Hz. Mehdi (a.s)’dan Nakledilen Bazı Dualar


Kur’an ve Sünnette yer alan delillerin yanısıra Ehl-i Beyt’i tanımanın yollarından biri de tevhit, nübüvvet, fıkıh, tefsir ve ahlak gibi çeşitli konularda onlardan bize ulaşan sözlerdir. Burada bu sözlerden bir bölümünü oluşturan dua ve münacatlara işaret etmek istiyoruz. Sahife-i Seccadiye, Mefatih-ul Cinan, Misbah-ul Muteheccid, İkbal-ul Ama’l ve Sahife-i Mehdiyye gibi kitaplarda kayıtlı olan bu duâlar incelendiğinde Ehl-i Beyt İmamlarının bu duâlarda tevhid, ahlakî erdemler, toplumsal ilişkiler ve insanî tekamül gibi konuları işlediklerini ve bu konularda fevkalade yüce bir öğreti ortaya koyduklarını görürüz.

Öyle ki, bu yüce öğretilerin örneğini Kur’an ve Peygamber sallâ’llâhu aleyhi ve alih’in sözlerinden başka hiç bir yerde bulamayız.

Bu, Ehl-i Beyt aleyhum’us-selâm’ın başkalarının asla kavuşamayacağı ilahî makamlara sahip olup Allah indinden verilen vehbi ilime sahip olduklarını ortaya koymaktadır.

Öte yandan Ehl-i Beyt İmamlarının bu duaları halka öğretmeleri onların insanları Allah yoluna hidayet etme ve terbiye etme vazifesini üstlendiklerini de gösterir. Çünkü bu dualar, hem öğreticidir hem de dolaylı pratik tavsiye ve telkinler içermesi, ruhta bıraktıkları köklü etki hasebiyle eğiticilik yönünden eşsiz bir önem ve özelliğe sahiptir.

Bizler bu duâları okumak ve yaşamakla Allah’a yaklaşabilir, yüce irfanî bilgilere erişebilir ve ruhî erdemlerimizi artırarak derunî çelişki yok edebiliriz.

Elbette, bu dualardan her biri insanın bulunduğu marifet ve kemallerden belli birine hitap etmekte ve eğiticilik yönünden belirli bir gayeyi gütmekteler. Kelime ve cümlelerin dizilişi ve duânın bölümleri arasındaki sıra, duâ edenin düzenli bir fikrî ve ruhî akımdan geçerek ruhî ve manevi kemal ve marifete ulaşmasını sağlayacak şekildedir. Bu yüzden bu dualardan daha iyi yararlanmak için kendi ruhî ve ahlakî yapımıza uygun bir duayı okumamız daha faydalı olur. Gerçi bu duaların her biri insan için sayısız faydaları içermektedir.

Bu duâların her birinin hangi gayeyle inşa olunduğunu ve ne gibi yüce öğretilere sahip olduğunu açıklamak uzun bir incelemeye konu olabilecek müstakil bir mevzudur. Bizim buradaki hedefimiz Ehl-i Beyt’in fazilet ve öğretileriyle aşina olmak isteyenlerin İmam Zeyn’ül-Abidin aleyhi’s-selâm’ın duâlarını içeren Sahife-i Seccadiye, Hz. Mehdi’ nin duâlarını içeren Sahife-i Mehdiyye’ye ve çeşitli İmamların duâlarını içeren İkbal-ul A’mal gibi kitaplara müracaat edebileceklerini dile getirmek ve bu dualardan bazı örnekler sunmaktır.

Burada yeri gelmişken Sorbon Üniversitesi Şia bilimcisi Prof. Henry Corbin’in Merhum Allame Tabatabaî ile iki yıllık müzakerelerinden sonra Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm’a inanmanın önemi ve Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm’ın duâları hakkındaki söz ve duygularını Merhum Allame Tabatabaî’den naklen zikretmek istiyoruz. Merhum Allame, Corbin hakkında şöyle diyor:

Corbin: “Dünyada canlı ve dinamik bir mezhep varsa o da Şiiliktir.” diyordu. “Çünkü Şia, yaşayan bir İmam’ın var olduğuna ve bunun gerekliliğine inanıyor. Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm inancı, Şiiliği sürekli canlı ve diri tutmaktadır.” diyordu. “Yahudilikte gayb alemiyle olan irtibat, Hz. Musa’nın ölümüyle kesildi; Hıristiyanlıkta Hz. İsa’nın ölümüyle bu bağ koptu; Müslümanların diğer fırkaları da Hz. Muhammed sallâ’llâhu aleyhi ve alih’in vefatıyla aynı duruma düştüler. Ama Şia, gayb alemiyle irtibatta olan “İmam” ve “Veli”nin sağ olması gerektiğine inanarak bu irtibatı sürekli korumuştur.” Corbin, özellikle Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm inancından çok etkilenmiş ve büyük bir ruhi inkılaba uğramıştır. Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm’dan nakledilen duaları içeren “Sahife-i Mehdiye” ile İmam Zeynül Abidin aleyhi’s-selâm’dan nakledilen duaları içeren “Sahife-i Seccadiye”yi çok okur ve onlardaki duaların yüce içeriklerinin etkisinde kalarak ağlardı.” [1]

Şimdi ise örnek olarak Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm’ın özel naipleri aracılığıyla müminlere öğrettiği dualardan bazı örnekleri birlikte okuyalım.
 

İftitah Duası

(Ramazan Ayının Gecelerinde Okunur)

Allahım, hamt ile seni sena etmeye başlıyorum; sen, kendi lütfünle doğru olanı yapmaya muvaffak kılansın,. Senin, af ve rahmette rahmet edenlerin en merhametlisi, ceza ve intikamda cezalandıranların en şiddetlisi, ululukta güçlülerin en büyüğü olduğuna yakin ettim.

Allahım, sana dua etme ve senden bir şey dileme hususunda bana izin verdin; Öyleyse ey işiten, övgülerimi işit; ey Rahim, çağrıma icabet et; ey bağışlayan, sürçmelerimi bağışla.

Ey Rabbim, nice gamları giderdin, nice zorlukları yok ettin, nice sürçmeleri affettin, nice rahmetler yaydın ve nice bela halkasını kırdın.

Hamt Allah’a ki, eş ve oğul edinmemiştir, saltanatta ortağı yoktur, kimseyi acze düştüğü için dost edinmemiştir ve o pek yücedir.

Bütün nimetleri için tüm övgülerle hamt olsun Allah’a. Hamt O Allah’a ki, saltanatında zıddı, işlerinde O’na karşı koyan yoktur.

Hamt yaratıklarında ortağı, azametinde bir benzeri olmayan Allah’a olsun. Hamt, emri mahlukat arasında apaçık, övgüsü aşikar, keremiyle izzeti belli, eli bağışa açık, rahmet hazineleri eksilmez, çok bağışı (ondan bir şey eksiltmeyip) sadece cömertlik ve keremini artıran Allah’a olsun. O çok izzetli ve çok bağışlayandır.

Allahım, ihtiyacım fazla olmasına rağmen çok kerem ve merha­metinden azını istiyorum; oysa ki, benim bu az merhamete ihtiyacım çoktur ve sen ezelden beri ondan müstağnisin. O merhametinle ihti­yacım karşılaman benim yanımda büyüktür; oysa o sana çok kolaydır.

Allahım günahımı affetmen, hatamdan geçmen, yaptığım zulmü bağışlaman, kötü amelimi örtmen, bilerek veya bilmeyerek işlediğim çok suçlara karşı hilimli davranman, senden layık olmadığım şeyleri istemeğe beni meyillendirdi. Sen ki, rahmetinden dolayı beni rızıklandırdın, kudretini bana gösterdin, çağrıma icabet ettiğini bana bildirdin; bundan dolayı güvenle seni çağırıyorum, korkmadan ve çekinmeden samimiyet ve ünsiyetle senden istekte bulunuyorum, her zaman isteğimi sana açıyorum.
 

İstediğim şeyleri geciktirdiğin takdirde, cahillikle darılıyorum. Oysa işlerin sonunu bildiğinden dolayı onları geciktirmen, be­nim için şayet daha hayırlıdır. O halde hakir olan şu kula, senden daha sabırlı ve kerim bir mevla olmaz.

Ey Rabbim, sen beni çağırıyorsun ben ise senden yüz çeviriyo­rum, sen bana muhabbet ediyorsun ben ise sana buğz ve inat ediyo­rum, sen kendini bana sevdirmek istiyorsun ben ise kabul etmiyo­rum; sanki benim sana bir üstünlüğüm vardır; bu nankörlüğüm, lü­tuf ve kereminle olan rahmet ve ihsanını benden alıkoymuyor. Öy­leyse cahil kuluna rahmet et, fazl ve ihsanınla bana bağışta bulun; şüphesiz sen çok bağışlayan ve kerimsin.

Hamt Allah’a ki, evrenin sahibi, gemiyi yürüten, rüzgarları estiren, sabahı karanlıktan yarıp çıkaran, din gününün (kıyamet gü­nünün) hakimi ve alemlerin Rabbidir.

Bilmesine rağmen yumuşaklığı; kudretiyle birlikte affı; gazabıyla birlikte büyük sabrı olan Allah’a hamt olsun, oysaki o, istediği her şeye kadirdir.

Hamt, yaratan, rızkı veren, sabahı karanlıktan yarıp çıkaran, celal ve ikram, fazl ve nimet sahibi olan Allah’adır; O, öylesine uzaktır ki, kimse onu görmez öylesine de yakındır ki, fısıltılara şahit olur; O, pek yüce ve uludur.

Hamt Allah’a ki, O’na denk olan, karşı koyan, O’na benzeyen ve O’na yardım eden birisi yoktur, izzetiyle izzetlileri mağlup etmiştir, azametliler onun azameti karşı­sında boyun eğmiştir. O kudretiyle istediğine yetişmiştir.

Hamt Allah’a ki, O’nu çağırdığımda icabet eder; O’na isyan et­tiğimde ayıplarımı örter, (verdiği nimetlere karşılık) O’na şükredemediğim halde bana büyük nimetler bağışlar. Bana nice değerli ni­metler bağışlamıştır, nice korkunç belalardan beni korumuş­tur, nice sevindirici olaylarla beni karşılaştırmıştır. O’na hamt ediyor ve tesbih ederek O’nu anıyorum.

Hamt Allah’a ki, O’nun perdesi yırtılmaz, (lütuf) kapısı kapan­maz, O’ndan bir şey dileyen reddedilmez, O’na ümit eden ümitsiz bırakılmaz.
 

Hamt Allah’a ki, korkanlara güven bağışlar, salihleri kurtarır, mustazafları yüceltir, müstekbirleri zelil kılar, padişahları helak eder ve diğerlerini onların yerine geçirir.

Hamt Allah’a ki, zorbaların (belini) kırar, zalimleri yok eder, kaçanları yakalar, zalimleri cezalandırır, imdat dileyenlerin imdadına yetişir, muhtaçların mercisi ve müminlerin güvencesidir.

Hamt Allah’a ki, O’nun korkusundan gök ve sakinleri titrer, yer ve ehli korkar, deniz ve derinliklerinde yüzmekte olanlar çalkalanır.

Hamt Allah’a ki, yaratır yaratılmamıştır; rızık verir rızıklanmamıştır; yedirir yedirilmemiştir; dirileri öldürür, ölüleri diriltir; kendisi her zaman diridir; hayır O’nun elindedir; O her şeye kadirdir.

Allahım; kulun, resulün, eminin, yaratıklar arasından seçtiğin, dost ve habibin olan, sırrını koruyan ve risaletini ulaştıran Muhammed’e salat ve selam gönder (öyle bir salat ve selam ki kullarına, Peygamberlerine elçilerine, dergahına ya­kın olanlara, yaratıklarından sana keramet ehli olanlara gönderdiğin salat ve selamdan daha üstün, daha güzel, daha iyi, daha kamil, daha temiz, daha artan, daha güzel kokulu, daha parlak ve daha çok olsun).

Allahım, müminlerin emiri, alemlerin Rabbinin elçisinin varisi, kulun, velin ve resulünün kardeşi; yaratıklarına hüccetin, büyük ni­şanen ve (yaratılış aleminin) büyük haberi olan Ali’ye salat gönder. Dünya kadınlarının efendisi, sıddıka ve tahire olan Fatıma’ya salat gönder. Rahmet Peygamberi’nin iki torunu, iki hidayet İmamı ve cennet gençlerinin efendileri olan Hasan ve Hüseyn’e salat gönder.

Müslümanların İmamları; senin kullarına olan hüccetlerin, beldelerindeki eminlerin. Ali bin Hüseyn, Muahmmed bin Ali, Cafer bin Muhammed, Musa bin Cafer, Ali bin Musa, Muhammed bin Ali, Ali bin Muhammed, Hasan bin Ali ve onun halefi olan hidayet bulmuş hidayetçi İmama (Mehdi’ye) çok ve sürekli salat gönder.

Allahım, arzu edilen Kaim ve beklenilen adalet veliyy-i emrine salat gönder; onu dergahına yakın olan meleklerle kuşat, Ruh-ul Kudüsle te’yit et; ey alemlerin Rabbi olan Allah!
 

Allahım, onu kitabına davetçi, dinini ayakta tutan, ondan önceki­leri halife kıldığın gibi onu yeryüzünde halifen kıl; onun için razı ol­duğun dinini (korumayı) ona mümkün kıl, korkusunu güvene dö­nüştür; tâ ki sana ibadet etsin, bir şeyi sana şirk koşmasın.

Allahım, onu aziz kıl; onunla bizi izzetlendir; ona yardım et ve onun vesilesiyle bize yardımda bulun; ona izzetli bir zafer bağışla ve kolay bir genişlik ona aç; kendi katından ona bir güç ve kudret ver.

Allahım, onun vesilesiyle dinini ve Peygamberinin sünnetini aşikar et; öyle ki hak ve hakikatten hiçbir şey, yaratıkların korkusundan dolayı insanlara gizli kalmasın.

Allahım, biz senden İslam ve ehline izzet bağışlayacağın; nifak ve ehlini zelil edeceğin onurlu bir devletin tahakkuk bulmasını istiyoruz öyle bir devlet ki, bizi o devlette, itaatine davet edenlerden ve hidayet yolunun öncülerinden kılasın, onun vesilesiyle dünya ve ahiret kerametini bize ihsan edesin. Allahım, haktan bize tanıttığın şeyi taşımaya muvaffak et; eksiğimiz olan (tanımadığımız) şeye de bize ulaştır (bizi ondan haberdar kıl).

Allahım, onun vesilesiyle dağınıklığımızı topla, ayrılığımızı birleştir, açığımızı kapat, azlığımızı çoğalt, zilletimizi izzete dönüştür, ailemizi müstağni kıl, borcumuzu eda et, fakirlik ve ihtiyacımızı gider, zorluğumuzu kolaylaştır, yüzlerimizi ak et, esirlerimizi esaret zincirinden kurtar, isteklerimizi karşıla, (zuhuru için) bize verdiğin sözü yerine getir, dualarımızı kabul eyle, istediğimiz şeyleri ver, bizi dünya ve ahiret arzularımıza ulaştır ve isteğimizden daha fazla bize bağışta bulun.

Ey istenilen ve bağışta bulunanların en hayırlısı! Onun vesilesiyle göğüslerimize şifa ver, kalplerimizin öfkesini gider, bütün ihtilaflara rağmen bizi hakka hidayet et; şüphesiz sen istediğini doğru yola hidayet edersin, yine onun vesilesiyle düşmanına ve düşmanımıza karşı bize yardımda bulun; ey hak olan Allah! İlahi amin.

Allahım, Peygamberimizin -Senin salat’ın ona ve Ehl-i Beytine olsun- yanımızda olmamasından, İmamımızın gaybetinden, düşmanımızın çok ve sayımızın azlığından, fitnelerin bize şiddetinden ve zamanın şarlarının bizi güçsüz düşürmesinden sana şikayet ediyoruz.

Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salat gönder; katından olan acil bir zaferle, zorlukları gidermenle, güçlü bir yardımınla, aşikar kıldığın hak bir saltanatla, bizleri kapsayan geniş bir rahmetinle, bizleri örten bir afiyetle bize yardımda bulun; kendi rahmetin hürmetine ey rahmet edenlerin en merhametlisi!”

Gaybet Döneminde Okunulması Emredilen Dua

Merhum Şeyh Saduk, Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm’ın Gaybet-i Suğra dönemindeki özel naiplerin yoluyla şu duayı İmam Mehdi’den nakletmektedir:

“Allahım, kendini bana tanıt, eğer kendini bana tanıtmazsan resulünü tanıyamam; Allahım resulünü bana tanıt, eğer resulünü bana tanıtmazsan hüccetini tanıyamam; Allahım hüccetini bana tanıt, eğer hüccetini tanıtmazsan dinimden saparım; Allahım cahiliye ölümüyle beni öldürme; ve hidayet ettikten sonra kalbimi saptırma.

Allahım, senin hidayetin sayesinde Peygamberden sonra itaatini bana farz kıldığın kimselerin velayetini kabul ettim. Böylece emir sahibi olan Emir-ul Müminin Ali’nin, Hasan ve Hüseyn’in, Ali ve Muhammed’in, Cafer ve Musa’nın Ali ve Muhammed’in, Ali ve Hasan’ın ve Hüccet’ul Kaim’il Mehdi’nin -senin selamın onların hepsine olsun- velayetlerine boyun eğdim ve onlara uydum.

Allahım, öyleyse beni dininde sabit kıl, itaatinde gayretlendir, kalbimi Veliyy-i emrine -İmam Mehdi’ye- karşı yumuşak kıl, yaratıklarını sınadığın şeylerde beni koru, halktan gizlediğin ve senin izninle onlardan gayıb olan ve (zuhur etmek için) emrini bekleyen Veliyy-i emrine itaatte beni sabit kıl. Allahım, Velinin işini aşikâr etmek ve gaybet perdesinden çıkarak kıyam etmesi için izin vereceğin uygun zamanı sen bilirsin; öyleyse bu gaybette karşı beni sabırlı kıl ki, ertelediğin şeyin çabuk olmasını, çabuklaştırdığın şeyin ertelenmesini, örttüğün şeyin perdesini açmayı ve sakladığın şeyi araştırmayı istemeyeyim, tedbir ve kararın hususunda seninle münazaa etmeyeyim, “Niçin, nasıl ve neden dolayı Veliyy-i emrin zuhur etmiyor, oysa ki yeryüzü zulümle dolmuştur?” demeyeyim ve bütün işlerimi sana bırakayım.

Allahım, ben velliyy-i emrini aşikar olup emrini uyguladığı halde bana göstermeni istiyorum. Şunu da biliyorum ki, güç, kudret, burhan, hüccet (delil), meşiyet ve irade senin elindedir. Öyleyse Veliyy-i emrini, açıkça konuşabildiği, nişanelerinin belirginleştiği, sapıklığı yok edip hidayete sevk ettiği ve cehaletten kurtardığı halde onu görebilmeyi bana ve bütün müminlere nasip eyle.

Ey Rabbim, onun açıkça görülmesini müyesser eyle; onu görmekle, gözlerimizi aydınlat, bizi onun hizmetinde bulundur; onun yolu üzere öldür, onun grubunda haşret.

Allahım onu, bütün yaratıklarının şerrinden koru; onu kendi korumanla, önünden, arkasından, sağından, solundan, yukarısından ve aşağısından koru; öyle koru ki, artık öyle koruduğun kimse yok olmaz; bu yolla da Resulünü ve resulünün vasisinin yolunu sağlamlaştır.

Allahım, onun ömrünü uzat, ömür süresini artır, veli ve önder kıldığın şeyde ona yardımda bulun, ona ikramını çoğalt. Çünkü o doğru yol bulmuş hidayetçi, hidayet olmuş kıyam edici, pâk, muttaki, tertemiz, (Rabbinin verdiğine) razı ve hoşnut, sabreden, çaba gösteren ve çok şükredendir.

Allahım, gaybet zamanının uzaması ve haberinin bizden kesilmesinden dolayı yakini bizden alma; onu anmayı, onu beklemeyi, ona iman etmeyi, zuhur edeceğine yakini olmayı, ona dua etmeyi, ona salat göndermeyi bize unutturma; gaybetinin uzamasıyla, zuhur ve kıyamından bizi umutsuz etme; onun hakkındaki yakinimizi, Resulünün kıyamına ve indirdiğin ayetlere olan inancımız gibi sağlam kıl. Kalplerimizi ona iman etmede güçlü kıl; bizi onun eliyle hidayet et, büyük ve doğru yola götür. Bizi ona itaat etmekte güçlü ve ona uymakta sebatlı kıl. Yine bizi onun hizbinde, ona yardım edenler ve onun işine razı olanlar arasında kıl.

Bu inancı hayatta ve ölüm anında bizden alma; bu inançta şüphe etmediğimiz, ahdi bozmadığımız, şüpheye kapılmadığımız ve onu yalanlamadığımız halde canımızı al.

Allahım, onun zuhurunu yakınlaştır, yardımınla onu teyit et; ona yardım edenlere yardımda bulun, yardım etmeyerek onu yalnız bırakanları yalnız bırak; onunla düşmanlık yapan ve onu yalanlayanlara gazap et; onunla hakkı aşikar kıl; onunla zulmü yok et; onun vesilesiyle mümin kullarını zilletten kurtar; beldeleri ihya et, azgınları öldür, dalalet başlarını ez, zalim ve kafirleri zelil et, münafıkları, ahdi bozanları ve yeryüzünün doğusunda ve batısında, denizinde ve karasında, dağında ve ovasında olan bütün mülhitleri (kafirleri) yok et; öyle ki, onlardan hiç kimse ve hiç bir eser baki kalmasın. Beldelerini onlardan temizle ve kullarının gönüllerine, onların yok olmasıyla şifa ver.

Onun vesileyle dininden mahvolanı yenile, hükmünden ve dininden değişeni ıslah et; öyle ki, onun vesilesi ve onun eliyle dinin yepyeni olsun; onda hiç bir eğrilik ve bid’at kalmasın; öyle ki, onun uyguladığı adalet ile kafirlerin ateşlerini söndüresin. Şüphesiz o, kendin için halis kıldığın (seçtiğin), dininin yardımı için razı olduğun, ilminle seçtiğin, günahlardan koruduğun, eksikliklerden münezzeh ettiğin, gizlilere vakıf kıldığın, kendisine nimet verdiğin ve pisliklerden arıttığın kulundur.

Allahım, öyleyse ona, onun tertemiz olan babalarına ve seçkin Şiilerine salat gönder, onları en üstün arzularına ulaştır ve bizden olan bu duayı, her çeşit şüphe, riya ve şöhretten halis kıl; öyle ki, bu duâ vasıtasıyla senden başkasını kastetmeyelim ve senin rızandan başkasını istemeyelim.

Ey Allah; Peygamberimizi yitirmiş olmamızı, velimizin (önderimizin) gaybetini, zamanın bize olan zorluğunu, fitnelerin üzerimize çökmesini, düşmanların bize karşı birbirlerine destek olmalarını, onların çok bizim ise sayımızın az olmasını sana şikayet ediyoruz. Allahım, öyleyse bu zorlukları, acil bir zafer, senden taraf güçlü bir yardım ve adaletçi bir İmam’ın zuhuruyla gider; ey alemlerin Rabbi olan hakk olan ilah!

Allahım, adaletini kullarının arasında aşikar etmek ve beldelerindeki düşmanlarını öldürmek için kendi Veline izin vermeni istiyoruz; böylece, zulüm için, kırmadığın hiçbir temel, yok etmediğin hiçbir yapı, zayıflatmadığın hiçbir güç, yıkmadığın hiçbir direk (destek),

köreltmediğin hiçbir kılıç ve silah, devirmediğin hiçbir bayrak, öldürmediğin hiç bir kahraman, hor ve hakir etmediğin hiçbir ordu bırakmayasın.

Ey Rabbim, onları parçalayıcı taşınla taşla, keskin kılıcınla onları vur, suçlulardan geri dönmeyecek gazabınla onları cezalandır, kendi düşmanlarını, dinin düşmanlarını ve Resulünün düşmanlarını, velinin ve mümin kullarının eliyle cezalandır.

Ey Allah; velini, yeryüzündeki hüccetini, düşmanlarının korkusundan emanda kıl; ona mani olana mani ol; ona hile yapanı tuzağına düşür; ona kötü kasıtta bulunanı bedbahtlığa duçar et; ona ulaşmalarını önle; onun vesilesiyle düşmanların kalplerini korkut, ayaklarını sars, açıkça ve aniden onları azabına duçar et. Azabını onlara şiddetlendir, kullarının arasında onları zillete düşür, beldelerinde onlara lanet et, cehennemin en aşağı tabakasında onlara yer ver, en şiddetli azabını onlara indir, onları ateşe at, ölülerinin kabirlerini ateşle doldur, onları yakıcı ateşine vasıl et; çünkü onlar namazı zayi ettiler, heva ve heveslerine uydular, seçkin kullarını hor ve hakir ettiler.

Allahım, Velin vesilesiyle Kur’an’ı ihya et, karanlığı olmayan ebedi nurunu bize göster, onun vesilesiyle ölü kalpleri dirilt, yanan göğüslere şifa ver, dağınık fikirleri hak üzere topla, tatil olan hadleri (şer’i cezaları) ve terk edilmiş hükümleri ikame et; böylece, zahir olmamış hiç bir hak ve parlamamış hiç bir adalet baki kalmasın.

Allahım bizi, onun yâranlarından, onun hükümetini takviye eden, onun emrini yerine getiren, onun işine razı olan, onun verdiği hükümlere teslim olan ve yaratıklarından (korkarak) takiyyeye ihtiyaç duymayanlardan kıl.

Ey Rabbim, kötülükleri gideren, çağırdığında çaresiz kalana icabet eden, büyük sıkıntılardan kurtaran sensin. Öyleyse her çeşit zararı velinden uzaklaştır, vaat ettiğin gibi onu yeryüzünde halifen kıl.

Allahım, bizi, Al-i Muhammed’in düşmanlarından kılma, Al-i Muhammed’e kin besleyenlerden de kılma; ben bundan sana sığınıyorum; öyleyse beni koru; ben sana sığınıyorum, öyleyse banı koru.

Ey Rabbim; Muhammed ve Al-i Muhammed’e salat gönder; beni onların makamı hürmetine dünya ve ahirette kendi katında kurtuluşa eren ve mukarreblerden kıl.”

Üzüntülerin Giderilmesi Hakkındaki Dua

“Allahım; bela (ve imtihan) büyümüş, İmamımızın gizliliği aşikâr olmuş, umutlar kesilmiş, perdeler kalkmış, yeryüzü daralmış göğün rahmeti önlenmiş; ey Rabbim, yardım dilenilecek, kendisine şikayet götürülecek, zorlukta ve kolaylıkta dayanılacak olan sensin.

Allahım! Muhammed ve Al-i Muhammed’e rahmet eyle, onlara itaat etmeyi bizlere farz kıldın, bu vesileyle onların makamlarını bize tanıttın; öyleyse onların hakkı hürmetine göz yumup açma veya daha kısa bir zamanda gam ve üzüntüyü bizden gider.

Ey Muhammed, Ey Ali, sorunumun çözümü için bana yetin çünkü siz yeterlisiniz; bana yardım edin çünkü siz yardım edensiniz.

Ey Mevlam, ey zamanın sahibi olan İmam, benim feryadıma yetiş, benim feryadıma yetiş, benim feryadıma yetiş.”

Dünya ve Ahiret İşleriyle İlgili Dua

“Allahım, bize, sana itaat etmek muvaffakiyetini, isyandan uzaklaşmayı, niyetin doğruluğunu ve saygısı korunması gereken kimseleri tanımayı ihsan et; bize hidayete erişmek ve onda sabit kalmakla ikramda bulun; dillerimizi doğruluk ve hikmetle güçlendir; kalplerimizi ilim ve mârifetle doldur; karınlarımızı haramdan ve şüpheli şeylerden arıt; ellerimizi zulüm ve tecavüzden alıkoy; gözlerimizi kötülüklerden ve hıyanetten koru; kulaklarımızı boş söz ve gıybete kapat.

Alimlerimize, dünyaya düşkün olmamayı ve hayırseverliği; öğrencilere ciddi çalışmayı ve rağbeti; dinleyenlere uymayı ve öğüt almayı ihsan et.

Müslümanların hastalarına şifa ve rahatlık, ölülerine şefkat ve rahmet, yaşlılarımıza vakar ve ağır başlılık, gençlerimize hakka dönüş ve tövbe, kadınlarımıza haya ve iffet, zenginlerimize alçak gönüllülük ve cömertlik, fakirlerimize sabır ve kanaat lütfet.

Gazilere galibiyet, tutsaklara kurtuluş, emir sahiplerine adalet ve şefkat, emir altındakilere (halka) insaf ve güzel huy nasip et.

Hacıların, ziyaretçilerin, yol azıkları ve nafakalarını bereketli kıl; onlara farz kıldığın hac ve umreyi eda etmelerini müyesser eyle; ey merhametlilerin en merhametlisi, fazlın ve rahmetinle dualarımızı kabul buyur.”

Meb’es [2] Günündeki Dua

Hz. Mehdi’nin 3. naibi olan Ebu’l Kasım Hüseyn bin Ruh İmam Mehdi’nin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Recep ayının 27’sinde on iki rekat namaz kıl, her iki rekattan sonra şöyle de:

Hamt Allah’a ki, oğul edinmemiştir, mülkünde ortağı yoktur ve acizlik yüzünden kendine dost da edinmemiştir. Pek büyük bil O’nu ve büyüklüğünü de bildir.” (İsra/111)

“Ey ömür boyunca azığım, ey zorlukta sahibim, ey velinimetim, ey istek anında imdatçım, ey ihtiyaç zamanı çarem, ey gıyabımda koruyucum, ey yalnızlıkta bana yeterli olanım, ey tehlike anında munisim! Sen ayıbımı örtensin; öyleyse sana hamt olsun. Sen, sürçmemden vazgeçensin; öyleyse övgü sana mahsustur. Sen, yıkıldığımda üzüntümü giderensin; öyleyse hamt sana layıktır.

Muhammed ve Al-i Muhammed’e salat gönder; ayıbımı ört, korkuma güven bağışla, yanılmamı affet, günahlarımı bağışla, kötülüklerimden geç ve beni cennet ehlinin arasına al; cennet ehline verdiğin doğru vaat üzere.”

Namaz ve duadan sonra, Hamt, İhlas, Kafirun, Nas, Felak, Kadir sureleri ve Ayet-el Kürsiyi yedi defa oku, sonra yedi defa da şöyle de: “Allah, Allah benim rabbimdir, O’na bir şeyi ortak koşmuyorum.” Sonra istediğin şeyi iste.

Al-i Yasin Ziyareti Diye Meşhur Olan, Peygamber ve Ehl-i Beytine Salavat Gönderme Hakkındaki Ziyaret Duası

“Selam olsun Al-i Yasin’e (Hz. Muhammed’in Ehl-i Beyt’ine); selam olsun sana ey Allah’ın davetçisi ve ayetlerinin mazharı (Hz. Mehdi); selam olsun sana ey Allah’ın rahmet kapısı ve O’nun dininin koruyucusu; selam olsun sana ey Allah’ın halifesi ve hakkın yardımcısı; selam olsun sana ey Allah’ın hücceti ve iradesinin (rızasının) kılavuzu.

Selam olsun sana ey Allah’ın kitabını okuyan ve onu açıklayan; selam olsun sana gece ve gündüz saatlerinde; selam olsun sana ey Allah’ın yeryüzündeki son hücceti; selam olsun sana ey Allah’ın ruhlar aleminde kullardan aldığı ve sağlamlaştırdığı ahdi; selam olsun sana ey Allah’ın kefil olduğu vaadi. Selam olsun sana ey dikilmiş bayrak, bağışlanmış ilim, halkın sığınağı, Allah’ın geniş rahmeti ve kesin olan vaadi.

Selam olsun sana kalktığında ve oturduğunda, selam olsun sana (Kur’an) okuyup açıkladığında, namaz kılıp ve kunut tuttuğunda, rüku ve secde ettiğinde; selam olsun sana la ilahe illallah ve Allah-u Ekber dediğinde, selam olsun sana, hamt ettiğinde ve mağfiret dilediğinde; selam olsun sana sabahladığında ve akşamladığında; selam olsun sana gecenin karanlığında ve gündüzün aydınlığında.

Selam olsun sana ey güven kaynağı İmam; selam olsun sana her halinde ey ümit kaynağı olan öncü.

Ey velim. Sen şahit ol ki, şüphesiz ben Allah’tan başka bir ilahın olmadığına, O’nun tek olup ortağı bulunmadığına, Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna, ondan ve Ehl-i Beyt’inden başka bir habibim olmadığına tanıklık ediyorum.

Sen ey velim! Sen şahit ol ki, Emir-ul Müminin Ali, Hasan, Hüseyn, Ali b. Hüseyn, Muhammed b. Ali, Cafer b. Muhammed, Musa b. Cafer, Ali b. Musa, Muhammed b. Ali, Ali b. Muhammed, Hasan b.

Ali Allah’ın hüccetleridir; (ben buna şahadet ediyorum) senin de Allah’ın hücceti olduğuna şahadet ediyorum.

Yine şahadet ediyorum ki, ölüm haktır, nekir ve münker haktır, (öldükten sonra) haşir olmak haktır, sırat haktır, mizan (terazi) haktır, dirilmek haktır, hesap haktır, cennet ve cehennem haktır, cennetle müjdelenmek ve cehennemle korkutulmak haktır.

Ey velim! Sizinle muhalefet eden bedbaht olmuştur, size itaat eden mutluluğa ermiştir. Öyleyse seni şahit kıldığım şeyde tanıklık et. Ben senin dostunum, düşmanından uzağım. Sizin razı olduğunuz şey haktır, sevmediğiniz şey batıldır, emrettiğiniz şey maruftur (iyi ameldir) ve sakındırdığınız şey ise münkerdir.

Ey velim! Ben ortağı olmayıp tek olan Allah’a, O’nun elçisine (Peygambere), Emir-ul Müminin’e ve sizin hepinize evvelinizden sonuncunuza dek iman etmişim, yardımım sizin için hazırdır, dostluğum size halistir. Amin; ya Rabbel alemin. (Ya Rab! Bu dualarımı kabul buyur).”

Bu Ziyaretten Sonra Okunan Dua

“Allahım, rahmetinin Peygamberi ve nurunun kelimesi olan Muhammed’e rahmet et. Kalbimi yakin, göğsümü iman, fikrimi sebat, azmimi ilim, kuvvetimi amel, dilimi doğruluk, dinimi katından olan basiret, gözümü ışık, kulağımı hikmet, dostluğumu Muhammed ve Âl-i Muhammed’e dostluk ve velayet nuruyla doldur; ki sana kavuşarak ahd ve misakına vefa etmiş olayım da rahmetin beni sarmış olsun; Ey Mevla! Ey övülmüş!

Allahım! Yeryüzündeki hüccetin, beldelerinde halifen, halkı senin yoluna çağıran, adaleti uygulamaya davet eden, halkı emrine sevk eden, mü’minlerin velisi olan, kafirleri yok eden, karanlıkları aydınlatan, hakkı aşikar kılan, hikmet ve doğruyla konuşan, yeryüzündeki kelimen olan, korkarak emrini bekleyen, şefkatli veli, kurtuluş gemisi, hidayet nişanesi, ve halkın gözünün nuru olan ve (İmamet) ridasını giyen, üzüntüleri gideren, dünyayı zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi 

onu adaletle dolduracak olan Muhammed b. Hasan’a (Hz. Mehdi’ye) özel rahmetinle rahmet eyle. Şüphesiz sen her şeye kadirsin.

Allahım, evliyanın soyundan olan Veline salat gönder; o evliya ki, onların itaatini farz ettin, onların hakkını gerekli kıldın, pisliği onlardan giderdin ve onları arındırdın. Allahım, ona yardımda bulun, onunla dinine yardım et, yine onunla dostlarına, Şiilerine ve yardımcılarına yardım et; bizi de onun yardımcılarından kıl.

Allahım, onu, her azgının şerrinden ve bütün yaratıklarının şerrinden koru. Onu önünden, arkasından, sağından, solundan koru. Onu gözet, kötü bir şeyin ona ulaşmasına engel ol, onun vasıtasıyla Peygamberini ve Peygamberinin Ehl-i Beyt’ini (onların ortaya koyduğu mektebi) koru, onunla adaletini aşikâr kıl, onu yardımınla destekle; ona yardım edene yardımda bulun, yardımlarını ondan kesenleri yardımcısız bırak; onunla küfrün ele başlarını yok et; onun  vasıtasıyla, yeryüzünün doğusunda ve batısında, karasında ve denizindeki kafir ve münafıkları ortadan kaldır, onun vesilesiyle yeryüzünü adaletle doldur ve Peygamberin olan Muhammed’in dinini aşikar et.

Allahım! Beni, onun yardımcı, Şia ve takipçilerinden kıl; Al-i Muhammed’in arzu ettikleri ve düşmanlarının korktukları şeyi (İmamımızın zuhuruyla) bana göster; ey celal ve kerem sahibi ve rahmet edenlerin en merhametlisi olan Allah, duamı kabul buyur.”

Şerden Korunmak Hakkındaki Dua

“Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla. Ey kulların sahibi, ey küfür gruplarını yenilgiye uğratan, ey kapıları açan, ey sebepleri var eden! La ilahe illallah, Muhammed’un Resulullah hürmetine bizim elde etmeye kadir olmadığımız bir sebep var et. Allah’ın salat ve selamı Muhammed ve O’nun soyuna olsun.”

 


[1] - bkz. Müzakereti Allame Tabatabai ba Prof. Corbon. Bu eserin Türkçe tercümesi “Söyleşiler” adı altında İnsan Yayınları tarafından yayınlanmıştır.

[2] - Hz. Peygamber sallâ'llâhu aleyhi ve alih’in peygamber olarak  Allah Teala tarafından görevlendirildiği gün.

 

------------------

eKitap:: www.IslamKutuphanesi.com