Hz. Peygamber (s.a.a)’in Hadislerinde Hz. Mehdi (a.s)

Mehdilik konusunun üzerinde önemle durulması gereken yönlerinden biri, bu inancın, elimize ulaşan hadislerde nasıl beyan edilmiş olduğudur. Çünkü Kur’an’da genel hatlarıyla geçen bu İslamî inancın asıl kaynağı, Peygamber salla’llâhu aleyhi ve alih ’ın hadisleri ile onun pâk Ehl-i Beyt’inin sözleridir.

Bu yüzden, bu inancın temellerini sahih bir şekilde incelemek için Müslümanlar arasındaki sahih hadis kitaplarına başvurmamız gerekir.

Biz şuna inanıyoruz ki, hadisler üzerinde taassupsuz ve derin bir araştırma, Mehdilik inancının, İslam’ın temel inançlarından biri olduğunu ve her Müslümanın dinini ve imanını kemale ulaştırmak için buna inanmak zorunda olduğunu ortaya koyar.

Biz bu makalede, Resulullah’ın hadisleri ve pak Ehl-i Beyt’inin sözleri ışığında Mehdilik inancını açıklamaya çalışacağız.

İmamet Hakkında Bir Açıklama:

Sakaleyn Hadisine göre Peygamber’in Ehl-i Beyt’i, ümmete delil ve hüccet olma açısından Kur’an ile eş değerdedir. Bu hadise göre Kur’an ve Ehl-i Beyt, Peygamber’in geride bıraktığı, kıyamete kadar ümmete yol gösterecek ve asla birbirinden ayrılmayacak iki değerli emanet ve hüccetir. İlerideki bölümlerde Şia kaynaklarından nakledeceğimiz hadislere göre yeryüzü asla hüccetsiz kalmaz, eğer iki kişi kalsa, birisi mutlaka hüccet olur.

Kaldı ki, Sakaleyn hadisi iki fırka (Şia ve Sünni) arasında da mütevatirdir ve her ikisi de bu hadisi rivayet etmişlerdir. Bazı muhaddislere göre Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih ’in bu hadisi dört yerde buyurduğu açıkça nakledilmiştir.

Arefe günü devesinin üzerinde, Hiyf mescidinde, Veda haccında Gadir Hum hutbesinde, vefat günü minberde okuduğu hutbelerinde:

Biz önce bu hadisi nakledecek sonra Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih ’ten bu hadisi nakleden sahabeleri ve hadisin geçtiği Ehl-i Sünnet kitaplarını zikredeceğiz:

Sahih-i Tirmizi, c. 13, s. 200

Zeyd b. Erkam naklediyor ki; Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurdu: “Şüphesiz size öyle bir şey bırakıyorum ki eğer ona sarılırsanız, benden sonra asla sapmazsınız. Birisi diğerinden daha yücedir. Allah’ın kitabı gökten yeryüzüne uzanan bir iptir. Ve öz yakınlarımdan olan Ehl-i Beyt’im. O ikisi, havuzun başında bana ulaşıncaya dek asla birbirlerinden ayrılmazlar. Benden sonra o ikisine karşı nasıl davranacağınıza dikkat edin.”

Bu hadis birçok Ehl-i Sünnet kaynağında Huzeyfe’den nakledilmiştir. Örneğin: “Tarih-i Bağdat”, c. 8, s. 442. Birçok Ehl-i Sünnet kaynağında da Zeyd b. Sabit’ten nakledilmiştir. Örneğin: “İhya-ul Meyt”, s. 116; “Sünen-i Daremi”, c. 2 s. 431; “Sahih-i Müslim”, c. 7, s. 122 ve 123; “İtikad-ı Beyhaki”, s. 164; “Müstedrek-i Hakim”, c. 3, s. 148 ve 109; “Menakıb-ı Ahmed b. Hanbel”; “Mucem-i Kebir-i Taberanî” s. 137 (el yazması); “Sünen-i Beyhaki”, c. 10, s. 113 ve 148 (el yazması); “Menakıb-ı İbn-i Meğazili” ve “el-Cem’u Beyn-es Sahiheyn” (el yazması).

Ehl-i Sünnet Kitaplarında İmam ve Halifelerin 12 Kişi olduğuna dair Hz. Peygamberin Hadisleri:

Biz bu konuyla ilgili hadisleri Ehl-i Sünnetin en muteber kitaplarından zikredeceğiz.

1- Buhari, “Tarih-ul Kebir” c. l, s. 446; Ahmed b. Hanbel, “Müsned”, c. 5, s. 92; Ebu Avâne “Müsned”, c. 4, s. 396; Ebu Nuaym “Hilyet-ul Evliya” c. 4, s. 323; İbn-i Kesir, “el-Bidayet-u ve’n Nihaye” c. 6, s. 248; Taberânî, “Mu’cem-ul Kebir” s. 94 ve Menâvî, “Kunuz-ul Hakayık” s. 208’de şöyle naklediyor:

Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih buyurdu ki: “Benden sonra on iki halife gelecektir.”

2- Ahmed b. Hanbel, “Müsned” c. 5, s. 87 ve 88:

Resulullah vedâ haccında şöyle buyurdu: “On iki halife oldukça bu din, düşmanlarına karşı hep muzaffer olacak ve hiçbir muhalif ve münafık ona zarar veremeyecektir.”

3- Taberâni “Mucem-i Kebîr” s. 94:

Câbir b. Semure şöyle dedi: Babamla birlikte Peygamberin yanında idim. Buyurdu ki: “Bu ümmetin on iki hakimi olacak ki başkalarının onları yalnız bırakması, onlara zarar vermeyecektir.” Sonra Resu-lullah yavaşça bir şeyler söyledi ama ben duymadım. Babama:”Resulullah ne söyledi?” diye sordum. Dedi ki: Şöyle buyurdu: “Hepsi Kureyş’tendir.”

4- Hasekânî “Şevahid-ut Tenzil” (Beyrut bas.) c. 1, s. 455: Ata’dan; İbn-i Abbas, “Mü’min olan birisi ile....” [1] ayeti hakkında dedi ki: Bu ayet Ali aleyhi’s-selâm hakkında nazil olmuştur. Yani Ali Allah’ın birliğini tasdik etmiştir. “fasık olan bir olur mu?” [2] ayeti Velid b. Ukbe b. Ebu Muit hakkında nazil olmuştur. “Ayrıca Onlardan öyle İmamlar karar kıldık ki bizim emrimizle hidayet ederler.” [3] ayeti hakkında da şöyle dedi: “Yüce Allah, Musâ ile Hârun’un vefatından sonra Harun’un evlatlarından yedi kişiyi Beni İsrâil için İmam karar kıldı. Aynı şekilde Ali’nin evlatlarından yedi tanesini İmam karar kıldı. Sonra Harun’un yedi evladından başka beş tanesini daha seçerek, onları tam on iki nakip olarak karar kıldı.”

Peygamberimiz İmamların Adını Açıkça Buyuruyor:

1- Feraid-us Simtayn, c. 2, s. 313:

Abdullah b. Abbas’tan; Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurdu: “Ben peygamberlerin efendisiyim, Ali b. Ebu Talib de vasilerin efendisidir. Benden sonra on iki vasilerim vardır. İlki Ali b. Ebu Talib, sonuncusu ise Mehdi’dir.”

2- Feraid-us Simtayn, c. 2, s. 312:

Senetle Abdullah b. Abbas’tan; Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurdu: “Doğrusu halifelerim, vasilerim ve Allah’ın benden sonraki halka hüccetleri on iki tanedir. İlki kardeşim, sonuncusu ise evladımdır.” Dediler ki: “Ey Resulullah, kardeşin kimdir?” Buyurdu ki: “Ali b. Ebu Talib’dir.” Dediler ki: “Evladın kimdir?” Buyurdu ki: “Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi onu adalet ve eşitlikle dolduracak olan Mehdi’dir. Beni hak üzerine müjdeleyici olarak gönderene andolsun ki, eğer yeryüzünün ömründen sadece bir gün kalsa dahi Allah, o günü o kadar uzatacak ki sonunda oğlum Mehdi zuhur edecektir. Allah’ın ruhu İsa b. Meryem gökten inecek ve onun arkasında namaz kılacak. Yeryüzü Rabbinin nuru ile aydınlanacak saltanatı doğuya ve batıya ulaşacak.”

3- Yenabi-ul Mevedde, c. 3, s. 160:

Resulullah’ın çobanı Ebu Süleyman’dan:

Resulullah’tan duydum ki şöyle buyuruyordu: “Miraç gecesi göğe yükseldiğimde, yüce Rabbim bana şöyle buyurdu: “Peygamber, Rabbinden kendisine nazil olanlara iman etti.” Dedim ki: “Mü’minler de.” Buyurdu ki: “Doğru söyledin. Ey Muhammed! Ben yeryüzü ehline şöyle bir baktım ve içlerinde seni seçtim. Sonra kendi isimlerimden birinden senin için bir isim seçtim. Benim zikrolunduğum her yerde sen de benimle zikrolundun. Ben Mahmud’um, sen de Muhammed’sin. Sonra bir daha baktım ve onların içinden Ali’yi seçtim. Onu kendi adımla adlandırdım. Ey Muhammed! Seni, Ali’yi, Fatıma’yı, Hasan’ı ve Hüseyin’i ve Hüseyin’in evlatlarından olan İmamları kendi nurumdan yarattım, sizlerin velayetinizi göklerin ve yerin ehline sundum. Kim onu kabullenirse benim yanımda mü’mindir ve her kim de karşı çıkarsa benim yanımda kafirdir.

Ey Muhammed! Eğer kullarımdan bir kul nefesi kesilinceye ve derisi kemiğe yapışıncaya kadar bana ibadet etse dahi, eğer sizin velayetinize karşı çıkarsa onu affetmem. Ey Muhammed! Onları görmek ister misin? Dedim ki: “Evet ey Rabbim!” Bana buyurdu ki: “Arşın sağ tarafına bak” Bakınca Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin, Ali b. Hüseyin, Muhammed b. Ali, Cafer b. Muhammed, Musa b. Cafer, Ali b. Musa, Muhammed b. Ali, Ali b. Muhammed, Hasan b. Ali ve Muhammed Mehdi b. Hasan’ı gördüm. O, onların içinde inci gibi parlayan yıldız gibiydi. Buyurdu ki: “Ey Muhammed! Onlar benim kullarıma olan hüccetlerimdir. Onlar senin vasilerindir. Onlardan Mehdi, senin evlatlarından öldürülenlerin kanının intikamını alacak. İzzetime ve celalime andolsun ki o, düşmanlarımdan intikam alacak ve dostlarımı sevindirecektir.”

4- Harezmi Maktel-ül Hüseyin, s. 94:

İshak b. Haris ve Said b. Beşir naklederler ki; Ali b. Ebu Talib aleyhi’s-selâm şöyle dedi: Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih buyurdu ki: “Ben havuzun başında size ulaşacağım ve Ali, sen su dağıtacaksın, Hasan havuzu koruyacak, Hüseyin emredecek, Ali b. Hüseyin doldurulması için kaseleri sunacak, Muhammed b. Ali dağıtacak, Cafer b. Muhammed (halkı cennete) sevk edecek, Musa b. Cafer bizi sevenleri ve bize buğz edenleri sayacak, münafıkları zelil kılacak, Ali b. Musa mü’minleri zinetlendirecek, Muhammed b. Ali cennet ehlini derecelerine ulaştıracak, Ali b. Muhammed Şiileri için görücü gidecek ve onları hurilerle evlendirecek, Hasan b. Ali cennet ehline meşale olacak, Mehdi ise kıyamette onlara şefaat edecek. Allah sadece istediğine ve razı olduğuna izin verecektir.”

Bu hadis aynen “Feraid-us Simtayn”, c. 2, s. 321’de de geçer.

5- Yenabi-ul Mevvedde, s. 445.

Ali aleyhi’s-selâm ’dan:

Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurdu: “Her kim kurtuluş gemisine binmek, sağlam kulpa sarılmak ve Allah’ın sağlam ipinden tutmak isterse, Ali’yi sevmeli, onun düşmanına düşman olmalı ve onun evlatlarından olan hidayet İmamlarını imam edinmelidir.

Şüphesiz onlar benim halifelerim, vasilerim ve benden sonra Allah’ın halka hüccetleridirler. Onlar, ümmetimin efendileri ve takvalı olanları sevk edenlerdir. Onların hizbi benim hizbim, benim hizbim ise Allah’ın hizbidir. Onların düşmanlarının hizbi ise şeytanın hizbidir.”

Ve 446. sayfasında diyor ki:

Bazı muhakkikler şöyle derler: Peygamber’den sonraki halifelerin on iki tane olduğuna delalet eden hadisler, birçok yoldan meşhur olmuştur. Zamanın geçmesiyle malum olan şudur ki, Peygamber’in hadisteki maksadı, itretinden ve Ehl-i Beyt’inden olan on iki imamdır. Bu hadisin, Peygamber’den sonraki ashabından olan halifelere yorumlanması mümkün değildir. Çünkü onların sayısı on ikiden azdır. Hadisin Emevi sultanlarına yorumlanması da mümkün değildir; çünkü onların sayısı on ikiden çok fazladır. Ayrıca Ömer b. Abdulaziz dışındakiler aşırı derecede zalimdirler. Aynı şekilde onlar, Haşim oğullarından da değildirler. Çünkü Abdulmelik’in Cabir’den naklettiği rivayette peygamberimiz buyurmuştur: “Hepsi Haşim oğullarındandır.” Resulullah’ın bu sözü söylerken sesini kısması da bu rivayetin sıhhatinin emaresidir. Çünkü onlar Haşim oğullarının hilafetini istemiyorlardı. Ayrıca bu rivayeti Abbas oğullarının meliklerine de yorumlanması mümkün olamaz; çünkü onların hem sayıları fazladır, hem de şu ayete az riayet etmişlerdir: “De ki: Sizden yakınlarımı sevmeniz dışında hiç bir ecir istemiyorum.” Ve ayrıca Kisa hadisi de buna engeldir. Buna göre bu hadis sadece Peygamber’in itreti ve Ehl-i Beyt’ine yorumlanabilir. Çünkü on iki İmam kendi zamanlarının en alimi, en yüceleri, en takvalıları, nesep bakımından en yüceleri, hasep olarak en üstünleri ve Allah katındaki en kerametlileridirler. Onların ilimleri hem verasetle, hem de vehbi olarak dedeleri Resulullah’a dayanır. İlim, tahkik, irfan ehli olanlar onları böyle tanırlar. Peygamberin hadisinin anlamının on iki İmam olduğunu hem bu kitapta, hem de diğerlerinde geçen Sakaleyn hadisi ve diğer birçok hadis desteklemektedir.

Peygamberimizin Cabir b. Semureden nakledilen “Ümmetin hepsi onları kabullenecek” rivayetindeki maksadı ise şudur ki, kıyam edecek olan Mehdi zuhur ettiğinde bütün ümmet, onların İmametini ikrar edecektir.

Yeryüzü Asla Hüccetsiz Kalmaz:

İnsan, Allah’a itaat veya isyan etme konusunda özgür olarak yaratılmıştır. Eğer Allah’a itaati seçerse, varlıkların en eşrefi ve en efdali olur. Fakat diğer varlıklar, genelde böyle değildirler. Onlar, yaratılışları gereği Allah’a itaat eder ve O’nu tesbih ederler. Yüce Allah buyuruyor ki: “Ve hiç bir şey yoktur ki, Allah’a hamd ederek O’nu tesbih etmesin.”

Bu özelliğinden dolayıdır ki, insan diğer varlıkların yüklenemediği ağır bir vazifeyi yüklenebilmiştir. “Biz emaneti göklere, yeryüzüne ve dağlara sunduk, ama onlar yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular; İnsan onu yüklendi. Şüphesiz insan çok zalim ve çok cahildir.”

Ancak insanlar, irade sahibi özgür varlıklar oldukları için her zaman Allah’a itaat yolunu seçmemektedirler ve dolayısıyla herkes bu emaneti taşıyamamaktadır. Bu sebeple, bu emanetin yerde kalmaması için insan yeryüzünde bulunduğu sürece onu taşıyabilecek, Allah’a karşı isyan etme zulmü ve cehaletine düşmemiş kamil bir insanın var olması ve insanlara yaratılış gayeleri olan “yalnızca Allah’a ibadet” etmeleri noktasında kılavuzluk etmesi gereklidir. İşte okuyacağınız “yeryüzünün asla hüccetsiz kalmayacağına” dair bize ulaşan hadislerdeki sır da budur.

1- el-Kafi, c. 1, s. 138

Kerram’dan:

İmam Cafer Sadık aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Eğer yeryüzünde sadece iki kişi bile kalmış olsaydı, birisi mutlaka İmam olurdu.” Yine buyurdu ki: “Kimse, Allah Teala kendisini hüccetsiz bıraktı diye itiraz edemesin diye en son ölecek olan İmamdır.”

2- el-Kafi, c. 1 s. 137

Ebu Herase’den:

Muhammed Bâkır aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “Eğer İmam yeryüzünden bir saat çekilse, tıpkı denizin ehlini boğduğu gibi yeryüzü kendi ehlini yutar.”

Aynı hadisi Şeyh Saduk “Kemal ud Din” c. 1, s. 203’de başka bir tarikle Ebu Herase’den nakleder. Yalnız burada “saat” kelimesi geçmez.

3- el-Kafi, c. 1, s. 137:

Ebu Hamza’dan:

İmam Muhammed Bâkır şöyle buyurdu: “Allah’a ant olsun ki, Adem aleyhi’s-selâm olduğu günden beri Allah, yeryüzünü Allah’a hidayet eden bir İmamsız ve kullarını da hüccetsiz bırakmamıştır. Allah’ın, kullarına hücceti olan İmam olmazsa, yeryüzü baki kalmaz.”

4- Kemal-ud Din, c. 1 s. 202

Ebu Mahmud; İmam Rıza’ın şöyle buyurduğunu nakleder: “Biz Allah’ın mahlukat arasındaki hüccetleri, kulların halifeleri ve sırrının eminleriyiz. Takva kelimesi ve sağlam kulp biziz. Bizler Allah’ın şahitleri ve insanlar arasındaki bayraklarıyız. Allah, gökleri ve yeri zail olmaktan korumak için, bizi vesile kılmıştır. Bizim vesilemizle yağmur yağdırır ve rahmet dağıtır. Yeryüzü açık veya gizli bir imamdan mahrum kalmaz. Eğer yeryüzünde bir gün dahi hüccet olmazsa, kendi ehlini tıpkı denizin yok etmesi gibi yok eder.”

5- İsbat-ul Hüdat, c. 1, s. 137:

“Keşf-ul Gumme fi Marifet-il Eimme” kitabında Ali b. İsa b. Ebu-l Feth-i Erbili, Sünni alimlerinden olan Hafız Abdulaziz b. Ahzar Cenabezi’nin “Maalim-ul İtre” kitabından naklen İmam Rıza aleyhi’s-selâm ’dan, o da babalarından, Emir-ül Mü’minin aleyhi’s-selâm ’ın şöyle buyurduğunu kaydeder: Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih yüce Allah’ın “O gün bütün insanları İmamlarıyla çağıracağız” sözü hakkında şöyle buyurdu: “Her kavim kendi zamanının İmamı, Rabbinin kitabı ve Peygamberinin sünneti ile çağırılacaktır.”

Hz. Mehdi (a.s) ile ilgili Hadislerin Ehl-i Sünnet Nezdinde Mütevatir Oluşu:

Mehdi aleyhi’s-selâm ile ilgili hadislerin sayısı o kadar fazladır ki iki İslami fırkanın naklettiği hadisler içerisinde çok az konu bu hadde ulaşmıştır. Şiilerde Peygamber salla’llâhu aleyhi ve alih ve Ehl-i Beyt imamlarının hepsinden Mehdi aleyhi’s-selâm hakkında hadisler varit olmuştur.

Ehl-i Sünnet’in de Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih ’ten bu konuda naklettikleri hadisler mütevatir olup, onların ileri gelenlerinin büyük bir bölümü de buna tanıklık etmişlerdir.

Hafız Eskalani “et-Tehzib” c. 9, s. 144’de (Haydar Abad bas.) der ki: “Mehdi ve onun Ehl-i Beyt’ten olduğu yedi yıl hükümet edeceği, yeryüzünü adaletle dolduracağı, Hz. İsa’nın onunla birlikte zuhur edeceği, Deccal’ı öldüreceği, ümmete imamet edeceği ve İsa’nın onun arkasında namaz kılacağına dair Mustafa salla’llâhu aleyhi ve alih ’ten naklolunan hadisler, ravilerinin sayısının çokluğundan mütevatir ve müste-fizdir...”

Bunu Suyuti de “el-Havi li-l Fetava” kitabında aynen nakleder.

İbn-i Hacer-i Heysemi, “Es Savaik”, s. 165 (Mısır bas.) der ki: Ebu Hüseyn-i Acuri şöyle der: Mehdi’nin zuhuru, Ehl-i Beyt’ten olduğu, yeryüzünü adaletle dolduracağı, İsa aleyhi’s-selâm ’la birlikte zuhur edeceği ve Filistin topraklarında ki “Bab-ı Led” de Deccal’ı öldürmek için ona yardım edeceği, ümmete imamet edeceği ve İsa aleyhi’s-selâm ’ın da onun arkasında namaz kılacağına dair Mustafa salla’llâhu aleyhi ve alih ’ten naklolunan hadisler, ravilerinin sayısının çokluğundan mütevatir ve müste-fizdir.”

Şeblenci “Nur-ul Ebsar”, s. 171’de (Mısır Şa’biyye bas.) der ki: “Mehdi’nin Ehl-i Beyt’ten olduğu ve yeryüzünü adaletle dolduracağına dair Peygamber salla’llâhu aleyhi ve alih ’ten naklolunan rivayetler mütevatirdir ve Deccal’ı öldürmek için İsa’ya yardım edeceğini bildiren hadisler de mütevatirdir.”

Mısırlı Şeyh Muhammed-i Hanefi “İthaf-u Ehl-il İslam” (el yazma) adlı kitabında der ki: “Mehdinin zuhur edeceğine dair, Peygamber salla’llâhu aleyhi ve alih ’ten naklolunan hadisler mütevatirdir...”

Araştırmacı Muhammed b. Resul Berzenci “el-İşaatu li Eşrat-is Sae” (s. 87, Mısır bas.) adlı kitabında der ki: “Muhammed b. Hasan Esfevi “Menakıb-ı Şafii” adlı kitabında şöyle der: Mehdi ve onun Peygamber’in Ehl-i Beyt’inden olduğuna dair Resulullah’tan naklolunan rivayetler mütevatirdir.”

Şeyh Muhammed Sabban “İs’af-ur Rağıbin s.140’da (Mısır bas.) der ki: “Mehdi’nin zuhuru, Ehl-i Beyt’ten olduğu, yeryüzünü adaletle dolduracağı ve Filistin’deki “Bab-ı Led”de Deccal’ı öldürmek için İsa’ya yardım edeceği, ümmete imam olup İsa’nın onun arkasında namaz kılacağına dair Peygamber salla’llâhu aleyhi ve alih ’ten ulaşan hadisler mütevatirdir.”

Süveydi “Sebaik-uz Zeheb” s.78’de (Mısır bas.) der ki: “Alimlerin üzerinde ittifak ettikleri şey şudur ki, Mehdi ahir zamanda kıyam edecektir ve yeryüzünü adaletle dolduracaktır.”

Ehl-i Sünnetin hafız ve ravileri yüzlerce hadis, tefsir, kelam, irfan, terceme, lügat ve tarih kitaplarında Mehdi hadisini tahric etmişlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır:

1- Buhari, Sahih’inde.

2-Müslim b. Haccac, Sahih’de.

3-Buhari, Tarih-i Kebir’de.

4-Ebu Davud, Sünen’de.

5-İbn-i Mace, Sünen’de.

6-Hakim, Müstedrek’te.

7-Ahmed b. Hanbel, Müsned ve el-Cem’u Beyn’es Sihah’da.

8-Tirmizi, Sahih’inde.

9-İbn-i Kesir, el-Bidayetu ven Nihaye’de.

10-Ayrıca, Nihayet-ul Bidaye’de.

11-Zehebi, Mizan-ul İtidal’da.

12-Ayrıca, Tezkiret-ul Huffaz’da.

13-Ayrıca, Lisan-ul Mizan’da.

14-Ayrıca, Tarih-ul İslam’da.

15-Ayrıca, Telhis-ul Müstedrek’de.

16-Muttaki, Kenz-ul Ummal’da.

17-Ayrıca, Muntahab-ı Kenz-ul Ummal’da.

18-Ebu Nuaym, Hilyet-ul Evliya’da.

19-Muhibbuddin Hatip, Zahair-ul Ukba’da.

20-Ayrıca, Riyaz-un Nazıra’da.

21-Yusuf b. Yahya Mukaddesi, Akd-üd Dürer’de.

22-Beyhaki, el-İtikad’da.

23-Ayrıca, el-Bas’u ve’n Nüşur’da.

24-Hamidi, el-Cem’u Beyn’es Sahiheyn’de.

25-Heysemi, Mecme-uz Zevaid’de.

26-Taberi, Mucem-us Sağir’de.

27-Hatib, Tarih-i Bağdad’ta.

28-İbn-i Esir, En Nihaye’de.

29-Eskalani, el-İsabe’de.

30-Ayrıca, Tehzib-ut Tehzib’te.

31-İbn-i Asakir, Tarih-i Dimeşk’de.

32-İbn-i Esir, Usd-ul Gabe’de.

33-Diyarbekri, Tarih-ul Hamis’de.

34-İbn-ül Cevzi, Tezkire’de.

35-İbn-i Hallikan, Vefeyat-ul A’yan’da.

36-İbn-i Hacer, Savaik-ul Muhrika’da.

37-İbn-i Teymiyye, Minhac-us Sünne’de.

38-Suyuti, Cami-us Sağir’de.

39-Semhudi, Cevher-ul Akdeyn’de.

40-Zeyni Dahlan, Siret-un Nebeviyye’de.

Hz. Resulullah (s.a.a)’ın Hz. Mehdi’nin Gaybeti Hakkındaki Hadisleri:

1- Kemal-ud Din, c. 2, s. 413:

Gıyas b. İbrahim’den:

İmam Cafer-i Sadık aleyhi’s-selâm babalarından, Hz. Resulullah salla’ llâhu aleyhi ve alih ’in şöyle buyurduğunu nakleder: “Benim evlatlarımdan olan Kaim’i, gaybeti zamanında inkâr eden, cahiliye ölümü üzerine ölür.”

2- Kemal-ud Din, c. 1, s. 287 ve ondan naklen Bihar-ul Envar, c. 51, s. 72:

Ebu Basir’den:

 İmam Cafer-i Sadık aleyhi’s-selâm babalarından nakleder ki, Resulul-lah salla’llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurdu: “Mehdi benim evlatlarımdandır, onun ismi benim ismim, künyesi ise benim künyemdir; halk içerisinde yaratılışta bana en çok benzeyendir. Onun gaybeti olacak; halk o dönemde şaşkınlık içinde kalacak, birçokları dinlerinden sapacaktır. İşte o zamanda Mehdi, parlak bir yıldız gibi gelecek, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi onu adaletle dolduracaktır.”

Hz. Peygamber, Mehdi’yi Adıyla ve Babalarının Adıyla Tanıtmaktadır:

1- Kifayet-ul Eser s. 53

Cabir b. Abdullah Ensari’den:

Yüce Allah Peygamberine “Ey iman edenler! Allah’a, Resulüne ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin” ayetini nazil ettiğinde; “Ey Allah’ın Resulü! Allah’ı ve Resulünü tanıdık. Peki sana itaat ettiğimiz gibi kendilerine itaat etmemiz gereken “emir sahipleri” kimlerdir? diye sordum. Buyurdu ki: “Onlar benim halifelerim ve benden sonra Müslümanların İmamlarıdırlar. Birincisi Ali b. Ebu Talib’dir. Sonra Hasan, sonra Hüseyin, sonra Ali b. Hüseyin, sonra Muhammed b. Ali, -o Tevrat’ta Bâkır olarak tanınır, sen onu göreceksin ey Cabir, onunla görüştüğünde benim selamımı ona ilet- sonra Sadık Cafer b. Muhammed, sonra Musa b. Cafer, sonra Ali b. Musa, sonra Muhammed b. Ali, sonra Ali b. Muhammed, sonra Hasan b. Ali, sonra adı ve künyesi benim adım ve künyemle aynı olan Allah’ın yeryüzündeki hücceti ve kulları arasındaki rahmeti olan Hasan b. Ali’nin oğludur. Zikri yüce olan Allah, onun eliyle doğuyu ve batıyı fethedecektir. O Şiileri ve sevenlerinden uzun bir süre gizli kalacak. O dönemde sadece Allah’ın kalbini imanla imtihan ettiği insanlar onun İmamet inancında sabit kalacaktır.”

Cabir diyor ki: “Ya Resulullah! O dönemde Şiileri ondan yararlanabilecekler mi?” diye sordum. Buyurdu ki: “Beni peygamber olarak gönderene andolsun ki, onlar onun gaybet döneminde, onun nuruyla aydınlanacak ve velayetinden yararlanacaklar, tıpkı halkın bulut kapatsa dahi güneşten yararlandığı gibi...Ey Cabir! Bu, Allah’ın gizli sırlarından ve Allah’ın saklı ilim hazinelerindendir. Bunu ehli olanlar dışındakilerden sakla...”

2- İsbat-ul Hüdat, c. 7, s. 137:

Fazl b. Şazan “İsbat-ur Rec’at” adlı kitabında;

Ebu Hamza Sumali’den:

İmam Cafer-i Sadık aleyhi’s-selâm ’ın şöyle buyurduğunu nakleder: Hz. Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih Hz. Ali aleyhi’s-selâm ’a buyurdu ki: “Bil ki, benim oğlum sana ve senin Şiilerine dünyada zulmedenlerden intikam alacak. Allah da ahirette onları azaplandıracaktır.” Selman dedi ki: “Kimdir o ey Allah’ın Resulü?” Buyurdu ki: “Oğlum Hüseyin’in dokuzuncu evladı... O uzun bir gaybetten sonra zuhur edecek. Allah’ın emrini ortaya çıkaracak, Allah’ın dinini izhar edecek ve Allah’ın düşmanlarından intikam alacaktır. Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır.”

3- Kifayet-ul Eser, s. 34:

Ebu Said Hudri’den:

“Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih ’den şöyle buyurduğunu duydum:

“Benden sonra İmamlar on iki tanedir, dokuz tanesi Hüseyin’in soyundandır ve Mehdi onlardandır.”