www.EhlibeytKutuphanesi.com
içindekiler
                           

EHL-İ SÜNNET'İN TENKİT ETTİĞİ....../ 369



                                                    
RİC'AT (HAYATA YENİDEN DÖNME)


        Ric'at konusu yalnızca Şia'nın inandığı bir konudur. Ben Ehl-i Sünnet kitaplarından buna dair bir şey bulamadım. Onlar bu konuda Ehl-i Beyt imamlarından nakledilen ahiretten önce dünyada da mu'minlerin ve Allah'ın düşmanları olan zalim ve müfsitlerden intikam almaları için Allah-u Teala'nın bazı mü'minlerle bazı zalimleri yeniden dirilteceğini bildiren hadislere dayanmaktadırlar. Şii'lerin nezdinde sahih ve mutevatir olan bu hadisleri, Ehl-i Beyt İmamları cedleri Hz. Resulullah'tan nakletmiş olmasına rağmen bundan habersiz olan bazı sünnilerin söz konusu hadislere inanmaması tabiidir. Çünkü biz bahsimizde taassuptan kaçınıp insaflı olmayı kararlaştırdık. Bu nedenle onları kendi sahihlerinde tahriç ettikleri şeylerden gayrisine inanmaya zorlayamayız. Şia hiç bir kimseyi bu rivayetleri kabullenmek zorunda bırakmıyor ve bunları tekzip edenleri de tekfir etmiyor. O halde bu kadar Şia'ya saldırıp itiraz etmenin bir yeri yoktur. Özellikle bazı ayetler de bu manaya uygun olarak tefsir edilmiştir. Örneğin Neml suresinin 83. ayeti:

                                       

        "Ve o gün ki, ayetlerimizi tekzip eden her bir ümmetten bir grup haşredeceğiz ve onlar bekleyeceklerdir." Tefsir-i Kummi'de Hammad'ın İmam

 

 

370 / DOĞRULARLA BİRLİKTE

Sadık'tan naklettiği bir hadiste şöyle diyor: "Imam Sadık (a.s), benden "O gün ki, ayetlerimizi tekzip eden her ümmetten bir grup haşredeceğiz..." ayet i hakkında halkın ne dediğini sordu. Ben, "Bu ayetin kıyametIe ilgili olduğunu söylüyorlar, "dedim. İmam "Hayır" dedi, "söyledikleri gibi değildir. Bu ayet ric'ati açıklamaktadır. Allah-u Teala kıyamet günü her ümmetten bir grubu haşredip diğerlerini kendi haline mi bırakacak? Kıyamet gününün ayeti:

                                                       

       
"Onların hepsini haşrettik ve bir tanesini bile bırakmadık"

                                                                                                                         (Kahf/47)

 ayetidir."


Şeyh Muhammed Muzaffer, Akâid'ul İmamiyye adlı kitabında şöyle yazıyor: "İmamiyye Şia'sı Ehl-i Beyt imamlarından gelen hadislere dayanarak inanmaktadırlar ki, Hz. İmam Mehdi (Allah onun zuhurunu yakınlaştırsın) zuhur ettiği zaman, Allah-u Teıilıi bir grubu bulundukları asıl
suretlerinde tekrar dünya hayatına dönderecektir. Onlardan bir kısmını aziz, bir kısmını da zelil kılacaktır. O zaman haklılar haksızlardan ve mazlumlar zalimlerden haklarını geri alacaklardır. Elbette, imanda yüksek dereceye ılaşanlarla fesatta son dereceye varanlar ric'at edecekler ve la ha sonra da tekrar ölecekler, sonra da mustahak oldukları :evap veya azaba uğramak üzere kıyamet günü

EHI,İ siJNNETtN TENKIT ETI1(,;L . . / 37l

haşredileceklerdir. Allah-u Teala

                               

        "Dediler. "Ey Rabb'imiz, bizi iki defa öldürüp, iki defa dirilttin; biz de kendi günahlanman itiraf ettik; kurtuluş için bir yol yok mu?"

                                                                                                                             (Mu'min /11)

        Ayetinde bir kez ric'at edip de islah olmayan, dolayısıyla Allah'ın azabına erişenlerin bir daha ric'at etmek istediklerini açıklamaktadır."(1)

        Elbette Ehl-i Sünnet mezhebine bağlı olan müslümanlar, Ehl-i Beyt imamları tarafından açıklanan hakikat ve marifetlerden mahrum kaldıkları için ric'ate inanmıyorlarsa bu tabıi bir şeydir; ama ric'ate sağlam deliilere dayanarak inanan Şia'ya da saldırmak hakkına sahip değillerdir. Çünkü bilmeyenin bilene ve cahilin alime bir hücceti olamaz. Bir mezhebi n bir şeye inanmayışı o şeyin batll olduğuna delil olamaz. Özellikle ric'atın bazı şahıslar hakkında gerçekleştiğini isbatlayan hem Kur'an-ı Kerim'den ve hem de Sünnetten deliller bulunmaktadır. Ve bu Allah için muhal imkansız bir şey değildir. Allah-u Teala Bakara suresinin 259. ayetinde şöyle buyuruyor.

-------------------------
ı - Akaid'ul imamiyye, s.80, 32. inanç bölümü.



372 / DOĞRULARLA BİRLİKTE

                                     

       
"Veya o kimse ki, yıkılmış bir beldeye geldiğinde "Allah bunu nasıl (tekrar) diriitecek?" dedi. Allah da onu yüz yıl öldürdükten sonra tekrar diriltti,"

        Ve yine Rakara suresinin 243. ayetinde şöyle buyuruyor.

                              

       
"Görmedin mi onlar ki binlerce olduklan halde ölüm Yine Allah-u Teala Beni Israil'den de bir kavmi )öIdürdükten sonra tekrar diriltmiştir. Bu konuda Bakara uresinin 56. ayetinde buyuruyor ki:
                         

       
"Bir zamanlar ya Musa demiştiniz Allah'ı apaçık görmedikçe inanmayız sana. Derken bakınip druyordunuz, bır yıldırım düşmüştü de sizi yakıvermişti. Sonra da gene şükredesiniz diye ölümünüzden sonra sizi dirilttik"


EHL-İ SÜNNET'İN TENKİT ETTİĞİ. . . / 373

        Yine üç yüz yıldan fazla mağaralannda ölüler gibi kalan Kehf ashabı hakkında Kahf suresinin 12. ayetinde şöyle buyuruyor.

                                           

       
"Daha sonra o iki gruptan hangisinin daha iyi vakti saydığım bilmek için onları uyandırdık."

        Kur'an-ı Kerim'in geçmiş ümmetIerde ric'atin vuku bulduğunu naklinden de anlaşılıyor ki, Hz. Muhammed'in (s.a.a) ümmetinde de vuku bulması muhal değildir.
Özellikle de bunun vuku bulacağını Ehl-i Beyt imamları nakletmişlerdir. Onlar ise hem alim ve hem de sadıktırlar. Ama bazılarının ric'atın ateistlerin inandıkları tenasüh akidesi gibi bir akide olduğunu iddia etmelerine gelince bunun açıkça bir yalan ve temelsiz bir iddia olduğu ortadadır. Onlar bu iddiaya dayanarak Şia'yı kötülemek, ve ona itiraz etmeyi amaçlıyorlar. Tenasühe inananlar insanın ruh, ceset ve bütün hakikatleriyle tekrar dünyaya döndüğünü ileri sürmüyorlar. Onlar ölen bir insanın ruhunun tekrar yeni doğan ayrı bir insan cesedine veya hatta bir hayvanın cesedine intikal ettiğine inanıyorlar. Elbette bu, Allah'ın, kabirde bulunanları ruh ve cesediyle birlikte tekrar dirilteceğine inanan müslümanların inancından tam manasıyla farklıdır. O halde tenasuhun ric'atle bir ilgisi yoktur. Bu ikisini bir kabul edenlerler ya bir şey bilmeyen cahil insanlardır veya da takvasız kasıtlı olan kimselerdir.