BEŞİNCİ BÖLÜM

HZ. HÜSEYİN B. ALİ (A.S)’IN         GAYBİ HABERLERİ


İMAM HÜSEYİN (A.S)’IN KISACA BİYOGRAFİSİ

Adı: Hüseyin (a.s).

Meşhur lakapları: Seyyid’üş-Şüheda, Sarullah.

Künyesi: Ebu Abdullah.

Baba ve ana adı: Ali (a.s), Fatıma (a.s).

Doğum yeri ve yılı: Hicretin dördüncü yılı, Şaban ayının üçünde Medine’de doğdu.

İmamet dönemi: On bir yıl (50-61).

Dönemindeki gasıp halifeler: Muaviye ve Yezit (Lanetullahi aleyhima).

Şahadet yeri ve tarihi: Hicretin 61. yılı, Muharrem ayının 10. günü 57 yaşında iken Kerbele’da şahadete erişti.

Mezar-ı şerifi: Kerbela’da.

İmam Hüseyin (a.s)’ın hayatı dört döneme taksim edilebilir:

1) Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ile geçirdiği dönem (6 yıl).

2) Babası ve kardeşi İmam hasan (a.s) ile geçirdiği dönem (40 yıl).

3) İmamet dönemi (11 yıl).

4) İmam Hüseyin (a.s)’ın, tarihin en önemli olayı olan Yezid’e karşı kıyam ve hareketi.

 

 

1-      İMAM HÜSEYİN (A.S) NEDEN MEDİNE’Yİ TERKETTİ?

İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor:

“İmam Hüseyin (a.s) Irak’a doğru hareket ettiğinde birisi O’na: “Neden Medine’yi terk ettiniz?” diye sorunca İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdular:

“Ümeyye oğulları ihtiramımızı çiğnediler, sabrettim; malımı götürmek istediler, sabrettim; kanımı dökmek istediklerinde artık sabretmedim. Allah’a andolsun ki, onlar beni öldürecekler. Allah da onların üzerine yaygın bir zillet ve keskin bir kılıç musallat kılacak ve onlara öyle kimseleri musallat edecek ki, onları hor ve hakir edecek.”

İmam Hüseyin (a.s) Kerbela’ya vardıklarında da şöyle buyurdular:

“Allah'a andolsun ki, bugün gam ve sıkıntı günüdür, burası da bizim kanlarımızın döküleceği ve çadırlarımızın yağmalanacağı yerlerdir…”

Sonra ashabına hitaben buyurdular:

“Kalkın bu sudan için. Bu sizin son nasibinizdir. Gusledin, abdest alın ve kefeniniz olacak elbiselerinizi yıkayın.”

İmam Hüseyin (a.s) ordugahın etrafında, düşman tek taraftan saldırması için bir çukur kazarak içerisinde ateş yaktı. Ömer b. Sad’ın ordusundan biri gelip ateşi gördüğünde yüksek bir sesle şöyle dedi: “Ey Hüseyin! Kendisine doğru koştuğunuz ateşle sizi müjdeliyorum.”

 İmam Hüseyin (a.s) ellerini duaya kaldırarak şöyle dua etti: “Allah’ım! Ateşin azabını ona dünyada tattır.”

Bu esnada onun atı ürktü ve o da ateşe düşüp yandı. O anda başka birisi de gelip, İmam ve ashabını çağırarak şöyle dedi: “Fırat’ın suyunu görmüyor musunuz, nasıl da balık gibi dalgalanıyor. Yemin olsun ki, ölümü tatmadıkça ondan bir damla tadamayacaksınız.”

İmam Hüseyin (a.s) onun bu sözüne karşılık şöyle dua etti: “Allah’ım! Onu bugün susuzlukla öldür.”

Ravi şöyle diyor: Susuzluk o adamın gırtlağını sıktı. Öyle ki, atından yere düştü ve atların ayakları altında çiğnenerek can verdi.[1]

2-     HIRSIZLARI TANITMASI

İmam Cafer-i Sadık (a.s) babalarından naklen şöyle diyor:

İmam Hüseyin (a.s), kölelerinden birini bir yere göndermek istediğinde şöyle buyuruyordu:

“Falan gün gitmeyin, filan gün gidin. Muhalefet ederseniz hırsızlar size saldırır.”

Bir gün İmam (a.s)’ın emrinin aksine dışarı çıktılar. Hırsızlar onlara saldırarak hepsini öldürüp mallarını yağmaladılar. Haber O Hazrete ulaştığında şöyle buyurdular: “Ben onları böyle bir gün için uyardım, ama kabul etmediler.”

Daha sonra kalkıp hakimin yanına gitti. Hakim: “Duyduğuma göre kölelerini öldürmüşler, Allah sana karşılığını eta etsin” dedi. İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Ben onların katillerinin kimler olduğunu tanıtacağım; onları sıkıca yakalayın.”

Hakim; “Ey Allah Resulünün oğlu! Sen onları tanıyor musun?” dedi.

İmam (a.s); “Evet, seni tanıdığım gibi onları tanıyorum” buyurdu

Sonra hakimin yanındaki kişiyi göstererek: “Bu da onlardandır” buyurdu.

O adam; “Nereden bu nispeti bana veriyorsun ve benim de onlardan olduğumu nereden biliyorsun?” diye itiraz etti.

İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Eğer doğru söylesem, sen de doğru söyleyecek misin?”

Sanık; “Evet” dedi.

Hazret buyurdular: “Falan adamlarla dışarı çıktınız (hepsini isimleriyle zikretti); onlardan dördü Medine kölelerinden ve diğerleri ise Habeşi kölelerindendi.”

Hakim sanığa: “Minber ve kabrin sahibine (Peygamber’e -s.a.a-) andolsun ki, ya doğruyu söyleyeceksin ya da kırbaçla bedeninin etini parça parça edeceğim” dedi.

Sanık şöyle dedi: “Allah’a yemin ederim ki Hüseyin, sanki bizimle birlikteymiş gibi doğru söyledi.”

Sonra hakim onların hepsini toplayıp boyunlarını vurdurdu.[2]

3-     ÖMER B. SA’D’IN GELECEĞİNDEN HABER VERMESİ

Salim b. Ebî Hafsa şöyle diyor:

Ömer b. Sa’d, İmam Hüseyin (a.s)’a şöyle dedi: “Ya Eba Abdullah! Bizim nahiyede bir takım akılsız adamlar vardır ki, benim seni öldüreceğimi söylüyorlar.”

İmam (a.s) cevabında şöyle buyurdu: “Onlar akılsız değiller, aksine akıl sahipleridirler. Ama benim gözüm bununla aydındır ki, benden sonra Irak buğdayından -az bir miktar hariç- yiyemeyeceksin.”[3]

4-     KERBELA’YA VARDIĞINDA BUYURDUĞU SÖZ

Ebu Mihnef şöyle diyor:

İmam Hüseyin (a.s) Kerbela’ya vardığında şöyle buyurdular:

“İniniz, Allah’a andolsun ki, burası bizim süvarilerin yatağıdır. Allah’a andolsun burada kanlarımız dökülecek, burada haremime saygısızlık yapılacak, burada erkeklerimiz öldürülecek, burada çocuklarımız kurban olunacak, burada kabirlerimiz ziyaret edilecek. Ceddim Resulullah (s.a.a), bu toprağı bana vaat etmiştir, O’nun vaadi mutlaka yerini bulacaktır.”[4]

5-     İMAM HÜSEYİN (A.S)’IN      ŞAHADETE YAKİNİ

Seyyid b. Tavus şöyle rivayet ediyor:

İmam Hüseyin (a.s) Kerbela’ya yetiştiğinde oturup kılıcını ıslah ederken şu şiiri de terennüm ediyordu:

Öf olsun vefasızlığına ey dünya,

Geçici dostluğundan kime ne fayda.

Nice sabah ve akşamların vardı,

Dostlar güruhunu kana boyadı.

Ne düşmanlığın kimseye aşikar,

Ne de felek, can almaya doyar.

Bu yolun yolcusu, her yaşayan,

Göç vakti gelmiş, vaat edilen an.

Öylesine yakın ki, kararım yok,

Artık Rabden gayrı sığınak yok.

Ravi şöyle diyor:

Hz. Zeynep (a.s), İmam (a.s)’ın bu şiirini işitince; “Kardeşim, bu şiiri ölümüne yakin eden kimse söyler” dedi.

Hazret şöyle buyurdu: “Evet, bacı.”

Hz. Zeynep (a.s): “Ah! Bu ne musibettir ki, Hüseyin (a.s) kendi ölümünü bana haber veriyor!” diye feryat edince, İmam (a.s) şöyle buyurdu:

“Ey Ümmü Gülsüm!, Ey Zeynep!, Ey Fatıma!, Ey Rubab! Beni dinleyin. Ben öldüğümde yakanızı yırtmayın, yüzünüzü tırmalamayın ve saçma sapan sözleri ağzınıza almayın.”[5]

6-     ŞAHADET GECESİ

Ebu Hamza Somali, İmam Seccad (a.s)’dan şöyle naklediyor:

İmam Hüseyin (a.s) şahadet gecesinde ashabına şöyle buyurdular: “Ben yarın öldürüleceğim ve sizin hepiniz de benimle öldürüleceksiniz; sizden bir kişi bile baki kalmayacaktır.”

Ashap arzettiler: “Allah’a şükürler olsun ki, bizi senin yardımına koşmakla şereflendirdi.”

İmam (a.s), o zaman Kasım b. Hasan ve oğlu Abdullah’ın şahadetlerinden ve çukurda yakılacak ateşten ve birçok olaylardan haber verdi. İmam Seccad (a.s)’ın şahadeti hakkında sorduklarında şöyle buyurdu: “Allah benim neslimi dünyadan kesmez; O’na dokunamayacaklar. O, sekiz İmamın babasıdır.”[6]

7-     BAŞININ YEZİD’E GÖTÜRÜLMESİ

İmam Sadık (a.s)’dan rivayet olunmuştur:

“İmam Hüseyin (a.s) Aşura günü -ki Cumartesi günü idi- buyurdular:

“Ashabımdan, düşman hamlesine maruz kalan hiç kimse sağ kalmayacak ve benim başımı Yezid’e götürecekler.”[7]

8-     HZ. HÜSEYİN (A.S)’IN İLMİ, HZ. PEYGAMBER (S.A.A)’İN İLMİDİR

Huzeyfe şöyle diyor:

İmam Hüseyin (a.s)’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Allah’a andolsun ki, Ümeyye Oğulları beni öldürmek üzere toplanacaklar ve Ömer b. Sa’d da onların önderidir.”

O Hazret bu sözü, Hz. Peygamber (s.a.a)’in hayatı zamanında söylemişti. Ona; “Bu haberi Peygamber (s.a.a) mi size söyledi?” dediğimde, Hazret; “Hayır” dedi.

Bunun üzerine Peygamber (s.a.a)’in yanına varıp olayı O’na haber verdim. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: “Benim ilmim Hüseyin’in ilmi, Hüseyin’in ilimi de benim ilmimdir.”[8]

9-     ÖMER B. SA’D’IN ÖLÜM HABERİ

İmam Hüseyin (a.s) Ömer b. Sa’d’a şöyle buyurdu:

“Benim gözümü aydın eden şeylerden biri de şudur ki, benden sonra sen Irak buğdayından az bir miktar dışında yiyemeyeceksin.”

Öyle de oldu. Zira Rey şehrine yetişmeden Muhtar onu öldürdü.[9]

10-                        EVLENME HUSUSUNDA İSTİŞARE

Hüseyin b. Hamdan şöyle rivayet ediyor:

İmam Hüseyin (a.s)’ın azatlı kölelerinden biri, bir kadınla evlenmek konusunda O hazretle istişare etti. Hazret şöyle buyurdular: “Bu evliliğe taraftar değilim ve bu kadın senin için mübarek değildir.”

   Fakat kölenin kadına olan aşkı, onların evliliğine sebep oldu. Kölenin çok malı vardı, hepsi telef oldu, borçlu düştü ve babasıyla kardeşi öldüler. Bunun üzerine İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: “Onu bırak, Allah onun yerine sana birisini verecek!”

Köle o kadını bırakınca, İmam (a.s); “Şimdi filan kadınla evlen” diye buyurdu.

Köle de o kadınla evlenince, Allah onun malını kendisine geri döndürdü ve o kadından ona bir de çocuk verdi.[10]

11-                        İMAM HÜSEYİN (A.S)’IN HZ. YAHYA’YI ANMASI

İmam Seccad (a.s)’dan şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“İmam Hüseyin (a.s)’ın mukaddes huzuruna müşerref olduğum her konakta, babam, Hz. Yahya b. Zekeriya’dan ve onun öldürülme şeklinden bahsediyordu. Bir gün buyurdular ki:

“Dünyanın hor ve hakirliğinin alametlerinden biri de, Hz. Yahya (a.s)’ın mutahhar (temiz, pak) başının, İsrail oğullarının zina zadelerinden birine hediye olarak götürülmesidir.”[11]

(İmam (a.s) bu sözüyle, kendi başının da zina zadelerden birine götürülmesini anlatmak istemiştir.)

12-                        MEHDİ (A.F)’DEN HABER VERMESİ

Abdurrahman b. Selît, İmam Hüseyin (a.s)’dan şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Bizden on iki Mehdi vardır. Onların evveli Hz. Ali b. Ebi Talip’tir ve sonuncuları ise, benim dokuzuncu göbekten evladımdır. O, hak üzere kıyam edecek bir İmamdır. Allah yeryüzünü, zulüm ve fesatla öldükten sonra, O’nun vesilesiyle diriltecek ve müşrikler istemeseler de, İslam dinini bütün dinlere galip kılacaktır. O’nun bir gaybet dönemi olacaktır. O dönemde birçok insanlar dinden yüz çevirecek ve bir grup insanlar da hak din üzerinde sabit kalacaklar. Bazıları (yermek için) onlara: “Eğer doğru söylüyorsanız, Mehdinizin zuhuru ne zamandır?” diyecekler. Bilin ki, O’nun gaybet döneminde, dinsizlerin yalanlarına ve eziyetlerine tahammül ederek kendi inançlarında sabit kalanlar, Resulullah (s.a.a)’in yanında kılıçla cihat eden kimseler gibidirler.”[12]




[1] - İsbat’ul-Hudat, c. 5, s. 179

[2] - İsbat’ul-Hudat, c. 5, s. 190

[3] - İrşad-ı Müfid, s. 489

[4] - Maktel-i Ebu Mihnef-i Ezdî, s. 83

[5] - Luhufu Seyyid b. Tavus, s. 81

[6] - İsbat’ul-Hudat, c. 5, s. 204

[7] - İsbat’ul-Hudat, c. 5, s. 205

[8] - İsbat’ul-Hudat, c. 5, s. 207

[9] - İsbat’ul-Hudat, c. 5, s. 210

[10] - İsbat’ul-Hudat, c. 5, s. 205

[11] - Keşf ul Ğumme, c. 2, s. 9

[12] - Kemal’ud-Din, c. 1, s. 317, h. 3

index