GERİ İNDEKS İLERİ

35- Üç şey dinin kemalidir: İhlas, yakin ve kanaat. /4685

36ـ ثَباتُ الدّينِ بِقُوَّةِ اليَقين/ 4702.

36- Dinin sebatı yakinin gücüyledir. /4702

37ـ جِماعُ الدّينِ في إخلاصِ العَمَلِ، وَتَقْصيرِ الأمَلِ، وَبَذْلِ الإحسانِ، وَالكَفِّ عَنِ القَبيحِ/ 4770.

37- Dinin bütünlüğü ihlaslı amelde, arzuyu kısa tutmada, ihsan etmede ve çirkin olan şeyden alıkoymadadır. /4770

38ـ جَمالُ الدّينِ الوَرَعُ/ 4790.

38- Dinin cemali dindarlıktır. /4790

39ـ حُسْنُ الدّينِ مِنْ قُوَّةِ اليَقينِ/ 4814.

39- Dinin güzelliği, yakinin güçlü oluşundandır. /4814

40ـ حِفْظُ الدّينِ ثَمَرةُ المَعْرِفَةِ، وَرأسُ الحِكْمَةِ/ 4903.

40- Dini korumak bilginin meyvesi ve hikmetin başıdır. /4903

41ـ حَصِّنُوا الدّينَ بِالدُّنيا، وَلا تُحَصِّنُوا الدُّنيا بِالدّينِ/ 4910.

41- Dini dünyayla koruyun, dünyayı dinle korumaya çalışmayın. /4910

42ـ خَيْرُ أُمُورِ الدّينِ الوَرَعُ/ 4972.

42- Din konusunda yapılan en hayırlı iş, dindarlıktır. /4972

43ـ دَليلُ دينِ العَبْدِ وَرَعُهُ/  5103.

43- Dindarlık, kulun dinini gösterir. /5103

44ـ ذُدْ عَنْ شَرايِع الدّينِ، وَحُطْ ثُغُورَ المُسْلِمينَ، وَأحرِزْ دينَكَ وَأمانَتَكَ بِإنْصافِكَ مِنْ نَفْسِكَ، وَالعَمَلِ بِالعَدْلِ في رَعِيَّتِكَ/ 5193.

44- Dini hükümleri müdafaa et, Müslümanların sınırlarını koru; nefsinden yana dinini ve emanetini insafla, halktan yana amelini de adaletle koru. /5193

45ـ رَأسُ الدّينِ اِكْتِسابُ الْحَسَناتِ/ 5245.

45- Dinin başı, iyilik kazanmaya gayret göstermektir. /5245

46ـ زَيْنُ الدّينِ العَقْلُ/ 5466.

46- Dinin süsü akıldır. /5466

47ـ زَيْنُ الدّينِ الصَّبْرُ والرِّضا/ 5471.

47- Dinin süsü sabır ve rızadır. /47

48ـ سَبَبُ الوَرَعِ صِحَّةُ الدّينِ/ 5539.

48- Dindarlığın sebebi dinin sıhhatidir. /5539

49ـ سِياسَةُ الدّينِ بِحُسْنِ الوَرَعِ، وَاليَقينِ/ 5590.

49- Din, iyi dindarlık ve yakinle kemale erer. /5590

50ـ سَلامَةُ الدّينِ فِي اعتزِالِ النَّاسِ/ 5609.

50- Dinin sağlığı, halktan kaçınıp kenara çekilmekte mevcuttur. /5609

51ـ سَلامَةُ الدّينِ وَالدُّنيا في مُداراةِ النَّاسِ/ 5610.

51- Din ve dünya sağlığı, halkla iyi geçinmektedir. /5610

52ـ سِتَّةٌ يُخْتَبَرُ بِها دينُ الرَّجلِ: قُوَّةُ الدينِ، وصِدْقُ اليَقينِ، وَشِدَّةُ التَّقوى، وَمُغالَبَةُ الهَوى، وَقِلَّةُ الرَّغْبِ، والإجْمالُ فِي الطَّلَبِ/ 5632.

52- İnsanın dini altı şeyle sınanır: Dinin güçlülüğü, yakinin doğruluğu, takvanın şiddeti, heva ve hevese üstünlük, (dünyaya) rağbetin azlığı ve arzuyu kısa tutmak./5632

53ـ سِنامُ الدّينِ: الصَّبرُ، وَاليَقينُ، وَمُجاهَدَةُ الهوى/ 5633.

53- Dinin yüce derecesi sabır, yakin ve heva ve hevesle mücadele etmektir. /5633

54ـ سِتٌّ مِنْ قَواعِدِ الدّينِ: إخلاصُ اليَقينِ، وَنُصْحُ المُسْلِمينَ، وَإقامَةُ الصَّلاةِ، وَإيتاءُ الزَّكاةِ، وَحِجُّ البَيْتِ، والزُّهْدُ فِي الدُّنيا/ 5638.

54- Altı şey dinin kurallarındandır: Yakini ihlaslı kılmak, Müslümanlara öğüt vermek (ilahi emirlere çağırmak, kötülüğe karşı uyarmak), namaz kılmak, zekât vermek, Allah’ın evini haccetmek ve dünyaya karşı zahit olmak./5638

55ـ صَلاحُ الدّينِ الوَرَعُ/ 5796.

55- Dinin salahı dindarlıktır. /5796

56ـ صَلاحُ الدّينَ بِحُسْنِ اليَقينِ/ 5810.

56- Dinin salahı yakinin güzelliğiyledir. /5810

57ـ صَيِّرِ الدّينَ حِصْنَ دَوْلَتِكَ، وَالشُّكْرَ حِرْزَ نِعْمَتِكَ، فَكُلُّ دَوْلَةٍ يَحُوطُها الدّينُ لا تُغْلَبُ، وَكُلُّ نِعْمَةٍ يَحْرُزُها الشُّكْرُ لا تُسْلَبُ/ 5831.

57- Dini, devletinin kalesi; şükrü, nimetinin hisarı kıl. Zira dinin kapsadığı devlet yenik düşmez, şükrün çevrelediği nimet yağmalanmaz. /5831

58ـ صَيِّرِ الدّينَ جُنَّةَ حَياتِكَ، وَالتَّقْوى عُدَّةَ وَفاتِكَ/ 5858.

58- Dini, hayatına siper; takvayı ise ölümüne hazırlık edin. /5858

59ـ صَيانَةُ المَرءِ على قَدْرِ دِيانَتِهِ/ 5860.

59- Kişinin masunluğu, dindarlığı miktarıncadır. /5860

60ـ صُنْ دينَكَ بِدُنْياكَ تَرْبَحْهُما، وَلا تَصُنْ دُنْياكَ بِدينِكَ فَتَخْسَرَهُمَا/ 5861.

60- Dinini dünyanla koru ki ikisinden de faydalanasın; sakın dünyanı dininle koruma, yoksa ikisinde de zarar edersin. /5861

61ـ صُنِ الدّينَ بالدُّنيا يُنْجِكَ، وَلا تَصُنِ الدُّنْيا بِالدّينِ فَتُردِيَكَ/ 5863.

61- Dini, dünyayla koru ki kurtuluşa eresin; sakın dünyayı dinle koruma, yoksa seni helak eder. /5863

62ـ طُوبى لِمَنْ عَمِلَ بِسُنَّةِ الدّينِ، وَاقْتَفى آثارَ النَّبييّنَ/ 5969.

62- Dinî hükümlere amel eden, peygamberlerin izinden giden kimseye ne mutlu! /5969

63ـ عَلَيْكُمْ بِلُزُومِ الدّينِ، والتَّقوى، وَاليَقينِ، فَهُنَّ أحْسَنُ الحَسَناتِ، وَبِهِنَّ يُنالُ رَفيعُ الدَّرَجاتِ/ 6155.

63- Dini, takvayı ve yakini kendinize şart edinin; zira onlar, güzelliklerin en güzelidir; yüksek derecelere onlarla erilir. /6155

64ـ على قَدْرِ العَقْلِ يَكُونُ الدّينُ/ 6183.

64- Din/ dindarlık, akıl miktarıncadır. /6183

65ـ غايَةُ الدّينِ الإيمانُ/ 6345.

65- Dinin en son derecesi imandır. /6345

66ـ غايَةُ الدّينِ الرِّضا/ 6351.

66- Dinin en son derecesi rızadır. /6351

67ـ غايَةُ الدّينِ اَلأمْرُ بِالمَعْرُوفِ وَالنَّهيُ عَنِ المُنْكَرِ وَإقامَةُ الحُدُودِ/ 6373.

67- Dinin en son derecesi iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak ve (ilahî) hükümleri ayakta tutmaktır. /6373

68ـ فاقِدُ الدّينِ مُتَرَدٍّ فِي الكُفْرِ والضَّلالِ/ 6550.

68- Dinden yoksun olan küfre ve sapıklığa düşer. /6550

69ـ فَسادُ الدّينِ الدُّنيا/ 6554.

69- Dinin fesadı dünyadır. /6554

70ـ قِوامُ الشَّريعَةِ الأمَرُ بِالمَعْروفِ والنَّهيُ عَنِ المُنْكَرِ، وَأقامَةُ الحُدودِ/ 6817.

70- Dinin temeli iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak ve (ilahî) hükümleri ayakta tutmaktır. /6817

71ـ كَما أنَّ الجِسْمَ وَالظِّلَّ لا يَفْتَرِقانِ، كَذلِكَ الدّينُ وَالتَّوفيقُ لا يَفْتَرقانِ/ 7218.

71- Cisim ile gölge nasıl birbirlerinden ayrılmıyorlarsa din ile tevfik de aynı şekilde birbirlerinden ayrılmazlar. /7218

72ـ لِكُلِّ دينٍ خُلُقٌ، وَخُلُقُ الإيمانِ الرِّفْقُ/ 7296.

72- Her dinin kendisine has erdemi vardır; imanın erdemi ise (başkalarıyla) iyi geçinmektir. /7296

73ـ مَنْ دانَ تَحَصَّنَ/ 7710.

73- Dindar olan korunmuştur. /7710

74ـ مَنْ بَخِلَ بِدينِهِ جَلَّ/ 7922.

74- Dini konusunda cimrilik eden (ahiretini satmayan) yücelir. /7922

75ـ مَنْ لا دينَ لَهُ لا مُرُوَّةَ لَهُ/ 7930.

75- Dini olmayanın mertliği de olmaz. /7930

76ـ مَنْ تَفَقَّهَ فِي الدّينِ كَثُرَ/ 7961.

76- Dinini öğrenmeye çalışanın (saadeti) artar. /7961

77ـ مَنْ صَحَّتْ دِيانَتُهُ قَوِيَتْ أمانَتُهُ/ 8021.

77- Dini/ dindarlığı sağlam olanın emanettarlığı daha güvenli olur. /8021

78ـ مَنْ أفْسَدَ دينَهُ أفْسَدَ مَعادَهُ/ 8327.

78- Dinini bozan ahiretini bozar. /8327

79ـ مَنْ رُزِقَ الدّينَ فَقَدْ رُزِقَ خَيْرَ الدُّنيا والآخِرَةِ/ 8523.

79- Din ile nimetlendirilen, dünya ve ahiret hayrıyla nimetlendirilir. /8523

80ـ مَنْ كَرُمَ دينُهُ عِنْدَهُ هانَتِ الدُّنيا عَلَيْهِ/ 8605.

80- Din kimin gözünde yücelirse dünya ona ihanet eder. /8605

81ـ مَنْ قَوِيَ دينُهُ أيْقَنَ بِالجَزاءِ وَرَضِيَ بِمَواقِعِ القَضاءِ/ 8691.

81- Dini güçlenen, hesap gününe daha çok yakin eder; kendisine takdir görülen şeye razı olur. /8691

82ـ مَنْ لا دينَ لَهُ لا نَجاةَ لَهُ/ 8761.

82- Dini olmayanın kurtuluşu olmaz. /8761

83ـ مَنْ دَقَّ فِي الدّين نَظَرُهُ، جَلَّ يَوْمَ القِيامَةِ خَطَرُهُ/ 8807.

83- Din konusunda görüşü isabetli olanın kıyamette değeri yücelir. /8807

84ـ مَنْ تَهاوَنَ بِالدّين هانَ، وَمَنْ غالَبَ الحَقَّ لانَ/ 9018.

84- Dini hor gören horlanır, hakka üstün gelmeye çalışan ise yenik düşer. /9018

85ـ مَنِ اتَّخَذَ دينَ اللهِ لَهْواً وَلَعِباً أدْخَلَهُ اللهُ سُبْحانَهُ النَّارَ مُخَلَّداً فيها/ 9029.

85- Kim Allah’ın dinini alaya alır, onu eğlence edinirse Allah da onu ebedi ateşe atar. /9029

86ـ مَنْ أشْفَقَ على دينِهِ سَلِمَ مِنَ الرَّدى/ 9074.

86- Kim dininin üzerine titrerse helak olmaktan güvende olur. /9074

87ـ ما أوْهَنَ الدّينَ كَتَرْكِ إقامَةِ دينِ اللهِ وَتَضْييعِ الفَرائِضِ/ 9697.

87- Farzları zayi etmek ve Allah’ın dinini ayakta tutmamak gibi dini daha zelil kılan bir şey yoktur. /9697

88ـ مِلاكُ الدّينِ الوَرَعُ/ 9719.

88- Dinin ölçüsü dindarlıktır. /9719

89ـ مِلاكُ الدّينِ مُخالَفَةُ الهَوى/ 9722.

89- Dinin ölçüsü heva ve heveslere karşı gelmektir. /9722

90ـ نِعْمَ القَرينُ الدّينُ/ 9892.

90- Ne güzel yoldaştır din! /9892

91ـ نَزِّهُوا أدْيانَكُمْ عَنِ الشُّبَهاتِ، وَصُونُوا أنْفُسَكُمْ عَنْ مَواقِعِ الرَّيبِ الْمُوبِقاتِ/ 9971.

91- Dinlerinizi (inançlarınızı) şüphelerden arındırın; nefislerinizi helake iten tereddüt yerlerden koruyun. /9971

92ـ نِظامُ الّدينِ مُخالَفَةُ الهُوى، وَالتَّنَزُّهُ عَنِ الدُّنيا/ 9981.

92- Dinin düzeni heva ve heveslere muhalefet etmek, dünyadan arınmaktır. /9981

93ـ نِظامُ الدّينِ خَصْلَتانِ: إنْصافُكَ مِنْ نَفْسِكَ، ومُواساةُ إخْوانِكَ/ 9983.

93- Dinin düzeni iki hasletten ibarettir: Nefsine karşı insaflı olman ve (din) kardeşlerinle eşitlik üzere muamele etmen. /9983

94ـ هُدِىَ مَنْ تَجَلْبَبَ جِلْبابَ الدّينِ/ 10012.

94- Din giysisine bürünen hidayet olmuştur. /10012

95ـ في ذِكْرِ دينِ الإسْلامِ: هُوَ أبْلَجُ المَناهِجِ، نَيِّرُ الوَلائِجِ، مُشْرِفُ الأقْطارِ، رَفيعُ الغايَةِ/ 10053.

95- (İslam dinini anlatırken şöyle buyurmuştur:) O yolların en aydını, hükümlerin en açığıdır; (dinler arasında) en üstün bucaklar, hedef bakımından en yüce olanıdır. /10053

96ـ وَقُّوا دينَكُمْ بِالاِسْتِعانَةِ بِاللهِ/ 10107.

96- Dininizi Allah’tan yardım dileyerek koruyunuz. /10107

97ـ لا تَكُنْ غافِلاً عَنْ دينِكَ، حَريصاً على دُنياكَ، مُسْتَكْثِراً مِمّا لا يَبْقى عَلَيْكَ، مُسْتَقِلاًّ مَمّا يَبْقى لَكَ، فَيُورِدَكَ ذلِكَ العَذابَ الشَّديدَ/ 10407.

97- Dininden gafil olma, dünyana tamah etme, sana kalmayacak şeyde (dünyada) çok ısrar etme, kalacak şeyde de (ahiret) aza razı olma; yoksa bu iş, seni şiddetli azaba duçar eder. /10690

98ـ لا يَسْلَمُ الدّينُ مَعَ الطَّمَع/ 10690.

98- Din, tamahla sağlam kalmaz. /10690

99ـ لا يُسْلِمُ الدّينُ مَنْ تَحَصَّنَ بِهِ/ 10699.

99- Din, onu kendine kale edineni terketmez. /10699

100ـ يُسْتَدَلُّ على دينِ الرَّجُلِ بِحُسْنِ تَقْواهُ وَصِدْقِ وَرَعِهِ/ 10959.

100- Takvanın güzelliği ve dindarlığın doğruluğu kişinin dinine işarettir. /10959

DİNLEMEK

1ـ رَحِمَ اللهُ عَبْداً سَمِعَ حُكْماً فَوَعى، وَدُعِيَ إلى رَشادٍ فَدَنَى، وَأخَذَ بِحُجْزَةِ هادٍ فَنَجا/ 5213.

1- Bir hükmü duyduğunda onu koruyana (ona amel edene), doğru yola davet edildiğinde ona yaklaşıp, kaçmaya çalışmayana; hidayete yapışıp, böylelikle kurtulana Allah rahmet etsin!. /5213

2ـ لا يُؤْتَى العِلْمُ الاّ مِنْ سُوءِ فَهْمِ السّامِعِ/ 10559.

2- Dinleyenin kötü anlaması olmazsa ilmin başına bir şey gelmez. /10559

3ـ اِسْمَعْ تَعْلَمْ، وَاصْمُتْ تَسْلَمْ/ 2299.

3- Dinle, öğren; sus ve sağlam kal! /2299

4ـ مَنْ أحْسَنَ الاِسْتِماعَ تَعَجَّلَ الاِنْتِفاعَ/ 9243.

4- Güzel bir şekilde dinleyen, kazançta acele etmiştir. /9243

5ـ لا تَطْمَعْ في كُلِّ ما تَسْمَعُ، فَكَفى بِذلِكَ غِرَّةً (خُرْقاً)/ 10194.

5- Her duyduğuna tamah etme; bunun kendisi gaflet için yeterlidir. /10194

6ـ عَوِّدْ أُذُنَكَ حُسْنَ الاِسْتِماعِ، وَلا تُصْغِ إلى ما لا يَزيدُ في صَلاحِكَ اِسْتِماعُهُ، فَإنَّ ذلِكَ يُصْدِئُ القُلُوبَ وَيُوجِبُ المَذامَّ/ 6234.

6- Kulaklarını güzel bir şekilde dinlemeye alıştır; dinlediğinde çıkarını çoğaltmayacak şeylere kulak verme, zira bu, kalpleri karartır ve azarlanmaya neden olur. /6234

7ـ السَّامِعُ شَريكُ القائِلِ/ 518.

7- Dinleyen, anlatanın ortağıdır. /518

DİRENÇ

1ـ التّأيّدُ حَزْمٌ/155.

1-     Direnmek basiretliliktir. /155

DİRİ / CANLI / HAYATTA OLAN / HAYAT

1ـ الحيُّ لا يَكْتَفي/ 641.

1- Canlı, yetinmez (yani daima çaba halindedir). /641

2ـ ثَمرةُ الطُولِ الْحَياةِ السُّقمُ والْهَرَمُ/ 4623.

2- Uzun ömrün meyvesi hastalık ve ihtiyarlıktır. /4623

3ـ غايةُ الحياةِ الموتُ/ 6354.

3- Hayatın sonu ölümdür. /6354

4ـ ما أقْرَبَ الحياةَ مِنَ الموتِ/ 9487.

4- Hayat ölüme ne de yakındır. /9487

5ـ ما أقْرَبَ الْحَيَّ مِنَ الميِّتِ لِلِحاقِهِ بِهِ/ 9598.

5- Dirinin ölüye katılması ne de yakındır. /9598

6ـ ما أبْعَدَ الميِّتَ مِنَ الحَيِّ لانْقِطاعِهِ عَنهُ/ 9599.

6- Ölüyü diriden ayırıp uzaklaştıran şey nedir? /9599

DOĞRU / HAK YOL

1ـ الصَّوابُ أسَدُّ الفِعْلِ/ 537.

1- Doğru dürüst (yapılan) iş, en sağlam iştir. /597

2ـ الصَّوابُ مِنْ فُروعِ الرَّويَّةِ/ 1187.

2- Doğru yola gitmek fikrin dallarındandır. /1187

3ـ كَثْرَةُ الصَّوابِ تُنْبِئُ عَنْ وُفُورِ العَقْلِ/ 7091.

3- Doğru yolda gitmenin çokluğu, aklın çokluğunu gösterir. /7091

4ـ مَنْ تَوَخَّي الصَّوابَ أنْجَحَ/ 7873.

4- Doğru yolun peşinden giden zafere ulaşır. 7873

5ـ إذَا ازْدَحَمَ الجَوابُ نُفِيَ الصَّوابُ/ 4026.

5- Cevap üst üste yığıldığı zaman doğru yol uzaklaşır. /4026

DOĞRULUK

1ـ اَلصِّدْقُ أقْوى دَعائِم الإيمانِ/ 1579.

1- Doğruluk, iman direklerinin en sağlamıdır. /1579

2ـ اَلصِّدْقُ عِمادُ الإٍسْلامِ وَدَعامَةُ الإيمانِ/ 1754.

2- Doğruluk İslam’ın direği, imanın hâmisidir. /1754

3ـ اَلصِّدْقُ رَأسُ الإيمانِ، وَزَيْنُ الإنْسانِ/ 1993.

3- Doğruluk imanın başı, insanın ziynetidir. /1993

4ـ اَلصِّدْقُ جَمالُ الإنْسانِ، وَدَعامَةُ الإيمانِ/ 2120.

4- Doğruluk insanın güzelliği ve imanın direğidir. /2120

5ـ اُصْدُقْ تُنْجِحْ/ 2244.

5- Doğru ol, kurtul. /2244

6ـ اِلْزَمِ الصِّدْقَ وَالأمانَةَ، فَإنَّهُما سَجِيَّةُ الأبْرارِ/ 2325.

6- Emanet ve doğruluktan ayrılma; bunlar, iyi insanların özelliğidir. /2325

7ـ اِلْزَمِ الصِّدْقَ وَإنْ خِفْتَ ضُرَّهُ فَإنَّهُ خَيْرٌ لَكَ مِنَ الكِذْبِ المَرْجُوِّ نَفْعُهُ/ 2353.

7- Eğer zararından korksan da doğruluktan ayrılma; zira o, hayrına ümit bağladığın yalandan daha iyidir. /2353

8ـ اِغْتَنِمِ الصِّدْقَ في كُلِّ مَوْطِنٍ تَغْنَمْ، وَاجْتَنِبِ الشَّرَّ وَالكِذْبَ تَسْلَمْ/ 2353.

8- Doğruluğu ganimet bil ki kazançlı çıkasın; kötülük ve yalandan uzak dur ki sağlam kalasın. /2427

9ـ اُصْدُقُوا في أقْوالِكُمْ، وَأخْلِصُوا في أعْمالِكُمْ، وَتَزَكُّوا بِالوَرَعِ/ 2541.

9- Sözlerinizde doğru konuşun, amellerinizde ihlaslı olun, dindarlıkla temizlenin. /2541

10ـ أجَلُّ شَيْءٍ اَلصِّدْقُ/ 2850.

10- En büyük şey doğruluktur. /2850

11ـ أفْضَلُ الصِّدْقِ اَلوَفاءُ بِالعُهُودِ/ 3020.

11- En faziletli doğruluk ahitlere vefa etmektir. /3020

12ـ أحْسَنُ الصِّدْقِ الَوَفاءُ بِالعَهْدِ، وأفْضَلُ الجُودِ بَذْلُ الجَهْدِ/ 3327.

12- En güzel doğruluk ahde vefa, en faziletli bahşiş son gücüne kadar çalışmaktır. /3327

13ـ اَلصِّدْقُ وَسيلَةٌ/ 7.

13- Doğruluk saadete ulaşma vesilesidir. /7

14ـ اَلصِّدْقُ أمانَةٌ، اَلكِذْبُ خيانَةٌ/ 15.

14- Doğruluk emanet, yalancılık ihanettir. /15

15ـ اَلصِّدْقُ يُنْجي/ 20.

15- Doğruluk kurtarır. /20

16ـ اَلصِّدْقُ فَضيلَةٌ، اَلكِذْبُ رَذيلةٌ/ 79.

16- Doğruluk fazilet, yalancılık rezilliktir. /79

17ـ اَلصِّدْقُ نَجاحٌ، اَلكِذْبُ فَضَّاحٌ/ 91.

17- Doğruluk kurtuluş, yalancılık rezil edendir. /81

18ـ اَلصِّدْقُ مَرْفَعَةٌ/ 168.

18- Doğruluk yücelik sebebidir. /168

19ـ اَلصِّدْقُ أمانَةُ اللِّسانِ/ 253.

19- Doğruluk dilin emanetidir. /253

20ـ اَلصِّدْقُ أخُو العَدْلِ/ 265.

20- Doğruluk adaletin kardeşidir. /265

21ـ اَلصِّدْقُ لِسانُ الحَقِّ/ 275.

21- Doğruluk hakkın dilidir. /275

22ـ اَلصِّدْقُ خَيْرُ القَوْلِ/ 304.

22- Doğruluk en güzel sözdür. /304

23ـ اَلصِّدْقُ حَياةُ التَّقْوى (الدَّعْوى)/ 354.

23- Doğruluk takvanın hayatıdır. /354

24ـ اَلصِّدْقُ رُوحُ الكَلامِ/ 387.

24- Doğruluk kelamın canıdır. /387

25ـ اَلصِّدْقُ لِباسُ الدِّينِ/ 458.

25- Doğruluk dinin elbisesidir. /458

26ـ اَلصِّدْقُ لِباسُ اليَقينِ (المُتّقينِ)/ 488.

26- Doğruluk yakinin elbisesidir. /488

27ـ اَلصِّدْقُ رَأْسُ الدّينِ/ 517.

27- Doğruluk dinin başıdır. /517

28ـ اَلصِّدْقُ مَنْجاةٌ (نَجاةٌ) وَكَرامَةٌ/ 682.

28- Doğruluk kurtarır (veya keramettir). /682

29ـ اَلصِّدْقُ أنْجَحُ دليلٍ/ 746.

29- Doğruluk en başarılı kılavuzdur. /746

30ـ اَلنِّجاةُ مَعَ الصِّدْقِ/ 799.

30- Kurtuluş doğruluk ile birliktedir. /799

31ـ اَلصِّدْقُ حَقٌّ صادِعٌ/ 825.

31- Doğruluk apaçık haktır. /825

32ـ اَلصِّدْقُ أشْرَفُ (أفْضَلُ) رِوايَةٍ/ 847.

32- Doğruluk en güzel nakil ve rivayettir. /842

33ـ الَصِّدْقُ لِباسُ (لِسانُ) الحَقِّ/ 956.

33- Doğruluk hakkın elbisesidir. /956

34ـ اَلصِّدْقُ خَيْرُ مَبْنِيٍّ (مُنْبِئٍ)/ 1034.

34- Doğruluk en sağlam güzel temeldir. /1034

35ـ اَلصِّدْقُ كَمالُ النُّبْلِ/ 1056.

35- Doğruluk soyluluğun kemalidir. /1056

36ـ اَلصِّدْقُ صَلاحُ كُلِّ شَيْءٍ/ 1115.

36- Doğruluk her şeyin silahıdır. /1115

37ـ اَلصِّدْقُ أشْرَفُ خَلائِقِ المُوقِنِ/ 1253.

37- Doğruluk yakin (ehlinin) en belirgin üstün hasletidir. /1253

38ـ اَلصِّدْقُ أفْضَلُ عُدَّةٍ/ 1361.

38- Doğruluk en değerli teçhizattır. /1361

39ـ اَلصِّدْقُ أمانَةُ اللِّسانِ وَحِلْيَةُ الإيمانِ/ 1451.

39- Doğruluk dilin emaneti ve imanın ziynetidir. /1451

40ـ اَلصِّدْقِ مُطَابَقَةُ المَنْطِقِ لِلْوَضْعِ الإلهيّ/ 1552.

40- Doğruluk ilahi kılınan (kanun) ile sözün birbirini tutmasıdır. /1552

41ـ بِالصِّدْقِ تَكُونُ النَّجاةُ/ 4221.

41- Kurtuluş doğruluk ile olur. /4221

42ـ بِالصِّدْقِ تِكْمُلُ الْمُرُوءَةُ/ 4224.

42- Doğruluk ile mürüvvet kâmil olur. /4224

43ـ بِالصِّدْقِ تَزَيَّنُ الأقْوالُ/ 4257.

43- Doğruluk ile sözler ziynetlenir. /4257

44ـ بِالصِّدْقِ والوَفاءِ تَكْمُلُ المُرُوءَةُ لأهْلِها/ 4307.

44- Doğruluk ve vefa ile mürüvvet kendi ehli için kâmil olur. /4307

45ـ رَأْسُ الإيمانِ (لُزُومُ) الصِّدْقُ/ 5265.

45- İmanı başı doğruluktur. /5265

46ـ شَيْئانِ هُما مِلاكُ الدِّينِ: الصِّدْقُ واليَقينُ/ 5770.

46- İki şey dinin ölçüsüdür; doğruluk ve yakin. /5770

47ـ صِدْقُ الرَّجُلِ عَلى قَدْر مُرُوءتِهِ/ 5859.

47- Kişinin doğruluğu, yiğitliği miktarıncadır. /5859

48ـ عَلَيْكَ بِالصَّدْقِ فَإنَّهُ خَيْرُ مَبْنيٍّ (مُنْبِئٍ)/ 6104.

48- Doğruluktan ayrılma; zira o en sağlam temeldir. /6104

49ـ عَلَيْكَ بِالصِّدْقِ فَمَنْ صَدَقَ في أقْوالِهِ جَلَّ قَدْرُهُ/ 6139.

49- Doğruluktan ayrılma; zira sözünde doğru konuşan kimsenin kadri kıymeti yücedir. /6139

50ـ عاقِبَةُ الصِّدْقِ نَجاةٌ وَسَلامَةٌ/ 6333.

50- Doğruluğun neticesi kurtuluş ve selamettir. /6333

51ـ غاضَ الصِّدْقُ فِي النّاسِ، وَفاضَ الكِذْبُ وَاسْتُعْمِلَتِ المَوَدَّةُ بِاللِّسانِ، وِتَشاحَنُوا بِالقُلُوبِ/ 6438.

51- Doğruluk halk arasında azaldı, yalancılık çoğaldı, dostluk dillerde kaldı, düşman olanlar kalplerde birbirlerini öldürdü. /6438

52ـ لِكُلِّ شَيْءٍ حيلَةٌ (حِلْيَةٌ وحِلْيَةُ)، وَحِيلَةُ المَنْطِقِ الصِّدْقُ/ 7295.

52- Her şeyin bir çaresi vardır; sözün çaresi ise doğru konuşmaktır. /7295

53ـ لِلْصِّدقِ نُجْعَةٌ/ 7322.

53- Doğruluk için rahatlık vardır. /7322

54ـ لِيَكُنْ أوْثَقُ النّاسِ لَدَيْكَ أنْطَقَهُمْ بِالصِّدْقِ/ 7376.

54- Halk içinden senin katında en itimat edip güveneceğin kimse, en doğru konuşanı olmalıdır. /7376

55ـ لِيَكُنْ مَرْجِعُكَ إلَى الصِّدْقِ، فَإنَّ الصِّدْقَ خَيْرُ قَرينٍ/ 7382.

55- Dönüşün doğruluğa olmalıdır; zira doğruluk, en güzel arkadaştır. /7382

56ـ لَوْ تَمَيَّزَتِ الأشْياءُ لَكانَ الصِّدْقُ مَعَ الشَّجاعَةِ وَكانَ الجُبْنُ مَعَ الكِذْبِ/ 7597.

56- Eğer her şey ayrılsaydı doğruluk cesaret ile, korkaklık da yalancılık ile birlikte olurdu. /7597

57ـ لِسانُ الصِّدْقِ خَيْرٌ للْمَرْءِ مِنَ المالِ يُوَرِّثُهُ مَنْ لا يَحْمَدُهُ/ 7615.

57- Doğru konuşmak, insanın kendisini övmediği kimseye bıraktığı mirastan daha iyidir. /7615

58ـ مَنْ قالَ بِالصِّدْقِ أنْجَحَ/ 7810.

58- Doğru konuşan kazanır, hedefe ulaşır. /7810

59ـ مَنْ عُرِفَ بِالصِّدْقِ جازَ كِذْبُهُ/ 8009.

59- Doğruluğu ile tanınan kimsenin yalanı kabul edilir ve etkilidir. /8009

60ـ مَنْ جارَ عَنِ الصِّدْقِ ضاقَ مَذْهَبُهُ/ 8323.

60- Doğruluktan ayrılan kimsenin yolu daralır. /8323

61ـ مَنْ صَدَقَ مَقالُهُ زادَ جَلالُهُ/ 8349.

61- Sözü doğru olanın büyüklüğü artar. /8349

62ـ ما أصْدَقَ المَرْءَ عَلى نَفْسِهِ، وَأيُّ شاهِدٍ عَلَيْهِ كَفِعْلِهِ، وَلا يُعْرَفُ الرَّجُلُ إلا بِعِلْمِهِ، كَما لا يُعْرَفُ الغَريبُ مِنَ الشَّجَرِ إلاّ عِنْدَ حُضُورِ الثَّمَرِ، فَتَدُلُّ الأثْمَارُ عَلى أُصُولِها، ويُعْرَفُ لِكُلِّ ذي فَضْلٍ فَضْلُهُ كَذلِكَ يَشْرُفُ الكَريمُ بِآدابِهِ، وَيَفْتَضِحُ اللَّئيمُ بِرَذائِلِهِ/ 9694.

62- İnsan kendi nefsine karşı ne de dürüsttür. Hangi şahit işi gibi olabilir, insan ameli gibi bir şey ile (daha iyi) tanınamaz. Nasıl ki yeni/tanınmayan ağaç meyve verdiği zaman ancak bilinir. Öyleyse meyveleri (ağacın) köküne yönlendirir/tanıtır ve her fazilet sahibinin fazileti tanınır; aynı şekilde, değerli insan konuşması ile yücelir ve aşağılık insan rezilliğinden dolayı rezil olur. /9694

63ـ لا تَصْدُقْ مَنْ يُقابِلُ صِدْقَكَ بِتَكْذيبِهِ/ 10174.

63- Senin doğru konuşmanı, kendi yalanı ile eşit tutana karşı doğru konuşma. /10174

64ـ لا تُرْجُمانَ أوْضَحُ مِنَ الصِّدْقِ/ 10628.

64- Doğruluktan daha açık/iyi tercüman yoktur. /10628

65ـ لا مُخْبَرَ أفْضَلُ مِنَ الصِّدْقِ/ 10641.

65- Doğruluktan daha iyi haber verilen bir şey yoktur. /10641

66ـ لا سَبيلَ أنْجى مِنَ الصِّدْقِ/ 10666.

66- Doğruluktan daha güzel kurtarıcı yol yoktur. /10666

GERİ İNDEKS İLERİ