GERİ | İNDEKS | İLERİ |
41- Öfkesine uyanın helâki çabuklaşır. /8414
42ـ مَنْ كَثُرَ غَضَبُهُ لَمْ يُعْرَفْ رِضاهُ /8551.
42- Öfkesi çok olan mutlu olamaz. /8551
43ـ مَنْ غَضِبَ عَلى مَنْ لا يَقْدِرُ عَلى مَضَرَّتِهِ طالَ حُزْنُهُ, وَ عذَّبَ نَفْسَهُ /8728.
43- Kim zarar vermeye kadir olmayan birine öfkelenirse hüznü çoğalmış, nefsini azaplandırmıştır. /8728
44ـ مَنْ غَلَبَ عَلَيْهِ غَضَبُهُ وَ شَهْوَتُهُ فَهُوَ في حَيِّزِ البَهائِمِ /8756.
44- Gazabı ve şehveti kendine galip gelen kimse, dört ayaklı hayvanlar sınıfındadır. /8765
45ـ مَنِ اغْتاظَ عَلى مَنْ لا يَقْدِرُ عَلَيْهِ ماتَ بِغَيْظِهِ /9067.
45- Gücü yetmediği birine gazap eden kimse, öfkesiyle ölür. /9067
46ـ مَتى أشْفِي غَيْظي إذا غَضِبْتُ, أحِينَ أعْجِزُ (عَنِ الاِنْتِقامِ) فَيُقالَ لي لَوْ صَبَرْتَ, أمْ حينَ أقْدِرُ (عَلَيْهِ) فَيُقالَ لي لَوْ عَفَوْتَ /9842.
46- Öfkelendiğimde hışmımı ne zaman yatıştırayım, intikamdan aciz olduğum zaman mı? O zaman bana "sabretseydin.." derlerdi. Yoksa intikam almaya gücüm yettiğinde mi? O zaman da bana "affetseydin.." derlerdi. /9842
47ـ لا يَغْلِبَنَّ غَضَبُكَ حِلْمَكَ /10222.
47- Asla gazabın, sabrını alt etmesin. /10222
48ـ لا تُسْرِ عَنَّ إلَى الغَضَبِ فَيَتَسَلَّطَ عَلَيْكَ بِالعادَةِ /10288.
48- Gazap için acele etme sakın; yoksa alışkanlık edinirsin. /10288
49ـ لا أدَبَ مَعَ غَضَبٍ /10529.
49- Edeple gazap asla bir araya gelmez. /10529
50ـ لا نَسَبَ أوْضَعُ مِنَ الغَضَبِ /10617.
50- Öfkeden daha aşağılık bir nesep yoktur. /10617
51ـ لا يَقُومُ عِزُّ الغَضَبِ بِذُلِّ الاِعْتِذارِ /10793.
51- Gazabın izzeti, özür dileme zilletiyle bağdaşmaz. /10793
1ـ فِي الغَيْبِ العَجَبُ / 6499.
1- Gaypta şaşkınlık vardır.[46] /6499
1ـ ضاعَ مَنْ كانَ لَهُ مَقْصَدُ غَيْرُ اللهِ / 5907.
1- Allah'tan başka gayesi olan zayi olmuştur. /5907
2ـ مَنْ ساءَ مَقْصَدُهُ ساءَ مَوْرِدُهُ / 8313.
2- Maksadı kötü olanın varacağı yer de kötü olur. /8313
1ـ مَنْ بَلَغَ غايَةَ ما يُحِبُّ فَلْيَتَوَقَّعْ غايَةَ ما يَكْرَهُ / 8806.
1- Sevdiği/ istediği gayeye ulaşan, hoşlanmadığı sonucu beklemelidir. /8806
1ـ اَلسَّهَرُ أحَدُ الْحَياتَيْنِ/ 1684.
1- Gece uyumamak iki yaşantıdan biridir. /1684
2ـ اَلسَّهَرُ رَوْضَةُ الْمُشْتاقينَ/ 666.
2- Gece uyanıklığı aşık kimselerin bağıdır. /666
3ـ سَهَرُ اللَّيْلِ شِعارُ المُتَّقينَ، وَشيمَةُ الْمُشتاقينَ/ 5611.
3- Gece uyanıklığı takvalı insanların giysisi ve aşıkların huyudur. /5611
4ـ سَهَرُ العُيُونِ بِذِكْرِ اللهِ خُلْصَانُ الْعارِفينَ، وَحُلْوانُ الْمُقَرَّبينَ/ 5612.
4- Allah zikri ile gece uyanık kalmak; ariflerin ihlası, mukarriplerin (Allah'a yakın olanların) ağız tadıdır. /5612
5ـ سَهَرُ اللَّيْل في طاعَةِ اللهِ رِبيعُ الأوْلياءِ، وَرَوْضَةُ السُّعَداءِ/ 5613.
5- Gece Allah'ın itaati ile uyanık kalmak evliyanın baharı, mesut ve bahtiyar insanların bağıdır. /5613
6ـ سَهَرُ اللَّيْلِ (العُيونِ) بِذِكْرِ اللهِ غَنِيمَةُ الأوْلياءِ، وَسَجِيَّةُ الأتْقياءِ/ 5614.
6- Gece Allah'ı zikir ederek uyanık kalmak evliyaların ganimeti, takvalı insanların huyudur. /5614
7ـ سَهَرُ العُيُونِ بِذِكْرِ اللهِ فُرْصَةُ السُّعَداءِ، وَنُزْهَةُ الأوْلياءِ/ 5624.
7- Gece Allah'ı anarak uyanık kalmak bahtiyar insanların fırsatı, evliyaların gezinti yeridir. /5642
8ـ أسْهِرُوا عُيُونَكُمْ، وَضَمِّروُا بُطُونكُمْ، وَخُذُوا مِنْ أجْسادِكُمْ تَجُودُوا بِها عَلى أنْفُسِكُمْ/ 2497.
8- Gözlerinizi uyanık saklayın, midelerinizi zayıflaştırın, bedenlerinizden alıp nefislerinize verin. /2497
9ـ أفْضَلُ العِبادَةِ سَهَرُ العُيُونِ بِذِكْرِ اللهِ سُبْحانَهُ/ 3149.
9- En üstün ibadet, Allah'ı zikrederek gece uyanık kalmaktır. /3149
10ـ نِعْمَ عَوْنُ العِبادَةِ السَّهَرُ/ 9920.
10- Gece uyanık kalmak ne güzel ibadettir! /9920
1ـ اَللَّيْلُ وَ النَّهارُ دائِبانِ في طَيِّ الباقينَ، وَ مَحْوِ آثارِ الماضينَ / 2219.
1- Gece ve gündüz, geride kalanları katlayıp dürmede ve geçmişlerin eserlerini yok etmede iki ciddî varlıktırlar. /2219
2ـ إنَّ لَيْلَكَ وَ نَهارَكَ لايَسْتَوْعِبانِ لِجَميعِ حاجاتِكَ فَاقْسِمْها (فَاقْسِمْهُما) بَيْنَ عَمَلِكَ وَ راحَتِكَ / 3641.
2- Bütün ihtiyaçların geceyle gündüze sığmaz; öyleyse onu, işin ve dinlencen arasında paylaştır. /3641
3ـ إنَّ اللَّيْلَ وَ النَّهارِ يَعْمَلانِ فيكَ، فَاعْمَلْ فيهما، وَ يَأْخُذانِ مِنْكَ فَخُذْ مِنْهُما / 3705.
3- Şüphesiz gece ve gündüz, senin üzerinde çalışıp durmaktadır; öyleyse sen de onlar üzerinde çalış. Senden bir şeyler almaktadırlar; o halde sen de onlardan al. /3705
4ـ كُرُورُ اللَّيلِ وَ النَّهارِ مَكْمَنُ الآفاتِ وَ داعِي الشَّتاتِ / 7225.
4- Gece ve gündüzün dolaşımı afetlerin gizlendiği yer ve ayrılığa düşmenin sebebidir (veya dağınıklığın davetçisidir). /7225
5ـ كُرُورُ الأيّامِ أحْلامٌ، وَ لَذّاتُها آلامُ، وَ مَواهِبُها فَناءٌ وَ أسْقامٌ / 7230.
5- Günlerin dolaşımı (birkaç) uykudur. Lezzetleri; elemler, bahşişleri ise yokluk ve hastalıklardır. /7230
6ـ مَنْ عَطَفَ عَلَيْهِ اللَّيْلُ وَالنَّهارُ و أبْلَياهُ /9155.
6- Gecenin üzerine çöktüğü, gündüzün de üzerine ışıdığı kimseyi gece ile gündüz yıpratır. /9155
7ـ مَنْ عَطَفَ عَلَيْهِ اللَّيْلُ وَ النَّهارُ أدَّباهُ وَأبْلَياهُ، وَ إلَي الْمَنايا أدْنَياهُ / 9226.
7- Gecenin üzerine çöktüğü, gündüzün de üzerine ışıdığı kimseyi gece ile gündüz terbiye eder, yıpratır ve ölümlere yaklaştırır. /9226
8ـ إنَّ مَنْ كانَ مَطِيَّتَهُ اللَّيْلُ وَ النَّهارُ ، فَإنَّهُ يُسارُبِهِ وَإنْ كانَ واقِفًا، وَيَقْطَعُ الْمَسافَةَ وَإنْ كانَ مُقيماً وادعاً / 3581.
8- Şüphesiz kimin bineği gece ile gündüz olursa muhakkak ki durmuş olsa bile götürülür ve kalıp dursa da mesafe kat eder. /3581
1ـ دارِ النَّاسَ تأمَنْ غَوائِلَهُمْ، وَتَسْلَمْ مِنْ مَكائِدِهِمْ/ 5128.
1- Halkla iyi geçin ki belalarından güvende, hilelerinden de salim kalasın. /5128
2ـ دارِ النَّاسَ تَسْتَمْتِعْ بِإخائِهِمْ، وَالْقَهُمْ بِالبِشْرِ تُمِتْ أضْغانَهُمْ/ 5129.
2- Halkla iyi geçin ki kardeşliklerinden faydalanasın; onlarla güler yüzle görüş ki kinlerini yok edesin. /5129
3ـ دارِ عدُوَّكَ، وَأخْلُصْ لِوَدُودِكَ، تَحْفَظِ الأُخُوَّةَ، وَتُحْرِزِ المروءة/ 5130.
3- Düşmanınla iyi geçin, dostuna karşı ihlaslı ol ki kardeşliği koruyup mertliği kazanırsın. /5130
4ـ رَأسُ الحِكْمَةِ مُداراةُ النَّاسِ/ 5252.
4- Hikmetin başı halkla iyi geçinmektir. /5252
5ـ سَلامَةُ العَيشِ فِي الْمُداراةِ/ 5607.
5- Sorunsuz yaşam iyi geçinmededir. /5607
6ـ مَنْ دارَى النَّاسَ سَلِمَ/ 5607.
6- Halkla iyi geçinen salim kalır. /7902
7ـ مَنْ لَمْ يَصْلِحْهُ حُسْنُ المُداراةِ أصْلَحَهُ سُوءُ المُكافاةِ/ 8202.
7- İyi geçinmenin düzeltemediğini kötü mükâfat düzeltir. /8202
8ـ مَنْ دارَى النَّاسَ أمِنَ مَكرَهُمْ/ 8465.
8- Halkla iyi geçinen, hilelerinden güvende olur. /8465
9ـ مَنْ لَمْ يُدارِ مَنْ فَوْقَهُ لَمْ يُدْرِكْ بِغْيَتَهُ/ 9007.
9- Bir üstüyle iyi geçinmeyen muradına eremez. /9007
10ـ مُداراةُ الرِّجالِ مِنْ أفضَلِ الأعْمالِ/ 9786.
10- Başkalarıyla iyi geçinmek en üstün amellerdendir. /9786
11ـ مُداراةُ الأحْمَقِ مِنْ أشَدِّ العَناءِ/ 9787.
11- Ahmakla geçinmeye çalışmak, en şiddetli sıkıntılardandır. /9787
12ـ اَلْمُداراةُ أحْمَدُ الخِلالِ/ 1313.
12- Övgüye en layık huy (başkalarıyla) iyi geçinmektir. /1313
1ـ كَمْ مِنْ مُسَوِّفٍ بِالعَمَلِ حتّى هَجَمَ عَلَيْهِ الأجَلُ/ 6954.
1- Nice geçiştirmeler vardır ki derken mühlet gelip çatmıştır. /6954
2ـ مُسَوِّفٍ نَفْسِهِ بِالتَّوْبَةِ مِنْ هُجُومِ الأجَلِ عَلى أعْظَمِ الخَطَرِ/ 9876.
2- Nefsinin tövbesini geçiştiren, ansızın ecelin yetişmesi gibi büyük tehlike içindedir. /9876
3ـ لا دينَ لِمُسَوِّفٍ بِتَوْبَتِهِ/ 10660.
3- Tövbeyi geçiştirenin dini yoktur. /10660
1ـ شَيْئانِ لا يَعْرِفُ فَضْلَهُما إلاّ مَنْ فَقَدَهُما الشَّبابُ وَالْعافِيَةُ/ 5764.
1- İki şey var ki, onları kaybetmeyen değerlerini bilemez: Onların biri gençlik ve diğeri sağlıktır./5763
2ـ جَهْلُ الشّابِّ مَعْذُورٌ، وَعِلْمُهُ مَحْقُورٌ/ 4768.
2- Gencin cehaletinin özrü vardır, ilmi ise küçümsenir./4768
3ـ هَلْ يَنْتَظِرُ أهْلُ غَضاضَةِ (بِضاضَةِ) الشَّبابِ إلاّ حَوانِيَ الْهَرَمِ/ 10034.
3- Acaba gençlik tazeliğinin (canlılığının) ehli yaşlılık ve bel büküklüğünden başka bir şey mi bekliyor? /10034
4ـ لا تَجْتَمِعُ الشَّبيبَةُ وَالهَرَمُ/ 10571.
4- Gençlik ve ihtiyarlık bir araya toplanmaz. /10571
1ـ أضْيَقُ ما يَكُونُ الحَرَجُ أقْرَبُ ما يَكوُنُ الفَرَجُ / 3035.
1- Darlığın had safhaya ulaştığı en sıkıntılı an, genişliğe en yakın olan zamandır. /3035
2ـ أقْرَبُ ما يَكُونُ الفَرَجُ عِنْدَ تَضايُقِ الأمْرِ / 3293.
2- Genişliğin en yakın olduğu an, işinin zorlaştığı andır. /3293
3ـ عِنْدَ اِنْسِدادِ الفُرَجِ تَبْدُومَطالِعُ الفَرَجِ / 6200.
3- Mutluluk yolları kapandığında kurtuluş ışıkları belirir. /6200
4ـ عِنْدَ تَناهِي الشَّدائِدِ يَكُونُ تَوَقُّعُ الفَرَجِ / 6201.
4- Zorlukların bittiği yerde kurtuluş baklenir. /6201
5ـ أوَّلُ العِبادَةِ اِنْتِظارُ الفَرَجِ بِالصَّبْرِ / 1257.
5- İbadetlerin ilki sabırla kurtuluşu beklemektir.[47] /1257
6ـ تَوَقُّعُ الفَرَجِ إحْدَي الرّاحَتَيْنِ / 4578.
6- Kurtuluşu beklemek, iki rahatlıktan biridir. /4578
1ـ شَرُّ ما شَغَلَ بِهِ المَرْءُ وَقْتَهُ الفُضُولُ / 5697.
1- Kişinin en kötü meşguliyeti boşa harcadığı zamandır. /5697
2ـ ضِياعُ العُقُولِ في طَلَبِ الفُضُولِ / 5901.
2- Akılların zayi olması gereksiz şeyler talep etmekledir. /5901
3ـ مَنْ أمْسَكَ عَنِ الفُضُولِ عَدَّلَتْ رَأْيَهُ العُقُولُ / 8513.
3- Kim kendini gereksiz şeylerden alıkoyarsa akıllar onun görüşünü doğrultur. /8513
4ـ مَنْ اشْتَغَلَ بِالفُضُولِ فاتَهُ مِنْ مُهِمِّهِ المَأْمُولُ / 8633.
4- Kim boş şeylerle meşgul olursa arzuladığı önemli işleri kaybeder. /8633
1ـ اِحْذَرُوا التَّفْريطَ فَإنَّهُ يُوجِبُ المَلامَةَ / 2580.
1- Gevşek davranmaktan kaçının, şüphesiz bu siteme yol açar. /2580
2ـ اَلتَّفْريطُ مُصيبَةُ القادِرِ / 987.
2- Gevşek davranmak, kudret sahibinin belasıdır. /987
3ـ ثَمَرَةُ التَّفْريطِ مَلامَةٌ / 4604.
3- Gevşek davranmanın meyvesi sitemdir. /4604
4ـ ضادُّوا التَّفريطَ بِالحَزْمِ / 5928.
4- gevşek davranmaya karşı sağlam iradeyle savaşın. /5928
1ـ اَلْمَغْبُوطُ مَنْ قَوِيَ يَقينُهُ /1286.
1- Gıpta edilen[48] kimse, yakini sağlam olan kimsedir. /1286
2ـ رُبَّ مَغْبُوطٍ بِرَجاءٍ هُوَ داؤهُ /5315.
2- Rahat yaşantısına gıpta edilen nice insan vardır ki, gıpta edilen şey onun derdidir.[49] /5315
3ـ رُبَّ مِنْ مَغْبُوطٍ بِنِعْمَتِهِ وَهُوَ فِي الاخِرَةِ مِنَ الهالِكينَ /6971.
3- Nimetine gıpta edilen nice insan vardır ki, ahirette helak olanlardandır. /6971
1ـ اَلسّامِعُ لِلْغِيْبَةِ أحَدُ الْمُغتابَيْنِ / 1607.
1- Gıybeti dinleyen iki gıybet edenden biridir. /1607
2ـ إيّاكَ وَ الغيبَةَ، فإنَّها تُمَقِّتُكَ إلَي اللهِ وَ النّاسِ، وَ تُحْبِطُ أجْرَكَ / 2632.
2- Gıybetten kaçın; şüphesiz gıybet, seni Allah'a ve halka kötü gösterir, mükâfatını yok eder. /2632
3ـ ألأمُ النّاسِ اَلْمُغْتابُ / 2911.
3- Halkın en aşağılığı gıybet edendir. /2911
4ـ أبْغَضُ الْخَلائِقِ إلَي اللهِ الْمُغْتابُ / 3128.
4- İnsanlardan Allah'a en çok düşman olanı gıybet edendir. /3128
5ـ إنَّ ذِكْرَ الغيبَةِ شَرُّ الإفْكِ / 3390.
5- Şüphesiz gıybeti anmak en kötü iftiradır. /3390
6ـ اَلغيبَتةُ شَرُّ الإفْكِ / 484.
6- Gıybet en kötü iftiradır. /484
7ـ اَلْغيبَةُ آيَةُ المُنافِقِ / 899.
7- Gıybet münafığın nişanesidir. /899
8ـ اَلغيبَةُ جُهْدُ العاجِزِ / 1073.
8- Gıybet aciz insanın uğraşıdır. /1073
9ـ اَلغيبَةُ قُوتُ كِلابِ النّارِ / 1144.
9- Gıybet cehennem köpeklerinin yiyeceğidir. /1144
10ـ اَسّامِعُ لِلْغيبَةِ كَالمُغْتابِ / 1171.
10- Gıybeti dinleyen gıybet eden gibidir. /171
11ـ سامِعُ الغيبَةِ أحَدُ الْمُغْتابَيْنِ / 5583.
11- Gıybeti dinleyen, gıybet eden iki kişiden biridir. /5583
12ـ سامِعُ الغيبَةِ شَريكُ الْمُغْتابِ / 5617.
12- Gıybeti dinleyen, gıybet edenin ortağıdır. /5617
13ـ مَنُ أُولِعَ بِالغيبَةِ شُتِمَ / 8395.
13- Gıybete düşkün olan küfre maruz kalır. /8395
14ـ مُسْتَمِعُ الغيبَةِ كَقائِلِها / 9760
14- Gıybeti dinleyen, onu söyleyen gibidir. /9760
15ـ لاتُعَوَّدْ نَفْسَكَ الغيبَةَ، فَإنَّ مُعْتادَها عَظيمُ الْجُرْمِ / 10300.
15- Kendini gıybet etmeye alıştırma; şüphesiz ona alışanın günahı pek büyüktür. /10300
16ـ يَسيرُ الغيبَةِ إفْكٌ / 10978.
16- Gıybetin azı da iftira ve yalandır. /10978
17ـ يا عَبْدَاللهِ لا تَعْجَلْ في عَيْبِ عَبْدٍ بِذَنْبِهِ فَلَعَلَّهُ مَغْفُورٌ لَهُ، وَ لا تَأْمَنْ عَلي نَفْسِكَ صَغيرَ مَعْصيةٍ فَعَلَّكَ مُعَذَّبٌ عَلَيْها / 10996.
17- Ey Allah kulu! Hiçbir kulu günahından dolayı ayıplamakta acele etme; çünkü o bağışlanmış olabilir. Sen de küçük günahından dolayı kendini kurtulmuş sayma, çünkü onun yüzünden azaba uğrayabilirsin. /10996
1ـ لاتُقْدِمْ عَلي ما تَخْشَي العَجْزَ عَنْهُ / 10182.
1- Yapamayacağından korktuğun şeye girişme. /10182
2ـ لاتُغْلِقْ باباً يُعْجِزُكَ اِفْتِتاحُهُ / 10192.
2- Açamayacağın kapıyı kapatma. /10192
1ـ اَلكِتْمانُ مِلاكُ النَّجْوي / 355.
1- Gizlemek, sırrın ölçüsüdür. /355
1ـ صَلاحُ السَّرائِرِ بُرْهَانُ صِحَّةِ البَصائِرِ/ 5807.
1- (İnsanın) Gizliliklerinin (niyet,kasıt veya huy) doğruluğu, onun basiretinin doğruluğunun göstergesidir. /5807
2ـ طُوبى لِمَنْ صَلُحَتْ سَريرَتُهُ، وَحَسُنَتْ عَلانِيَتُهُ، وَعَزَلَ عَنِ النَّاسِ شَرَّهُ/ 5963.
2- Ne mutlu içi salih ve doğru, dışı iyi ve güzel olup kötülüklerini halktan ulaştırmayan kimseye! /5963
3ـ عِنْدَ تَصْحيحِ الضَّمائِرِ يَبْدُو غِلُّ السَّرائِرِ/ 6210.
3- Gönüller doğrulaştırılınca içlerdeki kin ve kötülükler ortaya çıkar. /6210
4ـ عِنْدَ فَسادِ العَلانِيَةِ تَفْسُدُ السَّريرَةُ/ 6227.
4- Dış görünüş bozulunca iç dünya da bozulur. /6227
5ـ مَنْ حَسُنَتْ سَريرَتُهُ حَسُنَتْ عَلانِيَتُهُ/ 8026.
5- İçi güzel olanın dışı da güzel olur. /8026
6ـ مَنْ حَسُنَتْ سَريرَتُهُ لَمْ يَخَفْ أحَداً/ 8215.
6- İçi güzel ve temiz olan, kimseden korkmaz. /8215
1ـ اَلصَّدْرُ رَقيبُ البَدَنِ/ 407.
1- Göğüs bedenin bekçisidir. /407
1ـ لاخَيْرَ فِي الْمَنْظَرِ إلاّ مَعَ حُسْنِ الْمَخْبَرِ / 10896.
1- İyi anlatanı olmayan manzaranın hayrı yoktur. /10896
1ـ اُقْصُرْ رَأيَكَ على ما يَلْزَمُكُ تَسْلَمْ، وَدَعِ الخَوضَ فيما لا يَعنيكَ تَكْرُمُ/ 2335.
1- Görüşünü/ düşünceni sana gereken yerde kullan ki salim kalasın ve düşünmeyi gerekmeyen yerde (başkasına) bırak ki saygı duyulasın. /2335
2ـ اِمْخِضُوا الرَّأيَ مَخْصَ السِّقاءِ، يُنْتِجْ سَديدَ الآراءِ/ 2569.
2- Görüşleri, (içinde su olan) tulum (yayıkları çalkaladığınız) gibi çalkalayın ki en sağlamını, en doğrusunu elde edesiniz. /2569
3ـ أقْرَبُ الآراءِ مِنَ النُّهى أبْعَدُها مِنَ الهَوى/ 3022.
3- Mantığa en yakın görüş, şehvete en uzak olan görüştür. /3022
4ـ أمْلَكُ النَّاسِ لِسِدادِ الرَّأيِ كُلُّ مُجَرَّبٍ/ 3048.
4- Sağlam/doğru görüşü bulmada halkın en çok sahip çıktığı kimse, tecrübe sahibi kimsedir. /3048
5ـ أفْضَلُ النَّاسِ رَأياً مَنْ لا يَسْتَغْني عَنْ رَأيِ مُشيرٍ/ 3152.
5- Görüş bakımından halkın en üstünü, fikir alışverişinde bulunanın görüşüne ihtiyaçsız olmayan kimsedir. /3152
6ـ أفْضَلُ الرَّأيِ ما لَمْ يُفِتِ الفُرَصَ، وَلَم يُورِثِ الغُصَصَ/ 3216.
6- En üstün görüş, fırsatları kaçırmayan ve ardında dertleri, kederleri bırakmayan görüştür. /3216
7ـ إنَّ رَأيَكَ لا يَتَّسِعُ لِكُلِّ شَيْءٍ، فَفَرِّغْهُ لِلْمُهِمِّ/ 3638.
7- Şüphesiz senin görüşün her şeyi kapsamaz, her şeye sığmaz; o halde onu mühim şeyler için boşalt. /3638
8ـ اَلرَّأيُ بِتَحصينِ الأسرارِ/ 1081.
8- Görüş, sırları muhafaza etmekle elde edilir. /1081
9ـ بِإصابَة (بِأصالةِ) الرَّأيِ يَقْوَى الحَزْمُ/ 4290.
9- Uzak görüşlülük, isabetli düşünce ile güç kazanır. /4290
10ـ خَيْرُ الآراءِ أبْعَدُها عَنِ الهَوى، وَأقْرَبُها مِنَ السَّدادِ/ 5011.
10- Görüşlerin en hayırlısı heva ve hevese en uzak, doğruluğa ise en yakın olanıdır. /5011
11ـ خَوافِي الآراءِ تَكْشِفُهَا المُشاوَرَةُ/ 5100.
11- Karşılıklı danışma, gizli görüşleri ortaya çıkarır. /5100
12ـ رَأيُ الشَّيْخِ أحَبُّ إلَيَّ مِنْ جَلَدِ الغُلامِ/ 5417.
12- Yaşlının görüşü, benim yanımda gencin gücünden daha sevimlidir. /5417
13ـ رَأيُ الرَّجُلِ مِيزانُ عَقْلِهِ/ 5422.
13- İnsanın görüşü, aklının ölçüsüdür. /5422
14ـ رَأيُ العاقِلِ يُنْجي/ 5424.
14- Akıl sahibinin görüşü kurtarıcıdır. /5424
15ـ رَأيُ الجاهِلِ يُردي/ 5425.
15- Cahilin görüşü helak eder. /5425
16ـ رَأيُ الرَّجُلِ على قَدْرِ تَجْرِبَتِهِ/ 5426.
16- İnsanın görüşü, tecrübesi miktarıncadır. /5426
17ـ زَلَّةُ الرَّأيِ تَأتي عَلَى الْمُلْكِ وَتُؤْذِنُ بِالْهُلْكِ/ 5476.
17- Hatalı görüş saltanatı yıkar, helâkini ilan eder. /5476
18ـ شَرُّ الآراءِ ما خالَفَ الشَّريعَةَ/ 5674.
18- Görüşlerin en kötüsü dinle/ şeriatla çelişen görüştür. /5674
19ـ صَلاحُ الرَّأيِ بِنُصْحِ الْمُسْتَشيرِ/ 5795.
19- Hayırlı görüş meşveret edenin samimiyetiyle elde edilir. /5795
20ـ صَوابُ الرَّأيِ يُؤمِنُ الزَّلَلَ/ 5817.
20- İsabetli görüş (insanı) sürçmeden kurtarır. /5817
21ـ صَوابُ الرَّأيِ بِالدُّوَلِ وَيَذْهَبُ بِذِهابِها/ 5819.
21- İsabetli görüş devletlerledir, onlar gittikçe görüş de onlarla birlikte gider. /5819
22ـ صَوابُ الرَّأيِ بِإجالَةِ الأفكارِ/ 5823.
22- İsabetli görüş, düşüncelerin döndürülmesiyle (yani meşveret etmekle) elde edilir. /8523
23ـ ضَلَّةُ الرَّأيِ تُفسِدُ المَقاصِدَ/ 5902.
23- Görüşün yanıltıcılığı hedefleri karıştırır. /5902
24ـ عَلى قَدْرِ الرَّأيِ تكُونُ العَزيمَةُ/ 6173.
24- Kararlılık, görüş miktarıncadır. /6173
25ـ قَدْ يَزِلُّ الرَّأيُ الفَذُّ/ 6646.
25- Yalnız kalan görüş kimi zaman hata eder. /6646
26ـ قَدْ خاطَرَ مَنِ اسْتَغْنى بِرَأيِهِ/ 6662.
26- Kendi görüşüyle yetinen, muhakkak kendini tehlikeye atmıştır. /6662
27ـ مَنْ جَهِلَ وُجوهَ الآراءِ أعْيَتُهُ الحِيَلُ/ 7865.
27- Kim görüş elde etme yollarını bilmezse çareler onu yorar. /7865
28ـ مَنْ أضاعَ الرَّأيَ اِرْتَبَكَ/ 7909.
28- Görüşünü zayi eden (çamura) batar. /7909
29ـ مَنْ أعْمَلَ الرَّأيَ غَنِمَ/ 7911.
29- Görüşünü işe koyan kazançlı çıkar. /7911
30ـ مَنْ ضَعُفَتْ آراؤُهُ قَوِيَتْ أعْداؤُهُ/ 8048.
30- Görüşleri zayıflayanın düşmanları güç kazanır. /8048
31ـ مَنْ أعْجَبَتْهُ آراؤُهُ غَلَبْتُهُ أعْداؤُهُ/ 8165.
31- Kimin görüşleri kendisini şaşırtırsa (ya da bencilleştirirse) düşmanları ona galip gelir. /8165
32ـ مَنْ اُعْجِبَ بِرَأيِهِ مَلَكَهُ (أهْلَكَهُ) العَجْزُ/ 8218.
32- Görüşünde bencillik edene acizlik hakim olur. /8218
33ـ لا تَسْتَبِدَّ بِرَأيِكَ، فَمَنِ اسْتَبَدَّ بِرَأيِهِ هَلَكَ/ 10311.
33- Kendi görüşünle yetinme; zira kendi görüşüyle yetinen helak olur. /10311
34ـ لا تَسْتَعْمِلُوا الرَّأيَ فيما لا يُدْرِكُهُ البَصَرُ، وَلا تَتَغَلْغَلُ فيهِ الفِكَرُ/ 10347.
34- Gözün idrak edemediği ve düşüncenin kavrayamadığı görüşü kullanmayın. /10347
35ـ لا رَأيَ لِمَنْ لا يُطاعُ/ 10722.
35- İtaat edilmeyen kimsenin görüşü yoktur (faydasızdır). /10722
36ـ مَنْ قَنِعَ بِرَأيِهِ فَقَدْ هَلَكَ/ 7769.
36- Kendi görüşüyle yetinen muhakkak helak olur. /7769
37ـ مَنِ اسْتَبَدَّ بِرَأيِهِ خَفَّتْ وَطْأَتُهُ على أعْدائِهِ/ 8675.
37- Kim kendi görüşüyle yetinirse düşmanının onu alt etmesi kolay olur. /8675
38ـ مَنِ اسْتَقْبَلَ وُجوهَ الآراءِ عَرَفَ مَواقِعَ الخَطاءِ/ 8819.
38- Çeşitli görüşlere kucak açan, hatanın nerede olduğunu bilir. /8819
39ـ مَنِ اسْتَبَدَّ بِرَأيِهِ خاطَرَ وَغَرَّرَ/ 9177.
39- Kendi görüşüyle yetinen kimse (nefsini) helâke atmış ve aldatmıştır. /9177
40ـ الْمُسْتَبِدُّ مُتَهَّوِّرٌ فِي الْخَطاءِ وَالغَلَطِ/ 1208.
40- Danışmayıp kendi görüşüyle yetinen kimse hata ve yanılgı konusunda kendini tehlikeye atar. /1208
41ـ قَدْ أخْطَاءَ الْمُسْتَبِدُّ/ 6628.
41- Kendi görüşüyle yetinen kesinlikle hata etmiştir. /6628
42ـ مَنِ اسْتَبَدَّ بِرَأيِهِ زَلَّ/ 7819.
42- Kendi görüşüyle yetinen sürçer. /7819
43ـ اَلاِسْتِبْدادُ بِرَأيِكَ يُزِلُّكَ، وَيُهَوِّرُكَ فِي المَهاوي/ 1510.
43- Kendi görüşünle yetinmiş olman sürçmene neden olur ve seni uçurumlara iter. /1510
44ـ بِئْسَ الاِسْتِعْدادُ الاِستِبْدادُ/ 4414.
44- (İnsanın) kendi görüşüyle yetinmiş olması, (hüsran için) ne kötü bir hazırlıktır! /4414
1ـ غَضُّ الطَّرفِ مِنَ الْمُرُوءَةِ /6396.
1- Göz yummak (görmezden gelmek) yiğitliktendir. /6396
2ـ غَضُّ الطَّرْفِ خَيْرٌ مِنْ كَثيرِ النَّظَرِ /6398.
2- Göz yummak gözetmekten daha hayırlıdır. /6398
3ـ غَضُّ الطَّرْفِ مِنْ أفْضَلِ الوَرَعِ /6400.
3- Göz yummak en üstün dindarlıktandır. /6400
4ـ غَضُّ الطَّرفِ مِنَ كَمالِ الظَّرْفِ /6403.
4- Göz yummak ve hoşgörü ile karşılamak zeki olmanın kemalindendir. /6403
5ـ مَنْ غَضَّ طَرْفَهُ أراحَ قَلْبَهُ /9122.
GERİ | İNDEKS | İLERİ |