MÜSLİM'İN HANİ'YE SIĞINMASI

Müslim b. Akil İbn-i Ziyad'ın Küfe'ye geldiği haberi duyunca, kendisinin Kufe'de olduğundan haberdar ve kendisine engel olabileceğini düşünerek Muhtar'ın evinden çıkıp Hani b. Urve'nin evine gitti. Hani Müslim'i evine aldı. O günden sonra şialar onun evine gelip gitmeye başladılar. İbn-i Ziyad da Müslim'in yerini bulabilmek için casuslar görevlendirdi. Müslim'in, Hani'nin evinde saklandığını öğrenince Muhammed b. Eş'as, Esma b. Harice ve Amr b. Haccac'ı çağırarak onlara dedi: "Neden Hani bizi görmeye gelmiyor?" "Bilmiyoruz, dediler; ancak Hani'nin hastalandığını söylüyorlar." İbn-i Ziyad: "İyileştiğini duydum, evinin kapısının arkasında oturuyormuş. Eğer hasta olduğunu bilseydim, görüşüne giderdim. En iyisi siz gidin, bizim hakkımızı zayi etmemesini ve görüşümüze gelmesini söyleyin. Ben, onun gibi Arap büyüklerinden olan birinin benden uzak durmasını ve hakkının heba olmasını istemem" dedi. Bu üç kişi gecenin girmesiyle Hani'nin evine gelip dediler: "Neden valiyi görmeye gelmiyorsun? Oysa ki o senin durumunu sordu ve eğer dedi, hasta olduğunu bilsem görüşüne giderim." Hani, "Hasta olduğum için gelemedim"

dedi. Cevaben dediler ki İbn-i Ziyad, geceleri evinin kapısının arkasında oturduğunu öğrenmiş ve görüşüne gitmediğinden dolayı da sana kırgındır. Güç sahibi biri, senin gibi kabilesinin büyüğü olan kimsenin itinasızlığına tahammül edemez. Biz seni ant veriyoruz, giyin-kuşan birlikte onu görmeye gidelim." Hani elbisesini giyip bineğine bindi ve beraberce gittiler. Emirlik sarayına yaklaştıklarında, acı olayların kendisini beklediğini hissediyor gibiydi. Bu yüzden Hisan b. Esma b. Harice'ye "Ey

kardeşimin oğlu, andolsun Allah'a ben bu İbn-i Ziyad'dan korkuyorum. Sen ne düşünüyorsun?" dedi. Andolsun Allah'a, amcacığım dedi, ben senin açından hiç korkmuyorum ve sen de bu düşünceleri kafandan çıkar. Ancak Hisan, İbn-i Ziyad'ın neden Hâni'yi çağırdığını bilmiyordu. Hani beraberindeki kişilerle İbn-i

Ziyad'ın yanına geldi. Ubeydullah b. Ziyad Hani'yi görünce "Hain kendi ayaklarıyla sana geldi." dedikten sonra yanında bulunan Şureyh-i Gâzi'ye dönerek Hani'ye işaretle Amr b. Ma'di Kerb-i Zübeydi'nin şiirini okudu ve şunu anlatmak istedi: Ben Hani'nin yaşamasını istiyorum, o ise evinde oturmuş benim aleyhimde komplo kuruyor. Hani, ne demek istiyorsun? dedi. İbn-i Ziyad "sus, dedi, emir'ül müminin ve Müslümanlar aleyhinde evinde dönen dümen nedir? Müslim b. Akil'i evine

getirir ve onun için silah ve savaşçı tedarik eder ve komşularının evinde saklarsın öyle mi? Bunları bilmediğimi mi sanırsın? Hani, ben dedi, böyle birşey yapmamışım. İbn-i Ziyad, "Sen bunları  yapmışsın" dedi. Hani yine inkar etti. İbn-i Ziyad "Kölem Makil'isesleyin" dedi. Makil, İbn-i Ziyad'ın kölesiydi, Müslim ve adamları hakkında birçok bilgi edinmiş ve onların birçok sırrını çözmüştü.  Makil gelip İbn-i Ziyad'ın yanında durdu. Hani onu görünce casus  olduğunu anlayınca "Ey emir, Müslim'i ben davet etmedin, onun kendisi benim evime sığındı ve ben de onu reddedemedim. Bu yüzden onu ağırlamak ve korumak benim görevim. Madem

bundan haberin olmuş, izin ver gidip evimden çıkmasını isteyeyim ve böylece de yüklendiğim sorumluluktan çıkmış olurum. İbn-i Ziyad "Andolsun Allah'a, Müslim'i buraya getirmeden benim yanımdan ayrılamazsın." dedi. Hani "Andolsun Allah'a, onu buraya getirmem, öldüresin diye misafirimi sana teslim etmem" dedi.

İbn-i Ziyad: Andolsun Allah'a, onu burada hazır etmelisin. Hani: Andolsun Allah'a, onu getirmem. Müslim b. Amr-i Bahili, Ey Emir, Hâni'yle yalnız kalmak ve

birşey söylemek istiyorum. Dedi ve Hâni'yi alıp dar-ul emarenin bir köşesine götürdü. İbn-i Ziyad onları görüyor ve yüksek sesle konuştuklarını duyuyordu.

Müslim b. Amr-i Bahili: Ey Hani, seni Allah'a ant veriyorum, kendi ölümüne sebep olma ve kabileni de belaya salma. Andolsun Allah'a, ben seni ölümden kurtaracağım. Müslim b. Akil bunların amcaoğludur, onu öldürmez ve zarar vermezler. Onu teslim et. Bu, sana ne ayıp getirir ne de horlanmana sebep olur.

Çünkü sen onu sultana teslim etmiş olursun ve sultana teslim etmek de ayıp değildir. Hani: Andolsun Allah'a, bu rezillik ve aşağılık getirir. Benim emanımda, misafirim ve Peygamberin evladının elçisi olan birini düşmana teslim etmek benim için bir lekedir, ayıptır. Oysa ki ellerim sağlam ve bir hayli de dostum var. Hatta kimse yardım etmese ve yalnız kalsam dahi, ölürüm de onu teslim etmem. Müslim b. Amr Hâni'yi yemin vermeye başlayınca Hani, andolsun Allah'a, dedi, onu İbn-i Ziyad'a teslim etmem. İbn-i Ziyad bunu duydu. İbn-i Ziyad, Onu yanıma getirin. Yanına götürdüler, İbn-i Ziyad yeniden söze başladı: Andolsun Allah'a, Müslim'i buraya getirmelisin, aksi taktirde başını bedeninden ayırırım. Hani: Eğer bunu yapacak olursan, evinin etrafı kılıçlarla çevrilir. İbn-i Ziyad: Bre zavallı, beni kılıçlarla mı korkutuyorsun? Hani kabilesinden olan adamların onun sesini duyuyor olduklarını sanıyordu. Ubeydullah İbn-i Ziyad "Onu yanıma getirin" dedi. Yanına götürdüler. Elindeki çubukla Hani'nin alnına, burnuna ve yüzüne vurmaya başladı. O kadar vurdu ki burnu kırıldı, elbiseleri kana bulandı. Alnından ve yüzünden ayrılan et parçaları sakalına sarktı ve sonunda İbn-i Ziyad'ın elindeki çubuk kırıldı. Hani elini uzatıp nöbetçilerden birinin kılıcını aldı ama nöbetçi sıkıca tuttu onu. İbn-i Ziyad, "Onu tutun" diye bağırdı. Hani'yi tutup sürüklediler ve odalardan birine kapattılar. İbn,i Ziyad'ın emriyle birçok nöbetçi dikildi kapıya. Bu arada Esma b. Harice ve bir görüşe göre de Hisan b. Esma yerinden kalkıp dedi "Ey emir, sen bize Hani'yi getirmemizi emrettin ve biz de getirdik. Yüzünü parçaladın, burnunu kırdın ve sakalını kanıyla boyadın, onu öldürebileceğini mi sanıyorsun?" İbn-i Ziyad öfkelendi ve "Sen de bizim yanımızda kalacaksın" dedi. O kadar dövüldü ki sonunda susmak zorunda kaldı. Daha sonra onu bağladılar ve sarayın bir köşesine hapsettiler. Kendini bu halde görünce "İnna lillahi ve inna ileyhi raciüne" dedi. Sanki birden saraya girmeden önce Hani'nin söylediklerini hatırlar gibi oldu ve "Ey Hani, şimdi ben öldürüleceğimi sana söyleyebilirim." dedi. Amr İbn-i Haccac -kızı Rüveyha Hani'nin zevcesiydi- Hani'nin katledildiğini duyunca Mazhec kabilesini toplayarak dar'ül emareyi muhasara etti ve bağırdı: "Ben Amr İbn-i Haccac ve bunlar da Mazhec kabilesinin büyükleri ve süvarileri. Biz padişaha karşı muhalefet etmemiş ve müslümanların cemaatinden de ayrılmamışız. Ancak büyüğümüz ve efendimiz Hani'nin öldürüldüğünü duyduk." İbn-i Ziyad onların toplandığından ve sözlerinden haberdar olup Şureyh-i Gazi'ye "Git Hani'yi gör ve ölmediğini de kabilesine söyle" dedi. Şureyh gidip Hani'yi gördü  ve kabilesine dönüp öldürülmediğini söyledi. Mazhec kabilesi de bu haberle yetinerek dağıldılar.