GERİ İNDEKS İLERİ

37ـ مَنْ سَعى لِدارِ إقامَتِهِ خَلُصَ عَمَلُهُ وَكَثُرَ وَجَلُهُ/ 8599.

37- Kalıcı evi için çalışanın ameli ihlaslı olur; (Allah) korkusu artar. /8599

38ـ مَنْ أيْقَنَ بِالآخِرَةِ سَلا عَنِ الدُّنيا/ 8665.

38- Ahirete yakîn eden dünyadan yüz çevirir. /8665

39ـ مَنْ أكْثَرَ مِنْ ذِكْرِ الآخِرَةِ قَلَّتْ مَعْصِيَتُهُ/ 8769.

39- Ahireti çokça yâd edenin günahı az olur. /8769

40ـ مَنْ أصْلَحَ أمْرَ آخِرَتهِ، أصْلَحَ اللهُ لَهُ أمْرَ دُنياهُ/ 8857.

40- Kim ahiretini düzeltirse, Allah da onun dünyevî işlerini düzeltir. /8857

41ـ مَنْ كانَتِ الآخِرَةُ هِمَّتَهُ بَلَغَ مِنَ الخَيْرِ غايَةَ اُمْنيَّتِهِ/ 8902.

41- Tüm gayreti ahiret olan kimse arzuladığı hayırların doruğuna ulaşır. /8902

42ـ مَنْ لَمْ يَعْمَلْ لِلآخِرَةِ لَمْ يَنَلْ أمَلَهُ/ 8994.

42- Ahiret için çalışmayan arzusuna ulaşmaz. /8994

43ـ مَنْ كانَ فيهِ ثَلاثٌ سَلِمَتْ لَهُ الدُّنيا والآخِرَةُ: يَأمُرُ بالمَعْرُوفِ وَيَأتَمِرُ بِهِ، وَيَنْهى عَنِ المُنْكَرِ وَيَنْتَهي عَنْهُ، وَيُحافِظُ على حُدُودِ اللهِ جَلَّ وَعلا/ 9076.

43- Kimde şu üç özellik varsa, ahireti de dünyası da güvende olur: İyiliği emretmek ve kendi onu kabullenmek, kötülükten sakındırmak ve kendi de sakınmak, Allah'ın koyduğu kanunları gözetmek. /9076

44ـ ما أخْسَرَ مَنْ لَيْسَ لَهُ في الآخِرَةِ نَصِيبٌ/ 9625.

44- Ahiretten nasibi olmayan nasıl da ziyandadır! /9625

45ـ مِرارَةُ الدُّنيا حَلاوَةُ الآخِرَةِ/ 9793.

45- Dünyanın acısı ahiretin lezzetidir.[3] /9793

46ـ مَا المَغْرُورُ الّذي ظَفِرَ مِنَ الدُّنيا بأدنى سُهْمَتِهِ (بِأعْلى هِمَّتِهِ) كالآخَرِ الَّذي ظَفِرَ مِنَ الآخِرَةِ بأعْلى هِمَّتِهِ (بأدنى سُهمَتِهِ)/ 9686.

46- Bütün çabalarıyla dünyadan az bir nasip alarak buna kanan kimseyle bütün çabalarıyla ahirette zafere ulaşan kimse asla bir olmaz. /9686

47ـ نالَ المُنى مَنْ عَمِلَ لِدارِ البَقاءِ/ 9951.

47- Ahireti için çalışan arzusuna kavuşur. /9951

48ـ لا تبيعُوا الآخرَةَ بالدُّنيا، وَلا تَسْتَبْدِلُوا الفَناءَ بِالبَقاءِ/ 10335.

48- Ahiretinizi dünyaya satmayın, kalıcıyı geçiciye değişmeyin. /10335

49ـ لا يَشْغَلَنَّكَ عَنِ العَمَلِ لِلآخِرَةِ شُغلٌ فإنَّ المُدَّةَ قَصيرَةٌ/ 10286.

49- Hiçbir şey seni ahiret için çalışmaktan alıkoymasın. Doğrusu süre, pek kısadır. /10286

50ـ لا تَجْتَمِعُ الآخِرَةُ وَالدُّنيا/ 10575.

50- Ahiret ile dünya asla bir arada olmaz. /10575

51ـ لا تَجْتَمِعُ الفَناءُ وَالبَقاءُ/ 10576.

51- Kalıcı ile geçici asla bir arada olmaz. /10576

52ـ لا يُدْرِكُ أحَدٌ ما يُريدُ مِنَ الآخِرَةِ إلاّ بِتَرْكِ ما يَشتَهي مِنَ الدُّنيا/ 10822.

52- Dünyadan arzuladığını terk etmeyen kimse ahiretten istediğine ulaşamaz. /10822

53ـ يَنبَغي لِمَنْ أيْقَنَ بِبَقاءِ الآخِرَةِ وَدَوامِها أنْ يَعْمَلَ لَها/ 10934.

53- Ahiretin kalıcı ve devamlı olduğuna yakîn eden kimseye orası için amel etmek yakışır. /10934

54ـ لا يَتْرُكُ النَّاسُ شَيْئاً مِنْ دُنياهُمْ لإِصلاحِ آخِرَتِهِم إلاّ عَوَّضَهُمُ اللهُ سُبْحانَهُ خَيْراً مِنْهُ/ 10830.

54- Ahiretini düzeltmek için dünyadan yana bir şey terk edene Allah ondan daha hayırlısını nasip eder. /10830

55ـ ارْغَبُوا فيما وَعَدَ اللهُ المُتَّقينَ، فإنّ أصْدَقَ الوَعْدِ ميعادُهُ/ 2514.

55- Allah'ın takvalılar için söz verdiği şeylere rağbet edin. Doğrusu en samimi vaat, onun vaadidir. /2514

56ـ إنَّ غَداً مِنَ اليَوْمِ قَريبٌ، يَذْهَبُ اليَومُ بِما فيهِ، ويَأتي الْغَدُ لاحِقاً بِهِ/ 3503.

56- Yarın, bugüne çok yakındır. Bugün, içindekilerle birlikte gidecek, ama yarın bugünün ardından gelecektir. /3503

57ـ إنَّ الغايَةَ أمامَكُمْ، وَإنَّ السَّاعَةَ وَرائَكُمْ تَحْدُوكُمْ/ 3508.

57- Hedef, önünüzdedir. Kıyamet ise arkanızdan sizi itmektedir. /3508

58ـ إنّ لَكُمْ نِهايَةً فَانْتَهُوا إلى نِهايَتِكُمْ، وَإنّ لَكُمْ عَلَماً فانْتَهُوا بِعَلَمِكُمْ/ 3509.

58- Sizin, er ya da geç ulaşacağınız bir hedefiniz var; ona doğru ilerleyin. Önünüzde ise bir kılavuz [Ehl-i Beyt (a.s)] var; o halde kılavuzunuzu izleyin. /3509

59ـ إنَّ المَرْءَ قَدْ يَسُرُّهُ دَرَكُ ما لَمْ يَكُنْ لِيَفُوتَهُ، وَيَسُوءُهُ فَوْتُ ما لَمْ يَكُنْ لِيُدْرِكَهُ، فَلْيَكُنْ سُرُورُكَ بِما نِلْتَ مِنْ آخِرَتِكَ، وَلْيَكُنْ أسَفُكَ على ما فاتَكَ مِنْها، وَلْيَكُنْ هَمُّكَ لِما بَعْدَ المَوْتِ/ 3586.

59- İnsan bazen kavuşmaması gereken şeye kavuşur, sevinir; bazen de ulaşmaması gereken şeyi kaybeder, üzülür. Sevincin, ahiretinden kavuştuğun şeyler için; üzüntün, ahiretten kaybettiğin şeyler için; çabaların da ölümden sonrası için olsun. /3586

60ـ اجْعَلْ هَمَّكَ لآخِرَتِكَ، وَحُزْنَكَ على نَفْسِكَ، فَكَمْ مِنْ حَزينٍ وَفَدَ بِهِ حُزْنُهُ على سُرُورِ الأبَدِ، وَكَمْ مِنْ مَهْمُومٍ أدْرَكَ أمَلَهُ/ 2453.

60- Çabalarını ahiretin için kıl, nefsinden dolayı da hüzünlen. Nice insanın hüznü, onu sonsuz sevince götürür; nice kederli ise arzusuna ulaşır. /2453

61ـ اسْتَعِدُّوا لِيَومٍ تَشْخَصُ فيهِ الأبْصارُ وَتتَدَلَّهُ لِهَولِهِ العُقُولُ وَتَتَبَلَّدُ البَصائِرُ/ 2573.

61- Gözlerin fal taşı gibi açılacağı, akılların dehşete düşeceği ve bakışların değişeceği o güne hazırlanın. /2573

62ـ احْذَرُوا يَوْماً تُفْحَصُ فيهِ الأعْمالُ، وتَكْثُرُ فيهِ الزِّلْزالُ، وَتَشيبُ فيهِ الأطْفالُ/ 2629.

62- Amellerin araştırılacağı, titremelerin artacağı ve çocukların yaşlanacağı o günden çekinin. /2629

63ـ إيَّاكَ أن تَخْدَعَ عَنْ دارِ القَرارِ، وَمَحَلِّ الطَّيِّبينَ الأخْيارِ، والأولياءِ الأبْرارِ الَّتي نَطَقَ القُرآنُ بِوَصْفِها، وأثنى على أهْلِها، وَدَلَّكَ اللهُ سُبْحانَهُ عَلَيْها وَدَعاكَ إلَيها/ 2734.

63- Kalıcı yerden, seçkin insanların ve pak velilerin mekânından sakın gafil olma. Allah orayı Kurân'da anlatmış, içindekileri övmüş, sana oranın yolunu göstermiş ve seni oraya davet etmiştir. /2734

64ـ ألا مُتَزَوِّدٌ لآخِرَتِهِ قَبْلَ اُزُوفِ رِحْلَتِهِ/ 2755.

64- Dünyadan yola çıkmadan önce ahireti için yol azığı hazırlayan yok mu? /2755

65ـ اَلآخِرَةُ دارُ مُسْتَقَرِّكُمْ، فَجَهِّزُوا إليهما ما يَبْقى لَكُمْ/ 2050.

65- Ahiret sizin kalıcı yurdunuzdur. Öyleyse orada sizin için kalıcı olabilecek şeyler hazırlayın. /2050

66ـ إجْعَلْ هَمَّكَ وَجِدَّكَ لآخِرَتِكَ/ 2288.

66- Tüm çaba ve gayretini ahiret için sarf et. /2288

67ـ اجْعَلْ هَمَّكَ لِمَعادِكَ تَصْلَحْ/ 2308.

67- Çabanı ahiretin için sarf et ki ıslah olasın. /2308

68ـ اسْتَفْرغْ جَهْدَكَ لِمَعادِكَ تُصْلِحْ مَثْواكَ، ولا تَبِعْ آخِرَتَكَ بِدُنياكَ/ 2411.

68- Ahiret yurdunu düzenlemek için bütün gayretini kıyamete harca ve sakın ahiretini dünyaya satma. /2411

69ـ اجعَلْ جِدَّكَ لإعدادِ الجَوابِ لِيَومِ المَسْئَلَةِ (المُسائَلَة) والحِساب/ 2436.

69- Sorgu ve hesap gününe cevap yetiştirmek için çalış. /2436

70ـ أوْفَرُ النَّاسِ حَظَّاً مِنَ الآخِرَةِ أقَلُّهُمْ حَظّاً مِنَ الدُّنيا/ 3222.

70- Ahiretten en çok nasiplenecek olan, dünyasından en az nasiplenendir. /3222

71ـ إنّي آمُرُكُمْ بِحُسْنِ الاسْتِعْدادِ وَالإكثارِ مِنَ الزَّادِ لِيَوْمٍ تَقْدِمُونَ على ما تُقَدِّمُونَ، وَتَنْدَمُونَ على ما تُخَلِّفُونَ، وَتُجْزَوْنَ بِمَا كُنْتُمْ تُسَلِّفُونَ/ 3784.

71- Ben, size iyi hazırlanmayı, gönderdiklerinizin size ulaşacağı, arkanızda bıraktıklarınıza pişman olacağınız ve yaptıklarınızın karşılığını göreceğiniz o gün için çok azık toplamanızı emrediyorum. /3784

72ـ إذا أعرَضْتَ عَنْ دارِ الفَنَاءِ، وَتَوَلَّهْتَ بِدَارِ البَقاءِ، فَقَدْ فازَ قِدْحُكَ، وَفُِتحَتْ لَكَ أبْوابُ النَّجاحِ، وَظَفِرْتَ بِالفَلاحِ/ 4140.

72- Geçici evden yüz çevirip kalıcı eve yönelirsen hedefi bulmuş, kurtuluş kapıları yüzüne açılmış ve esenliğe ulaşmış olursun. /4140

73ـ ثَوابُ الآخِرَةِ يُنْسي مَشَقَّةَ الدُّنيا/ 4692.

73- Ahiretin sevabı, dünyanın meşakkatini unutturur. /4692

74ـ خُذْ مِمَّا لا يَبْقى لَكَ وَلا تَبْقى لَهُ لِما لا تُفارِقُهُ وَلا يُفارِقُكَ/ 5094.

74- Sana kalmayacak ve senin de ona kalmayacağın yerden (dünya) senin ondan, onun da senden ayrılmayacağı yer (ahiret) için bir şeyler al. /5094

75ـ خُذْ مِنْ صالِحِ العَمَلِ، وَخالِلْ خَيْرَ خَليلٍ، فإنَّ لِلْمَرءِ ما اكْتَسَبَ، وَهُوَ في الآخِرَةِ مَعَ مَنْ أحَبَّ/ 5096.

75- Salih amel işle ve iyi dost edin. Zira insan, kazandığının sahibidir ve ahirette sevdiğiyle beraber olur. /5096

76ـ دارُ البَقاءِ مَحَلُّ الصِّدّيقينَ وَمَوطِنُ الأبْرارِ والصَّالِحينَ/ 5126.

76- Ahiret evi sıddıkların yeri, iyiler ve salihlerin de vatanıdır. /5126

77ـ ذِكْرُ الآخِرَةِ دَواءٌ وَشِفاءٌ/ 5175.

77- Ahireti yâd etmek ilaç ve şifadır. /5175

78ـ رَحِمَ اللهُ امْرَءاً أخَذَ مِنْ حَياةٍ لِمَوْتٍ، وَمِنْ فَناءٍ لِبَقاءٍ، وَمِنْ ذاهِبٍ لِدَائِمٍ/ 5220.

78- Hayattan ölüm için, geçiciden kalıcı için, gidiciden daimî için bir şeyler hazırlayana Allah rahmet etsin. /5220

79ـ عَلَيْكَ بِالآخِرَةِ تَأْتِكَ الدُّنيا صاغِرَةً/ 6080.

79- Ahirete yönel ki dünya sana alçalarak gelsin. /6080

80ـ وكُلُّ شَيْءٍ مِنَ الآخِرَةِ عِيانُهُ أعْظَمُ مِنْ سَماعِهِ، (فَلْيَكْفِكُمْ مِنَ العِيانِ السَّماعُ وَمِنَ الغَيْبِ الخَبَرُ)/ 6907.

80- Ahirette göreceğiniz şeyler, dünyada şu an duyduklarınızdan daha azametlidir. /6907

81ـ كَيفَ يَعْمَلُ لِلآخِرَةِ المَشْغُولُ بِالدُّنيا؟!/ 6976.

81- Dünyayla meşgul olan ahiret için nasıl çalışabilir ki? /6976

82ـ إنَّكُمْ إلى عِمارَةِ دارِ البَقاءِ أحْوَجُ مِنْكُمْ إلى عِمارَةِ دارِ الفَناءِ/ 3832.

82- Sizler geçici evinizden ziyade kalıcı evinizi mâmurlaştırmaya daha muhtaçsınız. /3832

83ـ إنَّكُمْ إنَّما خُلِقْتُمْ لِلآخِرَةِ لا لِلدُّنيا، وَللبَقاءِ لا لِلْفَناءِ/ 3843.

83- Siz ancak ahiret için yaratıldınız, dünya için değil; sonsuzluk için yaratıldınız, yokluk için değil. /3843

84ـ إنَّما خُلِقْتُمْ لِلْبَقاءِ لا لِلفَناءِ، وَإنّكُمْ في دارِ بُلْغَةٍ وَمَنْزِلِ قُلْعَةٍ/ 3862.

84- Siz ancak sonsuzluk için yaratıldınız, yokluk için değil. Doğrusu siz, yeterlilik yurdunda ve ödünç bir evdesiniz. /3862

85ـ صَلاحُ الآخِرَةِ رَفْضُ الدُّنيا/ 5806.

85- Ahiretin salâhı, dünyayı terk etmektedir. /5806

86ـ عَجِبْتُ لِمَنْ عَرَفَ رَبَّهُ كَيْفَ لا يَسْعى لِدارِ البَقاءِ؟!/ 6265.

86- Rabbini tanıdığı halde kalıcı evi için çalışmayana şaşarım. /6265

87ـ مَنْ أيْقَنَ بِما يَبْقى زَهِدَ فيما يَفْنى/ 8422.

87- Kalıcı olana yakîn eden kimse yok olacak şeylere karşı zahit olur. /8422

88ـ مَنْ أحَبَّ الدَّارَ الباقيَةَ لَهى عَنِ اللّذَّات/ 8593.

88- Kalıcı evi seven, lezzetlerden yüz çevirir. /8593

89ـ مَنْ أمَّلَ ثوابَ الحُسْنى لَمْ تُنْكَدْ آمالُهُ/ 9020.

89- Ahiret hayrını arzulayanın arzusu boşa çıkmaz. /9020

90ـ أيَسُرُّكَ أنْ تَلْقَى اللهَ غَداً في القِيامَةِ وَهُوَ عَلَيْكَ راضٍ غَيرُ غَضْبانَ؟ كُنْ في الدُّنيا زاهِداً، وَفي الآخرَةِ راغباً، وعَلَيْكَ بِالتَّقوى والصِّدقِ، فَهُما جِماعُ الدِّينِ، والْزَمْ أهْلَ الحقِّ، وَاعْمَلْ عَمَلَهُمْ تَكُنْ مِنْهُمْ/ 2827.

90- Yarın kıyamet gününde Allah'ın huzuruna çıktığında onun sana gazap etmeyip bilakis senden razı olmasını ister misin? Öyleyse dünyada zahit ol, ahireti arzula; takvalı ve doğru ol. Çünkü dini bu ikisi bütünleştirir. Hak ehlinden ayrılma ve onlar gibi amel et ki onlardan olasın. /2827

91ـ ما ظَفِرَ بِالآخِرَةِ مَنْ كانَتِ الدُّنيا مَطْلَبَهُ/ 9558.

91- Hedefi dünya olan kimse ahirette zafere ulaşmaz. /9585

92ـ مَا المَغْبُوطُ الَّذي فازَ مِنْ دارِ البَقاءِ بِبُغيَتِهِ كالمَغبُونِ الَّذي فاتَهُ النَّعيمُ بِسُوءِ اخْتيارِهِ وَشَقاوَتِهِ/ 9687.

92- Kötü niyeti ve kötü seçimiyle dünyaya meyledip ahiret nimetlerini kaybedenle, ahirette isteğine ulaştığından dolayı herkesin gıpta ettiği kimse bir olmaz. /9687

93ـ لا تَكُنْ مِمَّن يَرْجوُ الآخِرَةَ بِغَيْرِ عَمَلٍ، وَيُسَوِّفُ التَّوبَةَ بِطُولِ الأمَلِ، يَقُولُ في الدُّنيا بِقَوْلِ الزَّاهِدينَ، وَيَعمَلُ فيها بِعَمَلِ الرَّاغِبينَ/ 10404.

93- Amel etmeden ahireti arzulayanlardan olma. Onlar arzularının çokluğu nedeniyle tövbe etmeyi geciktirir; dünya hayatında zahitlerin sözünü söyler, ama amelde dünyaya meyledenler gibi davranırlar. /10404

94ـ لا يُنْعَمُ بِنَعيمِ الآخِرَةِ إلاّ مَنْ صَبَرَ على بَلاء الدُّنيا/ 10752.

94- Dünyanın belalarına sabretmeyenler, ahiretin nimetlerine ulaşamazlar. /10752

95ـ لا يَنْفَعُ العَمَلُ لِلآخِرَةِ مَعَ الرَّغْبَةِ في الدُّنيا/ 10829.

95- Dünyaya rağbet ederek ahiret için yapılan amelin faydası olmaz. /10829

96ـ لا يُدْرِكُ أحَدٌ رِفْعَةَ الآخِرَةِ إلاّ بِإخلاصِ العَمَلِ، وتَقْصيرِ الأمَلِ، وَلُزُومِ التَّقوى/ 10864.

96- Ahiretin yüce makamlarını ancak ameli ihlaslı, arzusu kısa ve takvaya riayet eden kimseler elde edebilirler. /10864

97ـ اسْتَحِقُّوا مِنَ اللهِ ما أعَدَّ لَكُمْ بِالتَّنَجُّزِ لِصِدْقِ ميعادِهِ والحَذَرِ مِنْ هَوْلِ مَعادِهِ/ 2515.

97- Allah'ın sizler için hazırladığı (cenneti), onun verdiği vaatleri onaylayıp ahiret azabından korkarak kazanın. /2515

KARDEŞLİK, DOSTLUK, ARKADAŞLIK

1ـ اَلإخْوانُ أفْضَلُ العُدَدِ/ 1045.

1- Kardeşlik, (zorlukta) en iyi azıktır. /1045

2ـ المُعينُ عَلَى الطَّاعَةِ خَيرُ الأصحابِ/ 1142.

2- Allah'a itaatte sana yardımcı olan kimse en iyi arkadaştır. /1142

3ـ الصَّديقُ مَنْ صَدَقَ غَيبُهُ (غَيْبَتُهُ)/ 1151.

3- Asıl arkadaş, kalbiyle görüntüsü aynı olandır. /1151

4ـ اَلفَقْدُ المُمْرِضُ (المُرْمِضُ) فَقْدُ الأحبابِ/ 1158.

4- En kötü yokluk, arkadaştan yoksun olmaktır. /1158

5ـ اَلصَّاحِبُ كالرُّقعَةِ فَاتَّخِذْهُ مُشاكِلاً/ 1177.

5- Arkadaş yamaya benzer. O halde onu kendi renginden seç. /1177

6ـ الرَّفيقُ كالصَّديقِ فَاخْتَرْهُ مُوافِقاً/ 1180.

6- Arkadaş, dost gibidir. O halde kendine uygun arkadaş edin. /1180

7ـ اَلْغَريبُ مَنْ لَيْسَ لَهُ حَبيبٌ/ 1204.

7- Asıl garip, dostu olmayan kimsedir. /1204

8ـ إخْوانُ الدّين أبْقى مَوَدَّةً/ 1360.

8-  Din kardeşliği, sevgisi en kalıcı olan kardeşliktir. /1360

9ـ أخٌ تَسْتَفيدُهُ خَيْرٌ مِنْ أخٍ تَسْتَزيدُهُ/ 1362.

9- Kendisinden (ilmen) faydalandığın kardeşin, (maddî olarak) faydalandığın kardeşinden daha hayırlıdır. /1362

10ـ اِسْتِفْسادُ الصَّديقِ مِنْ عَدَمِ التَّوفيقِ/ 1479.

10- Dostu rencide etmek, uyumsuzluktandır. /1479

11ـ اَلإخوانُ زينَةٌ فِي الرَّخاءِ وَعُدَّةٌ فِي البَلاء/ 1527.

11- Kardeşlik rahatlıkta ziynet, zorlukta azıktır. /1527

12ـ إخوانُ الدُّنيا تَنْقَطِعُ مَوَدَّتُهُمْ لِسُرْعَةِ انْقِطاعِ أسبابِها/ 1796.

12- Dünya kardeşlerinin dostluğu çabuk biter. Zira onları bu kardeşliğe iten şeyler geçicidir. /1796

13ـ خَيرُ إخْوانِكَ مَنْ واساكَ بِخيرِهِ وخَيرٌ مِنهُ مَنْ أغناكَ عَنْ غيرِهِ/ 5013.

13- En hayırlı kardeşin, sana malıyla yardım edendir. Ondan daha hayırlısı ise seni başkasına muhtaç etmeyendir. /5013

14ـ خَيرُ الإخْوانِ أنْصَحُهُمْ وَشَرُّهُمْ أغَشُّهُمْ/ 5014.

14- En iyi dost, en iyi nasihat edendir; en kötüsü ise en kötü aldatandır. /5014

15ـ خَيرُ الإخْوانِ مَنْ لَمْ تكُنْ على الدُّنيا اُخُوَّتُهُ/ 5016.

15- Dostların en iyisi, dostluğu dünya üzerine kurulu olmayanıdır. /5016

16ـ خَيرُ الإخوانِ مَنْ كانَتْ في اللهِ مَوَدَّتُه/ 5017.

16- Dostların en iyisi, sevgisi Allah için olanıdır. /5017

17ـ خَيرُ الإخوانِ مَنْ إذا فَقَدْتَهُ لَمْ تُحِبَّ البَقاءَ بَعدَهُ/ 5018.

17- En iyi dost, o öldükten sonra artık yaşamayı istemediğin dostundur. /5018

18ـ خَيرُ إخوانِكَ مَنْ سارَعَ إلَى الخَيرِ وجَذَبَكَ إليه، وَأَمَرَكَ بِالبِرِّ وَأعانَكَ علَيْهِ/ 5021.

18- En iyi dost, hayra doğru koşup seni o hayra cezbeden ve sana iyiliği emredip bu konuda sana yardımcı olan kimsedir. /5021

19ـ خَيرُ إخوانِكَ مَنْ دَعَاكَ إلى صِدْقِ المَقالِ بِصِدقِ مَقالِهِ وَنَدَبَكَ إلى أفضلِ الأعمالِ بِحُسنِ أعمالهِ/ 5022.

19-  En iyi dost, doğru konuşup seni doğruluğa davet eden ve güzel amelleri ile seni güzel amel işlemeye davet eden kimsedir. /5022

20ـ خَيرُ إخوانِكَ مَنْ دَلَّكَ على هُدىً، وَألبَسَكَ (أكْسَبَكَ) تُقىً، وَصَدَّكَ عَنِ اتّباع هَوىً/ 5029.

20- En iyi dost, seni hidayete yönlendiren, takva elbisesi giydiren ve nefsî arzularına uymanı engelleyen kimsedir. /5029

21ـ خَيرُ إخوانِكَ مَنْ واساكَ/ 5035.

21- En iyi dost, malını seninle paylaşan kimsedir. /5035

22ـ رُبَّ أخٍ لَمْ يَلِدْهُ اُمُّكَ/ 5251.

22- Nice kardeşlerin vardır ki onları annen doğmamıştır. /5251

23ـ صَديقُ الجاهلِ مَتْعُوبٌ مَنكُوبٌ/ 5829.

23- Cahil ile dost olan, dostluğuyla kınanan ve pişmanlık duyan kimsedir. /5829

24ـ صاحِبِ الإخوانَ بالإحسانِ، وَتَغَمَّدْ ذُنُوبَهُم بالغُفْرانِ/ 5832.

24- Kardeşlerine iyilikle arkadaşlık et ve hatalarını bağışlayarak görmezden gel. /5832

25ـ صاحبِ العُقلاءَ تَغْنَمْ وَأعرِضْ عنِ الدُّنيا تَسلَمْ/ 5835

25- Akıllı insanlarla arkadaşlık et ki kazançlı çıkasın; dünyaya sırt çevir ki sağlam kalasın. /5835

26ـ صاحبِ العُقَلاءَ وَجالِسِ العُلَماءَ، وَاغْلِبِ الهوى، تُرافِقِ المَلأ الأعلى/ 5837.

26- Akıllı insanlarla arkadaşlık et, âlimlerle otur ve dürtülerini yen ki en yüce makamlara eresin. /5837

27ـ صاحبِ الحُكَماءَ، وَجالِسِ الحُلَماءَ، وَأعرِضْ عَنِ الدُّنيا تَسْكُنْ جَنَّةَ المأوى/ 5838.

27- Hikmet sahipleriyle arkadaşlık et, yumuşak huylularla otur ve dünyadan yüz çevir ki Me'vâ Cenneti'nde yer edinesin. /5838

28ـ صُحْبَةُ الأشرارِ تُكْسِبُ الشَّرَّ كالرّيحِ إذا مَرَّتْ بالنَّتِنِ حَمَلَتْ نَتِنَاً/ 5839.

28- Kötülerle oturmak, tıpkı rüzgârın kötü koku üzerinden geçerken beraberinde kötü kokuyu da getirmesi gibi kötülüğü getirir. /5839

29ـ صُحْبَةُ الأحْمَقِ عَذابُ الرُّوحِ/ 5841.

29- Ahmakla arkadaşlık ruha azaptır. /5841

30ـ صُحْبَةُ الوَليِّ اللَّبيبِ حَياةُ الرُّوحِ/ 5842.

30- Akıllı dostun arkadaşlığı ruha hayat verir. /5842

31ـ صَديقُ الأحمقِ في تَعَبٍ/ 5855.

31- Ahmağın dostu zorluk çeker. /5855

32ـ صَديقُ الجاهِلِ مَعْرَضٌ لِلْعَطَبِ/ 5856.

32- Cahilin dostu mahvolmaya yüz tutar. /5856

33ـ صَديقُكَ مَنْ نَهاكَ، وَعدُوُّكَ مَنْ اغراكَ/ 5857.

33- Senin dostun, (kötülüklerden) seni alıkoyan; düşmanın ise seni kışkırtandır. /5857

34ـ صُحبَةُ الأشرارِ تُوجِبُ سُوءَ الظَّنِّ بالأخيارِ/ 5868.

34- Kötülerle arkadaşlık kurmak, iyi insanlara karşı suizan doğurur. /5868

35ـ عَلَيكَ بِمُقارَنَةِ ذِي العَقلِ والدِّينِ فإنَّهُ خَيرُ الأصْحابِ/ 6115.

35- Akıl sahipleri ve dindarlarla arkadaşlık yap. Zira onlar en iyi arkadaştırlar. /6115

36ـ عَلَيكَ بإخْوانِ الصَّفا فإنّهُمْ زينَةٌ فِي الرَّخاءِ وَعَونٌ فِي البلاءِ/ 6128.

36- Kendine gönlü temiz kardeşler seç. Zira onlar rahatlıkta ziynet, zorlukta yardımcıdırlar. /6128

37ـ عَلَيكَ بِمُواخاةِ مَنْ حَذَّرَكَ وَنهاكَ فإنّهُ يُنجِدُكَ وَيُرشِدُكَ/ 6141.

37- Seni uyarıp (kötülükten) alıkoyanlarla dostluk kur. Zira onlar sana yardımcı ve yol gösterici olurlar. /6141

38ـ مَنّ تَألّفَ النَّاسَ أحَبُّوهُ/ 7895.

38- Kim halkla kaynaşırsa halk onu sever. /7895

39ـ الاصْطِحابُ قليلٌ/ 124.


GERİ İNDEKS İLERİ