ABDULLAH-İ AFİF'İN CESARET VE ŞEHADETİ

Ondan sonra İbn-i Ziyad minbere çıkıp Allah'a hamd-u senâ etti ve şöyle dedi: "Allah'a şükürler olsun ki hakkı aşikar kıldı, emir'ul müminin Yezit ve dostlarına yardım etti. Yalancı oğlu yalancı Hüseyin b. Ali'yi öldürdü." Bunu söyleyince Azd kabilesinden Abdullah b. Afif ayağa kalktı -Abdullah iyi şialardan ve zahidlerden idi. Sağ gözünü Sıffın ve sol gözünü de Cemel savaşında kaybetmişti. Küfe'nin Mescid-i Azam'ına kapanmıştı ve hergün gecelere kadar orada namaz kılardı- ve söze başladı. Abdullah: Ey Mervane'nin oğlu, yalancı sensin, babandır, seni Küfe'ye vali yapan ve babasıdır. Ey Allah'ın düşmanı, enbiyanın evlatlarını öldürüp sonra da müslümanların minberine çıkarak nasıl bu sözleri söylersin? İbn-i Ziyad -öfkelenerek-: Bunları kim söyledi?  Abdullah: Ey Allah'ın düşmanı, bendim söyleyen. Allah'ın her türlü pislikten arındırdığı Resulullah'ın (s) Athar Ehl-i Beyt'ini öldürüyor ve bununla da müslüman olduğunu mu sanıyorsun? Ensar ve Muhacirlerin evlatları nerdeler? Peygamberin, melun ve melunun oğlu diye adlandırdığı bu habisten neden gelip intikam almıyorlar? İbn-i Ziyad -çıldırmışçasına hiddetlendi-: Abdullah'ı yanıma getirin. Usta korumalar her taraftan Abdullah'ı çevreleyerek yakaladılar. Abdullah'ın amcaoğulları olan Azd kabilesinin büyükleri yerlerlerinden fırlayarak onu korumların elinden kurtardılar. Mescidden çıkarıp evine götürdüler. İbn-i Ziyad: "Azdli körün evine gidin, Allah gözünü kör ettiği gibi kalbini de kör etsin onun ve bulup yanıma getirin" dedi. Bir grup kalkıp gittiler. Azd kabilesi bu haberi duyunca bir araya geldi ve Abdullah'ı korumak için Yemen kabileleri de onlara katıldı. İbn-i Ziyad bu direnişi duyunca Muzr kabilelerini topladı ve Muhammed b. Eş'as komutasında onlarla savaşmaya gönderdi. Çetin bir savaş başladı ve bazı insanlar öldü. İbn-i Ziyad'in ordusu Abdullah'ın evini ele geçirdiler. Kapıyı kırarak içeri girdiler. Abdullah'ın kızı "Babacığım, düşman eve girdi" diye bağırdı. Abdullah "Korkma kılıcımı ver" dedi. Kızı kılıcını getirip verdi, Abdullah kendini savunurken şu beyitleri okuyordu: "Ben fazilet sahibi temiz Afif'in oğluyum. Şeyhimin Afif'i ve Ümmü Amir'in oğluyum. Nicelerinizin derisini yüzüp atmışım, namus için savaşmışım sizinle." Abdullah'ın kızı dedi: "Babacığım, keşke ben de erkek olsaydım ve senin yanında, Peygamberin ıtretini öldüren bu zalimlere karşı savaşsaydım." İbn-i Ziyad'ın ordusu her taraftan saldırıyor ve Abdullah da kendini savunuyordu. Abdullah'ın kızı da düşmanın ne yönden saldırdığını babasına haber veriyordu. Bilahare düşman saldırısını her yönden başlatıp muharasa etti. Abdullah'ın kızı "Yalnız ve  kimsesiz babamın işi zorlaştı" dedi. Abdullah kılıcını etrafında döndürüyor ve diyordu: "Andolsun ki gözlerim bir açılsa işiniz çok zor olacaktır." Akibet İbn-i Ziyad'ın adamları onu yakalayarak İbn-i Ziyad'ın yanına götürdüler. İbn-i Ziyad -onu görünce-: Hamdolsun Allah'a ki seni zelil etti. Abdullah: Ey Allah'ın düşmanı, Allah niye zelil etsin ki beni? İbn-i Ziyad: Ey Allah'ın düşmanı, Osman b. Affan hakkında ne düşünüyorsun? Abdullah -İbn-i Ziyad'a küfretti-: Ey Beni İlac'ın kölesi ve ey Mercane'nin oğlu, Osman'dan sana ne? Eğer kötü ettiyse, Allah kendi hakkının velisidir ve onlarla Osman arasında hak ve adalet üzere hükmedecektir. Sen kendi hakkında, baban, Yezit ve babası hakkında sor. İbn-i Ziyad: Andolsun ki hiç birşey sormayacağım ve ölüm şerbetini içireceğim sana. Abdullah -Allah'a hamdederek-: Sen doğmadan önce bana şehadet nasib etmesini istiyordum Allah'tan, hem de en melun insanın eliyle. Fakat her iki gözümü de kaybedince şehid olmaktan naümid olmuştum. Şimdi Allah'a hamdediyorum ki meyusluktan sonra beni amacıma ulaştırdı ve eski duamı kabul ettiğini gösterdi bana. İbn-i Ziyad'ın emriyle Abdullah öldürüldü ve bedeni Küfe sokaklarının birinde darağacına asıldı. Ubeydullah İbn-i Ziyad Yezit'e bir mektup yazarak Hüseyin'in öldürüldüğünü ve ailesinin de esir edildiğini bildirdi. Aynı muhtevalı bir mektubu da Medine valisi Amr b. Said b. As'a yazdı. Amr b. Said İbn-i Ziyad'ın mektubunu okuduktan sonra minbere çıkıp hutbe okudu ve Hüseyin'in (a) şehid olduğuu duyurdu halka. Beni Haşim bunu duyunca feryad etti ve matem meclisleri düzenlediler. Akil b. Ebi Talib'in kızı Zeyneb ağlıyor ve şöyle diyordu: "Peygamber, 'Siz ümmetlerin sonuncusuydunuz ne yaptınız ıtretime, Ehl-i Beyt'ime. Halbuki benden sonra ehl-i beyt'ime kötü danvranmayasınız diye size nasihat etmiştim' derse ne cevap  verecekler." O gün akşam olunca Medine halkı gaybden bir ses duydular. Münadi şöyle nida ediyordu:

"Ey cehalet yüzünden Hüseyin'i öldürenler, azap ve bedbahtlıkla müjdeleniyorsunuz. Bilmiş olun ki, göklerdeki peygamberler, nebiler ve şehidler sizi telin etmekte. Süleyman b. Davud, Musa b. İmran ve İsa b. Meryem size lanet ediyor."