62- CUMA SURESİ

Medenîdir, on bir âyettir.

(9. âyetten itibaren cuma namazından bahsedildiği için bu ad verilmiştir.)

Rahman ve Rahîm Allah Adıyla

1- Tenzîh eder ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde; her şeye sâhip ve mutasarrıf olan, ayıplardan ve noksanlardan arı bulunan üstün, hüküm ve hikmet sâhibi Allah'ı.328

2- O, bir mâbuttur ki Mekkeliler içinden, kendi cinslerinden bir peygamber göndermiştir; onlara âyetlerini okumaktadır ve onları tertemiz bir hale getirmektedir ve onlara kitabı ve şerîatlerin hikmetlerini öğretmektedir ve bundan önce onlar, elbette apaçık bir sapıklık içindeydiler.

3- Ve onlardan başkalarına ki henüz onlara katılmamışlardır ve odur üstün olan hüküm ve hikmet sâhibi.[1][2]

4- Bu, Allah'ın lütufudur, ihsânıdır, dilediğine verir onu ve Allah, pek büyük bir lütuf ve ihsân sâhibidir.

5- Kendilerine Tevrat yüklenenler, sonra da onunla amel etmeyenler, eşşeğe benzerler ki koca-koca kitaplar taşımada; Allah'ın delillerini yalanlayan topluluğa getirilen örnek, ne de kötü bir örnek ve Allah, zâlim topluluğu doğru yola sevketmez.

6- De ki: Ey Yahûdi olanlar, eğer gerçekten de öbür insanlar hâriç, kendinizi, Allah'ın dostları sanıyorsanız, sözünüz doğruysa isteyin ölümü.

7- Ve ebedîyen istiyemezler onu, elleriyle hazırladıkları şeyler yüzünden ve Allah, zâlimleri bilir.

8- De ki: Gerçekten de ondan kaçıp durduğunuz ölüm yok mu; hiç şüphe yok ki size ulaşacaktır o da sonra gizliyi de, görüneni de bilen mâbudun tapısına götürüleceksiniz, derken size, bütün yaptıklarınızı haber verecek.

9- Ey inananlar cumâ günü namaz için nidâ edilince size, hemen Allah'ı anmaya koşun ve bırakın alış-verişi; bu, daha da hayırlıdır size bilirseniz.330

10- Namazı kıldınız mı da artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lûtfunu, ihsânını arayın ve çok anın Allah'ı da kurtulup murâda erin.

11- Ve onlar, bir alış-veriş, yahut eğlence görünce ona gidip dağıldılar ve seni ayakta bıraktılar; de ki: Allah'ın katındaki daha da hayırlıdır alış-verişten ve eğlenceden ve Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.

 


 
[1][1]) Âyette "Ümmiyyîn" kelimesi geçer. Ümmi, okuma yazma bilmeyen demektir. Ümmiler de okuma yazma bilmeyenlerdir. Ancak 6. sûrenin 92. âyetiyle 42. sûrenin 7. âyetinde Mekke, şehirlerin aslı, temeli anlamına gelen "Ümm-ül-Kurâ" diye anılmış olduğundan "Ümmi, Ümmiler", Mekkeli ve Mekkeliler anlamına da gelir. İlk anlama göreyse Araplar mânasını ifade eder. Bu, Mücâhid ve Katâde'den rivâyet edilmiştir.
[2][2]) "Onlardan başkaları", Arap olmayanlardır. Bunlar kimlerdir diye sorulunca Hz. Muhammed (s.a.a), elini Selmân-ı Fârisi'nin omuzuna koymuş ve iman, Ülker yıldızında olsaydı bunlardan gelen erler gene uzanırlar, onu alırlardı buyurmuştur (al-Tecrid, 2, Kitâbu Tefsir-il-Kur’ân, 118).