ـ صِلَةُ الرَّحِمِ مِنْ أحسَنِ الشِّيَمِ/ 5843.

10- Sıla-ı rahim en güzel huylardandır. /5843

11ـ صِلَةُ الرَّحِمِ مَنْماةٌ لِلْعَدَدِ مَثْراةٌ لِلنِّعَمِ/ 5844.

11- Sıla-ı rahim (yakınların) sayısını artırır, nimeti bollaştırır. /5844

12ـ صِلَةُ الرَّحِمِ تَسُوءُ العَدُوَّ، وتَقي مَصارِعَ السُّوءِ/ 5845.

12- Sıla-ı rahim düşmanı üzer ve (insanı) kötü yerlere düşmekten kurtarır. /5845

13ـ صِلَةُ الأرحامِ تُثْمِرُ الأمْوالَ، وَتُنْسِئُ فِي الآجالِ/ 5847.

13- Sıla-ı rahim mallara bolluk verir; ecelleri geri atar. /5847

14ـ صِلَةُ الرَّحِمِ تُوجِبُ المَحَبَّةَ، وَتَكْبِتُ العَدُوَّ/ 5852.

14- Sıla-ı rahim muhabbeti getirir, düşmanı zelil eder. /5852

15ـ صِلَةُ الرَّحِمِ تُوَسِّعُ الآجالَ، وَتُنْمِى الأمْوالَ/ 5878.

15- Sıla-ı rahim ömrü uzatır, malı çoğaltır. /5878

16ـ صِلَةُ الأرحامِ مِثْراةٌ فِي الأموالِ، مِرْفَعَةٌ لِلأعْمالِ/ 5879.

16- Sıla-ı rahim malları artırır, amelleri (Allah’ın dergâhına) çıkarır. /5879

17ـ صِلَةُ الأرْحامِ مِنْ أفْضَلِ شِيَمِ الكِرامِ/ 5882.

17- Sıla-ı rahim fazilet ve kerem sahiplerinin en üstün huylarındandır. /5882

18ـ صِلَةُ الرَّحِمِ عِمارَةُ النِّعَمِ، وَدِفاعَةُ النِّقَمِ/ 5883.

18- Sıla-ı rahim nimetlerin bayındırlığı, azapların defidir. /5883

19ـ صِلَةُ الرَّحِمِ تُنْمِي العَدَدَ، وَتُوجِبُ السُّؤدَدَ/ 8554.

19- Sıla-ı rahim yakınların sayısını artırır, (insana) saygınlık ve efendilik kazandırır. /5884

20ـ مِنْ ضَيَّعَهُ الأقْرَبُ، اُقيحَ لَهُ الأبْعَدُ/ 8860.

20- Yakın akrabanın zayi ettiği kimseye uzakta olan (başkaları) kucak açar. /5860

21ـ مَنْ جَفا أهْلُ رَحِمِهِ، فَقَدْ شانَ كَرَمَهُ/ 9230.

21- Akrabalarına karşı cefa eden şânını lekelemiştir. /9230

22ـ مِنَ الكَرَمِ صِلَةُ الرَّحِمِ/ 9264.

22- Sıla-ı rahim keremdendir. /9264

23ـ فِي صِلَةِ الرَّحِمْ حِراسَةُ النِّعَمِ/ 6487.

23- Sıla-ı rahim nimetlerin bekçisidir. /6487

24ـ فِي قَطيعةِ الرَّحِمِ حُلُولُ النِّقَمِ/ 6488.

24- Sıla-ı rahmi kesmek, belaların inmesine neden olur. /6488

25ـ وَصِلَةَ الأرْحامِ مَنْماةً لِلْعَدَدِ/ 6608.

25- Sıla-ı rahim, akrabalığın sayısını artırır. /6608

26ـ قَطيعةُ الرَّحِمِ تَجْلُبُ النِّقَمَ/ 6769.

26- Sıla-ı rahmi kesmek, belaları da beraberinde getirir. /6769

27ـ قَطيعَةُ الرَّحِمِ مِنْ أقْبَحِ الشِّيَمِ/ 6782.

27- Sıla-ı rahmi kesmek, en kötü huylardandır. /6782

28ـ قَطيعَةُ الرَّحِمِ تُزيلُ النِّعَمَ/ 6783.

28- Sıla-ı rahmi kesmek nimetleri yok eder. /6783

29ـ لَيْسَ مَع قَطِيعَةِ الرَّحِمِ نَماءٌ/ 7455.

29- Sıla-ı rahmi kesmede (mal, mülk, ömür ve evlat) fazlalığı olmaz. /7455

30ـ لَيْسَ لِقاطِع رَحِم قَريبٌ/ 7472.

30- Yakınlarıyla ilişiğini kesenin yakını olmaz. /7472

31ـ لَيْسَ مِنَ الكَرَمِ قَطعيةُ الرَّحِمِ/ 7485.

31- Sıla-ı rahmi kesmek, keremden değildir. /7485

32ـ أكْرِمْ عشيرتَكَ فَإنَّهُمْ جَناحُكَ الَّذي بِهِ تَطيرُ، وَأصْلُكَ الذي إلَيهِ تَصيرُ، وَيَدُكَ الَّتي بِها تَصُولُ/ 2451.

32- Aşiretine karşı saygılı ol; zira onlar, senin kanadındır, sen onunla uçmadasın; aslın, kökenindir, ona doğru dönmedesin; elindir, onunla hamle etmedesin. /2451

33ـ أكْرِمْ ذَوي رَحِمِكَ، وَوَقِّرْ حَليمَهُمْ، وَاحْلُمْ عَنْ سَفيهِهِمْ وَتَيَسَّرْ لِمُعسِرِهِمْ، فَإنَّهُمْ لَكَ نِعْمَ العُدَّةُ فِي الشِدَّةُ والرَّخاءِ/ 2458.

33- Yakınlarına karşı saygılı ol; sabırlılarını ulula; aptallarına karşı sabırlı, darda kalanlarına karşı esenlik ol. Şüphesiz onlar, darlıkta ve esenlikte senin için güzel azıktırlar. /2458

34ـ أفْضَلُ الشِّيَمِ صِلَةُ الأرْحامِ/ 3306.

34- Huyların en güzeli sıla-ı rahimdir. /3306

35ـ إنَّ الرَّحِمَ إذا تماسَّتْ تَعاطَفَتْ/ 3394.

35- Şüphesiz akrabalar birbirleriyle görüşüp ilişki kurduklarında birbirlerine karşı şefkatli olurlar. /3394

36ـ إنَّ صِلَةَ الأرْحامِ لَمِنْ مُوجِباتِ الإسْلامِ، وإنَّ اللهَ سُبحانَهُ أمَرَ بِإكْرامِها، وَإنَّهُ تعالى يَصِلُ مَنْ وَصَلَها، وَيَقْطَعُ مَنْ قَطَعَها، وَيُكْرِمُ مَنْ أكرَمَها/ 3651.

36- Şüphesiz sıla-ı rahim, İslam’ın gereksinimlerindendir; Allah-u Teala kullarını ona karşı saygılı olmaya çağırmıştır. Kim onunla bağ kurarsa Allah da onunla bağ kurar, kim bu bağı keserse Allah da onunla bağını keser ve kim ona saygı duyarsa Allah da ona saygı duyar. /3651

37ـ التَّجَنّي أوَّلُ القَطيعَةِ/ 511.

37- Akrabalarla iyi geçinmemek (veya onlarda suç aramak) yakınlık bağını kesmenin ilk adımıdır. /511

38ـ ألا لا يَعدِلَنَّ أحَدُكُمْ عَنِ القَرابَةِ، يَرى بِهَا الخَصاصَةَ أنْ يَسُدَّها بِالَّذي لا يَزيدُهُ إنْ أمْسَكَهُ وَلا يَنْقُصُهُ إنْ أنْفَقَهُ/ 2779.

38- Yarılmaya yüz tutmuş akrabalık bağlarını kimse sakın göz ardı etmesin ki bu yarığı kapatacak şeyi tutarsa bu, ona bir şey kazandırmaz; harcayacak da olsa, ondan bir şey eksilmez. /2779

39ـ التَّجَنّي رَسُولُ القَطيعَةِ/ 532.

39- Suç aramak (akrabalardan) kopmanın mesajcısıdır. /532

40ـ مَا آمَنَ بِاللهِ مَنْ قَطَعَ رَحِمَهُ/ 9576.

40- Yakınlarıyla ilişiğini kesen, Allah’a iman etmemiştir. /9576

41ـ ما أقْبَحَ القَطيعَةَ بَعْدَ الصِّلَةِ وَالجَفاءَ بَعْدَ الإخاءِ وَالعَداوَةَ بَعْدَ الصَّفاءِ، وَزَوالَ الأُلْفَةِ بَعْدَ اسْتِحْكامِها/ 9709.

41- (Akrabalarla) bağ oluşturduktan sonra kopmak, kardeşlikten sonra cefa etmek, sefa ve dostluktan sonra düşman olmak, iyice kenetlendikten sonra ülfeti bozmak ne de çirkindir! /9709

42ـ مَنْ ذَا الَّذي يَثِقُ بِكَ إذا غَدَرْتَ بِذَوي رَحِمِكَ/ 9059.

42- Yakınlarına dahi vefasızlık ettikten sonra sana daha kim itimat eder! /9059

43ـ رُبَّ بَعيدٍ أقْرَبُ مِنْ كُلِّ قريبٍ/ 5334.

43- Uzak olan niceleri vardır ki tüm yakınlardan daha yakındırlar. /5343

ALDANMAK

1ـ اَلْمَغْبُونُ مَنْ شُغِلَ بِالدُّنْيا وَفاتَهُ حَظُّهُ مِنَ الاخِرَةِ /2010.

1- (Dünyaya) aldanan kimse[11] dünyayla meşgul olup ahiretten nasipsiz kalan kimsedir. /2010

2ـ اَلْمَغْبُونُ مَنْ فَسَدَ دينُهُ /1287.

2- (Dünyaya) aldanan, dini bozuk kimsedir. /1287

3ـ اَلْمَغْبُونُ مَنْ باعَ جَنَّةً عَلِيَّهً بِمَعْصِيَةٍ دَنِيَّةٍ /1352.

3- (Dünyaya) aldanan kimse, yüce cenneti aşağılık günah karşılığında satan kimsedir. /1352

4ـ مَنْ أغْبَنُ مِمَّنْ باعَ اللهَ سُبْحانَهُ بِغَيْرِهِ / 8083.

4- Allah-u Teala'yı başkasına satan kimseden daha aldanmış kim olabilir! /8083

ALDATMAK

1ـ إيّاكَ والخديعَةَ، فإنّ الخديعَةَ مِنْ خُلْقِ اللَّئيمِ/ 2704.

1- Aldatmaktan kaçın; zira aldatmak, alçak insanın ahlakındandır. /2704

2ـ غَرَّ عَقْلَهُ مَنْ أتْبَعَهُ الْخُدَعَ/ 6402.

2- Aklını hilelere uyduran onu kandırmıştır. /6402

3ـ مَنْ خادَعَ اللهَ خُدِعَ/ 7812.

3- Allah'ı kandırmaya çalışan kandırılır. /7812

4ـ لا دينَ لخدّاعٍ/ 10723.

4- Aşırı hilekârın dini olmaz. /10723

ALIŞVERİŞ / MUAMELE

1ـ لا تُعامِلْ مَنْ لا تَقْدِرُ عَلَى الاِنْتِصافِ مِنْهُ /10184.

1- Hakkını almaya kudretin olmadığı kimse ile muamele etme. /10184

ALİM

1ـ اَلعالِمُ مَنْ شَهِدَتْ بِصِحًّةِ أقْوالِهِ أفْعالُهُ /1711.

1- Alim, sözlerinin doğruluğuna amellerinin tanıklık ettiği kimsedir. /1711

2ـ اَلعُلَماءُ غُرَباءٌ لِكَثْرَةِ الْجُهّالِ /1719.

2- Alimler, cahillerin çokluğundan dolayı gariptirler. /1719

3ـ اَلعالِمُ مَنْ لا يَشْبَعُ مِنَ العِلْمِ, وَلا يَتَشَبَّعُ بِهِ /1740.

3- Alim ilimden doymayan kimsedir. /1740

4ـ اَلعالِمُ يَعْرفُ الجاهِلَ لأنَّهُ كانَ قَبْلُ جاهِلاً /1779.

4- Alim cahili tanır, çünkü kendisi önceden cahil idi. /1779

5ـ اَلعالِمُ كُلُّ العالِمِ مَنْ لَمْ يَمْنَعِ العِبادَ الرَّجاءِ لِرَحْمَةِ اللهِ وَلَمْ يُؤْمِنْهُمْ مَكْرَ اللهِ /1840.

5- Alim (yani) tam alim, kulları Allah’ın rahmetine ümit etmekten men etmeyen ve Allah’ın azabından güvende kılmayandır. /1840

6ـ اَلعالِمُ وَ الْمُتَعَلِّمُ شَريكانِ فِي الأجْرِ, وَلا خَيْرَ فيما بَيْنَ ذلِكَ /1912.

6- Alim ve öğrenci mükâfatta eşittirler, ikisi arasında kalandaysa hayır yoktur. /1912

7ـ اَلعُلَماءُ أطْهَرُ النّاسِ أخْلاقاً, وَأقَلُّهُمْ فِي الْمَطامِعِ أعْراقاً /2108.

7- Alimler halkın, ahlaki olarak en temizidirler ve tamaha en az batanıdırlar. /2108

8ـ اَلعالِمُ حَيٌّ بَيْنَ الْمَوْتى /2117.

8- Alim ölüler arasındaki diridir. /2117

9ـ إيّاكَ أنْ تَسْتَخِفَّ بِالعُلَماءِ, فَأنَّ ذلِكَ يُزْري بِكَ, وَيُسِيءُ الظَّنًّ بِكَ, وَالْمَخِيلَةَ فيكَ /2732.

9- Alimleri hafife almaktan kaçın! Bu iş itibarını düşürür, sana karşı suizan ve kötü düşüncelerin oluşmasına neden olur. /2732

10ـ أعْلَمُكُمْ أخْوَفُكُمْ /2831.

10- En aliminiz, en çok korkanınızdır. /2831

11ـ أوْلَى النّاسِ بِالأنْبياءِ, أعْلَمُهُمْ بِما جاؤُا بِهِ /3056.

11- Peygamberlere en yakın kimseler, onların getirdiğini en iyi bilenlerdir. /3056

12ـ أعْلَمُ النّاسِ اَلْمُسْتَهْتَرُ بِالعِلْمِ /3079.

12- Halkın en alimi, ilme karşı en hırslı olanıdır. /3079

13ـ أعْلَمُ النّاسِ بِاللهِ سُبْحانَهُ أخْوَفُهُمْ مِنْهُ /3121.

13- Allah’a karşı en alim olan ondan en çok korkandır. /3121

14ـ أعْلَمُ النّاسِ بِاللهِ أرْضاهُمْ بِقَضائِهِ /3130.

14- Halkın en alimi, Allah’ın kaza ve kaderine en çok razı olandır. /3130

15ـ أعْظَمُ النّاسِ عِلْماً أشَدُّهُمْ خَوْفاً لِلّهِ سُبْحانَهُ /3148.

15- İlmi olarak halkın en büyüğü Allah’tan en çok korkandır. /3148

16ـ أعْلَمُ النّاسِ بِاللهِ أكْثَرُهُمْ خَشْيَةً لَهُ /3157.

16- Halkın Allah’ı en iyi tanıyanı Allah’tan en çok korkanıdır. /3157

17ـ أبْغَضُ العِبادِ إلَى اللهِ سُبْحانَهُ العالِمُ الْمُتَجَبِّرُ /3164.

17- Allah’ın kulları arasında en düşmanı mütekebbir alimdir. /3164

18ـ أعْظَمُ النّاسِ وِزْراً العُلَماءُ المُفَرِّطُونَ /3197.

18- Halkın en günahkârı israf eden (veya ifrat eden) alimlerdir. /3197

19ـ أشَدُّ النّاسِ نَدَماً عِنْدَ الْمَوْتِ العُلَماءُ غَيْرُ العامِلِينَ /3198.

19- Ölüm anında en çok pişmanlık duyacak kimse, amel etmeyen alimlerdir. /3198

20ـ أعْلَمُ النّاسِ مَنْ لَمْ يُزِلِ الشَّكُّ يَقينَهُ /3208.

20- Halkın en alimi, yakinini şek ile (kesin inancını şüphe ile) yok etmeyendir. /3208

21ـ أعْلَمُ النّاسِ بِاللهِ أكْثََرُهُمْ لَهُ مَسْئَلَةً /3260.

21- Allah’a en alim olan, O’ndan en çok isteyendir. /3260

22ـ إنَّ رُواةَ العِلْمِ كَثِيرٌ, وَ رُعاتَهُ قَليلٌ /3408.

22- İlmin rivayet edeni çok, riayet edeniyse azdır. /3408

23ـ إنَّ أوْلَى النّاسِ بِالأنْبياءِ (عَلَيْهِمُ السّلامُ) أعْلَمُهُمْ (اَعْمَلُهُم ) بِما جاؤُوا بِهِ /3453.

23- Şüphesiz peygamberlere halkın en layığı onların getirdiğini en iyi bilenlerdir (veya en iyi amel edenlerdir). /3453

24ـ يُكْرَمُ العالِمُ لِعِلْمِهِ, وَ الكَبيرُ لِسِنِّهِ, وَ ذُو المَعْرُوفِ لِمَعْرُوفِهِ, وَالسُّلْطانُ لِسُلْطانِهِ /11007.

24- Alime ilminden, yaşlıya yaşından, iyilik sahibine iyiliğinden, sultana da saltanatından dolayı saygı gösterilir. /11007

25ـ اَلعُلَماءُ حُكَّامٌ عَلَى النّاسِ /507.

25- Alimler halkın hakimleridir. /507

26ـ اَلعالِمُ حَيٌّ, وَإنْ كانَ مَيِّتاً /1124.

26- Alim ölmüş dahi olsa canlıdır. /1124

27ـ اَلعالِمُ مَنْ عَرَفَ قَدْرَهُ /1238.

27- Alim kendi değer ve kadrini bilen kimsedir. /1238

28ـ اَلعالِمُ يَنْظُرُ بِقَلْبِهِ وَخاطِرِهِ, اَلْجاهِلُ يَنْظُرُ بِعَيْنِهِ وَناظِرهِ /1241.

28- Alim kalbi ve aklı ile, cahil gözü ve gözbebeğiyle bakar. /1241

29ـ اَلعالِمُ الَّذي لا يَمُلُّ مِنْ تَعَلُّمِ العِلْمِ /1303.

GERİ İNDEKS İLERİ