1. BÖLÜM

 

ÂL-İ MUHAMMED’İN SIRRININ EHLİ OLMAYANLARDAN

KORUNMASI VE ONLARA BİLDİRİLMEMESİ HAKKINDAKİ RİVAYETLER

1-    …Âmir bin Vâsile’den:

Emirülmüminin aleyhisselam şöyle buyurdu:

“Allahın ve resülünün yalanlanmasını ister misiniz? Halka anladıkları dilden konuşun ve inkâr edecekleri şeyleri (söylemekten) çekinin.”

2- …Enes bin Malik’den Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve âlih) şöyle buyurduğunu duydum:

“Halkın kabullenmeyeceği şeylerden bahsetmeyin. Siz Allah ve resülünün yalanlanmasını hiç ister misiniz?”

3- …Abdül’âlâ bin A’yân’dan:

İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam bana şöyle buyurdu:

“Ey Abdül’âlâ! Bizim velâyetimiz sadece tanıyıp kabullenmekle olmaz. Bizim velayetimiz, onu ehli olmayanlardan koruyup saklamakla mümkündür. Benim şiilerime selam gönder ve onlara şöyle söyle: Halkın anladıkları şeyleri anlatıp onların kabul etmeyeceği şeyleri söylemeyen ve böylece bizi halka sevdiren bir kula Allah rahmet eylesin. (Sonra buyurdu ki: Bize karşı savaşan düşmanlarımız, bizim istemediğimiz şeyleri halka anlatanlardan daha kötü değillerdir.)”

4- …Abdü’âlâ bin A’yân’dan:

İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam buyurdu ki:

“Bu velayeti ehli olmayanın yanında gizlemedikçe onu kabul etmiş sayılmazsınız. Bizim söylediğimizi söyleyip, bizim söylemediğimizi de söylememeniz yeterlidir. Eğer bizim söylediğimizi söyler, sustuğumuz şeye de teslim olursanız, tıpkı bizim iman ettiğimiz gibi iman etmiş olursunuz. Yüce Allah buyuruyor ki: “Eğer sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, hidayete ererler.”[1] Ali bin Hüseyn aleyhisselam buyurdu ki: Halka anladıkları dilden konuşun, onların takâtı olmayan şeyleri onlara yüklemeyin. Aksi halde bize düşman kesilirler.”

5- …Abdül’âlâ bin Âyân’dan:

İmam Cafer-i Sadık -aleyhisselam- şöyle buyurdu:

“Bizim velayetimiz sadece tasdikleyip kabul etmekle olmaz. Bizim velayetimiz ehli olmayanlardan korumakla mümkündür. Benden Allahın selamını ve rahmetini şiilere söyle ve onlara de ki, imamınız şöyle diyor: Halkın anladıkları şeyleri anlatıp onların kabul etmeyeceği şeyleri söylemeyen ve böylece bizi halka sevdiren bir kula Allah rahmet eylesin. Sonra bana şöyle buyurdu: Bize karşı savaşan düşmanlarımız, bizim istemediğimiz şeyleri halka anlatanlardan daha kötü değillerdir.”

6- …Muhammed bin Hazzâz’dan:

İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu:

“Bizim sırlarımızı halka ifşa eden, tıpkı bizim hakkımıza karşı çıkan gibidir.”

7- …Hasan bin Serrî’den:

İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu:

“Ben bir adama birşeyler söylüyorum. O da (ehli olmayanlara) aynen anlatarak benim lânetimi kazanıyor ve ben ondan beraat ediyorum.”

8- …İbn-i Muskân’dan:

İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam bana şöyle buyurdu:

“Bir kavim vardır ki beni kendilerinin imamı sanarlar. Allah’a andolsun ki ben onların imamı değilim. Allah onlara lânet etsin. Ben her ne kadar onu örttüysem, onlar o örtüyü yırttılar. Ben kezâ ve kezâ diyorum. Onlar da diyorlar ki: “İmam başka birşey söylemek istiyordu.” Ben sadece bana itaat edenlerin imamıyım.”

9- …Kerrâm-ı Has’emi’den:

İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu:

“Vallahi eğer ağızlarında kilit olsaydı, onlara yapması geretiği işleri söylerdim. Vallahi eğer takiyye edebilen birini görseydim, ona çok şeyler anlatırdım. Allah bana yardımcı olsun.”

10- …Ebu Basir’den:

İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum:

“Allah bir sırrı Cebrail’e söyledi: Cebrail ise o sırrı Muhammed’e iletti. Muhammed ise o sırrı Ali’ye öğretti. Ali ise o sırrı Allah’ın istediklerine birer birer öğretti. Siz ise o sırrı yolda konuşuyorsunuz.”

11- …Mufazzal’dan:

İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam’a benim elimden tutarak şöyle buyurdu:

Ey Mufazzal! Bu iş sadece sözle olmaz. Hayır, vallahi onu Allahın koruduğu gibi korumalısın. Allahın onu şerif kıldığı gibi sen de onu şerif kılmalısın. Onun hakkını da tıpkı Allahın emrettiği gibi edâ etmelisin.”

12- ...Hafs bin Nasîb’i Fer’ân’dan:

Muallâ bin Huneys’in katledildiği günden sonra İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam’ın yanına gittiğim de bana şöyle buyurdu:

Ey Hafs! Muallâ’ya birşeyler anlattım. O da gidip ifşâ edince kılıçla öldürüldü. Halbuki ben ona demiştim ki: Kim bizim sözlerimizi korursa, Allah da onu korur. Dinini de dünyasını da muhafaza eder. Ve her kim sırrımızı ifşâ ederse, onun dinini ve dünyasını elinden alır. Ey Muallâ! Her kim bizim zor sözlerimizi gizlerse Allah onun iki gözünün arasına bir nur karar kılar ve halkın içinde onu aziz kılar. Ve her kim sırrımızı ifşâ ederse ya silahla öldürülür ya da şaşkınlık içinde ölür.”

 

[1]- Mübarek “Bakara” süresi 137. ayet-i şerife.

index