İÇİNDEKİLER

 


 

[1] - Bu da Kur'an'ın mucizelerinden biridir. Zira insanın sözleri her dilde iki halet, yani nesir veya şiir üzeredir. Ama Kur'an-ı Kerim Arap dilinde ne şiirdir, ne nesirdir. Aksine "Kur'an apaçık bir Arapça'dır." Yüce Allah'ın sözüdür, insan sözü değil.

[2] - Ulemanın bilimsel kitaplarda kendi yerinde değindiği gibi bir kelimenin başka bir kelimeye hamledilerek "bu şudur" demesi ve yine kullanıldığında zihnin hemen ona yönelmesi o kelimenin mecazi değil, hakiki anlamında kullanıldığını gösterir.

[3] - Sibeveyh, Ebu Mübeşşir ya da Ebu Bişr, Amr b. Osman b. Kanber-i Basrî Benî Haris b. Ka'b'ın kölesi el-Kitab'ın yazarı, h. 180 yılında dünyadan göçmüştür.

[4] - Keşf-uz Zünun, Hâcı Halife-i Mustafa b. Abdullah (ö. h. 1076), Türkiye baskısı, c. 2, s. 1427-1428.

[5] - el-Burhan fi Ulum-il Kur'an, ez-Zerekşî, (ö. hk. 794) Kahire baskısı, c. 1, s. 273 ve 276. 15. Bölüm, Kur'an'ın İsimlerini Tanıma Hususunda.

[6] - a.g.e, c. 1, s. 282; ve el-İtkan-i Siyutî (ö. h. 911) Kahire baskısı h. 1368, s. 63.

[7] - el-Mu'cemu'l - Vesit, "sünen" kavramı.

[8] - Nihayetu'l - Lügat, İbn-i Esir, "sünen" kavramı

[9] - Sünen-i Ebi Davud (c. 2, s. 274 - 275, Ensardan olan sahabi Sehl b. Sa'd şöyle diyor: "Peygamber'in (s. a.a) karşısında yapılan (ve yasaklanmayan) şey de sünnettir."

[10] - Nihayetu'l - Lügat, İbn-i Esir "sünen" kavramı.

[11] - el-Mu'cemu'l - Vesit, "sünen" kavramı.

[12] - Müfredat-ı Ragıb, "bi'de" kavramı.

[13] - bkz. el-Mu'cemu'l - Müfehres li Elfazi'l - Hadis, "sünnet" terimi.

[14] - Sünen-i İbn-i Mace, s. 592, Kitabu'n - Nikah, Bab-u mâ câe fi fezli'n - nikah, 1845. Hadis.

[15] - Sünen-i İbn-i Mace, s. 76, el-Mukaddime, Bab-u men ehya sünneten, 209. ve 210. hadisler; Sünen-i Tirmizî, c. 1, s. 147 - 148.

[16] - Sünen-i İbn-i Mace, s. 17, Bab-u İctinabi'l Bid'a' 45. hadis; Sünen-i Daremî, c. 1, s. 69, el-Mukadime bab-u İctinabi'l Bida' 45. hadis.

[17] - Süne-i İbn-i Mace, s. 956, Kitab'ul Cihad, bab-u la taate fi ma'siyetillah, 2865. hadis; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 400.

[18] - Sünen-i İbn-i Mace, s. 19.

[19] - Sünen-i İbn-i Mace, s. 19, el-Mukaddime, 17. bab, 49 ve 50. hadisler. El-Adl ve's Sarf (nafile ve farz) kavramları hakkında Müfredat-i Ragib ve İbn-i Esir'in Nihayet'ul Lügat kitabına müracaat ediniz.

[20] - İbn-i Mace, El, Mukaddime, bab. 18, "men beleğe ilmen…" 23, 231, 236. hadisler; Kitabu'l - Menasik, "Hutbe-i Yevmi'n - Nehr" babı; Sünen-i İbn-i Davud, Kitab-ul İlm, "Fazl-i Neşri'l - İlm" babı, 3660. hadis, 10. bab; Tirmizî, Kitabu'l - İlm, 7. bab "mâ cae fil hessi ala tebliğ - is sima", c. 10, s. 136 ve 124; Daremi c. 1, s. 74 - 76, el-Mukaddime, 24. bab; Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 225 ve c. 4, s. 80 - 82, c. 5, s. 173.

[21] - Sünen-i Tirmizî, "mâ câe fi fazli'l - ilm ala'l - ibade" babı, c. 10, s. 154.

[22] - Sahih-i Buharî, c. 1, s. 18, Kitab'ul İlm, 20. bab; Sahih-i Müslim, Kitab'ul Fezail, 15. hadis; Müsned'i Ahmed, c. 4, s. 399.

[23] - Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 467, 469, 481

[24] - Sahih-i Buharî, c. 2, s. 175; Sahih-i Müslim, Kitab'ul Fezail, 199. hadis ve "hiyaru'n - nas" babı; Sünen-i Daremî, el-Mukaddime, s. 73, 24. bab; Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 257, 260, 391, 431, 485, 498, 525, 539, c. 3, s. 367, 383, c. 4, s. 101.

[25] - Sünen-i Tirmizî, "mâ câe fi fazli'l - ilm-i ala'l ibade" babı, c. 10, s. 157.

[26] - Sahih-i Buharî, c. 1, s. 16, c. 4, s. 175; Sünen-i Daremî, c. 1, s. 74; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 306, c. 2, s. 234, c. 4, s. 91, 93, 95-99, 101.

[27] - Sünen-i Tirmizî, c. 10, s. 119; Sünen-i İbn-i Mace, el-Mukaddime 22. bab.

[28] - Sahih-i Buharî, c. 1, s. 28, Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 266, 314, 328, 335.

[29] - Sünen-i Daremî, c. 1, s. 89; el-Kâfî, c. 1, s. 36; Tuhef'ul Ukul, "mâ ruviye an Emir'il Müminin" babı, "mâ ruviye anhu fi kısar-i hazih'il meani" babı; Meani'l - Ahbar li's Saduk, "ma'ne'l - fakih hakken" babı, s. 374; Kenzu'l - Ummal, Kitabu'l - İlm, "et-terğib-i fihi" babı, 278. hadis, c. 10, s.103, Hilyetu'l - Evliyâ, c. 1, s. 77; Biharu'l - Envar, c. 17, s. 407.

[30] - Sahih-i Buharî, c. 1, s. 141, Kitabu't - Teheccüd, 25. bab.

[31] - Sahih-i Buharî, Kitabu'l - İlm, c.1, s. 16; Sünen-i Daremî c. 1, s. 79.

[32] - Sünen-i Daremî, c. 1, s. 79.

[33] - Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 349.

[34] - Sünen-i Daremî, c. 1 s. 151.

[35] - a.g.e, 1, s. 149.

[36] - a.g.e, 1, s. 50.

[37] - a.g.e, 1, s. 50.

[38] - Sahih-i Buharî, c. 1, s. 79, Kitab-u Mevakit, 40. bab.

[39] - Sünen-i İbn-i Mâce, 87. hadis.

[40] - Sünen-i Daremî, 1, s. 89.

[41] - Bihar, c. 2, s. 110.

[42] - Bihar 2, s. 156, h: 10, onun dengi 9. hadis.

[43] - Nechu'l - Belaga, hikmetli sözler, 447. Söz, c. 3, s. 259.

[44] - Nehcu'l - Belaga, Kur'an'ın vasfı babında, hutbe: 196, c. 2, s. 252.

[45] - Nehcu'l - Belaga, İmam Hasan'a vasiyeti, rakam: 31, c. 3, s. 42.

[46] - Barkî, Mehasin'de, h. 161; Bihar, Eminu'd,-Darb basımı, c. 1, s. 66.

[47] - Sefinetu'l - Bihar, c. 2, s. 381, "Fıkıh" maddesi.

[48] - Mealimuddin, Abdulhüseyin Muhammed Ali Bakkal'ın tashihi s. 66.

[49] - İbn-i Esir, Nihayetu'l - Lügat, "cehd" maddesi.

[50] - Sahih-i Müslim, "salat" kitabı, h: 207, Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 219.

[51] - Sünen-i Nesaî c. 1, s. 190, "Peygamber'e salat emri" babı, Müsned-i Ahmed c. 1, s. 199 özetle.

[52] - Sünen-i Daremî, Mukaddimesi, c. 1, s. 100.

[53] - Muvatta, -Malik- "cenaiz" kitabı, 43.

[54] - Müslim "itikaf" kitabı, h: 8; Sünen-i İbn-i Mâce "siyam" kitabı, h: 1767.

[55] - Sünen-i İbn-i Mâce, "rüya" kitabı, h: 3925; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 163, c. 2, s. 323, 363, c. 6, s. 82, 123, 256, c. 5, s. 40.

[56] - Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 33, 148.

[57] - Sahih-i Buharî, c. 3, s. 136, Munafikun Suresi tefsirinde; Sahih-i Müslim, "Munafikun" kitabı, h. 1; Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 373.

[58] - Sahih-i Buharî, c. 2, s. 92 "cihad" kitabı; Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 260, 283.

[59] - Ebu Hamid Muhammed Gazalî (ö. h. 505), "Mustasfa fi Usul-il Fıkıh" kitabı, Mustafa el-Babî baskısı, Mısır, h. 1356, c. 2, s. 101; bkz. Keşfu'z - Zunun, Gazali'nin biyografisi, c. 2, s. 1673 ve Ahkamu'l - Âmedî, c. 4, s. 141.

[60] - Bunu, Muhammed Ferid Vecdî, Dairetu'l - Mearif-i Karn-i Bistum, c. 3. s. 236'da, h. 1176 veya 1179'da vefat eden Muhaddis - fakih Ahmed Abdurrahim-i Dehlevi-i Farukî-i Hanefî'nin kaleme aldığı Risaletu'l - İnsaf fi Beyan-i Sebebi'l - İhtilaf'tan nakletmiştir. Dehlevi'nin biyografisi için de E'lam-i Ziriklî, c. 1, s. 144'e bakınız.

[61] - el-Tahrir-u fi Usuli'l-Fıkh, -"İbn-i Humam el-Hanefî" diye meşhur olan Allame Kemalüddin Muhammed b. Abdulvahid'in (ö. 861 h.) eseridir; bu kitabı öğrencisi Fazıl Muhammed b. Muhammed b. Emir-i Hac el-Halebî el-Hanefî (ö. 879 h. ) bu kitabı şerhetmiştir. Bu şerhi de araştırmacı Buharî Padişahı olarak bilinen Muhammed Emin şerhetmiş ve adını Teysirü't - Tahrir koymuştur. Mustafa el-Babî, Mısır, (1351 h. ) c. 1, s. 171; Biyografisi için Keşfu'z - Zunun'a bakınız. (c. 1, s. 358).

[62] - Mebadiu'l - Vusul ilâ İlmi'l - Usul, s. 240, 241.

[63] - Mealimu'd - Din, 9. Konu: İçtihat ve Taklit, s. 381.

[64] - a) Buharî, c. 4, s. 120, 'Hudud' kitabı 'recmu'l hubla mine'z - zina' babı (İfade Buhari'ye aittir.)

b) Müslim, c. 5, s. 116.

c) Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 229, 'Hudud' kitabı 'Recim' babı.

d) Tirmizî, c. 6, s. 204, 'Hudud' kitabı 'mâ câe fi tahkiki'r - recm' babı.

e) İbn-i Mâce, 'Hudud' kitabı 'recim' babı, h. 2553.

f) Daremî, c. 2, s. 179, 'Hudud' kitabı 'fi haddi muhsinin' babı.

g) Muvatta, c. 3, s. 42, 'Hudud' kitabı.

[65] - a) Sahih-i Müslim, c. 4, s. 167, 'Riza' (emzirme) 'tahrimu bi hamsi rezaat" babı.

b) Ebu Davud, c. 1, s. 279, 'Nikah' kitabı, 'hel yahrimu mâ dune hamse resaat" babı.

c) Nesaî, c. 2, s. 82, 'Nikah' kitabı, 'kadru'l - lezî yahrimu mine'r - rizae" babı.

d) İbn-i Mâce, c. 1, s. 626, 'Nikah' kitabı, 'rizau'l - kebir" babı, h. 1944.

e) Daremî, c. 1, s. 157, 'Nikah" kitabı, "kem rez'atu tahrimu" babı.

f) Muvatta, Malik, c. 2, s. 118, 'Rida' kitabı, 'Câmiu mâ câe fi'r - rizae" babı.

[66] - Sahih-i Müslim, c. 3, s. 100, 'Zekat' kitabı, "lev enne li ibn-i adem vadiyeyn-i lebteğa vadiyen salisen" babı.

[67] - Sahih-i Buharî, 'Hudud' kitabı, 'recmu'l hubla mine'z - zina' babı, h. 1; Sahih-i Müslim, 'Hudud' kitabı, 'recmu's - seyb-i mine'z - zina' babı, h. 15.

[68] - Kitabın sonunda, Ehlibeyt (a.s) mektebinde İslam Şeriatının kaynakları konusuna bakınız.

[69] - "el-kitab", mutlak olarak söylendiğinde Kur'an-ı Kerim kastedilmektedir.

[70] - Ebu Muhammed Talha b. Ubeydullah-i Kureyş Timi, Ala-i Hazrem'nin kızkardeşi Sa'be'nin oğludur. Resulullah (s.a.a), onunla Zübeyr arasında kardeşlik akdi okuyarak onları kardeş etmiştir. Talha, Osman'ın sert düşmanlarından olup halkı ona karşı kışkırtıp kıyama davet ediyordu; bu hareketini Osman öldürülünceye kadar sürdürdü. Talha, Ali'ye biat eden ilk kişi olmasına rağmen çok geçmeden Osman'ın kanını talep etme bahanesiyle Basra'da İmam Ali (a.s)'la savaşmış, bu savaşta Mervan onu hedef alarak Osman'ın intikamı olarak onu öldürmüştür (hicri 36). Sihah-ı Sitte'den ondan 38 hadis rivayet edilmiştir. Hayatı, 'Nakş-i Aişe", c. 3, s. 109 - 196 ve 'Cevamiu's - Siyer' kitaplarında s. 281'de geçmiştir.

[71] - Ebu Habib, Abdullah b. Zübeyr-i Kureyşî, Aişe'nin kız kardeşi Ebubekir kızı Esma'nın oğludur. Aişe, Abdullah'ı çok severdi. Abdullah b. Zübeyr, Ehlibeyt (a.s)'ın azılı düşmanlarından sayılmaktadır. İmam (a.s) onun hakkında şöyle buyurmuştur: Zübeyr, oğlu Abdullah büyüyüp önde gelen kişilerden biri oluncaya kadar biz Ehlibeyt (a.s)'dan sayılmaktaydı. Cemel savaşında Abdullah babasını İmam Ali (a.s)'a karşı savaşmaya teşvik ediyordu. İmam Hüseyin (a.s) Kerbela'da şehid edildikten sonra Abdullah Mekke'de istiklalini ilan ederek Yezid'e karşı muhalefet edip hilafet iddiasında bulundu. Nihayet hicri 73 yılında Haccac Mekke'yi ele geçirerek onu öldürdü. Sihah-i Sitte'de ondan 33 hadis rivayet edilmiştir. Hayatı "Usdu'l - Gabe, Aişe'nin Rölü kitabında Cemel kıssası babında ve Cevamiu's - Sire'de, s. 281'de geçmiştir.

[72] - Ebu Abdurrahman Muabiye b. Ebisüfyan-i Kureyşî Emevî'dir. Annesi Hind bint-i Utebe'dir. Mekke Resulullah (s.a.a) tarafından fethedildikten sonra Muaviye İslam dinini kabul etmek zorunda kalmış ve hicretin 18. Yılındaki salgın hastalıkta kardeşinin ölümünden sonra Şam hükümetini ele geçiriş, Ömer de onun hükümetini onaylamıştır. Muaviye, Osman öldürülünceye kadar Şam valisi olarak kaldı; fakat Emirulmüminin Ali (a.s)'ın hilafetini kabul etmeyerek Amr-ı As'ın yardımıyla hileye baş vurup Kur'an'ları mızraklara takarak Kur'an-ı Kerim'in hakem olmasını önermiş ve sonunda Muaviye'nin temsilcisi Amr-ı As, Hz. Ali (a.s)'ın ordusundan kendisine baş kaldıranların temsilcisi olan Ebu Musa Eş'arî'yi aldatmıştır. Muaviye, hicretin 41. yılında İmam Hasan (a.s)'ın kendisiyle sulhundan sonra kendisini resmen halife ilan etmiş ve hicretin 60. yılında ölmüştür. Sihah-ı Sitte'de ondan 163 hadis rivayet edilmiştir. Bkz. Nakş-i Aişe, Cevamiu's - Sire, s. 277.

[73] - Ebu Abdullah, Amr b. As-i Kureyşî-i Sehmî, cahiliye döneminin meşhur fahişelerinden Nabiğe'nin oğludur. Amr-ı As, Hayber savaşında Müslüman olmuş, Ömer'in döneminde Mısır'ı fethederek oranın hükümetini ele geçirmiştir. Osman kendisini Mısır valiliğinden alınca onun azılı düşmanı kesilmiş ve Osman'ın öldürülmesinden sonra Mısır valiliğine geçme şartıyla Muaviye'yle işbirliği yapmış, Sıffin savaşına katılıp bu savaşta hakemiyet olayında Ebu Musa Eş'arî'yi aldatmıştır. Daha sonra Mısır'a giderek Muhammed b. Ebubekir'i öldürüp oranın hükümetini ele geçirmiş ve hicretin 40. yılında ölmüştür. Sihah-i Sitte'de ondan 39 hadis rivayet edilmiştir. Bkz. Nakş-i Aişe ve Cevamiu's - Sire, s. 280.

[74] - Zulhuveysare, Horkus-i Temimî, bir gün Resulullah (s.a.a) bir malı bölüştürürken o, "Ya Resulullah! Adaleti gözet!" demiş, bunun üzerine hazret, "Yazıklar olsun sana! Ben adaleti gözetmezsem kim gözetir" buyurmuştur ve sonra onun dinden çıkıp öldürüleceğini bildirmiştir. Zulhuveysare, Nehrevan savaşında haricilerle birlikte öldürülmüştür. Hz. Ali (a.s), öldürülenler arasında onu aramış ve Resulullah (s.a.a)'in buyurduğu gibi onu ölü bulmuştur. Usdu'l - Gabe.

[75] - Abdullah b. Veheb-i Rasib-i Sebaî. Hariciler h. 37'de yılında ona halife olarak biat etmişlerdir. Abdullah Nehrevan savaşında öldürülmüştür. Bkz. Abdullah b. Seba, c. 2, s. 235, 236.

[76] - Halbuki bu kişilerin kendilerinden bile Hz. Ali (a.s)'ın faziletleriyle ilgili rivayetler nakledilmiştir; düşmanın onun fazilet ve makamının yüceliğini itiraf etmesi de yeter elbet.

[77] - Ebu Abdullah Cafer b. Muhammed Sadık. Şeyh Mufid, İrşad adlı kitabının 254. sayfasında şöyle yazıyor: Hadis ashabı, tüm farklı gidişatlarına rağmen İmam Sadık (a.s)'dan rivayet eden dört bin üzerinde sıga ravinin ismini kaydetmişlerdir. İmam Sadık (a.s), hicri 148 yılında şehid olmuştur.

[78] - İmran b. Hattan harici şairlerindendir. Hayatı için bkz. Eğanî, c. 16, s. 147 - 152.

[79] - Ebu Hafs, Ömer b. Sa'd, Kureyşî Zuhr î'dir. Muhtar, hicri 65 veya 66 ya da 67 yılında İmam Hüseyin (a.s)'ın katline katılması nedeniyle onu öldürdü. Hayatı için bkz. Takribu't - Tehzib, c. 7, s. 451.

[80] - Sahih-i Buharî, 'Cihad' kitabı, 'cevaizu'l - vefd' babı, c. 2, s. 120; 'Cizye' kitabı, 'ihracu'l - yehud mi ceziretu'l - arab' babı, c. 2, s. 136; Sahih-i Müslim, c. 5, s. 75, 'vasiyet' babı; bunu yedi kanaldan nakletmiştir; Müsned-i Ahmed, Muhammed Şakir incelemesi, 1935. hadis, c. 1, s. 222; Tabakat-i İbn-i Sa'd, Beyrut basımı, c. 2, s. 244; Tarih-i Taberî, c. 3, s. 193, bu kaynakta Ömer'in sözü şöyle kaydedilmiştir: "Ona ne oluyor? Sayıklıyor mu?" Sahih-i Müslim, c. 5, s. 76'da, Tarih-i Taberî, c. 3, s. 193'de ve Tabakat-ı İbn-i Sa'd'da, c. 2, s. 243'de şöyle geçiyor: "Resulullah sayıklıyor!"

[81] - Sahih-i Buharî, 'İlim" kitabı, c. 1, s. 22.

[82] - İmtau'l - İsma kitabında, s. 546, Zeyneb bint-i Cehş'le beraberindekilerin söyledikleri geçer...

[83] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, beyrut basımı, c. 2, s. 243 - 244, "kitabullezi erade en yuktebehu'r - resul li ümmetihi" babı, Nihayetu'l - İreb, c. 18, s. 357; Kenzu'l - Ummal, birinci baskı, c. 3, s. 138 ve c. 4, s. 52.

[84] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 2, s. 244.

[85] - Sünen-i Daremî, c. 1, s. 125, 'men rehase fi'l - kitabe" babı; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 126, 'kitabetu'l - ilim" babı; Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 162, 792, 207 ve 215; Müstedreku's - Sahihayn, -Hakim- c. 1, s. 105 - 106; Camiu Beyani'l - İlm-i ve fazlihi İbn-i Abdu'l-Birr, c. 1, s. 85, ikinci baskı, Kahire, 1388.

* - Amr-ı As'ın oğlu Abdullah babasından on bir veya on iki yıl küçüktü! Mekke'de mi, yoksa Taif'te mi ve yine 63 yılında mı, yoksa 65 yılında mı öldüğünde ihtilaf vardır. Hayatı için bkz. Usdu'l - Gabe, c. 3, s. 23 ve en-Nubela, c. 3, s. 56; Tehzibu't - Tehzib, c. 5, s. 337.

[86] - Tezkiretu'l - Huffaz -Zehebî-, Ebubekir'in biyografisinde, c. 1, s. 2 - 3.

[87] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 5, s. 140, Ebubekir'in torunu Kasım b. Muhammed'in hayatı bölümünde.

[88] - İbn-i Abdulbirr, 'Camiu'l-Beyani'l-İlim' adlı eserinde, "zikr-i men zemme iksare bine'l hadis dune tefehhumi lehu" babı, c. 2, s. 147'de bunu üç senedle tahriç etmiştir; Tezkiretu'l - Huffaz  -Zehebî-, c. 1, s. 4 - 5; Hatib-i Bağdadî, Şeref-i Ashabi'l - Hadis'de, s. 88.

Kurza b. Ka'b, Ensar'ın Hazrec kolundandır. Usdu'l - Gabe'de şöyle geçer: Kurza, Ömer'in Ammar b. Yasir'le Kufe'ye gönderdiği on kişiden biridir. Uhud ve sonrasını gördü. 23. yılda Rey şehrini fethetti. Ali, Cemel savaşına gidince onu Kufe'ye vali tayin etti. Kurza, Ali'nin hilafeti döneminde Kufe'de vefat etti. Usdu'l - Gabe, c. 4, s. 203.

[89] - Abdurrahman b. Avf Kureyşî Zuhrî; Resulullah (s.a.a) muhacirler arasından onunla Osman'ı kardeş yaptı. Ömer, kendisinden sonra halifeyi seçmek için düzenlenen şurada, halifeyi tayin etme yetkisini ona verdi. O da Osman'ın elini tutup ona biat etti. Abdurrahman, hicretin 31 veya 32. yılda Medine'de vefat etti. Sihah-i Sitte'de ondan 65 hadis rivayet edilmiştir. Bkz. "Abdullah b. Sebe" kitabı, "Şura" faslı, c. 1; Cevamiu's - Siyre, s. 279.

[90] - Abdullah b. Huzeyfe'nin biyografisini bulamadım. Maksat, Abdullah b. Huzafe-i Kurşî-i Sehmî olabilir. Muhacirlerin önde gelenlerindendir. Osman'ın hilafeti döneminde Mısır'da vefat etti. Takrib-üt Tezhib, 1, s. 409.

[91] - Ebu Derda Uveymir ya da Amir b. Malik el-Ensarî el-Hazrecî, Annesi, Muhibbe bint-i Vakid b. Etnabe idi. Geç Müslüman olmuş, Hendek savaşı ve sonrasına şahid olmuştur. Resulullah (s.a.a), onunla Selman'ı kardeş yaptı. Osman zamanında Dimeşk'e kadı oldu ve hicri 32 ya da 33'te orada vefat etti. Sihah-i Sitte'de ondan 179 hadis rivayet edilmiştir. Usdu'l - Gabe, c. 5, s. 159 - 160 ve 187 - 188; Cevamiu's - Siyre, s. 277.

[92] - Ukbe b. Amir iki tanedir. Onlardan biri Cuhnî'dir; Sihah-i Sitte'de ondan 55 hadis rivayet edilmiştir. Diğeri ise Ensarî Selmî'dir. Bkz. Usdu'l - Gabe, c. 4, s. 417; Cevamiu's - Siyre, s. 179.

[93] - Kenzu'l-Ummal'daki hadis numarası 4865, 1. baskı, c. 5, s. 239, ikinci baskı, c. 10, s. 180, h. 1398; Muntah-i Kenzu'l - Ummal'da, c. 4, s. 61.

[94] - Tezkiretu'l - Huffaz, c. 1, s. 7, Ömer biyografisinde.

İbn-i Mesud, Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud-i Hezelî'dir. Annesi Ümmü Abd bint-i Abduved-i Hezelî'dir. Babası, Beni Zuhre'nin müttefikiydi. Abdullah çok önceleri Müslüman olmuş; Ka'be'de yüksek sesle Kur'an okumuş, bunun üzerine müşrikler onu döverek kanlar içinde bırakmışlardır. Habeşistan'a ve Medine'ye hicret etti. Bedir'e ve sonraki olaylara şahid olmuştur. Velid'in valiliği döneminde, onun Kufe'de işlediği usulsüzlüklere karşı çıktığı için Osman tarafından iki sene boyunca bağışı (maaşı) kesildi. h. 32'de vefat etti. Vasiyetinde Osman'ın, kendisine cenaze namazı kılmamasını istedi. Usdu'l - Gabe, c. 3, s. 256 - 260; Müstedrek-i Hakim, c. 3, s. 315, 320; Bkz. Ehadis-u Aişe, s. 62, 65; Ebu Mes'ud-i Ensarî Ukbe b. Amr-i Bedrî. Vefatında ihtilaf edilmiştir. Usdu'l-Gabe, c. 5, s. 296.

[95] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 8, s. 107.

[96] - Muntahabu'l - Kenz bi Hamiş-i Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 64.

[97] - Bu Osman dönemindedir dedik; çünkü sahabelerden hiç kimse Ömer döneminde otoritenin emirlerine karşı böyle açıkça muhalefet etmeye cesaret edemezdi. Rivayet Sünen-i Daremî'de geçmektedir. c. 1, s. 132; Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 2, s. 354, Ebuzer'in biyografisinde; Buharî bunu Sahih'inin "el-ilmu kable'l - kavl" babında rivayet etmiştir. c. 1, s. 161.

[98] - Ebu Bahr Ahnef b. Kays-i Temimî Sa'dî'dir. Ayağındaki yumruluktan dolayı ona Ahnaf lakabı verilmiştir. Resulullah (s.a.a)'ın dönemine şahit oldu; ancak onu göremedi. Cemel savaşına katılmadı; Sıffin'de ise İmam Ali'yle birlikte savaştı. Hicretin 63. yılında Kufe'de vefat etti. Bütün Sihah sahipleri ondan rivayet etmişlerdir. Biyografisi için bkz. Usdu'l - Gabe ve Takribu't - Tehzib.

[99] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, 4, s. 168.

[100] - Şeref-i Ashab-ı Hadis, s. 91; Mahatut-u Tarih-i Mealimet-u Dimaşk -İbn-i Asakir. el-Mecmau'l İlmiyyi'l İslami, c. 9, s. 2, 236 ve 237 b.

[101] - Tezkiretu'l - Huffaz-i Zehebi, c. 1, s. 7.

[102] - Muğire b. Şu'be b. Ebu Amir-i Sakefî, annesi Efkam kızı Emame'dir. Handek savaşında Müslüman olmuştur. Vakidî onun Müslüman oluşunun sebebini Meğazî adlı kitabında, c. 2, s. 595 - 598'de şöyle anlatmaktadır: O, on dört kişiyle birlikte Mukavkıs'ın yanına gidenler arasındaydı. Mukavkıs, Muğayre'nin arkadaşlarını daha önce ağırlayarak onlara bağış ve ihsanda bulundu. Bu grup geri dönünce Muğayre  dışında tümü Hayber ile Medine arasında bir yerde içki içtiler. Böylece on üç kişi sarhoş oldu. O sırada Muğire onların üzerlerine atlayıp öldürdü. On dördüncüleri de kaçtı. Muğire onların mallarını alıp Peygamber'in huzuruna gidip Müslüman olduğunu söyledi. Fakat Peygamber (s.a.a), "Bunlar gasp ve haksızlık mallarıdır; bunun humusunu alamam" dedi. Amcası Urve b. Mesud on üç kişinin diyetini ödedi. Muğreyre, Basra'da valiyken üç kişi zina yaptığına şahitlik yaptılar. Dördüncü şahid halife Ömer'in etkisi altında şahitliğini saptırınca hadd uygulanmaktan kurtuldu; bu nedenle suçsuz diğer üç şahide kırbaç vuruldu! Bu konuyu "Abdullah b. Sebe" adlı kitabımızın birinci cildinde 'Muğire'nin zinası" başlığı altında işledik. c. 1. Muğire, hicri 50. yılında Kufe valisiyken öldü. Sihah sahipleri ondan 136 hadis rivayet etmişlerdir. Biyografisi için bkz. Usdu'l - Gabe ve Cevamiu's - Siyre, s. 278. Hicri 51. yılın olayları hakkında bkz. Taberî, c. 2, s. 112, 113, c. 2, s. 38; İbn-i Esir, c. 3, s. 102.

[103] - Tarih-i Taberî, c. 2, s. 111 - 113, hicretin 51. yılı olaylarında; İbn-i Esir, c. 3, s. 102.

[104] - İbn-i Ebi'l - Hadid'in, Şerh-i Nehcu'l - Belağa'sında, c. 3, s. 15 - 16'daki rivayetine göre, el-Babî Halebî basımı. "Am'l - Cemaet"i ileride açıklayacağız.

[105] - Hucr b. Adiyy b. Muaviye-i Kindî. Hucru'l - Hayr olarak biliniyordu. Kinde kabilesinin tayfasının temsilcisi olarak Resulullah (s.a.a)'in huzuruna çıkmış, Kadisiye savaşına katılmıştır; yine Kinde kabilesinin komutanı olarak İmam Ali (a.s) ile Cemel ve Sıffin savaşlarına katılmıştır. Nehrevan savaşında da Meysere kabilesinin başındaydı. Ziyad b. Ebih'in İmam Ali'yi lanetlemeye ısrarını kabul etmemiş ve bir gün namazı geciktirdiği için onu taşlamıştır. Ziyad da Muaviye'nin emri üzerine onu bir grupla birlikte tutuklayarak Şam'a göndermiştir. Muaviye, İmam Ali (a.s) hakkınca çirkin sözler söylemeyen herkesin öldürülmesini emredince Hucr beraberindekilerle birlikte hicri 51. senesinde "Merc-i Uzra"da katledildi. Kıssasının ayrıntıları için bkz. Abdullah b. Sebe, c. 2, İbn-i Sebe gerçeği ve Sebeilik babı.

[106] - Reşid-i Hicrî. Yemen'in Hicr şehrine intisap edildiği için bu adı almıştır. Onun Ensar'dan Ben-i Muaviye'nin kölesi olan Reşid-i Farsî olduğu söylenmiştir. Biyografisi İsti'ab, Usdu'l - Gabe ve Lubab'ın "Hicri" teriminde geçer. "Kufeli" diye çağrılmıştır. Ric'at inancına sahip olduğu iddia edilmiştir; Kufe'de ric'at inancı hakkında konuştuğu için Ziyad dilini kestirmiş ve onu çarmıha germiştir. Biyografisi için bkz. Ricalu'l - Keşşî, s. 78.

[107] - Meysem b. Yahya-i Temmar. Esedoğullarından bir kadının kölesiydi. İmam Ali (a.s) onu satın alıp azad etmiştir. Ziyad onu tutuklayınca, öldürülmeden önce bana sorun, dedi. İnsanlar ona sordular; o da onlara anlattı. İbn-i Ziyad celladını gönderip onun ağzını gemledi; böylece İslam'da ağzı ilk gemlenen kişi oldu. Daha fazla bilgi için bkz. Ricalu'l - Keşşî, s. 81 - 84.

[108] - Hıristiyan olan Ebu Rakiye Temim b. Evs-i Darî, Ehl-i Kitabın meşhur alimlerinden, kendi döneminin rahibi ve Filistin'in tanınmış abidi idi.

Tebük gazvesinden sonra Medine'ye geldi ve hırsızlık yaptığı ispatlanınca cezalandırılmaktan kurtulmak için Müslüman oldu. Onun hırsızlık olayı şöyledir: Temim Darî, Sehmoğulları'ndan bir adam ve Adiyy b. Beda ile birlikte ticaret için Şam'a gitmişlerdi. Sehmoğullarından olan adam yolda öldü ve ölmeden önce Temim ve arkadaşına, mallarını akrabalarına teslim etmelerini vasiyet etti. Adam, eşyalarının arasında vasiyetini gizlemişti. Onlar da onun malından değerli bulduklarını aldılar. Bu eşyalar arasında, üç yüz miskal ağırlığında altın işlenen gümüş bir kupa vardı. Malın geri kalanını da ehline verdiler. Adamın akrabaları mallara aldıklarında onun vasiyetle bağdaşmadığını, bazı şeylerin eksik olduğunu gördüler. Oysa onlar ne satılmış ve ne de hibe edilmişti. Bunun üzerine durumu Peygamber'e (s. a.a) götürdüler. Peygamber (s. a.a) de ikindi namazından sonra minberin yanında onlara yemin ettirdi. Onlar ihanet etmediklerine dair yemin edince Hazret (s.a.a) onları serbest bıraktı. Fakat çok geçmeden altın işlemeli kupayı Temim'in yanında buldular. Tekrar Temimle arkadaşını Resulullah (s.a.a)'in yanına götürdüler. Bunun üzerine, "Ey iman edenler!... Aranızda şahitlik..." ayeti indi. Sehmoğulları, onun babalarının eşyalarından olduğuna dair yemin ederek onu ve diğer mallarını Temim ve arkadaşından geri aldılar. Daha sonra Temim-i Darî itiraf etmek zorunda kaldı. Bunun üzerine Rersul-i Ekrem (s.a.a) Temim'e, "Yazıklar olsun sana ey Temimli! İman et de Allah seni bağışlasın" buyurdu. Böylece Temim Müslüman olmak zorunda kaldı.

Temim, Ömer'in döneminde kadar Medine'de yaşadı. Ömer kendi döneminde onu tazim ediyor, 'Medine'nin en hayırlısı' diye iltifatta bulunuyor ve bağışta onu Bedir ehliyle bir tutuyordu. Ömer hicretin on dördüncü yılının Ramazan ayında nafile namazını kılmayı sünnet haline getirince onunla Ubey'i insanlara namaz kıldırmaları için tayin etti. Osman'ın öldürülmesinden sonra Şam'a gidip hicri 40. yılında ölünceye kadar Muaviye'nin korumasında rahat bir hayat yaşadı. Biz Temim'in kıssasını ve biyografisini kısa bir şekilde "Min Tarihi'l - Hadis" adlı kitabımızda kaydettik.

[109] - Ebu İshak Ka'b b. Mati'. Ehl-i Kitab alimlerinin büyüklerinden ve Yemen'in önde gelen Yahudi alimlerindendi. İshak b. Ka'b, Medine'ye gelerek Ömer'in döneminde Müslümanlığını açıkladı. Sonra Ömer'in isteği üzerine Medine'de kaldı. Osman'a karşı ayaklanma belirtileri baş gösterince Şam'a intikal etti. Orada Muaviye'nin gözetiminde ve korumasında yaşadı. h. 34'de, 104 yaşında Hımıs'ta öldü. Bkz. "Min Tarihi'l - Hadis" adlı kitabımız.

İşte birçok açıdan İslami düşünceye olumsuz etkiler bırakan bu durumu malum Yahudi Ka'bu'l - Ahbar'dır; çoğularının sandığı gibi Sahabe ve Tabiinde etki bırakan, varlığı olmayan uydurma Abdullah b. Sebe değil. Yazar'ın Abdullah b. Sebe adlı eserine bakınız.

[110] - Osman b. Affan b. Ebi'l As-i Kureyşî-i Emevî'dir. Annesi, Abdulmuttalib kızı ve Resulullah (s.a.a)'in halası Ümm-ü Erva-i Beyza'nın kızı Erva bint-i Kureyz-i Emevi'dir. Resulullah (s.a.a)'in -üvey- kızı Rukiye ile evlenmiş, onunla birlikte Habeşistan'a, sonra da Medine'ye hicret etmiştir. Zevcesinin vefatından sonra Peygamber'in diğer -üvey- kızı Ümm-ü Külsüm ile evlenmiştir; fakat o da Osman'dan gördüğü eziyetler ve kötü davranışı nedeniyle ölmüştür. Osman'ın Peygamber'in bu iki -üvey- kızından çocuğu olmamıştır. Abdurrahman b. Avf, h. 24'te Ali (a.s)'ın ilk iki halifenin siyretini takip etmeyi reddetmesi üzerine, Osman bunu kabul edince ona biat etmiştir. Onun hilafeti döneminde valiliğe atadığı Ümeyyeoğulları'ndan olan akrabaları Müslüman karşı kötü davranınca halk, h. 36 Zilhicce ayında Kureyş önderliğinde ona karşı ayaklanarak onu öldürdü. Halk, onun Baki mezarlığına defnedilmesini engelleyince Hişşu Kevkeb'de defnedildi. Sihah sahipleri ondan 146 hadis rivayet etmişlerdir. Camiu's - Siyre, s. 277 ve "Nakş-ı Aişe" kitaplarına, "fi ahd-i sıhreyn" babına müracaat edilsin.

[111] - Ebu Hureyr-i Dusî. Onun isim ve soyunda ihtilaf edilmiştir. Ebu Hureyre 5374 hadis rivayet etmiştir. Hicrî 57 veya 58 yılında vefat etmiştir. Bkz. Cevamiu's - Siyre, s. 276 ve Mısırlı Şeyh Mahmut Ebu Reyh'in eseri olan Şeyh Muzire kitabı.

[112] - Sircan veya Sercun'un biyografisi için bkz. Tarih-i Taberî, c. 2, s. 205 ve İbn-i Esir, c. 4, s. 7; Muaviye babı. Mensur-i Rumî'nin oğlu Sircan, Muaviye'nin katibi ve sırdaşıydı. Muaviye'den sonra da Yezid'in katibi olmuştur. Eğanî, c. 16, s. 68'de Sircan'ın Yezid'in içki arkadaşı olduğu ve Müslim Kufe'ye gittikten sonra, Yezid'e İbn-i Ziyad'ı Kufe'ye vali tayin etmesi önerisini veren de o idi. Tarih-i Taberî, c. 2, s. 228 ve 239 ve İbn-i Esir, c. 4, s. 17. Sircan'ın oğlu da Abdulmelik'in katibiydi. Bkz. Mesudî'nin et - Tenbih-i ve'l - İşraf'ı, s. 261 ve Hutet-i Mukrizî, c. 1, s. 159.

[113] - İbn-i Esal, Muaviye'nin özel doktoruydu. Muaviye, oğlu Yezid için biat almak istediği zaman, Şam halkının Halid b. Velid'in oğlu Abdurrahman'a eğilimli olduğunu anladı. Bunun üzerine İbn-i Esal'a, bir yıl vergiden muaf olup Hams'ta vergi memuru olacağı vaadiyle Abdurrahman'ı gizlice zehirlemesini emretti. İbn-i Esal, Muaviye'nin emrine itaat edince Muaviye de verdiği vadini yerine getirdi. Sonra da Halid b. Abdurrahman veya Muhaci ismindeki kardeşinin oğlu onu öldürdü. Bkz. Eğanî, c. 15, s. 12 - 13; Tarih-i Taberî, c. 2, s. 82 - 83; İbn-i Esir, c. 3, s. 378. Yakubî kendi tarihinde şöyle yazar: Muaviye, Hıristiyan İbn-i Esal'ı Hams'tan haraç toplamak üzere görevlendirdi; oysa ondan önce hiçbir halife Hıristiyan birine böyle bir görev vermemişti. Tarih-i Yakubî, c. 2, s. 223.

[114] - Ebu Malik, Gıyas b. Gavsi'l - Ehtal, Teğallub Hıristiyanlarındandı. O, Ömer'in hilafetinin başlarında dünyaya gelmiş ve hicretin 95. yılında vefat etmiştir. Cahiz, onun Muaviye'ye yaklaşmasının nedenini şöyle açıklıyor: Muaviye, daha fazla Ali (a.s)'ın taraftarı olup kendisini kabul etmemelerinden dolayı ensarı hicvetmek isteyince, oğlu Yezid aracılığıyla Ka'b b. Ca'l'den ensarı hicvetmesini istedi. Ka'b kabul etmedi, fakat, "Ben onları hicvetmekten sakınmayan Hıristiyan bir şairi tanıtırım sana" dedi ve o Hıristiyan şairi ona tanıttı. el-Beyan ve't - Tebyin, c. 1, s. 86.

Eğanî, c. 13, s. 142'de ise Ka'b b. Ca'l'den şöyle nakledilmiştir. Yezid b. Muaviye bana dedi ki: "İbn-i Hisan, Abdurrahman b. Hekem'i eşiyle arasında geçen olay nedeniyle rezil ederek bizi de rüsva etmiştir. O halde sen de ensara hicvet." Ben ise, "Sen beni şirke davet ediyorsun! Resulullah (s.a.a)'a sığınak verip ona yardım eden kişileri mi hicvedeyim?! Ancak ben sana Hıristiyan bir şairi tanıtayım..." Her durumda Ehtal ensarı hicvetmiş ve bir şirinde şöyle demiştir:

Kureyş ahlaki güzelliklerle yüceldikçe yüceldi

Alçaklık ise ensarın sarıkları altına gizlendi.

Ensar, Ehtal'ı cezalandırmak için Muaviye'den yardım isteyince Muaviye, "Dilini kesin; ancak eğer Yezid'e sığınmış olursa ona dokunayın" dedi ve peşinden de Yezid'e, "Ben bunlara böyle dedim; sen Ehtal'ı koruman altına al" dedi... Eğanî, c. 13, s. 174.

Ve c. 8, s. 299'da ise şöyle geçer: Ensar, Muaviye'ye, "Bu Hıristiyan kafir kürk cüppe giyiyor, kürk atkı takıyor ve altından haç kolyesi takarak Müslümanlar hakkında çirkin şeyler söyleyerek onarla alay ediyor. Sakalı şarap kokuyor. Sarhoş bir vaziyette daha önce izin almaksızın Abdulmelik Mervan'ın yanına gidiyor." "Kufe mescidinde böyle şiir okuyor..." c. 8, s. 321.

Ve c. 16, s. 68'de ise onun Yezid'in müşaviri ve kafa kafaya verip şarap içtiği arkadaşı olduğu, Eğanî, c. 8, s. 301'de ise onun Yezid'le birlikte hac yaptığı geçer!!

[115] - Bkz. Ehadis-i Ummu'l - Muminin Aişe kitabı, "Muaviye" babı.

[116] - Bkz. Ehadis-i Ummu'l - Muminin Aişe kitabı, "Muaviye" babı, s. 237 ve Şer-u Nehci'l - Belaga -İbni'l-Ebi'l - Hadid-i Mutezilî, birinci baskı -Mısır-, c. 1, s. 159 - 160.

[117] - Eğanî, c. 2, s. 241 - 251, Daru'l - Kutub basımında şöyle geçer: Mervan, Muaviye tarafından Medine valisi olduğu o dönemde, şarap içmesi nedeniyle Abdurrahman b. Ertat'a şarap içtiği için hadd uygulamıştı. Abdurrahman cahiliye döneminde de Muaviye'nin dedesi Harb'ın şarap arkadaşıydı. Muaviye olayı öğrenince hemen şöyle bir mektup yazdı: "Sen Harb'ın şarap arkadaşına halkın gözleri önünde seksen kırbaç vurarak rezil mi ettin?! Eğer senin babanın şarap arkadaşı olsaydı onu böyle rezil etmezdin. Şimdi bu mektubum sana ulaşınca ya Abdurrahman'a had uygulamakta yanıldığını ilan ederek bu hareketini telafi edersin ya da senin hadd uygulamanı batıl olduğunu ilan etmelerini ve Abdurrahman'ın kısas olarak sırtına seksen kırbaç vurmasını emrederim!!" Mervan bu mektubu alınca Muaviye'nin emrine uymak zorunda kaldı.

Onun diğer girişimlerinden biri de -cahiliye dönemi adetlerine göre - Ziyad b. Ebih'i babası Ebusüfyan'a nispet vermesidir. Oysa bu amel İslam dininin hükmüyle tamamen çelişmektedir. Çünkü İslam dini, "çocuk babasınındır; zina eden kişi ise taşlanır" hükmünü vermiştir. Bkz. Ehadis-i Ummu'l - Muminin Aişe kitabı ve Abdullah b. Sebe kitabının "İstilhak-ı Ziyad" babı.

Onun diğer bir işini de İbn-i Abdurrabbih, Ikdu'l - Ferid adlı kitabının, 3. cildinin 413. sayfasında şöyle kaydetmiştir: Muaviye, Ahnef b. Kays ve Semeret b. Sundeb'i çağırtarak onlara şöyle dedi: "Görüyorum ki bu hamranın -Arap olmayanlara verilen bir lakaptı- sayısı çoğalmış, atalarımıza dil uzatmaktalar. Çok geçmeden bize karşı ayaklanıp güç ve kudretimizi ele geçirebilirler. Onlardan bir grubunu öldürüp diğer bir grubunu ise pazarda hammal etmek ve yol yapımında çalıştırmak istiyorum!..." Ahnef, onun önerisine karşı çıktıysa da Semere, "Ey emir!" dedi. "Bu işi bana bırak da onu istediğiniz gibi yerine getireyim. Fakat sonunda Muaviye öldürme kararından vazgeçti.

[118] - Semere b. Cundeb-i Hilal-i Fezarî babasının ölümünden sonra annesi onu kendisiyle birlikte Medine'ye getirmiş ve Şeyban b. Sa'lebe ile evlenmiş, Semere de ensarın himayesine girmiştir. Bir gün Resulullah (s.a.a) aralarında Semere de bulunan bir grup ashabına, "Aranızdan ölecek son kişi cehennemliktir" buyurdu. Semere onların sonuncusuydu. Semere hicretin 59. yılında Basra'da öldü. Biyografisi Usdu'l - Gabe ve Nubela'da geçmiştir. Tüm Sihah kitaplarında ondan rivayet edilmiştir. Muaviye'yle rivayetleri, onun için hadis uydurduğu, onun valiliği döneminde emriyle öldürülenlerin sayısı Ehadis-u Ummui'l - Muminin Aişe kitabının üçüncü cildinde, s. 297 - 298'de geçmiştir.

* - Amu'l – Cemae: İmam Hasan (a.s)'la Muaviye'nin sulh yılı.

[119] - İbn-i Ebi'l - Hadid, Nehcu'l - Belaga Şerhi'nde, c. 3, s. 15 - 16'da, "ve min kelamin lehu (a.s) ve kad seelesailun an ehadis-i'l beda" şerhinde; Ahmed Emin, Fecru'l - İslam kitabında, s. 275.

[120] - İbn-i Ebi'l - Hadid, Nehcu'l - Belaga Şerhi'nde, c. 1, s. 358'de, "ve min kelamin lehu (a.s) innehu seyezheru aleykum ba'dî reculun..." şerhinde.

[121] - Ehadis-u Ummu'l - Muminin Aişe, s. 295 - 297.

[122] - Hatib Bağdadî, Tarih-i Bağdad'da, c. 14, s. 7'de şöyle kaydetmiştir: Bir gün Harun Reşid ve Kureyş'in meşhur kişilerinden birinin yanında Ebu Hurerye'den şöyle bir hadis rivayet edildi: Hz. Musa (a.s), Hz. Adem (a.s)'le görüşerek ona, "Sen bizi cennetten çıkaran kişi misin?!" diye sordu. Kureyişli adam itiraz ederek, "Musa nere Adem nere! Ne zaman ve nerede Musa Adem'le görüştü" dedi. Harun öfkelenerek, "Cellat! Bu adamın boynunu vur! Zındık Resulullah (s.a.a)'in hadisini eleştiriyor!!" diye bağırdı. Bunun üzerine bu hadisin ravisi Ebu Muaviye araya girerek, bu adam anlamadan, cehaleti nedeniyle böyle söyledi; kötü bir niyeti yoktu, diyerek Harun'u yatıştırdı.

[123] - Ebu Hafs Ömer b. Abdulaziz hicretin 99. yılında hilafete geçmiştir, Emirulmüminin Ali (a.s)'a lanet ve küfretmeyi yasaklamış, Fedek'i Fatıma evlatlarına geri vermiş, hadislerin yazılmasını emretmiş ve bunun gibi diğer beğenilir girişimlerde bulunmuştur. Hicretin 101. yılında onu zehirlemişlerdir. Biyografisi Siyutî'nin Tarih-i Hulefa'sında ve İbn-i Hacer'in Takribu't - Tehzib adlı eserinde geçmiştir. Onun verdiği emirler hakkında bkz. Mukaddime-i Daremî, s. 126, Tabakat-ı İbn-i Sa'd, Beyrut basımı, c. 7, s. 447, Musannef-i Abdurrazzak, 1980 Hindistan basımı, c. 9, s. 337, Ebu Nuaym'in Ahbar-u İsbahan'ı, c. 1, s. 312, Siyutî'nin Tedribu'r - Ravî'si, s. 90.

[124] - Fethu'l - Barî, c. 1, s. 218, "kitabetu'l - ilim" babı.

[125] - Tehzibu't - Tehzib, c. 12, s. 39.

[126] - İbn-i Cureyc, Abdulmelik b. Abdulaziz b. Cureyc-i Mekkî, bir grup ulemadan ilim edinmiştir. Onun kitap yazmaya başlayan ilk kişi olduğu söylenmektedir. Ahmed b. Hanbel diyor ki: İbn-i Cureyc ilim hazinelerindendir. O, hicretin 151. yılında dünyadan göçmüştür. Tezkiretu'l - Huffaz, c.1, s. 160; İbn-i Hallikan, c. 1, s. 186; Tarih-i Bağdat, c. 10, s. 400 ve Zehebî'nin Doveli'l - İslamî adlı kitabı, c. 1, s. 79.

[127] - Hammad b. Selemet b. Dinar-ı Basrî-i Rabiî, Ebu Seleme, Basra müftüsü ve hadis ricallerinden biriydi. Hammad, Tesanif-i Merziye'nin ilk yazarlarındandır. Hicretin 167. yılında  vefat etmiştir. Tehzibu't - Tehzib, c. 2, s. 11; Mizanu'l - İtidal, c. 1, s. 277; Ebu Nuaym'ın Hilyetu'l - Evliya'sı, c. 6, s. 249 ve Ziriklî'nin E'lam'ı.

[128] - Evzaî, Ebu Ömer, Abdurrahman b. Amr b. Yehmad-ı Keykerem, Şam halkının imamıydı ve Şam'da ondan daha bilgili kimse yoktu. Evzaî, Beyrut'ta yaşıyordu. Hicretin 157. yılında vefat etmiştir. Evaî, Hemdan kabilesinin Evza-i Tireî boyuna mensuptur; Feradis dışında Dimeşk'e bağlı olan kasabayla bir ilgisi yoktur. İbn-i Nedim'in Fihrist'ti, c. 1, s. 227; el-Vefayat, c. 1, s. 275; Hilyetu'l - Evliya-i Ebu Nuaym, c. 6, s. 135; Tehzibu'l - Esma ve'l - Lugat, birinci bölüm, c. 1, s. 298.

[129] - Muammer b. Raşid b. Ebu Amr-ı Ezudî, Ebu Urve, fakih ve hadis hafızı olup Basra halkındandır. Basra'da dünyaya geldiği meşhurdur; ama Yemen'de ikamet etmiştir. Muammer, muhaddislere göre Yemen'de kitap yazmaya başlayan ilk kişidir. Hicri 153 yılında vefat etmiştir. Tezkiretu'l - Huffaz, Tehzibu't - Tehzib, c. 10, s. 243 ve Mizanu'l - İtidal, c. 3, s. 188.

[130] - Süfyan-i Surî, Süfyan b. Said b. Mesruk-i Surî, Ebu Abdullah'dır. Onu hadiste müminlerin emiri olarak tanıtmışlardır. Doğum yeri Kufe olup Kufe'yle meşhur olmuştur. Süfyan'ın çeşitli kitapları vardır; onun Camiu'l - Kebir kitabı bu cümledendir. Süfyan, hicrî 161 yılında vefat etmiştir. Tehzibu't - Tehzib, c. 4, s. 111 - 115, İbn-i Sa'd, c. 6, s. 257; İbn-i Nedim, c. 1, s. 225; Dovelu'l - İslam, c. 1, s. 84; Hilyetu'l - Evliya-i Ebu Nuaym, c. 6, s. 356; İbn-i Hallikan, c. 1, s. 210.

[131] - Leys b. Sa'd, b. Abdurrahman-i Fehmî, Ebu'l - Haris, fıkıh ve hadiste kendi döneminde Mısır halkının imamıydı. O, Mısır'ın önde geleni olup, orada büyük bir güç ve nüfuz sahibiydi. Öyle ki Mısır kadısı onu görüşüne göre davranıyordu. Doğum yeri Horasan'dı. Hicrî 175 yılında Kahire'de vefat etmiştir. Leys'in çeşitli telif eserleri vardır. Tezkiretu'l - Huffaz, c. 1, s. 207; Tehzibu't - Tehzib, c. 8, s. 459; Vefayatu'l - A'yan, c. 1, s. 248.

[132] - İbn-i Lehi'e, Ebu Abdurrahman, Abdullah b. Lehi'e-i Hazremî-i Mısrî, hadis ve ahbar konusunda çok rivayette bulunan bir kişiydi. Hicrî 155 yılında Mensur Devanikî'nin emriyle, Mısır kadılığına geçmiş ve 164 yılında bu makamdan çekilmiştir. Rivayetleri Sahih-i Tirmizî, Sahih-i Ebu Davud ve diğer kaynaklarda geçmiştir. İbn-i Lehi'e 174 yılında Mısır'da vefat etmiştir. Mizanu'l - İtidal, c. 2, s. 64; Vefayatu'l - A'yan, c. 1, s. 249.

[133] - İbn-i Mubarek, Abdurrahman, Abdullah b. Mubarek-i Mervezî, alim, zahit, arif, muhaddis, tabiinlerin tabiininden sayılmaktadır. İbn-i Usame'den şöyle rivayet edilmiştir: Muhaddisler arasında İbn-i Mubarek, halk arasında müminlerin emiri gibiydi. Tarih-i Bağdat, c. 10, s. 152; el-Kunye ve'l - Elkab, c. 1, s. 401.

[134] - Abdullah b. Veheb b. Muslim-i Fehrî-i Mısrî Ebu Muhammed, fakih ve ulemadan ve Malik'in ashabından sayılmaktadır. O, fıkıh ve hadisi bir araya toplamış, el-Cami gibi çeşitli kitaplar yazmıştır. Tezkiretu'l - Huffaz, c. 1, s. 279; Vefayatu'l - A'yan, c. 1, s. 249.

[135] - Tarihu'l - İslam-i Zehebî, c. 6, s. 6.

[136] - İntişarat-i Meclisi'l - A'la li Şuuni'l - İslamiyye, Kahire, 1384, c. 1, s. 47.

[137] - Sahih-i Müslim, c. 4, s. 97, "Züht" kitabı, "et-tesebbut-u fi'l hadis ve hokm-i kitabeti'l - ilim" babı, h: 72; Sünen-i Daremî, c. 1, s. 119, "el-mukaddime", 42. bab; Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 12 ve 39 ve 56.

[138] - Sünen-i Daremî, "el-Mukaddime", c. 1, s. 119.

[139] - Müsned-i Ahmed, c. 5, s. 182; Sünen-i Ebu Davud, "İlim" kitabı, c. 3, s. 319.

[140] - Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 12 - 13.

[141] - Bkz. Fıkhî ıstılahların tanımı konusu; Bedayi'u - Minen, c. 1, s 14.

[142] - Ak.

[143] - Ak.

[144] - Sahih-i Buharî, c. 1, s. 24, Bulak basımı, ilim kitabı, "kavlu'n - Nebi: Rubbe mubelliğun..." babı, Kenzu'l - Ummal, ikinci baskı, c. 10, s. 133, hadis: 1126; Sünen-i İbn-i Mâce, c. 1, s. 85, hadis: 233; Biharu'l - Envar, c. 1, s. 152, hadis: 42.

[145] - Ehlibeyt Mektebi kaynaklarında: Meaniu'l - Ahbar, s. 374 - 375; Uyunu Ahbar, Necefu'l - Eşref basımı, c. 2, s. 36; Men la Yehzuruhu'l - Fakih, Aliekber Gaffarî incelemesi, c. 4, s. 420; Biharu'l - Envar, c. 2, s. 145, hadis: 7.

Ehl-i Sünnet kaynaklarında ise: Muhaddis Fazil Ramhermerzî, "fazlu'n - nakil an Resulullah" babı, s. 163; Kavaid-u Tehdis-i Kasimî, "fazlu ravi-i hadis" babı, ikinci baskı, s. 48; Şere-u Ashabi'l - Hadis -Hatib Bağdadî- "kevn-u ashabi'l - hadis-i hulefa-i Resulullah" babı, s. 30; Camiu'l - Beyan -İbn-i Abdulbirr-, c. 1, s. 55; Ahbar-u İsfahan -Ebu Nuaym- c. 1, s. 81; Fethu'l - Kebir -Siyutî Ebu Said'den -  c. 1, s. 233; Kenzu'l - Ummal -Muttakî Hindî- "ilim" kitabı, "adabu'l - ilim" babı, Ali ve İbn-i Abbas'tan hadis rivayet etmenin fazilet ve adabı, ikinci baskı, c. 20, s. 128 ve 133, hadis: 1086 ve 1127 ve c. 10, s. 181, hadis: 1407; el-İlma -Kadı İyaz- "şerefu'l - ilimi'l - hadis ve şeref - i ehlih" babı, s. 11.

[146] - Sahih-i Buharî, c. 1, s. 22 ve Tirmizi, c. 10, s. 135'te geçtiği üzere falancadan maksat Ebu Şat'tır.

[147] - Sünen-i Tirmizî, "ilim" kitabı, "mâ câe fi'r - ruhse" babı, c. 10, s. 134.

[148] - Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 207 ve 215.

[149] - Bu rivayetin kaynakları "Birinci Asırda Hadisleri Yayma" bölümünde geçti.

[150] - Sünen-i Daremî, muakddime, "rahsu fi kitabeti'l - ilim" babı, c. 1, s. 125 - 126.

[151] - Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 215.

[152] - Bkz. kitabımızın birinci cildinde, giriş bölümünde, Resulullah (s.a.a)'in sıfatları konusunda ihtilafın kaynağı konusu. Oraya müracaat edildiğinde Hulefa Mektebinin Resul-i Ekrem (s.a.a)'i nasıl tasavvur ettiği apaçık anlaşılacaktır; biz bunun Muaviye'nin döneminde onun planıyla uydurulduğuna inanıyoruz.

[153] - Bkz. İlerideki konularda: Ebubekir'in içtihatları.

[154] - Sahih-i Müslim, "salatu'l - musafir ve kasruha" babı, hadis: 3; Sahih-i Buharî, c. 1, s. 134, "taksiru's - salat" babı. Bu kaynakta "seferde" sözcüğünü Aişe'nin saygınlığını korumak için silmiştir!

[155] - el-Fasl -İbn-i Hazm-, c. 4, s. 161.

[156] - İsabe -İbn-i Hacer-, c. 4, s. 151.

[157] - Muhallâ -İbn-i Hazm-, c. 10, s. 484; el-Cevheru'n-Naki -İbn-i Türkmenî- (ö: 750 hicri), Sünen-i Beyhakî'nin haşiyesinde, c. 8, s. 58 - 59.

[158] - Savaik'in  haşiyesinde, s. 209.

[159] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 8, s. 223, özetle.

[160] - Lisanu'l - arab, "evvele" maddesi.

[161] - Sihah "evvele" maddesi.

[162] - Âl-i İmrân, 7.

[163] - A'raf, 53.

[164] - Müfredat-i Ragıb, "evvele" maddesi. Biz bunu özetle getirdik; Sahih-i Buharî,, "ezan kitabı", 139. bölüm, 110. surenin tefsiri; Sahih-i Müslim,, "salat" kitabı, hadis: 217; Sünen-i İbn-i Mâce, "ikame" kitabı, 20. bölüm.

[165] - Sünen-i Daremî, c. 2, s. 129; Muavatta-i Malik, "lobs" kitabı, "mâ câe fi'l intial" hadis: 16; Sünen-i Daremî, "rüya" kitabı, 13. bölüm.

[166] - Nihayetu'l - Lugat, "evvele" maddesi.

[167] - Sahih-i Buharî, Fethu'l - Barî'nin metninde, c. 13, s. 129 - 130.

[168] - Fethu'l - Barî, c. 15, s. 333. Bilmem bunlar tüm Müslümanları tekfir eden Hariciler hakkında ne söylüyorlar! Evet; bunlar Haricilerden hiçbir mazeret kabul etmeyip onları "marikin=İslam'dan çıkanlar" olarak adlandırmaktalar; Fakat Emirulmüminin Ali (a.s)'ın katili harici İbn-i Mülcem'e gelince, onu tevil etmesi nedeniyle mazur olan bir müçtehid olarak tanıyorlar?!

[169] - Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s. 178, Mustafa el-Babî basımı, hicri kameri 1329, Mısır, Edebiyatçı ve tarihçi İzzuddin Abdulhadim b. Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Hüseyin b. Ebi'l - Hadid-i Medenî-i Mu'tezilî'nin eseri. (hicri 586 - 655) Bağdat, "ve min kitabin lehu ilah ehl-i Mısr mea Malik" mektubunun şerhinde.

[170] - Hace Nasıruddin Tusî, Muhammed b. Muhammed b. Tusî (ö: hicri 672), Tecrid'u - Kelam fi Şerh-i Akaidi'l - İslam adlı kitabında; bkz. ez-Zeria, c. 3, s. 351.

Şerh-i Tecrid, Alauddin Ali b. Muhammed'in eseridir. Mâveraunnehreyn padişahına şahin beslediği için babası ona "Kuşçi" lakabını vermiştir. Kuşçi, Semerkant'te Semerkant rasathanesi işine katılmıştır. O, Tebriz'e ve oradan da Osmanlı padişahıyla Tebriz padişahı Hasan'ı barıştırmak için Kostantaniyye'ye gitmiş, Osmanlı padişahı sultan Mehmet onu ağırlamış ve Ayasofya medresesinin idaresini ona bırakmıştır. Kuşçî hiçri kameri 897 yılında orada vefat etmiştir. Biyografisi Hidayetu'l - Arifin, c. 1, s. 736 ve el-Kunye ve'l - Elkab, c. 3, s. 77'de geçmiştir.

[171] - Şerh-i Tecrid, hicri kameri 1301, Tebriz basımı, 407; Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s. 183, altıncı imam hakkında.

[172] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 6, s. 323.

[173] - Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 2, s. 153, "ve min kelamun lehu (a.s) lillahi biladul fulan" buyruğunun şerhinde ve yine c. 3, s. 180'de bu eleştirinin cevabında, "içtihadı böyleydi" yazmıştır.

[174] - Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 2, s. 154.

[175] - Şerh-u Nehci'l - Belaga-i İbn-i Ebi'l - Hadid, c. 2, s. 165.

[176] - Şerh-i Tecrid, s. 408.

[177] - Bu durumda İslam'ın mateminde ağlamak gerek!

[178] - Şerh-i Tecrid, c. 409; Şerh-i İbn-i Ebi'l - Hadid, c. 1, s. 243.

[179] - Minahcu's-Sünne, c. 3, s. 203, Ahmet b. Abdulkerim b. Abdusselam b. Abdullah... b. Teymiyye-i Herranî-i Dimaşkî-i Hanbelî'nin eseri, Mezheb-i Selefiyye müessesesi, hicri kameri 661 - 728; dönemindeki ulema onun inancının bozukluğuna dair fetva vermişlerdir. Dimaşk valisi onu zindana atmış ve hicri kameri 728 yılında o zindanda vafat etmiştir. Biyografisi Tarih-i İbn-i Kesir, c. 14, s. 135'te geçmiştir.

[180] - Şerh-u Nehci'l-Belaga, c. 1, s. 233.

[181] - Sahi; İbn-i Teymiyye, Muğayre b. Şube ve tanıkların onun Ümm-ü Cemil'le zina ettiğine tanıklık etmeleri karşısında hangi mazereti getiriyor? Acaba bu çirkin amel karşısında yine onu içtihadı karşısında ecri olan müçtehid mi, biliyor ve onun Resulullah (s.a.a)'in sahabesi olması nedeniyle amelini güzel mi biliyor?!

[182] - Hatta içtihatları Kur'an-ı Kerim'in nassı ve Resulullah (s.a.a)'in sünnetine aykırı olduğu durumlarda bile!!

[183] - Minhacu's - Sünne, c. 3, s. 193; İbn-i Teymiyye'nin Osman'ı savunmak için getirdiği sahabenin içtihadı konusunda zikrettiği bütün deliller isbatlanması gereken tartışma konusunun kendisidir.

[184] - Ak. c. 3, s. 204.

[185] - Kimin çıkarınaydı? İbn-i Mesud'un mu, yoksa Ümeyye oğullarının mı?

[186] - Sevaiku'l - Muhrika, -İbn-i Hacer- Şehabuddin Ahmend b. Muhammed b. Ali b. Hacer-i heytemî, (hicri kameri 909 - 974), 1375 Kahire basımı, s. 111, Şeyh Abdulvahhab Abdullatif tashihi.

[187] - Sevaiku'l - Muhrika, s. 112.

[188] - Sevaiku'l - Muhrika, s. 113.

[189] - Allame Ebu Mensur Cemaluddin Hasan b. Yusuf b. Mutahhar-i Hilli (hicri kameri 647 - 726); onun eserlerinden biri, İbn-i Teymiyye'nin Minhacu's - Sünne adlı kitabıyla kendisine reddiye yazdığı Minahacu'l - Kerame'dir. Biz bu konuda hicri kameri 1322 Mısır - Emiriye baskısına müracaat ettik.

[190] - Minhacu's - Sünne, c. 4, s. 190.

[191] - Tefsir-i Kurtubî, c. 14, s. 182, "ve la teberrecne teberruce'l cahiliyye..." ayetinin tefsirinde.

[192] - Tathiru'l - Lisan, s. 22.

[193] - el-Fasl, İbn-i Hazm-ı Endulusî'nin (ö: 456 hicri) milel ve nihel hakkında yazmış olduğu kitabtır; 1321 Ahmet Naci Cemali ve Muhammed Emin-i Hanci basımı; bu kitap Şehristanî'nin Milel ve'n - Nihel'inin haşiyesinde basılmıştır, c. 4, s. 161.

[194] - el-Fasl, c. 4, s. 89.

[195] - el-Fasl, c. 4, s. 160.

[196] - Minhacu's - Sünne, c. 3, s. 261 ve 275 - 276, 284 ve 288 - 298.

[197] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 7, s. 279.

[198] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 7, s. 283.

[199] - Sevaiku'l - Muhrika, -İbn-i Hacer-, s. 216.

[200] - Tathiru'l - Cinan, s. 15.

[201] - Tathiru'l - Cinan, s. 19 - 22.

[202] - Savaiku'l - Muhrika, -İbn-i Hacer-, s. 221.

[203] - Şeyh Abdulvahhab, Kahire - şeriat üniversitesi hocasıdır. Biz onun sözlerini, İbn-i Hacer'in Tathiru'l - Cinan adlı kitabının haşiyesinden, s. 18'den naklettik. O da yazdıklarını Derasetu'l - Lebib-i İbn-i Muin'den nakletmiştir.

[204] - el-Fasl -İbn-i Hazm-, c. 4, s. 161.

[205] - Kelbî, Eba Munzir, Hişam b. Muhammed b. Saib-i Kelbî; Zehebî, "el-İbre" adlı kitabında, c. 1, s. 346; Kelbî'nin 150'yi aşkın eserleri olduğunu bildirmiş, onların 141 tanesini Ahmet Zeki, "Esnam-i İbn-i Kelb" adlı kitabının ekinde kaydetmiş ve onun kaydetmediği çoğunu Necaşî "Rical" kitabında, Kelbî'nin biyografisinde kaydetmiştir. Ehl-i Sünnet uleması Kelbî'yi Rafizilik ve Şiilikte aşırıcılıkla suçlamışlardır; onun biyografisi Tabakat-i Huffaz ve Ensab-i Semanî'de kaydedilmiştir. Kelbî hk. 204 veya 206 yılında vefat etmiştir.

[206] - Minhacu's - Sünne, c. 3, s. 19.

[207] - İsabe, c. 4, s. 151.

[208] - Haşiye-i Savaik, s. 209. Muhtasar kitabında, sahabenin adaleti babında bu konuya değinmiştir. Biz, İbn-i Mes'ud'un fitneden uzak duran ashabının kimler olduğunu anlayamadık! Huzeyfe de o günlerde Medine'de değil, Medain'de yaşıyordu; orada da öldü. Ölüm anında da vasiyetinde İmam Ali (a.s)'ı izlemeyi vurguladı. Ebuzer ise valilere ve onların aykırı girişimlerine karşı o kadar itiraz etti ki şehir ve diyarlarda sergerdan oldu ve sonunda hicretin 32. yılında Osman'ın hilafeti döneminde uzaklaştırıldığı Rebeze'de yapayalnız can vermişti. Sa'd b. Ebu Vakkas da İmam'ı izlemediği için çok pişman olmuştu. Ebu Musa Eş'arî'ye gelince; o da Hz. Ali (a.s)'ın muhaliflerinin taraftarıydı. İmran b. Hasin ise o olaylardan önce ölmüştü!!

[209] - Muakaddime-i İbn-i Haldun, -Ebuzeyd Abdurrahman b. Haldun (hk. 732 - 808), Daru'l - Kutub-i Lubnanî basımı, yıl: 1956, s. 380. Yezid'le savaşma taraftarı olanlardan maksat Mekke'de İbn-i Zübeyr ve Hirre'de Medine halkıdır. İbn-i Haldun Mısır'ın Sufiye mezarlığında defnedilmiştir.

[210] - el-Fasl-i İbn-i Hazm, c. 4, s. 161.

[211] - es-Savaiku'l - Muhrika -İbn-i Hacer-, s. 215.

[212] - İbni Hazm, Muhalla, c. 10, s. 484. İbn-i Türkmenî, Cevheru'n - Nakiy bi Zeyli Süneni'l - Beyhakî, c. 8, s. 58, 59 ve Cevheru'n - Nakiy'nin yazarı Türkmenî-i Hanefi olarak bilinen Şeyh Alauddin Ali b. Osman'dır. (ö. 750 h.) Bu kitabın mukaddimesinde şöyle diyor: "Bunlar Sünen-i Kebire'ye eklediğim çok faydalı konulardır…" Sünen-i Kebire, Ebubekir Ahmed b. Hüseyn-i Beyhakî'nin (ö. 458) eseridir. Hacı Halife Keşfu'z - Zunun'da onun hakkında der ki: "İslam'da onun gibi yazanı yoktur." Bkz. Keşfu'z - Zunun, c. 2, s. 1007.

[213] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 13, s. 9; Ebu'l Hayr Ahmed b. İsmail b. Yusuf-i Şafiî-i Eş'arî'dir. Bağdat'ta Nizamiye Medresesinde vaaz veren bir müfessirdi. (ö. 590 h.)

[214] - Ebu'l Farac İbn-i Cevzî Abdurrahman b. Ali b. Muhammed-i Bekrî-i Hanbelî'dir. Vaiz, muhaddis ve müfessirdi. Yezid'in faziletleri konusunda bir kitap telif eden Abdulmuğis b. Züheyr-i Hanbeliye (ö. 597 h. Bağdat) reddiye mahiyetinde bir kitap yazmıştır.

[215] - Lanetlenmesi kelimesi metnin orijinalinde bulunmamakla birlikte cümlenin akışından bu anlaşılmaktadır.

[216] - Müslim b. Ukbe, Medine'sine yönelik yapılan Hirre Operasyonunda Yezin'in ordusunun komutanı idi.

[217] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 8, s. 223 - 224.

[218] - İbn-i Hacer, Savaiku'l - Muhrika, s. 221.

Mutevellî, Ebu Said Abdurrahman b. Ebi Muhammed, Me'mun b. Ali-i Mutevellî Şafiî fıkıh usulü ulemasından olup Nişaburlu'dur. O, Bağdat Nizamiye Medresesinin eğitim sorumlusuydu. H. 478'de vefat etmiştir. Bkz. el-Kunyi ve'l Elkab, s. 119. İhyau'l - Ulum-i Ebu Hamid Gazalî, c. 3, s. 125.

[219] - Cerf, Medine - Şam güzergâhında ve Medine'nin üç mil uzaklığında yer almıştır (Mu'cemi'l - Buldan).

[220] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, Beyrut basımı, 1376 kameri, c. 2, s. 190 – 192; Uyun-u Eser, c.2, s. 281. Ebubekir ve Ömer'in Usame ordusunda olduğuna değinenler arasında şunları sıralayabiliriz: Kenzu'l - Ummal, c. 5, s. 312; Muntehab-u Kenz, Müsned-i Ahmed'in haşiyesinde, c. 4, s. 180; Usame'nin hayatı hakkında Urve'den naklen; Ensabu'l - Eşraf, c. 1, s.474, Usame'nin hayatın hakkında İbn-i Abbas'tan naklen; Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 4, s. 66, onun hayatında İbn-i Ömer'den naklen; Tehzib-u İbn-i Asakir; bu kaynakta şöyle geçer: "Usame'yi, Ebubekir ve Ömer'in bulunduğu ordunun komutanı seçti" Tarih-i Yakubî, Beyrut basımı, c. 2, s. 74, Resulullah (s.a.a)'in vefatını anlatırken; Tarih-i İbn-i Esir'de, c. 2, s. 123.

[221] - Şerh-u Nehci'l - Belaga -İbn-i Ebi'l - Hadid, c. 2, s. 21.

[222] - Tarih-i İbn-i Asakir, c. 1, s. 433.

[223] - Sire-i Halebiye, s. 237; Usame ordusu babında.

[224] - Şerh-u Nehci'l - Belaga-i İbn-i Ebi'l - Hadid, c. 4, s. 173 - 178.

[225] - Bunun gibi, Resulullah (s.a.a)'in açık emrilerine karşı geldikleri sık sık görülmektedir. Örnek olarak İbn-i Ebi'l - Hadid'in Şerh-u Nehci'l - Belaga'sında, Şıkşıkiyye hutbesine, c. 1, s. 53'e müracaat edebilirsiniz.

[226] - İbn-i Hazam, Cemhere'de onun soyunu kaydederek Ebubekr'in onu diri diri yaktığını söyler, s. 261.

[227] - Tureyfe'nin biyografisi için İsabe, c. 2, s. 215'e müracaat ediniz.

[228] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 9, s. 319; Tarih-i Taberî, birinci baskı, c. 3, s. 234 - 235; Tarih-i İbn-i Esir, c. 2, s. 146, hicretin 11. yılının olayları.

[229] - Tarih-i Taberî, c. 4, s. 52, hicretin 13. yılı olayları; diğer kaynaklar için bkz. Abdullah b. Seba kitabı, Zehra'nın evine sığınış babı, c. 1, s. 106.

[230] - Sahih-i Buharî,, c. 2, s. 115, "la yuazzebu bi azebillah" babı, "cihad" kitabı; Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 207 ve c. 3, s. 494; Sünen-i Ebu Davud, "ciahd" kitabı, "kerahiyetu harki'l - aduvv bi'n - nar" babı, 2673 ve 2675. hadis ve c. 3, s. 55 ve 56, "edeb" kitabı, "fi katli'z - zerr" babı, 268. hadis ve c. 4, s. 367 ve 368; Sünen-i Beyhakî, c. 9, s. 71 ve 82. Bu üç hadis, ateşi yaratan Allah Teala'dan başka hiç kimsenin birini ateşle cezalandırmaya hakkı olmadığını anlatmaktadır.

[231] - Sahih-i Buharî, "istitabeti'l - murtedin" kitabı; Sünen-i Ebu Davud, "hudud" kitabı, "el-hukm-u fi men irtedde" babı.

[232] - Sünen-i Beyhakî, c. 9, s. 71.

[233] - Kelale için bkz. Müfredat-ı Ragıb.

[234] - Burada icma ve nass "kelale"nin anne tarafından insanın erkek ve kız kardeşi olduğunu vurgulamaktadır. Ayetin tefsiri için tefsir kitaplarına müracaat edilsin.

[235] - Bu ayette geçen erkek ve kız kardeş bir anne ve babadan veya bir babadandırlar.

[236] - Sünen-i Daremî, c. 2, s. 365; A'lam'l - Mevkuin -İbn-i Kayyım-ı Cevziyye-, c. 1, s. 28; Sünen-i Kubra -Beyhakî-, c. 6, s. 223.

[237] - Tefsir-i Kurtubî, c. 5, s. 77.

[238] - Muvatta-i Malik, c. 2, s. 54; Sünen-i Daremî, c. 2, s. 359; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 38; Sünen-i İbn-i Mâce, s. 910; Bidayetu'l - Muçtehid, c. 2, s. 278.

[239] - İstiab, İsabe'nin haşiyesinde, c. 2, s. 411; Usdu'l - Gabe, c. 3, s. 229; İsabe, c. 2, s. 394; Bidayetu'l - Muçtehid, c. 2, s. 379; Muvatta-i Malik, c. 2, s. 54.

[240] - Mu'cemu'ş-Şuera -Merzbanî-, s. 260, biyografisi için bkz. İsabe, c. 3, s. 336.

[241] - Bitah, Esed b. Huzeyme bölgesinde bir nehrin ismidir. Bkz. Mu'cemu'l - Buldan.

[242] - Zirar b. Evzer-i Esedî, şair ve cesur bir savaşçıydı. Biyografisi için bkz. İsabe, c. 2, s. 200 - 201'de şöyle geçer: Halid'in onu savaşçılarından bir kaçıyla birlikte bir şavaş görevine gönderdi. O, geceleyin Beni Esek kabilesine saldırarak orada güzel bir kadını yakaladı. Zirar, yanındakilerden o kadını kendisine bırakmalarını istedi. Onlar da kabul ederek kadını Zirar'a bıraktılar. Zirar o kadınla ilişkide bulunduktan sonra yapmış olduğu bu işte pişmanlık duyup olayı Halid'e anlattı. Halid, "Sakıncası yok; ben onu sana helal ettim!" dedi. Fakat Zirar kabul etmeyerek ısrarla durumu Ömer'e bildirmesini söyledi. Bunun üzerine Halid durumu Ömer'e bildirince Ömer Zirar'ın taşlanmasını emretti. Fakat Ömer'in mektubu ulaşınca Zirar ölmüştü! Bunun üzerine Halid, "Allah Zirar'ın rezil olmasını istemedi" dedi! Zirar'ın Ebu Cundel'le şarap içen kişilerden olduğu söylenmektedir.

[243] - Ebu Katade, Haris-i Ensarî-i Hazrecî-i Selemî Uhud savaşı ve Resulullah (s.a.a)'in diğer savaşlarında bulunmuşdutr. Ona, "Resulullah (s.a.a)'in süvarisi" diyorlardı. Ebu Katade, Hz. Ali (a.s)'la safında hazretin tüm savaşlarına katılmıştır. Vefat tarihinde ihtilaf vardır; hicretin 38 veya 40. yılında Kufe'de mi, yoksa hicretin 54. yılında Medine'de mi, vefat ettiği kesin olarak bilinmemektedir. Biyografisi İstiab, c. 1, s. 110 - 111'de, İsabe'nin haşiyesinde, c. 4, s. 160 - 161'de ve İsabe, c. 4, s. 157 - 158'de geçmiştir.

[244] - Tarih-i Taberî, Avrupa basımı, c. 1, s. 1927 ve 1928.

[245] - el-İsabe, c. 3, s. 337.

[246] - Tarih-i Yakubî, c. 2, s. 131.

[247] - Kenzu'l - Ummal, c. 3, s. 132, birinci baskı.

[248] - Bkz. Vefayatu'l - A'yan -İbn-i Hallikan- İbn-i Vesime'nin biyografisi, c. 5, s. 66; Vefatu'l - Vefayat, c.2, s. 627; her iki rivayeti İbn-i Vesime'nin Reddeh'inden nakletmişlerdir. Ve yine Tarih-i Ebu'l - Fida, s. 158 ve Tarih-i İbn-i Şehne, el-Kamil'in haşiyesinde, c. 11, s. 114.

[249] - Tarih-i Yakubî, c. 2, s. 110.

[250] - Vefayatu'l - A'yan, c. 5, s. 67, el-Vefat, c. 2, s. 626 - 627; Tarih-i Ebu'l - Fida, s. 158, İbn-i Şuhne, c. 11, s. 114; Tarih-i İbn-i Esir'in haşiyesinde.

[251] - Minhal'ın biyografisi için bkz. el-İsabe, c. 3, s. 478.

[252] - Tarih-i Yakubî, c. 1, s. 132. Daha önce de değindiğimiz gibi "tevil"den maksat, sözcüğün zahiri anlamını bir delile ihtiyacı olan başka bir anlama yorumlamaktır. Bu anlam, Sahih-i Buharî'de, "salatu'l - misafir" kitabında, hadis: 3, c. 1, s. 478'de Muhammed Fuad Abdulbâki incelemesinde, Ümmü'l - Müminin Aişe'nin hadisinin altında şöyle geçmiştir: Zuhrî, Urve'den, "O halde neden Aişe namazını yolculukta tam olarak kılıyor?" diye sordu. Urve, "O da Osman gibi tevil etmiştir; Osman da Mekke'de namazını tam kılıyordu" şeklinde cevap vermişti.

[253] - Kenzu'l - Ummal, birinci baskı, c. 3, s. 132, hadis: 228, diğer kaynaklar önceki sayfalarda geçmişti.

[254] - Tarih-i Taberî,, c. 2, s. 22 - 23; Futuhu'l - Buldan, s. 549. Fakat isimleri rivayette geçen kişilere gelince, biz onlar arasında Velid b. Hişam b. Muğayre ismine rastlamadık; onun, biyografisi Usdu'l - Gabe, c. 5, s. 92 ve Ensabu'l - Kureyş, s. 322'de geçen Velid b. Velid b. Muğayre olduğunu sanıyoruz. Akil b. Ebutalib, Muaviyenin hilafeti döneminde vefat etmiştir; biyografisi Usdu'l - Gabe, c. 3, s. 412'de geçmiştir. Muhrime b. Nevfel-i Kureyşî-i Zuhrî'nin biyografisi için bkz. Usdu'l - Gabe, c. 4, s. 337. Hicretten elli sene sonra vefat eden Cubeyr b. Mut'im-i Kureyş-i Nuvfelî için bkz. Usdu'l - Gabe, c. 1, s. 271.

[255]- İbn-i Ebi'l - Hadid bunu ondan beşinci imada, "lillah-i bilad-i fulan..." babının şerhine ve Şerh-u Nehci'l - Belaga'da c. 3, s. 154'te kaydetmiştir. Bu konu da Futuhu'l - Buldan, s. 550 - 565'de geçmiştir.

[256] - Tarih-i Yakubî, c. 2, s. 153.

[257] - Tarih-i Taberî, c. 5, s. 33, Ömer'in sireti babında.

[258] - Allah Teala'nın emrettiği dışında durup dururken diğerlerinin mallarını zaptetmenin ne anlamı olduğunu anlayamadık!

[259] - Ziyad b. Ebih; annesi Hars b. Kilde'nin cariyesi ve Taif'in meşhur fahişelerinden Sümeyye idi. Sümeyye fahişelik yoluyla elde ettiği gelirin belli bir kısmını Kilde'ye veriyordu. Hars, Sümeyye'yi Ubeyd ismindeki Rumlu kölesiyle de evlendirmişti. Ebusüfyan, Taif'e yaptığı bir yolculukta şarap satıcısı Ebu Meryem'den fahişe bir kadın istedi; o da Sümeyye'yi birkaç günlüğüne ona verdi. Bir süre sonra hicretin birinci yılında Ubeyd'in evinde Ziyad dünyaya geldi; Ubeyd'e nispet verildi. Ziyad daha sonra Basra'da Ebu Musa Eş'ari'nin hizmetine girerek onun katipliğini yaptı. Daha sonra ilerleyerek Rey valisi oldu. İşte bu nedenle Muaviye onu babası Ebusüfyan'a nispet verdi! Ondan sonra ona Ziyad b. Ebusüfyan dendi! Muaviye Basra ve Kufe hükümetini ona bıraktı; fakat halktan Yezid için biat almaktan sakındığı için hicretin 53 yılında ansızın öldü! Bkz. Ehadis-u Aişe, s. 255 - 261.

[260] - Ubeydullah, yukarıda geçen Ziyad'ın oğludur. Annesi Mercane'dir. Hicretin 28'inde Basra'da dünyaya gelmiştir. Muaviye, babasından sonra hicretin 53'ünde Horasan hükümetini ve hicretin 55'inde ise Basra valiliğini ona vermiştir. Yezid hicretin 60. yılında Kufe valiliğini de buna ekleyerek onu İmam Hüseyin (a.s)'ı öldürmek için görevlendirmiştir. Ubeydullah hicretin 61. yılında İmam Hüseyin (a.s) ve ehlibeytini şehid etmiş, hicretin 76. yılında ise Muhtar'ın ordusunun kumandanı İbrahim b. Eşter tarafından öldürülmüştür. Bkz. Fihrist-i Taberî, s. 366.

[261] - Bkz. Ehadis-u Ümmü'l - Müminin Aişe kitabı, Asru's - Suhriyye ve Osman'ın sireti babı.

[262] - Nihayetu'l - Lügat, -İbn-i Esir- "zeka" sözcüğü.

[263] - Müfredat-ı Ragıb, "zeka" sözcüğü.

[264] - Nihayetu'l - Lügat, -İbn-i Esir- "zeka" sözcüğü.

[265] - Nehcu'l - Belaga, hikmetli sözler: 147.

[266] - Nisa, 49.

[267] - Bkz. Müfredat-ı Ragıb, "zeka" terimi.

[268] - Biz bu konuda ve yine ileride karşılaşacağımız ıstılahlarda Müfredat-ı Ragıb, İbn-i Esir'in Nihayetu'l- Lügat'ına, İbn-i Menzur'un Lisanu'l - Arab'ına, Kamus ve şerhine ve bunların dışında Tefsir-i Kurtubî ve Tefsir-i Tabersî gibi Kur'an-ı Kerim tefsirlerine müracaat ettik.

[269] - Ferheng-i Lügat, "sadaka" sözcüğü.

[270] - Mecmau'l - Beyan, -Tabersî- c. 1, s. 384, Bakara suresinin 272. ayetinin tefsirinde.

[271] - Yusuf, 88.

[272] - Bu rivayete bir daha müracaat ederek kaynaklarını zikredeceğiz.

[273] - Tevbe, 60.

[274] - Mu'cemu'l - Mufehrist li - Elfaz-i Kur'an-ı Kerim, "zekat" sözcüğü.

[275] - Müfredat-ı Ragıb, "sadaka" sözcüğü, Nihayetu'l - Lügat-ı İbn-i Esir ve Lisanu'l - Arab-i İbn-i Menzur.

[276] - Allah Teala buyuruyor ki: "musaddikin ve mutesaddikat (Sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar.)" (Hadid, 18) "mutesaddikin ve mutesaddikat (sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar)" (Ahzab, 35) Sahih-i Müslim, "zekat" bölümleri, c. 3, s. 172; Sünen-i Ebu Davud, c. 1, s. 202 ve Tirmizî, c. 3, s. 172.

[277] - Bunun açıklamasına ileride değineceğiz.

[278] - Sahih-i Müslim, c. 3, s. 117.

[279] - Mu'cemu'l - Mufehrist li - Elfaz-i Kur'an-ı Kerim, "zekat" sözcüğü.

[280] - Sünen-i Tirmizî, c. 3, s. 97, "mâ câe iza eddeyte'z - zekate fe kad kazeyte mâ aleyk" babı.

[281] - Sünen-i Tirmizî, c. 3, s. 125, "mâ câe lâ zekate ala'l mal'i-l mustefad hatta yehule aleyhi'l - havl" babı.

[282] - Usul-u Kâfi, c. 2, s. 19 - 20; Ayyaşî tefsiri, c. 1, s. 252; Biharu'l - Envar, c. 68, s. 337 ve 389.

[283] - Lisanu'l - Arab, "fey" sözcüğü.

[284] - Haşr, 7.

[285] - Ebu Rafi', ismi İbrahim veya Salih'tir. Kıbtî bir köleydi. Resulullah (s.a.a)'in amcası Abbas onu Resulullah (s.a.a)'e bağışlamış, Hazret de onu azad etmiş ve azat etmiş olduğu Selmî ismindeki cariyesini onunla evlendirmiştir. Ebu Rafi', Mekke'de iman getirmiş, Uhud savaşı ve Resulullah (s.a.a)'in diğer savaşlarına katılmıştır. Oğlu Rafi', Ali (a.s)'ın katibiydi. Ebu Rafi' Osman'ın hilafeti döneminde veya ondan sonra vefat etti. Bkz. Usdu'l - Gabe, c. 1, s. 41 ve 77.

[286] - Benî Nezir'le ilgili kaydettiklerimizi Meğazi-i Vakidî, s. 363 - 378 ve onu özetle nakleden Muğriî'nin Emtau'l - Esma'sından, s. 178 - 182 ve yine Tefsir-i Taberi'den, bu ayetin tefsirinden aldık.

[287] - Nihayetu'l - Lügat, -İbn-i Esir-.

[288] - Sünen-i Ebu Davud, "fi safaya Resulullah min kitabi'l - havaric" babı, c. 3, s. 141; Emval-i Ebu Ubeyde, s. 9.

[289] - Haşr, 6.

[290] - Sünen kitabının yazarı, Ebu Davud, Süleyman b. Eş'as-i Sistanî, kendisi diyor ki: "Resulullah (s.a.a)'ten beş yüz bin hadis yazdım; bunların arasından sahih veya sahihe yakın olan 4800'ünü seçerek Sünen kitabında kaydettim." Ebu Davud, Basra'da vefat etmiştir.

[291] - Ezherî, Ebu Mensur Muhammed b. Ahmed b. Ezherî-i Herevî-i Şafi-i Lugavî, Kıramita'ya esir düşmüş ve uzun yıllar boyu çöllerde onlarla birlikte yaşamış, onların konuşma ve sözlerinden oldukça fazla yararlanmıştır. Tehzib onun telif eserlerinden biridir. "Savafi" sözcüğünde, Karamitelerin savaş ve yağmalama konusundaki konuşma ve sözlerinden yararlanmış olabilir. Eğer böyleyse bu tanımı şerî bir ıstılah olarak kabul edip hadisi ona göre yorumlayamayız.

[292] - Enfal, 1.

[293] - Sünen-i Ebu Davud, c. 3, s. 9, "cihad" kitabı, "nefl" babı.

[294] - İbade b. Samit, Ebu'l - Velid-i Ensar-i Hazrecî, Birinci Akabe, İkinci Akabe ve Resul-i Ekrem (s.a.a)'in tüm savaşlarına katılmıştır. O, ensarın ileri gelenlerinden, güvenirlerinden ve Resulullah (s.a.a)'in döneminde Kur'an hafızlarından biriydi. İbade hicretin 32. veya 45. yılında Ramle veya Beytulmukaddes'te vefat etmiştir. Usdu'l - Gabe, c. 3, s. 107.

[295] - Ebu Useyd, Malik b. Rabia-i Ensari-i Hazrecî, Bedir'e ve Resulullah (s.a.a)'in diğer savaşlarına katılmıştır. Hicretin 60'ıncı yılında mı yoksa 65'inci yılında mı vefat ettiğinde ihtilaf vardır. Usdu'l - Gabe, c. 4, s. 279.

[296] - Beni Aiz b Abdullah b. Ömer b. Mahzum Kureyş'ten olup soyları Musaab b. Zuheyr'in Nesebu'l - Kureyş adlı eserinde, s. 299'da kaydedilmiştir.

[297] - Safra, Bedir ve Safra vadisinde yer almıştır. Mu'cemu'l - Buldan.

[298] - Sire-i İbn-i Hişam, c. 2, s. 283 - 286 ve Tefsir-i Taberî'de ayetin tefsiri ve diğer kaynaklar.

[299] - Biharu'l - Envar-i Meclisi, "humus" kitabı, "enfal" babı, c. 96, s. 204 - 214, yeni baskı.

[300] - Örneğin: Sihah-i Cevherî, Nihayetu'l - Lügat-i İbn-i Esir, Lisanu'l - Arab-i İbn-i Menzur, Kamus ve Şerhi.

[301] - Sünen-i Daremî, c. 2, s. 229, "siret" kitabı, "men katele katilen fe lehu selbuh" babı; Müsned-i Ahmed, c. 5, s. 295 ve 306 ve 312; Sünen-i Ebu Davud, "cihad" kitabı, c. 2, s. 3; Sünen-i Ebu Davud, "fi's - selb yuta'l katil" babı, c. 2, s. 13.

[302] - Sünen-i İbn-i Mâce, "hudud" kitabı, hadis: 2613.

[303] - Ebusüfyan b. Harb, Uhud, Hendek ve diğer yerlerde Resulullah (s.a.a)'a karşı savaştı ve Mekke'nin fethinden sonra görünüşte Müslüman oldu ve hicretin 31. yılında öldü.

[304] - Safvan b. Ümeyye-i Kureyşî Osman veya Muaviye'nin döneminde Mekke'de öldü.

[305] - Uyeyne b. Hisn-i Hizarî, Ömer tarafından öldürüldüğü veya Osman döneminde öldüğü söylenmektedir.

[306] - Akra b. Habis-i Temimî Cevzcan'dan orduyla savaşmış ve Horasan'da öldürülmüştür.

[307] - Sahih-i Müslim, c. 3, s. 108, "zekat" kitabı, "i'tau'l - muellefet-i kulubihim" babı ve Ağanî, Abbas b. Mirdas'ın biyografisinde, c. 14, s. 290 ve Usdu'l - Gabe'de onun biyografisinde geçmiştir. Ubeyd onun atının ismiydi; Huneyn savaşı ise hicretin sekizinci yılında Mekke'nin fethinden sonra vuku bulmuştur.

[308] - Nihayetu'l - Lügat-i İbn-i Esir, "harb" sözcüğü. Haraib, haribe'nin çoğuludur.

[309] - Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 328; Buhari, c. 3, s. 31.

[310] - Muvatta-i Malik, c. 2, s. 236, "vasiyet" kitabı, "camiu'l - kaza ve kerahetihi" babı.

[311] - Süfyan-i Ğamidî, Rum topraklarında, hicretin 50. yılından sonra Muaviye tarafından Saife valisiyken öldü. Bkz. Ehadis-i Ummu'l - Müminin Aişe, s. 242.

[312] - el-Garat, -İbrahim b. Muhammedi's - Sefî- (ö: 280 hicri), İbn-i Ebi'l - Hadid'in Şerh-u Nehci'l - Belaga'sına uygun olarak, c. 2, s. 58 ve 90, Muhammed Ebu'l-Fazl incelemesi.

[313] - Müsned-i Ahmed, c, 5, s. 367; Sünen-i İbn-i Mâce, "fiten" kitabı, hadis 3938.

[314] - Abdurrahman b. Semere-i Kureyşî, hicri 50 veya 51 yılında Basra'da dünyadan göçmüştür. Biyografisi Usdu'l - Gabe, c. 3, s. 297'de geçmiştir.

[315] - Müsned-i Ahmed, c. 5, s. 62 ve 63.

[316] - Müfredat-ı Ragıb, "ğanem" sözcüğü; Tehzibu'l - Lügat-i Ezherî (ö: 370 hicrî) c. 8, s. 149; Mu'em-u Elfaz-i Kuran, c. 2, s. 293; birinci ayet Enfal, 41, ikinci ayet, enfal 69 ve üçüncü ayet Nisâ, 94.

[317] - Sihahi'l - Lüfat-i Cevherî, "ğunm" sözcüğü, s. 1999.

[318] - Sünen-i İbn-i Mâce, "zekat" kitabı, hadis: 1797.

[319] - Müsned-i Ahmed b. Habel, c. 2, s. 177.

[320] - Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 330 ve 374 ve 524.

[321] - Her iki hadis Sünen-i İbn-i Mâce'nin "el-Fiten" kitabında, s. 1299 ve birinci hadis: Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 194; ikinci hadis: Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 140 ve 197, 312, 323, 380 ve 395, c. 4, s. 439, 443, 446, c. 5, s. 62.

[322] - Sahih-i Buharî, c. 2, s. 49, "mezalim" kitabı, "en-nehy-u bi gayr-i izn-i sahibihi" babı; Müsned-i Ahmed, c. 5, s. 321.

[323] - Sahih-i Buharî, c. 3, s. 214, "eşribe" kitabı ve yine c. 2, s. 48.

[324] - Sünen-i Ebu Davud, "cihad" kitabı, "fi'n - nehy-i ani'n nuhbe", c. 3, s. 66.

[325] - Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 230.

[326] - Sünen-i Daremî, c. 2, s. 230, "siyer" kitabı, "mâ câe men eddu'l hayte ve'l mahite" babı.

[327] - Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 13, "cihad" kitabı, "ta'zimu'l - ğulul" babı. Ve aynı kaynakta, "fi ukubeti'l - ğal" babında şöyle geçmiştir: "Onlar yağmaladıkları eşyaları yakıyorlardı." Ve yine, "men keteme ğallen fe huve misluh" babı.

[328] - Sünen-i Ebu Davud, s. 950.

[329] - Sünen-i Daremî, c. 2, s. 230.

[330] - Sünen-i İbn-i Mâce, s. 950.

[331] - Bu hadisin bütünü Sahih-i Buharî, c. 3, s. 37'de "gazvetu-l Hayber" babında, Sahih-i Müslim, c. 1, s. 75, "iman" kitabı, Sünen-i Ebu Davud, "cihad" kitabı ve yine, Sahih-i Müslim, "imare" kitabı, c. 6, s. 10, "tahrimu'l - ğulul" babında geçmiştir.

[332] - Sahih-i Buharî, c. 3, s. 36, "gazve-i Hayber" babında Resulullah (s.a.a)'in piyadelere bi pay, süvarilere ise iki pay verdiği geçer.

[333] - Sahih-i Buharî, c. 2, s. 131, "cihad ve seyr" kitabı, "iza bease imam-u resulen ila hacetin ev emrin bil mekam-i hel yeshemu" babı; Müsned-i Tayalesî, hadis: 1985, Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 68 ve 75, c. 2, s. 101 ve 102; Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 3, s. 56; Bidayetu'l - Müçtehid, "cihad" kitabı, c. 1, s. 410 - 412, ikinci bölüm.

[334] - Biz Buharî'nin sözünü özetle naklettik.

[335] - Kamusu'l - Lügat kitabının yazarı, "fey" sözcüğünü ganimet olarak anlamlandırmıştır.

[336] - Kamusu'l - Lügat, "Ğunm" sözcüğü.

[337] - Kamus, Lisanu'l - Arab, Tacu'l - Arus, Nihayetu'l - Lügat-i İbn-i Esir ve Sihah-i Cevherî'de, "Rub" sözcüğünden onlardan bir bölümü geçmiştir. Ve yine bkz. Sire-i İbn-i Hişam, c. 4, s. 249.

[338] - Nihayetu'l - Lügat, c. 2, s. 62.

[339] - Adiy, Ebu Tureyf hicretin dokuzuncu yılında Müslüman olmuş, Irak fethine, Cemel, Sıffin ve Nehrevan savaşlarında Hz. Ali (a.s)'ın saflarında yer almış, Sıffin savaşında bir gözünü kaybetmiştir. Muhaddisler onan 66 hadis rivayet etmişlerdir.Adiy hicretin 68. yılında Kufe'de vefat etmiştir. Biyografisi için bkz. İstiyab, Usdu'l - Gabe ve et-Takrib.

[340] - Nihayetu'l - Lügat, c. 1, s. 321; Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 257.

[341] - Enfal, 41.

[342] - Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 314; Sünen-i İbn-i Mâce, s. 839.

[343] - Sahih-i Müslim, c. 5, s. 127; "hudud" kitabı, "cerhu'l - ucema-i ve'l - maden-i ve'l - bi'ri cibarun" babı -Nevevî şerhi-, c. 11, s. 225; Sahih-i Buharî, c. 1, s. 182, "fi'r - rukaz-i el-humus" babı ve c. 2, s. 34, "musakat" kitabı, "men hafere fi mülkin lem yezmun" babı; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 254, "hudud" kitabı, "men katele umya beyne kavm" babı ve "mâ câe fi'r - rukaz" babı, c. 2, s. 70; Sünen-i Tirmizî, c. 3, s. 138, "mâ câe fi'l ucema-i cerhen cubarun ve fi'r - rukaz-il humsullah" babı, Sünen-i İbn-i Mâce, s. 803, "lükate" kitabı, "men esabe rukazen" babı; Muvatta-i Malik, c. 1, s. 244, "zekatu'ş - şureka" babı, Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 228, 239, 254, 274, 285, 319, 382, 386, 406, 411, 415, 454, 456, 467, 475, 482, 493, 495, 499, 501, 507 ve el-Emval li Ebi Ubeyd, s. 336.

[344] - Ebu Yusuf, yakub b. İbrahim-i Ensarî, hicri 113 yılında Kufe'de dünyaya gelmiş olup Ebu Hanife'nin öğrencilerindendi. O, Ebu Hanife'nin görüşüne göre kitap yazan ilk kişidir. Mehdi, Hâdi ve Reşid'in hilafetleri döneminde Bağdat'ın baş kadısıydı. O, hicrî 182 yılında vefat etmiştir. Bu konu için bkz. onun Harun Reşid için yazmış olduğu Harrac kitabı, 1346 kahire baskısı, s. 26.

[345] - Ebu Ömer, Amir b. Şerahil-i Kufî-i Şa'bî, Hemedan boyundan Şa'b'a mensuptur. Ashaptan yüz elli kişiden rivayet etmiş, hicrî 104 yılında Kufe'de vefat etmiştir. Ensab-i Sem'anî, s. 336.

[346] - Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 335, 336, 353, 354 ve 356; Mecmau'z - Zevaid, c. 3, s. 78, "fi'r rukaz-i ve'l meadin" babı.

[347] - Müsned-i Ahmed, c. 5, s. 326.

[348] - Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 128; Mecmau'z - Zevaid, c. 3, s. 77, "fi'r - rukaz-i ve'l - meadin" babı; Meğazî-i Vakidî, s 682.

[349] - Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 186, 202 ve 207; Sünen-i Tirmizî, c. 1, s. 219, "rukaz" kitabı, "lükate" babı, sözcükteki biraz farkla; Emval-i Ebu Ubeyde, s. 337. Tirmizî de bu hadiste, "mâ câe ucema-u cerhuha cubarun ve fi'r rukaz-i humsun" babında şöyle yazmaktadır: Bu konuda Enes b. Malik, Abdullah b. Ömer, İbade b. Samit, Ömer b. Avf-ı Mezenî ve Cabir'den bazı şeyler rivayet edilmiştir.

[350] - Vail b. Hacer, babası Yemen'de Humeyr şahlarından biriydi. Resulullah (s.a.a)'in huzuruna gelince Hazret onun için bir sözleşme yazdı; yukarıda kaydettiklerimiz onun bir bölümüdür. Biyografisi için bkz. Usdu'l - Gabe, c. 3, s. 592.

[351] - Nihayetu'l - İreb, s. 221. Onu, Kadı İyaz'ın Şifa kitabından almıştır; Ikdu'l - Ferid, c. 2, s. 48. Vefud ve Zehhak'ın hayatında Usdu'l - Gabe kitabında ve İstiab ve Usdu'l - Gabe kitaplarının yazarları Vail'in biyografisinde, c. 3, s. 38'de bu mektuba işaret etmişlerdir.

[352] - Sünen-i Tirmizî, c. 6, s. 145 - 146, "mâ câe fi'l ucema cerhuha cubar" babı.

[353] - el-Harac kitabı, s. 25 - 27.

[354] - Burada "zekat"tan maksat "sadaka"dır.

[355] - Ve bu ise humus ayetinin genelliğine, Ehlibeyt İmamları (a.s)'ın fıkhına aykırıdır.

[356] - Harac kitabı, s. 83 ve yine Emval-i Ebu Ubeyde, s. 345 - 348; burada iki görüş ileri sürmüştür: a- Zekatı vardır, b- humsu farzdır.

[357] - Abdulkays, Temame bölgesinde yaşayan ve daha sonra Bahreyn'e göçen Rabia' kabilesinin boylarındandı. Onların temsilcileri hicretin dokuzuncu yılında Resulullah (s.a.a)'in huzuruna çıkmışlardır. Emval-i Ebu Ubeyde'de, "ganimetten humsu verin" yerine "kazandığınız şeylerin humsunu ödeyin" geçer.

[358] - Sahih-i Buharî, c. 4, s. 205, "Tevhid" kitabı, "vallahu halekakum ve mâ te'lemun" babı ve c. 1, s. 13 ve 19 ve c. 3, s. 53; Sahih-i Müslim, c. 1, s. 35 ve 36, "el-emr-u bi'l - iman" babı, İbn-i Abbas ve diğerlerinden; Sünen-i Nesaî, c. 2, s. 333; Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 318 ve c. 5, s. 136.

[359] - Amr b. Hazm-i Ensarî-i Hazreci'dir; Handek savaşı ve sonrasına katılmış, hicri 51 veya 53 ya da 54 yılında Medine'de vefat etmiştir. Usdu'l - Gabe, c. 4, s. 99.

[360] - Maide, 1.

[361] - Futuhu'l - Buldan -Belazurî-, c. 1, s. 82, "Yemen" babı; Sire-i İbn-i Hişam, c. 4, s. 265 - 266; Tarih-i Taberî, c. 1, s. 1727 - 1729; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 76; Harac kitabı -Ebu Yusuf-, s. 85; bu konudaki diğer bir rivayeti de Hakim kendi Müstedrek'inde, c.1, s. 395 ve 396'da, Muttaki, Kenzu'l - Ummal'da, c. 5, s. 517'de kaydetmişlerdir.

[362] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 1, s. 270; Cizam, soyları İbn-i Hazm'ın Cemhere'sinden (420 - 421) geçen Kahtan'a bağlı büyük bir kabiledir. Sa'id-i Huzeym de soyları Cemhere'nin 447. sayfasında geçen Kahtan'a bağlı Kazae kolundandır. Fakat Resulullah (s.a.a)'in ashabı arasında Ubey ve Anbese adıyla meşhur olan birkaç kişi vardır. İbn-i Sad burada adı geçen Ubey ve Anbese'nin künye veya lakaplarını zikrederek bunlardan hangisi olduğunu belirtmemiştir.

[363] - Malik b. Ahmer, Medyen ve Tebuk arasında yaşayan Kehlan boyundan olan Cizam b. Adiy'dendi. Malik Müslüman olunca Resulullah (s.a.a)'ten bir mektup yazarak kabilesini İslam'a davet etmesini istedi. O hazret de onlara uzunluğu bir karış ve genişliği dört parmak olan bir derinin üzerine davet mektubu yazdı.

[364] - Malik'in biyografisi için bkz. Usdu'l - Gabe, c. 4, s. 271 ve İsabe, c. 3, 7593 rakamının altında, Lisanu'l - Mizan, c. 3, s. 20; son kaynakta Malik yerine ismini Mübarek olarak kaydetmiştir.

[365] - Fucey' b. Abdullah-i Bukaî'dir. Hal tercemesi Usdu'l - Gabe ve İsabe'de geçmiştir. Ve Resulullah (s.a.a)'in huzuruna gelişi, Usdu'l - Gabe, c. 1, s. 160'ta Bişr b. Muaviye b. Sevr-i Bukaî'nin hal tercemesinde geçmiştir.

[366] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 1, s. 304 ve 305; Usdu'l - Gabe, c. 4, s. 175; İsabe, c. 4, rakam 6960. Biz İbn-i Sa'd'ın, Benî Amir-i Adnanî boyundan olan Vefd-i Beni Buka'sından naklettik.

[367] - Mecmua-i el-Vesaiki's - Siyasiyye, -Muhammed Hamidullah'ın eseri- Ebu Ubeyde'nin Emval adlı kitabından, s. 52'den naklen. Subhu'l - A'şa -Kalkaşendî- c. 6, s. 380. Esbezî, Hacer'de "isbez" adında bir kente verilen nispettir. Esbezî'nin atperestlere mensup oldukları görüşü doğru değildir. Çünkü Resulullah (s.a.a) onları Allah kulları olarak adlandırmıştır; bu ise atperestlikle bağdaşmaz. Futuhu'l - Buldan, s. 95.

[368] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 1, s. 266. Hads b. Uryeş, Lahm-i Kahtan kabilesindendi; onların soyu İbn-i Hazm'ın Cemhere'sinde, s. 423'te kaydedilmiştir.

[369] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 1, s. 270, "zikr-i bi'set-i Resulullah (s.a.a)" babı ve Usdu'l - Gabe, Cünade'nin hal tercemesi, c. 1, s. 300; Kenzu'l - Ummal, birinci baskı, c. 5, s. 320.

Cünade b. Ezdî için dört tane hal tercemesi zikredilmiştir: 1- Cünade b. Ebi Umeyye, 2- Cünade b. Malik, 3- Cünade-i Ezdî; bunun babasının ismi zikredilmemiştir. 4- hiç kimseye nispet verilmeye Cünade; bu rivayeti son tercemeden getirmişlerdir. Her dördü aynı kişi olabilir. Bkz. Usdu'l - Gabe, c. 1, s. 298 - 300.

[370] - Cerul b. Sa'l b. Amr, soyu İbn-i Hazm'ın Cemhere'sinde, s. 400 - 401'da geçmiştir.

[371] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 1, s. 269.

[372] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 1, s. 269.

[373] - Cuheyne b. Zeyd, Kadae kabilesinden ve Kahtanî'dir. Soyları Cemhere'de s. 444 - 446'da geçmiştir. Yukarıda geçen üç kaynakta Resulullah (s.a.a)'in mektubu, künyesi Ebu Meryem olan Amr b. Merre-i Cuhni'yle birlikte gönderdiği geçmiştir. Ebu Meryem Resulullah (s.a.a)'in huzuruna ulaşmış, savaşlarının bir çoğunu idrak etmiştir. O, Şam'da yaşamış, Muaviye'nin hilafetini görmüştür. Usdu'l - Gabe, c. 4, s. 130; İsabe, c. 3, s. 16. O, kabilesine dönerek halkı İslam dinine davet edince hepsi Müslüman olarak Resul-i Ekrem (s.a.a)'in huzuruna gittiler. Ebu Meryem, Muaviye'nin hilafeti döneminde öldü.

[374] - Bu mektubu Muhammed Hamidullah, Mecmua-i Vesaiki's - Siyasiyye, s. 142'de, 157 rakamında, Siyutî'nin Cemu'l - Cevami'sinden nakletmiştir. İbn-i Esir de "sarm" sözcüğünde bu mektubun bir bölümünü kaydetmiştir. Yine İbn-i Menzur, Lisanu'l - Arab'da zikretmiştir.

[375] - Futuhu'l - Buldan, c. 1, s. 85; Sire-i İbn-i Hişam, c. 4, s. 258 ve 259'da diğer sözcüklerle zikredilmiştir; Müstedrek-i Hakim, c. 1, s. 395; Tehzib-i Tarih-i İbn-i Asakir, c. 6, s. 273 ve 274; Kenzu'l - Ummal, birinci baskı, c. 6, s. 165; Emval-i Ebu Ubeyde, s. 13. Humeyr, İslam'dan önce Yemen'e yerleşen Kahtan kabilesinden büyük bir boydu. Hal tercemeleri İbn-i Hazm'ın Cemhere'sinde, s. 432 - 438'de geçmiştir. Onlar hicretin dokuzuncu yılında Resulullah (s.a.a)'in huzuruna çıkmışlardır. Mektup, Humeyr padişahlarından Nu'man ve Haris b. Abdul Kilal için yazılmıştı.

[376] - Bu mektup İsabe, c. 2, s. 189, rakam 4111'de Safiy b. Amir'in hal tercemesinde ve yine İsabe'nin haşiyesi İstiab'da, c. 2, s. 186'da, Usdu'l - Gabe, c. 3, s. 34'de de geçmiştir. İbn-i Esir onu Benî Sa'lebe'nin efendisi diye tavsif etmiştir. Benî Sa'lebe b. Amir, Adnan kabilesinin Bekr b. Vail boyundandır. Soyları İbn-i Hazm'ın Cemhere'sinde s. 316'da geçmiş, bu kitapta hicretin sekizinci yılında Resulullah (s.a.a)'in huzuruna geldikleri kaydedilmiştir. Fakat onlar arasında "Sayfi"nin olup olmadığını anlayamadık. Bkz. Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 1, s. 298 ve Uyunu'l - Eser, c. 2, s. 248.

[377] - Zuheyr b. Akyeş, Tacu'l - Arus, c. 4, s. 280'de şöyle yazar: Resulullah (s.a.a), Akl kabilesinin bir koluna mektup yazmıştır. İbn-i Hazm ise Cehmere'sinde, s. 480'de onu şöyle kaydetmiştir: Beni Akl b. Avf b. Ed b. Tabiha b. İlyas b. Muzir.

[378] - Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 55, "haraç" kitabı "mâ câe fi sehmi's - safi" babı, Daru'l - İhyai's - Sünneti'n - Nebeviyye basımı, c. 3, s. 153 ve 154; Sünen-i Nesaî, c. 2, s. 179; Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 1, s. 279; Müsned-i Ahmed, c. 5, s. 77 ve 78 ve 363; Usdu'l - Gabe, c. 5, s. 4 ve 389; İstiab. Ve bazı rivayetlerde ise şöyle geçmiştir: "Kazançlardan humus verirseniz". Emval-i Ebu Ubeyde, s. 13.

[379] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 1, s. 271.

[380] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 1, s. 268.

[381] - Bkz. Usdu'l - Gabe, onların hal tercemesine.

[382] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 1, s. 305.

[383] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 1, s. 248.

[384] - Tevbe, 113.

[385] - En'am, 152.

[386] - Nisa, 8.

[387] - Bakara, 83.

[388] - Nisa, 36.

[389] - Haşr, 7.

[390] - Mecmau'l - Beyan, humus ayetinin tefsiri ve Müfredat-ı Ragıb, "sebel" sözcüğü.

[391] - Tefsir-i Nişaburî, Taberi'nin haşiyesinde, c. 10, s. 4.

[392] - Ebu'l - Aliye-i Riyahî, hicretin doksanıncı yılında veya daha sonra vefat eden Rafi' b. Mehran'dır. Onun hadisini Sihah sahiplerinin hepsi rivayet etmişlerdir. Bkz. Tehzibu't - Tehzib, c. 1, s. 252.

[393] - Emval-i Ebu Ubeyde, s. 325 ve 14; Tarih-i Taberî, c. 10, s. 4; Ahkamu'l - Kur'ani'l - Cesas, c. 3, s. 60 ve s. 61'de özet olarak geçmiştir.

[394] - Ata b. Ebi Ribah-i Eslem-i Mekkî, Kureyş'in kölelerindendir. Onun rivayetini Sihah sahipleri kaydetmişlerdir. O, hicretin 114. yılında vefat etmiştir. Tehzibu't - Tehzib, c. 2, s. 22.

[395] - Emval-i Ebu Ubeyde, s. 14.

[396] - İbn-i Cerih, Abdulmelik b. Abdulaziz-i Mekkî, Ümeyyeoğullarının kölelerindendi. Onun rivayetini Sihah sahipleri kaydetmişlerdir. Hicretin 150'sinde veya daha sonra vefat etmiştir. Tehzibu't - Tehzib, c. 1, s. 520.

[397] - Tarih-i Taberî, c. 10, s. 5, iki senetle.

[398] - Katade b. Duame-i dusî, Ebu'l - Hattab-i Basrî'dir; rivayetini Sihah sahipleri kaydetmişlerdir. Katade, hicretin 110'unda vefat etmiştir. Tehzibu't - Tehzib, c. 2, s. 123.

[399] - Tarih-i Taberî, c. 10, s. 4.

[400] - Tarih-i Taberî, c. 10, s. 6.

[401] - Tarih-i Taberî, c, 10, s. 5.

[402] - Tarih-i Taberî, c, 10, s. 5.

[403] - Tarih-i Taberî, c, 10, s. 5.

[404] - Tarih-i Taberî, c. 10, s. 5.

[405] - Tefsir-i Nişaburî, Tarih-i Taberî'nin haşiyesinde, c. 10, s. 7.

[406] - Minhal b. Amr-ı Esedî-i Kufî, ravilerin beşinci tabakasındandır. Rivayetini Müslim dışında diğer Sihah sahipleri nakletmişlerdir. Tehzibu't - Tehzib, c. 2, s. 278.

[407] - Abdullah b. Muhammed b. Ali b. Ebutalib hicrî 199 yılında Şam'da vefat etmiştir. Sihah sahipleri rivayetlerini nakletmişlerdir. Tehzibu't - Tehzib, c. 2, s. 448.

[408] - İmam Zeynulabidin Ali b. Hüseyin (a.s) hicrî 94 yılında şehid olmuş, hadisini Sihah sahipleri kitaplarında nakletmişlerdir. Tehzibu't - Tehzib,. c. 2, s. 34.

[409] - Tarih-i Taberî, c. 10, s. 7.

[410] - Bu konuda bkz. Misbahu'l - Fakih-i Hemadanî, "humus" kitabı, s. 144 - 150. Bunu onaylayan hadisleri özetle getirdik. Bunun dışında kapsamlı rivayet kitaplarına da müracaat ettik.

[411] - Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 50; Tarih-i Taberî, c. 10, s. 50; Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 81; bu kaynaklarda geçen bu rivayet, Sahih-i Buharî'nin, c. 3, s. 36'da, "gazve-i Hayber" babında naklettiği rivayetin sözcüğüyle farklıdır. Yine Sünen-i Nesaî, c. 2, s. 178, Sünen-i İbn-i Mâce, "cihad" kitabı, "kısmetu'l - humus" babı, s. 961'de ve bu işin Cebrail'in işaretiyle gerçekleştiğini vurgulayan Meğazî-i Vakidî, s. 696'da geçen rivayetinin sözcüğüyle farklıdır ve Ebu Ebeyde'nin el-Emval adlı kitabı, s. 331.

[412] - Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 85.

[413] - Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 51 - 52; Sünen-i Nesaî, c. 2, s. 178; Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 83.

[414] - Cemhere-i İbn-i Hazm, s. 14.

[415] - Ubeyde, Tufeyl ve Hasin'in anneleri, Sakafî kızı Suhayle'dir. Ubeyde, Resulullah (s.a.a), Erkam'ın evine girmeden önce Müslüman oldu. O, Resul-i Ekrem (s.a.a)'ten on yaş büyüktü. O, kardeşleri ve amcası oğlu Musattih'le birlikte Medine'ye hicret etti ve hicretin birinci yılının Rabiulevvel ayında Resul-i Ekrem (s.a.a) ilk savaş komutanlığı bayrağını onun adıyla bağlayıp onu muhacirlerden oluşan altmış savaşçıyla görevlendirdi. Ubeyde, Kunyetu'l - Mer'a bölgesinde Ebusüfyan komutanlığındaki müşriklerle karşılaştı. O, Bedir savaşında Emevi Utbe'yle savaştı ve birbirlerine vurdukları iki darbeden sonra Ubeyde yere yığıldı. Bunun üzerine Ali'yle Hamza saldırarak Utbe'nin işini bitirdikten sonra Ubeyde'yi alıp karargahlarına getirdiler. Resul-i Ekrem (s.a.a) Ubeyde'nin başını kaldırıp dizlerine bıraktı; fakat dönüşte almış olduğu bu yara nedeniyle 63 yaşında Sefra bölgesinde vefat etti. Usdu'l - Gabe, c. 3, s. 356.

İbn-i Esir, Hasin'in hal tercemesinde Usdu'l - Gabe, c. 3, s. 24'te İbn-i Abbas'tan şöyle rivayet etmektedir: "Kim Rabb'ine kavuşmayı arzu ediyorsa" ayeti,  Ali, Hamza, Cafer, Haris oğullarından Tufeyl, Ubeyde, Hasin ve Musattah b. Esase b. İbad b. Muttalib hakkında nazil olmuştur.

Musattah'ın annesi Ebu Rahm b. Muttalib'in kızı ve anne annesi ise, Ebubekr'in teyzesi Sahr b. Amir'in kızıdır. Musattah'ın hicretin 34. yılında vefat ettiği söylenmektedir ve yine hicretin 37. yılında Sıffin savaşında, Hz. Ali (a.s)'ın safında öldüğü de söylenmiştir. Usdu'l - Gabe, c. 4, s. 354.

[416] - Şerh-u Nehci'l - Belaga-i İbn-i Ebi'l - Hadid, c. 3, s. 486.

[417] - Sahih-i Müslim, c. 3, s. 121, "Kabuli'n - nebi el-hediyyete ve redduyu's - sadaka"; Mecmau'z - Zevaid, c. 3, s. 90.

[418] - Sahih-i Buharî, c. 1, s. 181, "zekat" kitabı, "mâ yuzkeru fi's - sadakat-i li'n - nebi" babı; Sahih-i Müslim, c. 3, s. 117, "tahrimu'z - zekat-i ala Resulullah (s.a.a) ve âlihi" babı; Sünen-i Ebu Davud, c. 1, s. 212, "zekat" kitabı, "es-sadakat-u ala Beni Haşim" babı; Sünen-i Daremî, c. 1, s. 383, "es-sadakat-u Lisanu'l - Arab, tahillu ala'n - nebi ve Lisanu'l - Arab, li Ehlibeytih" babı ve yine s. 373; Mecmau'z - Zevaid, c. 3, s. 89; Deaimu'l - İslam, s. 246; Biharu'l - Envar, c. 96, s. 76, "hormetu'z - zekat-i ala Benî Haşim" babı.

[419] - Rabia b. Haris b. Abdulmuttalib, amcası Abbas'tan daha yaşlı olup Osman'ın ticaret ortağıydı. Resul-i Ekrem (s.a.a) Hayber ganimetlerinden ona yüz deve yükü vermiştir. Rabia hicretin 23. yılında Medine'de vefat etmiştir. Usdu'l - Gabe, c. 2, s. 66. Oğlu Abdulmuttalib hicretin 61. yılında Dimaşk'ta vefat etmiştir. Usdu'l - Gabe, c. 3, s. 331.

[420] - Müslim kendi Sahih'inde bu konuda ve kitabının bu babında iki rivayet nakletmiştir. Onların ilkinde Abdulmuttalib b. Rabia yerine, Nevfel b. Haris'i yazmıştır; fakat doğru olanı, ikinci rivayette geçendir.

[421] - Fazl b. Abbas, Abbas'ın büyük oğludur. O, Resulullah (s.a.a)'in guslüne katılmıştır. Onun kaç yaşında olduğunda, vefat tarihi ve yerinde, yani Yermuk'de mi, yoksa Amvas'ta mı veya Mercusafra'da mı vefat ettiğinde ihtilafa düşülmüştür. Usdu'l - Gabe, c. 4, s. 183. Sihah sahipleri ondan 34 hadis rivayet etmişlerdir. Tehzibu't - Tehzib, c. 2, s. 110; Cevamiu's - Sire, s. 282.

[422] - Muhammiyye b. Cuz b. Abduyağus-i Zubeydî ilk Müslümanlardan olup Marisia savaşına katılmıştır. Usdu'l - Gabe, c. 4, s. 234.

[423] - Resulullah (s.a.a), Nevfel b. Haris'le Abbas arasında kardeşlik akdi okumuştur. Bu iki kişi cahiliye döneminde ortaktılar. Nevfel, hicretin 15. yılında Medine'de vefat etti. Usdu'l - Gabe, c. 5, s. 49.

[424] - Sahih-i Müslim, c. 3, s. 118, "tahrimi'z - zekat ala âl-i'n - nebi" babı; Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 166; Sünen-i Nesaî, s. 1, s. 365, "istimalu'n - nebi" babı; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 52, "harac ve'l emarat" kitabı, "fi beyan-i mevazi-i kısmi'l - humus ve sehm-i zevi'l - kurba" babı, hadis: 2985, "Daru'l - İhyai'l - Sünneti'n - Nebeviyye" basımı, c. 3, s. 147 - 148'de geçmiştir; Emval-u Ebu Ubeyde, s. 329; Mecmau'z - Zevaid, c. 3, s. 91; Usdu'l - Gabe, Abdulmuttalib b. Rabia, nevfel b. Haris ve Muhamiyye; Tefsir-i Ayyaşi, c. 2, s. 93; Meğazî-i Vakidî, s. 696.

[425] - İbn-i Kayyim diye meşhur olan Şemsuddin Ebu Abdullah Muhammed b. Ebubekir, (hicri 691 - 751), "Zadu'l - Mead fi Hady-i Hayru'l İbad" onun telif eselerindendir; Mısır - Halebî basımı 1390, c. 1, s. 47.

[426] - Zadu'l - Mead, c. 1, s. 47; Sünen-i Ebu Davud, c. 3, s. 127.

[427] - Zadu'l - Mead, c. 1, s. 46; Sünen-i Ebu Davud, c. 3, s. 127, "keyfu'l - kaza" babı.

[428] - Bu isim Sünen-i Tirmizî'de geçmiştir. Rivayetin kaynakları ise şunlardır: Sünen-i Ebu Davud, c. 1, s. 212, "zaket" kitabı, "sadakat-i ala Beni Haşim" babı; Nesaî, c. 1, s. 366, "zekat" kitabı, "mevla'l kavm minhum" babı; Tirmizî, c. 3, s. 159, "zekat" kitabı, "mâ câe fi kerahiyyeti's sadakat-i li'n - Nebi ve Ehlibeytihi ve mevalihi" babı; Mecmau'z - Zevaid, c. 3, s. 90 - 91; Kenzu'l - Ummal, c. 6, s. 252 - 256; Emali-i Şeyh Tusî, c. 2, s. 17; Biharu'l - Envar, c. 96, s. 57; bunların rivayetlerinin sözcükleri arasında biraz fark vardır; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 32.

Ebu Erkam, ilk Müslümanlardan olup adı Abdumenaf'tır. O, Müslümanların sayısı kırk kişiye ulaşıncaya kadar Sefa bölgesindeki evinde Resulullah (s.a.a)'i saklamıştır. Erkam, Bedir savaşına ve Resul-i Ekrem (s.a.a)'in diğer savaşlarına katılmış, hicretin 55. yılında Medine'de vefat etmiş, Baki mezarlığına defnedilmiştir. Usdu'l - Gabe, c. 1, s. 59 - 60.

[429] - Deaimu'l - İslam, s. 246; Biharu'l - Envar, c. 96, s. 76.

[430] - Hisal, c. 1, s. 32; Biharu'l - Envar, c. 96, s. 74.

[431] - Ahkamu's - Sultaniyye -Mâverdî-, s. 168 - 171; Ahkamu's - Sultaniyye -Ebu Ya'lâ, s. 181 - 185.

[432] - Kadı İyaz, batılı bilgin ve kendi döneminin imamı Ebulfazl b. Musa b. İyaz'ın çeşitli telif eserleri vardır; el hattıyla yazılmış olan "Şerh-i Sahih-i Müslim" bu cümledendir; Nevevî, burada getirdiği şeyleri ondan naklen söylemiş olabilir. Kadı İyaz hicri 544 yılında Merakeş'te vefat etmiştir. Hal tercemesi "Vefayatu'l - A'yan" kitabında geçmiştir.

[433] - Sahih-i Müslim'e Nevevî Şerhi, c. 12, s. 82, "cihad" kitabı, "hikem" kitabı.

[434] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 1, s. 502.

[435] - İmtau'l - İsma, s. 46.

[436] - Meğazî-i Vakidî, s. 262 - 263; İmtau'l - İsma, s. 146 ve el-İsabe, c. 3, s. 373.

[437] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 1, s. 501 - 503 ve Mu'cemu'l - Buldan, "meyseb" sözcüğü.

Mariye-i Kıbtiyye, İskenderiye padişahı Mukavkas'ın Resulullah (s.a.a)'e hediyesiydi. Mariye, peygamber efendimizin oğlu İbrahim'in annesiydi. Resulullah (s.a.a), Mariye'yi bu yedi bostanın birine yerleştirmiş, Mariye hicretin sekizinci yılında o hazretin İbrahim ismindeki oğlunu doğurmuştur. İbrahim on altı veya on sekizi aylıkken vefat etmiş, Resulullah (s.a.a) tarafından Bâki mezarlığına defnedilmiştir. Usdu'l - Gabe, c. 1, s. 38; Mariye hicretin on altıncı yılında vefat etmiştir; bkz.. Usdu'l - Gabe, c. 5, s. 453; Vefau'l - Vefa, s. 1128 ve 1190.

[438] - Vefau'l- Vefâ, s. 944 - 988; Ahkamu's- Sultaniyye-i Mâverdî, s. 169; Ebu Ye'lâ, s.183; el-İktifâ, c. 2, s. 103.

[439] - Vefau'l Vefa, s. 989. Biharu'l - Envar, c. 8, s. 108'de İmam Rıza (a.s)'dan şöyle rivayet edilmiştir: Resulullah (s.a.a) Medine'de bir takım bostanları vakfetti ve sadaka olarak bıraktı.

[440] - Emval-i Ebu Ubeyde, s. 282, "ahkamu'l arazin" kitabı, "ikta" babı.

[441] - Mu'cemu'l Buldan, "bethan" ve "buveyre" sözcüğü.

[442] - Bkz. Kitabımızın "Fey" konusu.

[443] - Meğazî-i Vakidî, s. 363 - 378, İmtau'l İsma-i Mukrizî, s. 178 - 182.

[444] - Sünen-i Ebu Davud, c. 3, s. 48, "harac" kitabı; Nesaî, "kısmu'l fey" babı, c. 2, s. 178; Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s 78.

[445] - Tefsir-i Taberî, Haşr Suresinin tefsirinde, c. 28, s. 24 - 25; Nişaburî, Taberî'nin haşiyesinde, c. 28, s. 38; Durru'l Mensur-i Siyutî, c. 6, s. 192.

[446] - Ahkamu's Sultaniyye-i Mâverdî, s. 169; Ahkamu's Sultaniyye-i Ebu Ya'lâ, s. 183. Ebu Ye'lâ diyor ki: Ancak Yamin b. Umeyr ve Ebu Sa'd, b. Veheb'in malları dışında. Onlar Müslüman olunca tüm malları korundu.

[447] - Futuhu'l- Buldan-i Belazurî, c. 1, s. 18 - 22.

[448] - Bkz. Mu'cemu'l - Buldan, "Hayber" sözcüğü; bu kaynakta, "Hayber"in Yahudilerin dilinde kale anlamında olduğu ve bunun çoğulu ise "Hayeber" olduğu söylenmiştir.

[449] - Ahkamu's Sultaniyye-i Mâverdi, s. 169; Ahkamu's Sultaniyye-i Ebu Ye'lâ, s. 184.

[450] - Meğazî-i Vakidî, s. 634.

[451] - Ak. s. 634.

[452] - Durru'l Mensur-i Siyutî, c. 6, s. 194.

[453] - Meğazî-i Vakidî, s. 637.

[454] - Vefau'l Vefâ, s. 1210.

[455] - Futuhu'l - Buldan-i Belazurî, c. 1, s. 31.

[456] - Futuhu'l - Buldan-i Belazurî, c. 1, s. 26 - 28 ve Meğazî-i Vakidî'de, s. 688 - 699'da ise şöyle geçmiştir: Ebubekir ölünce, onun mirasçıları, Ömer ve Osman'ın hilafeti döneminde Hayber'den onun mirası olarak yüz deve yükü miktarında alıyorlardı. Bunun Abdulmelik'in zamanına kadar veya ondan sonraya kadar sürüp daha sonra kesildiği söylenmektedir.

[457] - Futuhu'l - Buldan-i Belazurî, c. 1, s. 29; Emval-i Ebu Ubeyde, s. 56.

[458] - Futuhu'l - Buldan, c. 1, s. 28 - 32.

[459] - Futuhu'l - Buldan, c. 1, s. 28.

[460] - Sire-i İbn-i Hişam, c. 2, s. 404; el-İktifâ fi Meğazi-i Resulullah (s.a.a) ve's Selaseti'l Hulefa, c. 2, s. 268; Meğazî-i Vakidî, s. 692 - 693; İmtau'l - Esma, s. 329.

[461] - Futuhu'l - Buldan, c. 1, s. 32.

[462] - Meğazî-i Vakidî, s. 693 ve bkz. Futuh-i Belazurî, c. 1, s. 27 ve diğer bir baskısında ise c. 1, s. 33.

[463] - Daha önce değindiğimiz gibi sadece Ebubekir'den nakledilen, "Bizim geriye bıraktıklarımız sadakadır" rivayetine istinaden Resulullah (s.a.a)'in mirasına "Sadakat'ü Resulullah (s. a.a)" adı verilmiştir.

[464] - Vefau'l - Vefa, s. 1210. Bkz. Sire-i İbni Hişam.

[465] - Maverdî Ahkamu's - Sultaniye, s. 170, Ebu Ya'lâ Ahkamu's - Sultaniye, s. 184 - 185; bkz. Ebu Ubeyde'nin el-Emval adlı kitabı, s. 56.

[466] - Mu'cemu'l - Buldan-i Hamevî, "fedek" sözcüğü.

[467] - Futuhu'l - Buldan, c. 1, s. 31  ve 32 - 34; Ahkamu's - Sultaniye-i Maverdî, s. 170, Ahkamu's - Sultaniyye Ebu Ye'lâ, s. 185.

[468] - Sire-i İbn-i Hişam, c. 3, s. 408; el-İktifâ, c. 2, s. 259; Meğazî-i Vakidî, s. 706 - 707; İmtau'l - Esma, s. 331; Şerh-u Nehci'l - Belaga-i İbn-i Ebi'l - Hadid, c. 4, s. 78.

[469] - Emva-u Ebi Ubeyde, s. 9.

[470] - Futuhu'l - Buldan-i Belazurî, c. 1, s. 41, 1957 m. - Beyrut - Daru'n - Neşr-i Camiiyyin, basımı.

[471] - Şevahidu't - Tenzil-i Haskanî, c. 1, s. 338 - 341, Benî İsrail Suresi, 26. ayetin tefsiri, yedi kanalla, Durru'l - Mensur-i Siyutî, c. 4, s. 177; Mizanu'l - İ'tidal, c. 2, s. 228, birinci baskı; Kenzu'l - Ummal, c. 2, s. 158; Mecmau'z - Zevaid, c. 7, s. 49; el-Keşşaf, c. 2, s. 446; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 3, s. 36.

[472] - Şevahidu't - Tenzil-i Haskanî, c. 1, s. 443.

[473] - Mucemu'l - Buldan, "Timâ" sözcüğü.

[474] - Mucemu'l - Buldan, "kurâ" ve "vadi'l - kurâ" sözcükleri.

[475] - Futuhu'l - Buldan, c. 1, s. 39 - 40; Meğazî-i Vakidî, s. 710 - 711; İmtau'l - Esma, s. 332.

[476] - Futuhu'l - Buldan-i Belazurî, c. 1, s. 40.

[477] - Ahkamu's - Sultaniye-i Mâverdî, s. 170; Ahkamu's - Sultaniye-i Ebu Ye'lâ, s. 185.

[478] - Ahkamu's - Sultaniye-i Mâverdî, s. 170 - 171, Ahkamu's - Sultaniyye-i Ebu Ye'lâ, 185.

[479] - Ahkamu's - Sultaniye-i Müslüman Mâverdî, s. 171; Ahkamu's - Sultaniyye-i Ebu Ye'lâ, s. 185 - 186.

[480] - Ahkamu's - Sultaniyye-i Mâverdî, s. 171; Ahkamu's - Sultaniyye-i Ebu Ye'lâ, s. 186.

[481] - Mecmau'z - Zevaid, c. 9, s. 39; "mâ terekehu'r - Resul" babında, Taberanî'nin Evasit'teki nakline göre.

[482] - Medine sadakalarından maksat, yukarıda değindiğimiz gibi Muhayrik'in Resul-i Ekrem (s.a.a)'e bağışladığı yedi arazi ve hurmalıklardır.

[483] - Hayber humsunun geri kalanlarından maksat şudur: Resul-i Ekrem (s.a.a) Hayber'de kendi hissesine düşen humsun bir bölümünü ashaptan bazı kişilere bağışlamıştı. Hz. Fatıma-ı Zehra (s.a), Ebubekir'den bu hissenin geri kalanını istedi.

[484] - Sahih-i Buharî, c. 2, s. 200, "menakıb" kitabı, "menakıb-i karabeti'r - Resulullah" babı; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 49, "harac" kitabı, "safaya Resulullah" babı; Sünen-i Nesaî, c. 2, s. 179, "kısmu'l - fey" babı, Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 6 ve 9; Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 2, s. 315 ve c. 8, s. 28; Muntehab-u Kenzi'l - Ummal, "mâ yeteallaku bi mirasihi" babı, c. 3, s. 128.

[485] - Sahih-i Buharî, c. 2, s. 124, "humus" kitabı, "farzu'l - humus" babı; Sahih-i Müslim, "cihad" kitabı, 54. hadis; Zehebî'nin Tarih-i İslam'ı, c. 1, s. 346; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 7, s. 285, "innehu aleyhisselam kale la nurisu" babı; Sünen-i Beyhakî, c. 6, s. 300; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 6; Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 8, s. 18.

[486] - Sahih-i Müslim, "cihad ve seyr" kitabı, "kavlu'n - nebi la nurisu" babı, h. 52, s. 1380; Sahih-i Buharî, c. 3, s. 38, "gazve-i hayber" babı; Sünen-i Beyhakî, c. 6, s. 300; Müşkilu'l - Asar, c. 1, s. 47.

[487] - Ümm-ü Eymen-i Habeşî Resulullah (s.a.a)'in azat ettiği cariye ve süt annesidir. Resulullah (s.a.a) onu azat etmiş ve eskiden beri Müslüman olmuştur. Önce Habeşe ve sonra da Medine'ye hicret etmiştir. Resul-i Ekrem (s.a.a) onu önce Ubeyd-i Habeşî'ye nikahlamış ve ondan sonra da Zeyd b. Harise'nin nikahına geçirmiştir. Ümm-ü Eymen, Resulullah (s.a.a)'in vefatından beş veya altı ay sonra veya Osman'ın hilafeti döneminde vefat etmiştir. İbn-i Mâce kendi Sünen'inde ondan beş hadis rivayet etmiştir. Biyografisi Usdu'l - Gabe, c. 5, s. 567; Cevamiu's - Sire, s. 289 ve Takribu't - Tehzib, c. 2, s. 619'da geçmiştir.

[488] - Ribah, Resulullah (s.a.a)'in azat ettiği zenci kölesi ve hizmetçisiydi. Yesar'ın öldürülmesinden sonra Resulullah (s.a.a) yerine onu geçirdi. Usdu'l - Gabe, c. 2, s. 160; Cevamiu's - Siyre, s. 27; İsabe, c. 1, s. 490.

[489] - Futuhu'l - Buldan-i Belazurî, c. 1, s. 34 - 35.

[490] - Ebu Tufeyl Amir b. Vasile-i Kenanî-i Leysî; ismi ashabın çocukları arasında geçmiştir. Ebu Tufeyl Uhud savaşı yılında dünyaya gelmiş, Hz. Ali (a.s)'ın ashabından olup onun tüm savaşlarına katılmıştır. Ebu Tufeyl sıka  ve güvenilir bir kişiydi. Ebu Tufeyl, Resul-i Ekrem (s.a.a)'in gören son kişidir; o, hicretin 100 veya 116. yılında vefat etmiştir. Usdu'l - Gabe, c. 3, s. 96; sihah sahipleri ondan dokuz hadis rivayet etmişlerdir. Biyografisi Cevamiu's - Siyre, s. 286, Takribu't - Tehzib, c. 1, s. 389'da geçmiştir.

[491] - Bu istidlalin, Resul-i Ekrem (s.a.a)'in Hayber ve vadi'l kura humsundan hissesi hakkında olabilir.

[492] - Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 4, 14. hadis; Sünen-i Ebu Davud, c. 3, s. 50, "harac" kitabı, Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 289, Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s. 81, Ebubekir-i Cevherî'den naklen; bunun devamı aynı ciltte, s. 87'de geçer; Tarih-i Zehebî, c. 1, s. 346.

[493] - Ebu Hureyre'nin birinci rivayeti, Sünen-i Tirmizî, c. 7, s. 111, "es-seyr-u mâ câe fi tereketi'r - Resul" babında geçmiştir.

[494] - Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 10, Ebu Hureyre'nin ikinci rivayeti, 60. hadis ve yine Ebu Seleme kabilesinden bir kişinin rivayeti; Sünen-i Tirmizî, c. 7, s. 109, "mâ câe fi tereketi'r - Resul" babı ve Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 5, s. 372 ve Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 289'da geçmiştir.

[495] - Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 2, s. 316.

[496] - Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s. 97.

[497] - Kenzu'l - Ummal, c. 14, s. 130, "el-fezail" (ef'al), "fazlu's - sıddık".

[498] - Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s. 82.

[499] - Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s. 85.

[500] - Tarih'u - Hulefâ-i Siyutî, s. 89.

[501] - Bkz. Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s. 85.

[502] - Hz. Fatıma (s.a)'nın burada "sadakalar" sözcüğünden maksadı, rivayetlerde Resul-i Ekrem (s.a.a)'in sadaka olarak verdiği kaydedilen yedi bağdır galiba.

[503] - Enfal, 41.

[504] - Yukarıdaki üç rivayet Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s. 81'de ve birinci rivayet Zehebi'nin Tarihu'l - İslam'ında, c. 1, s. 347'de kaydedilmiştir.

[505] - Ümm-ü Hanî, Ebutalib'in kızıdır. Mekke'nin fethedildiği yılda Müslüman olmuş ve Muaviye'nin hilafeti döneminde vefat etmiştir. Sihah sahiplerin ondan 46 hadis rivayet etmişlerdir. Usdu'l - Gabe, c. 5, s. 624; Cevamiu's - Sire, s. 280; Takribu't - Tehzib, c. 2, s. 625.

[506] - Kenzu'l - Ummal, c. 5, s. 367, "el-hilafet-u ve'l imare" kitabı, birinci kısım.

[507] - Bu rivayetin metninde geçen "sadakalarımız" sözcüğü tahrif edilmiştir; doğrusu, İbn-i Sa'd'ın kendi Tabakat'ında getirdiği gibi, "safilerimiz"dir. Çünkü Fedek Resul-i Ekrem (s.a.a) Hz. Fatıma (s.a)'ya bağışlamadan önce o hazrete has yerlerdendi.

[508] - Futuhu'l - Buldan, c. 1, s. 35 - 36; Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 2, s. 314 - 315; Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s. 81; bunun devamı 87. sayfada geçmiştir; Zehebî'nin Tarih-i İslam'ı, c. 1, s. 346.

[509] - Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 2, s. 315; Kenzu'l - Ummal, c. 5, s. 365, "el-hilafet-u ve'l imare" kitabı "ef'al" babı.

[510] - Bunun kaynakları bir önceki sayfada geçti.

[511] - Tevbe, 128.

[512] - Mâide, 50.

[513] - Âl-i İmrân, 144.

[514] - Tevbe, 12.

[515] - Belagatu'n - Nisâ, s. 16 - 17.

[516] - Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s. 97.

[517] - "Harac" kitabı, s. 24 - 25; Sünen-i Nesaî, c. 2, s. 179; Kitab-i Enval, s. 332; Tefsir-i Taberî, c. 10, s. 6; Cessas'ın Ahkamu'l - Kur'an'ı, c. 3, s. 62; Sünen-i Beyhakî, c. 6, s. 342 - 343.

[518] - Tefsir-i Taberî, c. 10, s. 6.

[519] - Tefsir-i Taberî, c. 10 , s. 6;  Cessas'ın Ahkam-i Kur'an'ı, c. 3, s. 60, "kısmetu'l - humus" babı. Bu babda "Katade bunun bir benzerini İkrime'den rivayet etmiştir" şeklinde kaydetmiştir.

[520] - Tefsir-i Taberî, c. 10, s. 6.

[521] - Sünen-i Ebu Davud, "beyan-u mevazii'l - humus" babı; Sünen-i Beyhakî, c. 6, "sehm-u zevi'l - kurbâ" babı; Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 83; Mecmau'z - Zevaid, c. 5, s. 341.

[522] - Malik b. Nuveyre'nin kıssası için bkz. Abdullah b. Se'be kitabının birinci cildi.

[523] - Bkz. Abdullah b. Se'be kitabının bitiş babı, c. 2, s. 289 - 304.

[524] - Ebu Yusuf'un "Harac"ı, s. 23, Cessas'ın Ahkam-i Kur'an'ı, c. 3, s. 61.

[525] - Sahih-i Müslim, c. 5, s. 198,  "Nisau'l - gaziyat yerzahu lehunne ve..." babı, "cihad" kitabında ise, "kavmimiz onun bize ait olmadığını sandılar" tabiri geçer; Müsned-i Ahmed c.1, s. 248, 294, 304 ve 308; Sünen-i Dâremî, c. 2, s. 225, "seyr" kitabı, Müşkili'l - Asar -Tahavî-, c. 2, s. 136 ve 179; Müsned-i Şafiî- s. 183; Hilyetu'l - Evliyâ-i Ebu Nuaym, c. 3, s. 205.

[526] - Bu fazlalık Tefsir-i Taberî, c. 10, s. 5, Emval-i Ebu Ubeyde, s. 333'te geçer.

[527] - Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 224 ve 320; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 51, "harac" kitabı; Sünen-i Nesaî, c. 2, s. 177; Sünen-i Beyhakî, c. 6, s. 344 ve 345.

[528] - Harac-i Ebi Yusuf, s. 23 - 24 başka bir sözcükle; Meğazî-i Vakidî, s. 697; Emval-u Ebi Ubeyde, s. 333; Sünen-i Nesaî, c. 2, s. 178; Ahkamu'l - Kur'ani'l - Cessas, c. 3, s. 63; Lisanu'l - Mizan, Necde'nin biyografisinde, c. 6, s. 148.

[529] - Emval-u Ebi Ubeyde, s. 335; Kenzu'l - Ummal, c. 2, s. 305.

[530] - Beyhakî c. 6, s. 344, "sehm-i zi'l kurba" babı; Müsned-i Şafii s. 187, "kısmu'l - fey" babı.

[531] - Sahih-i Buharî c. 2, s. 125, c. 3, s. 38, "megazi" kitabı, "gazvet-u Hayber" babı; Sünen-i Ebu Davud, c. 3, s. 47, "harac" kitabı, "fi safaya Resulullah (s.a.a) minel emval" babı; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 6; Tabakat-ı İbn-i Sa'd, c. 8, s. 28; Müntahab-i Kenz, c. 3, s. 128, "mâ yetaallak-u bi-mirasihi" babı.

[532] - Bkz. Tarih-i Zehebî, c. 2, s. 79 - 80.

[533] - Tarih-i İbn-i Esir, .c 3, s. 71, Avrupa baskısı ve Mısır baskısı, 1. baskı, c. 3, s. 35.

[534] - Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 1, .s. 67.

* - Kintar, altın ve gümüş ölçmeye yarayan bir ağırlık birimidir. -müt.-

[535] - Taberi, Avrupa baskı, c. 1, s. 2818; İbn-i Kesir, c. 7, s. 152.

[536] - Futuhu'l - Afrika İbn-i Abdulhakem, s. 58 - 60.

[537] - Ensabu'l - Eşaraf-i Belazurî, c. 5, s. 25, Tarih-i Hulefa -Siyutî-, s. 256.

[538] - Ensabu'l - Eşaraf-i Belazuri, c. 5, s. 27.

[539] - Ensabu'l - Eşraf, c. 5, s. 28.

[540] - Ensabu'l - Eşraf, c. 5, s. 38. Şairin burada "halkın humusu" ifadesini kullanmasının nedeni onların Ebubekir ve Ömer'in döneminde humusu Allah, Resulü ve yakınlarının değil, halkın malı saymaya alışmış olmalarıdır.

[541] - Ağanî, c. 6, s. 57, onun beyitlerinin sözcükleriyle Belazurî'nin rivayet ettiği beyitlerin bazı sözcükleri farklıdır. Ebu'l Feda Tarihi, c. 1, s. 233 İbn-i Kuteybiye'nin Maarifinde, s. 84 Ikdu'l - Ferid, c. 2, s. 283.

[542] - Tarih-i Ebi Feda, c. 11, s. 232, hicri 34. yılın olayları bölümünde...  Ikdu'l - Ferid, c. 4, s. 273 "escidetu's - saniye fi'l Hulefa-i ve tevarihihim." Peygamber'in sadakası ifadesini kullanmaları, Ebubekir'in "Bizim bıraktıklarımız sadakadır" rivayetinden kaynaklanıyor.

[543] - Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 1, s. 67.

[544] - Sünen-i Ebi Davud, c. 2, s. 49 - 50, "haraç" kitabı, "kısmu'l - fey' ve'l ganimet" kitabı, "safaya Resulullah" babı; Sünen-i Beyhakî, c. 6, s. 310.

[545] - Ikdu'l - Ferid, c. 4, s. 283; Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 1, s. 67. Şerh-u Nehci'l - Belaga'da "Mehzur" yerine "Behzur" kaydedilmiştir. Bkz. Muhaziratı Ragip, c. 2, s. 211; İbn-i Kuteybe'nin el-Mearif'i  s. 84. Kadı Maverdî ve Ebu Ya'la Resullulah'ın terekesinin beyanı bahsinde "Şüphesiz Osman, Mehzur'u Mervan'ın mülkiyetine geçirdi", demişlerdir.

[546] - Hakim bunu Müstedrek'te anlatmıştır, c. 3, s. 100.

[547] - Hayatını anlatanların hepsi böyle demişlerdir.

[548] - Biyografisini zikredenler, öyle olduğu konusunda ittifak etmişlerdir.

[549] -  Müstedrek-i Hakim, c. 3, s. 100.

[550] - Usdu'l - Gabe, biyografisi, c. 3, s. 173.

[551] - Tefsir-i Keşşaf, c. 2, s. 35; Ensabu'l - Eşraf, c. 5, s. 49.

[552] - Biyografisini değerlendirenler bu konuda ittifak etmişlerdir. Yukarıdaki ifade için bkz. Usdu'l - Gabe ve Sünen-i Ebi Davud, c. 4, s. 128. Ayrıca bkz. Kurtubî, Razî, Beyzavî, Hâzin, Nesefî ve Şevkanî tefsirlerinde sözkonusu ayetin tefsiri.

[553] - Siyeru'n - Nubela-i Zehebî, c. 3, s. 23 - 24.

[554] - Ensabu'l - Eşraf, c. 5, s. 27.

[555] - Yakubî Tarihi, c. 2, s. 164.

[556] - Yakubî Tarihi, c. 2, s. 168.

[557] - Ensabu'l - Eşraf, c. 5, s. 28.

[558] - Ensabu'l - Eşraf, c. 5, s. 27.

[559] - Ensabu'l - Eşraf-i Belazurî, c. 5, s. 126 ve Müstedrek-i Hakim, c. 4, s. 481.

[560] - Hakem'in Biyografisi, Usdu'l - Gabe, c. 2, s. 34.

[561] - Müstedrek-i Hakim, c. 4, s. 479 - 481.

[562] - Müstedrek-i Hakim, c. 4, 479 - 481.

[563] - Müstedrek-i Hakim, c. 4, s. 479 - 481.

[564] - Müstedrek-i Hakim, 479, s. 481.

[565] - Harac, s. 23.

[566] - Harac, s. 23, Ebu Ubeyd'nin "el-Emval" adlı kitabı, s. 332; Cessas'ın "Ahkamu'l - Kur'an"ı, c. 3, s. 63.

[567] - Age.

[568] - Sünen-i Beyhakî, c. 6, s. 343.

[569] - Sünen-i Beyhak-i Kubra, c. 6, s. 343. Daha sonra şöyle yazıyor: Şafiî diyor ki, ben bu hadisi Abdulaziz b. Muhammed'e bildirince dedi ki: Ravi doğru söylüyor; Cafer böyle söylemiştir…

[570] - Tabakat-ı İbn-i Sa'd Avrupa baskısı, c. 5, s. 289.

[571] - Age, c. 5, s. 288.

[572] - Müstedrek-i Hakim ve haşiyesindeki özeti, c. 3, s. 442; Tabakat-i İbn-i Sa'd, Avrupa basımı, c. 7, s. 1, h. 18; İsti'ab, c. 1, s. 118; Usdu'l - Gabe, c. 2, s. 36; Tarih-i Taberî, Avrupa baskısı, c. 2, s. 111; Tarih-i İbn-i Esir, Avrupa Baskısı, c. 3, s. 391, Tarih-i Zehebî, c. 2, s. 220, Tarih-i İbn-i Kesir, c. 8, s. 47.

[573] - Tehzibu't - Tehzib, c. 5, s. 288. Hakem'in soyu Benî Gaffar'a ulaşır. Biyografisi Tabakat-i İbn-i Sa'd'da geçmiştir; Resulullah (s.a.a) hayatta olduğu sürece onun yar ve yaveriydi. İstiab'da onun Resulullah (s.a.a)'ten hadis rivayet ettiği söylenmektedir. Onun hadisini Müslim dışında tüm Sihah sahipleri rivayet etmişlerdir. Takribu't - Tehzib , c. 1, s. 192; Cevamiu's - Siyre, s. 306.

[574] - Usdu'l - Gabe, c. 2, s. 164; Rabi' b. Ziyad'ın biyografisi.

[575] - Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s. 80.

[576] - Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 5, s. 288.

[577] - Ebu Hafs Ömer b. Abdulaziz b. Mervan-i Emevî hicretin 63. yılında dünyaya gelmiş 99 yılının Safer ayında da hilafete geçmiştir. İki yıl beş ay sonra 101 yılının Receb ayında İdmaşk'ın Deyr-i Sem'an bölgesinde vefat etmiştir. Biyografisi için bkz. Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 5, s. 243; Tarih-i Siyutî, s. 228 ve el-İber, c. 1, s. 120.

[578] - Ömer b. Velid b. Abdulmelik Mervan'dır. Siyutî Tarih-i Hulefâ'sında, s. 223 - 224'de şöyle yazıyor: O zorba, zalim ve şarkı söyleyen bir kişiydi. Hicretin 86. yılının Şevval ayında hilafete geçmiş ve 96 yılının Cemadiulahire'sinde, 51 yaşında ölmüştür.

[579] - Nesaî, c. 2, s. 178, "kısmu'l - fey" babı.

[580] - Ebubekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm-ı Ensarî hicretin 120. yılında vefat etti. Onun hadisini Sihah sahipleri rivayet etmişlerdir. Takribu't - Takrib, c. 2, s. 399.

[581] - Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 5, s. 287 - 288; biz bunu ve diğer bölümlerini özet olarak naklettik.

[582] - Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 5, s. 289.

[583] - Harac, s. 25.

[584] - Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 5, s. 288.

[585] - Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 5, s. 289.

[586] - Mu'cemu'l - Buldan-i Yakut-i Hamevî, "Fedek" sözcüğü.

[587] - Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s. 103.

[588] - Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s. 81.

[589] - Ebu Halid Yezid b. Abdulmelik Mervan; annesi Yezid b. Muaviye'nin kızı Atike'dir. Dimaşk'ta dünyaya gelmiş ve hicretin 101. yılında Ömer b. Abdulaziz'den sonra kardeşi Süleyman'ın vasiyetiyle hilafete geçmiştir. Mir'atu'l - Cinan kitabında, c. 1, s. 224 - 225'te söylendiğine göre Ömer b. Abdulaziz'in gidişatını izlemesi istenmişti. Fakat ona getirdikleri kırk şeyh halifelerin hesap ve kitaba çekilmeyeceğine ve azaba uğramayacaklarına tanıklık ettiler! Habbabe ismindeki cariyesi onun üzerinde tam bir etkiye sahipti; ülkenin yönetiminde, hakim ve valileri atayıp görevden almada serbestti. Yezid bir gün sarhoş ve neşeli bir haldeyken, "Uçmak istiyorum" dedi. Habbabe, "O halde hükümetin yönetimini kime bırakacaksın?!" dedi. Yezid, "Sana!" dedi. Diyorlar ki: Habbabe ölünce onun cenazesini üç gün odada tuttu. Cenazesi kokmaya başlayıncaya kadar onu öpüp kokluyor ve ağlıyordu. Yezid Habbabe'nin ayrılığına birkaç günden fazla dayanamadı ve hicretin 105. yılında öldü. Onun aşk ateşiyle ölen tek halife olduğu söylenmektedir. Bkz. Eğanî ve yine Tarih-i İbn-i Esir, c. 5, s. 90 - 93 ve Tarih-i Hamis, c. 2, s. 318.

[590] - Ebu'l Abbas Seffah, Mensur-i Devanikî, Mehdi Abbasî, Musa, Harun-i Reşid, Emi, Me'mun ve diğer Abbasi halifelerinin biyografisi tarih kitaplarında geçmiştir.

[591] - Futuhu'l - Buldan, s. 27 - 29, Fedek olayı.

[592] - Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 4, s. 81.

[593] - Bidayetu'l - Müctehid -İbn-i Rüşd- humus hükmünde birinci fasıl, c. 1, s. 407.

[594] - el-Muğnî-i İbn-i Kudame, c. 7, s. 301, "tesmiyetu'l - fey ve'l - ganime" babı. Bu kitap, hicretin 630 yılında vefat eden Muvaffakuddin Ebu Muhammed Abdullah b. Ahmed b. Mahmud b. Kudame'nin eseridir.

[595] - Ahkamu's - Sultaniye-i Mâverdî, s. 126, "kısmu'l - fey"; Ahkamu's - Sultaniye-i EbuYe'lâ, s. 120.

[596] - Tıpkı Kur'an-ı Kerim'in şu ayeti gibi: "Onlar zekâtı verirler." Müminun, 4. Veya, "Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım." A'raf, 156. Veya Meryem suresinin 13, 31 ve 55. ayetlerinde ve Enbiya suresinin 73. ayetinde geçen zekat sözcükleri gibi. Oysa sadaka hicretten sonra yedinci, sekizinci veya dokuzuncu yıllarda farz olmuştur.

[597] - Siyre-i İbn-i Hişam, c. 4, s. 273 - 275; Emtau'l - Esma, s. 509. Beyhakî kendi Sünen'inde Ümm-ü Kulsum'un kendi kölelerine sadaka verilmesini engelleyerek dedesinden, "Biz Ehlibeyt sadaka almaktan alıkonmuşuz; bizim kölelerimiz de bizdendirler" naklettiğini ve kendisinin onlara, "Sadaka yemeyin" buyurduğunu rivayet etmiştir.

[598] - Siyre-i İbn-i Hişam, c. 4, s. 275.

[599] - Siyre-i İbn-i Hişam, c. 4, s. 319; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 7, s. 343; Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 2, s. 169; Uyunu'l - Eser, c. 2, s. 271.

[600] - Sahih-i Buharî, c. 3, s. 50 ve "Meğazî" kitabı, "ba's-u Ali b. Ebutalib ve Halid b. Velid ile'l Yemen" babı.

[601] - Uyunu'l - Eser, c. 2, s. 272, "seriyyet-u Ali b. Ebutalib" babı; Emtau'l - Esma, s. 510.

[602] - Bu rivayeti İbn-i Kesir kendi Tarih'inde, c. 5, s. 105'te, "bease'r - Resulullah (s.a.a) Ali b. Ebutalib ve Halid b. Velid ila'l Yemen" babı.

[603] - Meğazi-i Vakidî, c. 3, s. 1079 - 1081; İmtau'l - Esma, s. 503 - 504; Uyunu'l - Eser, c. 2, s. 271 - 272.

[604] - Sahih-i Buharî, c. 3, s. 50, "beasu'l - Ali ve'l Halid ile'l Yemen" babı; İbn-i Kayyım, Şerh-i Mevahib'in haşiyesinde, c. 1, s. 121, "umeraihi" bölümünde şöyle yazmaktadır: "Ali b. Ebutalib'i humus toplaması ve orada hüküm vermesi için Yemen'e gönderdi."

[605] - Sahih-i Buharî, c. 4, s. 188, "tevhid" kitabı, "kavluhu Teala ta'rucu'l - melaiketu…" babı; Nesaî, c. 2, s. 359, "zekat" kitabı, "muellefetu'l - kulub" babı; Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 68, 72, 73 ve buna yakın olarak Sahih-i Buharî, c. 2, s. 155; Sahih-i Müslim, "zekat" kitabı, h. 143; Ebu Davud, c. 3, s. 301 ve c. 4, s. 174, "tahrimu'd - dem" babı ve onun 243. sayfasında, "sünnet" kitabı, "fi kitali'l - havaric" babı, h. 4764.

[606] - Sahih-i Buharî, c. 3, s. 50, "meğazî" kitabı, "bease Ali" babı; Sahih-i Müslim, c. 2, s. 741, h. 143 ve s. 743, h. 144; Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 4 ve s. 3'de özet olarak.

[607] - Sünen-i Ebu Davud, c. 3, s. 301, h. 3582; İbn-i Mace, "ahkam" kitabı, h. 2310; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 149 ve s. 11, h. 882 ve yine s. 84, h. 636, s. 88, 666.

[608] - Sünen-i İbn-i Mâce, "ahkam" kitabı, h. 2348; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 281, "men kale bi'l kur'a" babı; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 107.

[609] - Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 77, h. 573, 574 ve s. 128, h. 1064 ve s. 152, h. 1309; Mecmau'z - Zevaid, c. 6, s. 287; el-Muntaka, h. 3994.

[610] - Örneğin İbn-i Kesir kendi Tarih'inde nakletmiştir. İbn-i Kesir Hz. Ali (a.s)'ın görevleriyle ilgili rivayetleri, "bes-i Resulullah Aliy'yebne Ebutalib ve Halid b. Velid ile'l Yemen" babında kaydetmiştir.

[611] - İbn-i Hişam ve izleyicileri gibi; onlar bu görevleri "hurucu'l - umera ve'l ummal ale's sadakat-i fi's - seneti'l - aşire…" babında kaydetmişlerdir.

[612] - Örneğin Emirulmüminin Ali (a.s)'a Müslümanların tüm minberlerinde, özellikle Cuma namazının hutbelerinde lanet edip, hakkında çirkin sözler söylediklerinde artık İmam Ali (a.s)'ın fazilet ve menkıbelerini söyleme fırsatı yoktu. Çünkü valiler Ömer b. Abdulaziz'in kısa süren hükümeti ve yine Seffah'ın hükümeti dışında Muaviye'nin hükümeti döneminden hicretin birinci yüz yılında Abbasilerin hükümetinin başlangıcına kadar İmam Ali (a.s)'ın faziletiyle ilgili bir söz söyleyenlere karşı oldukça fazla şiddet uyguluyorlardı.

[613] - Bkz. İmamiyye fıkhı, "altın ve gümüşün zekat" bölümü, örneğin, Misbahu'l - Fakih-i Hemedanî, s. 53, zekat kitabı.

[614] - İmtau'l - Esma, s. 502.

[615] - İmtau'l - Esma, s. 102 - 103.

[616] - Nitekim Resulullah (s.a.a)'in kızı Fatıma (s.a) bu yüzden apaçık bir şekilde Ebubekir'e itiraz etmiştir.

[617] - Ehlibeyt Mektebinde humsun harcanması gereken yerleri daha önce açıklamıştık.

[618] - Bu konuda Ehlibeyt Mektebi hadis ve fıkıh kitaplarına müracaat edilebilir.

[619] - el-Munteha, Allame Hillî, (ö. 729 hk.), c. 1, s. 729.

[620] - Bu kitapta biz sadece konuyu açıklayıp mümkün olduğu kadar bilimsel kavramları kullanmaktan kaçındık.

[621] - Tefsir-i Kurtubî, c. 8, s. 1

[622] - Hisal, Gaffarî basım ve incelemesi, s. 312.

[623] - Şerh-u Nehci'l - Belaga-i İbn-i Ebi'l - Hadid, c. 1, s. 61 ve c. 3, s. 167 - 168, sekizinci kınamanın cevabında.

[624] - Müsned-i Ahmed, c. 3, 363 ve bunun benzeri de s. 356 ve 325'te özetle geçmektedir.

[625] - Said b. Museyyeb-i Kureşî-i Mahzumî tabiinin ileri gelenlerindendir. Rivayetini Sihah sahipleri kendi kitaplarında kaydetmişlerdir. Said 90 hicride, 80 yaşı üzerinde vefat etmiştir. Bkz. Takribu't - Tehzib, c. 1, s. 306.

[626] - Tefsir-i Siyutî, c. 2, s. 141; Kenzu'l - Ummal, birinci baskı, c. 8, s. 293; Müşkilu'l - Âsar-i Tahavî, s. 375.

[627] - Bidayetu'l - Müçtehid, c. 1, s. 346, "el-kavlu fi't temettu" babı; Zadu'l - Mead-i İbn-i Kayyım, c. 2, s. 205, "İbahet-u mut'ati'n - nisâ" babı; "ene uakibu aleyhima" sözcüğü bu kaynakta tahrif edilmiştir. Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 3, s. 167; Muğnî-i İbn-i Katade, c. 7, s. 527; Mahallî-i İbn-i Hazm, c. 7, s. 107; Kurtubî ve Razî tefsirleri, c. 2, s. 167 ve c. 3, s. 201 ve 202; Kenzu'l - Ummal, c. 8, s. 293 ve 294; el-Beyan-u ve't - Teybin-i Cahiz, c. 2, s. 223. Bkz. Tahavî, Şerh-u Meanii'l - Âsa kitabı, Menasik-u Hac, s. 374, İbn-i Ömer'den. Kenzu'l - Ummal, birinci baskı, c. 8, s. 293 ve 294.

[628] - Ahkamu'l - Kur'an-i Cessas, c. 1, s. 294; el-Mahallî, c. 7, s. 107. Bu iki tabir arasındaki ihtilaf, halife Ömer'in bu konuyu, bir defasında "kim bunları yaparsa cezalandırırım" ve bir defasında da, "kim bunları işlerse kırbaçlarım" olmak üzere iki defa söylemiş olmasından kaynaklanabilir.

[629] - Delilu'n - Nasik, -Muhsin Hekim, 1377 hicri Necef - Edeb basımı, s. 37 - 45.

[630] - Bazı Malikilerin aksine; Bidayetu'l - Müctehid'in nakline göre.

[631] - Bidayetu'l - Müctehid, c. 1, s. 348, "el-kavlu bi'l - karin" babı ve İbn-i Esir'in Nihayetu'l - Lügat'ında "kıran" sözcüğü.

[632] - Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 5, "men ehtare'l - ifrad" babı.

[633] - "Safer" sözcüğü burada söz akımındaki uyumluluğu sağlamak için gelmiştir.

[634] - Sahih-i Buharî, "hacc" kitabı, "et-temettu-u ve'l kıran-u ve'l ifrad" babı, Fethu'l - Barî, c. 4, s. 168 - 169 ve onun Menakıb-i Ensar kitabı; Sahih-i Müslim, "cevazu'l - umre fi şehri'l - hacc" babı, hadis, 198; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 249 ve 252 ve 332 ve 339; Sünen-i Ebu Davud, "menasik" kitabı, "umre" babı; Nesaî, "hacc" kitabı, s. 77; Sünen-i Beyhakî, c. 4, s. 345; el-Muttakî, hadis: 2422; Müşkilu'l - Âsar-i Tahavî, c. 3, s. 155; Şerh-u Meaniu'l - Âsar, c. 1, s. 381, hacc menasikinde.

[635] - Bkz. Nevevî'nin Sahih-i Müslim'e Şerhi'nde bu hadisin şerhi ve İbn-i Hacer'in Sahih-i Buharî Şerhi.

[636] - Zadu'l - Mead, c. 1, s. 209, "hedyihi (a.s) fi haccihi ve umerihi" babı ve rivayet geniş bir şekilde Sahih-i Buharî, c. 1, s. 212, "kem i'temere'n - Nebi" babında geçmiştir; Sahih-i Müslim, "hac" kitabı, "beyanu umeri'n - Nebi (a.s) ve zamanuhunne" babı, hadis: 217 - 220, s. 916 - 917; Sünen-i Beyhakî, c. 4, s. 357, "men istehabbe'l ihrame bi'l umret-i min ci'ranihi" babı ve yine c. 5, s. 10 - 12; İbn-i Kesir, c. 5, s. 109.

[637] - Zadu'l - Mead, c. 1, s. 211 ve yine bu kitabın 223. sayfasında; Sünen-i Beyhakî, c. 4, s. 345, "el-umre fi eşhuri'l hac" babı.

[638] - Bakara, 196.

[639] - Sahih-i Buharî, c. 3, s. 71, bu ayetin tefsirinde; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 19.

[640] - Sahih-i Müslim, s. 900, "cevazu't - temettü" babı, 172. hadis; Tefsir-i Kurtubî, c. 2, s. 338, Zadu'l - Mead-i İbn-i Kayyim, c. 1, s. 252; Tabakat-i İbn-i Sa'd, Avrupa basımı, c. 4, k. 2, s. 28.

[641] - Sahih-i Buharî, c. 1, s. 186; ikinci ve üçüncü rivayetler "İ'tisam bi'l - Kitab-i ve's - Sünnet" kitabının "mâ zekere'n - Nebi ve Hazzu ale infak-i ehli'l - ilim" babında, c. 4, s. 177'de geçer; Sünen-i Ebu Davud, el-menasik, c. 2, s. 159; Sünen-i İbn-i Mâce, 2976. hadis, s. 991, "et-temettu'u bi'l - umreti ile'l - hacc" babı; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 13 - 14; Fethu'l - Barî, c. 4, s. 135; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 177 ve 128 ve 136.

[642] - Serrak b. Malik b. Cu'şum-i Ebusüfyan-i Kenanî-i Mudlicî Mekke yakınındaki Kadir bölgesinde yaşıyordu. Resulullah (s.a.a) hicret ederken Serak yüz deve ücret karşılığında Hazreti Mekke'ye getirip Kureyiş'e teslim etmek için onu takip etmiş, fakat atının ayakları yere gömülmüş ve yerinden hareket edememiştir. Serak, Mekke'nin fethedildiği yılda Müslüman olmuş ve hicretin 24. yılında vefat etmiştir. Müslim dışında diğer Sihah sahipleri ondan on dokuz hadis rivayet etmişlerdir. Takribu't - Tehzib, c. 1, s. 284; Sire-i İbn-i Hişam, c. 2, s. 103, 250 ve 309; Cevamiu's - Sire, s. 283.

[643] - Sünen-i Ebu Davud, c. 1, s. 159, "ekran" babı, menasik, 1801. hadis; Muttakî Hindî, -İbn-i Teymiyye- "mâ câe fi fashu'l hacc-i ile'l umre" babı, 2427. hadis.

[644] - Sahih-i Buharî, "kavluhu Teala: el-Haccu eşhurun mâ'lumat" babı, c. 1, s. 189; Sahih-i Müslim, s. 875, 121 ve 123. hadisler özetle; Sünen-i Beyhakî, c. 4, s. 356, "el-mufridu evi'l - kariunu yuridu'l - umre" babı ve Musannif İbn-i Ebi Şeybe, c. 4, s. 102.

[645] - Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 4.

[646] - Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 6. O dönemde hacılar saçları dağınık olmaması ve ihramda oldukları uzun süre içinde saçlarına haşere düşmemesi için hac amelleri bitinceye kadar başlarını reçine ile bağlıyorlardı. -Nihayetu'l - Lügat.-

[647] - el-Muntaka, 2393. hadis; Muntaka bunu Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 266'dan nakletmiştir.

[648] - Sahih-i Müslim, 211. hadis ve 212. hadiste Cabir'den naklen, s. 914; Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 3, 5, 71, 75, 148 ve 266; el-Muntaka, 2418. hadis; biz Müslim'den naklettik.

[649] - Sahih-i Müslim, 120. hadis, s. 873 ve 874; İbn-i Mâce, 2981. hadis.

[650] - Sahih-i Buharî, "hac" kitabı, "et-temettu'u ve'l - ikran-i ve'l - ifrad-i bi'l - hac" babı, birinci hadis, c. 1, s. 189; Sahih-i Müslim, 128. hadis, s. 877; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 154, "ifradu'l hac" babı, 1783. hadis; fakat bu kaynakta Resulullah (s.a.a)'in eşleri geçmemiştir.

[651] - Sahih-i Müslim, 177 - 179. hadisler, s. 902; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 161, 1806. hadis.

[652] - Sahih-i Buharî, c. 1, s. 191, "hac" kitabı, 36. bölüm.

[653] - Sahih-i Müslim, "haccu'n - Nebi" babı, 147. hadis, s. 886 - 888; Sünen-i Ebu Davud, "menasik'u hac", c. 2, s. 182; Sünen-i İbn-i Mâce, "le-menasik", s. 1022; Sünen-i Dâremî, "el-menasik", "fi sünneti'l - hac" babı, c. 2, s. 44; Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 32; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 7, "mâ yedullu ala enne'n - Nebiy (s.a.a) ehreme ihramen vahiden ve minhetu'l - mâ'bud" babı, 991. hadis; el-Mahallî'de ise, "Tarik boyunca sürekli" tabiri geçer, c. 7, s. 100.

[654] - Sahih-i Buharî, "temenni" kitabı, "kavlu'n - nebi: Lev istakbelet min emri mâ istedberet" babı, c. 4, s. 166.

[655] - Sahih-i Müslim, 201 - 203. hadis, "cevazu'l - umre fi eşhuri-l hac" babı, s. 911; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 156, 1791. hadis, "Resulullah (s.a.a), hac için telbiye söyleyenler Mekke'ye ulaşınca Ka'be'yi tabaf edip Safa'yla Merve arasında sa'y yaptıktan sonra ihramdan çıkıp onu umre saysınlar" şeklinde nakleden İbn-i Abbas'tan naklen.

[656] - Sahih-i Müslim, 198. hadis, s. 909, "cevazu'l - umre" babı; Sahih-i Buharî, c. 1, s. 191. Bu üç rivayet Zadu'l - Mead-i İbn-i Kayyim'de geçer, c. 1, s. 246.

[657] - Sahih-i Müslim, s. 911, "cevazu'l - umre fi eşhuri'l - hac" babı, 201 - 203. hadisler; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 156; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 18, 2423. hadis, Muntaka'den naklen; Musannef-i İbn-i Ebi Şeybe, c. 4, s. 202.

[658] - Sahih-i Buharî, c. 1, s. 190, "et-Temettu-u ve'l - ikran-i ve'l - ifrad-i bi'l - hac..." babı; Sahih-i Müslim, s. 884 - 885, "beyan-u vucuhi'l - ihram" babı, 143. hadis; Zadu'l - Mead, c. 1, s. 248, fi ihlalihi bi'l - hac" babı.

[659] - Sahih-i Buharî, c. 1, s. 213 ve c. 4, s. 166, "temenna" kitabı, "lev istekbelet min emri mâ istedberet" babı; Sünen-i Ebu Davud, c. 4, s. 156, "ifradu'l - hac" babı, 1789. hadis, biraz farkla; Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 305; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 3, "men ihtare'l - ifrad..." babı, ve c. 4, s. 338; Zadu'l - Mead, c. 1, s. 246, "fi ihlal-i men lem yekun saki'l - hedy" babı.

[660] - Fethu'l - Barî, c. 17, s. 108 - 109, "nehyu'n - Nebi ala't - tahrim..." babı; Sahih-i Müslim, s. 883, "vucuhu'l - ihram" babı, 141. hadis; Sünen-i Ebu Davud, "ifradu'l - hac" babı; Sünen-i İbn-i Mâce, "et-temettu-u bi'l - umre" babı; Sünen-i Beyhakî, c. 4, s. 338 ve c. 5, s. 19; Zadu'l - Mead, c. 3, s. 246; Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 356.

[661] - Sahih-i Buharî, c. 2, s. 52, "şirket" kitabı, "iştirak-u fi'l - hedy" babı; Sünen-i İbn-i Mâce, c. 1, s. 992, hadis: 298.

[662] - Sünen-i İbn-i Mâce, s. 993, "feshu'l - hac" babı; Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 286; Mecmau'z - Zevaid, c. 3, s. 233, "fashu'l - hacc-i ile'l umre" babı; Zadu'l - Mead, c. 1, s. 247; el-Muntaka, "mâ câe fi fashi'l - hacc-i ile'l umre" babı, 2428. hadis.

[663] - Sahih-i Müslim, s. 879, h. 130, "beyan-u vucuhi'l - ihram ve ennehu yecuzu ifradu'l - hac..." babı; Zadu'l - Mead, c. 1, s. 247; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 19, "men ihtare't temettu-e bi'l - umret'i ile'l - hacc'i ve minhetu'l - ma'bud" babı, h. 1051.

[664] - Sahih-i Müslim, s. 884, "beyan-u vucuhi'l - ihram" babı, h. 142 ve buna yakın bir tabirle bkz. Zadu'l - Mead, c. 1, s. 148, "fi ihlalihi (s.a.a) bi'l - hac" faslı, Sünen-i Beyhakî, c. 4, s. 356 ve c. 5, s. 4; el-Muntaka, h. 2426; Mecmau'z - Zevaid, c. 3, s. 233.

[665] - Sahih-i Müslim, s. 882, h. 138; el-Muntaka, h. 2400 ve 2415, idhalu'l - hacc-i ile'l - umre" babı.

[666] - Zadu'l - Mead, c. 1, s. 246.

[667] - "Seref", Mekke'yle Medine arasında, Mekke'nin birkaç mil yakınındaki bir yerin ismidir. Bu hadis Sahih-i Müslim'in "vucuhu'l - ihram" babında, s. 873, h. 119'da; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 154'de biraz farkla ve yien Sünen-i İbn-i Mâce, h. 2963'te kaydedilmiştir.

[668] - Sahih-i Müslim, s. 880, "beyan-u vücuhi'l - ihram" babı, 134. hadis.

[669] - Sahih-i Buharî, c. 2, s. 184.

[670] - Sünen-i Ebu Davud, "umre" babı, c. 2, s. 204; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 161, 2361. hadis; Sünen-i Kübra-i Beyhakî, c. 3, s. 345, "umre fi eşhuri'l - hac" babı; bkz. Müşkilu'l - Âsar-i Tahavî, c. 3, s. 155 ve 156.

[671] - Bkz. Aişe'nin umresiyle ilgili Beyhakî'nin sözleri.

[672] - Bkz. İleride değineceğimiz Kenzu'l - Ummal ve Hilyetu'l - Evliyâ'nın, "ala ahd-i Ömer" babında geçen rivayetleri.

[673] - Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 5, "men ihtare'l - ifrad-e ve reahu efzale" ve Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 123.

[674] - Sahih-i Müslim, s. 885, "fil mut'et-i bi'l - hacc-i ve'l - umre" babı, 145. hadis; Müsned-i Teyalesî, s. 247, h. 1729; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 21.

[675] - Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 206, "nikahu'l - mut'a" babı.

[676] - Esved b. Yezid b. Kays-i Nehaî, Ebu Ömer veya Ebu Abdurrahman cahiliye ve İslam dönemini gören, sıka ve fıkıhta çok rivayeti olan, ikinci tabakada yer alan bir kişidir. Onun rivayetlerini Sihah sahipleri kendi kitaplarına kaydetmişlerdir. O, hicrî 74 veya 75 yılında vefat etmiştir. Takribu't - Tehzib, c. 1, s. 77.

[677] - Zadu'l - Mead, İbn-i Kayyım, c. 1, s. 258 - 259, "fi mâ câe fi'l - mut'at-i mine'l - hilaf" babı.

[678] - Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 20.

[679] - Bakara, 196.

[680] - Sünen-i Beyhakî, c. 4, s. 338, "feshu't - tehellul" babı, Sahih-i Müslim, h. 155 ve 156, s. 895 - 596; Sahih-i Buharî, c. 1, s. 188 - 189; Sünen-i Nesaî, "temettü" babı, c. 2, s. 15 ve "el-hacc'u bi ğayr-i niyeti'n - yaksudu'l - muhrim" babı, s. 18; Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 393 ve 395 ve 410; Sünen-i Beyhakî, c. 4, s. 88; Kenzu'l - Ummal, "hacc" kitabı, "temettü" babı, c. 5, s. 86; Buharî bunu kitabının 1. cildinin 214. sayfasında özetle kaydetmiştir.

[681] - Muvatta-i Malik, "hac" kitabı, "cami-u mâ câe fi'l - umre" babı, c. 1, s. 319; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 5, "men ehtare'l ifrad ve reahu efzal" babı.

[682] - Tefsir-i Siyutî, c. 1, s. 218, "el-hacc-u eşhuri'n ma'lumat" ayetinin tefsirinde, İbn-i Şeybe'den; Hilyetu'l - Evliyâ-i Ebu Nuaym, c. 5, s. 205; Şerh-u Meanii'l - Asar, Menasiku'l - Hac, s. 375.

[683] - Sünen-i Nesaî, "hac" kitabı, "temettü" babı, c. 2, s. 16, Beyrut basımı - Daru'l - İhyai't - Turasi'l - Arabi, c. 5, s. 135; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 122. Bu kaytakta "Resulullah (s.a.a) bunu yapmıştır" demiş. İbn-i Kesir diyor ki: Bunun senedi iyidir; fakat bunu tahriç etmemişlerdir!

[684] - Kenzu'l - Ummal, c. 5, s. 86; Hilyetu'l - Evliyâ, c. 5, s. 205.

[685] - Sahih-i Müslim, h. 157, s. 896; Müsned-i Teyalesî, h. 516, c. 2, s. 70; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 49 ve 50; Sünen-i Nesaî, "hac" kitabı, "temettü" babı, c. 2, s. 16; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 20; İbn-i Mâce, h. 2979, s. 692; Kenzu'l - Ummal, c. 5, s. 86.

[686] - Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 21.

[687] - Bu konuyu Nevevî Sahih-i Müslim Şerhinde, c. 1, s. 170'te Kadı İyaz'dan naklen kaydetmiştir.

[688] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 141.

[689] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 141.

[690] - Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 21.

[691] - Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 92, h. 707; Zehairu'l - Mevaris, s. 216. Cuhfe, Medine tarafından Mekke'ye üç menzil uzaklıktaki bir yerin ismidir.

[692] - Muvatta-i Malik, h. 40, "kıranu fi'l - hac" babı, s. 336; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 129. es-Sekya, Mekke yolu üzerinde köylerin merkezidir.

[693] - Sünen-i Nesaî, c. 2, s. 15, "temettü" babı; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 57, h. 402, Müsned-i Osman'da; Müstedreku's - Sahihayn, c. 1, s. 472; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 126 ve 129.

[694] - İmam Sindî, Ebu'l - Hasan Muhammed b. Abdulhâdî-i Hanefî, Nezil-i Medine-i Münevvere (ö. Hk. 1138).

[695] - Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 60, h. 424.

[696] - Sahih-i Müslim, h. 158, s. 896, "hac" kitabı, "cevazu't - temettü" babı; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 97, h. 756; ikinci rivayet s. 60, h. 431'de ve onun bir benzeri de 432. hadiste geçmektedir. Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 22; el-Muntaka, h. 2382; Kenzu'l - Ummal, birinci baskı, c. 3, s. 33; Şerhu Meaniu'l - Ahbar, "mensaiku'l - hac" kitabı, s. 380 - 381; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 127 özetle ve bu kaynakta s. 129'da hadisi naklettikten sonra şöyle demiştir: Ali'nin rivayetine göre bu Osman (r.a)'nın bir itirafıdır ve buradan Veda Haccında Ali (r.a)'nin Resul-i Ekrem (s.a.a)'in telbiyesine uygun ihram bağladığı anlaşılmaktadır.

[697] - Asfan, Cuhfe'yle Mekke arasında yer almıştır. -Mu'cem-i Buldan-i Hamevî-.

[698] - Sahih-i Müslim, s. 897, h. 159, "cevaz-i temettü" babı; Sahih-i Buharî, c. 1, s. 190, "et-temettü ve'l - ikran" babı; Müsned-i Teyalesî, c. 1, s. 16; Müsned-i Ahmed, c. 1, s.136, h. 1146; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 22; Menhatu'l - Ma'bud, c. 1, s. 210, "mâ câe fi'l kiran" babı, h. 1005; Şerh-u Meaniu'l - Âsar, s. 371; Zadu'l - Mead, c. 1, s. 218, "fi cemuhu beyne'l - haci ve'l - umre" faslı ve s. 220'de, "fi ennehu (s.a.a) karinun lâ mufridun" konusu; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 129.

[699] - Sahih-i Buharî, c. 1, s. 190; Sünen-i Nesaî, c. 2, s. 15, "el-kıran" babı; Sünen-i Dâremî, "el-kıran" babı, c. 2, s. 69; Sünen-i Beyhakî, c. 4, s. 352 ve c. 5, s. 22; Müsned-i Teyalesî, c. 1, s. 16, h. 95; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 95, h. 733 ve c. 1, s. 136, h. 139; Zadu'l - Mead, c. 1, s. 217; Tahavî, Şerh-i Meanii'l - Âsar'da, s. 379, "menasik-u hac" kitabı; Kenzu'l - Ummal, c. 3, s. 31; Minhatu'l - Mabud, h. 1004; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 126 ve 129.

[700] - Zadu'l - Mead-i İbn-i Kayyım, c. 1, s. 218.

[701] - el-Mahallî-i İbn-i Hazm, c. 7, s. 107.

[702] - Bu cümleden İbn-i Kesir'in kendi Tarih'inde, c. 5, s. 132'de İmam Hasan (a.s)'dan naklettiği şu rivayettir: Ali (a.s)'la birlikte hac yapmak için hareket ettik. Zulhuleyfe'ye ulaşınca Ali, "Ben hacla umreyi birleştirmek istiyorum; böyle yapmak isteyenler benim söylediklerime dikkat etsinler" dedi ve daha sonra, "lebbeyk li haccetin ve umre" söyleyerek her iki amel için telbiye söyledi.

[703] - Bunlardan biri Resulullah (s.a.a)'in hadislerinin yazılmasının engellenişidir; Ebubekir ve Ömer bunu yasaklamış, Muaviye de dirilterek şöyle demiştir: "Hiç kimse Ebubekir ve Ömer döneminde rivayet edilmeyen bir hadisi rivayet etme hakkına sahip değildir." Müsned-i Ahmed'deki Muntahab-ı Kenz'de, c. 4, s. 64. Muaviye, "Ömer'in döneminde rivayet edilen hadisleri rivayet edin" diyordu. Bu konuyu Zehebî, Tezkiretu'l - Huffaz adlı kitabında Muaviye'nin biyografisinde kaydetmiştir. Yine bkz. Muntehab-ı Kenz, c. 4, s. 61; Ehadis-i Ümmü'l - Müminin Aişe, "mea Muaviye" faslı.

[704] - Sünen-i Nesaî, "et-temettü" babı.

[705] - Sünen-i Dâremî, c. 2, s. 35.

[706] - Muhammed b. Abdullah b. Nevfel, Muhammed b. Abdullah b. Haris b. Nevfel b. Abdulmuttalib'dir. Muhammed b. Nevfel, Takribu't Tehzib, c. 2, s. 175'te üçüncü tabakadan rivayeti kabul edilir kişilerden sayılmıştır.

[707] - Muvatta-ı Malik, c. 1, s. 344, "mâ câe fi't - temettü" babı, h. 60; Sünen-i Nesaî, c. 2, s. 15, "et-temettü" babı; Sünen-i Tirmizî, c. 4, s. 38, "mâ câe fi't - temettü" babı; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 17; Tefsir-i Kurtubî, c. 2, s. 388, Kurtubî bu hadisin sahih olduğunu söylemiştir; Zadu'l - Mead, c. 2, s. 218; Bedayi-i Minen, h. 903; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 127 ve 135.

[708] - Zehhak'ın biyografisi için bkz. Usdu'l - Gabe, Ehadis-u Ümmü'l - Müminin Aişe, "mea Muaviye" faslı, c. 1, s. 243.

[709] - Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 20, "kerahet-u men kerihe'l - kırane ve't temettü" babı; Ebu Davud, "ifradu'l - hac" babı, s. 157; Zadu'l - Mead, c. 1, s. 229; Mecmau'z - Zevaid, c. 3, s. 236 özetle; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 140 - 141.

* - Taksirin Merve'de yapılmış olması onun umre olduğunu gösterir.  Çünkü hac için taksi Mina'da yapılır, Merve'de değil. -müt-

[710] - Sahih-i Buharî, c. 1, s. 207, "el-halk-u ve't - taksir" babı; Sahih-i Müslim, "et-taksir-u fi'l umre" babı, h. 209; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 159 - 160, h. 1802 - 1803, "menasik" kitabı; Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 96 - 98; el-Muntaka, c. 2, s. 270, h. 2579 ve 2580; Minhetu'l - Ma'bud, h. 1503.

[711] - Sahih-i Müslim, "cevazu't - temettü" babı, h. 164 , s. 898; hadisin açıklaması Şerh-i Nevevî'de, c. 7, s. 304'te geçer; el-Muntaka, h. 2386; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 127 - 135.

[712] - İmran b. Hasin'le ilgili olarak Usdu'l - Gabe, c. 4, s. 137'de şöyle geçer: Halife Ömer'in onu Basra kadılığına atadı; duası müstecap olan ve hastalandığında meleklerin kendisine selam ettiği bir kişiydi. O, hicretin 52'sinde, Muaviye'nin hilafeti döneminde Basra'da vefat etti.

[713] - Sahih-i Müslim, "cevaz-i temettü" babı, h. 168, 166 ve 169, s. 899; Şerh-i Nevevî, s. 305 - 306.

[714] - Sahih-i Müslim, "hac" kitabı, "cevazu't - temettü" babı, h. 165 ve 166. Biz Müslim'in sözlerini kaydettik; Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 434; Sünen-i Dâremî, c. 2, s. 35; Sahih-i Buharî, "hac" kitabı, "et-temettü" babı, c. 1, s. 190, buradaki sözü daha önce söyledikleriyle farklıdır; Sünen-i İbn-i Mâce, h. 2978, "et-temettü bi'l - umret-i ile'l - hac" babı; Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 429, 436, 438 ve 439; Sünen-i Beyhakî, c. 4, s. 344 ve c. 5, s. 14; el-Muntaka, h. 2380 ve 2381; Zadu'l - Mead, c. 1, s. 217 ve 220; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 126 ve bu kaynakta s. 137'de bu babın hadisleri geçmiştir.

[715] - Usdu'l - Gabe, c. 3, s. 161 - 163.

[716] - Sahih-i Müslim, s. 885, h. 145.

[717] - Ebu Cumre Nasr b. İmran-i Zubaî-i Basrî, Horasan sakinlerinden ve üçüncü tabaka ravilerindendir. O, hicretin 128. yılında vefat etmiştir. Sihah sahiplerinin tümü onun rivayetini kaydetmişlerdir. Takribu't - Tehzib, c. 2, s. 300.

[718] - Sahih-i Müslim, "cevazu'l - umre fi eşhuri'l - hac" babı, h. 204, s. 911; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 241; Sünen-i Ebu Davud, "el-menasik", 80. bab; Sünen-i Dâremî, 41. bab; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 19; Sahih-i Buharî, c. 1, s. 190.

[719] - Kureyb b. Ebi Müslim Ebu Reşiden üçüncü tabaka ravilerindendir; onun rivayetini tüm Sihah sahipleri kaynaklarında kaydetmişlerdir. Takribu't - Tehzib, c. 2, s. 134.

[720] - Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 261; Mecmau'z - Zevaid, c. 3, s. 233.

[721] - Sahih-i Müslim, "fi tamettü-i hac" babı, h. 194; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 21 - 22.

[722] - Zadu'l - Mead, c. 1, s. 248, "fi ihlal-i men lem yekun sake'l - hedy" faslı; Zevaid-u Mesanidi's - Semaniyye, c. 1, s. 330, h. 1108. İbn-i Ebi Şeybe'nin Musannef'inde, c. 4, s. 103'de şöyle geçer: İbn-i Abbas gözlerini kaybetmişti; onun için Abdullah b. Zübeyr ona "kör" diye hitap etti.

[723] - Urve b. Zübeyr, Ebu Abdullah, ikinci tabaka ravilerinden olup Medine'de dünyaya gelmiştir. Urve hicri 94 yılında vefat etmiştir. Onun rivayetini Sihah sahipleri kendi kitaplarında kaydetmişlerdir. Takribu't - Tehzib, c. 2, s. 19.

[724] - Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 252, h. 2277; Zadu'l - Mead, c. 1, s. 257.

[725] - Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 337, h. 3121; Zadu'l - Mead, c. 1, s. 257, "mâ câe fi'l mut'at-i mine'l - hilaf" babı.

[726] - Zadu'l - Mead, c. 1, s. 257; el-Metalibu'l - Aliye bi Zevaidi's - Semaniyye adlı kitapta, c. 1, s. 360, h. 1214'te biraz farklı bir ifadeyle kaydedilmiştir.

[727] - Zadu'l - Mead, c. 1, s. 257.

[728] - Mecmau'z - Zevaid, c. 3, s. 234. Bu rivayet İbn-i Kayyım'ın Zadu'l - Mead'da kaydettiği rivayetten farklı olduğu görülüyor. Çünkü burada Zilhicce ayının ilk onu gününde umre yapılması konusunda ihtilaf edilmektedir; oysa o rivayette, hacının ihramdan çıktığı tavaf ve sa'y'dan sonraki durumda ihtilaf vardır.

[729] - Sahih-i Müslim, s. 906 - 907, h. 190, "hac" kitabı, "mâ yelzimu men tafe bi'l beyt ve sea mine'l beka ala'l ihram ve tereke't tehellul" babı; Şerh-i Nevevî, c. 8, s. 219 - 221.

[730] - Cuhun, Mescidu'l - Haram'ın yakınında, Mekke'nin üst kısmında, şeytan taşlamak için çakıl taşlarının toplandığı sağ tarafta yüksek bir dağın ismidir.

[731] - Sahih-i Müslim, h. 191 ve 193, s. 907 - 908; Sahih-i Buharî, c. 1, s. 214.

[732] - Sahih-i Müslim, "vücubu'd - demi ala'l - mutametti" babı, h. 174, s. 901; Şerh-i Nevevî, c. 8, s. 208; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 160, "fi'l - kıran" babı, h. 1805; Sünen-i Nesaî, c. 2, s. 15, "temettü" babı; Sünen-i Tirmizî, c. 4, s. 39, "mâ cae fi't - temettü" babı, bu kaynakta bu hadisin sahih olduğunu söylemiştir; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 17, "men ehtare't - temettü'e bi'l - umret'i ile'l hac…" babı ve c. 5, s. 20 ve 23; Zadu'l - Mead, c. 1, s. 216, "fi cemihi beyne'l - hacc-i ve'l - umre" faslı ve yine s. 236; el-Muntaka, h. 2387 ve 2416.

[733] - Sünen-i Tirmizî, c. 4, s. 38, "hac" kitabı, "mâ câe fi't - temettü" babı.

[734] - Sünen-i Beyhakî, c. 4, s. 354, "el-umretu kable'l - hac" babı, Buharî'den naklen.

[735] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 141.

[736] - Sünen-i Beyhakî, c. 4, s. 5.

[737] - Sahih-i Müslim, h. 1249, s. 914.

[738] - Sünen-i Beyhakî, c. 4, s. 356, "el-mutemetti-u bi'l - umret-i ile'l hac…" babı; Sahih-i Müslim, s. 884, h. 143. "Haccın Mekkîdir" söylemesinin nedeni, terviye gönü Mekke'den ihram bağlaması ve örneğin mikatta olma faziletini elde edememesidir.

[739] - Sahih-i Müslim, h. 206 ve 207, s. 912 - 913.

[740] - Zadu'l - Mead, c. 1, s. 249.

[741] - Mensur b. Mu'temer, Ebu Utan Semlî Kufî, rivayetini tüm Sihah sahipleri nakletmişlerdir. Mensur hicri 132 yılında vefat etmiştir. Takribu't - Tehzib, c. 2, s. 277.

[742] - Hasan b. Ebi'l - Hasan-i Yesar-i Basrî Mevla el-Ensar, mürsel olarak bir çok hadis rivayet eden hilekâr biriydi. O, üçüncü tabaka ravilerinden olup hicri 110 yılında, yaklaşık doksan yaşında vefat etmiştir. Onun rivayetini Sihah sahipleri kendi kitaplarında kaydetmişlerdir. Takribu't - Tehzib, c. 1, s. 165.

[743] - O dönemde Resulullah (s.a.a)'in sünnetinin Müslümanlar tarafından kabul edilmediğini görmekteyiz!

[744] - Ata b. Ebi Ribah Mevla Kureyş (ö. 114 hk.); rivayetlerini Sihah sahipleri kendi kitalarında kaydetmişlerdir. Takribu't - Tehzib, c. 2, s. 22.

[745] - Muhella -İbn-i Hazm-, c. 7, s. 103.

[746] - Zadu'l - Mead, c. 1, s. 249. Halife Ömer'in temettü umresi hakkındaki bid'atinden haberdar olmadan önce Ebu Musa'nın mezhebi temettü umresi yapılmasına fetva veriyordu; fakat daha sonra halife Ömer'in görüşü izledi!

[747] - Sahih-i Müslim, h. 122, s. 875; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 152, h. 1777; Sünen-i Nesaî, c. 2, s. 13, "ifradu'l - hac" babı, s. 988, h. 2964; Sünen-i Tirmizî, c. 4, s. 36, "mâ câe fi ifradi'l - hac" babı; Beyhakî, c. 5, s. 3, "İftaru'l - ifrad" babı; el-Muntaka, h. 2389, h. 2, s. 228; Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 36; Muvatta-i Malik, "ifradu'l - hac" babı, c. 2, s. 335, h. 37.

[748] - Sünen-i İbn-i Mâce, s. 988, h. 2965; Muvatta-i Malik, c. 2, s. 335, h. 38; bkz. Tarih-i İbn-i Kesir, c. 5, s. 120 - 123, bu kaynakta temettü umresi geniş bir şekilde incelenmiştir.

[749] - Sünen-i İbn-i Mâce, s. 989, h. 2966.

[750] - Sahih-i Müslim, s. 904 - 905, h. 184 ve Muntakî, c. 2, s. 338, h. 1391.

[751] - Sünen-i Tirmizî, c. 4, s. 36, "mâ câe fi ifradi'l - hac" babı.

[752] - Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 57, h. 1793; Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 19, "kerahiyetu men kerihe'l - kırane ve't - temettü" babı.

[753] - Sünen-i İbn-i Mâce, h. 2967, s. 989.

[754] - Haris b. Bilal b. Haris-i Mezenî üçüncü tabaka ravilerindendir; Sihah sahiplerinden bazıları onun rivayetlerini kaydetmişlerdir. Takribu't - Tehzib, c. 1, s. 139.

[755] - Ebu Davud, c. 2, s. 161, "menasik" kitabı, "er-recul-u yehillu bi'l - hacc-i summe yec'eluha umre" babı, h. 1808; İbn-i Mace, s. 994, h. 2984, bu kaynakta müellif kendi görüşünü de belirtmiştir; el-Muntaka, c. 2, s. 238, h. 2429; müellif Tirmizî dışında diğer beş kişinin bunu kaydettiklerini söylemiştir.

[756] - Abdulah b. Muhammed b.Ali b. Ebutalib dördüncü tabaka ravilerinden olup hicretin doksanıncı yılında Şam'da vefat etmiştir. Takribu't - Tehzib, c. 1, s. 448. Kardeşi Hasan b. Muhammed b. Ali üçüncü tabaka ravilerinden olup hicretin yüzüncü yılında vefat etmiştir. Sihah sahipleri bu iki kardeşin rivayetlerini kitaplarında kaydetmişlerdir. Takribu't - Tehzib, c. 1, s. 171.

[757] - Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 5, "men ehtare'l - ifrad" babı.

[758] - Abdurrahman b. Ebi Şe'(s.a.a), Selim b. Esved-i Muharibî'dir. İbn-i Hacer onun altıncı tabaka ravilerinden olduğunu ve kendisinden sadece bir makbul hadis rivayet edildiğini söyler. et-Tehzib, c. 6, s. 194; Takribu't - Tehzib, c. 1, s. 484.

[759] - İbrahim b. Yezid b. Amr-i Kufî-i Nehaî (ö. 95 veya 96 hk.) et-Tehzib, c. 1, s. 177; Takribu't - Tehzib, c. 1, s. 46; el-Cem-u Beyne'r - Ricali's- Sahihayn, c. 1, s. 18 - 19.

[760] - İbrahim Timî, Tim-i Rubab kabilesinden Yezid b. Şerik'in oğlu Esma-i Kufî olabilir; 92 veya 94 hicride Haccac-i Yusuf'un zindanında vefat etmiştir; c. 1, s. 176;  Takribu't - Tehzib, c. 1, s. 46; el-Cem-u Beyne'r - Ricali's - Sahihayn, c. 1, s. 19.

[761] - 11 ve 12. rivayetler arka arkaya şu kaynaklarda rivayet edilmiştir: Sahih-i Müslim, h. 160 ve 163, s. 897; Şerh-i Nevevî, c. 8, s. 203; Sünen-i İbn-i Mâce, s. 994, h. 2985; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 161, h. 1807, rivayetin sözcüklerinde biraz farkla. Sünen-i Beyhakî, c. 5, s. 22, h. 9, 10 ve 12 ve c. 4, s. 345, "el-umre fi eşhuri'l hac" ikinci bölüm, h. 12; el-Muntaka, h. 2430.

[762] - Sünen-i İbn-i Mâce, s. 994, "menasik" kitabı, "men kale kane feshu'l - hac sehmun hass" babı. Ve yine bkz. İbn-i Teymiyye'nin "el-Muntaka min Ehbari'l - Mustafa" adlı eserinin 2429. rivayetinin notu, c. 2, s. 238. İbn-i Kesir de onun özetini kendi Tarih'inde, c. 5, s. 166'da kaydetmiştir.

[763] - el-Muntaka min Ahbari'l - Mustafa, -İbn-i Teymiyye, c. 1, s. 239 ve 3431. hadisin haşiyesinde.

[764] - Zadu'l - Mead, -İbn-i Kayyım-, c. 2, s. 247, "fi ihlal-i men lem yekun sake'l - hedye meah" faslı; el-Muhallâ, -İbn-i Hazm-, c. 7, s. 100 - 110.

[765] - Zadu'l - Mead, c. 1, s. 246.

[766] - el-Muhallâ, c. 7, s. 101.

[767] - el-Muhallâ, c. 7, s. 103; biz bu konuda İbn-i Hazm'ın sözlerinin özetini naklettik.

[768] - el-Muhallâ, c. 7, s. 102.

[769] - Yani, temettü umresi başından beri Veda Haccında tahyiri bir ameldi (isteyen umre, isteyen hac yapar ve isteyen de hacla umreyi birleştirebilirdi); sa'yın son şavtında Resulullah (s.a.a)'e vahiy gelerek temettü umresini farz kılmıştır.

[770] - Sünen-i Kübra, Beyhakî, c. 5, s. 21.

[771] - Gerçekte Şafiî'nin sözlerindeki ihtilaf, onun bu konuda şerî hükmü sunmada şaşkın olduğunu göstermektedir.

[772] - Gerçek şu ki bu alimler halifelerin amellerine istinat edip onların Allah'ın Kitabı ve Resulullah (s.a.a)'in sünnetine aykırı amellerini tevil etmiş, böylece onların girişimlerine geçerlilik kazndırarak elsştirilip kınanmalarını engellemek istemişlerdir!

[773] - Müellifin, Ali'nin gidişatının farklı oluşundan maksadı, onun bu konudaki girişiminin halifelerin amellerinden farklı olduğu ise -ki zaten böyledir- bu doğrudur; fakat eğer maksadı İmam Ali (a.s)'ın girişimlerinin birbirine zıt ve çelişkili olduğu ise, bu yalan ve Hz. Ali (a.s)'a iftiradır.

[774] - İmam Ali (a.s) net bir şekilde, Resul-i Ekrem (s.a.a)'in sünnetini ihya etmek için onlarla açıkça muhalefet ettiğini buyuruyor. Onlar bu sünnetin yapılmasına engel oluyorlardı. Bu konuda Hz. Ali (a.s)'ın Osman'la muhalefetine müracaat ediniz.

[775] - İbn-i Kayyım de Zadu'l - Mead kitabını yazarak onları izleyip konunun hakkını vermiştir. Yine İbn-i Hazm da bu konuda bir kitap yazmış ve nihayet biz de bu konuyu inceledik. Asırlar boyu bu konuda kitaplar yazılmış ve binlerce sayfa karalanmıştır. Fakat eğer Müslümanlar sadece Allah'ın Kitabı ve Resulullah (s.a.a)'in sünnetiyle yetinseydiler küçük bir yarım sayfa bile yeterliydi.

[776] - Hayır, hayır, hayır; gerçekten Resulünü hidayet ve hak din üzere gönderen Allah'a andolsun ki Resulullah (s.a.a) Veda Haccında temettü haccı dışında başka bir hacca emretmemiştir. Hatta o hazret halkı diğer hac çeşitlerinden sakındırmış, hiç kimse ne Resulullah (s.a.a)'in hayatında ve ne de ondan sonra o hazretin temettü haccı dışında bir hac yapmayı emrettiğini aklından bile geçirmemiştir. Aksine bütün bu sözler sadece ve sadece halifenin girişimine geçerlilik kazandırmak içindir; tabii ki bu sözü söyleyenlerin kendileri de söylediklerinin hak ve hakikate aykırı olduğunu çok iyi bilmektedirler!

[777] - Halife Ömer halkı temettü umresinden alıkoyuyor ve onu yapanları cezalandırıyordu. Halife Ömer hac ve umresin ayrı ayrı ve ifrad olarak yapılmasını emretmiştir. Nitekim yukarıda geçen rivayetleri bunu apaçık ortaya koymaktadır. Bu alimlerin bu sözleri de halife Ömer'in bu girişimine bir mazeret getirmekten başka bir şey değildir.

[778] - Sahih-i Müslim'e Nevevî Şerhi, c. 8, s. 170.

[779] - Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 126 - 127; Sünen-i Dâremî, el-Mukaddime, "itbau's - sünne" babı, c. 1, s. 44 - 45. Sünen-i İbn-i Mâce, el-mukaddime, c. 1, s. 15 - 16; Sünen-i Ebu Davud, "sünnet" kitabı, h. 4607; Sünen-i Tirmizî, "ilim" kitabı, "mâ câe fi'l ahz-i bi's - sünne…" babı, c. 10, s. 144 - 145.

[780] - Burada Resulullah (s.a.a)'in haccıyla ilgili söylediklerimizi Mukrizî'nin İmtau'l - Esma'sından, s. 510 - 511'den naklettik.

[781] - Sire-i İbn-i Seyyidi'n - Nas, c. 2, s. 273.

[782] - Zadu'l - Mead, c. 2, s. 213; "fi haccihi beade hicretihi" faslı, İbn-i Kesir kendi Tarih'inde, c. 5, s. 109 - 110'da "Resulullah (s.a.a) söz ve amelleriyle Allah Teala'nın hacdaki tüm hükümlerini iblağ etmiştir" söyleyerek bu haccı "Belağ Haccı" olarak adlandırmıştır. Ve yine bu hacca "Haccetu'l - İslam" da denilmiştir; çünkü Resulullah (s.a.a) Medine'den bundan başka bir hac yapmamıştı.

[783] - el-Muhallâ, c. 7, s. 103.

[784] - Bu rivayetin bazı kaynaklarını temettü umresi konusunda kaydettik. Şimdi ise diğer kaynaklarını veriyoruz: Tefsir-i Kurtubî, c. 2, s. 388; Tefsir-u Fahr-i Razi, c. 2, s. 167 ve c. 3, s. 201 - 202; Kenzu'l - Ummal, c. 8, s. 293 - 294; el-Beyan-u ve't - Tibyan-i Cahiz, c. 2, s. 223.

[785] - Tefsir-i Kurtubî, c. 5, s. 132.

[786] - Sahih-i Buharî, c. 3, s. 164, "nehy-i Resulullah an nikahi'l - mut'at-i ahiren" babı.

[787] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 499, "mut'a" babı.

[788] - Tefsir-i Kurtubî, c. 5, s. 132; Tefsir-i Nişaburî, c. 5, s. 17.

[789] - Nisa, 24.

[790] - Tefsir-i Kurtubî, c. 5, s. 9.

[791] - Tefsir-i Keşşaf, c. 1, s. 519.

[792] - Şerh-i Lüm'a ve Şeryiu'l - İslam gibi Ehlibeyt (a.s) fıkhı kaynaklarına müracaat edilebilir.

[793] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 497 - 498, "el-mut'a" babı, Abdurrazzak b. Hemmam-i Sen'anî Mevla Himyer, (126 - 211 hk.), 1390 - 1392 basımı, Beyrut - Mec'ma-i İlmî yayınları. Abdurrazzak'ın rivayetini Sihah-i Sitte yazarlarının tümü kendi kitaplarında kaydetmişlerdir. Biyografisi el-Cem-u Beyne'r - Ricali's - Sahihayn, Takribu't - Tahzib ve Bidayetu'l - Müctehid-i İbn-i Rüşd, c. 2, s. 63'te geçmiştir.

[794] - Tefsir-i Taberî, c. 5, s. 9.

[795] - Üçüncü görüşten dokuzuncu görüşe kadar geçenleri Tefsir-i Taberî'den naklettik ve bazı görüşleri özetle kaydettik.

[796] - Ahkau'l - Kur'an-i Cessas, c. 2, s. 147.

[797] - Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 205.

[798] - Sahih-i Müslim'e Nevevî Şerhi, c. 9, s. 179.

[799] - Tefsir-i Keşşaf-i Zamehşerî, c. 1, s. 519.

[800] - Tefsir-i Kurtubî, c. 5, s. 130.

[801] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 1, s. 474.

[802] - ed-Durru'l - Mensur-i Siyutî, c. 2, s. 140 - 141. Ata'dan naklettiklerimiz Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 497'de ve Bidayeti'l - Müctehid-i İbn-i Ruşd, c. 2, s. 63'de geçmiştir.

[803] - Örneğin Kadı Ebubekir-i Endülüsî, (ö. 542 hk.) Ahkamu'l - Kur'an, c. 1, s. 162'de, Beğavî-i Şafiî, ( ö. 510 veya 516 hk.) Hazin haşiyesindeki kendi tefsirinden, c. 1, s. 423 ve Alusî (ö. 1270 hk.) kendi Tefsir'inde, c. 5, s. 5.

[804] - Maide, 87.

[805] - Sahih-i Müslim, "nikah" kitabı, h. 1404, s. 1022, çeşitli senetlerle; Sahih-i Buharî, c. 3, s. 85, Maide Suresinin tefsirinde, "kavlihi Teala: Ya eyyulellezine amenu la tuharrimu…" babı ve "nikah" kitabı, c. 3, s. 159, "mâ yekruhu minet'tebettul" babı, tabirde birazcık farkla; Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 506, rivayetin sonunda eklerle; Musennef-i İbn-i Ebi Şeybe, c. 4, s. 294; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 420; bu kitabın haşiyesinde İbn-i Mes'ud'un bu ayetle istinat ederek geçici evliliğin helal olduğuna inandığı geçer ve s. 432'de özetle geçer; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 200, 201 ve 202; bu kaynakta rivayet hakkında kendi görüşünü de açıklamıştır; Tarih-i İbn-i Kesir, c. 2, s. 87.

[806] - Sahih-i Müslim, s. 1022, h. 1405; Sahih-i Buharî, c. 3, s. 164, "nehy-i Resulullah an nikahi'l - mut'a" babı; bu kitabın sonunda ise şöyle demiştir: "Biz ordudaydık; o sırada Resulullah (s.a.a) geldi…" Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 51; bu kaynağın 47. sayfasında özetle geçmiştir; Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 498, biraz farkla.

[807] - Sahih-i Müslim, "nikah" kitabı, h. 1406, s. 1024; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 202 - 203; Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 405, bu kitabın sonunda, "Ben de ondan ayrıldım" şeklinde geçer.

[808] - Müsned-i Tayalesî, h. 1637.

[809] - Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 22 ve Mecmau'z - Zevaid, c. 4, s. 264'da şöyle geçmektedir: Ahmed ve Bezzaz da bunu nakletmişlerdir.

[810] - Müsned-i Abdurrazzak, c. 7, s. 458.

[811] - Sahih-i Müslim, "nikah" kitabı, h. 1405, s. 1023; Şerh-i Nevevî, c. 9, s. 183; Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 380. Ahmed'in ricallerinin tümü doğrudur. Ve Ebu Davud "es-sadak" babında ise şöyle geçer: "Biz Resulullah (s.a.a) ve Ebubekir döneminde ve Ömer'in hilafetinin yarısına kadar geçici evlilik yapıyorduk. Fakat daha sonra Ömer onu yasakladı." Umdetu'l - Karî -Aynî-, c. 8, s. 310.

[812] - Bidayetu'l - Müctehid - İbn-i Ruşd-, c. 2, s. 63.

[813] - Sahih-i Müslim, "nikahu'l - mut'a" babı, h. 1405, s. 1023; Şerh-i Nevevî, c. 9, s. 183; Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 500; bu kaynakta sadece, "Resulullah (s.a.a)'in döneminde" şeklinde geçer; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 237, "mâ yecuzu en yekune mehren" babı; Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 304, bu kaynakta, "Nihayet Ömer bizi sakındırdı" şeklinde geçer; özetle Takribu't - Tahzib, Musa b. Müslim'in biyografisinde, c. 10, s. 371; Fethu'l - Barî, c. 11, s. 76; Zadu'l - Mead, c. 1, s. 205; Kenzu'l - Ummal, c. 8, s. 293.

[814] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 496 - 497, "el-mut'a" babı.

[815] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 500; Fethu'l - Barî, c. 11, s. 76; bu kaynakta Hureys'in itiraf ederek, "Bunu bir süreden beri yapıyorum" dediğini kaydeder.

[816] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 500 - 501; Amr b. Hureys'in tahrif edilerek Amr b. Huşeb'e dönüştürüldüğü sanılmaktadır.

[817] - Kenzu'l - Ummal, c. 8, s. 294, Haydarabad - Dairetu'l - Maarif basımı, 1312 hk. ve ikinci baskı, c. 22, s. 95.

[818] - Mecmau'z - Zevaid, c. 7, s. 503, Müsned-i Şafiî, s. 132; İsabe, c. 1, s. 514, Rabia b. Ümeyye'nin biyografisinde.

[819] - Muvatta-i Malik, s. 542, "nikahu'l - mut'a" babı, h. 42; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 206; bu kitapta Ömer'in sözü şu şekilde kaydedilmiştir: "Taşlatırdım onu"; Kitab-u Alam-i Şafiî, c. 7, s. 219; Tefsir-i Siyutî, c. 2, s. 141.

[820] - Selma'nın biyografisi, soyu belirtilmeden İbn-i Hacer'in İsabe adlı kitabında, c. 4, s. 324'te, Seleme b. Ümeyye'nin biyografisi ise c. 2, s. 61'de kaydedilmiştir.

[821] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 499.

[822] - Musennef-i İbn-i Şeybe, c. 4, s. 294.

[823] - Tarih-i Taberî, c. 5, s. 32, "şeyun min siyerihi" babı, hicri 23 yılının olaylarında.

[824] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 496 - 497, "el-mut'a" babı.

[825] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 499, "el-mut'a" babı.

[826] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 496.

[827] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 500.

[828] - Tefsir-i Taberî, c. 5, s. 9; Tefsir-i Nişaburî, c. 5, s. 16; Tefsir-i Fahrurrazi, c. 3, s. 200; Tefsir-i Ebu Hayan, c. 3, s. 218; el-Dürrü'l - Mensur -Siyutî-, c. 2, s. 40.

[829] - Ahkamu'l - Kur'an-i Cessas, c. 2, s. 147; Tefsir-i Siyutî, c. 2, s. 141; Bidayetu'l - Müctehid, c. 2, s. 63; Nihayetu'l - Lüfat-i İbn-i Esir, c. 2, s. 229; Lisanu'l - Arab, c. 14, s. 66; Tacu'l - Arus, c. 10 , s. 200; el-Fayik-i Zamehşerî, c. 1, s. 33; Tefsir-i Taberî, Sa'lebî, Razî, Ebu Hayan, Nişaburî ve Kenzu'l - Ummal. Biz Cessas'dan naklettik.

[830] - el-Muhallâ-i İbn-i Hazm, c. 9, s. 519 - 520, 1854. mesele. İbn-i Mes'ud'un görüşünü Nevevî Sahih-i Müslim'e Şerh'inde, c. 11, s. 186'da getirmiştir.

[831] - Tefsir-i Kurtubî, c. 5, s. 133.

[832] - el-Muğnî-i İbn-i Kuddame, c. 7, s. 571.

[833] - Musannef-i İbn-i Ebi Şeybe, c. 4, s. 293, "mut'a nikahı" bölümünde.

[834] - Sahih-i Müslim, "nikahu'l - mut'a" babı, s. 1026, h. 27; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 205; Ebu Umre-i Ensarî'nin itirazı Musannef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 502'de şöyle geçer:

Said b. Cubeyr'den şöyle rivayet edilmiştir: Abdullah b. Zübeyr'in konuşmasında İbn-i Abbas'a işaret ederek mut'a nikahı konusunda onu kınadığını, İbn-i Abbas'ın da, "Doğru söylüyorsa gidip annesinden sorsun" dediğini duydum. Abdullah b. Zübeyr konuyu annesinden sorunca Esma, "İbn-i Abbas haklıdır" dedi. İbn-i Abbas, "İsterse mut'a nikahından dünyaya gelen kişilerin isimlerini sayayım" demişti. Şer-u Meanii'l - Asar-i Tahavî, "nikahu'l - mut'a" babı.

[835] - Sahih-i Müslim, "nikahu'l - mut'a" babı, h. 1405, s. 1023; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 52, biraz farkla ve yine c. 3, s. 325 ve 356 ve s. 363'de özetle; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 206; bkz. Şerh'u Meaniu'l - Âsar, "menasiku'l - hac" kitabı, s. 401; Kenzu'l - Ummal, c. 8, s. 293 - 294.

[836] - Sahih-i Müslim, "mut'atu'l - hac" babı, s. 885, h. 145; Müsned-i Tayalesî, h. 1792, s. 247 -biz Tayalesî'den naklettik-; Ahkamu'l - Kur'an-i Cessas, c. 2, s. 178; Tefsir-i Siyutî, c. 1, s. 216; Kenzu'l - Ummal, c. 8, s. 294; Tefsir-i Razî, c. 3, s. 26.

[837] - Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 206.

[838] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 498, "el-mut'a" babı, Cumh kabilesinden bir kişiden maksat Seleme b. Ümeyye'dir; bu evlilikten oğlu Muabbad dünyaya gelmiştir. Ayrıca bu rivayetin metninde, "İbn-i Safvan" "Safvan" diye tahrif edilmiştir; çünkü Savfan Mekke'de vefat etmiş, toprağa verilirken Osman'ın ölüm haberi geldi. İbn-i Safvan, Abdullah b. Zübeyr'le birlikte öldürülen Abdullah-i Ekber'dir. İbn-i Abbas'ın temettü umresi ve mut'a nikahı konusundaki tartışmalarının çoğu Abdullah b. Zübeyr'in hüküm sürdüğü dönemde gerçekleşmiştir; oysa o dönemde Safvan vefat etmişti. Cemhere-i Ensab-i İbn-i Hazm, s. 159 - 160.

[839] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 499.

[840] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 499.

[841] - Cemhere-i Ensab-i İbn-i Hazm, c. 2, s. 159 - 160; başka baskısında, s. 150.

[842] - Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 95, h. 5694 ve c. 2, s. 104, h. 5808; biz son tabiri seçtik. Mecmau'z - Zevaid, c. 7, s. 332 - 333 ve yine c. 4, s. 265'te şöyle geçer: Abdullah b. Ömer'den mut'a nikahını sorduklarında, "Haramdır" dedi. "İbn-i Abbas sakıncası olmadığını söylüyor" dediklerinde Abdullah b. Ömer, "Vallahi İbn-i Abbas, Resulullah (s.a.a)'in onu Hayber savaşında yasakladığını çok iyi biliyor ve biz de zinakâr değiliz" şeklinde cevap verdi. Daha sonra bu rivayeti Taberanî'nin getirdiğini, rivayetin senedinde Mensur b. Dinar'ın olduğunu ve onun ise zayıf olduğunu kaydediyor. Yazar: O, Abdullah b. Ömer'in rivayetini tahrif etmiş olabilir.

[843] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 502.

[844] - Musannef-i İbn-i Şeybe, c. 4, s. 293; Tefsir-i Siyutî, c. 2, s. 140.

[845] - Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 206.

[846] - Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 205.

[847] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 503.

[848] - Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 205.

[849] - el-Muğnî -İbn-i Kuddame, c. 7, s. 573.

[850] - Örneğin, Beyhakî kendi Sünen'inde, c. 7, s. 205.

[851] - Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 496.

[852] - Kurtubî, c. 5, s. 133.

[853] - el-Muğnî-i İbn-i Kuddame, c. 7, s. 571.

[854] - Mecmau'z - Zevaid, c. 4, s. 265.

[855] - Tehzibu't - Tahzib, c. 2, s. 196 - 198.

[856] - Tirmizî, c. 5, s. 50, "nikahu'l - mut'a" babı; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 205 - 206.

[857] - Tehzibu't - Tehzib, c. 10, s. 356 - 360.

[858] - Mecmau'z - Zevaid-i Heysemî, c. 4, s. 264; Fethu'l - Barî, c. 11, s. 34.

[859] - Biz Ahmed b. Hanbel ve Müslim'in Sadaka b. Abdullah hakkındaki sözlerini Tehzibu't - Tehzib'den, c. 4, s. 416'dan naklettik.

[860] - Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 207; Mecmau'z - Zevaid, c. 4, s. 264; Fethu'l - Barî, c. 11, s. 73.

[861] - Tehzibu't - Tehzib, h. 10, s. 380 - 381.

[862] - Mecmau'l - Buldan-i Hamevî, "senyetu'l - veda" sözcüğü.

[863] - Bkz. Himyerî'nin er-Ravzuul - Muattar adlı kitabında "senyetu'l - veda" sözcüğü.

[864] - Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 207.

[865] - Musa b. Eyyub'un biyografisi için bkz. Tehzibu't - Tehzib, c. 1, s. 336.

[866] - Hakem b. Uteybe ve Abdullah b. Mes'ud'un biyografisi için bkz. Takribu't - Tehzib, c. 1, s. 192  ve 459.

[867] - Bkz. Ömer'in mut'ayı yasaklamasından sonra onun Helal olduğunu diretenler konusu.

[868] - Mecmau'z - Zevaid, c. 4, s. 266.

[869] - Mecmau'z - Zevaid, c. 4, s. 266.

[870] - Rivayet ve ravisinin biyografisi için bkz. Mecmau'z - Zevaid, c. 4, s. 266.

[871] - İshak'ın biyografisi için bkz. Tehzibu't - Tehzib, c. 1, s. 240.

[872] - Rivayet ve ravisinin biyografisi için bkz. Mecmau'z - Zevaid-i Heysemî, c. 4, s. 266.

[873] - Yahya'nın biyografisi için bkz. Tehzibu't - Tehzib, c. 11, s. 183 - 184.

[874] - Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 206.

[875] - Mensur b. Dinar'ın biyografisi Razî'nin "Cerh ve Tadil" kitabında, c. 4, k. 1, s. 171; Mizanu'l - İ'tidal, c. 4, s. 184 ve Lisanu'l - Mizan, c. 4, s. 95'te geçmiştir.

[876] - İfade Abdurrazzak'ındır.

[877] - Sahih-i Müslim, "nikah" kitabı, "nikahu'l - mut'a" babı, s. 1028, h. 31 ve 32; Sünen-i Nesaî, "tahrimu'l - mut'a" babı; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 201; Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 501; Mecmau'z - Zevaid, c. 4, s. 265.

[878] - Sahih-i Buharî, "meğazi" kitabı, "gazve-i Hayber" babı, c. 3, s. 36 ve 164, "neha Resulullah an nikahu'l - mut'at-i ahiren" babı ve "tahrim-u luhumu'l - humuri'l - insiye" babı, c. 3, s. 208 ve c. 4, s. 153, "el-hilet-u fi'n - nikah" babı; Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 90, "tahrimu'l - mut'a" babı, İbn-i Mesna, "Huneyn savaşında" diyor; Sünen-i İbn-i Mâce, s. 63, h. 1961; Sünen-i Tirmizî, c. 5, s. 48 - 49; Muavtta-i Malik, s. 542, h. 41, "nikahu'l - mut'a" babı; Musannef-i İbn-i Ebi Şeybe, c. 4, s. 292; Sünen-i Dâremî, c. 2, s. 140, "en-nehy-u ani'l - mut'ati'n - nisa" babı, Müsned-i Tayalesî, h. 111; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 79 ve 130 ve 142 ve Fethu'l - Barî, bir önceki bablar.

[879] - Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 207.

[880] - Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 207.

[881] - Sahih-i Müslim, "nikahu'l - mut'a" babı, s. 1024; Mecmau'z - Zevaid, c. 4, s. 264; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 202.

[882] - Sahih-i Müslim, s. 1025, "nikahu'l - mut'a" kitabı; Sünen-i Dâremî, c. 2, s. 140; Sünen-i İbn-i Mâce, s. 631, h. 1962, hadisin metnini biraz farklı kaydetmiştir. Tabakat-i İbn-i Sa'd c. 4, s. 348'de Subre'nin Muaviye'nin hilafeti döneminde öldüğü geçer.

[883] - Sahih-i Müslim, "nikah" kitabı, "mut'a" babı, s. 1025; Musannef-i İbn-i Ebi Şeybe, c. 4, s. 292.

[884] - Sahih-i Müslim, "nikah" kitabı, "mut'a" babı, s. 1025; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 202 ve 204.

[885] - Sahih-i Müslim, "nikah" kitabı, "el-mut'a" babı, s. 1027; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 205 ve buna yakın olarak Sahih-i Müslim, s. 1026.

[886] - Sahih-i Müslim, "nikah" kitabı, "mut'a" babı, s. 1028; Musannef-i İbn-i Ebi Şeybe, c. 4, s. 292.

[887] - Sahih-i Müslim, "nikah" kitabı, "mut'a" babı, s. 1027; daha fazla bilgi için bkz. Musennef-i Abdurrazzak, c. 7, s. 506 ve Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 203.

[888] - Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 227, "mut'a" babı; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 204 - 205; Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 4, s. 348.

[889] - Evtas, Taif'te bir sel yatağıdır.

[890] - Sahih-i Müslim, "nikahu'l - mut'a" kitabı, s. 1023, h. 1405; Musannef-i İbn-i Ebi Şeybe, c. 4, s. 292; Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 55; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 104; Fethu'l - Barî, c. 11, s. 73.

[891] - Zadu'l - Mead, c. 2, s. 158, "bahs-u zaman-i tahrimi'l - mut'a" faslı.

[892] - Maide, 5.

[893] - Zadu'l - Mead, c. 2, s. 204, "fi ibahet-i mut'ati'n - nisa summe tahrimuha" faslı.

[894] - Fethu'l - Barî, c. 9, s. 22.

[895] - Fethu'l - Barî, c. 11, s. 72, "Neha'r - Resulullah an nikahi'l - mut'a ahiren" babı.

[896] - Fethu'l - Barî, c. 11, s. 74.

[897] - Fethu'l - Barî, c. 12, s. 70, "luhumu'l - hayl" babı.

[898] - Sahih-i Buharî, "luhumu'l - Hayl" babı; Fethu'l - Barî, c. 9, s. 22.

[899] - Ebu Necih Arbaz b. Sariye-i Selemî, Resulullah (s.a.a)'ten 31 hadis rivayet etmiştir ve Müslim ve Buharî dışında diğer sihah kitapları bu rivayetleri kaydetmişlerdir. Arbaz hicri 75 yılında veya Abdullah b. Zübeyr'in döneminde vefat etmiştir. Usdu'l - Gabe, c. 3, s. 399; Cevamiu's - Sire, s. 281; Taktirbu't - Tehzib, c. 2, s. 17.

[900] - Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 64.

[901] - Sünen-i Ebu Davud, c. 3, s. 66, "fi nehy-i ani'n - nuhba" babı.

[902] - Sahih-i Müslim, "mut'a kitabı", s. 1032.

[903] - Tarih-i İbn-i Kesir, "fe mâ istemtem'tum…" ayetinin tefsirinde…

[904] - Keşşaf-i Zemahşerî, c. 1, s. 519.

[905] - İbn-i Rüşd "Bidayetu'l - Müctehid" adlı kitabında c. 2, s. 63'te bu hükmün beş defa fesholduğunu ileri sürmüştür.

[906] - Tefsir-i Kurtubî, c. 5, s. 130 - 131.

[907] - Zadu'l - Mead, c. 2, s. 204.

[908] - Şerh-i Tirmizî , c. 5, s. 48 - 51.

[909] - Bu rivayetin kaynaklarını daha önce, Ömer'in mut'a nikahını yasaklamasını nedeni konusuna zikretmiştik.

[910] - Takribu't - Takrib ve't - Teysir-i li Ma'rifet-i Süneni'l - Beşiri'n - Nezir, Hafiz Muhyiddin Nevavî, s. 631 - 676; Siyutî (ö. 911) bu kitabı şerhederek ismini Dedribu'r - Ravi fi Şerhi'n - Nevavî bırakmıştır. 1392, 2. baskı, Medine - Mektebetu'l - İlmiye basımı, c. 1, s. 281 - 283.

[911] - Tedribu'r - Ravî, c. 1, s. 282; el-Burhan fi Ulumi'l - Kur'an -Zerekşî-, s. 432.

[912] - Tehzibu't - Tehzib, c. 10, s. 480 ve 486.

[913] - Meysere hakkında tüm söylediklerimiz Siyutî'nin Tedrubu'r - Ravî adlı eserinde, c. 1, s. 283 ve 289'da kaydedilmiştir ve yine biyografisini Mizanu'l - İ'tidal ve Lisanu'l - Mizan, c. 6, s. 138 - 140'tan aldık.

[914] - Tedbiru'r - Ravî, c. 1, s. 288 ve 289.

[915] - Tedribu'r - Ravi, c. 1, s. 283.

[916] - Bunları İbn-i Hacer Fethu'l - Barî, c. 11, s. 73'te bu sıralamayla kaydetmiştir.

[917] - Ebu Muhammed Yahya b. Eksem-i Mervezî, Eksem b. Sayfi-i Temimî-i Esedî'nin evlatlarındandır; Abbasî halifesi Mütevekkil onu baş kadı ve kendine vezir seçmişti. Yahya Lut kavminde yaygın olan çirkin eşcinsellik ameliyle suçlanmıştır. Bir şair onun hakkında şöyle demiştir:

 

Islah olur mu dünya ve dünya halkı

Müslümanların baş kadısı livata yapınca?!

 

Başka biri ise şöyle demiştir:

 

Kadı zinaya had uygular; ama

Livatayı sakıncalı görmez!!

 

Yahya b. Eksem hicretin 242. yılında hacdan Irak'a dönünce Rebeze'de vefat etmiştir. Vefeyati'l - A'yan, c. 5, s. 197 - 213.

[918] - Mü'minun, 1 - 7.

[919] - Vefeyatu'l - A'yan, c. 5, s. 199 - 200, 1949 - Saadet Matbaası baskısı.

[920] - Bkz. Şerh-i Nehcu'l - Belaga -İbn-i Ebi'l Hadid-i Mu'tezilî-, c. 3, s. 363, sekizinci eleştirinin cevabı.

[921] - Bunun için bkz. Elinizdeki kitabın birinci cildi, "On üç asır boyunca hakim gücün tutumu" konusu.

[922] - el-Medhal İla İlmi'l - Usuli'l - Fıkıh -Muhammed Devalibî- Hukuk fakültesinde Roma anayasası ve fıkıh usulü hocası, Paris üniversitesinden doktora almış, Halep şeriat fakültesinden İslami bilimler belgesi almıştır, 1385 hk. / 1965 m. Beyrut - Melayin Daru'l - İlim basımı.

[923] - el-Medhal ila İlmi'l - Usuli'l - Fıkıh, s. 14 - 17; biz burada özet olarak naklettik.

[924] - el-Medhal, s. 30.

[925] - el-Medhal, s. 53.

[926] - Mukaddeme-i Daremî, c. 1, s. 60; Müsned-i Ahmed, c. 5, s. 230 ve 276.

[927] - Sahih-i Buharî, c. 2, s. 178, "ahkam" kitabı, "ecru'l - hakim" babı; Sahih-i Müslim, "akziye" kitabı, "beyanu'l - hakim" babı, h. 15, s. 1242; Sünen-i İbn-i Mâce, h. 2314, "ahkam" kitabı, "el-hakim-u yectehid-u ve yusib" babı; Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 187 ve c. 4, s. 198 ve 204 ve sayfa 205'te, "Doğru hükmedersen on mükafat alırsın" şeklinde geçer.

[928] - Halife Ömer'e isnat edilen mektup; bunun ayrıntıları A'lamu'l - Mevkiin, c. 1, s. 85 - 86'da geçmiştir.

[929] - Ahkam-i İbn-i Hazm, c. 5, s. 773 - 775, Kahire basımı.

[930] - el-Ahkam-i İbn-i Hazm, c. 5, s. 775.

[931] - el-Ahkam-i İbn-i Hazm, c. 5, s. 771.

[932] - el-Ahkam-i İbn-i Hazm, c. 5, s. 1003; A'lamu'l - Mukiin, c. 1, s. 85 - 86.

[933] - el-Medhal İle'l - İlmi'l - Usul, s. 55.

[934] - el-Medhal İle'l - İlmi'l - Usul, s. 55.

[935] - el-Medhal İle'l İlmi'l - Usul, s. 91 - 95, "envau'l - içtihad" babı.

[936] - el-Ahkam bi Usuli'l - Ahkam -İbn-i Hazm- Kahire - Asime baskısı, Zekeriyya Ali Yusuf yayınları, c.1, s. 40 - 41.

[937] - el-Medhal, s. 293.

[938] - el- Medhal, s. 296.

[939] - el-Medhal, s. 301, sekizinci bab.

[940] - el-Medhal, s. 304 - 305, sekizinci bab.

[941] - el-Medhal, s. 317.

[942] - el-Medhal, s. 319.

[943] - A'lamu'l - Mevkiin-i İbn-i Kayyım-i Cevzî, c. 3, s. 30 - 36.

[944] - el-Medhal, c. 5, s. 334, dokuzuncu bab.

[945] - Tarih-i Hatib Bağdadî, Ebu Hanife'nin biyografisi, c. 13; bu hadisin tamamı s. 387 ve 390'da "Din rey ve kişisel görüşten başka bir şey midir ki?!" ibaresine değinilmeden geçmiştir. Ve yine Habban-i Bestî'nin (ö. 354 hk.) eseri olan Mecruhin, c. 3, s. 65'te Ebu Hanife'nin biyografisinde görebilirsiniz bunu.

[946] - Ebu İshak'ın rivayetleri, c. 13, s. 387'de geçmiştir; fakat biz onlardan birinde Ebu Hanife küfrettiği için kaydetmedik.

[947] - Hemmad'ın rivayeti Tarih-i Bağdad, c. 13, s. 390 - 391'de ve Mecruhin, c. 3, s. 70'de geçmiştir.

[948] - Tarih-i Bağdad, c. 13, s. 390 ve Mecruhin, c. 3, s. 70.

* Musle, başkalarına örnek olmak için burun ve kulağın kesilmesine denir. -çev-

[949] - Yusuf b. Esbat'ın rivayeti için bkz. Tarih-i Bağdad, c. 13, s. 290.

[950] - Bişrin rivayeti Tarih-i Bağdad, c. 13, s. 388'de, Hammad ve Eyyub'un rivayeti ise geniş bir şekilde el-Mecruhin, c. 3, s. 67 ve yine Bişr'in rivayeti, c. 3, s. 70'de geçmiştir.

[951] - Abdussamed'in rivayeti için bkz. Tarih-i Bağdad, c. 13, s. 388.

[952] - Tarih-i Bağdad, c. 13, s. 338.

[953] - Tarih-i Bağdad, c. 13, s. 388 - 389.

[954] - Sahih-i Buharî, "cihad" kitabı, "sehmu'l - feres" babı, c. 2, s. 99; el-Meğazî, "gazvet-u Hayber" babı, c. 3, s. 69; Sahih-i Müslim, "cihad" kitabı, "keyfiyet-u kısmeti'l - ganemiyyet-i beyne'l - hazirin" babı, h. 57; Ebu Davud, "cihad" kitabı, 143 ve 147. bab; Tirmizî, es-Seyr, 6 ve 8. bab; Müsned-i Ahmed, "cihad" kitabı, s. 21; Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 2 ve s. 62 ve 80, c. 4, s. 138.

[955] - Bidayetu'l - Müctehid, c. 2, s. 411.

[956] - Sahih-i Buharî, "hac" kitabı, 51. bab; Sahih-i Müslim, h. 205; Tirmizî, s. 64, "menasik" kitabı; Sünen-i İbn-i Mâce, "iş'aru'l - beden" babı, s. 96, Daremî, 68. bab; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 216, 254, 280, 334, 339, 347 ve 372.

[957] - el-Muhallâ-i İbn-i Hazm, c. 7, s. 111.

[958] - Sahih-i Buharî, "el-buyu" kitabı, 19, 22, 42, 43, 44, 46 ve 47. bablar; Sahih-i Müslim, h. 43, 46 ve 47; Sünen-i Ebu Davud, 51. bab; Tirmizî, s. 63; Nesaî, s. 4, 7, 9; Daremî, 15. bab; Muavtta-i Malik, s. 79; İbn-i Mace, "et-ticarat" kitabı, s. 17; Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 4, 9, 52, 54, 73, 135, 311 ve c. 3, s. 402, 425, 434 ve c. 5, s. 12, 17, 21, 22 ve 23.

[959] - Bidayetu'l - Müctehid, c. 2, s. 226, "beyu'l - hiyar" kitabı.

[960] - Bu rivayeti İbn-i Hazm Muhallâ kitabında, c. 8, s. 351 - 352, 1417. mesele.

[961] - Sahih-i Buharî, "hac" kitabı, 21. bab; Sahih-i Müslim, h. 1 - 5; Tirmizî, s. 19; Nesaî, s. 52 - 53, 55, 57 - 59, 61 - 63; el-Muvatta, s. 8 - 9; el-Menasik-i İbn-i Mace, s. 19 - 20; Daremî, s. 9; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 215, 225, 228, 279, 285, 337 ve c. 2, s. 3, 4, 8, 29, 32, 34, 41, 47, 50, 54, 66, 73, 74, 81, 111, 119 ve c. 3, s. 323 ve 395.

[962] - Bu konuda daha fazla bilgi için bkz. el-Muhallâ, c. 7, s. 81.

[963] - Sahih-i Buharî, "husumat" kitabı: 1, "vasaha" kitabı: 5, "diyat" kitabı: 4 ve 12; Sahih-i Müslim, "kassame" kitabı, s. 17; Sünen-i Ebu Davud, "diyat" kitabı, s. 1; İbn-i Mâce, s. 24; Daremî, 4. bab; Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 193, 262 ve 269.

[964] - Bidayetu'l - Müctehid, c. 2, s. 437.

[965] - el-Muhallâ, c. 10, s. 360 ve sonrası.

[966] - Sahih-i Buharî, "ulum" kitabı, 32. bab; Sünen-i Ebu Davud, 28. bab; Tirmizî, 59. bab; Daremî, 26. bab ve "siyam" kitabı; İbn-i Mace, s. 18; Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 364 ve c. 3, s. 465, 474, 480 ve c. 4, s. 123, 124, 125 ve c. 5, s. 210, 276, 277, 280, 282, 283 ve c. 6, s. 12, 157 ve 258.

[967] - Bidayetu'l - Müctehid, c. 1, s. 300; el-Muhallâ-i İbn-i Hazm, c. 6, s. 204 - 205, mesele: 753.

[968] - Sünen-i Tirmizî, "dua" kitabı, 85. bab Nesaî, "zekat" kitabı, 1. bab; İbn-i Mace, "taharet" kitabı, s. 5; Daremî, "vuzu" kitabı, 2. bab; Müsned-i Ahmed, c. 5, s. 365. Ayrıca Bu konuda rivayet ettiğimiz hadislerin kaynaklarını Mucemu'l - Mufehrist li Elfazi'l - Hadis kitabından naklettik.

[969] - Sahih-i Buharî, "cihad" kitabı, 64. bab, "hibe" kitabı 15, "şehadat" kitabı 15 30; el-Meğazî, s. 34 ve 6 / 34. ayetin tefsiri; Sahih-i Müslim, "tevbe" kitabı, h. 56; Sünen-i Ebu Davud, "nikah" kitabı, "fi'l kısm-i beyne'n - nisa" babı; Daremî, "nikah" kitabı, s. 26; Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 117, 157, 195 ve 269. Bu konu Ümmü'l - müminin Aişe'den rivayet edilmiştir; fakat biz her ne kadar araştırdıysak da Resulullah hac ve umre dışında eşlerini beraberinde götürdüğüne rastlamadık.

[970] - Bkz. Örneğin Devalibî'nin el-Medhal ila İlm-i Usuli'l - Fıkıh kitabı.

[971] - el-Muhallâ, c. 11, s. 251 - 257, 2213. mesele, el-musteciret-u li'z-zina!

[972] - Tarih-i Bağdad, c. 13, s. 335.

[973] - Huteti'l - Mukrizî, c. 4, s. 161.

[974] - Rical-i Keşşî, s. 238, fakihlerin adlandırılması bölümünde, no: 431.

[975] - Rical-i Keşşî, s. 375, no: 705.

[976] - Rical-i Keşşî, s. 556, no: 1050; Hatimetu'l - Vesail, Emir Bahadır basımı, c. 3, s. 538; el-Usuli'l Asliye, -Feyz-, s. 56 - 57.

[977] - Bkz. elinizdeki kitabın üçüncü cildinde, Ehlibeyt (a.s) Mektebinde muhaddislerin senet zincirlemesi bölümü.

[978] - Biharu'l - Envar, c. 107, s. 215 - 216.

[979] - Biharu'l - Envar, c. 107, s. 222 - 225.

[980] - Biharu'l - Envar, c. 105, s. 29.

[981] - Kâfi, c. 1, s. 58, Ebu Cafer Muahmmed b. Yakub-i Kuleynî'nin eseri (ö. 328 veya 329 hk.), 1375 - Tahran basımı; el-Vâfî, c. 1, s. 59, Molla Muhsin Feyz-i Kaşanî diye meşhur olan Muhammed b. Murtaza'nın eseri, (ö. 1091 hk.) hicri kameri 1324 basımı.

[982] - Besairu'd - Derecat, s. 301, Muhammed b. Hasan-i Saffar (ö. 290 hk.) hk. 1285 basımı.

[983] - Bu hadisin şerhi Muhammed Bâkır Meclisî'nin Mir'atu'l - Ukul adlı eserinde geçmiştir.

[984] - Ebu'l - Kasım Fuzeyl b. Yesar, İmam Muahmmed Bâkır (a.s) ve İmam Cafer-i Sadık (a.s)'ın ashabındandı. Aslen Kufeli olmasına rağmen Basra'ya göç etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 7, s. 343.

[985] - Besairu'd - Derecat, s. 299, h. 2.

[986] - Besairu'd - Derecat, s. 301, h. 9.

[987] - Kufeli Ebu Muhammed Sumaet b. Mehran, ipekböceği satıcısıydı. Aynı zamanda İmam Cafer-i Sadık (a.s)'ın ravilerinden olup bir kitap sahibidir. Kamusu'r - Rical, c. 5, s. 3.

[988] - Besairu'd - Derecat,, s. 301, h. 1.

[989] - Davud b. Firkad, Ebu Yezid-i Esedî-i Kufî, İmam Sadık (a.s) ve İmam Kâzım (a.s)'dan hadis rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 4, s. 56.

[990] - Besairu'd - Derecat, s. 299.

[991] - Cabir-i Cu'fî b. Yezid b. Hars, İmam Muhammed Bâkır (a.s) ve İmam Cafer-i Sadık (a.s)'dan hadis rivayet etmiş ve 128 hicride vefat etmiştir.

[992] - Besairu'd - Derecat, s. 299, h. 1, s. 300, h. 4 ve 5.

[993] - Besairu'd - Derecat, s. 300 - 301, h. 5, 7, 10.

[994] - Besairu'd - Derecat, s. 290, "fi emirulmüminin (a.s) enne'n - nebi allemehu'l ilm" babı, Vesail, hicri 1323 - 1324 basımı, c. 3, s. 391, h. 19; Müstedretu'l - Vesail, hicri 1321 basımı, c. 3, s. 192, h. 28, Tefsir-i Ayyaşi'den naklen.

[995] - Ebu Hazma Ebu'l - Hasan Harman b. A'yun-i Şeybanî, sıka ve tabiinden olup İmam Bâkır (a.s) ve İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 4, s. 413.

[996] - "Ebu Basir" diye meşhur olan iki kişi var: Biri, İmam Bâkır (a.s) ve İmam Sadık (a.s)'ın ashabından olup mutlak suretle "Ebu Basir" diye tanınan Yahya b. Ebi'l - Kasım'dır; künyesi Ebu Muhammed'dir. Diğeri ise, Ebu Basir-i Asgar denilen ve İmam Bâkır (a.s) ve İmam Sadık (a.s)'dan hadis rivayet eden Ebu Yahya Leys b. Buhterî-i Muradî'dir. Bu künyeler için bkz. Kamusu'r - Rical, c. 3, s. 397.

[997] - Hammad b. Osman-i Ferazî İmam Sadık (a.s) ve İmam Kâzım (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 3, s. 397.

[998] - Besairu'd - Derecat, s. 290 - 292, Mehran'ın hadisi, no. 6, 7, 11 ve Ebu Basir'in Hadisi no. 8, Ebu'l - A'ezz'in hadisi, no. 10, Hammad'ın hadisi, no. 12; 6 no.'lu hadiste ise Resulullah (s.a.a)'in Taif'de Ali (a.s)'la fısıldaştığı geçer.

[999] - Ebu Muhammed Yakub b. Şuayb b. Meysem Mevla Beni Esed, İmam Bâkır (a.s) ve İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 9, s. 363.

[1000] - Besairu'd - Derecat, s. 290 - 291, h. 3 ve 9.

[1001] - Muhammed-i Halebî Ebu Cafer b. Ali b. Ebu Şu'be İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiş ve o hazretin döneminde vefat etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 8, s. 276.

[1002] - Besairu'd - Derecat, s. 292, h. 13.

[1003] - Suleym b. Kays Ebu Sadık-i Hilal-i Amiri Emirulmüminin Ali (a.s)'ın ashabından olup İmam Seccad'ın dönemine kadarki Ehlibeyt İmamlarını görmüştür. Onun bir kitabı vardı. Kamusu'r - Rical, c. 4, s. 445.

[1004] - Besairu'd - Derecat, s. 198, h. 3.

[1005] - Tabakat-i İbn-i Sa'd, Emirulmüminin Ali (a.s)'ın biyografisinde, c. 2, s. 2, h. 101, Avrupa basımı. Onun rivayetini Ahmed b. Hanbel "fezail-u emiri'l - müminin"de kaydetmiştir.

[1006] - Zeyd b. Ali b. Hüseyin, Hişam b. Abdulmelik'in döneminde "Âl-i Muhammed'in Rızası" sloganıyla kıyam etti ve hicri 120 yılında Safer ayının ikinci gecesi öldürüldü. Kamusu'r - Rical, c. 4, s. 259.

[1007] - Besairu'd - Derecat, s. 197, h. 4.

[1008] - Bu üç rivayet Sünen-i Nesaî, c. 1, s. 178, "et-tenehnuh fi's - selat" babı; ve üçüncü rivayet Sünen-i İbn-i Mâce, h. 3708, "edeb" kitabı, "istizan" babı; birinci rivayet ise, Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 58, h. 647; ikinci rivayet c. 1, s. 107'de, h. 845'de şöyle geçmiştir: "Resulullah (s.a.a)'in huzuruna çıktığımda yavaşça öksürecek olsaydı içeri giriyordum. Susup ses çıkarmasaydı geri dönüyordum. Üçüncü rivayet, c. 1, s. 80'de 608 no.'lu hadiste. Buhari hadisin baş tarafını silmiş, fakat son kısmını Tarih'de Nuceyy'in biyografisinde, c. 4, s. 2, h. 121'de kaydetmiştir.

[1009] - Emali-i Şeyh Ebu Cafer Muhammed b. Hasan-i Tusî (ö. 460 hk.), 1384- Necef - Nu'man basımı, c. 2, s. 56; Besairu'd - Derecat, s. 167, Ebu Tufeyl'den, Ebu Cafer (a.s)'dan; Yenabiu'l - Mevedde -Şeyh Süleyman Hanefî- (ö. 1294 hk.), s. 20, biz bunu hicri 1302 yılında Daru'l - Hilafet-i Osmanî basımından aldık.

[1010] - Ebu Arake İmam (a.s)'ın döneminden Zihad b. Ebih'in hükümetine kadar Kufe sakinlerindendi. Kamusu'r - Rical, c. 10, s. 7. "Mesken" Irak'ta, Dicle nehrinin kıyısındadır.

[1011] - Besairu'd - Derecat, s. 149 ve buna yakın olarak s. 159, h. 15.

[1012] - Besairu'd - Derecat, s. 144.

[1013] - Besairu'd - Derecat, s. 147.

[1014] - Besairu'd - Derecat, s. 143.

[1015] - Ebu Cafer Evkas, Muhammed b. Müslim b. Ribah, Sakefli bir değirmenci olup İmam Muhammed Bâkır (a.s)'dan rivayet etmiştir. Onun, "Erbea Mia Mesele fi Ebvabi'l - Helal-i ve'l - Haram" adında bir kitabı vardır. O, hk. 150 yılında vefat etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 8, s. 378.

[1016] - Besairu'd - Derecat, s. 143.

[1017] - Besairu'd - Derecat, s. 164.

[1018] - Besairu'd - Derecat, s. 146.

[1019] - Abdullah b. Meymun-i Kaddah-i Mekkî'dir; İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. İbn-i nedim onu Şia fakihlerinden saymıştır. Kamusu'r - Rical, c. 6, s. 158.

[1020] - Biharu'l - Envar, s. 164 ve 148.

[1021] - Besairu'd - Derecat, s. 147.

[1022] - Besairu'd - Derecat, 148.

[1023] - Besairu'd - Derecat, 145.

[1024] - Abdullah b. Sinan b. Tureyf, Abbasi halifelerinden Mensur, Mehdi, Hadi ve Reşid'in hazinedarıydı. Kufeli ve sıkadır. İmam Sadık ve bir rivayete göre de İmam Kazım (a.s)'dan rivayet etmiş, çeşitli kitaplar yazmıştır. Kamusu'r - Rical, c. 5, s. 475.

[1025] - Besairu'd - Derecat, s. 143 ve 147.

[1026] - Mensur b. Hazim, Kufî ve Esedî'dir; İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, s. 9, s. 127.

[1027] - Besairu'd - Derecat, s. 154; bu kitabın 146. sayfasında ise ek bir konu vardır.

[1028] - Besairu'd - Derecat, s. 159 ve s. 148'de tabiri biraz farklı olarak kaydedilmiştir.

[1029] - Besairu'd - Derecat, s. 144.

[1030] - Abdurrahman b. Ebi Abdullah, Basrî ve Kufe ahalisinden olup İmam Sadık (a.s)'dan rivayet edenlerdendir. Kamusu'r - Rical, c. 5, s. 275.

[1031] - Besairu'd - Derecat, s. 145.

[1032] - Muhammed b. Abdulmelik ya Bağdad'a yerleşen Ensarî-i Kufi'dir ya da Ebu Cafer-i Vasitî-i Dakikî'dir. Kamusu'r - Rical, c. 8, s. 257.

[1033] - Besairu'd - Derecat, s. 144.

[1034] - Ebu Rabi' Süleyman b. Halid-i Kufî-i Hilalî, İmam Bâkır (a.s) ve İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiş ve İmam Sadık (a.s)'ın döneminde vefat etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 4, s. 463.

[1035] - Besairu'd - Derecat, s. 144.

[1036] - Besairu'd - Derecat, s. 148; Usul-i Kâfî, c. 1, s. 59, Vâfî, c. 1, s. 61.

[1037] - Abdullah b. Eyyub İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 5, s. 391.

[1038] - Besairu'd - Derecat, s. 166.

[1039] - Muhammed b. Hekim İmam Kazım (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 8, s. 151.

[1040] - Besairu'd - Derecat, s. 150 ve s. 146'da biraz fazlalıkla.

[1041] - Bekir b. Kerb-i Sayrafî-i Kufî'dir; İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 2, s. 225.

[1042] - Besairu'd - Derecat, s. 149, h. 14 ve s. 154, h. 7 ve s. 142, h. 1 biraz tabir farkıyla; Usul-i Kâfî, c. 1, s. 241, h. 60; el-Vâfî, c. 2, s. 135.

* - Zira, yaklaşık yarım metre uzunluğunda bir ölçü birimidir.

[1043] - Usul-i Kâfî, c. 1, s. 239, h. 1; Besairu'd - Derecat, s. 151 - 152; el-Vâfî, c. 2, s. 135. Yukarıda naklettiğimiz uzun bir hadistir; biz bu hadisten konumuzla ilgili bölümü rivayet ettik.

[1044] - Besairu'd - Derecat, s. 142 - 143.

[1045] - Besairu'd - Derecat, s. 143.

[1046] - Ali b. Riab, Kufelî bir değirmencidir; İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 6, s. 489.

[1047] - Besairu'd - Derecat, s. 142 ve 149.

[1048] - İbn-i Şibrime, Kufeli şair Abdullah b. Şibrime'dir; Mensur-i Devanikî tarafından Kufe kadılığını üstlenmiş ve hicretin 144'ünde ölmüştür. El-Kunye ve'l - Elkab, c. 1, s. 313.

[1049] - Besairu'd - Derecat, s. 145 - 146 ve 148.

[1050] - Ebu Şeybe-i Esedî İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 10, s. 99.

[1051] - Usul-i Kâfî, c. 1, s. 57, h. 14; Besairu'd - Derecat, s. 146, 149 - 150; el-Vâfî, c. 1, s. 58.

[1052] - Ebu Meryem, İmam Sadık (a.s)'ın azad ettiği kölesi olup o hazretten rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 10, s. 185.

[1053] - Besairu'd - Derecat, s. 160.

[1054] - Besairu'd - Derecat, s. 156; biz bu kaynaktan konumuzla ilgili olan bölümü naklettik.

[1055] - Abdullah b. Hasan b. Hasan b. Ali b. Ebutalib (a.s), annesi İmam Hüseyin (a.s)'ın kızı Fatıma'dır. Mensur-i Devanikî hicri 142 yılında onu ve kardeşlerini zindana atmış ve 144 yılında Medine'ye götürerek zindanda çeşitli işkencelerle öldürdü, bazılarını da diri diri toprağa gömdü! Abdullah'ın da evini başına yıktı. Nefs-i Zekiye diye bilinen Muhammed Mensur'a karşı kıyam etti ve hicri 145 yılında öldürüldü. Basra'da kıyam eden kardeşi İbrahim de aynı yıl öldürüldü. Tarih-i Taberî, hicri 142 - 145 yılı olayları bölümü.

[1056] - Besairu'd - Derecat, s. 157 - 158.

[1057] - Besairu'd - Derecat, s. 51 ve 161.

[1058] - Ali b. Said Basralı olup İmam Sadık (a.s)'ın hadislerinin ravilerindendi. Kamusu'r - Rical, c. 7, s. 2.

[1059] - Besairu'd - Derecat, s. 153.

[1060] - Besairu'd - Derecat, s. 151.

[1061] - Besairu'd - Derecat, s. 145 ve 159.

[1062] - Besairu'd - Derecat, s. 155.

[1063] - Besairu'd - Derecat, 155.

[1064] - Besairu'd - Derecat, s. 157; s. 158'de de bunun özeti geçmiştir.

[1065] - Mualla b. Huneys, Medenî ve İmam Sadık (a.s)'ın hadislerinin ravilerindendir. Kamusu'r - Rical, c. 9, s. 56.

[1066] - Besairu'd - Derecat, s. 167 ve s. 158'de bu rivayetin özeti kaydedilmiştir.

[1067] - Besairu'd - Derecat, s. 156 ve 160.

[1068] - Anbese b. Mus'ab-i İclî, Kufelî ve İmam Muhammed Bâkır (a.s) ve İmam Cafer-i Sadık (a.s) hazretlerinin hadislerinin ravilerindendir. Kamusu'r - Rical, c. 7, s. 242.

[1069] - Besairu'd - Derecat, s. 154. Bu hadisin devamında konumuzla ilgili olmayan bir takın şeylerden bahsedildiği için burada onları nakletmeye gerek görmedik. Fakat isteyenlere öneminden dolayı onu okumalarını tavsiye ediyoruz. S. 161'de bu konu özet olarak kaydedilmiştir.

[1070] - Hammad b. Zeyd, Kufeli ve İmam Sadık (a.s)'ın ravilerindendir. Kamusu'r - Rical, c. 3, s. 394.

[1071] - Usul-i Kâfî, c. 1, s. 240, h. 2.

[1072] - Usul-i Kâfî, c. 1, s. 241, h. 5; Besairu'd - Derecat, s. 153; el-Vâfî, c. 2, s. 135.

[1073] - Hüseyin b. Ebi Alâ, Ebu Ali Haffaf-i A'ver'dir; İmam Sadık (a.s)'ın ravilerinden ve kitap sahibidir. Kamusu'r - Rical, s. 3, s. 262.

[1074] - Usul-i Kâfî, c. 1, s. 240, h. 3; Besairu'd - Derecat, s. 150 - 151; İrşad-i Şeyh Mufid, s. 257 biraz ifade farkıyla.

[1075] - Ebu Hazma-i Sumalî, Sabit b. Ebi Safiye Dinar'dır; onun bir kitabı vardı. O, İmam Zeynulabidin, İmam Muhammed Bâkır ve İmam Sadık (Allah'ın selamı onların üzerine olsun) gibi Ehlibeyt İmamlarından rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 2, s. 270 ve c. 10, s. 53.

[1076] - Besairu'd - Derecat, s. 159.

[1077] - Besairu'd - Derecat, s. 154.

[1078] - Besairu'd - Derecat, s. 156.

[1079] - Besairu'd - Derecat, s. 160 ve 161; bu konu özet olarak rivayet edilen başka bir rivayet daha vardır..

[1080] - Usul-i Kâfî, c. 1, s. 264, "cehati ulum-i imaman (a.s)" babı ve bunun şerhi Miratu'l - Ukul, c. 3, s. 136'da geçmiştir.

[1081] - Yukarıdaki üç hadis Usul-i Kâfî, c. 1, s. 270 - 271, "enne'l - emimmete muhaddesune'l - mufhemun" babında geçer.

[1082] - Aişe'nin rivayeti Sahih-i Müslim, "fezailu's - sahabe" babında, h. 2'de, Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 55'de, Ebu Hureyre'nin rivayeti ise Sahih-i Buharî, c. 2, s. 173 ve 196'da, Müsned-i Tayalesî, h. 2347'de geçmiştir.

[1083] - Besairu'd - Derecat, s. 162.

[1084] - Besairu'd - Derecat, s. 163, h. 4 ve s. 166, h. 16 ve s. 168, h. 23.

[1085] - Usul-i Kâfî ve Vâfî, c. 2, s. 79.

[1086] - Gaybet-i Şeyh Tusî, Tebriz basımı, hk. 1323; Menakıb-i İbn-i Şehraşub, c. 4, s. 172; Biharu'l - Envar, c. 46, s. 18, h. 3. Biz Meclisî'den naklettik.

[1087] - Ebubekir-i Hazremî, Abdullah b. Muhammed'dir, İmam Sadık (a.s)'ın hadislerinin ravilerindendir. Kamusu'r - Rical, c. 16, s. 15.

[1088] - Usul-i Kâfî, c. 1, s. 304; E'lamu'l - Verâ, s. 152; Biharu'l - Envar, c. 46, s. 16; Menakıb-i İbn-i Şehraşub, c. 4, s. 172.

[1089] - Usul-i Kâfî, c. 1, s. 303, h. 3; E'lamu'l - Verâ, s. 152; Biharu'l - Envar, c. 46, s. 18, h. 5; Besairu'd - Derecat, s. 148, 149, 163, 164 ve 168.

[1090] - İsa b. Abdullah b. Muhammed b. Ömer b. Ali b. Ebutalib (a.s)'a "Haşimi" diyorlardı. O, İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 7, s. 275 - 276.

[1091] - Usul-i Kâfî, c. 1, s. 305, h. 2; E'lamu'l - Verâ, s. 260; Besairu'd - Derecat, 1. bab, s. 44; Biharu'l - Envar, c. 46, s. 229, h. 1; el-Vâfî, c. 2, s. 83.

[1092] - Usul-i Kâfî, c. 1, s. 305, h. 1; el-Vâfî, c. 2, s. 82; Besairu'd - Derecat, 4. bab, c. 4, s. 165; E'lamu'l - Verâ, s. 260; Biharu'l - Envar-i Meclisî, c. 46, s. 229.

[1093] - Zurare, Ebu'l - Hasan, ismi Abdurabbih b. A'yun'dur, Kufelî Benî Şeyban'ın kölesiydi; İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiş ve hicretin 150. yılında vefat etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 4, s. 154.

[1094] - Besairu'd - Derecat, s. 158, 180, 181 ve 186.

[1095] - Besairu'd - Derecat, s. 158.

[1096] - Anbese b. Becad-i Abid, Benî Esed'in kölesi olup kadılık yapıyordu; İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 7, s. 242.

[1097] - Besairu'd - Derecat, s. 165 - 166; az bir farkla.

[1098] - Kafî, "huccet" kitabı, c. 3, s. 48; el-Vâfî, c. 2, s. 133; Besairu'd - Derecat, s. 177, 186 ve 188.

[1099] - Usul-i Kâfî, c. 3, s. 48; Besairu'd - Derecat, s. 177 ve 184; el-Vâfî, c. 2, s. 133.

[1100] - Mufazzal b. Ömer-i Cu'fî-i Kufî İmam Sadık, İmam Kâzım (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 9, s. 93.

[1101] - Gaybet-i Nu'manî, s. 177; Biharu'l - Envar, c. 48, s. 22, h. 34.

[1102] - Ali b. Yaktin, Beni Esed'in kölesi olup bir takım kitapları vardı. O, hicretin 182. yılında vefat etmiştir; İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 7, s. 83.

[1103] - Ali b. Yaktin'in rivayetinin üç senedi var: Besairu'd - Derecat, s. 164,  h. 7, 8 ve 9; İrşad, s. 285; İrşad'da "Naheltuhu kutubî" yerine "Naheltuhu kunyeti" geçmiştir; Vâfî, c. 2, s. 82.

[1104] - Naim-i Kabusî, ileride hakkında bahsedeceğimiz Nasr b. Kabus'un kardeşi Naim b.  Kabus olsa gerek. O, İmam Kâzı (a.s)'dan rivayet eden sıga ravilerdendir. Kamusu'r - Rical, c. 9, s. 225.

[1105] - Usul-i Kâfî, c. 1, s. 311 - 312, h. 2; İrşad-i Şeyh Mufid, s. 285 - 286; Gaybet-i Şeyh Tusî, s. 28; el-Vâfî, c. 2, s. 83.

[1106] - Nasr b. Kabus-i Lahmî-i Kufî İmam Sadık ve İmam Kâzım (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 9, s. 195.

[1107] - Rical-i keşi, s. 382; Biharu'l - Envar, c. 49, s. 27, h. 46.

[1108] - Fuzeyl b. Sukre, Ebu Muhammed-i Esedî, İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 7, s. 337.

[1109] - Usul-i Kâfî, c. 1, s. 242, h. 8; Besairu'd - Derecat, s. 169, h. 3; el-Vâfî, c. 2, s. 136.

[1110] - Velid b. Subeyh-i Kufî Esedi imam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 9, s. 254.

[1111] - Besairu'd - Derecat, s. 161 ve 170, h. 32'de bunun bir benzeri rivayet edilmiştir.

[1112] - Besairu'd - Derecat, s. 169, h. 5.

[1113] - Besairu'd - Derecat, s. 169, h. 2 ve buna yakın anlamda Usul-i Kâfî ve Vâfî kitaplarında geçmiştir.

[1114] - Besairu'd - Derecat, s. 169, h. 4.

[1115] - Ebu'l - Kasım Ays b. Kasım-i Becelî, Süleyman b. Halid'in kız kardeşinin oğlu ve İmam Sadık'la İmam Kâzım'ın hadislerinin ravisidir. Kamusu'r - Rical, c. 7, s. 274; Kâfî ve Vâfî, c. 1, s. S. 57.

[1116] - Besairu'd - Derecat, s. 169, h. 6.

[1117] - Usul-i Kâfî, s. 168 - 169, h. 1.

[1118] - Mekatilu't - Talibiyyin, s. 208; İrşad-i Şeyh Mufid, s. 260.

[1119] - Bureyd b. Muaviye, Ebu'l - Kasım-i İclî (ö. 150 hicri) İmam Bâkır ve İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 2, s. 164.

[1120] - Usul-i Kâfî, c. 1, s. 242, h. 8; Vâfî, c. 2, s. 136.

[1121] - İbrahim b. Muhammed, Abdullah b. Abbas'ın torunudur; "imam" lakabını almış ve halkı Abbasî'leri desteklemeye davet etmiştir. Son Emevî padişahı Mervan-ı Hemmar onu Herran'da zindana atmış ve hicri 132 yılında öldürmüştür. Tarih-i İbn-i Esir, c. 5, s. 158; Murucu'z - Zeheb, c. 3, s. 244.

[1122] - Ebu Cafer Mensur-i Devanikî, İbrahim İmam'ın kardeşidir. Hicri 136 yılında Seffah'ın ölümünden sonra hilafete geçmiş, hicri 158 yılında Mekke yolunda ölmüş ve Mekke'de defnedilmiştir.

[1123] - Muhammed b. Abdullah, Osman'ın torunu ve "Dibac" diye meşhurdu; Mensur-i Devanikî hicri 142 yılında Herran'da onu öldürerek başını Horasan'a göndermiştir.

[1124] - Bazı rivayetlerde şöyle geçer: Oradakiler İmam Sadık (a.s)'ın da gelmesini ısrar edince Abdullah b. Hasan, "Cafer'i ne yapacaksınız?! O gelecek olursa sizin işinizi bozacaktır" dedi!

[1125] - Mekatilu't - Talibiyyin, s. 206 - 208; İrşad-i Şeyh Mufid, s. 259 - 260.

[1126] - Mekatilu't - Talibiyyin, s. 253 - 356.

[1127] - Taberî, c. 9, s. 230; ve Avrupa asımı c. 3, s. 254; Mekatilu't - Talibiyyin, s. 248.

[1128] - Mekatilu't - Talibiyyin, s. 272.

[1129] - Tarih-i Taberî, c. 9, s. 230; olayı özetle kaydetmiştir.

[1130] - Fuzeyl b. Yesar'ın biyografisi İhtiyar-u Marifeti'r - Rical-i Keşşi'de, Meşhed üniversitesi basımı, s. 214'de geçmiştir.

[1131] - Tarih-i Taberî, c. 9, s. 259; Mekatilu't - Talibiyyin, s. 346.

[1132] - Mekatilu't - Talibiyyin, s. 347; Tarih-i İbn-i Esir, c. 5, s. 230.

[1133] - Tarih-i Taberî, c. 9, s. 227; Mekatilu't - Talibiyyin, s. 272.

[1134] - Mekatilu't - Talibiyyin, s. 347.

[1135] - Besairu'd - Derecat, s. 170, "nadir" babı; biz bu hadisten konumuzla ilgili olan bölümünü naklettik.

[1136] - Sâd, 26.

[1137] - Hicr, 92 - 93.

[1138] - En'am, 57.

[1139] - Keşfu'l - Gumme, c. 3, s. 123 - 124.

[1140] - el-Fahrî, s. 178, Kahire - Muhammed Ali Subeyd ve Evladuhu basımı, Iraktaki Alevilerin ileri geleni İbn-i Tiktakî Ebi Cafer Muhammed b. Tacuddin Ebi'l - Hasan Ali Tabatabaî'nin eserî. O, kitabını hicri 701'de Musul'da yazarak oranın valisi Fahruddin İsa'ya hediye etmiştir. Dairetu'l - Mearifi'l - İslamiyye, c. 1, s. 217 - 218. Bkz. Heyvard'ın Görüşü ve Kummî'nin el-Künye ve'l - Elkab adlı eseri, c. 1, s. 331 ve Measiru'l - İnake ve Meailmi'l - Hilafe -Kalkaşendî- (ö. 821 hicrî), Abdussettar Ferec Ahmed incelemesi, 1964 miladî, c. 2, s. 325 - 330 ve Subhu'l - A'şa, Daru'l - Kutub basımı.

[1141] - Biharu'l - Envar-i Meclisî, Kompanî basımı, c. 12, s. 42 ve yeni baskısı Tahran, c. 49, s. 148 - 153.

[1142] - Üçüncü Mevkıf, üçüncü mirsad, ikinci fasıl, ikinci nev, ikinci bölüm, s. 276; hicri 1266 - Bulak basımı.

[1143] - Miftahu's - Saade, c. 2, s. 420 - 421; birinci baskı 1328 - 1329 - Haydaradab Dekn, Keşfu'z - Zunun da ondan nakletmiştir.

[1144] - Keşfu'z - Zunun, c. 2, s. 591.

[1145] - Keşfu'z - Zunun, c. 2, s. 592.

[1146] - Mukaddime-i İbn-i Haldun, c.1, s. 595 - 596; 53. fasıl, "fi ibtida-i duvel ve'l umem ve fihi kelam… ve'l - keşf an musemm'l - Cefr."

[1147] - Mukaddime-i İbn-i Haldun, c. 1, s. 600 - 601, miladi 1956 - Daru'l - Kutubi'l - Lübnanî basımı.

[1148] - Ebu Alâ-i Muarrî, Ahmed b. Abdullah b. Süleyman Nu'man'ın Muerra bölgesinde vefat etmiştir; biyografisi el-Kunye ve'l Elkab, c. 3, s. 161 - 162'da geçmiştir. Ve el-Beyan, Abdulmumin b.Ali-i Kaysî'nin biyografisinde, 381. no'da ve İbn-i Hallikan'ın Vefeyatu'l - A'yan'ında, c. 2, s. 405'de.

[1149] - Eban b. Tağlib b. Ribah, Ebu Said-i Bikri, İmam Seccad ve İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiş ve İmam Sadık (a.s)'dan rivayet ettiği için kendisini kınayanlara şöyle demiştir: Neden beni böyle bir kişiden rivayet ettiğim için kınıyorsunuz; oysa ondan sorduğum her meselenin cevabında, "Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur" söylemiştir. Eban hk. 141 yılında vefat etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 1, s. 73.

[1150] - Furu-u Kafî, c. 7, s. 40, h. 1, "men evsa bi şeyin min malihi" babı; Men La Yehzuruhu'l - Fakih, c. 4, s. 151; Meani'l - Ahbar, s. 217; her iki kaynak Şeyh Saduk'un eseridir; Tehzib-i Şeyh Tusî, c. 9, s. 211, h. 835; Vesail, s. 13, s. 450, h. "hukm-u men evsa bi şey" babı.

[1151] - Hisal, s. 124; İkabu'l - Amal, s. 261; bu kitapların ikisi de Şeyh Saduk'un eseridir; Vesailu'ş - Şia, c. 16, s. 119.

[1152] - İnsanın babası ve çocuklarının malından alması Furu-u Kâfî'de, c. 4, s. 135 - 136'da; İstibsar, c. 3, s. 48; Vesail, c. 12, s. 194 - 195 ve c. 14, s. 544.

[1153] - Kadının kusurunu gizlemenin hükmü Tehzib'de, c. 7, s. 432; Vesail, c. 14, s. 597.

[1154] - Yalan yere yemin etmek Furu-u Kâfî'de, c. 7, s. 346, İkabu'l - A'mal-i Şeyh Şaduk, s. 270 - 271; Hisal, s. 124; Vesail, c. 16, s. 122.

[1155] - İhramlının avlanması Furu-u Kâfî'de, c. 4, s. 390, h. 9.

[1156] - Allah hakkında iyi zan Usul-i Kâfî'de, c. 2, s. 71 - 72; Vesail, c. 11, s. 181, h. 20353.

[1157] - Dilsizin dilinin kesilmesinin hükmü Furu-u Kâfî'de, c. 7, s. 318; Men La Yehzuruhu'l - Fakih, c. 3, s. 111; Tehzib, c. 10, s. 270.

[1158] - Bir yeri bayındırlaştırmanın hükmü Furu-u Kâfî'de, c. 5, s. 279; Tehzib, c. 7, s. 153; Vesail, c. 17, s. 329, h. 3223.

[1159] - Zekatı önlemenin etkisi, Furu-u Kâfî'de, c. 3, s. 505, h. 17; Vesail, c. 6, s. 13 - 14.

[1160] - Dişin diyeti, Kâfî'de, c. 7, s. 329; Men La Yehzuruhu'l - Fakih, c. 4, s. 104; Tehzib, c. 10, s. 254; İstibsar, c. 4, s. 288; Vesail, c. 19, s. 262, h. 35715.

[1161] - Meysem-i Temmar'ın oğlunun rivayeti şu kaynaklarda geçer: Şeyh Tusî'nin Mecalis'i, Necef basımı, s. 258; Vesail, c. 11, s. 444, h. 21299.

[1162] - Sözleşme yazma rivayeti için bkz. Kâfî, c. 2, s. 666; Furu-u Kâfî, c. 1, s. 336 ve c. 4, s. 30 - 31, "cihad" kitabı; Vesail, c. 8, s. 487, h. 15842 ve c. 11, s. 50.

[1163] - İstibsar, c. 3, s. 64; Vesail, c. 7, s. 184, h. 13354.

[1164] - Öğlenin fazilet vakti için bkz. İstibsar, c. 1, s. 151; Tehzib, c. 2, s. 23; Vesail, c. 3, s. 105, h. 4752 ve s. 107, h. 14764.

[1165] - Muhaliflerle Cuma namazı kılmanın hükmü için bkz. Tehzib, c. 3, s. 28; Vesail, c. 5, s. 44, h. 19550.

[1166] - Kedi yemeğinden artakalanın hükmü için bkz. Furu-u Kâfî, c. 1, s. 9, h. 4; Tehzib, c. 1, s. 227; Vesail, c. 1, s. 164, h. 580.

[1167] - İhram halinde ölen kimsenin hükmü üç hadiste ve Furu-u Kâfî'de, c. 4, s. 368, h. 3; Vesail, c. 2, s. 696 - 697, h. 2759, 2761 ve 2766.

* - Lübade bir tür yakalı cüppe veya yağmurluk.

[1168] - Lübade giymenin hükmü için bkz. Furu-u Kâfî, c. 4, s. 304, h. 7 ve 8; Men La Yehzuruhu'l - Fakih, c. 2, s. 117; İlelu'ş - Şerayi, c. 2, s. 94; Vesail, c. 9, s. 116, h. 16822 ve 16823.

[1169] - İhramlı kişinin bağırtlak kuşunu avlamasının kefareti için bkz. Furu-u Kâfî, s. 4, s. 390; Tehzib, c. 5, s. 44, h. 1190 ve 1191.

[1170] - Furu-u Kâfî, c. 4, s. 390; İstibsar, c. 2, s. 202, 203 ve 204; Tehzib, c. 5, s. 355 ve 357; Vesail, c. 9, s. 216, 217 ve 218, h. 17223, 17225 ve 17229.

[1171] - Ka'be'yi belli sayısından fazla tavaf etmenin hükmü için bkz. İstibsar, c. 2, s. 248; Serair, s. 446; Vesail, c. 9, s. 438 ve 439, h. 17967 ve 17974; bazı kitaplarda Ali (a.s)'ın kitabının ismi anılmamıştır.

[1172] - Umre hükmü için bkz. Furu-u Kâfî, c. 4, s. 534, h. 2; Vesail, c. 10, s. 244, h. 19275.

[1173] - Büyük günahların sayısı için bkz. Usul-i Kâfî, c. 2, s. 278 - 279; Vesail, c. 11, s. 254, h. 20631; Hisal, c. 1, s. 273; İlelu'ş - Şerayi', c. 2, s. 160.

[1174] - Yetimin malını yeme için bkz. İkabu'l - A'mal, s. 278, h. 2; Vesail, c. 12, s. 182, h. 22441.

[1175] - Erkek kardeşlerin anneden miras almaları hükmü için bkz. Men La Yehzuruhu'l - Fakih, c. 4, s. 206; Tehzib, c. 9, s. 308; İstibsar, c. 4, s. 160; Vesail, c. 17, s. 495, 497, h. 32746 ve 32748.

[1176] - Delil hükmü için bkz. Furu-u Kâfî, c. 7, s. 414; Tehzib, c. 6, s. 228; Vesail, c. 18, s. 168, h. 33634 ve 33635.

[1177] - Dünya misali için bkz. Usul-i Kâfî, c. 2, s. 136, h. 22; Vesail, c. 11, s. 316, h. 20845.

[1178] - Yaşa göre kırbaç vurma için bkz. Furu-u Kâfî, c. 7, s. 186; Tehzib, c. 10, s. 146; Men La Yehzuruhu'l - Fakih, c. 4, s. 53; Vesail, c. 18, s. 307 ve 34067; Mehasin, s. 273.

[1179] - Livat haddi için bkz. Furu-u Kâfî, c. 7, s. 200; Tehzib, c. 10, s. 55; İstibsar, c. 4, s. 221; Vesail, c. 18, s. 421, h. 34436.

[1180] - Şarap içene had uygulanması için bkz. Furu-u Kâfî, c. 7, s. 214; Tehzib, c. 10, s. 90; Vesail, c. 18, s. 468, h. 34586.

[1181] - Şarap ve içki içene had uygulanması için bkz. Furu-u Kâfî, c. 7, s. 214; Tehzib, c. 10, s. 90; Vesail, c. 18, s. 472.

[1182] - Av köpeğinin diyeti için bkz. Hisal, c. 2, s. 111; Vesail, c. 19, s. 168, h. 35489.

[1183] - Kadının avret mahallini kesmenin haddi için bkz. Kâfî, c. 7, s. 312; Men La Yehzuruhu'l - Fakih,, c. 4, s. 112; Tehzib, c. 10, s. 251; Vesail, c. 19, s. 259, h. 3570.

[1184] - Kesilen hayvanın can verme hali için bkz. Kâfî, c. 7, s. 312; Tehzib, c. 9, s. 57; Vesail, c. 16, s. 320, h. 29893 ve 29894.

[1185] - Miras hakkı için bkz. Kâfî, c. 7, s. 77; Tehzib, c. 9, s. 269; Vesail, c. 17, s. 418, h. 32484.

[1186] - Evcil eşek etinin yenmesinin keraheti için bkz. Kâfî, c. 6, s. 246; Tehzib, c. 9, s. 40; İstibsar, c. 4, s. 74; Vesail, c. 16, s. 321, h. 30124.

[1187] - Yenmesi haram olan bazı balıklar için bkz. Kâfî, c. 6, s. 220; Tehzib, c. 9, s. 2 ve 4 - 5 - 6; İstibsar, c. 4, s. 59; Vesail, c. 16, s. 334 - 335; Biharu'l - Envar, c. 10, s. 254.

[1188] - amcalarla birlikte dayıların mirası için bkz. Tehzib, c. 9, s. 324 - 325; Vesail, c. 17, s. 505, h. 32776.

[1189] - İddet günlerinde talak için bkz. İstibsar, c. 3, s. 283; Tehzib, c. 8, s. 81 - 82; Vesail, c. 15, s. 375, h. 28220.

[1190] - Suda boğulanın mirası için bkz. Kâfî, c. 7, s. 136; Men La Yehzuruhu'l - Fakih, c. 4, s. 225; Vesail, c. 17, s. 589, h. 33038.

[1191] - Eli kesik bir kişiyi öldürenin hükmü için bkz. Kâfî, c. 7, s. 316; Tehzib, c. 10, s. 277; Vesail, c. 9, s. 82, h. 35254.

[1192] - Besairu'd - Derecat, s. 165.

[1193] - Besairu'd - Derecat, s. 144.

* - Avlanırken ses çıkaran ve sırtında kılçık olan bir çeşit balık -müt-

[1194] - Haram balıklar için bkz. Furu-u Kâfî, c. 6, s. 219 - 220; Tehzib, c. 9, s. 2; Vesail, c. 16, s. 332 ve 400, h. 30157.

[1195] - Besairu'd - Derecat, s. 145.

[1196] - Abdulmelik b. A'yun, Ebu Zureys-i Şeybanî İmam Bâkır ve İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiş ve İmam Sadık (a.s)'ın döneminde vefat etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 6, s. 181.

[1197] - Besairu'd - Derecat, s. 162.

[1198] - Besairu'd - Derecat, s. 165, h. 14; Vesail, c. 17, s. 522, h. 32836.

[1199] - Kâfî, c. 7, s. 113; Tehzib, c. 9, s. 308; Vesail, c. 17, s. 87 ve 486, h. 32702; Kâfî, ikinci rivayet,  c. 7, s. 112; Vesail, c. 17, s. 475, h. 32698.

[1200] - Kâfî, "mirasu'l - veled mea ebeveyn" babı, c. 7, s. 93; Men La Yehzuruhu'l - Fakih, c. 4, s. 192; Tehzib, c. 9, s. 270; Vesail, c. 17, s. 463, h. 32702.

[1201] - Avl: Ehl-i Sünnet'e göre, mirasçıların hissesi ölen kişinin terekesinden fazla olduğunda az gelen miktarın herkesin payından azaltılmasıdır.

[1202] - Tehzib, c. 9, s. 247, h. 2; Vesail, c. 17, s. 423, h. 32503.

[1203] - Kâfî, c. 7, s. 94 - 95; Tehzib, c. 9, s. 271.

[1204] - Furu-u Kâfî, c. 7, s. 81, h. 4; Vesail, c. 17, s. 422, h. 32496.

[1205] - Tehzib, c. 9, s. 273, h. 9; Vesail, c. 17, s. 428, h. 32519; Tehzib, c. 9, s. 306, h. 16; İstibsar, c. 4, s. 158; Vesail, c. 17, s. 493.

[1206] - Tehzib, c. 9, s. 272; Kâfî, c. 7, s. 94; Vesail, c. 18, s. 463, h. 32635.

[1207] - Kâfî, c. 7, s. 119, "miras-i zevi'l - erham- babı; Tehzib, c. 9, s. 324; Vesail, c. 17, s. 504, h. 32771.

[1208] - Kâfî, c. 7, s. 81; Vesail, c. 17, s. 422, h. 32498; Zurare'nin rivayetinin şerhiyle ilgili olarak Meclisî'den naklettiklerimiz Miratu'l - Ukul kitabında geçmiştir.

[1209] - Kâfî, c. 7, s. 125; Tehzib, c. 9, s. 13; İstibsar, c. 4, s. 149; Vesail, c. 17, s. 512, h. 32795. Ebu Basir'in İmam Bâkır (a.s)'dan rivayet ettiği 1 ve 3. hadislerle İmam Sadık (a.s)'dan naklettiği 14 ve 16. hadisler birbirine öyle benziyor ki, biz ilk iki hadisi de İmam Sadık (a.s)'dan kabul etmeyi tercih ediyoruz. Bu konuda ravilerin veya bunların üzerinden nüsha çıkaranların yanıldığını veya her iki imamın aynı şeyi söylediğini, babayla oğlun hadisinin de bu nedenle birbirine benzediğini sanıyoruz.

[1210] - Muattab, İmam Sadık (a.s)'ın azad ettiği kölesidir. Mensur-i Devanikî ona bin kırbaç vurdu ve Muattab kırbaç darbeleri altında can verdi. Kamusu'r - Rical, c. 9, s. 48.

[1211] - Besairu'd - Derecat, s. 145, h. 22.

[1212] - İbn-i Bukeyr, Ebu Ali, Abdullah b. Bukeyr b. A'yun-i Şeybanî-i Fetahî sıgadır ve İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 5, s. 399.

[1213] - Kâfî, c. 3, s. 397, es-salat-u fi mâ la yehillu lehmuh"; Tehzib, c. 2, s. 209; İstibsar, c. 1, s. 383; Vesail, c. 3, s. 250, h. 5342.

[1214] - Şerh-u Luma-i Dimaşkiyye, c. 8, s. 86 - 91.

[1215] - Kâfî, c. 7, s. 80, h. 1; Vesail, c. 17, s. 421, h. 32494.

* - Arapça'da bu darbı mesel hesap işinden dakik olan ve bu işi çok iyi anlayan kimseye işaret olduğu gibi Allah Teala'ya da işaret edilmiş olabilir. (müt.)

[1216] - Kâfî, c. 7, s. 79, h. 1; Vesail, c. 17, s. 422, h. 32499.

[1217] - Bukeyr b. A'yun, Ebu'l Cehm-i Şeybanî, İmam Bâkır ve İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiş ve İmam Sadık (a.s)'ın döneminde vefat etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 2, s. 233.

[1218] - Kâfî, c. 7, s. 81, h. 7; Vesail, c. 17, s. 422, h. 32500.

[1219] - İbn-i Ebi Umeyr, Ebu Ahmed b. Ziyad'dır; İmam Rıza ve İmam Cevad (a.s)'dan rivayet etmiş, doksan dört kitap yazmıştır. (ö. 217 hk.) Kamusu'r - Rical, c. 8, s. 3 - 9.

[1220] - Men La Yehzuruhu'l - Fakih, c. 4, s. 89, h. 5, mursel; Vesail, c. 17, s. 424, h. 32505.

[1221] - Kâfî, c. 7, s. 8, h. 2; Tehzib, c. 9, s. 248, h. 4; Vesail, c. 17, s. 421, h. 32495.

[1222] - Kâfî, c. 7, s. 79, h. 2; Men La Yehzuruhu'l - Fakih, c. 4, s. 187, h. 1; Tehzib, c. 9, s. 247, h. 3; Vesail, c. 17, s. 423, h. 32509.

[1223] - Kâfî, c. 7, s. 81, h. 6; Vesail, c. 17, s. 422, h. 32498.

[1224] - Tehzib, c. 9, s. 247, h. 3; Vesail, c. 17, s. 423, h. 32503.

[1225] - Uyun-i Ahbar-i Rıza (a.s), c. 2, s. 125; Tuhefu'l - Ukul, hicretin dördüncü yüz yılı şahsiyetlerinden Hasan b. Ali b. Şu'be-i Harranî'nin eseri, Kum - Basiretî basımı, s. 314; onun sözcüğünde biraz ihtilaf vardır; Vesail, c. 17, s. 414, h. 32508.

[1226] - Vesail, eski baskı, c. 3, s. 380, h. 85.

[1227] - Kâfi, c. 1, s. 51.

[1228] - İmam Sadık (a.s)'ın ashabı arasında "Cemil" adında birkaç kişi vardı.

[1229] - Kâfî, c. 1, s. 51.

[1230] - Aslen Kufeli olan Hafs-i Bahterî-i Bağdadî İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir; onun bir kitabı vardı. Kamusu'r - Rical, c. 3, s. 355.

[1231] - Vesail, c. 3, s. 380, h. 86.

[1232] - Hişam b. Salim, Ebu Muhammed Cevalikî Cu'fî-i Kufi, İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir; onun bir de kitabı vardı. Kamusu'r - Rical, c. 9, s. 357.

[1233] - Kâfî, c. 1, s. 53; İrşad-i Mufid, s. 257.

[1234] - Emali-i Şeyh Mufid, s. 26.

[1235] - İhtiyar-u Marifeti'r - Rical-i Keşşi, s. 376, Sure b. Kelib'in biyografisinde.

* - Nasih: Eski hükmü kaldıran yeni hüküm; mensuh: Yeni hüküm tarafından kaldırılan eski hüküm.

[1236] - Kâfî, c. 1, s. 43.

[1237] - Azafir b. İsa-i Huzaî-i Sayrefî İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 6, s. 295.

[1238] - Hakem b. Uteybe-i Kufî Kindî İmam Sadık (a.s)'dan rivayet etmiş ve hicri 113 veya 114 ya da 115 yılında vefat etmiştir. Kamusu'r - Rical, c. 3, s. 375. Ebu Muhammed Hakem altmış küsur yaşında vefat etmiş, Sihah sahiplerin onun hadisini kitaplarında kaydetmişlerdir. Tehzib, c. 1, s. 192.

[1239] - Seleme b. Kuheyl, Ebu Yahya-i Hazremî-i Kufî, İmam Bâkır ve İmam Sadık'ı (Allah'ın selamı onların üzerine olsun) görmüştür. Kamusu'r - Rical, c. 4, s. 439.

[1240] - Ebu Mikdam, Sabit b. Hirmez-i Heddad-i Farsî îcli İmam Bâkır ve İmam Sadık'ı (Allah'ın selamı onların üzerine olsun) görmüştür. O ve Seleme Butriyye'den olup Emirulmüminin Ali (a.s)'ın velayetini kabul ediyor ve onu tebliğ ediyorlardı. Fakat Ebubekir ve Ömer'in velayetini onunla karıştırmış onların imametini de kabul ediyorlardı. Osman, Talha, Zübeyr ve Aişe'ye düşmanlardı. İmam Ali (a.s)'ın oğullarından hangisi kıyam etseydi onu imam biliyor, onu izliyor ve emir ve nehiyde bulunuyorlardı. Kamusu'r - Rical, c. 2, s. 287 - 289.

[1241] - Rical-i Keşşî, s. 279.

[1242] - Mâide, 4.

[1243] - Kâfî, c. 1, s. 62 - 63; Vesail, eski baskı, s. 394, h. 1; Müstedrek-i Vesail, c. 1, s. 393; İhticac-i Tabersî, s. 134; Tuhefu'l - Ukul, s. 131 - 132. Bunun bir bölümü Nehcu'l - Belaga'nın 205. hutbesinde geçmiştir; Vâfi, c. 1, s. 63; Miratu'l - Ukul, c. 1, s. 215.

[1244] - Ömer, daha önce Beyt'e bitişik olan makam-ı İbrahim'in yerini değiştirerek bugünkü olduğu yere bırakmalarını emretti. Tabakat-i İbn-i Sa'd, c. 3, s. 284, Beyrut basımı; Tarih-i Hulefa-i Siyutî, s. 137; Fethu'l - Barî, "muvafikatu'l - Ömer" babı, c. 9, s. 236. (İbn-i Esir fi Tarih-i Kamil, 18. yılın olaylarında, c. 2, s. 439, Avrupa baskısı ve c. 2, s. 217, mısır baskısı) Ömer'in Makam-ı İbrahim'i cahiliye dönemindeki yerine döndürdüğü söylenmiştir.

[1245] - Fedek olayı bu kitabımızda geniş bir şekilde işlenmiştir.

[1246] - Nihayetu'l - Lügat'ta geçtiği üzere "Sa'" dört mud miktarında bir ölçüdür. Şafî ve Hicaz fakihlerinin görüşüne göre her mud bir Irak ritli ve bir Irak ritlinin üçte biridir. Fakat Ebu Hanife'ye göre iki Irak ritlidir; Irak fakihleri bu görüşü kabul etmişlerdir. Dolayısıyla, bir "Sa'" beş ve ritlin üçte biri veya sekiz ritl'dir. Fakat Şia uleması, Hilaf kitabında geçen Zurare'nin İmam Bâkır (a.s)'dan naklettiği rivayete göre Resulullah (s.a.a) bir "Sa'" ile gusül ve bir ritl ile abdest alırdı bir mudd bir ritl ve ritlin ikide biri olduğu için "Sa'" Medine ritliyle altı ritl kadardır; Irak ritliyle dokuz ritl olur.

[1247] - Ömer Mescid-i Nebi'nin etrafındaki bazı evleri mescide katarak peygamberin mescidini büyütmüştür. Tarih-i Hulefa-i Siyutî, s. 137.

[1248] - Halife Ömer'in mirasta avn ve ta'sib yapılması yönündeki emri veya Resulullah (s.a.a)'in el ayası ve topuğun bırakılması yönündeki sarih emrine aykırı olarak hırsızın elinin ve ayağının bilekten kesilmesine hükmetmesi, bir oturumda üç talakı geçerli kılması ve "evveliyat-i Ömer" diye el-Vâfî kitabında geçen diğer hükümleri gibi.

[1249] - Şahitsiz ve adet halinde Ömer'in bidatıyla talak verilen kadınlar gibi. (Vâfî)

[1250] - Benî Teğlib zimmet ehli olmadıkları halde Ömer onlardan cizye alınmasını kaldırmıştır. Onlar cizye ödemedikleri için çocuklarının esir alınması helaldir. Nitekim bu konuda İmam Rıza (a.s)'dan şöyle rivayet edilmektedir: Beni Teğleb, cizye ödemek konusunda Allah'ın hükmünü kabul etmeyen ve onu ödemekten sakınarak Ömer'e gelip kendilerini cizye ödemekten muaf görmesini ve onun yerine iki kat zekat almasını isteyen Arap Hıristiyanlarıydı. Halife Ömer de onların Rum'larla birleşerek başlarına bela olmalarından endişelenerek iki kat zekat ödemelerini kabul etti.

Muhyi's - Sünnet "Beğavî" bu konuda şöyle yazıyor: Rivayet edilmiştir ki, Ömer b. Hattab Arap Hıristiyanlarından cizye vermelerini istedi. Fakat onlar kabul etmeyerek, "Biz Arabız; onun için acemlerin ödediği şeyi ödemeyiz; sen bizden bazınızın bazınızdan aldığı şeyi, yani zekat olarak al" dediler. Ömer, "Allah bunu Müslümanlara farz kılmıştır" dedi. Onlar, "O halde zekat adıyla zekatın ikikatını al" dediler. Ömer de onların iki kat zekat ödemesini kabul etti. Mir'atu'l - Ukul.

[1251] - Ömer'in kendi döneminde çıkardığı bidatine işarettir: Ömer çiftçiler, tacirler, demirciler, marangozlar vs.den zekat yerine haraç alıp onu bilginlere, valilere, ordu komutanlarına ve askerlere bağışladı. Her kesimin isimlerini, onlardan alınan ve ödenen paraları kaydetmek için divanlar oluşturup onlara sorumlular atayarak maaşlarını oradan ödedi. Bu bağışlarda ayırım yaparak bazılarına diğerlerinden daha fazla verdi; oysa Resulullah (s.a.a) ve Ebubekir'in döneminde böyle bir şey söz konusu değildi. (Vâfî)

[1252] - Yani onu aralarında elden ele gezmesi, fakirlerin ve yoksulların ondan mahrum olması için özel bir gruba vermesem.

[1253] - Şia ve Sünnilerin Ömer'in bidatlerinden saydıkları şu konuya işarettir: Ömer, "Bu bir dirhem ve yirmide bir yerine arazi sahiplerinden para almamız daha iyidir" diyerek arazileri ölçüp sahiplerine haraç tayin etmeleri için şehirlere memurlar gönderip onları bu haracı ödemeye mecbur etti. Böylece Irak ve etraflarından İran padişahları gibi her cerib (bir cerib 10,000 m2'dir) arziden bir dirhem ve bir ölçek hububat, Mısır ve etrafından İskenderiye padişahlarının yaptığı gibi bir dinar ve 64 men ağırlığındaki bir erdeb haraç aldı.

Beğavî Muhyi's - Sünnet ve diğer Hulefa Mektebi uleması Resul-i Ekrem (s.a.a)'den şöyle rivayet etmişlerdir: "Ben Irak'ın dirhemiyle kafizini (yaklaşık 72 metre uzunluğunda eski bir ölçek), Şam'ın mud (eski bir ölçek) ve dinarını, Mısır'ın Erdibini ve dinarını yasakladım" Ömer'in arazilerinin yüz ölçümünü çıkarıp haraca bağladığı ilk yer Kufe'ydi. Bu konuyu ayrıntılı bir şekilde incelemek için Seyyid Murtaza'nın eseri Şafî gibi geniş kitapları okumak gerekir (Mir'atu'l - Ukul).

[1254] - Resulullah (s.a.a)'in kendi halası kızını Mikdad'la evlendirmesi gibi üst tabakadakilerle aşağı tabakadakileri evlendirmek istesem.

Bu da halife Ömer'in, Kureyişli olmayanların Kureyişlilerle, acemin Arap'la evlenmesini yasaklaması yönündeki bidatine işarettir. (Vâfî)

(Ensabu'l - Eşraf, c. 2, s. 198, Beyrut baskısında şöyle geçer: Ömer b. Hattab, Resulullah (s.a.a)'in mescidinde "İleri gelenlerin kızlarının kendileriyle aynı seviyede olmayan kişilerle evlenemezler!" diye ilan etti.

Said b. Museyyeb demiştir ki: Ömer Araplar arasında dünyaya gelmeyen hiçbir aceme mirastan pay vermiyordu. Muavtta-i Malik, c. 2, s. 60, "feraiz" kitabı.

Bir gün Mikdad, Abdurrahman b. Avf'ın yayında oturmuştu. Abdurrahman ona, "Neden evlenmiyorsun?" diye sordu. Mikdad da, "Kızını bana ver" dedi. Abdurrahman bu söze öfkelenince Mikdad durumu Resulullah (s.a.a)'e şikayet etti. O hazret de halasının kızını Mikdad'la evlendirdi. Resulullah (s.a.a)'ten şöyle rivayet edilmiştir: "Allah Teala bana kendisinin de sevdiği dört kişiyi sevmemi emretti: Ali, Mikdad, Ebuzer ve Selman." -müt-)

[1255] - Halife Ömer'in Ehlibeyt'in (a.s) humsunu onlara vermediğine işarettir.

[1256] - Yani ona eklenen şeyleri kaldırmak istesem. Allah'ın hükmüyle Cebrail'in Ali'nin kapısı dışında mescide açılan tüm kapıların kapatılmasını emrettiğine ve onların Resulullah (s.a.a)'ten sonra aksini yaptıklarına işarettir.

[1257] - Bu da Ömer'in bir bidatine işarettir. Ömer yolculukta üç gün ve yolculuk dışında bir gün boyunca abdet alırken mestliklere meshetmenin sakıncasız olduğunu içtihad etmişti! Oysa Aişe şöyle diyor: Resulullah (s.a.a) Ömer'e, "Kıyamet günü insanlar arasında en fazla üzüleni başka bir cildin üzerine abdest aldığını gören kimsedir" buyurdu. Emirulmüminin Ali (a.s)'ın, "Şarap içemeye had uygulamak" sözünden maksadı onların şarabı helal bilmeleridir. Men La Yehzuruhu'l - Fakih, c. 1, b. 10, h. 96.

[1258] - Yani, temettü umresi ve mut'a nikahını. Ömer'in, "Resulullah (s.a.a) döneminde iki mut'a vardı; ben onları yasaklıyorum ve kim onları yaparsa onu cezalandırırım: Kadın mut'ası ve hac mut'ası" şeklindeki sözüne işarettir.

[1259] - Resul-i Ekrem (s.a.a) cenazelere namaz kılarken beş tekbir getiriyordu. Fakat Ömer bu tekbirleri dörde indirince halk da dört tekbir getirmeye başladı. Hulefa Mektebi ulemasından bazıları buna tasrih etmişlerdir. Siyutî (Askerî'den naklen) Tarih-i Hulefa adlı kitabında, "Evveliyat-i Ömer" bölümünde, İbn-i Şuhne Tarih-i İbn-i Kesir'in haşiyesinde basılmış Revzatu'l - Menazir adlı kitabında, hicri 23. yılında Ömer'in vefatını anlatırken.

[1260] - Onlar "besleme"yi namazda yavaş söylüyor veya atıyorlardı! Belki de bunu Muaviye'den öğrenmişlerdi. Bkz. Tefsir-i Zemahşeri.

[1261] - Galiba Hz. Ali (a.s) bu sözlerle kendisini kastediyor; Ali'nin evinin kapısını kapatarak onu mescidden çıkardılar ve diğerlerinin kapısını açarak onları mescide soktular. (Vâfî)

[1262] - Onlar bir çok yerde Kur'an'ın aksine davranmış, talak hükümlerinden bir bölümü kendi reylerine göre batıl etmişlerdir!

[1263] - Şu dokuz şeyden zekat almak istesem: Altın, gümüş, buğday, arpa, hurma, üzüm, deve, koyun ve sığır. Onlar at gibi bu dokuz şey dışındaki şeylerden zekat alıyorlardı. Tarih-i Hulefa-i Siyutî, s. 137.

[1264] - Onlar bir çok yerde bidat çıkarmışlardı: Kulaklara meshetmek, ayakları yıkamak, abdest alırken emame ve ayakkabıya meshetmek veya abdestti bozmayan kadınlara dokunmakla veya avret mahalline el sürmek ve ateş değen her şeyin yenmesi gibi şeylerle abdesttin batıl olması; yine cenabet guslüyle birlikte abdest almak, iki sünnet yerinin birbirine değmesine rağmen boşalmadıkça guslü gereksiz görmek, ezandan "heyya ala hayril amel"i düşürmek ve ezanda "es-salat-u hayrun mine'n - nevm" kelimesini eklemek, namazda selamı birinci teşehhütten öne geçirmek -halbuki selamın farz kılınmasından amaç namazdan çıkmaktır-, namazda sağ eli sol elin üzerine bırakmak (elleri bağlamak), nafile namazının cemaatle kılınmasını caiz görmek, halkı kurban bayramı namazı kılmaya mecbur etmek ve… bu gibi bidatları öğrenmek için Seyyid Murtaza'nın (r.a) Şafi adlı kitabına müracaat ediniz.

[1265] - Necran birkaç yerin ismidir: Onlardan biri, Mekke tarafından Yemen bayındırlıklarından bir yerdir. Uhdud olayı orada gerçekleşmiştir. Necran Ka'be'si oraya nispet verilmektedir. Orada meşhur bir kilise vardı. Dostlarından bir grupla Resulullah (s.a.a)'in huzuruna varan ve o hazretin kendilerini mubaheleye (lanetleşme) davet ettiği -Hıristiyanların ileri gelenlerinden- Seyid ve Akib orada sükunet etmekteydiler. Necran halkı Ömer'in hilafet dönemine kadar kendi bölgelerinde oturuyorlardı. Fakat Ömer onları oradan göçürdü. Necran yine Kufe'ye iki günlük mesafe uzaklığında bir yerdir… -Mu'cem-i Buldan-i Hamevî, "Necran" sözcüğü, c. 4, s. 751 ve 756 - 757.- Ömer'in onları oradan nasıl ve hangi sebeple sürdüğü konusunda bilgi edinmek için bkz. Futuhu'l - Buldan-i Belazurî, s. 77 - 79.

[1266] - Tarih-u Hulefa-i Siyutî, s. 136, Evveliyat-i Ömer bölümü.

[1267] - Ravzatu'l - Kâfî, s. 58 - 63.

[1268] - Biharu'l - Envar, c. 42, s. 196.

[1269] - Biharu'l - Envar, c. 42, s. 195.

[1270] - el-Muvaffakiyyat -Zübeyr b. Bekkar-, s. 575 - 576; Şerh-u Nehci'l - Belaga, c. 2, s. 176.

[1271] - Bkz. Bu kitabımızın birinci cildi, Resulullah (s.a.a)'in hadislerinin yayılması bölümü.

[1272] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 10, s. 4.

[1273] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 10, s. 7 - 8.

[1274] - Sünen-i Ebu Davud, c. 4, s. 210, h. 4645, "Hulefa" babı.

[1275] - Sünen-i Ebu Davud, c. 4, s. 209, h. 4942; Murucu'z - Zeheb-i Mes'udî, c. 3, s. 147, Haccac'ın rivayetlerinin bir bölümünde. Ikdu'l - Ferid, c. 5, s. 52.

[1276] - Ikdu'l - Ferid, c. 5, s. 51.

[1277] - Âl-i İmran, 55.

[1278] - Sünen-i Ebu Davud, c. 4, s. 209; Ikdu'l - Ferid, c. 5, s. 51.

[1279] - Tarih-i Taberî, hicri 89. yılının olaylarında, c. 5, s. 67; İbn-i Esir, c. 4, s. 205; İbn-i Kesir, c. 9, s. 76.

[1280] - Abdullah b. Sebe, c. 1, "eş-şura ve biat-i Osman" babı.

[1281] - Haşr, 6.

[1282] - Necm, 3 - 4.

[1283] - Nahl, 44.

[1284] - Enfal, 41.

[1285] - Bakara, 196.

[1286] - Nisâ, 24.

[1287] - Mâide, 97.

[1288] - Şurâ, 23.

[1289] - Sahih-i Buharî, "siyam" kitabı, "fazl-u men kame Ramazan" babı; Sahih-i Müslim, "et-tarğib fi kıyami'r - Ramazan" babı; Tabakat-i İbn-i Sa'd, Linden basımı, c. 2, k. 1, s. 202; Tarih-i Yakubî, c. 2, s. 140; Tarih-i Taberî, c. 5, s. 32; Tarih-i İbn-i Esir, c. 3, s. 23.

[1290] - Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 370 ve c. 5, s. 406; Tarih-i İbn-i Esir, c. 3, s. 23.

[1291] - Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. Müstedrek-i Hakim, c. 4, s. 339.

[1292] - Sahih-i Müslim, "talak" kitabı, "talak-i selase" babı; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 314; Sünen-i Ebu Davud, "talak" kitabı, "nashu'l - muraciati beade selaset-i tatlikat" babı; Sünen-i Beyhakî, c. 7, s. 336; Müstedrek-i Hakim, c. 2, s. 196; Sünen-i Nesaî, "cenaiz" kitabı, "adedu't - tekbirat-i ala'l - cenaiz" babı.

[1293] - Musannef-i İbn-i Ebi Şeybe, Muavtta-i Malik, "el-ezan ve't - tesbvib" babı ve yine Şerh-i Tecrid, "İmamet" konusunun sonu.

[1294] - Sahih-i Buharî, "cenaiz" babları, "el-buka inde'l meriz" babı, "yu'zebu'l - meyyit bi bukai ehlihi aleyhi" babı, "er-recul-u yun'a ila ehli'l - meyyiti bi nefsihi" babı ve "kavlu'n - nebis (s.a.a): inna bike le mahzunun" babı; Sahih-i Müslim, "cenaiz" kitabı, "buka" babı, "fezail" kitabı "rahmetuhu mina's - sibyan" babı; Tarih-i Taberî; Tarih-i İbn-i Esir, "Ebubekir'in ölümü", hicri 13 yılı olaylarında; Nesaî, "cenaiz" kitabı; Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 335 ve c. 2, s. 333; Şerh-u Nehcu'l - Belaga İbn-i Ebi'l - Hadid, c. 1, s. 111.

[1295] - Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 40 ve İstiab, Hz. Hamza'nın biyografisi.

[1296] - Sahih-i Müslim, "marifetu'r - rekateyn el-leteyn kane yusellihuma bead'l - asr" babı; Muavtta-i Malik, "fi mevarid-i en-Nehy-u ani's - salat bead's - subh-i ve'l asr" ve yine bkz. Şerh-i Zerkanî.

[1297] - Sahih-i Müslim, "salatu'l - musafirin ve kasruha" kitabı; Sahih-i Buharî, "taksir" babları, "Mâ câe fi't - taksir" babı; Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 94; Tarih-i Taberî, Tarih-i İbn-i Esir, "Osman'a yöneltilen eleştiriler" bölümü.

[1298] - Bkz. Ehadis-i Ümmü'l - Müminin Aişe kitabı, "Mea Muaviye" bölümü.

[1299] - Tarih-i İbn-i Kesir, c. 7, s. 232; Sahih-i Müslim ve "İki Mektep Açısından İmamet" konusunda değindiğimiz diğer kaynaklar. Yezid'e biat ve itaat etmek Resulullah (s.a.a)'in bu buyruğunun kapsamına girmez; o hazretin buyruğundan maksat, tıpkı Resulullah (s.a.a)'e biat ve itaat etmek gibi doğru biat ve hak imama itaattir.

[1300] - Bu hadisin kaynaklarını bu kitabımızın baş tarafından, "İmamet" konusunda zikretmiştik. Bu hadis uydurmadır; Huzeyfe'nin vefatından sonra uydurulmuş ve hicretin otuz altıncı yılından sonra ona isnat edilmiştir. Halbuki bu hadisin uydurulduğu tarihte Huzeyfe hayatta değildi. Burada bu konu hakkında bahsetme fırsatımız yoktur.

[1301] - Sahih-i Müslim, "imare" kitabı, h. 45, 49 ve 53 - 54 ve 66.