Oruç Hükümleri

 

        Farz Oluşu ve Sıhhatinin Şartları

S.739: Kızım mükellef olmuştur. Fakat; bünyesi zayıf olduğundan Ramazan ayının orucunu tutamıyor. Gelecek Ramazan ayına kadar da orucunun kazasını yerine getiremeyecektir; bu durumda ne yapması gerekir?

C: Sırf zaaf ve güçsüzlükten dolayı oruç ve kazasından aciz olması orucun kazasının ondan kalkmasına sebep olmaz; tutmadığı Ramazan oruçlarının kazasını yerine getirmesi farzdır.

S.740: Yeni bulûğ çağına erdikleri için oruç tutmaları zor olan kızların hükmü nedir? Acaba kızların bulûğ yaşı, dokuz yaşını doldurmaları mıdır?

C: Kızlar için şer'î erginlik yaşı, meşhur kavle göre kameri yıl hesabıyla dokuz yaşını doldurmalarıdır. Dokuz yaşını doldurduktan sonra onlara oruç farz olur; sırf bazı mazeretlerden dolayı oruç tutmayı terketmeleri câiz değildir. Fakat; gün esnasında oruç zararlı olursa veya oruç tutmaları ağır bir meşakket ve güçlüğe sebep olursa, bu durumda oruçlarını yemeleri câiz olur.

S.741: Ben kesin olarak ne zaman mükellefiyet çağına erdiğimi bilmiyorum. Sizden ricam, oruç ve namazımın kazasının ne zamandan itibaren bana farz olduğunu açıklamanızdır. O dِnemde meselenin hükmünü bilmediğim dikkate alınarak; acaba, yediğim oruçların kaffareti de farz olur mu, yoksa sadece kazalarını yerine getirmem yeterli midir?

C: Size farz olan, sadece kesin mükellefiyet çağına erdikten sonra, kaza olduğunu kesin bildiğiniz oruç ve namazlarınızın kazasıdır. Elbette; mükellefiyet çağına erdiğinizi kesin olarak bildikten sonra, bilerek yediğiniz oruçların kazası dışında üzerinize keffaret de farz olur.

S.742: Kızım dokuz yaşında olduğu için oruç üzerine farzdır. Ancak; oruç tutması çok meşakkatli olduğu için yemiştir. Bu durumda orucun kazası ona farz mıdır?

C: Ramazan ayında yediği orucu kaza etmesi farzdır.

S.743: İnsan önemli bir mazereti göz önünde bulundurup orucun kendisine farz olmadığına dâir yüzde ellinin üzerinde bir ihtimale dayanarak oruç tutmaz da daha sonra orucun kendisine farz olduğunun farkına varırsa, kaza ve keffaret hususunda vazifesi nedir?

C: Sırf orucun kendisine farz olmadığı ihtimaliyle Ramazan ayının orucunu yemiş olursa, bu durumda; kaza dışında keffaret de farz olur. Eğer kendisine bir zarar ulaşmasından korkarak orucunu yemişse ve korkusu insanların nezdinde makbul olan geçerli bir sebebe dayanırsa, keffaret farz olmaz, ama; kazasını tutması farzdır.

S.744: Gِrev bِlgesinde seferî olmasından dolayı geçen Ramazan ayının orucunu tutmayan bir asker bu yıl yine görev bölgesinde olduğu için büyük bir ihtimalle orucunu tutamayacaktır. Askerliğini tamamladıktan sonra, bu iki yılın orucunu kaza etmek istediğinde üzerine keffaret de farz olur mu?

C: Ramazan ayının orucu, seferde olması mazeretiyle kaza olur ve bu mazeret sonraki Ramazan ayına kadar devam ederse, bu durumda sadece oruçları kaza etmesi farzdır; keffaret vermesi farz değildir.

S.745: Oruçlu kimse cünüp olur ve ِğleden önce de bunun farkına varmaz; farkına varınca irtimasî gusül ederse* , orucu batıl olur mu? Guslettikten sonra bunu farkederse orucun kazası farz olur mu?

C: İrtimasi gusül alması unutkanlık ve gaflet yüzünden olursa gusül ve orucu sahihtir; orucun kazası farz değildir.

S.746: Öğleden önce ikamet edeceği yere ulaşmak niyetiyle hareket eden seferî bir şahıs yolda karşılaştığı bir olay yüzünden o vakitte ikamet edeceği yere ulaşamazsa, orucu sakıncalı mıdır? Acaba böyle birisine o günün orucunun keffareti de farz mıdır, yoksa sadece kaza etmesi yeterli midir?

C: Seferde tuttuğu oruç sahih değildir, ikamet edeceği yere ulaşamadığı için o günün orucunu kaza etmesi farzdır. Bu durumda keffaret farz olmaz.

S.747: Ramazan ayında uçak iki buçuk-üç saat sürecek uzak bir noktaya gitmek için yüksek bir noktadan uçuş yapmak ister, hostes ve pilot kendi dengelerini iyi korumak için, her yirmi dakikada bir su içmeye ihtiyaç duyarlarsa, bu durumda; kaza dışında keffaret de farz olur mu?

C: Oruç zararlı olursa, yemeleri câizdir. O günün orucunu da kaza etmelidirler. Bu durumda keffaret farz olmaz.

S.748: Ramazan ayında akşam ezanına iki saat veya daha az bir süre kala, hayız olan kadının orucu batıl olur mu?

C: Evet, orucu batıl olur.

S.749: Bedeni ıslanmayacak şekilde özel dalgıç elbisesi ve benzeriyle suya dalan kimsenin orucunun hükmü nedir?

C: Elbise başına yapışmış olursa, orucunun sahih olması sakıncalıdır; ihtiyaten farz olarak orucunu kaza etmelidir.

S.750: Ramazan ayında orucunu yiyerek, aç kalma zahmetinden kurtulmak için kasıtlı olarak yolculuk yapmak câiz midir? (Çünkü yolculuk yapınca seferî olur ve dolayısıyla orucunu yemesi farz olur.)

C: Bu yolculuğun sakıncası yoktur. Yolculuğu, orucun zorluğundan kurtulmak için olsa bile orucu yemesi farzdır.

S.751: ـzerinde farz oruç olan kimse bu oruçlarını tutmak ister, ancak; bir olay nedeniyle farz oruç tutamazsa, sünnet oruca niyet etmesi sahih midir? Mesela; sünnet oruc tutulması uygun olan bir günde güneş doğduktan sonra yolculuğa çıkıp öğleden sonra hiç bir şey yemeden ve içmeden dönerse, niyet vaktinin geçmesi yüzünden farz oruca niyet edemeyen böyle bir kimse, sünnet oruca niyet edebilir mi?

C: ـzerine Ramazan ayının orucunun kazası farz olursa, farz oruca niyet etmenin zamanı geçse bile, müstehap oruca niyet etmesi sahih değildir.

S.752: Ben sigara içmeğe alışkınım. Mübarek Ramazan ayında elimde olmadan (sigara içmediğim için) sinirleniyorum. Bu halim ailemi huzursuz ediyor, ben de şahsen bu durumdan rahatsız oluyorum; bu durumda vazifem nedir?

C: Ramazan ayının orucu üzerinize farzdır; oruçluyken sigara içmeniz veya hiç bir haklı sebep yokken diğerlerine sert davranmanız câiz değildir. Sigarayı bırakmanın sinirlenmeyle de bir alakası yoktur.

 

Hamile ve Süt Veren Kadın

S.753: Hamile kadına hamileliğinin ilk aylarında oruç tutması farz mıdır?

C: Sırf hamile olmak orucun farz olmasını engellemez; ancak oruç tutması yüzünden kendisi veya cenin için bir zarar geleceğinden korkar ve bu korkusu halk tarafından yerinde bulunursa oruç tutması farz olmaz.

S.754: Hamile olan kadın orucun cenine zararlı olup olmadığını bilmezse oruç tutması farz olur mu?

C: Oruç tuttuğunda cenine bir zarar gelmesinden korkar ve bu korkusu halk tarafından kabul edilen bir sebebe dayanırsa, orucunu yemesi farzdır; aksi durumda oruç tutması farz olur.

S.755: Hamile bir kadın diğer bir çocuğunu da emzirir ve aynı zamanda Ramazan ayının orucunu da tutar, rahmindeki bebeği ölü olarak dünyaya getirirse; önceden oruç tutmasının zararlı olduğuna ihtimal verdiği halde oruç tutmuşsa tuttuğu oruç sahih midir? Diyet vermesi de farz olur mu? Eğer zararlı olmasına ihtimal vermeden tutmuş, ancak sonra zararlı olduğu anlaşılmışsa vazifesi nedir?

C: Önceden orucun zararlı olacağından korkar ve bu korkusu halk tarafından doğrulanacak şekilde olursa veya sonradan orucun kendisine veya cenine zararlı olduğu anlaşılırsa orucu sahih değildir. O orucu kaza etmesi farzdır. Ancak; ceninin diyetinin farz oluşu, annesinin oruç tuttuğu için ceninin öldüğünün ispatlanmasına bağlıdır.

S.756: Allah'a şükürler olsun bir çocuk sahibi oldum. Bebeğime şimdi süt emzirmekteyim; Ramazan ayı girmek üzeredir ve ben oruç tutmaya kararlıyım, ama oruç tuttuğumda bünyem zayıf olduğu için sütüm kesiliyor ve bebeğim ise her on dakikada bir süt istiyor; bu durumda vazifem nedir?

C: Oruç tutmanız sebebiyle, sütünüzün azalması veya kurumasından dolayı bebeğe zarar dokunacağından korkarsanız orucunuzu yemeniz câizdir. Tutamadığınız her günün orucu için fakire bir mudd (yaklaşık 750 gr) taam (yiyecek maddeleri) vermeniz ve sonra da iftar ettiğiniz orucu kaza etmeniz farzdır.

Hastalık ve Doktorun Menetmesi

S.757: Dine bağlılıkları zayıf olan bazı doktorlar, zararlı olduğu bahanesiyle hastaları oruç tutmaktan menetmekteler. Bu gibi doktorların sözleri şer'an geçerli sayılır mı?

C: Doktor kendisi güvenilir olmaz, sِzü de güven kazandırmaz ve orucun zararlı olduğu hususunda endişe ve korkmaya da sebep olmazsa bu durumda onun sözü geçerli değildir.

S.758: Annem yaklaşık onüç yıldır hasta olduğu için bu süre içerisinde oruçlarını tutamadı. Ben, annemin ilaç kullanmak zorunda kaldığı için bu farizadan mahrum olduğunu biliyorum. Bu durumda tutmadığı oruçların kazasının farz olup olmadığı hususunda bizi aydınlatır mısınız?

C: Hasta olduğu için oruç tutamamışsa, tutamadığı oruçlarını kaza etmesi farz değildir.

S.759: Bünyem zayıf olduğundan dolayı bulûğ çağından itibaren oniki yaşına kadar oruç tutmadım; şimdi vazifem nedir?

C: Mükellefiyet çağına ulaştıktan sonra Ramazan ayında tutmadığınız oruçları kaza etmeniz farzdır. Ramazan ayının orucunu kasıtlı olarak ve şer'î bir mazeretiniz olmaksızın yemişseniz, kaza dışında keffaret de farz olur.

S.760: Gِz doktoru oruç tutmamı yasaklayarak gözümden rahatsız olduğum için kesinlikle oruç tutmamam gerektiğini söylemesine rağmen rahat edemediğimden oruç tutmaya karar verdim. Ancak; bir çok zorluklarla karşılaştım. Bazen akşam ezanına kadar bir şey hissetmememe rağmen, bazen de ikindi vakitlerinde rahatsız oluyordum. Bu durumda orucun bana farz olup olmadığında şüphe ettiğim halde orucumu akşama kadar sürdürüyordum; sorum şudur: Acaba oruç tutmak bana farz mıdır? Oruç tuttuğum günlerde akşama kadar orucumu sürdürebileceğimden emin olmadığım durumlarda niyetim ne olmalıdır?

C: Dindar ve emin bir doktorun sِzüne dayanarak oruç tutmanızın size zararlı olduğuna dâir itminan kazanırsanız veya oruç tuttuğunuzda gözünüze bir zarar dokunmasından endişelenirseniz, oruç tutmanız farz değildir; hatta câiz bile olmaz. Zararlı olacağından endişelendiğiniz durumda oruç niyeti etmeniz de sahih değildir. Ancak; size bir zarar gelmesinden endişelenmezseniz oruç tutmanızın sakıncası yoktur; tabi, orucun sahih olması gerçekten onun zararlı olmamasına bağlıdır.

S.761: Ben tıbbı gözlük kullanıyorum, derecesi şimdi yüksektir, doktora müracaat ettiğimde gözüme özen göstermediğim takdirde gözlüğümün derecesinin daha da yükseleceğini söyledi. Bun yüzden, Ramazan ayında oruç tutmam mümkün olmazsa vazifem nedir?

C: Eğer gözünüze zararlıysa oruç tutmanız farz değildir; hatta orucunuzu yemeniz farzdır. Hastalığınız gelecek Ramazan'a kadar devam ederse, her günün orucu için fakire bir mudd taam ( yaklaşık 750 gr. ağırlığında yemek; pirinç, buğday vb.) vermeniz gerekir.

S.762: Annem ağır bir hastalığa yakalanmıştır. Babam da cismen zayıf olduğu için zorluk çekmektedir ve buna rağmen her ikisi de oruç tutmaktalar. Oruç tutmalarının hastalıklarının şiddetlenmesine sebep olduğu bazen belli oluyor. Şimdiye kadar onları, en azından hastalıkları ağırlaştığında oruç tutmamaya ikna edemedim; bu hususta bizi aydınlatır mısınız?

C: Orucun hastalığa sebep olduğunu veya hastalığı ağırlaştırdığını ya da oruç tutmaya gücü olmadığını belirlemek hususunda ölçü; oruç tutan kimsenin kendi teşhisidir. Ama orucun zararlı olduğunu anlar ve buna rağmen yine oruç tutmak isterse bu durumda oruç tutması haram olur.

S.763: Geçen yıl uzman bir doktor vasıtasıyla böbreklerimden amaliyat oldum. Doktor, ömrüm boyunca oruç tutmamı bana yasakladı. Ben şimdiye kadar hiç rahatsızlık hissetmedim, normal olarak yiyip içmekteyim, bu durumda vazifem nedir?

C: Bizzat kendiniz orucun size zararlı olacağından endişelenmez ve buna şer'î bir deliliniz de olmazsa, Ramazan ayının orucunu tutmanız farzdır.

S.764: Bazı doktorların şer'î hükümden haberdar olmamalarını göz önünde bulundurarak bir kimseyi oruç tutmaktan meneden doktorun sözünü dinlemek farz mıdır?

C: Doktorun sِzünden orucun kendisine zararlı olacağına mutmain olursa veya dokturun sِzüne veya halk tarafından kabul edilen diğer bir sebebe istinaden orucun kendisine zararlı olacağından korkarsa, oruç tutması farz değildir.

S.765: Bِbreğimde taş toplanıyor. Böbrekte kireçlenme yoluyla taş oluşmasından korunmanın tek yolu, devamlı sıvı maddeler içmektir. Doktorlar, oruç tutmamın câiz olmadığına inanmaktalar, bunu dikkate alarak Ramazan ayının orucu karşısında vazifem nedir?

C: Bِbreğin rahatsız olmasını engellemek gündüzleri su veya sıvı şeyler içmeyi gerektiriyorsa oruç tutmanız farz değildir.

S.766: Şeker hastalığına yakalanan kimseler günde bir veya iki defa iğneyle ensülin kullanmak zorunda kalıyorlar. Böyle hastalar için doktorlar, şeker miktarının ani düşüşünün baygınlığa yol açmaması için bazen günde dört defa yemek yemelerini tavsiye ediyor; bu gibi insanların oruca karşı vazifeleri hakkında görüşünüzü belirtir misiniz?

C: Sabahtan akşama kadar (oruçlu kalıp) yemek ve içmekten sakınmak zararlı olursa oruç tutmaları farz olmadığı gibi, oruç tutmaları câiz bile değildir.

Yemek ve İçmekten Sakınmak

S.767: Oruçlu olan bir kimsenin ağzından kan gelirse, orucu batıl olur mu?

C: Bu yüzden orucu batıl olmaz, ancak kanın boğaza ulaşmasını engellemesi farzdır.

S.768: Oruçlu kimsenin mübarek Ramazan ayında seut otunu (buruna çekilen bir tür ezilmiş ot) kullanmasının hükmü nedir?

C: Bu otu kullanmak burun yoluyla bir şeyin boğaza ulaşmasına sebep olursa câiz değildir.

S.769: Dilin altına bırakılan ve bir kaç dakika sonra dışarı atılan tütün ve diğer şeyden yapılan "nas" maddesi orucu batıl eder mi?

C: "Nas" maddesine karışan salyayı yutmak orucu batıl eder.

S.770: Nefes darlığına yakalanan kimselerin kullandığı sıvı bir maddeyi sıkıştırılmış halde içeren küçük bir ilaç tüpü vardır. Ağıza sıkıldığında, kişinin ağzına gaz tozu püskürtüyor ve solunum yoluyla hastanın akciğerine girerek nefes darlığını gideriyor. Hasta şahıs, bu ilacı günde bir kaç kez kullanmak zorunda kalıyor. Bu tıbbî ilacı kullanmaksızın oruç tutmak imkansız veya çok zor olduğuna göre bu hastaların oruç tutması câiz midir?

C: Ağız yoluyla akciğere dahil olan madde sadece hava olursa, oruca zarar vermez. Ama sıkıştırılmış havayla birlikte ilaç da çıkarsa, bu ilaç toz veya pudra şeklinde olsa bile boğaza girdiği takdirde orucun sahih olması sakıncalıdır ve bu durumda ondan kaçınmak farzdır. Ama bu ilacı kullanmadığı takdirde oruç tutması çok meşakkatli olursa kullanması câiz olur.

S.771: Oruçluyken çoğu zaman tükürüğüm damağımdan sızan kanla karışıyor. Bazen tükürüğümün kanla karışarak mideme gidip gitmediğinden şüphe ediyorum; bu hususta beni aydınlatır mısınız?

C: Damağınızdan akan kan, tükrüğünüzde yok olursa pâktır; onu yutmak da sakıncasızdır. Kanla karışıp, karışmadığında şüphe edilen tükrüğü yutmanın sakıncası olmadığı gibi oruca da zararı yoktur.

S.772: Ramazan ayında bir gün dişlerimi temizlemeden oruç tuttum. Tabiatıyla dişlerimin arasında kalan yemek artıklarını da yutmuyordum. Ancak; onlardan bir kısmı boğazıma kaçtı. Bu durumda; o günün orucunu kaza etmem farz olur mu?

C: Dişlerinizin arasında yemek artıklarının kaldığını veya onların boğazınıza kaçacağını bilmiyorduysanız ve boğazınıza kaçması kasıtlı olmamışsa, o günün orucundan dolayı üzerinize bir şey farz olmaz.

S.773: Damağından çok kan gelen oruçlu kimsenin orucu batıl olur mu? Oruçlu kimsenin bir maşrapayla başına su dökmesi câiz midir?

C: Damaktan çıkan kanı yutmadığı müddetçe orucu batıl olmaz. Maşrapa ve benzeri şeylerle başa su dökmek de oruca zarar dokundurmaz.

S.774: Kadınların tedavi için alttan kullandıkları fitillerin oruca bir zararı var mıdır?

C: Bu ilaçları kullanmanın oruca zararı yoktur.

S.775: Diş doktoru ve diğerlerinin mübarek Ramazan ayında oruçlu bir kimseye iğne yapmasının hükmü nedir?

C: Oruçlu kimsenin iğne yaptırmasının sakıncası yoktur. Ancak; besleyici olur ve damara yapılırsa, ihtiyaten ondan sakınmak gerekir.

S.776: Hastanelerde olduğu gibi, beslenme için sıvı maddeleri damar yoluyla bedene enjekte etmek orucu bozar mı?

C: Oruçluyken damar yoluyla beslenmek için bedene sıvı maddeleri enjekte etmenin câiz olması sakıncalıdır. Bundan sakınmakla ilgili ihtiyat terkedilmemelidir.

S.777: Oruçluyken tansiyonun yükselmesini ِnlemek için hap yutmak câiz midir?

C: Tansiyonun yükselmesini ِnlemek için Ramazan ayında kullanmak zaruri olursa, sakıncası yoktur. Ancak; onu yutmakla oruç batıl olur.

S.778: Tedavi için kullanılan haplara yemek ve içmek denilmediğini görüyoruz. Acaba tedavi için hap kullanabilir miyim; bunun orucuma sakıncası var mıdır?

C: Fitil olarak kullanılan hapların oruca zararı yoktur. Ancak; yutmak yoluyla kullanılan haplar orucu batıl eder.

S.779: Ramazan ayında karım beni cimaya mecbur etti. Bu durumda vazifem nedir?

C: Kasıtlı olarak cima yapan kimsenin hükmündesiniz. Her ikinize kaza dışında keffaret de farzdır.

S.780: Ramazan ayında insanın karısıyla şaka yapmasının oruca zararı var mıdır?

C: Meni çıkmasına sebep olmazsa oruca sakıncası yoktur; aksi durumda câiz değildir.

 

Kasıtlı Olarak Cünüp Kalmak

S.781: Sabah ezanına kadar bazı zorluklardan dolayı cenabetli kalan (gusül etmeyen) kimsenin oruç tutması câiz midir?

C: Ramazan ayı orucu ve kazası hariç, oruç tutmasının sakıncası yoktur. Ancak; Ramazan ayı orucu ve kazasında gusletmekten mazur olursa, teyemmüm etmesi gerekir; teyemmüm de edemezse, orucu sahih olmaz.

S.782: Eğer bir adam cenabetli olduğu halde bir kaç gün oruç tutar ve cenabetten temizlenmenin oruç için şart olduğunu bilmezse, cenabetli olarak oruç tuttuğu günlerden dolayı üzerine keffaret farz olur mu, yoksa sadece kazası yeterli midir?

C: Eğer cenabetli olduğunu bildiği halde gusül veya teyemmümün de farz olduğunu bilmediği için cenabetli olarak sabahlarsa, ihtiyat gereği hükmü bilmemesi kusurî olmazsa, (hükmü ِğrenme imkanı olmasına rağmen öğrenmemişse) kaza dışında üzerine keffaret de farz olur. Ama; hükmü bilmemesi kusurî (imkansızlık yüzünden) olursa keffaret farz olmaz; gerçi keffaret vermesi ihtiyata uygundur.

S.783: Kaza veya müstehap oruç tutan cenabetli kimsenin güneş doğduktan sonra gusül alması câiz midir?

C: Fecir doğuncaya (sabah ezanının vaktine) kadar kasıtlı olarak cenabetli kalırsa, Ramazan ayı orucu ve kazası sahih olmaz. Ama; bunların dışındaki oruçların, özellikle müstehap orucun sahih olması akvadır (güçlü görüştür).

S.784: Mübarek Ramazan ayından on gün önce evlenmiş olan mü'min bir kardeşimiz, cenabetle ilgili olarak şer'î hükmün sabah ezanından sonra cünüp olan kimsenin, öğle ezanından önce guslederse orucunun sahih olacağını duymuş (bu hükmü kesin bildiğini bile sanıyormuş) ve buna dayanarak hanımıyla cima ediyormuş, sonradan hükmün bildiği gibi olmadığının farkına varıyor, acaba bunun hükmü nedir?

C: Fecir doğduktan sonra kasıtlı olarak cünüp olan kimse, kasıtlı olarak orucunu yiyen şahısın hükmündedir, (bu iş) kaza ve keffareti gerektirir.

S.785: Ramazan ayı gecesinde bir yerde misafir olan kimse geceleyin ihtilam oluyor; misafir olduğundan ve yanında da yeterli elbise olmadığından dolayı oruçtan kaçmak için yarın sefere gitmeyi amaçlıyor; acaba, bu şahıs hiç bir şey yemeden sabah ezanından sonra sefere çıkmak niyetiyle hareket ederse, sefere çıkmayı niyet etmesi keffareti üzerinden kaldırır mı?

C: Cenabetli olduğunun farkında olarak fecir doğmadan önce gusül ve teyemmüm etmeksizin sabahlarsa, sırf geceleyin sefere çıkmayı amaçlamak veya gündüz sefere çıkmak keffareti düşürmek için yeterli değildir.

S.786: Acaba su olmadığından veya başka bir mazeret yüzünden cenabet guslü yapamayacak olan kimsenin Ramazan gecesinde bilerek cünüp olması câiz midir?

C: Bu şahsın üzerine farz olan, teyemmüm yapmaktır. Cünüp olduktan sonra teyemmüm için yeterli vakit varsa câizdir.

S.787: Mübarek Ramazan ayında sabah ezanından önce uykudan uyanan, fakat ihtilam olduğunun farkına varmadan tekrar uyuyan kimse, sonra sabah ezanı esnasında uyanır ve sabah ezanından önce muhtelim olduğunu kesin bilirse orucunun hükmü nedir?

C: Sabah ezanından önce, muhtelim olduğunun farkına varmamışsa orucu sahihtir.

S.788: Bir mükellef, mübarek Ramazan ayında sabah ezanından sonra uykudan kalkıp muhtelim olduğunu görür, fakat tekrar uyur, güneş doğduktan sonra (sabah namazını kılmaksızın) uyanırsa, guslünü öğle ezanına kadar geciktirir ve öğleden sonra guslederek öğle ve ikindi namazını kılarsa orucunun hükmü nedir?

C: Orucu sahihtir, cenabet guslünü ِğleye kadar geciktirmesinin sakıncası yoktur.

S.789: Ramazan ayı gecesinde sabah ezanından önce muhtelim olup olmadığında şüphe eden bir mükellef, şüphesine itina etmez ve tekrar uyur, sabah ezanından sonra uykudan kalkıp ezandan önce muhtelim olduğunun farkına varırsa orucunun hükmü nedir?

C: Birinci uykudan uyandıktan sonra kendisinde ihtilamdan bir eser gِrmez, sadece muhtelim olduğuna ihtimal verir ve durumunu araştırmazsa, tekrar uyuyup ezandan sonra kalkar ve ezandan önce muhtelim olduğunu anlarsa orucu sahihtir.

S.790: Mübarek Ramazan ayında necis suyla gusleden ve bir hafta sonra suyun necis olduğunu hatırlayan kimsenin bu müddet içerisindeki oruç ve namazının hükmü nedir?

C: Namazı batıldır ve kaza etmesi gerekir; ama orucu sahihtir.

S.791: Bir adam yakalandığı bir hastalık yüzünden idrarı damla damla akmaktadır, fakat bu durumu geçicidir. Yani her idrardan sonra bir saat veya daha çok devam etmektedir. Bu adamın oruçla ilgili vazifesi nedir? Şöyle ki, bazı gecelerde cünüp oluyor, ezandan bir saat önce uykudan kalkıyor idrar damlalarıyla beraber meni de çıkması mümkündür; cenabetten temizlenmiş halde sabahlaması için vazifesi nedir?

C: Sabah ezanından önce gusleder veya cenabet yerine teyemmüm ederse, -bundan sonra elinde olmaksızın meni çıksa da- orucu sahihtir.

S.792: Sabah ezanından sonra veya önce uyur, uykuda muhtelim olur ve ezandan sonra kalkarsa guslü için tanınan müddet ne kadardır?

C: Sorudaki takdirde cenabetli olması o günkü orucuna zarar dokundurmaz; ancak namaz için gusletmesi farzdır, guslü namaz vaktine kadar da geciktirebilir.

S.793: Ramazan ayı veya başka günlerin orucu için cenabet guslü almayı unutur ve gündüz hatırlarsa vazifesi nedir?

C: Ramazan ayında sabah ezanından önce cenabet guslünü unutur ve cünüplü olarak sabahlarsa, orucu batıl olur. İhtiyat gereği Ramazan ayının orucunun kazası (hüküm açısından), Ramazan ayının orucu hükmündedir. Ama; diğer oruçlarda bununla oruç batıl olmaz.

 

Oruçluyken veya Diğer Hallerde İstimna

S.794: Yaklaşık yedi yıldır Ramazan ayı orucunun bir kaç gününü istimna yaparak batıl ettim; ancak üç Ramazan ayı boyunca orucumu kaç gün bozduğumu bilmiyorum, ama 25, 30 günden az olacağını sanmıyorum; dolayısıyla vazifemi iyice bilmiyorum, lütfen keffaretimin miktarını bildirir misiniz?

C: Şer'an haram olan istimna yoluyla Mübarek Ramazan ayının batıl edilen her gününün orucu için iki keffaret vardır. Onlar altmış gün oruç tutmak ve altmış fakiri doyurmakdan ibarettir; her gün için altmış miskini doyurmakla ilgili olarak her miskine bir mudd (yaklaşık 750 gr.) yiyecek (buğday, vb. gıda maddelerini) verebilirsiniz, ama nakit para keffaret sayılmaz. Ancak; keffaret sahibi tarafından niyabeten taam (yiyecek) alması ve sonra keffaret olarak onu kendisine kabul etmesi için fakire nakit parayı teslim etmenin sakıncası yoktur. Keffaret taamını satın almak için vereceği paranın miktarı, keffaret vermek için seçtiği buğday, pirinç vs gibi taamın fiyatına bağlıdır. İstimna ile batıl ettiğiniz oruçların kaç gün olduğu hususunda ise kesin bildiğiniz miktarın kaza ve keffaretini yerine getirmekle yetinebilirsiniz.

S.795: İstimnanın orucu batıl ettiğini bildiği halde oruçluyken istimna yapan mükellefin, üzerine cem keffareti farz olur mu? İstimnanın orucu batıl ettiğini bilmez ve istimna yaparsa hükmü nedir?

C: Her iki durumda kasıtlı olarak istimna yaparsa cem keffareti* farz olur.

S.796: Mahrem olmayan kadınla telefonla konuşma esnasında oluşan tedirginlikten dolayı ve arada istimna sebeplerinden hiç birisi olmadan Mübarek Ramazan ayında benden meni çıktı; ancak, o kadınla konuşmam lezzet alma kastıyla değildi, bu durumda acaba orucum batıl olur mu? Eğer batıl olursa keffaret de farz mıdır?

C: Daha ِnce bir kadınla konuşmanız yüzünden adetiniz icabı sizden meni çıkmıyorduysa ve o kadınla telefonla konuşmanız şehvet ve lezzet kastıyla da değildiyse, buna rağmen elinizde olmaksızın sizden meni çıktıysa böyle bir şey orucu batıl etmez ve üzerinize de bir şey gelmez.

S.797: Bir kaç yıldır Ramazan ayında ve diğer aylarda istimnaya müptela olan kimsenin namaz ve orucunun hükmü nedir?

C: İstimna mutlaka haramdır, meni çıkmasına sebep olursa cenabete yol açar; oruçluyken bu işi yaparsa haramla orucu batıl etme hükmündedir. Gusül ve teyemmüm almaksızın, cünüplü olarak namaz kılar veya oruç tutarsa namaz ve orucu batıldır ve onları kaza etmesi farzdır.

S.798: Erkeğe, karısının eliyle istimna yapması câiz midir? Ve acaba cima halinde oluşuyla cima dışında oluşu arasında bir fark var mıdır?

C: Meni gelinceye kadar erkeğin karısıyla oynamasının ve bedenini bedenine sürmesinin sakıncası yoktur; yine meni gelinceye kadar kadının kocasıyla oynamasının sakıncası yoktur ve bu haram olan istimnadan değildir.

S.799: Doktor, bekar bir adamın menisini tahlil etmek ister ve onun da menisini vermesi ancak istimnayla mümkün olursa, istimna etmesi câiz midir?

C: Tedavi buna bağlıysa sakıncası yoktur.

S.800: Bazı tıp merkezlerinde döllenme yapıp yapamayacağını bilmek amacıyla meni üzerinde tıbbi araştırmalar yapmak için erkekten istimna yapmasını istiyorlar; bu durumda erkeğin istimna yapması câiz midir?

C: Dِllenme yapıp yapamayacağını bilmek için bile olsa şer'an istimna yapmak câiz değildir. Ancak; eşlerin çocuklarının olmamasına sebep olan hastalığı teşhis etmek buna bağlı olursa câizdir.

S.801: Kişinin kendi parmağıyla makattan prostat bezini tahrik etmesi sonucu, beden birden boşalmadan ve gevşemeden meni çıkarmak câiz midir?

C: Bu iş câiz değildir, çünkü bu da haram olan bir çeşit istimnadır.

S.802: Karısı yanında olmayan erkek şehvetini tahrik etmek için karısını hayal edebilir mi?

C: Şehevi hayeller meni çıkarmak için olur veya hayal eden kişi bunun kendisinden meni çıkmasına sebep olacağını bilirse haramdır.

S.803: Bulûğ çağına eriştiği ilk dönemlerde Ramazan ayının orucunu tutan bir kimse oruçluyken istimna ederek cünüp olur ve oruç tutmak için cenabetten temizlenmenin gerektiğini bilmeyerek bir kaç gün bu halde oruç tutarsa, sadece o günleri kaza etmesi yeterli midir, yoksa bu konuda başka bir hükmü mü vardır?

C: Sorudaki takdirde ona hem kaza, hem de keffaret farzdır.

S.804: Oruçlu bir kimse Ramazan ayında şehveti tahrik eden bir manzaraya bakar ve cünüp olursa orucu batıl olur mu?

C: Meni çıkması kastıyla bakarsa veya baktığında cünüp olacağını bilirse ya da adet ve alışkanlığı gereğince baktığında cünüp oluyorsa, buna rağmen kasten bakar ve cünüp olursa bilerek cünüp olan kimsenin hükmündedir.

 

İftarla İlgili Meseleler

S.805: Genel toplantılarda ve resmî oturumlarda orucu iftar etmenin vakti hususunda Ehl-i Sünnet'e uymak câiz midir? Bu hususta Ehl-i Sünnet'e uymanın takiyye sayılmadığını ve bunu gerektiren başka bir neden de olmadığını görürse mükellefin vazifesi nedir?

C: İftar vaktinin girmesinde mükellefin (ister Şia olsun ister Ehl-i Sünnet'ten) başkalarına uyması câiz değildir. Akşamın girdiğini ve gündüzün bittiğini bizzat kendisi veya şer'î bir delille tesbit etmeden ihtiyari olarak iftar etmesi câiz değildir.

S.806: Oruçlu olur da, annem yemeye veya içmeye zorlarsa bu orucumu batıl eder mi?

C: Başka birisinin davet ve ısrarıyla bile olsa bir şey yemek ve içmek orucu batıl eder.

S.807: Bir şeyi zorla oruçlu kimsenin ağzına sokarlarsa veya oruçlu kimsenin başını zorla suya daldırırlarsa orucu batıl olur mu? Orucunu batıl etmeye zorlarlarsa, mesela "eğer yemezsen mal veya canına bir zarar verilecek" derlerse ve oruçlu kimse bu gibi zararları defetmek için bir şey yerse orucu sahih olur mu?

C: Oruçlu kimsenin elinde olmaksızın boğazına bir şey dökerlerse veya başını zorla suya sokarlarsa orucu batıl olmaz. Ancak; başkasının zorlamasıyla kendisi bir şey yerse orucu batıl olur.

S.808: Yolculuk etmek isteyen oruçlu kimse ِğle ezanından önce ruhsat haddine ulaşmadan (bulunduğu yerin en son evlerinin gِrülmeyeceği kadar uzaklaşmadan) önce iftar etmenin câiz olmadığını bilmez, bu hükme vakıf olmazsa ve kendisini seferî sayıp ruhsat haddinden önce iftar ederse orucunun hükmü nedir; kaza etmesi farz mıdır, yoksa başka bir hükmü mü vardır?

C: Kasıtlı olarak orucunu yiyen kimse hükmündedir.

S.809: Nezle olur da ağzımda bir miktar nezle suyu toplanır ve dışarı çıkaracağıma onu yutarsam orucum batıl olur mu?

Ramazan ayının bir kaç gününü akrabalarımdan birinin evinde geçirdim ve bu arada hem nezle olduğumdan ve hem de utancımdan farz gusül (cenabet guslü) yerine teyemmüm etmekle yetindim ve ِğleden önce gusletmedim. Bu işi bir kaç gün tekrarladım; bu müddet içinde tuttuğum oruçlar sahih midir? Eğer sahih değilse üzerime keffaret farz olur mu?

C: Oruçluyken balgam ve nezle suyunu yutmakla boynunuza bir şey gelmez; eğer ağız boşluğuna ulaştıktan sonra yutmuşsanız ihtiyaten orucu kaza etmelisiniz. Ama oruç tutmanız gereken sabahın fecrinden önce guslü terkedip yerine teyemmüm almanız şer'î bir mazeret yüzünden olursa veya teyemmümü vaktin dar olduğu son zamanda alırsanız, teyemmümle orucunuz sahihtir, aksi durumda bu müddet içindeki oruçlarınız batıldır.

S.810: Ben demir madeninde çalışmaktayım ve işim gereği her gün maden ocağına girerek çalışmak zorundayım. Oradaki iş araçlarını kullandığımda ağzıma toz kaçıyor; yılın diğer aylarında da durumum bِyledir, bu durumda vazifem nedir? Bu halde orucum sahih midir?

C: Oruçluyken toz yutmak orucu batıl eder, dolayısıyla toz yutmaktan kaçınmak farzdır. Ancak; yutmaksızın sırf ağız ve buruna girmesi orucu batıl etmez.

S.811: Oruçlu kimsenin, gıda verici ve vitamin taşıyan iğne yaptırmasının hükmü nedir?

C: Oruçlu kimse besleyici maddesi olan ve damardan yapılan iğneden ihtiyaten sakınmalıdır. Eğer; yaptırırsa ihtiyaten o günün orucunu kaza etmelidir.

S.812: Bir adam Ramazan ayını oruç tutar ve oruçlu olduğu halde orucuna şer'an zararlı olduğuna inandığı bir iş yapar, ancak Ramazan ayından sonra bu işin orucuna zararlı olmadığı anlaşılırsa orucunun hükmü nedir?

C: Orucu bozmayı kastetmez ve gerçekten orucu batıl eden bir iş de yapmazsa orucu sahihtir.

 

Orucu Yemenin Keffareti ve Miktarı

S.813: Kendine taam (buğday, pirinç vb.) satın alması için fakire bir mudd (yaklaşık 750 gr.) taamın parasını vermek kifayet eder mi?

C: Fakirin, kendisinden vekil olarak parayla taam satın alacağına ve sonra onu keffaret olarak kabul edeceğine güvenirse sakıncası yoktur.

S.814: Fakirlerden bir grubunu doyurmak için vekil olan bir kişi, kendi çalışması ve aşçılığı karşılığında kendisine verilen keffaret malından ücret alabilir mi?

C: İş ve pişirme ücretini alması câizdir; ancak onu keffaretten alması câiz değildir.

S.815: Hamile olduğu veya doğumu yaklaştığı için oruç tutamayan bir kadın, doğumdan sonra gelecek Ramazan ayından önce tutmadığı oruçları kaza etmesi gerektiğini bildiği halde; kasıtlı veya kasıtsız olarak orucu kaza etmez ve bir kaç yıl geciktirirse sadece o yılın keffaretini vermesi yeterli midir, yoksa geciktirdiği bütün yılların keffaretini mi vermesi gerekir? Kasıtlı olduğu durumla, kasıtsız olduğu durum arasındaki farkı açıklar mısınız?

C: Bir kaç yıl geciktirmiş olsa kazasını geciktirdiği oruçlar için bir kere fidye vermesi farzdır; fidye ise her gün için bir mudd (yaklaşık 750 gr.) taam vermektir. Elbette; sonraki Ramazan'a kadar geçiktirmesi şer'î bir özrü olmaksızın önemsemezlik yüzünden olursa fidye farz olur; ancak orucun sıhhatına engel olan şer'î bir mazereti olursa fidye farz olmaz.

S.816: Hasta olması yüzünden oruç tutamayan ve sonraki Ramazan ayına kadar da kazasını yerine getiremeyen kadının orucunun fidyesi kendisine mi farzdır, kocasına mı?

C: Sorudaki takdirde, her gün için bir mudd taam fidye vermesi kadının kendisine farzdır ve bu fidye kocasına farz değildir.

S.817: ـzerinde on gün farz oruç olan ve Şaban ayının yirmisinde oruçlarını tutmaya başlayan kimse öğleden önce veya sonra kasıtlı olarak orucunu yiyebilir mi? Eğer orucunu öğleden önce veya sonra yerse ne kadar keffaret vermesi gerekir?

C: Bu durumda orucunu yemesi câiz değildir ve eğer kasıtlı olarak öğleden önce yerse keffaret farz olmaz; ancak ِğleden sonra yerse keffaret farz olur; keffareti ise on fakiri doyurmak ve eğer bunu yapamazsa üç gün oruç tutmaktır.

S.818: İki yıl arka arkaya hamile olan ve bu iki yılda oruç tutamayan, ancak şimdi oruç tutmaya gücü olan kadının hükmü nedir? Üzerine cem keffareti mi farz olur, yoksa sadece tutmadığı oruçları kaza mı etmesi gerekir? Orucunu böyle geciktirmesinin hükmü nedir?

C: Ramazan ayının orucunu şer'î bir mazeret yüzünden tutmamışsa, üzerine sadece kaza farzdır; orucunu yemekte mazereti, orucun rahmindeki veya doğurmuş olduğu bebeğe zarar korkusu olursa -kazayla birlikte- her gün için bir mudd taam fidye vermesi de farz olur; ancak Ramazan ayından sonra şer'î bir mazereti olmaksızın orucun kazasını gelecek Ramazan ayına kadar geciktirirse yine her gün için fakire bir mudd taam fidye vermesi farzdır.

S.819: Orucun keffaretinde kazayla keffaret arasında tertip farz mıdır?

C: Farz değildir.

Orucun Kazası

S.820: Ramazan ayında dini bir görev için seferde olmam nedeniyle üzerimde 18 gün kaza oruç var, vazifem nedir? Acaba üzerime kaza farz olur mu?

C: Seferde olmanız yüzünden tutmadığınız Ramazan ayının oruçlarını kaza etmeniz farzdır.

S.821: Ramazan ayının orucu için ecîr olan (bedelle bir ölüden taraf oruç tutmayı üzerine alan) kimse öğleden sonra orucunu yerse, üzerine keffaret farz olur mu?

C: Keffaret farz değildir.

S.822: Ramazan ayında dini bir görev için seferde olan ve bu yüzden oruç tutamayan kimseler, üzerinden bir kaç yıl geçtikten sonra tutmadıkları oruçları şimdi kaza etmek isterlerse keffaret vermeleri farz mıdır?

C: Ramazan ayının kazasını sonraki Ramazan'a kadar geciktirmeleri, oruç tutmalarına engel olan mazeretlerinin devam etmesi yüzünden olursa, sadece tutmadıkları orucu kaza etmeleri yeterlidir ve her gün için bir mudd fidye vermeleri gerekmez. Ama; ihtiyaten müstehap olarak fidye de vermeleri daha iyidir. Ancak; Ramazan ayının orucunun kazasını sonraki Ramazan'a kadar geciktirmeleri bir mazeret olmaksızın önemsemezlik yüzünden olursa, hem kaza etmeleri ve hem de fidye vermeleri farzdır.

S.823: Cehaleti yüzünden yaklaşık on yıl namaz kılmayan ve oruç tutmayan bir kimse tövbe ederek Allah'a döner ve üzerine farz olduğu halde yerine getirmediği şeyleri yerine getirmeyi azmederse, ancak tutmadığı bütün oruçların kazasını edemez ve üzerine gelen keffareti verecek kadar malı da olmazsa sadece istiğfar etmesi yeterli midir?

C: Hiç bir durumda tutmadığı oruçların kazası üzerinden kalkmaz. Ancak; keffaret olarak iki ay oruç tutamaz ve altmış fakiri de doyuramazsa, mümkün olduğu kadar fakirlere sadaka vermesi farzdır.

S.824: Sonraki Ramazan ayından önce tutmadığı oruçları kaza etmesinin farz olduğunu bilmeyerek oruç tutmayan kimsenin hükmü nedir?

C: Farz olduğunu bilmeyerek kazayı sonraki Ramazan'a kadar geciktirmesinin fidyesi üzerinden kalkmaz.

S.825: 120 gün oruç tutmayan bir kimse ne yapmalıdır; her gün için altmış gün oruç tutması mı gerekir? Ve acaba üzerine keffaret farz olur mu?

C: Tutmadığı Ramazan ayının oruçlarını kaza etmesi farzdır. Eğer, orucu şer'î bir mazereti olmaksızın kasten yemişse, kaza dışında her gün için keffaret vermesi de farzdır. Keffaret ise, altmış gün oruç tutmak veya altmış fakiri doyurmak ya da her birine bir mudd olmak üzere altmış fakire taam vermektir.

S.826: ـzerimde farz oruç varsa, farz oruçlarımın kazası olması niyetiyle ve eğer yoksa, mutlak kurbet kastıyla (Allah'a yakın olmak niyetiyle) yaklaşık bir ay oruç tuttum, bir ay boyunca tuttuğum bu oruç üzerime farz olan kaza oruçlarımdan sayılır mı?

C: İster kaza orucu olsun, ister müstehap, emredildiğiniz şeyi yerine getirme niyetiyle oruç tutarsanız ve üzerinizde de kaza oruç olursa, o oruçlarınız kaza oruçlarınızdan sayılır.

S.827: ـzerine ne kadar kaza orucun farz olduğunu bilmeyen kimse, üzerinde kaza oruç olmadığı inancıyla müstehap oruç tutarsa, tuttuğu bu oruçlar kaza oruçlarından sayılır mı?

C: Müstehap niyetiyle tuttuğu oruçlar üzerindeki kaza oruçlarından sayılmazlar.

S.828: Şer'i hükmü bilmeyerek açlık ve susuzluk yüzünden kasıtlı olarak orucu yiyen kimse hakkında görüşünüz nedir? Bu kimsenin üzerine sadece kaza mı farzdır, yoksa keffaret vermesi de mi gerekir?

C: Şer'i hükmü bilmez ve öğrenme imkanı varken öğrenmezse, kaza dışında ihtiyaten keffaret de vermesi farzdır.

S.829: Bulûğa eriştiği ilk yıllarda, zayıf ve güçsüz oluşundan oruç tutamayan kimse, sadece onların kazasını mı tutmalıdır, yoksa kaza dışında keffaret de mi vermelidir?

C: Oruç tutması zararlı değilmişse ve orucu kasıtlı olarak yemiş ise, kaza dışında keffaret de vermesi farzdır.

S.830: Kaç gün orucu bozduğunu ve kaç gün namaz kılmadığını bilmeyen kimsenin vazifesi nedir? Orucu kasıtlı mı, yoksa şer'î bir mazeret yüzünden mi bozduğunu bilmeyen kimsenin hükmü nedir?

C: Yerine getirmediğini kesin olarak bildiği oruç ve namazları yerine getirmekle yetinmesi câizdir. Kasıtlı olarak orucu bozduğunda şüphe ederse keffaret farz olmaz.

S.831: Ramazan ayında orucunu tutan bir kimse, yemek için sahurda uyanmaz, dolayısıyla akşama kadar oruç tutamazsa ve gündüz başına gelen bir olay yüzünden de orucu bozarsa, üzerine bir keffaret mi, yoksa cem keffaret mi gelir?

C: Açlık, susuzluk vs. gibi sebeplerle tahammülü çetin olan duruma düşünceye kadar orucuna devam eder ve sonra orucunu yerse, sadece kaza farz olur ve keffaret vermesi gerekmez.

S.832: ـzerime farz olan kaza orucunu yerine getirip getirmediğimde şüphe edersem vazifem nedir?

C: Geçmişte üzerinize kaza orucunun farz olduğunu kesin bilirseniz, (oruç tutarak) o kazayı yerine getirdiğinize dâir kesin bilgi elde etmeniz farzdır.

S.833: Bulûğ çağına eriştiğinden bu yana ilk defasında Ramazan ayından 11 gününü oruç tutan, bir gününü öğle üzeri bozan ve 18 gün oruç tutmayan kimse 18 gün için üzerine keffaret geldiğini bilmezse vazifesi nedir?

C: Ramazan ayının orucunu kasıtlı olarak ve kendi isteğiyle tutmazsa, orucu bozduğunda ister keffaretin farz olduğunu bilsin, isterse bilmesin kazadan başka keffaret de üzerine farz olur.

S.834: Doktorun, orucun zararlı olduğunu söylemesi nedeniyle oruç tutmayan hasta, bir kaç yıl sonra orucun kendisine zararlı olmadığını ve doktorun kendisini oruçtan men etmek hususunda yanıldığını anlarsa, üzerine kaza ve keffaret farz olur mu?

C: Güvenilir ve uzman bir doktorun bildirmesi neticesinde veya halk arasında geçerli sayılan başka bir kaynaktan, kendisine bir zarar ulaşacağından korktuğu için oruç tutmazsa, sadece kaza farz olur.

 

Oruçla İlgili Diğer Meseleler

S.835: Belli bir günde oruç tutmayı nezreden kadın oruç halinde hayız olursa hükmü nedir?

C: Hayız olursa, orucu batıl olur ve temizlendikten sonra kazası farzdır.

S.836: "Deyyer" limanında oturan bir kimse, Ramazan ayının birinden yirmiyedisine kadar oruçlu olur ve yirmisekizinci günün sabahı "Dubay"a yolculuk eder, ayın yirmidokuzunda oraya ulaşırsa ve o gün orada Ramazan bayramı olduğu ilan edilirse vatanına döndüğünde tutmadığı oruçların kazası farz mıdır? Eğer bir günü kaza ederse Ramazan ayında yirmisekiz gün oruç tutmuş olur ve eğer iki günü kaza etmek isterse 29'uncu günde bulunduğu yerde Ramazan bayramı ilan edilmiş olmasıyla çelişir. Bu şahsın hükmü nedir?

C: Yirmidokuzuncu günde o yerde bayram ilan edilmesi şer'an sahih olan bir yolla olursa o günün kazası farz değildir. Ancak; yirmidokuzuncu günde bayram ilan edilmesinden Ramazan ayının ilk gününde orucu yerine getirmediği anlaşılır ve bu yüzden yerine getirmediğini kesin bildiği orucun kazasını tutması farzdır.

S.837: Akşam üzeri bir şehirde iftar eden ve sonra henüz güneşin batmadığı başka bir şehre yolculuk yapan bir kimsenin o günkü orucunun hükmü nedir? Güneş batmadan önce orada yemek yiyebilir mi?

C: Orucu sahihtir ve daha ِnce akşam olduktan sonra şehrinde iftar etmişse, ikinci şehirde güneş batmadan önce yemek yiyebilir.

S.838: Bir şehid, arkadaşlarından birine kendisi için ihtiyaten bir miktar oruç kaza edilmesini vasiyyet eder ve şehidin varisleri ise bu gibi hususlara ِnem vermedikleri için bu işi onlara bırakmak mümkün olmazsa, arkadaşına da bu iş çetin olursa, bu sorunu halletmenin başka bir yolu var mı?

C: Arkadaşı ona kendisinin oruç tutmasını vasiyet ederse bu durumda şehidin varislerinin bu hususta bir vazifesi yoktur; şehitten taraf nayip olarak oruç tutmak arkadaşına zor olursa, oruç onun da üzerinden kalkar.

S.839: Ben çok şüphe eden bir kimseyim veya başka bir tabirle sِyleyecek olursam çok vesvese etmekteyim; dini meselelerde, ِzellikle füru-u din ile ilgili konularda çok şüphe etmekteyim. Şüphelerimden birisi şudur: Ben geçen Ramazan ayında ağzıma yoğun tozun girdiğinde ve onu yutup yutmadığımda şüphe ettim veya ağzıma aldığım suyu dışarı çıkarıp çıkarmadığımda da şüphe ettim; acaba orucum sahih midir?

C: Sorudaki takdirde, orucunuz sahihtir ve bu gibi şüphelere itina edilmez.

S.840: Hz. Fatıma'dan (s.a) nakledilen Kisa hadis-i şerifesi muteber hadis midir? Acaba; oruçlu iken bu hadis Hz. Fatıma'ya (s.a) nispet verilebilir mi?

C: Nispet verme o konudaki kitaplardan nakletme yoluyla olursa sakıncası yoktur.

S.841: Bazı alimlerden ve diğerlerinden, müstehap oruç tutan kimse oruçluyken yemeğe davet edilirse o yemekten yiyebileceğini, bunun orucunu batıl etmediğini ve sevabını aldığını duymaktayız. Bu hususta görüşünüzü açıklar mısınız?

C: Müstehap oruçluyken mü'min bir kimsenin yemeğe davetini kabul etmek şer'an iyi bir iştir ve mü'min kardeşinin davetiyle yemek yemesi orucu batıl ediyorsa da, ancak; insan orucun sevap ve mükafatından mahrum olmaz.

S.842: Ramazan ayında, birinci günün duası, ikinci günün duası şeklinde her gün için özel dualar nakledilmiştir; bu duaların sıhhatinde şüphe edilirse, onları okumanın hükmü nedir?

C: Herhalukârda, o dualar nakledilmiştir ve şer'an beğenilen bir iş sayılacağı ümidiyle okumanın sakıncası yoktur.

S.843: Oruç tutmak isteyen kimse sahur için uyanamaz ve bu yüzden oruç tutamazsa; oruç tutmayışının günahı kendi üzerine midir, yoksa onu uyandırmayan kimsenin üzerine mi? Ve eğer sahurda yemek yemeksizin oruç tutarsa orucu sahih midir?

C: Sahurda bir şey yememek sebebiyle bile olsa oruç tutmaktan aciz olduğu için orucu yemek ma'siyet ve günah değildir ve bu hususta diğerlerinin üzerine bir şey yoktur. Sahurda yemek yemeksizin oruç tutmak da sahihtir.

S.844: Mescid-ul Haram'da i'tikaf günlerinin üçüncü gününün orucunun hükmü nedir?

C: Yolcu olur ve Mekke-i Mükerreme'de on gün kalmayı niyet ederse veya yolculukta oruç tutmayı nezrederse iki gün oruç tuttuktan sonra üçüncü günün orucunu tutarak i'tikafını tamamlaması farzdır. Ancak; on gün kalmaya niyet etmezse ve yolculukta oruç tutmayı da nezretmemişse, yolculukta oruç tutması sahih değildir. Oruç sahih olmazsa, i'tikaf da sahih olmaz.

 

Hilali Görme

S.845: Bildiğiniz gibi ayın sonunda (veya başında) hilalin şu durumları vardır:
a) Hilalin batışı güneşin batışından önce olur.
b) Hilalin batışı güneşin batışıyla aynı zamanda olur.
c) Hilalin batışı güneşin batışından sonra olur.
Buna gِre şu soruları aydınlatmanızı rica ediyoruz:
1- Fıkhî açıdan bu üç halden hangisi ayın ilk günü sayılır?
2- Bu üç halin dakik elektironik hesap programlarıyla dünyanın en uzak noktaları için hesaplandığını farzedersek, bu hesaplardan gelecek ayın ilk gününü tespit etmek için istifade edebilir miyiz, yoksa gözle görmek mi şarttır?

C: Ayın ilk gününün tespitinde ölçü, güneşin batışından sonra batan ve batmadan önce halk nezdinde normal yöntemle gِrülebilen hilaldir.

S.846: Herhangi bir şehirde Şevval ayının hilali görülmediği halde; (İslam Cumhuriyeti'nde) televizyon ve radyodan Şevval ayının girdiğinin ilan edilmesi yeterli midir, yoksa bunu araştımak mı gerekir?

C: Hilalin gِrüldüğüne veya veliyy-i fakih tarafından bayram ilan edildiğine dâir hüküm verildiğine güven verirse yeterlidir ve araştırmaya gerek yoktur.

S.847: Havanın bulutlu oluşu veya başka sebeplerden dolayı Ramazan veya Şevval ayının ilk gününün hilalinin görünmeyişinden Ramazan ayının ilk günü ve Ramazan bayramı tespit edilemezse, Şaban veya Ramazan ayından otuz gün geçmeden Japonya'da, İran'ın ufukuna uyarak amel etmemiz câiz midir veya takvime mi güvenmemiz gerekir? Hükmümüzü açıklar mısınız?

C: Ufukları bir olan komşu şehirlerde bile ne hilali görme yoluyla, ne iki adilin şehadet vermesi yoluyla ve ne de şer'î hakimin hüküm vermesi yoluyla ayın ilk günü tespit olmazsa, ayın ilk günü olduğunu bilmek için ihtiyat etmek farzdır. Japonya'nın batısında yeralan İran'da hilalin gِrülmesi, Japonya'da yaşayanlar için geçerli değildir.

S.848: Hilalin gِrünmesi hususunda ufukların bir olması şart mıdır?

C: Ufukları bir olan veya yakın olan beldelerde veya doğuda olan beldelerde hilalin görünmesi yeterlidir.

S.849: Ufukların bir olmasından maksat nedir?

C: Maksat bir meridyen çizgisinde olan şehirlerdir; bir meridyende olan iki şehre o iki şehrin ufukları birdir denir.

S.850: Ayın 29'unda "Tahran ve Horasan"da Ramazan bayramı olursa Tahran ve Horasan'la ufukları bir olmayan mesela: "Buşehr"de yaşayanların da bayram etmeleri câiz midir?

C: İki şehrin ufuğu arasındaki fark, birinde hilal görüldüğünde diğerinde görülmeyecek kadar fazla olursa; batıda olan şehirlerde hilalin görünmesi güneşin batıda olan şehirlere oranla daha ِnce battığı doğudaki şehirlerin ahalisi için yeterli değil, ama aksi olursa yeterlidir.

S.851: Bir şehrin alimleri arasında hilalin tesbit olup olmadığı konusunda ihtilaf olur ve onların adil olduğu mükellef nezdinde belli olursa ve her birinin incelemelerinde hassas olduklarına güvenirse, mükellefin vazifesi nedir?

C: Red ve ispatta iki delil arasında ihtilaf olursa, şöyle ki; bazıları hilalin göründüğünün ve bazıları ise görünmediğinin tespit olduğunu iddia ederlerse, bu iki şehadetin çelişmesi hükmüne girer, bu durumda; mükellef her iki görüşü bırakıp, (şer'î bir delil olmadığı durumlarda başvurması gereken) ikinci mertebedeki ilkelere uymalıdır. Ancak; aralarındaki ihtilaf hilalin tespit olduğunda ve tespit olunduğunun bilinmediğinde olursa; şöyle ki, bazıları hilalin gِründüğünü iddia eder ve diğer bir grup hilali görmediklerini sِylerlerse hilalin gِründüğünü iddia eden iki adilin sözleri mükellef için şer'î hüccettir ve onlara uyması farzdır. Yine şer'î hakim (veliyy-i fakih) hilalin göründüğüne hükmederse, bütün mükellefler için hükmü şer'î hüccettir ve ona uymaları farzdır.

S.852: Bir adam hilali gِrür ve aynı şehirde olan hakimin veya başkasının bir sebep yüzünden hilali göremediklerini bilirse, hilali gördüğünü hakime bildirmekle mükellef midir?

C: Bildirmesi farz değildir. Ancak; bildirmediği takdirde şer'î açıdan kötü bir sonuç (mefsede) ortaya çıkacaksa bildirmelidir.

S.853: Bildiğiniz gibi büyük fakihlerden bir çokları ilmihallerinde Şevval ayının ilk gününün ispatlanmasını beş yolla sınırlandırmışlardır. Şer'î hakimin nezdinde tespit oluşu o yolların içinde yoktur. Bu durumda; sırf Şevval ayının ilk gününün bazı taklit mercilerince ispatlanışıyla mü'minlerin çoğu nasıl bayram edebilirler? Bu yolla hilalin tespitine güvenmeyen bir kimsenin vazifesi nedir?

C: Şer'î hakim, (veliyy-i fakih) hilalin tespit olduğuna hükmetmedikçe, sırf onun yanında tespit olması başkalarının kendisine uyması için yeterli değildir. Ancak; bununla hilalin tesbit olduğuna dâir bir kimsede güven hasıl olursa yeterlidir.

S.854: Müslümanların Veliyy-i emri mesela: Yarın Ramazan bayramı olduğuna hükmederse ve radyo-televizyon falan, filan şehirlerde hilalin göründüğünü bildirirse, bayram bütün beldeler için mi tespit olur, yoksa sadece o şehirlerde ve o şehirlerle ufukları bir olan şehirlerde mi tespit olur?

C: Hakimin hükmü bütün beldeleri kapsarsa, hükmü tüm beldelerin şehirlerinde geçerlidir.

S.855: Hilalin küçük ve ince olması ve ayın ilk gününün hilalinin özelliklerinde olması önceki gecenin ayın ilk gecesi olmadığına ve önceki ayın otuzu olduğuna delil olabilir mi? Bir kişi nezdinde Ramazan bayramı tespit olursa ve sonra bu yolla önceki günün bayram olmadığını anlarsa Ramazan ayının otuzuncu gününün kazasını ifa etmesi farz olur mu?

C: Sırf hilalin küçük ve alçakta olması veya büyük ve yüksekte olması, genişliği veya darlığı ayın birinci gecesinin veya ikinci gecesinin hilali oluşuna şer'î bir hüccet ve delil değildir. Ancak; mükellef bundan bu konuda kesin bilgi edinirse, bilgisine göre amel etmesi farzdır.

S.856: Ayın dolunay halinde (ayın ondördüncü gecesi) olduğu geceye istinaden ayın ilk gününü hesaplamak câiz midir? Şöyle ki, bu vasıtayla şek ettiği günün, örneğin; Ramazan ayının otuzuncu günü olduğu tespit edilebilir ki, o gün oruç tutmayan kimse Ramazan ayının otuzuncu günün kazasının kendisine farz olduğunu ve Ramazan ayının bâki olduğunu istishap ederek oruç tutan kimse de bu hususta bir mükellefiyetinin kalmadığını anlar.

C: Bu konu, zikredilen hususlar için şer'î bir delil değildir. Ancak; mükellefin bir şeye kesin bilgi elde etmesine sebep olursa mükellefin kendi bilgisine uygun olarak davranması farzdır.

S.857: Ayın ilk gününde istihlal (hilalı gözleme) farz-ı kifâye midir, yoksa ihtiyaten farz mıdır?

C: İstihlal (hilalı gözleme), şer'an kendiliğinden farz değildir.

S.858: Şaban ayı otuzla bitmese bile Mübarek Ramazan ayının ilk günü hilali görmekle mi tespit olur, takvimle mi?

C: Ramazan ayının ilk günü şu yollarla tespit olur:
a) Mükellefin şahsen hilali görmesiyle.
b) İki adil kişinin şehadetiyle.
c) Halk arasında kesin kanaat getirecek derecede yaygınlaşmasıyla.
d) Şaban ayından otuz gün geçmesiyle.
e) Şer'î hakimin hükmüyle.

S.859: Herhangi bir devletin hilalin gِrüldüğünü ilan edilmesine uymanın câiz olduğu yerde ve bu ilan hilalin diğer beldelerde görüldüğüne dâir ilmi bir ölçü niteliğini taşıdığı takdirde bu devletin İslami bir devlet olması şart mıdır; yoksa zalim ve fasık bir devlet bile olsa bununla amel edilebilir mi?

C: Bu hususta ِlçü mükellefe gِre yeterli olacak bir bِlgede (ِrneğin ufukları yakın olan bir bölgede) hilalin görüldüğüne dâir güven hasıl olmasıdır.