ORUÇ HÜKÜMLERİ

Oruç; Âlemleri Rabbi’nin emrini yerine getirmek için insanın, sabah ezanından akşam ezanına kadar ileride açıklayacağımız orucu bozan dokuz şeyden sakınmasıdır.

NİYET

1- [Orucun sahih olması için niyet etmek şarttır, ama] insanın oruca ille de kalp ile niyet etmesi veya dil ile örneğin, "Yarın oruç tutacağım." demesi şart değildir; âlemlerin Rabbinin emrine itaat etmek için, sabah ezanından akşam ezanına kadar oruca aykırı olan işlerden kaçınması yeterlidir. Bu müddet içinde oruçlu bulunduğuna emin olabilmesi için de, sabah ezanının bir miktar öncesinden akşam ezanının bir miktar sonrasına kadar orucu bozan şeylerden sakınması gerekir.

2- İnsan, ramazan ayının her gecesinde yarınki günün orucuna niyet edebilir.

3- Farkında olan insan için Ramazan ayı orucunun son niyet zamanı, sabah ezanı vaktidir. Yani, farz ihtiyat gereği farkında olmasa da sabah ezanından önce oruca niyet etmiş olmalıdır.

4- Orucu batıl eden şeylerden birini yapmayan kimse, akşam ezanına az bir vakit kalmış olsa bile, gündüzün herhangi vaktinde müstehap bir oruç niyet ederse, orucu sahihtir.

5- Ramazan ayında veya zamanı belli farz bir oruç için, sabah ezanından önce niyet etmeksizin uyuyan kimse, eğer öğlenden önce uyanıp niyet etmiş olursa, orucu sahihtir. Fakat öğlen ezanından sonra uyanırsa, ihtiyat gereği mutlak sevap niyetiyle geri kalan zamanda da orucunu tutmalı, daha sonra o günün orucunu kaza etmelidir.

6- Kaza veya keffaret orucu tutmak isteyen kimse, bunu niyetinde belirtmelidir. Meselâ, "Kaza orucu" veya "Keffaret orucu tutuyorum." şeklinde niyet etmelidir. Fakat ramazanda, "Ramazan ayının orucunu tutmaya niyet ettim." diye niyet etmesi gerekmez. Hatta ramazan ayı olduğunu bilmeyen veya unutan birisi, başka bir oruca niyet etmiş olsa dahi, tutmuş olduğu oruç ramazan orucu yerine geçer. Adak ve benzeri oruçlarda, adak niyeti gerekli değildir.

7- Bir kimse, ramazan ayı olduğunu bildiği hâlde başka bir oruca niyet ederse, tuttuğu oruç sayılmaz. Kurbet kastıyla çelişmesi halinde ramazan orucuna da sayılmaz. Hatta ihtiyat gereği kurbet kastıyla çelişmese dahi ramazan orucuna sayılmaz.

8- Bir kimse, ramazan ayının meselâ, ilk günü niyetiyle oruç tutup sonradan o günün ramazanın ikinci veya üçüncü günü olduğunu anlarsa, orucu sahihtir.

9- Ramazan ayı gecesinde oruca niyet ettikten sonra bayılır ve o günün içerisinde ayılırsa farz ihtiyat gereği o günün orucunu tamamlamalıdır. Ama eğer tamamlamazsa, o günü kaza etmelidir.

10- Sabah ezanından önce niyetini eden ve daha sonra sarhoş olup, gündüz kendine gelen kimse, farz ihtiyat gereği hem o günün orucunu tamamlamalı, hem de kazasını yerine getirmelidir.

11- Bir kimse, sabah ezanından önce niyet edip, bütün gün boyunca uyur ve akşam ezanından sonra uyanırsa, orucu sahihtir.

12- Ramazan ayı olduğunu bilmeyen veya unutan bir kimse, öğlenden önce ramazan ayı olduğunu anlarsa; eğer orucu bozan bir şey yapmışsa orucu batıldır. Fakat akşama kadar orucu bozan şeyleri yapmamalı ve ramazan ayından sonra da o günün kazasını tutmalıdır. Öğlenden sonra ramazan ayı olduğunu anlarsa; sevap kastıyla orucu tutmalı ve ramazan ayından sonra da o günün kazasını yerine getirmelidir. Ama öğlenden önce anlar ve orucu bozan bir şey de yapmamış olursa, niyet etmelidir, orucu da sahihtir.

13- Bir çocuk, ramazan ayında sabah ezanından önce bulûğ çağına ererse, [o günden itibaren] oruç tutmalıdır. Ama sabah ezanından sonra baliğ olan çocuğa, o günün orucu farz olmaz. Fakat müstehap oruç niyeti etmişse, ihtiyat gereği onu tamamlaması müstehaptır.

14- Ölü adına oruç tutmak üzere ecîr olan kimse veya keffaret orucu olan kimsenin, [kendisi için] müstehap oruç tutmasında herhangi bir sakınca yoktur. Fakat ramazan ayından orucu kazaya kalan kimsenin, müstehap oruç tutması caiz değildir. Böyle bir şahıs, eğer unutarak müstehap oruca niyet eder ve öğlenden önce üzerinde farz orucun olduğunu hatırlarsa, müstehap orucu bozulur; ancak niyetini farz olan oruca çevirebilir. Ama öğlenden sonra hatırlarsa, farz ihtiyat gereği orucu batıl olur. Fakat akşam ezanından sonra hatırlarsa, orucu sahihtir.

15- Belirli bir gün oruç tutmayı nezreden insan gibi, ramazan orucu dışında üzerine muayyen oruç farz olan kimsenin, [o günün orucuna geceden niyet etmesi gerekir ve eğer] sabah ezanına kadar kasten niyet etmezse, orucu batıl olur. O günün orucunun üzerine farz olduğunu bilmeyen veya unutan kimse ise, öğlen vaktinden önce oruçlu olmasının gerekliliğini hatırlar ve o zamana kadar orucu bozacak bir iş de yapmamış olursa, niyet ettikten sonra orucu sahihtir; öğlenden sonra hatırlarsa, ramazan ayı orucu için söylenen ihtiyata uymalıdır.

16- Keffaret orucu gibi muayyen zamanı olmayan farz bir orucun niyetini, kasten öğlen [ezanının] öncesine kadar ertelemenin sakıncası yoktur. Hatta niyet etmeden önce, oruç tutmamayı kararlaştıran veya oruç tutup tutmama arasında tereddüt eden kimse, orucu bozacak bir iş yapmaz ve öğlenden önce de niyetini ederse, orucu sahih olur.

17- Ramazan ayında gün içerisinde Müslüman olan bir kâfir, sabah ezanından o vakte kadar orucu bozan bir iş yapmamış olursa, farz ihtiyat gereği boynunda olan vazifesi niyetiyle orucu bozan şeylerden kaçınmalıdır. Kaçınmazsa o günün orucunu kaza etmelidir.

18- Ramazan ayında öğlenden önce iyileşen bir hasta, sabah ezanından o vakte kadar orucu bozan bir şey yapmamışsa, farz ihtiyat gereği oruca niyet edip, o günün orucunu tutmalıdır. Ancak öğlenden sonra iyileşen hastanın, o günü oruç tutması farz değildir. Sonra kaza etmelidir.

19- Şaban ayının son günü mü yoksa ramazanın birinci günü mü olduğunda şüphe ve tereddüt hâsıl olursa, o günde oruç tutmak farz değildir ve eğer o günü oruç tutmak isterse, ramazan orucu olarak niyet edemez. Ancak ramazan ayı ise ramazan orucu, değil ise kaza ve benzeri oruç olmasını niyet ederse, orucunun sahih olması uzak bir ihtimal değildir. Kaza veya benzeri oruç niyeti etmesi daha iyidir. Daha sonra bu günün ramazan ayından olduğu ortaya çıkarsa, bu oruç, ramazan orucu sayılır. Mutlak olarak oruç niyeti eder, sonra da ramazan ayı olduğu anlaşılırsa yine orucu sahihtir.

20- Şaban ayının son günü mü yoksa ramazanın birinci günü mü olduğunda şüphe vaki olan günde, eğer bir kimse kaza, müstehap veya benzeri bir oruca niyet ettikten sonra gündüz ramazan ayı olduğunu anlarsa, niyetini ramazan orucuna çevirmelidir.

21- Ramazan orucu gibi muayyen (=belli bir vakti) olan farz orucu bozup bozmamada kararsız olan veya bozmak isteyen kimse, ikinci defa oruç niyeti etmezse orucu batıl olur. İkinci defa oruç niyeti ederse, farz ihtiyat gereği o günkü orucunu tamamlamalı, sonra da kazasını tutmalıdır.

22- Müstehap veya farz keffaret orucu gibi vakti muayyen olmayan bir oruçta, orucu bozan bir iş yapmaya niyet eden, yahut yapıp yapmama konusunda tereddütlü olan, ama bununla birlikte orucu bozan hâllerden kaçınan bir kimse, farz oruçta öğlenden önce ve müstehap oruçta da akşama kadar tekrar niyet edip oruca devam ederse, orucu sahihtir.

ORUCU BOZAN ŞEYLER

 Sekiz şey orucu bozar:

1) Yemek ve içmek.

2) Cimâ (=Cinsel ilişkide bulunmak).

3) İstimnâ (=Mastürbasyon). İstimna, erkeğin cinsel ilişki olmadan kendisinden meni gelecek bir iş yapmasına denir. Kadınlarda ise 345. meselede açıklandığı gibi gerçekleşebilir.

4) Farz ihtiyat gereği Allah'a, Hz. Muhammed'e (s.a.a) ve Resulullah'ın halifeleri olan on iki Ehlibeyt İmamlarına (a.s) yalan isnatta bulunmak.

5) Farz ihtiyat gereği boğaza yoğun (=katı) toz kaçırmak.

6) Sabah ezanına kadar cünüp, hayız ve nifas hâlinde kalmak.

7) Sıvı şeylerle tenkıye yapmak.

8) Kusmak.

Bunlarla ilgili açıklamalar, ilerdeki hükümlerde izah edilecektir.

1) Yemek ve İçmek

1- Oruçlu bir kimse, su ve ekmek gibi yenilip içilmesi normal olan yahut toprak ve zamk (=ağaç balı) gibi yenilip içilmesi normal olmayan bir şeyi kasten yer veya içerse, orucu batıl olur. Yenilip içilen şey, ister az olsun, ister çok olsun, hüküm değişmez. Hatta misvak kullanan biri, misvakı ağzına alıp dışarı çıkardıktan sonra tekrar ağzına alarak misvakta bulunan ıslaklığı yutarsa, orucu bozulur. Fakat misvaktaki ıslaklık, ağız dışından içeri alınmış denmeyecek şekilde olur ve ağzın suyuna karışarak kaybolursa, bundan ötürü oruç bozulmaz.

2- İnsan, sahur yemeği yerken fecrin doğduğunu anlarsa, ağzındaki lokmayı dışarı çıkarmalıdır. Eğer bir kişi böyle bir durumda ağzındaki lokmayı dışarı çıkarmaz ve bilerek onu yutarsa, orucu batıl olur ve sonradan açıklayacağımız şekilde üzerine keffaret de gerekir.

3- Oruç hâlindeyken yanlışlıkla bir şey yiyip içen kimsenin orucu batıl olmaz.

4- İğne ve serum orucu bozmaz. İğne bedeni takviye eden iğne olsa veya serum tuz ya şeker ihtiva etse de hüküm aynıdır. Aynı şekilde nefes darlığı için kullanılan sprey de sadece ilacı ciğere ulaştırırsa sakıncası yoktur. Tadı damağa ulaşsa da göz ve kulağa dökülen damlaların sakıncası yoktur. Boğaza ulaşmadıkça buruna dökülen damlaların da sakıncası yoktur.

5- Oruçlu kimse, dişlerinin arasında kalmış olan yemek kırıntısını kasten yutarsa, orucu batıl olur.

6- Oruç tutmak isteyen kimsenin, sabah ezanından önce dişlerinin arasını [kürdan veya herhangi bir şeyle] temizlemesi gerekmez. Dişlerinin arasında kalan yemek kırıntılarının gündüz boğazına kaçacağını bilen kimse, dişlerini temizlemelidir.

7- Tükürüğü yutmak, ekşi ve benzeri şeyleri düşünmek suretiyle ağızda toplanmış olsa bile, orucu batıl etmez.

8- Ağız boşluğuna inmediği sürece sümüğü yutmanın sakıncası yoktur. Ama ağız boşluğuna inerse, müstehap ihtiyat gereği yutulmamalıdır.

9- Oruçlu bir kimse, aşırı susuzluktan dolayı ölmekten, herhangi bir zarara uğramaktan veya tahammul edemeyeceği bir zorluğa düşmekten korkarsa, bu durumlardan kurtulacak miktarda su içebilir; hatta ölüm ve benzeri şeylerden korkması durumunda su içmesi farzdır. Fakat bu durumda orucu batıl olur. Ramazan ayı içerisinde olursa, farz ihtiyat gereği ondan fazla içmemelidir ve günün geride kalan kısmında orucu bozan şeylerden de sakınmalıdır.

10- Bebekler ya da kuşlar için yiyecek maddeleri çiğnemek veya yemeğin tadına bakmak gibi genelde boğaza ulaşmayan bir işi yapmak, tesadüfen elde olmaksızın boğaza bir şey kaçsa bile, orucu bozmaz. Ama eğer insan önceden boğazına bir şeyler kaçacağını bilirse, boğaza kaçmasıyla orucu bozulur ve üzerine kaza ile birlikte keffaret de lâzım gelir.

11- İnsanın zaaf ve dayanıksızlık sebebiyle orucu bozması caiz değildir. Fakat zaafı genelde tahammül edilmeyecek derecede olursa, orucu bozmasının sakıncası yoktur.

2) Cinsel İlişkide Bulunmak

1- Cinsel ilişkide bulunmak, meni gelmese ve erkeklik organı yalnızca sünnet mahalli kadar dâhil olsa bile, orucu bozar.

2- Eğer sünnet mahalli miktarından daha az bir kısmı dâhil olur ve meni de gelmezse, oruç bozulmaz. Ancak, erkeklik organında sünnet yeri olmazsa, az bir miktarının dâhil olmasıyla da orucu bozulur.

3- Bilerek cima yapmak isteyen ve sünnet mahalli kadarının dâhil olup olmadığından şüphe eden 1551. meseleye müracaat ederek hükmü öğrenebilir. Orucu bozan bir şey yapmamışsa, keffaret farz olmaz.

4- Ramazan ayında oruçlu olduğunu unutarak veyahut hiçbir ihtiyar ve iradesi kalmayacak şekilde başkasının zorlamasına maruz kalarak cinsel ilişkide bulunan kimsenin orucu bozulmaz. Ancak ilişki hâlinde oruçlu olduğunu hatırlar veyahut artık zorlama söz konusu olmazsa, ilişki hâlinden hemen uzaklaşmalıdır. Aksi taktirde orucu batıl olur.

3) İstimnâ (=Mastürbasyon)

1- Eğer oruçlu bir kimse, istimnâ yaparak kendisinden meni getirirse, orucu batıl olur.

2- Elinde olmaksızın oruçlu kimseden meni gelirse, orucu bozulmaz.

3- Oruçlu bir kimse, gündüz uyuduğu takdirde ihtilâm olacağını, yani uykuda kendisinden meni geleceğini bilse ve uyumadığı takdirde zahmete düşmeyeceğini bilse dahi uyuyabilir. Böyle bir kimse uyur ve ihtilâm da olursa, orucu bozulmaz.

4- Oruçlu kimse, meni gelirken uykudan uyanırsa, meninin dışarı çıkmasını önlemesi gerekmez [orucu da bozulmaz].

5- Oruçlu bir kimse, ihtilâm olduktan sonra, idrar yaptığı takdirde mecrada kalan meninin dışarı çıkacağını bilirse bile, idrar yapabilir.

6- İhtilâm olan oruçlu bir kimse, mecrada meninin kaldığını ve gusül etmeden önce idrar yapmadığı takdirde guslettikten sonra meninin dışarı çıkacağını bilirse, müstehap ihtiyat gereği gusülden önce idrar yapmalıdır.

7- Meni getirmek kastıyla bir iş yapan oruçludan meni gelmezse, ikinci defa niyet etmezse orucu bozulur. Yeniden niyet ederse, farz ihtiyat gereği orucu tamamlayıp sonradan da kazasını etmelidir.

8- Meni getirmek kastı olmaksızın, örneğin eşiyle oynayıp şakalaşan oruçlu bir kimse, meni gelmeyeceğine emin ise, tesadüf eseri meni çıksa da, orucu sahihtir. Emin değilse, meni gelmesi halinde orucu batıl olur.

4) Allah'a ve Peygamber'e (s.a.a) Yalan İsnatta Bulunmak

1- Oruçlu kimse, sözle, yazıyla, işaretle veya diğer herhangi bir şeyle Allah'a, Hz. Peygamber'e (s.a.a) ve Hz. Peygamber'in halifeleri olan Ehlibeyt İmamlarına bilerek yalan isnatta bulunursa, ondan sonra hemen, "Yalan söyledim." dese veya tövbe etse bile, farz ihtiyat gereği orucu batıl olur. Yine müstehap ihtiyat gereği Hz. Fâtımat'üz-Zehrâ (s.a), diğer peygamberler ve onların vasîleri de aynı hükümdedirler.

2- Bir kimse, doğru veya yalan olduğunu bilmediği bir hadisi nakletmek isterse, farz ihtiyat gereği o hadisi direkt olarak Peygambere (s.a.a) ve İmamlara (a.s) isnat etmemelidir.

3- Doğruluğuna inandığı bir sözü, Allah'tan veya Resul-i Ekrem'den (s.a.a) naklettikten sonra yalan olduğunu anlayan bir kimsenin orucu bozulmaz.

4- Allah'a ve Peygamber'e (s.a.a) yalan isnat etmenin orucu bozduğunu bilen bir kimse, yalan olduğuna inandığı bir şeyi onlara isnat ettikten sonra, söylediği şeyin doğru olduğunu anlarsa, farz ihtiyat gereği orucunu tamamlamalı ve daha sonra kazasını da tutmalıdır.

5- Başkasının uydurduğu bir yalanı bilerek Allah'a, Resul-i Ekrem'e (s.a.a) veya Masum İmamlara (a.s) isnat edenin farz ihtiyat gereği orucu batıl olur. Ancak, o yalanı uyduran şahsın dilinden aktarmasında herhangi bir sakınca yoktur.

6- Oruçlu bir kimseye, "Resulullah (s.a.a) böyle bir şey buyurmuş mudur?" diye sorduklarında, "hayır" demesi gereken yerde kasten, "Evet" veya "evet" demesi gereken yerde kasten, "Hayır" derse, farz ihtiyat gereği orucu batıl olur.

7- Bir kimse, Allah-u Tealâ'nın veya Resul-i Ekrem'in (s.a.a) doğru olan bir sözünü naklettikten sonra, "Yalan söyledim." der veya gece onlara bir yalan isnat edip, oruçlu olduğu yarınki günde, "Dün gece söylediğim doğrudur." derse, farz ihtiyat gereği orucu batıl olur. Ama eğer demekten maksadı, bu sözü gerçekten söylediğini bildirmek olursa, batıl olmaz.

5) Boğaza Yoğun Toz Kaçırmak

1- İster un gibi yenmesi helâl olan bir şeyin tozu olsun, ister toprak gibi yenmesi haram olan bir şeyin tozu olsun, boğaza yoğun toz kaçırmak, farz ihtiyat gereği orucu batıl eder.

2- Yoğun olmayan tozun boğaza kaçması, orucu bozmaz.

3- Rüzgar vesilesiyle yoğun toz oluşur ve insan dikkat etmesi gerektiğini bildiği halde dikkat etmez ve boğazına ulaşırsa, farz ihtiyat gereği orucu batıl olur.

4- Oruçlu kimse, farz ihtiyat gereği sigara, tömbeki ve benzeri şeylerin dumanını da boğazına kaçırmamalıdır.

5- Dikkatsizlik sonucu toz, duman ve benzeri bir şey ağza kaçırıldığı takdirde, eğer boğaza ulaşmayacağı kesin olarak biliyor idiyse, orucu sahihtir. Ama ulaşmayacağını zannederek dikkatsizlik yapmışsa, o günün orucunu kaza etmesi daha iyidir.

6- Oruçlu olduğunu unuttuğundan dolayı tozu yutmaktan çekinmez veya elinde olmaksızın toz-toprak ve benzeri bir şey boğazına kaçarsa, orucu batıl olmaz.

7- Kafanın tamamını suya daldırmak orucu bozmaz ama bu iş şiddetle mekruhtur.

6) Cünüp, Hayız ve Nifas Hâllerinde Sabahlamak

1- Cünüp olan kimse, [ramazan ayında] sabah ezanına kadar kasten gusül etmez veya vazifesi teyemmüm etmek olan kimse kasten teyemmüm etmezse, o günün orucunu tamamlamalı ve onun yerine başka bir oruçta tutmalıdır. O günün kaza mı yoksa ceza mı olduğu belli olmadığından, hem ramazan ayının o günkü orucunu hem de onun yerine tuttuğu orucu, boynunda olan vazife niyetiyle ( ma fi zimme) yerine getirmeli, kaza niyeti de etmemelidir.

2- Ramazan ayı orucunun kazasını tutmak isteyen kimse, bilerek sabah ezanına kadar cünüp kalırsa, o günün orucunu tutamaz. Bilerek olmazsa tutabilir, fakat ihtiyat tutulmamasındadır.

3- Ramazan ayı orucu ve kazası dışında -farz ve müstehap oruçlarda- cünüp olan kimse, sabah ezanına kadar bilerek cünüp halinde kalırsa, o günün orucunu tutabilir.

4- Ramazan ayı gecesinde cünüp olan kimse, bilerek gusletmez ve vakit daralırsa, teyemmüm alarak orucunu tutmalıdır, tutuğu oruç da sahihtir.

5- Eğer cünüp olan kimse, ramazan ayında gusletmeyi unutur ve bir gün sonra hatırlarsa, o günün orucunu kaza eder. Ama eğer birkaç gün sonra hatırlarsa, cünüp hâlinde tuttuğunu kesin olarak bildiği günlerin orucunu kaza etmelidir. Meselâ cünüplü iken üç gün mü, yoksa dört gün mü oruç tuttuğunu bilmezse, üç günün orucunu kaza etmesi gerekir.

6- Ramazan ayı gecesinde gusül veya teyemmümden hiçbiri için vakti olmayan kimse kendisini cünüp ederse, orucu batıl olduğu gibi üzerine kaza ve keffaret de farz olur.

7- Gusül etmek için vaktin olmadığını bildiği halde kendini cünüp eder ve teyemmüm alırsa veya vakti olduğu halde bilerek guslü geciktirir ve vakit daralır bu yüzden de teyemmüm alırsa, günahkâr olmakla birlikte orucu sahihtir.

8- Ramazan ayı gecesinde cünüp olan kimse, uyuduğu zaman sabah ezanına kadar uyanamayacağını bilirse, farz ihtiyat gereği uyumamalıdır. Ama eğer uyur ve sabaha kadar da uyanmazsa, o günün orucunu tamamlamalıdır. Ayrıca hem kaza, hem de keffaret farz olur.

9- Cünüp olan bir kimse, ramazan ayı gecesinde uyuduktan sonra uyanır ve tekrar uyuduğunda sabah ezanından önce gusletmek için uyanacağına ihtimal verirse, tekrar uyuyabilir.

10- Ramazan ayı gecesinde cünüp olan ve uyuduğu takdirde sabah ezanından önce uyanacağına emin olan bir kimse, uyandıktan sonra gusletmeyi kararlaştırıp bu kararla uyur ve sabah ezanına kadar da uyanamazsa, orucu sahihtir.

11- Ramazan ayı gecesinde cünüp olur ve ezandan önce uyanacağına emin olmadan uyursa, uyandığında gusletmesinin gerektiğinin farkında olmazsa, uyur ve sabah ezanına kadar da uyanmazsa, ihtiyat gereği orucunu kaza etmesi farzdır.

12- Ramazan ayı gecesinde cünüp olan ve uyuduğunda sabah ezanından önce uyanacağını bilen veya ihtimal veren bir kimse, uyandıktan sonra gusletmek istemediği halde uyur ve [sabah ezanına kadar da] uyanmazsa, o günün orucunu tamamlamalıdır. Orucun kazası ve keffareti de farz olur. Ayrıca kalktıktan sona gusül alıp almama konusunda tereddütte olan kimse için de, farz ihtiyat gereği hüküm aynıdır.

13- Ramazan ayı gecesinde cünüplü iken uyuyup sonra uyanan kimse, ikinci kez uyuduğunda sabah ezanından önce uyanacağını bilir veya ihtimal verirse, eğer gusletmek kararıyla tekrar uyur ve sabah ezanına kadar uyanmazsa, o günün orucunu kaza etmelidir. İkinci kez uykudan uyanıp, üçüncü kez uyuyan kimsede de hüküm aynen geçerlidir ve ihtiyat gereği keffaret vermesi müstehaptır.

14- İnsanın ihtilâm olduğu uyku birinci uyku sayılır. Şu halde uyandıktan sonra yeniden yatar ve sabah ezanına kadar uyanamazsa, bir önceki meselede denildiği gibi, o günün orucunu kaza etmelidir.

15- Ramazan günü içinde ihtilâm olan kimsenin hemen gusletmesi farz değildir.

16- Ramazan ayında sabah ezanından sonra uyanıp, ihtilâm olduğunu gören kimse, ezandan önce ihtilâm olduğunu bilse dahi orucu sahihtir.

17- Ramazan ayının orucunu kaza etmek isteyen bir kimse, sabah ezanından sonra uyanır, cünüp olduğunu görür ve sabah ezanından önce cünüp olduğunu bilirse, o günü, ramazan ayı orucunun kazası niyetiyle oruç tutabilir.

18- Sabah ezanından önce hayız veya nifas kanı kesilen ama bilerek gusletmeyen veya vazifesi teyemmüm olduğu hâlde bilerek teyemmüm etmeyen kimse, o günün orucunu tamamlamalı, kazasını da tutmalıdır. Ramazan ayı orucunun kazasını tutarken bilerek gusül veya teyemmüm etmezse, farz ihtiyat gereği o gün oruç tutamaz.

19- Sabah ezanından önce hayız veya nifas hâlinden çıkan bir kadının, bilerek gusletmez ve vakit dar olursa, teyemmüm etmelidir, o günün orucu da sahihtir.

20- Sabah ezanından önce hayız veya nifas kanı kesilen bir kadın, gusül için vakit yoksa teyemmüm etmelidir. Fakat sabah ezanına kadar uyanık kalmasına gerek yoktur. Vazifesi teyemmüm olan cünüp kimse için de hükmü aynıdır.

21- Ramazan ayında sabah ezanına yakın bir zamanda hayız veya nifas kanı kesilen kadının gusül ve teyemmümden hiçbirisi için vakti olmazsa, orucu sahihtir.

22- Eğer kadın sabah ezanından sonra hayız veya nifas kanından temizlenir ya da günün ortasında hayız veya nifas kanı görürse, akşama yakın bir zamanda olsa bile orucu batıl olur.

23- Hayız veya nifas guslünü unutup, bir veya birkaç gün sonra hatırlayan kadının tuttuğu oruçlar sahihtir.

24- Ramazan ayında sabah ezanından önce hayız veya nifas kanı kesilen bir kadın, ihmalkârlık sonucu sabah ezanına kadar guslü terk eder ve vakit daraldıktan sonra da teyemmüm etmezse, o günün orucunu tamamlamalı ve kazasını da tutmalıdır. Fakat gusletmemesi ihmalkârlıktan kaynaklanmaz da örneğin, hamamın kadınlar için belirlenen saatini bekleme zorunda kaldığından kaynaklanırsa, böyle bir durumda üç defa uyuyup, ezana kadar gusletmese bile, teyemmüm etmede ihmalkârlık etmezse orucu sahihtir.

25- Çok istihaze gören bir kadın, ayrıntıları 394. meselede açıklanan hükümlere göre gusüllerini yapmasa da, orucu sahihtir. Aynı şekilde orta istihazede gusül etmese de orucu sahihtir.

26- Kendi bedeninin herhangi bir yerini ölünün bedeninin herhangi bir yerine dokunduran kimsenin üzerine "Ölüye dokunma guslü" farz olsa dahi gusletmeden oruç tutabilir. Hatta oruçlu olduğu hâlde bile meyyite dokunmakla orucu batıl olmaz.

7) Tenkıye Yapmak

1617- Akıcı şeyle tenkıye yapmak, çaresizlikten ve tedavi için olsa dahi orucu batıl eder.

8) Kusmak

1- Oruçlu kimsenin bilerek kusması -hastalık veya benzeri bir sebepten dolayı olsa dahi- orucu batıl eder. Fakat yanılarak veya elinde olmaksızın kusmanın oruç için herhangi bir sakıncası yoktur.

2- Ramazan ayı gecesinde belirli bir şeyi yediği takdirde, gündüz elinde olmaksızın kusacağını bilen kimsenin orucu sahihtir.

3- Kusmasını önleyebilen oruçlu kimsenin, durum kendi halinde ortaya çıkmışsa, önlemesine gerek yoktur.

4- Oruçlu kimsenin boğazına sinek kaçarsa, bakılır: Eğer yutulmasına "onu yedi" denmeyecek kadar aşağıya inmişse, dışarı çıkarması gerekmez ve orucu da sahihtir. Fakat bu miktar kadar aşağıya inmemişse, kusarak orucunun bozulmasına sebep olsa bile onu dışarı çıkarmalıdır. Fakat kusmanın zararı veya çok fazla zahmeti olursa hüküm değişir. Kusmaz ve yutarsa orucu batıl olur. Aynı şekilde kusarak dışarı çıkarsa da orucu batıl olur.

5- Bir kimse yanılarak bir şeyi yutar ve midesine ulaşmadan oruçlu olduğunu hatırlarsa, eğer mideye indirmesine "onu yedi" denilmeyecek kadar aşağı inmişse, dışarı çıkarması gerekmez ve orucu sahihtir.

6- Geğirdiği zaman boğazından bir şey geleceğini kesin olarak bilen kimse, kustu denilecek şekilde olursa, kasten geğirmemelidir. Fakat bir şeyin geleceğini kesin olarak bilmezse, geğirmenin sakıncası yoktur.

7- Geğirti sonucu oruçlu kimsenin kendiliğinden boğazına veya ağzına bir şey gelirse, onu dışarı atmalıdır. Ancak elinde olmaksızın mideye inerse, orucu sahihtir.

ORUCU BOZAN ŞEYLERİN HÜKMÜ

1- Oruca aykırı olan işlerden birini bilerek ve isteyerek yapmak orucu bozar; ama bu iş bilerek yapılmazsa, oruç bozulmaz. Fakat cünüp olan bir kimse uyur ve 1602. hükümde açıklandığı üzere sabah ezanına kadar da gusletmezse, orucu batıldır. Ama eğer insan, orucu batıl eden şeylerden bazısının orucu batıl ettiğini bilmezse, öğrenme imkânı olmayan biri olur ve bu konuda şüphesi de olmaz veya şer’i bir delile dayanarak o işi yaparsa -yemek, içmek ve cima hariç- diğer şeylerde orucu batıl olmaz.

2- Orucu batıl eden işlerden birini yanılarak yaptıktan sonra, orucun bozulduğunu zannederek o işlerden birini yeniden yaparsa, önceki meselenin hükmü uygulanır.

3- Boğazına zorla bir şey dökülen oruçlunun orucu bozulmaz. Fakat "Yemek yemediğin takdirde malına veya canına zarar vereceğiz." diyerek oruçlu kimseyi yemeye, içmeye veya cimaya zorlarlarsa oruçlu, zararı önlemek için [kendi eliyle] bir şey yerse, orucu batıl olur. Üsteki üç şeyin dışında da, farz ihtiyat gereği orucu batıl olur.

4- Oruçlu kimsenin, boğazına zorla bir şey dökeceklerini veya orucunu bozmaya mecbur edeceklerini bildiği bir yere gitmesi caiz değildir. Fakat gider ve orucunu bozmaya mecbur ederler, o da kendi eliyle bir şey yiyerek orucunu bozarsa, orucu batıl olur. Aynı şekilde zorla boğazına bir şey dökerlerse, farz ihtiyat gereği orucu batıl olur.

ORUÇLU İÇİN MEKRUH OLAN ŞEYLER

1- Oruçluya bazı şeyler mekruhtur. Onlardan bir kısmı şöyledir:

1) Göze ilâç damlatmak. Tesiri (tadı veya kokusu) boğaza gidecek şekilde sürme çekmek.

2) Kan aldırmak ve hamama girmek gibi oruçluyu zaafa uğratan (=güçsüz duruma düşüren) bir iş yapmak.

3) Enfiye çekmek. Eğer tesirinin boğaza ulaşacağı bilinmezse, [mekruhtur;] ama boğaza ulaşacağı bilinirse, caiz değildir.

4) Güzel kokulu bitkileri koklamak.

5) Kadının suyun içinde oturması.

6) Fitil kullanmak.

7) Üzerindeki elbiseyi ıslatmak.

8) Diş çektirmek ve ağzın kanamasına sebep olan herhangi bir iş yapmak.

9) Islak olan bir misvakı kullanmak.

10) Sebepsiz yere su veya akıcı bir şeyi ağza almak. Ayrıca insanın, meni getirme kastı olmaksızın kendi hanımını öpmesi veya şehvetini uyandıracak bir iş yapması.