GERİ | İNDEKS |
57- Mümin, kardeşi açken kendi tok olmaz. /10691
58ـ لا يُقَصِّرُ المؤمِنُ عَنِ احْتِمالٍ، وَلا يَجْزَعُ لِرَزِيّةٍ/ 10800.
58- Mümin, başkalarının edepsizliklerini görmezden gelmez ve musibete uğradığında kendini kaybetmez. /10800
59ـ لا يَكُونُ الرَّجُلُ مُؤمِناً حَتّى لا يُباليَ بماذا أسَدَّ فَوْرَةََ جُوعِهِ، وَلا بِأيِّ ثَوْبَيْهِ ابْتَذَلَ/ 10806.
59- Bir kimse açlığın şiddetini neyle gidereceğini ve iki elbisesinden hangi birini giyeceğini bilmedikçe mümin olmaz. /10806
60ـ بِشْرُ المؤمِنِ في وجْهِهِ، وَحُزْنُهُ في قَلْبِهِ، أوْسَعُ شَيْءٍ صَدْراً، وَأذَلُّ شَيْءٍ نَفْساً، يَكْرَهُ الرّفْعَةَ، وَيَشْنأُ السُّمْعَةَ، طَويلٌ غَمُّهُ، بَعيدٌ هَمُّهُ، كَثيرٌ صَمْتُهُ، مَشْغُولٌ وَقْتُهُ، صَبُورٌ شَكُورٌ، مَغْمُورٌ بِفِكْرَتِهِ، ضَنينٌ بِخُلَّتِهِ، سَهْلُ الْخَليقَةِ، لَيّنُ العَريكَةِ، أصْلَبُ مِنَ الصُّلْدِ، وَهُوَ أذَلُّ مِنَ الْعَبْدِ/ 4460.
60- Müminin sevinci yüzünde, hüznü kalbindedir; göğsü her şeyden geniş, nefsi her şeyden alçaktır; makamdan hoşlanmaz, riya için iş yapmaz; hüznü uzun sürer, kederi uzadıkça uzar; çoğu zaman sessizdir, vakti boşa geçmez; çok sabreder, çok şükreder; uzun uzadıya tefekkür eder; kimseyi dostuna tercih etmez; insanlarla iyi geçinir, yumuşak huyludur; nefsi taştan daha katıdır; oysaki Allah'ın kullarına karşı çok mütevazıdır. /4460
61ـ حُسْنُ الوَجْهِ المؤمِنِ مِنْ حُسْنِ عِنايَةِ اللهِ بِهِ/ 4848
61- Müminin yüzündeki güzellik, Allah'ın ona olan inayetinin güzelliğindendir. /4848
62ـ إنّ المؤمِنَ يُرى يَقينُهُ في عَمَلِهِ وَإنّ المنافِقَ يُرى شَكُّهُ في عَملِهِ/ 3551.
62- Müminin yakîni, münafığın ise şüphesi amellerinde görülür. /3551
63ـ المؤمِنُ كَيِّسٌ، عاقِلٌ/ 714.
63- Mümin, kurnaz ve akıllıdır. /714
64ـ المؤمِنُ مُنَـزَّهٌ عَنِ الزّيغِ وَالشِّقاقِ/ 1245.
64- Mümin, sürçmeden ve alçaklıktan münezzehtir. /1245
65ـ المؤمِنُ مُنيبٌ، مُسْتَغْفِرٌ، تَوّابٌ/ 1288.
65- Mümin günahından dönen, bağışlanma dileyen ve çok tövbe eden kimsedir. /1288
66ـ المؤمِنُ غَريزَتُهُ النُصْحُ، وَسَجِيَّتُهُ الكَظْمُ/ 1305.
66- Müminin huyu öğüt vermek, yapısı ise öfkesine hakim olmaktır. /1305
67ـ المؤمِنُونَ خَيراتُهُمْ مأمُولَةٌ، وشرورُهُمْ مأمُونَةٌ/ 1349.
67- Müminler hayırları umulan ve kötülüklerinden güvende olunan kimselerdir. /1349
68ـ تَقِيّةُ المؤمِنِ في قَلْبِهِ، وَتَوْبَتُهُ في اعْتِرافِهِ/ 4496.
68- Müminin takvası kalbinde, tövbesi itirafındadır. /4496
69ـ ثلاثٌ هُنَّ زَيْنُ المؤمِنِ، تَقْوى اللهِ، وَصِدْقُ الْحَديثِ، وَأداءُ الأمانَةِ/ 4676.
69- Üç şey müminin süsüdür: Allah'tan çekinmek, doğru konuşmak ve emaneti sahibine geri vermek. /4676
70ـ جَمالُ المُؤمِنِ وَرَعُهُ/ 4747.
70- Müminin güzelliği takvasıdır. /4747
71ـ سرورُ المؤمنِ بطاعةِ ربهِ، وحزنهُ عندُ ذنبهِ/ 5594.
71- Mümin, rabbine itaatinden dolayı sevinir; günahlarından dolayı üzülür. /5594
72ـ طَرْفُ المؤمِنِ نَزاهَتُهُ عَنِ الْمَحارِمِ، وَمُبادِرَتُهُ اِلى الْمَكارِمِ/ 6072.
72- Haramlardan temizlenmek ve ilahî değerlerde yarışmak müminin inceliğidir. /6072
73ـ المؤمِنُ هَيّنٌ لَيّنٌ، سَهْلٌ، مُؤتَمَنٌ/ 1454.
73- Mümin; yumuşak huylu, kolaylaştıran ve (herkesçe) güven duyulan kimsedir. /1454
74ـ المؤمِنُ قَليلُ الزَّلَلِ، كَثيرُ العَمَلِ/ 1471.
74- Müminin hatası az, ameli çoktur. /1471
75ـ المُؤمِنُ سيرَتُهُ الْقَصْدُ، وَسُنَّتُهُ الرُّشْدُ/ 1501.
75- Müminin izlediği yol orta yol, sürekli yaptığı şey doğruluktur. /1501
76ـ المؤمِنُ يَعافُ اللّهْوَ، وَيألِفُ الْجِدَّ/ 1502.
76- Mümin, boş şeylerden hoşlanmaz; ciddiyeti sever. /1502
77ـ إذا صَعَدَتْ رُوحُ المؤمِنِ اِلى السَّماءِ تَعجَّبَتِ الملائِكَةُ وَقالَتْ عَجَباً كَيفَ نَجا مِن دارٍ فَسَدَ فيها خِيارُنا/ 4091.
77- Müminin ruhu göğe çıktığında melekler şaşırır ve derler ki: "İyilerimizin dahi bozulduğu dünyadan nasıl oldu da kurtuldu, hayret doğrusu!" /4091
78ـ المؤمِنُ مَغْمُومٌ بِفِكْرَتهِ، ضَنينٌ بِخُلَّتِهِ/ 1373.
78- Mümin, uzun uzadıya tefekkür[10] eder; kimseyi dostuna tercih etmez. /1373
79ـ المؤمِنُ لَيّنُ العَريكَةِ، سَهْلُ الْخَليقَةِ/ 1381.
79- Mümin, yumuşak huyludur; insanlarla iyi geçinir. /1381
80ـ المؤمِنُ لا يَظْلِمُ، وَلا يَتأثَّمُ/ 1383.
80- Mümin, zulmetmez; günah işlemez. /1383
81ـ المؤمِنُ يُنْصِفُ مَنْ لا يُنْصِفُهُ/ 1410.
81- Mümin, ona insaflı davranmayana insafla yaklaşır. /1410
82ـ المؤمِنُ آلِفٌ، مألُوفٌ، مُتَعَطِّفٌ/ 1432.
82- Mümin, samimiyet kurandır; samimimi olandır; ısındırandır. /1432
83ـ إنّ المؤمِنينَ هَيْنُونَ، لَيْنُونَ/ 3534.
83- Mümin, ağırbaşlı ve yumuşaktır. /3534
84ـ إنّ المؤمِنينَ مُحْسِنُونَ/ 3535.
84- Müminler iyilik ehlidirler. /3535
85ـ إنّ المؤمِنينَ خائِفُونَ/ 3536.
85- Müminler (Allah'tan) korkarlar. /3536
86ـ المؤمِنُ بِعَمَلِهِ/ 229.
86- Mümin ameliyle tanınır. /229
87ـ المؤمِنونَ أعْظَمُ أحْلاماً/ 595.
87- Müminler, en sabırlı kimselerdir. /595
1ـ الإنْسانُ بِعَقْلِهِ/ 230.
1- İnsan aklıyla tanınır. /230
2ـ صَلاحُ الإنْسانِ في حَبْسِ اللّسانِ وبَذْلِ الإحْسانِ/ 5809.
2- İnsanın hayrı, dili hapsetmek ve bağışta bulunmakta saklıdır. /5809
3ـ وقالَ (ع) في وَصْفِ مَنْ ذَمَّهُ: لا يَحْسِبُ رَزِيّةً، وَلا يَخْشَعُ تَقِيّةً، لا يَعْرِفُ بابَ الهُدى، فَيَتَّبِعَهُ وَلا بابَ الرَّدى فَيَصُدَّ عَنهُ/ 10893.
3- İmam (a.s) birini yererken şöyle buyurdu: Musibetle karşılaşacağını düşünmez, takiye için de olsa huşû etmez, hidayet yolunu bilmez ki peşinden gitsin ve sapıklık kapısını tanımaz ki ondan yüz çevirsin. /10893
1ـ ثَمَرَةُ الاُنْسِ بِاللهِ الاسْتيحاشُ مِنَ النّاسِ/ 4628.
1- Allah'a yakın olmanın meyvesi, insanlardan ürkmek/ uzaklaşmaktır. /4628
2ـ كَيْفَ يأنَسُ باللهِ مَنْ لا يَسْتَوْحِشُ مِنَ الخَلْقِ؟!/ 7003.
2- Halktan ürkmeyen/ uzaklaşmayan nasıl Allah'a yakın olabilir? /7003
3ـ مَنْ اَنِسَ باللهِ اسْتَوْحَشَ مِنَ النّاسِ/ 8122.
3- Allah'a yakın olan insanlardan ürker/ uzaklaşır. /8122
4ـ مَنِ اسْتَوْحَشَ عَنِ النّاسِ أنِسَ باللهِ سُبْحانَهُ/ 8811.
4- İnsanlardan ürken/ uzaklaşan, Allah'a yaklaşır. /8811
1ـ أنْسُ الأمْنِ تُذهبُهُ وَحْشَةُ الْوَحْدَةِ، وأنْسُ الجَماعَةِ يُنَكِّدُهُ وَحْشَةُ المَخافَةِ/ 2018.
1- Yalnızlığın dehşeti, asayişin huzurunu kaçırır; korkunun dehşeti ise, başkalarıyla olan yakınlığı çekilmez kılar. /2018
2ـ الأنسُ في ثَلاثةٍ: الزَّوْجَةِ الْمُوافِقَةِ، وَالْوَلَدِ الصّالحِ، وَالأخِ الْمُوافِقِ/ 2109.
2- Huzur üç şeydedir: Uyumlu eş, salih evlat ve uyumlu kardeş. /2109
3ـ أحَقُّ النّاسِ أنْ يُونَسَ بهِ، اَلْوَدُودُ، الْمَألُوفُ/ 2960.
3- Halk arasında samimi olmaya en layık kimse, (dostunu) çok seven cana yakın kimsedir. /2960
1ـ التُّؤَدَةُ مَمْدُوحَةٌ في كُلِّ شَيْءٍ إلاّ في فُرَصِ الْخَيْرِ/ 1937.
1- Hayrın dışında her yerde aceleci olmamak övgüye layıktır. /1937
2ـ التَّثَبُّتُ خَيْرٌ مِنَ العَجَلَةِ إلاّ في فُرَصِ الْخَيْرِ (البرِّ)/ 1949.
2- Hayırdan başka yerlerde dikkatli düşünmek, acele etmekten daha iyidir. /1949
3ـ التَّأنَّي حَزْمٌ/ 193.
3- Aceleci olmamak basirettir. /193
4ـ التّأنِّي يُوجِبُ الاسْتِظْهارَ/ 433.
4- Aceleci olmamak, sırtı kuvvetlendirir. /433
5ـ التّأنّي في الفِعْلِ يُؤمِنُ الْخَطَلَ/ 1310.
5- Yapılan işlerde acele etmemek, saçmalamayı önler. /1310
6ـ بالتّأنّي تَسْهُلُ الْمَطالِبُ/ 4226.
6- Aceleci olmamak, istenilen şeylere ulaşmayı kolaylaştırır. /4226
7ـ التّثبُّتُ في القَوْلِ يُؤمِنُ العِثارَ وَالزَّلَلَ/ 1359.
7- Dikkatli konuşmak, sürçmeyi ve düşmeyi önler. /1359
8ـ بالتّأنّي تَسْهَلُ الأسْبابُ/ 4309.
8- Aceleci olmamakla vesileler kolaylaşır. /4309
9ـ رُوَيْداً يُسْفِرُ الظّلامُ، كَأنْ قَدْ وَرَدَتِ الأظْعانُ يُوشِكُ مَنْ أسْرَعَ أنْ يَلْحَقَ/ 5432.
9- Yavaş ol hele! Karanlıklar aydınlandı aydınlanacak. (Kervandan) ayrılanlar, varacakları yere vardılar. Acele eden, neredeyse onlara katıldı katılacak. /5432
10ـ صِلْ عَجَلَتَكَ بِتَأنّيكَ، وَسَطْوَتَكَ بِرِفْقِكَ، وَشَرَّكَ بِخَيْرِكَ، وَانْصُرِ العَقْلَ عَلى الهَوى تَمْلِكِ النُّهى/ 5849.
10- Aceleciliğini yavaşlıkla, sertliğini yumuşaklıkla, şerrini hayırla birbirine bağla. Heva-hevesin için aklına yardım et ki idrakine sahip olasın. /5849
11ـ عَلَيْكَ بالأناةِ فَإنَّ المُتأنّي حَرىٌّ بالإصابةِ/ 6090.
11- Sakın aceleci olma! Zira dikkatli davranan, doğruluğa daha layıktır. /6090
12ـ في التّأنّي اسْتِظهارٌ/ 6477.
12- Dayanıklılık, aceleci olmamakta yatar. /6477
13ـ في الأناةِ السّلامَةُ/ 6526.
13- Sağlamlık, aceleci olmamakta yatar. /6526
14ـ مَنْ اِتّأدَ أمِنَ مِنَ الزّلَلِ/ 8051.
14- İşlerinde aceleci olmayan hatadan güvende olur. /8051
15ـ لا إصابَةَ لِمَنْ لا أناةَ لهُ/ 10783.
15- Dikkatli olmayan amacına ulaşmaz. /10783
16ـ الأناةُ حُسْنٌ/ 60.
16- Dikkatli olmak güzeldir. /60
17ـ الأناةُ إصابَةٌ/ 128.
17- Dikkatlilik, doğruluktur. /128
18ـ الْمُتَأنّي حَرِيٌّ بالإصابةِ/ 791.
18- Aceleci olmayan doğruluğa daha iyi yaraşır. /791
19ـ الْمُتَأنّي مُصيبٌ وَإنْ هَلَكَ/ 1229.
19- Acele etmeyen helak olsa da hedefine ulaşır. /1229
20ـ أصابَ مُتَأنٍّ أوْ كادَ/ 1290.
20- Acele etmeyen hedefine ulaşmış ya da ulaşmak üzeredir. /1290
1ـ التّأيّدُ حَزْمٌ/155.
1- Direnmek basiretliliktir. /155
[1] - Deveyi yeren hadisler de mevcuttur. Burada kastedilen, yük taşıyan develer olmayıp sahibi için yavru koruyan deve de olabilir. Yine burada kastedilen, hayrı Hak Teala’dan dilemektir; deve çöktüğünde, eşya yüklendiğinde... Aynı zamanda dua etmek olabilir; size hayır getirmesi için ya da size getirdiklerinden dolayı (dua etmek, şükretmek) sadaka vermek. Aynı zamanda da devenin gidişinde, gelişinde dua etmek, Allah’tan hayır dilemek olabilir.
[2] - Herkes için belirli bir ömür takdir edilmiştir.
[3] - Dünyada karşılaşılan acı olaylar ahirette karşılık bulacağı için insan ahirette bu karşılıklarla hoşnut olacaktır.
[4] - Nehcü'l-Belaga, Hikmetler ve öğütler bâbı.
[5] - Bazı nüshalarda "iyiliği emreden" şeklinde de gelmiştir.
[6] - Bazı nüshalarda "imanı olmaz" şeklindedir.
[7] - Bazı nüshalarda "İslam'ın" şeklinde geçmiştir.
[8] - Bazı nüshalarda "güvencenin" şeklinde geçmiştir.
[9] - Bazı nüshalarda "ilim" şeklinde geçmiştir.
[10] - Bazı nüshalarda "megmum" (hüzünlü), bazı nüshalarda da "megmur" (uzun uzadıya) olarak geçer.
GERİ | İNDEKS |