İÇİNDEKİLER
 

KULUN MEVLASINA HEDİYESİ...

 

İmamet ve velayetin sınırlarını savunan ilk insana...

 

Hak ilahi hilafet sahasını erkek ve kadınların içinde koruyan ilk insana...

 

Kendi zamanının imamını  (Allahın selamı ona olsun) koruma yolunda büyük cihad bayrağını taşıyan o yüce insana...

 

Eşi ve benzeri olmayan o yüce seyyideye...

 

Arşa ait olan o kutsal hanıma...

 

İlahi kahır ateşi değmese dahi yağı neredeyse kendiliğinden yanacak olan o mübarek zeytin ağacına...

 

Yüce seyyideme “Nuriyye-i Gayb-ı Meşhûde”...

 

Sana ey mevlam ey Fâtıma-i Zehra...

 

Ey Resulullah’ın sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem –gözünün nuru...

 

Vasilerin efendisi Hz.Ali aleyhisselam’a yardım yolunda yaptığın yüce cihada ...

 

Senin fazlın ve lütfunun kapısında ellerini açmış bekleyen hizmetçinin naçiz hizmetini kabul et...

 

Allaha and olsun ki amel defterimde sana hizmetten daha fazla ümit ettiğim hiçbir şey yok ey Hasan ve Hüseynin annesi.Allah’ın selamı sana,o ikisine ve onların evlatlarına olsun...

                                                                     Ebul Hüdâ

-1-

 

 

HAZRETİ ALİ’NİN SEVGİSİ HAKKINDA

 

     Sınırsız bir acizlik ve hayret fikirlerimizi ve aklımızı alıveriyor Bismillahın B’sinin noktasını (1) anlamakta. Nasıl anlayabiliriz ki? Bizimle o hakikatın arasında binlerce perde var.

     “...Kim imamını tanıyabilir veya onu seçme hakkına sahiptir? Asla,asla. Akıllar sapar,hayrete düşer,fikirler şaşırır,gözler zayıf düşer,yüce insanlar alçalır,hikmet sahipleri hayran olur,hilim sahipleri geri kalır,hatipler duraksar,akıllılar cahil olur,şairler dilini yutar,edipler aciz olur,beliğ insanların dili tutulur,imamın birtek sıfatını veya faziletini anlayamazlar.Hepside aciz ve kusurlu olduklarını itiraf ederler.İmamın birtek sıfatını anlayamayanlar onun bütün sıfatlarını nasıl kavrayabilirler ki?Hakikatı anlaşılmaz,onun işinden birşeye akıl sır ermez,onun yerine geçebilecek biri bulunmaz,onun yerini kimse veremez.Hayır,asla,mümkün değil.Nasıl olabilir ki?Tıpkı ellerinizle yıldızlara ulaşmaya çalışmaya benzer.Onu nasıl seçebilirsiniz,aklınız nereye kadar çalışır,onun gibi birini bulabilir misiniz?”(2)

Bunca akıl ve yetenekler çeşitli derece ve uzmanlıklarına rağmen imamların bir tek şanını veya faziletini anlayamıyorsa bizim aciz aklımız ve kalemimiz İmamımız ve velimiz Aliyy ür Rıza aleyhisselam’ın da buyurduğu gibi  “ O öyle yüce bir güneştir ki bütün aleme yüce ve parlak nuru ile doğar ,öyle ki hiçbir el veya göz ona ulaşamaz.”(3)

       Ama kalbe sığmayan ,kalpte yanıp tutuşan bu aşk kandili aklımızı alıp o hidayet sahiline alıp götürüyor...Orada selam var,orada rahmet var,orada konuşan Kur’anın muhkem ayetleri var,ebediyet nuru ile nurlanan şahsiyet var.Orada kalpler Ali ve

Ali evlatlarının etrafında tavaf ediyorlar-Allah’ın salât ve ______________________________________

(1) Hz.Alinin şu meşhur hadisine işarettir”Ben noktayım”

(2) İmamımız Rıza aleyhisselam’dan Usul ü Kafi .c1 sf 201 ,1.hadisi şerif.             

(3) A.g.e.

-2-

selamı onlara olsun-.

 

İnsanlar Kâbede ve Safâda tavaf ederken

Senin kabrin etrafında tavaf eder dönerim.

İnsanlar ibadetlerini zahire ederlerken

Senin sevgin en iyi zahire ve ameldir...

                                                           İbni Ebil Hadid.

     

Yalnız şunu da bilmek gerekir ki gözlerimizle o sevdiğimize ulaşamasak da bazı yüce kelimeler sevdiğimizi bize anlatır ve bize hayat verir.Hani derler ya; “Kulaklar bazen gözden önce aşık olur.”Onun için yüce imamımız Caferi Sâdık aleyhisselam şöyle buyurmaktadır:

                 “Muhammed sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem ümmetinden olan her kim imamının vacip hakkını tanırsa işte o zaman imânının tadına varır ve islamın asıl güzelliğinin farkına varır.Çünkü Allah azze ve celle, imâmı bütün varlıklara bir bayrak ve onu bütün insanlara bir hüccet olarak karar kılmıştır. Allah;imama vakar tacını takmış,cebbarın nuru ile donatmış ve onu bir vesile ile gök alemine bağlamıştır.Ona olan lütfunu asla kesmemiştir.Allah’ın yanındakilere sadece onunla ulaşılır ve sadece onu tanıyan kulların amelleri kabul olur.”(1)

Niçin böyle olmasın ki? İmamlarımızı ziyaret ederken onlara şöyle hitap etmiyor muyuz:

 

 “...Selam olsun sana ey yüce görüş ve duyuşun sahibi! Sen misakını Allah’ın gözü ile gözetirsin ,senin ahdin Allah’ın eli iledir, saltanatın ise Allah’ın kudreti iledir...

        

  Selam olsun sana ey Allah tarafından korunan.Allah senin önünün ve arkanın,üstünün ve altının nurudur.Selam olsun sana ki sen Allahın kudretinde hazine olmuşsun.Allah senin kulağının ve gözünün nurudur.”(2)

 

____________________________

(1)           Usul ü Kafi c1 sf 203 2.hadisi şerif.

 (2)     Bihar ul Envar c 102 sf 93

-3-

 

 

Gel biraz da kalbi akıldan öne geçirelim de Ebu Turâb aleyhisselamın muhabbetinin tadına varalım.İşte o zaman kalpte dolaşan kan şahit olacak ki kalbimiz Ali’yi tanıyor ve ondan gayrısını reddediyor.Muhammedi nur aleminde ruhumuz anlayacak ki Ali nurdur ve gayrısı zulmettir...

Ey dost! Bu kutsal türbe var ya,

Göz onu görünce ışıklanır ve ruhum canlanır.

İşte Necef-i Eşref göründü bize,

Nefis türbesi ve ahde vefa yeri ile.

Altın kubbeye bak nasıl parlıyor,

Öyle mukaddes bir mekan ki burası

Aksa ve Kudüs dahi buna ulaşamaz.

Burda yatanın öyle yüce bir makamı var ki

Atlas mavisi gökler dahi ona ulaşamaz.

Dur burada ve toprağını başına serp

Çünkü artık pâk ve mukaddes mekandasın.(1)

      O Ali’dir.-Allahın salâtı ona olsun-,o da onun türbesi ve nuru ve feyzi ve onun izzeti kalplerde ve ruhlarda meleklerle birlikte o kutsal ağacın etrafında tavaf ediyor.O kutsal ağaç ki Mustafa ve kardeşi –Allahın selamı o ikisine ve evlatlarına olsun-o ağaçtandır.Halk ise başka bir ağaçtan.

O ağacın kutsallığı Allah azze ve cellenin kutsallığından geliyor.O ağaçtan varlığın özü yaratıldı.Allahın nuru o ağaçtan aleme yansıdı.O ağaç doğuya ve batıya ait olmayan mübarek zeytin ağacıdır.Allah onu mübarek “Nur” suresinde anlatmıştır: “Allah göklerin ve yerin nurudur.Onun nuru tıpkı bir kandile benzer.Kandil bir sırça içinde o da bir camın içinde.O sanki parlak bir yıldız gibidir.Mübarek bir ağaçtandır o.Zeytin ağacından.Ne doğuya aittir o ağaç ne de batıya.Yağı neredeyse kendiliğinden yanacak ateş ona deymese dahi.Nûr üzerine nûrdur.Allah o nura istediğini hidayet eder.Allah bu örnekleri halka gösterir. Allah herşeyi bilendir.”(2)

____________________________________________________________

(1)                S.Sadrüddin Ali Han Medeni’nin Necefe girerken söylediği kaside

(2)                 Mübarek “Nur”suresi 35.ayeti şerife.

-4-

 

                                                                                        

Bu ayeti şerife ilgili şu rivayete bakalım:

         “Cabir bin Abdullah diyor ki:Kûfe mescidine gittiğimde Emirülmüminin aleyhisselamı gördüm.Parmaklarıyla yere birşeyler yazıp tebessüm ediyordu.

Dedim ki ;Ey Emirülmüminin!Seni güldüren şey nedir?

Buyurdu ki:Şu ayeti okuyupta manasını bilmeyenlere şaşırıyorum?

Hangi ayet ey Emirülmüminin diye sordum.Şöyle buyurdu:

“Allah göklerin ve yerin nurudur.Onun nuru tıpkı bir kandile benzerKandil Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi dir.Kandil bir sırça içinde işte o sırça benim o da bir camın içinde,cam Hasan ve Hüseyndir.O sanki parlak bir yıldız gibidirAli bin Hüseyndir.Mübarek bir ağaçtandır oMuhammed bin Ali.Zeytin ağacından Cafer bin Muhammed.Ne doğuya aittir o Musa bin Cafer  ne de batıya aittir Ali bin Musa.Yağı neredeyse kendiliğinden yanacak Muhammed bin Ali  ateş ona deymese dahi Ali Bin Muhammed el Nâki .Nûr üzerine nûrdur Hasan bin Ali el Askeri .Allah o nura istediğini hidayet eder İşte o nûr Kâim el Mehdidir,Allahın salât ve selamı onlara olsun.Allah bu örnekleri halka gösterir.Allah herşeyi bilendir.”(1)                                                                                                                          

        Ey Ali’ye aşık olan muhip!Gel bu mübarek zeytin ağacının gölgesinde oturalım ve kutsal meyvelerinden faydalanalım.Hadislerimizde zaten biz şiilere bu ağacın yaprakları denmiyor mu?

Allahım bizi bu ağacın yapraklarından et ve onu korumaya muvaffak et.Bizi o ağaca hizmet edenlerin hizmetçisi et.

 

“Ben onun kulu kölesiyim ve hâdiminin hizmetçisi

 Hâşâ ki yarın o bu özgür kulunu unutmuş olsun.”(2)

 

 

________________________________________________

(1) Ravzat ul Emsal (Ahmet el Kenani)Buna benzer bir rivayet de Usûlü Kâfi c1 sf 195 ,5.hadiste mevcuttur.

(2)Hürr el Âmulinin Hz.Ali hakkında söylediği bir beyit.

-5-
 

-BİRİNCİ MEYVE-

ALLAH’I TANIMAK

       Vasilerin efendisi Hz.Ali aleyhisselam şöyle buyurmaktadır;“Ey Kumeyl!Sen her hareketinde marifet ve tanımaya muhtaçsın.”Bütün  hareketlerin anası ve özü Allah’a doğru hareket etmektir. Bu hareket varlıkların bütün boyut ve işlerini kapsayan bir harekettir. Ve bu harekette sen en çok bu marifete muhtaçsın.Yani Allahı tanımak zorundasın.Bu marifete ve hedefe seni ulaştıracak sırat-ı mustakim ve güvenilir yol ise masum aleyhisselam’dan başkası değildir.

1.  Ebu Hamza diyor ki ; İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam bana şöyle buyurdu ; Allah’a ibadet edenler ancak O’nu tanıyanlardır.Allah’ı tanımayanlar ise ona başıboş ve sapıkça ibadet ederler.Dedim ki; canım sana feda olsun!Allah’ı tanımak nedir?Buyurdu ki:Allah azze ve celle yi tasdik etmek,Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellemi tasdik etmek,Ali aleyhisselamın velayetini kabul etmek ,onun ve hidayet imamlarının imametine uymak ve onların düşmanlarından Allah azze ve celleye sığınmak.İşte Allah azze ve celle böyle tanınır.(1)

1-                Cabir diyor ki :İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam şöyle buyurdu :

Sadece  biz Ehli Beytten olan imamı tanıyan ancak Allah’ı tanır ve ona ibadet eder.Allah’ı ve biz Ehli Beytten olan imamı tanımayanlar vallahi onu başıboş ve sapıkça tanır ve  ibadet ederler.”(2)

Sapıkça tanımak,sapıkça ibadet etmek ,sapıkça hareket etmek,gök ile yer arasında bir bağ olan vesileye ipleri bağlanmayan bir hareket. İmam aleyhisselamın alnında parlayan hakkın nuruyla aydınlanmayan hareket...Çünkü imam;

  “Parlayan aydır,ışıklı kandildir,yayılan nurdur,karanlıklar içinde kaybolunan çöllerde ve denizlerin dalgalarında  yol gösteren yıldızdır.İmam;Susuzluğa karşı serin sudur,hidayete yönlendirendir, zilletten kurtarandır.

_____________________________________________________________

(1) Usûl ü Kâfi c 1 sf 180 1.hadisi şerif

(2)   Usûl ü Kâfi c 1 sf 181 4.hadisi şerif.

-6-

    İmam; Tepedeki ışıktır,kendisine yaklaşanı ısıtandır,felaketlerde yol gösterendir,ondan ayrılan helâk olur.

   İmam; Yağmur yağdıran buluttur,sağnak yağıştır,parlayan güneştir, gölge veren göktür,geniş arzdır,bereketli kaynak suyudur, bağdır, bahçedir.

  İmam; Samimi dosttur,şefkatli babadır,samimi kardeştir,küçük evladına nispet şefkatli bir anadır.(1)

Demek ki tekvin ve yaratılış ahdinin vesilesi ve şeriatın özü ve varlık aleminin parlayan nuru ve ebedi meşalesi masum imamın zatındadır.Allah O’nun pak zatını kendi sonsuz feyzinin deryasında temizlemiştir,öyle ki o deryanın sınırı ve sahili yoktur.Vasilerin efendisi aleyhisselam şöyle buyurmuyor mu ;”Biz Ehli Beyt inayet kudreti ile hidayet feyzi üzerimize dökülerek çamurumuz hazırlandı.Sonra nübüvvet hamuru ile yoğuruldu . Vahiy suyu ile sulandı.Ona emir ruhu üflendi.Öyleyse adımlarımız titremez,gözlerimiz şaşmaz,nurumuz asla sönmez,eğer biz saparsak insanlara kim yol gösterir?Halk değişik bir ağaçtandır, nübüvvet ağacı ise birdir.Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem o ağacın köküdür,ben onun gövdesiyim,Fatıma tüz Zehra onun meyvesidir,Hasan ve Hüseyn onun dallarıdır,kökü nur,gövdesi nur,meyvesi nur,dalları nur,ateş ona deymese dahi yağı neredeyse kendiliğinden tutuşacak,nur üzerine nurdur.”(2)  İşte burada asıl mana anlaşılıyor:Hareketin kökü ve temeli ve ölçüsü tesbih eden bütün varlıkların kalbinde güneş gibi parlayan nur üzerine nurdur.Kendisinde asla ölüm kavramı bulunmayan kaynağın saf hikmet çeşmesinden beslenen kalpler onun ışığı ile aydınlanır.O ebedi bir hakikattır.

 

 

 

 

 

 

(1)     Usûl ü Kâfi c 1 sf 200 1.hadisi şerif , İmam Rıza aleyhisselam’dan.

(2)     Men Hubbuhu Unvan us Sahife sf 38.

-7-

 

          *Masumu tanımak kendisinde ölüm olmayan hakiki hayattır:

 

Bureyd diyor ki :Bir ölü vardı da biz onu dirilttik ve ona bir nur verdik ki onunla halkın içinde geziyor” İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam bu ayetin hakkında şöyle buyurdu:Ölü hiçbir şey tanımayandır.Halkın içinde gezdiği o nur ise imametini kabul ettiği  imamdır.Karanlıkların içinde kalıp ondan çıkamayan ise imamını tanımayandır.(1)

 

 

*Masumu tanımak güzelliktir,cemaldir ve sınırı olmayan bir ziynettir:

 

                      Abdurrahman bin Kesir diyor ki: İmam Caferi Sâdık aleyhisselam İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam’ dan rivayet eder ki Emirülmüminin  aleyhisselam , Abdullah-ı Cedeli’ye şöyle buyurdu : Allah’ın şu ayetinin manasını sana söyleyeyim mi ? “Her kim bir iyilik ile gelirse o günün azabından güvende olur. Ve her kim bir kötülük ile gelirse yüzü üzerine ateşe atılır.Yaptığınızın dışındaki birşeyle mi cezalandırılacaksınız?” Dedim ki :Evet ey Emirülmüminin!

Buyurdu ki: İyilik biz Ehli Beyti sevmek ve  velayetini tanımak,kötülük ise velayeti inkar etmek ve biz Ehli Beyte buğz etmek.Sonra bu ayeti okudu.”(2)

*Masum aleyhisselamı tanımak hikmet,hidayet,olgunluk ve kemaldir:

 Ebu Bâsir diyor ki : “Her kime hikmet verildi ise ona birçok hayır verilmiştir” ayeti hakkında İmam Caferi Sâdık aleyhisselam şöyle buyurdu; Allaha itaat etmek ve imamı tanımaktır.(3)

_______________________________________

(1)Usul ü Kâfi c1 sf 185,13.hadisi şerif. Mübarek “En’am” suresi 122. ayeti şerife.

(2)Usul ü Kâfi c1 sf 185,14.hadisi şerif. Mübarek “Neml” suresi 89 ve 90.               (3)  Usul ü Kâfi c1 sf 185 11.hadis,mübarek Bakara suresi 269.ayeti şerife. -8-

 

*Masum aleyhisselamı tanımak her işin son noktası ve olgunluğudur:

Ebu Basir diyorki :İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam bana şöyle sordu:İmamını tanıdın mı?Dedim ki :Evet vallahi Kûfe’den çıkmadan önce tanıdım.Buyurdu ki :Öyleyse bu sana yeter!(1)

Demek ki Ehli Beytin Bâkırının söylediği bu söz sana yeter.Bu öyle bir söz ki manaların incisini içinde saklayan bir hazine gibidir ve bu sözde öyle yüce hikmetler ve anlamlar var ki akıl onun hakikatına varamaz.

Şimdi burada biraz durup o mübarek ağacın ikinci meyvesinin tadına varalım:

-İKİNCİ MEYVE-

*ÖYLEYSE SANA YETER*

Rabb sayılanlardan gayrı rabbim bana yeter,mahlukların yerine hâlık bana yeter,alemlerin rabbi Allah bana yeter,bana yetmekte olan rabbim bana yeter,o her zaman için bana yeter,ben olduğum sürece var olan rabbim yeter,kendisinden başka ilah olmayan rabbim yeter,ona tevekkül ettim,o yüce arşın rabbidir.”(2)

Aşura ziyaretinden sonra okunan Alkame duasında İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam şöyle buyurur:

“Ve diyorum ki Allah yeter ve kifayet eder,Allah kendisini çağıranı duyar,Allah’tan ve siz Ehli Beytten gayrı benim hiçbir hedefim yoktur.”(3)

Allahtan sonra siz bana yetersiniz.Sizden başkası bize yeterli olur mu? Vallahi hayır............. “ Bütün şerefliler sizin şerefiniz  karşısında eğildi. Bütün kibirliler sizin itaatınıza

ikrar etti.Bütün zorbalar sizin faziletiniz karşısında  eğildi.Herşey sizin karşınızda alçaldı.Yeryüzü sizin nurunuz

ile aydınlandı.Kurtulanlar sizin velayetiniz ile kurtuldu.Allahın rızası sizinle kazanılır.Sizin velayetinize

(1)     Usul ü Kâfi c1 sf 185 12.hadisi şerif.

(2)     Uddet ud Dâi ve Necah us Sâi, Şeyh Ahmed bin Fehd el Hilli sf 253.

(3)     Mefatih ul Cinan sf 461.

-9-

 

karşı çıkanlara Rahman gazaplandı.”(1)

Zâtınız bana yeter,sizi tanımak bana yeter,sizin sevginiz bana yeter,sizden kalan eserler bana yeter,Sizin velilerinizin ayağının tozu bana yeter.... Yalnızca siz benim muradımsınız gayrınız değil.Kalbim ancak sizin fazilet ve muhabbet sahanızda istikrar kazanır.Niçin böyle olmasın ki?Zurare ;İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam’dan nakleder ki şöyle buyurdu:

“Dinin zirvesi , doruk noktası ve anahtarı ,herşeyin kapısı ve Allah azze ve cellenin rızası imamı tanıdıktan sonra ona itaat etmektir.Sonra buyurdu ki : Allah tebareke ve teala şöyle buyurmaktadır: “Her kim Resulullaha itaat ederse Allaha itaat etmiştir.Biz seni yüz çevirenlere koruyucu olarak göndermedik.”(2)

*Öyleyse birşeyin değeri ancak sizinle ölçülür ey velilerimiz: Ebu Seleme diyor ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselamın şöyle buyurduğunu duydum:”Allah bize itaat etmenizi farz kıldı.Halk bizi tanımakla görevlidir.Bize karşı cahil olmaları onlara asla mazeret değildir.Bizi tanıyan mümindir,bizi inkar eden kafirdir.Bizi tanımayan ve inkar da etmeyen ise dalalettedir tâ ki hidayet olana kadar.O hidayet ki Allah bize itaat edilmesini farz kılmıştır.Eğer o şahıs o haliyle ölürse Allah ona dilediği şekilde muamele eder.” (3)

*Allaha yaklaşmanın formülü de sizlersiniz :

Muhammed bin Fuzeyl der ki : İmam aleyhisselama ;Kulların Allaha yaklaşabilecekleri en iyi vesile nedir diye sorduğumda şöyle buyurdu:“Kulları Allah azze ve celleye yaklaştıran en iyi vesile Allah’a itaat etmek,Resulüne itaat etmek ve emir sahiplerine itaat etmektir.İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam buyurdu ki :Bizi sevmek iman,bize buğz etmek ise kafirliktir.”(4)

 

 

 

   (1) Mefatih ul Cinan sf 549 Ziyareti Camiet ul Kebire.

(2) Usul ü Kâfi c1 sf 185 1.hadis ,mübarek Nisa suresi 80.ayeti şerife.

(3) Usul ü Kafi c1 sf 187 11.hadisi şerif.

    (4)Usul ü Kâfi c1 sf 187 12.hadisi şerif

-10-

* Allahın yarattığı bütün varlıklara mutlak hüccet de sizlersiniz:

Sudeyr diyor ki : İmam Muhammed Bâkır aleyhisselama siz Ehli Beyt kimlersiniz? diye sorduğumda şöyle buyurdu:”Biz Allahın ilminin hazineleriyiz,Allahın vahyinin tercümanlarıyız,biz herkese ulaşan hüccetiz...”(1)

Mefatih ul Cinan sf 526’da İmam-ı Zaman aleyhisselamın ziyaretinde şu cümleler geçer:

Selam olsun sana ey Allahın gizli olmayan hücceti, selam olsun sana ey Allah’ın gökteki ve yerdekilere hücceti...”

*Ve siz ey velilerim bundan daha azametlisiniz.Siz Allah’ın sırları ve en kutsal harîmisiniz.  

 Hayseme diyor ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselam bana şöyle buyurdu “ Ey Hayseme!Biz nübüvvet ağacıyız ve rahmet eviyiz ve hikmet anahtarlarıyız,ilim madeniyiz ve risalet mevkisiyiz,meleklerin indiği mahalliz, Allahın sırrının mevzisiyiz,biz Allah’ın kullara emanetiyiz,biz Allah’ın en kutsal harîmiyiz,biz Allahın ahdiyiz ,biz Allahın zimmetiyiz, herkim bizim ahdimize vefa ederse Allahın ahdine vefa etmiş olur ve herkim onu bozarsa Allahın ahdini ve zimmetini bozmuş olur.”(2) Velilerim!........ arzum ....... hedefim........amacım...........Ehli Beyttir.Allahın salâtı size olsun!

  “İsimleriniz ne kadar hoştur,nefisleriniz ne kadar kerimdir,şanınız ne kadar yücedir,emriniz ne kadar hassastır,ahdinize vefalısınız,sözünüze sadıksınız,sizin sözleriniz nurdur......”(3)

*ÜÇÜNCÜ MEYVE*

SÖZÜNÜZ NURDUR

İmam Caferi Sâdık aleyhisselam buyurdu ki:”Allah vardı ve ondan başka hiçbir şey yoktu.Sonra Allah ,varlığı ve mekanı yarattı ve bütün varlığın kaynağı olan bir nur yarattı.Kendi nurunu o nura kaynak olarak karar kıldı. Muhammed ve Ali’yi işte o nurdan yarattı.

     (1)  Usul-ü Kafi 

     (2)  Usul ü Kâfi c1 sf 192 3.hadisi şerif.

     (3)  Mefatih ul Cinan sf 549 Ziyareti Camiet ul Kebire

-11-

Bu nur var iken daha henüz hiçbir şey yoktu.Bu ikisinin nuru temiz ve pak olarak sırasıyla temiz ve pak babalardan gelip Abdullah ve Ebu Talib aleyhimusselamda birbirlerinden ayrıldılar.”(1)

Peki o nur nasıl bir nur idi?

Bu sorunun cevabı hayrettir......dehşettir......

Mufazzal diyor ki ;İmam Caferi Sadık aleyhisselam’a bu soruyu sorduğunda buyurdu ki :”Biz rabbimizin katında iken bizden başka kimse yoktu,yeşil bir gölgede idik.Allahı tesbih ve takdis eder,ondan başka ilah olmadığını zikrederdik.Bizden başka hiçbir canlı varlık ve hatta melek dahi yoktu.Sonra Allah,varlıkları yaratmaya başladı. Allah dilediği şeyleri ve melekleri istediği şekillerde yarattı.Sonra tüm bunların ilmini bize öğretti.”(2)

Ali bin Cafer kardeşi İmam Musa i Kâzım aleyhisselamdan rivayet eder ki İmam Caferi Sâdık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Allah biz Ehli Beyti en iyi ve en üstün şekilde yarattı.Bizi yerdeki ve gökteki hazineleri olarak karar kıldı. Ağaç bizim için konuştu,Allah azze ve celle bizim ibadetimiz ile ibadet olundu,biz olmasaydık Allah’a kimse ibadet edemezdi.(3)

İşte bunlar benim velilerimdirler............ey hakkın karşısında inat edenler!Siz de onlar gibilerini göstersenize!

Benim velilerim için konuşan şeyler;

Tevhid ağacı,

Tekvin ağacı,

Teşrii ağacı,

Nübüvvet ağacı,

Sidret ul Müntehâ,

Tûbâ ağacı,

Musa peygamberin ağacı,

Mübarek zeytin ağacı,

Kökü sabit ve dalları gökte olan ağaç,

............ağacı, ............ağacı, .............ağacı.

 

            (1) Usul ü Kâfi c1 sf 441 ,9.hadisi şerif.

       (2) Usul ü Kâfi c1 sf 441, 7.hadisi şerif.

(3)Usul ü Kâfi c1 sf 193, 6.hadisi şerif.

-12-

 

Öyleyse artık beni kınayıp durma:

“Fatıma evlatlarının velayeti yüzünden,

Beni mi kınıyorsun anan sana ağlasın.

Benim tattığımı sen de tat da

Ondan sonra ne istersen söyle.

Ben onların sevgisi sayesinde

Tüm hastalıklara şifa olan balı tatmışım,

Berrak su gibi sefalıdır,

Tedavi olmayan hastalıkların ilacıdır.(1)

Onlar öyle yüce velilerdirler ki onların faziletleri saymakla bitmez,sıfatlarının hakikatına ulaşılmaz.Ben ve benim gibi günah ve cehalet yarasaları gündüz vakti ışığı yayılan o güneşe nasıl bakar ve onu görürüz?Vasilerin efendisi Hz.Ali aleyhisselam tevhidi sesini tüm dünyanın kulağına nasıl da feryad ediyor”Bil ki Ey Ebu Zerr!Ben Allah azze ve cellenin kuluyum ve kullarına halifesiyim,bizi rabb edinmeyin,sonra faziletlerimiz hakkında istediğiniz kadar övgüler yağdırın.Siz bizim bulunduğumuz makamın sınırına ve hakikatına asla ulaşamazsınız.Sizin düşündüklerinizden ve kalbinizden geçenlerden daha fazlasını Allah bize bahşetmiştir.Eğer bizi böyle tanırsanız işte siz o zaman müminlersiniz.”(1) Vasıflar ve vasfedenler hüsrandadırlar,hayaller ve fikirler acizdir,ne bakabilecek göz vardır ne de takat.Âl-i Muhammed’in hakikatı akıl ve fikirlerden üstündür.-Allah’ın salât ve selamı onlara olsun-Diğer şeyleri ölçtüğümüz ölçüler artık orada işlemez olur.Çünkü ölmeyen ve hayy olan Allah’ın sırrı onlarda tecelli etmiştir.Bütün alemin kitabının ayetlerinin tefsiri onların yüzünün suyundadır.Arş da onlarla aziz olmuştur.Lâhut,ceberit ve melekut aleminin sırları onların alnındaki kudsî hakikatte gizlidir.Yarışanlar onların kutsal nuruna ulaşmak için yarışır. Selam olsun onlara,onların evlerine ve ne mutlu onların evlerine doğru koşanlara.

 

***                             ***                             ***

 

(1)     Şeyh Selman Bahraninin kasidesinden

(2)     Bihar ul Envar c 26 sf 2,Nuraniyet hadisi şerifi

 -13-

 

*DÖRDÜNCÜ MEYVE*

ONLARA DOĞRU KOŞANLAR

“İlk önce ve en önde gelenler var ya ,yakın olan onlardır,naim cennetindedirler...”(1)

Bu şahısların kim olduğu hakkında Ehli Beyt şöyle buyuruyor:

1-                İbni Abbas’ın rivayetine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem buyurdu ki : Cebrail aleyhisselam “ İlk önce ve en önde gelenler ise ,yakın olan onlardır,naim cennetindedirler...”ayeti hakkında bana dedi ki:Ali ve onun şiileri cennete ilk önce girecek olanlardır ve Allah’ın verdiği keramet sayesinde Allah’a yakın olanlar da onlardır.”(2)

2-                Davud bin Kesir diyor ki;İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’a “ İlk önce ve en önde gelenler ise ,yakın olan onlardır,naim cennetindedirler...”ayetinin tefsirini sorduğumda buyurdu ki ;Allah,bunu insanları yaratmadan ikibin yıl önce ruhlar aleminde böyle buyurdu.Biraz açıklar mısın diye arzettiğimde ise şöyle buyurdu;”Allah varlıkları önce bir çamurdan yarattı.Sonra bir ateş yaktı ve ateşe girin dedi.İlk önce Muhammed sallallahi aleyhi ve âlihi ve sellem ve Emirülmüminin,Hasan ve Hüseyn ve sonra da sırasıyla dokuz imam girdi.Onları daha sonra şiileri izledi.Allah’a and olsun ki işte en önde gelen de onlardır.”(3)

Onlar önde gittiler ve kurtuluşa erdiler.Atların başıboş koşup yarışması gibi değil,aksine hayat deryasında yüzenlerin yarışıdır bu.Orada öne geçenlerin ellerinde yarış kupası,ellerinde ilâhi aşk şarabı dolu kadehler ve kalplerinde bir güneş var parlıyor....Hangi güneştir bu?.......O, imamın güneşidir.....o, imamın güneşidir....o, imamın güneşidir....

 

 

***                             ***                             ***

 

 

              (1) Mübarek Vakıâ suresi 10-11-12.ayeti şerifeler.

(2) Emâli-i Şeyh Tûsi sf 70.

(3) Gaybet-i Şeyh Nu’mâni sf 90, 20.hadisi şerif.

-14-

 

 

 

“Ebu Hâlid el Kâbulî diyor ki; İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam’a “Allah’a, resulüne ve indirdiğimiz nura iman edin(1) ayetini sorduğumda buyurdu ki ;Ey Ebu Hâlid!Allah’a and olsun ki nur,Âl-i Muhammed’in kıyamete kadar sönmeyecek olan nurudur.Vallahi onlar Allah’ın nazil ettiği nurlardır.Vallahi onlar Allah’ın gökler ve yerdeki nurudur.Vallahi ey Ebâ Hâlid! İmamın nuru müminlerin kalplerinde gündüz ışık saçan güneş ışığından daha parlaktır.Vallahi ey Ebu Halid!İmamlar müminlerin kalplerini nurlandırırlar.Allah azze ve celle dilediğinden onların nurunu esirger ve onların kalpleri karanlık olur.Vallahi ey Ebu Hâlid!Allah bir kulun kalbini temizlemedikçe, o bizi sevmez ve velayetimizi kabullenmez.O kul bize teslim olmadıkça ve bizim hizmetimizde olmadıkça Allah onun kalbini temizlemez. Eğer o bize hizmet ederse Allah da hesap gününde kıyametin büyük azabından onu korur.”

Demek ki yarışta iki şart var:

1-                Teslimiyet “....Bize teslim olmadıkça...”                                                        

2-                 Hizmet makamında olmak “...Bizim hizmetimizde olmadıkça....” Teslimiyetten beşinci meyvede bahsedeceğiz, hizmet makamı ise Kur’an-ı Kerimde şöyle anlatılmaktadır: “Allah bir örnek getiriyor,bir adamın ortakları var,kötü ve birbirleri ile geçinemiyorlar. Bir adam da var ki bir kişiye teslim olmuş ve yalnız onun hizmetinde.Bu iki adam hiç bir olur mu?Hamd Allahadır,aksine onların çoğu bilmezler.”(3)

Bu ayetin tefsiri hakkında Ebu Halid el Kâbuli diyor ki :İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam’a “Bir adam da var ki bir kişiye teslim olmuş ve yalnız onun hizmetinde...”ayetini sorduğumda buyurdu ki; Bir adama teslim olup ona hizmet edenler Ali ve onun şiileridirler.”(4)

----------------------------------

(1)     Mübarek “Teğabun” suresi 8.ayeti şerife.

(2)     Usul ü Kâfi c1 sf 194, 1.hadisi şerif.

(3)      Mübarek “Zümer” suresi 29.ayeti şerife.

(4)    El Burhan tefsiri c4 sf 75,5.hadisi şerif.

-15-

 

Hz.Ali aleyhisselam Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellemin hizmetinde,şiilerde Hz.Ali aleyhisselam’ın hizmetindedir ve bu hizmet Allah’a ve Resulüne hizmetten başka birşey de değildir:

*Aklımız,fikrimiz ve inancımızla hizmet,

* Duygularımız,meyillerimiz ve inancımızla hizmet,

* Canımız,ruhumuz,bedenimizle rahatlık ve zorlukta hizmet,                                                       

* Malımız,evladımız,ailemiz ve dostlarımızla hizmet,

*Yakınımız ve uzaktakilerle hizmet,

*Hatta hayatın bütün boyutları ve yönleri ile hizmet.

Belki de ey aziz ! Peki bu hizmet nasıl olacak diye soracaksın?Cevabı gayıp ve hazır olan imamımız Hz.Mehdi Huccet ibn il Hasan aleyhisselamın ziyaretindedir;

 

“Yıllar geçip ömrüm tükendikçe sana olan yakinim ve aşkım,tevekkül ve güvenim hep artıyor.Senin zuhurunu bekliyor ve intizar çekiyorum.Seninle birlikte cihad etmeyi arzuluyorum.Canımı,malımı,evladımı,ailemi ve rabbimin bana bağışladığı bütün nimetleri sana sunuyorum.Eğer senin o aydınlık zuhur günlerine varırsam işte bu kulun senin emrine hazırdır.”(1)Buna uygun olarak asil alevi ve rafızi aşık,Hz.Alinin mazlum hizmetçisi Hafız Receb el Bursî kutsal nefesi ile şu nağmeleri sesleniyor:

YA ÂL-İ MUHAMMED-Allahın selamı size olsun-

Farzım,sünnetim,sözüm sizsiniz,

Herşey sizdendir,lütfunuzdandır.

Kıldığım namazda kıblem sizsiniz

 Durduğum zaman size işaret ederim.

Sizin hayaliniz hep gözümün önündedir,

 Sizin sevginiz benim aklımı çelmiş,

Ey velilerim,rehberlerim sizin türbeniz

Toprağınız yaralarıma merhem olmuştur.

Sizin hadisleriniz ve methiniz için,

Ömrümü adadım kabul edin,lütfedin.(2)

        (1)        Mefatih ul Cinan sf 527.

(2)        El Gadir (Allame Emini) c 7 sf 47.

-16-

Hizmet; ihlastır,diğer bağlardan kurtulmaktır, sefadır, temizliktir, fani olmaktır, yaklaşmaktır,çok yaklaşmaktır, melekuti bir yemektir,Rahmâni bir içecektir, kudsî bir nefestir,öyle bir temizliktir ki ne bir göz onu görmüş,ne bir kulak onu duymuş ne de hiçbir beşeri kalp onu hissetmemiştir.O büyük bir gerçekle birlikte sürüp giden bir hayat olup onun tefsirinde şöyle rivayet olunur:

“Alâ bin Siyâbe’nin rivayetine göre “Bu Kur’an insanı en doğru yola hidayet eder (1) ayetinin tefsiri hakkında İmam Caferi Sâdık aleyhisselam şöyle buyurdu:Kur’an insanı imama hidayet eder.”(2)

Kur’anî hayat o yarışta hedefe varanların hayatıdır.Onun tadına Ehli Beyte hizmet edenler varmıştır.İhlaslı müminlerin hayatı şu rivayette mezkurdur;

Said bin Tureyf, İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam’dan rivayet eder ki Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem şöyle buyurdu;

Her kim peygamberlerin hayatı gibi yaşamak ve tıpkı şehitlerin ölümü gibi ölmek ve Rahman’ın hazırladığı cennetlere girmek isterse Ali’nin ve velilerinin velayetini kabul etmeli ve ondan sonraki imamlara uymalıdır.Onlar benim ailemdir,benim toprağımdan yaratılmıştır.Allahım!Onları benim ilmim ve bilgim ile rızıklandır.Ümmetimden onlara muhalif olanlara eyvahlar olsun.Allahım! Benim şefaatimi onlara muhalif olanlara ulaştırma”(3)

Fuzeyl bin Yesar’ın rivayetine göre İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam bu hayatın bazı yönlerini şöyle tanıtıyor:

“Allahtan gelen hayat, saadet, kurtuluş ,bereket ,zafer, kolaylık,af, müjde,yakınlık,yardım,ümit ve muhabbet Ali’nin velayetini kabul edip ona uyan ve düşmanından uzaklaşıp Ali ve evlatlarının faziletlerine teslim olanlar içindir.Şefaatimin

onları kapsaması ve Allahın onlar için benim şefaatimi kabul etmesi hakkımızdır.Onlar bana uyarlar ve herkim bana

(1)     Mübarek “İsra”suresi 9. ayeti şerife.

(2)   Usul ü Kâfi c1 sf 216, 2. hadisi şerif.

(3)   Usul ü Kâfi c 1 sf 208.

-17-

 

uyarsa bendendir.”(1)

Son olarak şu ayeti zikredelim:

“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?Bunu ancak akıl sahipleri anlar.”(2)

 
 
VELİLERİM!

 

“Sizin velayetinizi kabul eden mutlu olur,size düşman olan helak olur,size karşı çıkan hüsrana uğrar,sizden ayrılan sapıtır,size sığınan güven içinde olur,sizi onaylayan salim olur,size sarılan hidayet olur,size uyanın yeri cennet olur,size muhalif olanın yeri ateş olur,size isyan eden kafirdir,size karşı savaşan müşriktir,sizi reddededn cehennemin en altında yer alır.”(3)

 

 

 

***                    ***                      ***

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(1)                Usul ü Kâfi c 1 sf 210, 7.hadisi şerif.

(2)                Mübarek “Zümer” suresi 9.ayeti şerife.

(3)                Camiet ul Kebire Ziyareti.

 

-19-

 

 

*BEŞİNCİ MEYVE*

TESLİMİYET

 

Hz.Ali aleyhisselamın velayeti yolunda temiz kalplerin varabilecekleri en büyük makamlardan biri de teslimiyettir.Bu makam sahipleri Hz.Ali ve onun masum evlatları olan imamlara itaat eder ve boyun eğer.

İşte teslimiyet ve teslim olanlar hakkında hadisi şeriflerden bir demet;

1.    Muhammed bin Müslim diyor ki ; “Her kim bir iyilik yaparsa onun mükafatını artırırız.”(1) ayetinin manasını İmam Muhammed Bâkır aleyhisselama sorduğumda şöyle buyurdu; “Yapılan iyilik biz Ehli Beyt’e teslim olmak ve bizi doğrulamaktır,aksi halde biz Ehli Beyt’e teslim olmayanlar bizi yalanlamış sayılır.”(2)

2.    Ebu Basir diyor ki ; “Sözü işitip en iyisine uyanlar...”(3) ayetinin manasını İmam Caferi Sâdık aleyhisselama sorduğumda şöyle buyurdu;Onlar Âl-i Muhammed’e teslim olanlardır.Sözümüzü duydukları zaman bir şeyler ekleyip azaltmadan sözümüzü duydukları gibi uygulayanlardır.(4)

3.    Kâmil-i Temmar diyor ki ;İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam başını önüne eğmiş bir halde şöyle buyurdu; “Teslim olanlar kurtulmuştur, doğrusu teslim olanlar pâk insanlardır,ey Kâmil!Az bir mümin dışında halk hep dört ayaklılar gibidir.Müminler ise hep gurbet halindedir.”(5)

4.    Zeyd-i Şehham diyor ki ; Bizim yanımızda Kuleyb adlı biri vardı.Ehli Beytin makamları hakkında her zaman “Ben onlara teslim olmuşum” sözünden başka birşey söylemediği için ona “Kuleyb Teslim”adını vermişlerdi.Durumu İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’a anlattığımda ona hayır dualar

----------------------------------------

(1) Mübarek “Şura” suresi 23. ayeti şerife.

(2) Usul ü Kâfi c 1 sf 391, 4. hadisi şerif.

(3) Mübarek “Zümer” suresi 18. ayeti şerife.

(4) Usul ü Kâfi c 1 sf 391, 8.hadisi şerif.

       (5)    El Burhan. c4 sf 549.

-19-

ederek buyurdu ki;Biliyor musunuz teslim nedir?Biz susunca şöyle buyurdu; “Yalvarıp yakarmaktır.Allahın şu ayetinde vardır bu: “İman edip salih amel işleyerek rabblerine yalvaranlar...” (1).(2)

5.    Cemil bin Derrâc’ın rivayetine göre İmam Caferi Sâdık aleyhisselam şöyle buyurdu:Bizi sevindiren şey bize teslim olmanız ve bizden gelen hadislerde ihtilaf ettiğinizde onu bize döndürmenizdir.”(3)

6.    Fuzeyl bin Yesar diyor ki ; Muhammed bin Müslim ile birlikte İmam Caferi Sâdık aleyhisselamın yanına giderek şöyle arzettik; Halkın sözleri bizi ilgilendirmiyor.Vallahi sadece sizi imam kabul ettik,sizden ilim alıyoruz, vallahi size teslim olmuşuz,sizin dost saydığınızı dost ediniyoruz,sizin düşmanınızı biz de düşman sayıyor, sizin kabul ettiğinizi biz de kabul ediyoruz.İmam Caferi Sâdık aleyhisselam ellerini göğe kaldırarak buyurduki; “Vallahi bu açık hakkın ta kendisidir.”(4)

7.     Yahya bin Zekeriya el Ensâri diyorki ; İmam Caferi Sâdık aleyhisselamı şöyle buyururken duydum; “Herkim imanının kamil olması kendisini sevindiriyorsa şöyle söylemelidir;Ben her konuda Ehli Beytin görüşünü kabul etmişim,onların sözü açık da olsa gizli de olsa bana ulaşsa da ulaşmasada yalnız onların sözü ölçüdür.”(5)

8.      Abdullah Kâhuli’nin rivayetine göre İmam Caferi Sâdık aleyhisselam şöyle buyurdu ; “Eğer bir topluluk şeriki olmayan Allah’a ibadet eder,namaz kılar,zekat verir,hacca gider,Ramazan ayı da oruç tutar ama Allah ve Resulünün yaptığı birşey için keşke keşke filan işi yapmasalardı der veya böyle birşeyi kalbinden geçirirse sırf bununla müşrik olurlar.” Sonra bu ayeti okudu; “Rabbine andolsun ki aralarında ihtilaf olup da sana gelenler verdiğin hükme    

(1)      Usul ü Kâfi c1 sf 390, 3. 549,18.hadisi şerifi.

(2)      Mübarek “Hud” suresi 23.ayeti şerife.

(3)      El Burhan tefsiri c 4 sf.hadisi şerif.

(4)      El Burhan tefsiri c4 sf 549 18. hadisi şerifi.

(5)      Usul ü Kâfi c 1 sf 391, 6. hadisi şerif.

-20-

kalpten razı olup teslim olmadıkları sürece mümin olamazlar.(1) Sonra İmam Caferi Sâdık aleyhisselam buyurdu ki ; Biz Ehli Beyte teslim olmanızı size tavsiye ediyorum.” (2)

 Hz. Ali aleyhisselamın sevgisi hakkındaki bu bölümden sonra son olarak kalbinin pencerelerini hakka ve doğru yola açarak kalbini ferahlatacak bir hadisi şerifi rivayet edelim:Câbir diyor ki ; “Halkın bir bölümü Allah’tan başkalarını ona şerik kılarak onları tıpkı Allah sevgisi gibi severler.” ayetinin manasını İmam Muhammed Bâkır aleyhisselama sorduğumda şöyle buyurdu;Vallahi onlar falanca ile filancanın dostlarıdırlar.Allahın halka tayinettiği imamdan başkasını imam kabul ettiler.Onun için Allah buyuruyor ki; “Zulmedenler bir görseler ki azaba düşecekleri vakit bütün kuvvet Allah’a aittir ve Allah çok şiddetli azab eder.O an kendilerine uyulanlar,azabı görerek kendilerine uyanlardan kaçınır,uzaklaşırlar ve aralarındaki vesileler kesilir.Onlara uyanlar da derler ki ; Keşke bir kez daha dünyaya dönseydik de onların bizden kaçtığı gibi biz de onlardan kaçsaydık.İşte Allah onların yaptıkları işleri üzerlerine çöken bir hasret olarak gösterir.Onlar ateşten dışarı çıkamazlar.(3)

Sonra İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam buyurdu ki ; Vallahi ey Cabir onlar zalim önderler ve onların taraftarlarıdır.(4)

Bu apaçık hakkdan gayrı sapıklıktan başka ne olabilir ki?..................................

Yalnızca şiilere Ali dostu deme,

Aslında her insaflı insan şiidir.

Bakan gözler için güneş açıktır,

Nereden bakarsan onun ışığı görünür,

Ey gök şahit ol ve ey yer titre.

Ve sevin ,bak ,ben Ali’yi zikrettim.(5)

(1)                Mübarek“Nisa”suresi 65.ayetişerife.

(2)                Usul ü Kâfi,2.hadisi şerif.

(3)                Mübarek“Bakara”suresi 165,166,167.ayeti şerifeler.

(4)                Usul ü Kâfi c 1 sf 374, 11.hadisi şerif.

(5)  Gadir Bayramı” adlı kasideden,meşhur hrıstiyan arap şair Pulos Selame

-21-

 

 

 

 

*BİRİNCİ BÖLÜM*

 

EHLİ SÜNNET   KİTAPLARINDA SAKLANAN GERÇEKLER

 

 

NÛR-U MUHAMMEDİ

 

 

Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki ; Allah ;Hz.Ali ve evlatlarının faziletlerini gizleyen alimlerin suçu yüzünden halka azap edecektir.Bilin ki peygamberler ve resullerden sonra yeryüzünde yaşayan en hayırlı insanlar Ali ve onun şiileridirler.Onlar Ali’nin velayetini kabul edip faziletlerini yayarlar.Rahmet onları kapsar ve melekler onların günahlarının affolması için Allah’a dua ederler.Onun faziletlerini ve velayetini inkar edenlere eyvahlar olsun.İnkarcıların yeri ateştir.(1)

 

 

(1)   Dem’et us Sâkibe (Mevla Muhammed Bâkır Behbehani r.a.) c2 sf 56.

-24-

 

Ehli Sünnetin kitaplarında Hz.Alinin faziletlerini ve peygamberimizin hakk halifesi olduğuna dair kırk tane hadis seçtik . Bu hadislerin tümü onların Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’den rivayet ettikleri ve bizlerin Hz.Ali ve evlatları hakkındaki görüşlerimizi ve haklılığımızı bildiren hadislerdir.Eğer konunun uzamasından çekinmeseydim çok çok daha fazla hadisi burada naklederdim.
 

Sesini duyurmak istediğine ulaştırdın.

Ama seslendiğin adamda hayat olsa bari...

 

BİRİNCİ HADİS:

“Cabir bin Abdullah diyor ki ;Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Hum vadisine geldiğinde halkı topladı ve Hz.Ali bin Ebu Talib’in elinden tutarak Allah’a hamd ü senadan sonra şöyle buyurdu;Ey halk!Sizin bana muhalefetinizden çekiniyorum,sanki benden sonra gelen ailemden daha fazla buğz ettiğiniz birileri yok gibi.Sonra buyurdu ki ; Ama Allah Ali’yi bana nispet tıpkı benim kendisine nisbetim gibi karar kıldı.Tıpkı benim ondan razı olduğum gibi Allah da ondan razı olmuştur.Hiçbir şey benim ve Ehli Beytimin sevgisiyle değiştirilemez.Sonra ellerini kaldırarak şöyle buyurdu; Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır.Allahım onu seveni sev ,ona düşman olana düşman ol.Halk Hz.Resulullaha doğru koşup ağlayarak şöyle dediler:Seni kızdıracak birşey yapmaktan Allah’a sığınırız.Allah resulünün gazabından Allah’a sığınırız.

Resulullah ondan sonra onlardan razı oldu.” (1)

Resulullah ile Hz.Alinin durumu tıpkı Resulullahın Allah ile olan durumu gibi olup bu iki konum arasında hiçbir ayrılık yoktur.Şair ne güzel söylemiş:

Onun gibi kimse hırkaya bürünmedi,

Âminenin oğlu Muhammed nebi dışında...

İKİNCİ HADİS :

“Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki ;Her peygamberin ümmetinde kendine benzer biri vardır.Bana

(1)       El Ğadir c1 sf 22. Kaynaklar: Tefsir-i Sealibi,Esnal Matalib sf 3 (Cezeri) , Makteli Harezmi...

-25-

benzeyen Ali’dir.”(1)

ÜÇÜNCÜ HADİS:

“Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurduki; Kendimden sonra bıraktığım en hayırlı insan Ali’dir.”(2)

DÖRDÜNCÜ HADİS:

“Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurduki; Alinin bana olan nispeti tıpkı başımın bedenime olan nispeti gibidir.”(3)

BEŞİNCİ HADİS:

“Ebu Zerr’in kölesi Ebu Sâbit der ki;Ümmü Seleme’nin yanına gittiğimde Ali’yi anarak ağladığını gördüm.Dedi ki ;Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu duydum:Ali hakk iledir,hakk da Ali ile. Bu ikisi havzun başında bana ulaşıncaya dek birbirlerinden ayrılmazlar.”(4)

ALTINCI HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;Ali Kur’an iledir, Kur’an da Ali ile. Bu ikisi havzun başında bana ulaşıncaya dek birbirlerinden ayrılmazlar.”(5)

YEDİNCİ HADİS:

“Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Benden sonra ümmetimin içinde en alim olan Ali’dir.”(6)

SEKİZİNCİ HADİS:

Ebu Rafi’ diyor ki :Ebu Zerr’i Rebeze’ye sürgüne giderken uğurlamaya gittim.Ayrılık vaktinde bana ve yanımdakilere dedi ki ;Yakında büyük bir fitne kopacak,sakın rehberimiz Ali’den ayrılmayın. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu duydum:Sen bana ilk önce iman edensin,kıyamet günü benimle ilk önce kucaklaşacak olansın,sen en büyük sıddıksın,sen hakk ile batılı ayıran faruksun,sen müminlerin önderisin,mal ise kafirlerin

(1)     Riyad un Nadra c2 sf 164.

(2)     Mevakıf-ı îci sf 80,Mecme uz Zevâid c9 sf 113.

(3)     Nur ul Absâr sf 80,Feyz ul Gadir c4 sf 357,Şerhi Azizi c2 sf 417,...Riyad un Nadra c2 sf 162

(4)     Tarih –i Bağdad (Hatip Bağdadi) c 14 sf 321,aynı hadis Sem’âninin “Fezail us Sahabe”      adlı kitabında Aişe’den nakledilmiştir.

(5)     Müstedrek ul Vesail c3 sf 124,Savâiq ul Muhrika sf 74ve 75,Tarih ul Hülefa (Suyuti) sf 116...

(6)     Kenz ul Ummâl c6 sf 153,Menakıb-ı Hârezmi sf 49.

-26-

 

önderidir,sen benim kardeşim,vezirim ve vaatlerimi yerine getiren ve kendimden sonra bıraktığım en hayırlı insansın.”(1)

DOKUZUNCU HADİS:

“Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;Sakın Ali’ye sövmeyin. Şüphesiz o Allah’ın zatına mess olmuştur.”(2)

ONUNCU HADİS:

“Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;Her kim Ali’ye itaat ederse bana itaat etmiş,her kim de isyan ederse bana isyan etmiştir.”(3)

ONBİRİNCİ HADİS:

“Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;Ey Ümmü Seleme!Buadamı tanıyor musun?Dedi ki : Evet bu Ali bin Ebu Talib’dir.Buyurdu ki ; Evet bu Ali bin Ebu Talib’dir.Eti etimle kanı da kanımla karışmıştır.Onun bana olan nisbeti tıpkı Harın’un Musa’ya olan nispeti gibidir.Yalnız benden sonra peygamber yoktur.Ey Ümmü Seleme!Bu Ali yüce bir önderdir,müslümanların arzusudur,müminlerin emîridir,sırrımın ve ilmimin hazinesidir,kendisine sığınılan bu adama babam feda olsun,ümmetimin hayırlılarına Ehli Beytimdeki vasim budur ve o benim dünya ve ahiretteki kardeşimdir.”(4)

Diyorum ki :Acaba bundan daha açık ne söylenebilir?.....

Hz.Resulullah kendi ümmetine bundan daha açık ne söyleyebilirdi ki?..........

Bundan daha doğru yol ve daha açık bir doğru mu olur!....................

İnsaf artık kalmadı ............Doğruluk yok oldu...........Adalet kaçtı gitti............

Akıllara durgunluk geldi..........Fıtratlar artık habis oldu..............

(1)                Mevakıf-ı İci c 3 sf 276,Nezhet ul Mecalis (Safûri) c 2 sf 205.

(2)                Hilyet ul Evliya (Ebu Naim İsfahani) c1 sf 68.

(3)                Müstedrek ul Vesail c 3 sf 121 ve 128.

(4)                El Mahâsin vel Mesavi (Beyhaki) c 1 sf 31, Kifayet ut Talib (Kenci i Şafii)sf    69, Kenz ul Ummal c6 sf 154,Menakıb-ı Hârezmi .

-27-

 “Ya Ali! Seni sevmeyenler üç kısımdır:Ya veled-i zinadırlar,ya münafıktırlar, ya da anaları onlara hayızlı iken hamile olmuştur.Bunun gibi hadisler bizim ve Ehli Sünnetin kitaplarında mütevatirdir.Örneğin Ehli Sünnetten Cezeri-i Şafii Esnal Matalib adlı kitabında Ubade bin Sâmit’ten şöyle rivayet eder:Evlatlarımızı Ali (Radıyallahu anh)sevgisi ile denerdik.Eğer o Ali’yi sevmiyorsa onun bize ait olmadığını anlardık.Onun veled-i zina olduğunu anlardık.Cezerinin kendisi dipnotunda diyor ki ;Ali’yi sevmeyenlerin veledi zina olduğu bugüne dek meşhur bir olaydır.

Cezeri yine aynı kitabında Ebu Said el Hudri’den rivayet eder ki o şöyle dedi : Biz ensar topluluğu evlatlarımızı Ali sevgisi ile denerdik.Onu sevmeyen bir evladımız olduğu zaman onun bizden olmadığını anlardık.

 

ONİKİNCİ HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki :Ali hidayet bayrağıdır, velilerimin imamıdır,bana itaat edenin nurudur,takvalılara her zaman lazım olan kelimedir,onu seven beni sever,ona buğz eden bana buğz eder.(1)

ONÜÇÜNCÜ HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem Cebrail aleyhisselam’dan bildirerek buyurdu ki ; “Gerçek mutluluğa ulaşan kişi benim zamanımda ve benden sonra Ali’yi sevendir.Bilin ki asıl eşkiya da benim zamanımda ve benden sonra Ali’ye buğzedendir.”(2)

ONDÖRDÜNCÜ HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali aleyhisselama buyurdu ki :Ey Ali !Eğer bir adam tıpkı Nuh’un kavminde kıyam ettiği gibi ibadet eder,Uhud dağı kadar altını Allah yolunda bağışlar,Ömrü uzar da bin haccı yaya olarak yerine getirir sonra Safâ ile Merve arasında mazlumca öldürülür ama senin velayetini kabul etmezse

(1)              Esnal Matalib sf 57,58.  Hilyet ul Evliya c1 sf 67.Kenz ul Ummal          c6 sf 400,Mecme uz Zevaid c9 sf 132,Riyad un Nadra c3 sf  215.                                                                                               

(2)              Tarih-i Bağdad c3 sf 161.

-28-

ya Ali,cennetin kokusunu dahi alamayacak ve cennete giremeyecek.”(1)

ONBEŞiNCi HADİS:

İbni Abbas diyor ki :Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e şöyle arzettim;Ateşten kurtulmanın bir yolu var mı?Buyurdu ki :Evet,Ali bin Ebu Talib sevgisi.”(2)

ONALTINCI HADİS:

İmran bin Hasin diyor ki : Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir seriyye hazırlayarak başına Hz.Ali’yi komutan olarak tayin etti.Yolda bir takım olaylar vuku bulunca sahabilerden dört kişi durumu Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e anlatmaya karar verdiler.Seferden dönüp de içeriye girdiğimizde peygambere selam verdik .Onlardan biri kalkarak Hz.Ali şöyle şöyle yaptı dedi.Peygamber ondan yüz çevirdi.Sonra ikincileri kalktı ve dedi ki ;Hz.Ali şöyle şöyle yaptı ,peygamber ondan da yüzünü çevirdi.

Sonra üçüncüleri kalktı ve dedi ki ;Hz.Ali şöyle şöyle yaptı ,peygamber ondan da yüzünü çevirdi. Sonra dördüncüleri kalktı ve dedi ki ;Hz.Ali şöyle şöyle yaptı,   Peygamber dördüncülerine doğru bakarak yüzü gazaptan kızarmış olarak şöyle buyurdu :Ne istiyorsunuz Ali’den? Ne istiyorsunuz Ali’den? Ne istiyorsunuz Ali’den?Ali bendendir ben de ondanım.O benden sonra her müminin velisidir.”(3)

Sırf şu hadis dahi Hz.Ali’nin masumluğuna ve Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem’den sonra onun her müminin velisi olduğuna ve ona itaatın ve teslimiyyetin vacip olduğuna yetmez mi?Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem bundan daha açık ne buyurabilirdi ki ?

Hz. Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem üç kere Ali’den ne istiyorsunuz diye buyuruyor.Yüzü gazaptan kızarmış bir halde.Niçin?Onların Hz.Ali aleyhisselam’ın yaptığının ve emirlerinin karşısında teslim olmayışlarından dolayı.Sonra sabah güneşi gibi net ve açık olarak buyuruyor ki:”Ali bendendir,ben de ondanım.” Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’de bulunan temizlik, fazilet ve diğer

(1)                Menakıb-ı Hârezmi

(2)                Müsned-i Ahmed bin Hanbel c5 sf 356,Hilyet ul Evliya c6 sf 294,          Riyad un Nadra c2 sf 171,Kenz ul Ummal c6 sf 154...

-29-

tüm kemaller aynı şekilde Hz.Ali aleyhisselam’da ve onun için de geçerlidir.Bu söz kesinlikle bid’at değildir,Camiat-ul Kebire ziyaretinde Hz.Ali ve evlatlarına bakın nasıl hitap ediliyor:

Hakk sizinledir,sizdedir,sizdendir ve size doğru gelir,Siz hakk ehli ve hakkın madenisiniz,nübüvvet mirası sizdedir,halkın dönüşü sizedir,hesapları sizinledir.”

Bu duanın başka bir yerinde ise şöyle hitap ediyoruz:“Eğer hayır zikrolursa siz onun başısınız,hayırın kökü,dalı,gövdesi,sığınağı ve son noktası da sizlersiniz.”

İşte bunun için Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem: “O, benden sonra bütün müminlerin velisidir” diye feryad ediyor.Böylece onun hakkı bütün müminlerin boynuna farz oluyor.İmametinin hakikatı ortaya çıkıyor,Velayeti ve hakimiyeti bütün alemde netleşiyor,bize de söyleyecek tek söz kalıyor:Allah O’nun düşmanlarına ,ona buğz edenlere,faziletlerini inkar edenlere,onun aziz rabbimiz katındaki yüce ve övülmüş makamlarını reddedenlere Allah’ın lâneti olsun.

ONYEDİNCİ HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki; “ Kıyamet günü geldiği zaman Ali bin Ebu Talib, Firdevs’de oturacaktır.Firdevs cennetin üzerindedir ve onun da üzerinde alemlerin rabbinin arşı vardır.Onun altından cennetin ırmakları çıkarak cennete yayılır.O nurdan bir kürsünün üzerine oturmuş ve elinde tesnim(1)şarabı vardır.Hz.Ali’den ve onun Ehli Beyt’inden beratı (2) olmayanlar sırat köprüsünü geçemeyecek.Ali cennete bakacak,kendisini sevenleri cennete ,buğz edenleri ise cehenneme sokacaktır.”(3)

----------------------------

(1)                Tesnim: Cennetteki en iyi içecektir.Allah,mübarek “Mutaffifin”suresi 27 ve 28.ayeti şerifelerde buyuruyor ki : “Katkısı tesnimdir.Onu sadece Allah’a yakın olanlar içer.”Hadislerimizde ise Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyuruyor ki ;Tesnim cennetteki en iyi içecektir,Onu saf olarak yalnızca Muhammed ve Âl-i Muhammed içecek, velayet ashabına ve sair cennet ehline katkılı verilecek.

(2)                Hz.Ali ve evlatlarının velayetini kabul edenlerle etmeyenleri ayıran kıyamet günündeki mühür.

(3)                Menakıb-ı Harezmi sf 42,Ferâid us Simteyn 54.bab.

-30-

ONSEKİZİNCİ HADİS:

Huzeyfe dediki ; “ Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Ali cennette tıpkı fecir yıldızının dünya ehline göründüğü gibi cennet ehline görünecektir.”(1)

ONDOKUZUNCU HADİS:

İbni Abbas diyor ki ; “ Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:Her kim benim yaşadığım gibi yaşamak ve benim gibi ölerek rabbimin hazırladığı cennetlerde yaşamak istiyorsa benden sonra Ali’nin ve onun velilerinin velayetini kabul etmeli ve benden sonraki imamlara iktida etmelidir.Onlar benim evladımdır ve benim toprağımdan yaratılmıştır.Onlar bilim ve ilimle rızıklanmıştır.Ümmetimden onların faziletlerini inkar edip onlarla olan bağlarını koparanlara eyvahlar olsun.Allah benim şefaatimi onlara ulaştırmasın.”(2)

 YİRMİNCİ HADİS;

Cabir diyor ki; “Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanında idik.Hz.Ali yanımıza gelince Resulullah:Kardeşim geldi,dedi ve yüzünü Kâbe’ye dönüp eliyle Hz.Ali’nin sırtına vurdu ve buyurdu ki :Bu ve bunun şiileri kıyamet günü kurtuluşa erenlerdir.Sonra buyurdu ki ;O içinizde benimle birlikte ilk iman edendir.Allah’ın ahdine en vefakâr olanınızdır,Allah’ın emirlerine en iyi uyandır,halka en adaletli davranandır,halka en iyi muamele yapanınızdır,Allah’ın yanında en yüce meziyetleri olanınızdır.Sonra dedi ki :İşte o anda şu ayet nazil oldu: “İman edip salih ameller işleyenler varya işte onlar halkın en hayırlılarıdırlar.”(1) Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin sahabeleri Hz.Ali geldiği zaman derlerdi ki ;Halkın en hayırlısı geldi.(2)

YİRMİBİRİNCİ HADİS;

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Sen ve senin şiilerin cennettedir.”(3)

(1)                Cami us Sağir (Suyuti),Savik ul Muhrika (İbni Hacer) sf 75,  Künuz ul Hakaik (Menavi) sf 95, İs’af ur Rağibin sf 178...

(2)                Hilyet ul Evliya c1 sf 86,Şerhi Nehc ul Belağa c2 sf 450,Kenz ul Ummal c6 sf 217,Yenabi’ul Meveddet sf 126.

(3)                Mübarek “Beyyine”suresi 7.ayeti şerife.

-31-

YİRMİİKİNCİ HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem  Emirülmüminin aleyhisselam’a buyurdu ki; “Sen ümmetimin içinde cennete ilk önce girecek olansın,senin şiilerin nurdan minberler üzerinde mesrurdurlar ve benim çevremde ve yüzleri nurludur,benim edeceğim şefaatle yarın cennette bana komşu olacaklar.”(1)

YİRMİÜÇÜNCÜ  HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; Şefaatim ümmetimden Ehli Beytimi sevenler içindir,onlar benim şiilerimdirler.”(2)

YİRMİDÖRDÜNCÜ HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Her kim Ali halkın en hayırlısıdır demezse o kafir olur.”(3)

YİRMİBEŞİNCİ HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Ali beşerin en hayırlısıdır, herkim bunu kabullenmezse kâfir  olur.”(4)

YİRMİALTINCI HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Eğer bütün ağaçlar kalem,bütün denizler mürekkep bütün cinler muhasip ve bütün insanlan da yazıcı olsa Ali’nin faziletlerini bitiremezler.”(5)

YİRMİYEDİNCİ HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Ya Ali!Sen dünyada ve ahirette seyyidsin.Seni seven beni sever,beni seven de Allah’ı sever,senin düşmanın benim de düşmanımdır,benim düşmanım ise Allah düşmanıdır.Benden sonra sana buğz edenlere eyvahlar olsun.”(6)

(1)             Menakıb-ı Harezmi sf 66,Tefsir-i Taberi,Kifayet ut Talib,Fusul ul Muhimme,Savaik ul Muhrika.

(2)             Tarih-i Bağdad (Hatip Bağdadi) c 12 sf 289.

(3)             Kifayet ut Talib sf 135,Mecme’uz Zevaid c9 sf 131.

(4)             Tarih-i Bağdad c2 sf 146.

(5)             Tarih-i Bağdad c3 sf 192,Kenz ul Ummal c6 sf 159.

(6)             Tarih-i Bağdad.Kenz ul Ummal.

 

-32-

 

 

 

YİRMİSEKİZİNCİ HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Ali kurtuluş kapısıdır.Her kim o kapıdan girerse mümindir,her kim o kapıdan dışarı çıkarsa kafirdir.”(1)

YİRMİDOKUZUNCU HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz.Ali aleyhisselam’a  buyurdu ki; “Ya Ali!Ben hikmet şehriyim,sen de onun kapısısın.Şehire yalnızca kapı tarafından girilir.Beni sevdiğini zannedip sana buğzedenler yalancıdırlar.Çünkü sen bendensin ve ben de sendenim.Etin etimdendir, kanım da kanımdan,ruhun ruhumdandır,sırların benim sırrımdan,açık görüşün de benim açık görüşümdendir.Sen ümmetimin imamısın ve benden sonra onlara halifemsin.Sana itaat eden saadetlidir,sana isyan eden eşkiyadır,senin velayetini kabullenen kazançlıdır,sana düşman olan ise zarardadır, sana sarılan kurtulur,senden ayrılan helâk olur,sen ve senin evlatlarından olan imamlar tıpkı Nuh’un gemisi gibisiniz.Ona binen kurtulur,ondan ayrılan ise boğulur.Sizler tıpkı yıldızlar gibisiniz.Bir yıldız kayboldukça kıyamete dek yeni bir yıldız doğar.”(2)

OTUZUNCU HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki; “Allah bana itaat etmenizi sizlere farz kıldı ve bana isyan etmenizi yasakladı.Ayrıca sizlere benden sonra Ali’ye itaat etmenizi farz kıldı ve ona isyan etmenizi de yasakladı.O benim vasim ve varisimdir,o bendendir,ben de ondanım.Onu sevmek iman ona buğz etmek ise küfürdür.Onu seveni ben de severim, O’na buğz edene ben de buğz ederim. Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır ve ben her müslüman erkek ve kadının mevlasıyım.Ben ve o bu ümmetin iki babasıyız.”(3)

--------------------------------------

(1)     Menakıb-ı Harezmi,Kifayet ut Talib,Tezkiret-u Sıbt bin Cevzi

(2)     Müstedrek us Sahiheyn c3 sf 128.

(3)     Savaik ul Muhrika sf 75,Cami us Sağir c2 sf 140,Yenabi ul Meveddet.

-32-

OTUZBİRİNCİ HADİS:

Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki; “Her kim Ali’yi severse Allah onun namazını,orucunu,ibadet ve dualarını kabul eder,her kim Ali’yi severse bedenindeki damarları sayısınca cennette ona şehirler verir,her kim Âl-i Muhammed’i severse hesap,mizan ve sıratta güven içinde olur,her kim Âl-i Muhammed sevgisi üzerine ölürse ben onun cennetine peygamberlerle birlikte kefil olurum,herkim Âl-i Muhammed’e buğz üzerine  ölürse kıyamet gününde alnının ortasına şöyle yazılacak:Bu, Allah’ın rahmetinden yoksundur.”(1)

OTUZİKİNCİ HADİS:

Atâ ,İbni Abbastan rivayet eder ki Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:Ateşin odunu yaktığı gibi Ebu Talib oğlu Ali sevgisi de günahları yakar.(2)

OTUZÜÇÜNCÜ HADİS:

Cabir rivayet eder ki Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: İslamdaki ilk gedik Ali’ye muhalefet etmekle başlar.”(3)

OTUZDÖRDÜNCÜ HADİS:

Aişe diyor ki : Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Ali’ye şöyle buyurduğunu duydum: Seni sevenler ölürken hasretle ölmez,kabirde korkmaz ve tek kalmaz,kıyamet günü dehşete düşmez.Bu ona yeterlidir.(4)

OTUZBEŞİNCİHADİS:
Enes bin Malik diyor ki :Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a andolsun ki Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in  şöyle buyurduğunu duydum: Müminin amel defterinin ilk ünvanı Ali bin Ebu Talib sevgisidir.
(5)

OTUZALTINCI HADİS:

Maaz bin Cebel rivayet eder ki Resulullah sallallahu aleyhi

(1)           Menakıb-ı Hârezmi sf 43,Maktel-i Harezmi 40,Lisan ul Mizan

(2)           Tarih-i Bağdad c4 sf 194,Tarih-i Demeşq c4 sf 159,Kifayet ut Tâlib sf 184,Nezhet ul Mecalis c2 sf 207...

(3)           Yenabi’ul Meveddet sf 257,Menakıb ul Murtezeviyye(M.S.Tirmizi) 115.

(4)           Tarih-i Bağdad c4 / 102,Lealil Masnua (Suyuti) s 64,Yenabi ‘ul Mevedde

(5)           Tarih-i Bağdad c4 sf 410,Tarih-i Demeşq c1 sf 454,Lisan ul Mizan c4 sf 471, Nezhet ul Mecalis c2 sf 208,Savâik ul Muhrika sf 75,Câmi us Sağir (Suyuti) c2 sf 145...

 

ve sellem şöyle buyurdu:Ali bin Ebu Talib sevgisi öyle bir iyiliktir ki günah ona zarar veremez ve ona buğz etmek öyle bir kötülüktür ki hiçbir iyilik ona fayda getirmez.(1)

OTUZYEDİNCİ HADİS:Abdullah bin Abbas rivayet eder ki Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:Ey İbni Abbas!Ali’den ayrılma.Şüphesiz hakk onun dilinde ve kalbindedir.Doğrusu o cennetin ve ateşin kilidi ve anahtarıdır.Onun sayesinde cennet veya cehenneme girilir.(2)

OTUZSEKİZİNCİ HADİS:

Ebu Hüreyre der ki:Hz.Ali mescide girdiğinde Kureyşlilerden bazıları onunla alay etmek isteyince onları peygambere şikayet etti.Resulullah da gazaplanarak Kureyşlilere şöyle buyurdu:Sizlere ne oluyor?İbrahim ve Âl-i İbrahim adı geçince yüzünüz gülüyor ve ferahlıyorsunuz.Ama Muhammed ve âl-i Muhammed adı geçince kalbiniz taşlaşıyor ve yüzünüz ekşiyor. Ve Ali’yi göstererek buyurdu ki:Canımın elinde olduğu Allah’a andolsun ki eğer yetmiş peygamberin iyi amellerini yapsanız dahi bunu ve evlatlarını sevmedikçe cennete asla giremezsiniz.Allah’ın öyle yüce bir hakkı varki bunu yalnız Allah,ben ve Ali biliyoruz.Benim size öyle bir hakkım var ki bunu yalnızca Allah ve ben biliyoruz.Ali’nin hakkını da yalnızca Allah ve ben biliriz.(3)

 OTUZDOKUZUNCU HADİS:

Said bin Cübeyr ve İbni Abbas radıyallahu anhüma rivayet eder ki Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : Ya Ali! Sen havzumun ,bayrağımın ve kalbimin sahibisin,sen benim vasimsin,.ilmimin varisisisin ve önceki peygamberlerin miraslarını alacak olansın,sen Allah’ın yeryüzündeki eminisin ve halka hüccetisin,sen imanın temeli ve islamın direğisin.Sen karanlıklardaki ışıksın ve hidayet minaresisin ve dünya içinde yükselmiş bayraksın.

(1)     Nezhet ul Mecalis c2 sf 207,Yenabi’ul Meveddet sf 180,Künuz ul Hakaik (Menavi)

(2)     Yenabi’ul Meveddet sf 257,Menakıb ul Murtezeviyye(Keşfi) sf 113.

(3)     Yenabi ul Meveddet.

-33-

Ya Ali!Her kim sana uyarsa kurtulur,her kim sana karşı çıkarsa helak olur.Sen belirgin yolsun ve sen sırat-ı mustakimsin.Sen alnı nurlu olanların rehberisin ,müminlerin önderisin,ben kimin mevlası isem sen de onun mevlasısın ve ben her mümin erkek ve kadının mevlasıyım.Seni yalnızca mayası temiz olanlar sever,sana yalnızca mayası pis olanlar düşman olur.Ben miraca her çıkışımda rabbim bana şöyle buyurdu:Ya Muhammed!Ali’ye benden selam söyle ve onu velilerimin imamı ve bana itaat edenlerin nuru olarak tanıt.Bu kerametten dolayı sana ne mutlu.(1) 

KIRKINCI HADİS:

Enes rivayet eder ki Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Ali’nin halkın içindeki yeri tıpkı İhlas suresinin Kur’andaki yeri gibidir.(2)
 

BU KIRK HADİSTEN SONRA......
 

Şaşırmamak elde değil.Ehli Sünnet kitapları Hz.Ali ve evlatlarının faziletleri ile dolup taşıyor.Bütün bu hadisler hakkın onlara hüccetidir,hidayete sesleniştir.Ama ne yazık ki ticaretleri zararda ve işleri kesattır.Amellerinden dolayı hasret içinde ve hüsrandadırlar. “Onların dünyadaki amelleri şaşmıştır.Halbuki iyi işler yaptıklarını zannederler.”(3)
Onlarla tartışmak için deliller v.s...getirmeyeceğim.Onların delillerinin batıllığı zaten ortadadır.Bu kırk hadisi de getirmemize rağmen onların bu gibi hadisler hakkında neler söylediklerini de biliyoruz.Bazıları kitaplarında yazan bu ve bunun gibi yüzlerce hadisler hakkında zayıf veya tek hadis derler.Bu gibi örümcek ağından örülmüş sözler onlara kıyamet günü ağır bir vebal olarak ödetilecek.Bir diğer grubu ise şeytani ihtiyat ederek ne inkar ne de kabul ederler. “Bu ikisinin arasında sıkışıp kalmış ne onları kabul ederler ne de bunları.”(4)

(1)         El Erbain (Ebul Hasan el Kâziruni)sf 105,Künuz ul Hakaik(Menavi el Şafii) sf 141, Yenabi’ul Meveddet sf 235...

(2)         Mübarek “Kehf”suresi 104.ayeti şerife.

(3)         El Erbain (İbni Ebil Fevaris) sf 40.

(4)         Mübarek “Nisa” suresi 143. ayeti şerife.

-34-

Üçüncü bir grup alimleri ise bu ve benzeri hadisleri saklarlar ve halk bu gibi hadisleri anlarsa alimlerinin zaaflarını anlar diye halka asla anlatmazlar. Dördüncü bir grup alimleri ise hadislerin manasını değiştirir ve bunların Ehl-i Beyti sadece övdüğünü söyler ve hadisleri pratikte asla uygulamazlar.Onların çok az bir bölümünün basireti artar ve hidayet olur.Bu hadisleri bunun için getirmedik.Bunları Ehl-i Beyte iman etmiş olan genç şiilerin kalplerini ferahlatmak için zikrettik.Tâ ki bilsinler onların hak inancının doğruluğunu dost düşman herkes itiraf etmiştir.Bu anlatılanlar sadece birer örnektir.Aksi halde Ehli Beytin temsilcileri olan alimlerin yazdıkları kitaplar dostların gözüne nur,düşmanın gözüne ise dikendir.Alimlerimizin onların kitaplarından topladıkları yüzlerce  nebevi hadis ,Ehli Beytin imametine ,velayetine, masumluklarına,ilimlerine,şefaatlerine,dünya ve ahiretteki makamlarına,onlara itaat etmenin Allah’a itaat etmek,onlara karşı çıkmanın Allah’a karşı çıkmak demek olduğu gibi manalar ifade ettiği açıkça ortadadır.Mesela konuyla ilgilenenler Şehid Kâzi’nin yazıp Ayetullah S.Maraşi’nin yazdığı “İhkak ul Hakk” kitabına veya S.Mir Hâmid Hüseyn el Kehnevi’nin “Abakât ul Envar” adlı eserine ve yine teşeyyü’ bayrağını taşıyan yüce alim Allame Emini’nin “El Gadir” Allame Şerefüddin el Musevi’nin “El Müracaat”ına ve Allame Muzaffer’in “Delâil us Sıdk”adlı kitabına başvurabilirler.....

Bu güzel isimleri de burada getirmemiz sözümüzü ziynetlendirmek içindir.Artık kendimi tutamayıp sadece şunu söylemek durumundayım:

Bu ilim sana verildikten sonra da seninle tartışırlarsa de ki:Çağırın evlatlarımızı ve evlatlarınızı,kadınlarımızı ve kadınlarınızı,nefislerimizi ve nefislerinizi.Sonra mübahale edelim ve Allah’ın lanetini yalancılar üzerinde karar kılalım.” (1)

Evlatlarımız................Yalnız Hasan ve Hüseyndir.

Kadınlarımız...............Yalnız pak ve temiz Fâtıma’dır.

Nefislerimiz................Yalnız vasilerin efendisi Haydar’dır.

Mübahaleyi yapan.......Yalnız Hz.Resulullah’tır.

(1)         Mübarek “Âl-i İmran” suresi 61.ayeti şerife.

-36-

 

Doğan güneş,parlayan ay  bu gökler ve yeryüzü sadece onlar ve onların muhabbeti sayesinde vardır.Allah’ın selamıonlara ve onların evlatlarına ve onların şiilerine olsun.Allah’ın laneti de onların düşmanlarına olsun.
 

LATİFE-İ NURİYYE:
 

Abdullah bin Eclân el Sekuni der ki:İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Ali ve Fâtıma’nın evi peygamberin hücresi idi. Evlerinin çatısı alemlerin rabbinin arşıydı.Evlerinin temelinden arşa, meleklerin miracına doğru yükselen bir direk vardı.Melekler sabah akşam her saat ve her an vahiy ile nazil olurlardı.Meleklerin ardı arkası kesilmezdi Bir grup çıkarken bir grup nazil olurdu.Allah,Hz.İbrahim’in gözündeki perdeyi kaldırdı tâ ki o arşı dahi gördü.Ama Muhammed,Ali,Fatıma,Hasan ve Hüseyn’in gözünü öyle güçlendirdi ki evlerinin çatısı olarak arştan başka. birşey görmüyorlardı.Rahman’ın arşı onların evinin çatısı olmuştu

Meleklerin miracı ordaydı ve Rûh rabblerinin izniyle her seferde selamla gelirdi...”(1)

Sahib bin Abbâd yüzüğünün taşına ne de güzel yazdırmış:

“Allah’adır tevekkülüm  ,  Ehli Beyt’e tevessülüm.”

 

Yetmiş fırka dinde ihtilaf eder,

Resulullah ne de doğru söylemiş

Bunlardan sadece biri kurtulur,

Ey akıl ve göz sahibi ne dersin.

Ehli Beyit helak olan fırka mı,

Yoksa kurtulanlardan mı ne dersin.

Helak olan dersen kafir olursun

Kurtulur dersen yapış ona bırak cahili

Birini seven onunla haşrolur dersen eğer,

Dinde ben onlara razı olup sevmişim.

Ali ve evlatlarını imam olarak bana ver,

Sen diğerleriyle git ben onları terk etmişim.

 

(1) Tefsir ul Burhan c4 sf 487,Emali-i Şeyh Tusi’den

-37-

 

 

 

 

 

 

 

*İKİNCİ BÖLÜM*

 

EHLİ BEYT HADİSLERİNDE ALİYYEN VELİYYULLAH

 

 

 

 

İMAM RIZA NURU

 

 

“Veşşâ diyor ki : “Eğer bilmiyorsanız zikir ehline sorun.”(1) ayetini İmam Rıza aleyhisselam’a sorduğumda buyurduki:Biz Ehli Beyt zikir ehliyiz.Sorular bize sorulur.Dedim ki:Soru sormak bize vacip midir?Buyurdu ki: Evet.Tekrar arzettim:Peki siz sorularımıza cevap vermek zorunda mısınız?Buyurdu ki :Hayır.İstersek cevaplarız, istersek cevaplamayız.Allah’ın şu ayetini okumadın mı: “Bu bizim sana hediyemizdir.İster onu bağışlarsın istersen saklarsın.Bundan dolayı da hesap vermek zorunda değilsin.(2)”(3).

 

 

 

___________________________________________

(1)     M übarek “Nahl”suresi 43.ayeti şerife.

(2)     Mübarek “Sad”  suresi 39.ayeti şerife.

(3)     Usul ü Kâfi c1 sf 210 ,3.hadisi şerif.

-31-

 

*GİRİŞ*

 

Bütün insanlığın aradığı birşey var.Bütün insanların arzuladığı bir şey.Hayatının bütün dönemlerinde hep onun peşinde koşuyor.

 

Çiftçi tarlasında onu arıyor,

İşçi işyerinde,

Alimler ilim dergahında,

Doktorlar kliniklerinde,

Kadınlar evlerinde,

Çocuklar küçük oyuncaklarında...

Herkes onun peşinde koşuyor ve ısrarla onu arıyor.Bu şeyin adı:MUTLULUK.

Herkes onu istiyor ve ona ulaşmayı bekliyor.

Belki de bazıları mutluluk diye adlandırdıkları şeye kısmen de olsa ulaşıyor. Ama gerçekten de mutlu olabiliyorlar mı acaba?

Bu konuya girmek istemiyorum.

Ben manasını bildiğim ve senin de bildiğin mutluluktan bahsetmek istiyorum ey Ali ve evlatlarını seven muhip.

Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in Hz.Ali aleyhisselam’a  hitap ederek buyurduğu bu hadisi şii ve sünni kaynaklar rivayet etmişlerdir:

“Asıl mutlu,gerçek mutlu ve hakiki mutlu benden sonra sana itaat eden ve senin velayetini kabul edendir.”

Bunu da biliyoruz ki insanın tanımadığı birine itaat etmesi ve velayetini kabul etmesi mümkün değildir.Gerçek velayet  ve itaat ancak marifet ve tanıma ile olur.Bu tanıma ve ilim ise eğer hakiki ilim değilse insanı sıratı mustakime ulaştıracak rehber kesinlikle olamaz.Bu yüzden insan ilmini mutlaka kontrol etmeli ve geliştirmelidir. “Birçok sapıklık vardır ki Kur’an ayeti ile kaplanıp süslenmiş tıpkı bakır dirhemin gümüş kaplama ile kaplandığı gibi.Normalde hakiki sanılır ama işin uzmanları gerçeği hemen anlarlar.”(1)

Onun için Kur’an-ı Kerim hemen başımızın üstünde sürekli

feryad ediyor:“İnsan yemeğine bakmalıdır.”(2)

(1)     Bihar ul Envar c2 sf 96, 39.hadisi şeriften.

(2)     Mübarek “Abese”suresi 24.ayet-i şerife.

-38-

Bakmamız gereken bu yemeğin hakikatını İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam ,Zeyd-i Şehham’ın sorusunun cevabında şöyle açıklıyor:

Öğrendiği ilimleri kimden öğrendiğine bakmalıdır.”(1)

Çünkü Ehli Beyt aleyhimusselam buyurdular:

“Bizim şiilerimiz olduğunu sanarak başkalarının ipine sarılanlar yalancıdırlar.”(2) Ehli Beyt aleyhimusselama sarılmanın en açık örneği küçük-büyük bütün işlerde onlara başvurulmasıdır.İmam-ı Zaman aleyhisselam,Necef şehrinde görüştüğü Mirza Mehdi İsfahanî’ye şöyle buyurmuyor mu: “Biz Ehli Beyt’in dışındaki bir yoldan ilim aramak,bizlerin inkar olunmamıza sebep olur.”

Bu söze hiç şaşırmamak gerekir.İmamımız Muhammed Taki aleyhiselam da şöyle buyurmuyor mu: “Her kim bir konuşmacıyı dinlerse ona tapar.Eğer konuşmacı Allah’a dair konuşursa Allah’a tapar.Eğer konuşmacı İblis’in dilinden konuşursa,dinleyen de İblise tapmış olur.”(3)

      Bu rivayetin de açıkladığı gibi konuşmacılar şu iki halden hariç değildir:Ya Allah’tan bahsederler ki bu hakktır.Ya da İblis’ten bahsederler ki bu da batıldır.Üçncü bir şık yoktur.Batılın üstünü örtmek için hakk ile batılı birbirine karıştıranlar ise İblislerin başıdır. Allah hakkında Ehli Beyt imamlarından başka konuşan var mı?Bakın Muhammed bin Müslim İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam’dan şu rivayeti naklediyor: Halktan birileri eğer doğru ve hakk söz söylerse onu mutlaka biz Ehli Beytten almıştır.Eğer halktan biri bir konuda doğru bir hüküm vermişse onun anahtarı ve kapısı ve asıl sebebi Ali bin Ebu Talib’tir.Şaşırıp hata yaptıklarında hata kendilerinden kaynaklanır.Doğru karar verdiklerinde o doğrunun kaynağı Ali bin Ebu Talib aleyhisselam’dır.”(4)

Aynı şekilde İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam buyuruyor ki:

“Bu evden çıkmayan sözlerin hepsi batıldır.”(5)

(1)Bihar ul Envar c2 sf 96, 38.hadis.(Mehasin-i Berqi’den)

(2)Bihar ul Envar c2 sf 98, 49.hadis.İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’dan.

(3)Bihar ul Envar c4 sf 94,30.hadis.Tuhef ul Ukul’den naklederek.

(4)Bihar ul Envar c2 sf 94, “Mehasin ul Berqi”den.

(5)Bihar ul Envar c2 sf 94 31.hadis. “Basâir ud Derecât”tan.

-39-

 

 

Yine Ehli Beyt aleyhimusselam’dan ayrılan Seleme bin Kuheyl ve Hekim bin Uteybe hakkında şöyle buyurmuştur: “Siz ikiniz doğuya da gitseniz batıya da doğru olarak gördüğünüz herşey biz Ehli Beytten oralara ulaşmıştır.”(1)

Aynı manayı İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam,yanında Hasan Basri ‘den bahsedildiğinde buyurmuştur: “Hasan sağa sola ne kadar giderse gitsin Cebrail’in kendilerine nazil olduğu bu Ehli Beytten başka bir yerde doğru ilme asla ulaşamayacaktır.”(2)

Yine vasilerin efendisi Hz.Emirülmüminin aleyhisselam hutbelerinin bir bölümünde şöyle buyurmaktadır: “Ey halk!Fitnelerin başlamasının sebebi heva ve heveslere uyulması, Allah’ın kitabına karşı çıkılarak bid’atle ortaya çıkan hükümlerdir.Bu sayede birileri birilerinin velayetine girer.Eğer batıl batıllığı ile kalsa,akıl sahiplerine gizli kalmaz.Eğer hakk,saf hakk olarak kalsa ihtilaf olmaz.Biraz hakktan alıntı yapılıyor,biraz da batıldan.Bu ikisi birbirine karışıyor ve böylece şaytan kendi velilerine hakim oluyor.Yalnızca Allah’ın kendilerine teveccüh ettikleri kurtuluyor.”(3)

Öyleyse ey Ehli Beyt dostu!Gel hidayete ulaştıran o saf kaynaktan su içelim.Hakka ulaştıran o temiz sudan içelim.Suyuna pislikler ve mikroplar karışmış kuyuların suyunu bir kenara bırakalım.

İmamlarımızın sırdaşlarından olan Muhammed bin Ebu Umeyr hakkında Şeyh Keşşi (r.a.) “Rical” kitabında Fazl bin Şâzan’dan şu rivayeti nakleder:Babam, Ebu Umeyr’e şöyle sordu:Sen Ehli Beyt’e muhalif birçok alim gördün.Niçin onlardan hiç ilim almadın veya hadis rivayet etmedin?Dedi ki:Ben onlardan çok rivayet işittim.Yalnız ben Ehli Beyt dostlarından birçoklarını gördüm ki onlar hem Ehli Beytin hem de muhaliflerinin hadislerini öğrenmiş ama hep birbirlerine karıştırıp muhaliflerin hadisini Ehli Beyt hadisi zannederek

               (1)Usul ü Kâfi c1 sf 399. 3.hadis.

(2)Bihar ul Envar c2 sf 91,17.hadis. “Basâir ud Derecât”tan.

(3)Usul ü Kâfi c1 sf 54,1.hadis.

-40-

rivayet ediyorlar.Ben bu hataya düşmemek için onu bırakarak sadece Ehli Beyt hadisine yöneldim.”(1)

Bu yüzden imamlarımızın kendi şiilerine açık ve net bir çizgi çizdiklerini görüyoruz:Harun bin Hârice diyor ki: “İmam Caferi Sâdık aleyhisselama şöyle arzettim:Biz,siz Ehli Beyte muhalif olanların hadisini dinleyip sonra da onların aleyhinde delil olarak kullanıyoruz.Buyurdu ki:Dinlemeyin onları(2) Allah onlara ve onların müşrik milletlerine lanet etsin.(3)

Çünkü Allah’ın koruması ve Ehli Beyt aleyhimusselam’ın teveccühleri olmazsa Ehli Beyte muhalif olanların sözlerini dinlemek ve onlardan dinî ilim öğrenmek şeytanın nefse nüfuz edebileceği geniş bir kapı oluverir.Ehli Beyt dışındaki bütün dinî ilimler böyledir:Bazıları ya kendi görüşlerini öne sürer ve kendi fikrini ve reyini delil olarak kabul eder ve ondan daha üstün bir delil kabul etmez,ya diğer dinlerden ve fikirlerden görüşler alır ve yalnız onu doğru bilir,ya da Ehli Beyte muhalif olanların görüşlerini ve hadislerini kabullenir ve onları kendi nefsine ve peşinden koşanlara empoze eder.Ehli Beyt imamları bizi bütün bu tehlikelere karşı uyarmıştır.İşte İmam Cafer-i Sâdık aleyhisselam’ın hadisi şerifine göre alimler ve onların durumu ve sonlarının nereye gidecekleri:

1. Alimlerden bazıları ilmini saklar ve kimsenin ondan faydalanmasını istemez.Bunlar cehennemin birinci kısmındadırlar.

2. Alimlerin bazılarına nasihat edildiğinde yüzünü ekşitir ve kendisi nasihat ettiğinde ise hiddetli davranır.Bunlar cehennemin ikinci katındadırlar.

3. Alimlerden bazıları ilmini sadece zenginler ve varlıklılara

        (1)    İhtiyar u Marifet ir Ricâl sf 590,591. 1105.hadis.

        (2)  İmam aleyhisselamın bu engellemesi süreklilik arzetmez.O bu sözü sapık fikirlerin Ehli Beyt dostlarının arasında yayılmaması için buyurmuştur.Aksi halde birtakım rivayetlerde de asıl alim diğer ilimlerle Ehli Beyt ilmini birleştirenler olarak tanımlanmıştır.Hakeza bidat halinde alimin ilmini ortaya çıkarması emrolunmuştur.Doğal alarak diğer batıl görüşleri bilmeyen onlar hakkında hüküm veremez.Yine ilim müminin yitik malıdır.Nerede bulursa almalıdır gibi rivayetler de vardır.Yalnız şunu bilmek gerekir ki tüm bunlar zaruret durumları için gereklidir.

        (3)  Serair(İbni İdris el Hilli) sf 475,Evalim,Bihar ul Envar.

-41-

 

satmak ister ve onun fakirler nezdinde bir yeri olmadığını zanneder.Bunlar da cehennemin üçüncü katındadırlar.

4. Alimlerden bazıları ise zorbaların ve zalim sultanların yanında yer alırlar.Eğer onlara zalimlerin ve zorbaların hakkında birşey söylenirse gazaplanırlar.Bunlar da cehennemin dördüncü kısmındadırlar.

5. Alimlerin bir kısmı kendisini daha bilgili göstermek için yahudi ve hrıstiyanlardan ilim taleb eder.Bu da cehennemin beşinci katındadır.

6. Alimlerin bir kısmı kendisini fetva makamı olarak görür ve bana sorun,der.Belki de verdiği cevbın tek bir harfi dahi doğru değildir.Allah kendini zora sokanları sevmez.O da cehennemin altıncı katındadır.

7. Alimlerin bir kısmı ise ilmini riya ve ikiyüzlülük aracıolarak karar kılar.Bu da cehennemin yedinci katında ve en dibindedir.(1)

Özellikle beşinci kısıma bakar mısın?Bir de altıncı ve yedinci kısıma.Onların yollarının sonu cehennemdir.Çünkü bunlar Allahın kullar için tayin ettiği sıratı mustakime bağlanmamışlardır.O sıratı Mufazzal bin Ömer (r.a) İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’a sormuştur:

Sıratın ne olduğunu İmam Caferi Sadık aleyhisselama sorduğumda buyurdu ki :Allah azze ve celleyi tanımaya giden yoldur.Bu yol iki tanedir: Birisi dünyadaki yoldur,diğeri ise ahiretteki yol.Dünyadaki yol itaat edilmesi farz olan imamdır.Herkim dünyada onu tanır ve onun hidayetine iktida ederse ahiretteki cehennem üzerindeki sırattan geçer.Her kim de onu dünyada tanımazsa ahiretteki sıratta ayakları titreyecek ve cehennem ateşine düşecek.”(2)

Hadislerin buyurduğuna göre sıratın özelliği nedir:Kıldan daha ince veya kılıçtan daha keskin.Bu hadisler masum aleyhisselam karşısındaki görevlerin ne kadar dakik olması gerektiğine işaret eder.Çünkü insan birçok defalar etrafında gerçekleşen bir takım olaylardan ve kendi makamına olan düşkünlüğünden veya dünyaya olan meylinden dolayı gaflete düşmekte ve masum

(1)      El Hisâl (Şeyh Sadûk) c2 sf 352 ve 353.33.hadis

(2)      Maanil Ahbar sf 32, 1.hadis.

-42-

 

 

imamından ve onun nurlu yolundan yavaş yavaş uzaklaşmaktadır. Daha sonra şeytan devreye girmekte ve yavaş yavaş süslü kelimelerle ve batıl görüşlerle onun yoluna set çekmektedir.Allah göstermesin artık Resulullah’ın ümmetini uyardığı konumlara düşmektedir.Örneğin Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem İbni Mes’ud’a vasiyetinde kendisinden sonra gelecek olan kavimleri bakın nasıl tanımlıyor: “Ey İbni Mes’ud!Onların alim ve fakihleri hain ve facirdirler.Bil ki onlar bu halkın en şirretli olanlarıdır.Aynı şekilde onların kapısına gelen ve onlardan ilim öğrenen ve onları seven ve onlarla oturup meşveret edenler de.Halkın en alçaklarıdırlar ve cehenneme gideceklerdir.“Sağırdırlar,dilsizdirler,kördürler.Onlar asla dönmezler.”(1)

Onları kıyamet günü kör,sağır ve dilsiz olarak yüzüstü haşredeceğiz. Onların yeri cehennemdir.Onların ateşi söndükçe sürekli arttıracağız.”(2)

“Derileri yandıkça azabı tatmaları için yeni derilerle değiştireceğiz.”(3)

“ Cehenneme atıldıklarında onun feryadını işitecekler alevlenerek. Neredeyse göz gözü görmüyor.”(4) “Oradan her ne kadar dışarı çıkmak ve onun acısından kurtulmak isteseler de geri döndürülecekler.Yakıcı azabı tadın.”(5) “Onların orada acı feryadı vardır.Onlar orada hiçbir şeyi duymazlar.”(6)

Ey İbni Mes’ud!Onlar benim dinimden,sünnetimden,yolumdan ve şeriatımdan olduklarını iddia ederler.Halbuki onlar benden berî(uzak)tır, bende onlardan uzağım.EyİbniMes’ud!Onlarla bir yerde oturma,onlarla çarşıda alışveriş yapma.Onlara yol gösterme,

(1)     Mübarek “Bakara”suresi 18.ayeti şerife.

(2)     Mübarek  “İsra” suresi 97. ayeti şerife.

(3)     Mübarek “Nisa “suresi 56.ayeti şerife.

(1)     Mübarek “Mülk” suresi 7 ve 8.ayeti şerifeler.

(2)     Mübarek “Hacc” suresi 22.ayeti şerife.

(3)     Mübarek “Enbiya” suresi 100. ayeti şerife.

-43-

onlara bir içim su dahi verme.Allah buyuruyorki: “Her kim dünya hayatını ve onun ziynetini isterseonunkarşılığını veririz ve onun zahmeti hiç boşa gitmez.”(1)

Yine buyuruyor ki : “Herkim dünya malı istiyorsa ona veririz.Ama ona ahirette hiç bir nasip yoktur.”(2)

Ey İbni Mes’ud!Ümmetim o alimler yüzünden birbiriyle düşman olacak ve aralarına nifak tohumları ekilecek.Onlar dünyada ümmetim içinde en alçak olanlardır.Beni hakk üzere gönderen Allah’a andolsun ki Allah onları bozguna uğratacak ve onları maymun ve domuz şekline çevirecek  . Sonra Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem  ağladı ve onun ağlamasıyla biz de ağladık.Niçin ağladığını sorduğumuzda, şakilere rahmet olarak ağladım.Allah buyuruyor ki: “Onları panik halinde bir görseydin,o anda çok yakın bir yerden cezalandırılacaklar.” (3) Yani alimler ve fakihler.(4)

Ey muhip!Allah seni onların elinden Hz.Ali’nin velayetine sarılmakla İmamı Zaman aleyhisselam’ın lütfu ile korusun!O imamın ki sen onu unutsan dahi o seni asla unutmaz.O ,Şeyh Müfid(r.a.)’e yazdığı mektubunda şiilerine ve dostlarına şöyle hitap ediyor: “Biz sizi asla ihmal etmiyor ve sizleri asla unutmuyoruz.”(5)

“Allahım!Gaybetinin uzun olması ve onun haberlerinin bize ulaşmamasından dolayı ona olan yakinimizi alma.Onu bize unutturma ve onu beklemeyi hatırlat.Ona iman etmeyi ve onun zuhuruna yakin etmeyi ve ona dua etmeyi ve ona salâvat göndermeyi de....”(6)

Evet...Ey Muhip!İmamlarımız ister fert olsun ister toplum,bütün şiilerin bu gibi tehlikelere karşı uyarıyor ve gizli kalmış birçok hakikatı açıklıyor.İşte imamımız Hasanı Askeri aleyhisselam dedesi İmam  Caferi Sâdık aleyhisselam’dan rivayet ettiği hadiste bakın ne buyuruyor: “...Alimlerden

(1)     Mübarek “Hud”suresi 15.ayeti şerife.

(2)     Mübarek “Şura” suresi 20.ayeti şerife.

(3)     Mübarek “Sebe’” suresi 51. ayeti şerife.

(4)     Mekarim ul Ahlak sf 450 ve 451.

(5)     El İhticac c2 sf 497.

(6)     Mefatih ul Cinan sf 589, Gaybet zamanındaki dua.

-44-

bazıları bize kin güderler ama bize açık düşmanlık edemediklerinden dolayı bizim ilimlerimizden bir kısmını öğrenir ve şiilerimizin yanında sözlerimizi değiştirir  ve düşmanımızın yanında bizim makamımızı küçük düşürürler.Sonra da o ilimlere bizim asla kabul etmediğimiz  birçok yalan ve uyduruk sözler eklerler ve bizim zayıf şiilerimiz de biz Ehli Beytin ilmi diye o sözleri kabul ederler.Onlar sapıktırlar ve başkalarını da sapıttırırlar.Onlar şiilerimize ,Hz.Hüseyn ve ashabını öldüren  lanetî Yezid’in ordusundan daha zararlıdırlar.Yezidin ordusu canlara ve mallara zarar veriyorlardı. Kötü alimler ise bizi kabullenmiş ve düşmanımızdan uzak görünerek zayıf şiilerimizin kalbine şüphe ve tereddüt sokarlar.Onların sapmasına ve hakka ulaşmasına engel olurlar...”(1)

O hazretin özellikle şu sözüne dikkat et: “ bizim ilimlerimizden bir kısmını öğrenir ve şiilerimizin yanında sözlerimizi değiştirir” O hazret yine buyuruyor ki: “ bizim zayıf şiilerimiz de biz Ehli Beytin ilmi diye o sözleri kabul ederler.”Yani onların yalan ve iftiralarını kabul ederler.Çünkü o tip alimler Ehli Beyt aleyhimusselam’ın yolundan gittiklerini iddia eder ve zayıf şiiler de o sözleri kabul ederler.Zayıf şiiler diye buyuruyor,her şii değil. Çünkü gerçekten Ehli Beyte teslim olanlarda marifet ve keskin anlayış vardır.Zayıf olanlar ise esen rüzgarla hareket eder ve söylenen her uyduruk söze boyun eyerler.Onun için İmam Hasanı Askeri aleyhisselam alimlerle ilgili hadisinin başında şöyle buyuruyor: “Aynı şekilde ümmetimizden olan avam halk açık fısk ve dünya malına ve haramlara  meyil ve asabiyet görürse ve onların ıslah edilmeli insanları felakete götürdüğünü,değersiz adamlara değer verdiğini görürse ve buna rağmen o alimlere uyarlarsa tıpkı Allahın Kur’an’da kınadığı fasık alimlere uyan yahudilere benzerler.Ama eğer fakihlerden nefsini koruyan, dinini iyi muhafaza eden,heva ve hevesine uymayan ve mevlası olan imamının emirlerine uyan fakihe taklit etmelidir.Bu ise şii fakihlerin bir kısmında vardır,hepsinde değil...”Dikkat et! İmamın makbul ve razı olduğu fakihin vasıflarını saydıktan

--------------------------------------------------

Avâlim ulUlûmc1sf406.BiharulEnvar,İhticac,TefsiriİmamHasanı Askeri

-45-

sonra ne buyuruyor:Bu ise şii fakihlerin bir kısmında vardır, hepsinde değil...” Halkın fakih diye adlandırdığı herkesten razı değildir Ehli Beyt.Belki de bu çok müşkül bir iştir diyeceksin ama imam aleyhisselam hadisinin son kısmında bak ne buyuruyor:

“Ama Allah o halk kitlesinin içinde kalbi pâk olanları ve imamına bağlı olanları bilir ve onları bu gibi gizli kafirlerin eline bırakmaz.Allah ona doruyu gösterecek bir mümini vesile kılar.Böylece onun sözünü kabul etmesini sağlar ve dünya ve ahiret hayırını onua bahşeder.Sapıttırdığını da dünyada lanet ahirette de azap ile cezalandırır.”

O hazretin şu sözüne dikkat et: kalbi pâk olanları ve imamına bağlı olanları bilir”Sapan ve sapıtan fakih hakkında ise şöyle buyuruyor: ve onları bu gibi gizli kafirlerin eline bırakmaz. Allah bizleri ve sizi şeytanın helak edici tuzaklarından korusun!Bizleri ilmi kimden öğrenelim diye soran halkın cevabında İmam Ali Naki aleyhisselamın buyurduklarına sarılmaya muvaffat etsin: “Sizin dediklerinizi anladım.Gidin ve dininizi bizim sevgimizde metîn olan ve velayetimizde önde olandan öğrenin.Bu ikisi sizin için yeterli olacaktır inşaallah!”(1)

İmamımız Hasan-ı Askeri aleyhisselam da babasının buyurdukları çerçevesinde şöyle buyuruyor: “Eğer Mehdi aleyhisselam’ın gaybetinden sonra halkı ona davet eden ve ona yönlendiren ve Allahın delilleri ile onun dinini savunan ve zayıf kulları İblis ve onun askerlerinden ve tuzaklarından ve Ehli Beyt düşmanlarından koruyan alimler olmasaydı, birtek fert dahi kalmaz, herkes Allahın dininden çıkardı.Ama o alimler tıpkı geminin kaptanının dümeni tuttuğu gibi zayıf şiilerimizin kalbini korumuştur.Allah katında en üstün olanlar da onlardır.”(2)

Bu gibi alimleri tanımak için İmamımız Câferi Sadık aleyhisselam bakın bize hangi ölçüyü tavsiye ediyor: “Şiilerimizin bizim yanımızdaki değerini bizim rivayetlerimizi nakledip anlamalarıyla bilin.”(3)

(1)                Rical-i Keşşi sf 5.

(2)                Bihar ul Envar c2 sf 6 12.hadis. “El İhticac”dan.

(3)                Gaybet-i Şeyh Nu’manî (r.a.) sf 22.

-46-

 

 

Demek ki onların görüşünün kaynağı mutlaka masum Ehli Beytten kaynaklanmalıdır.Rabbimin salâtı onlara olsun.Onun için İmam Caferi Sâdık aleyhisselam rivayette buyuruyorki: “Şiilerimiz değerini bizden iyi naklettikleri rivayetlere göre bilin.Biz fakih olanı rivayet nakletmediği sürece fakih saymayız.Dediler ki:Her mümin hadis nakleder?Buyurdu ki :Hadis nakleden onu anlayanlardır.”(1)

Aynı bu manayı büyük Ehli Beyt fakihi Seyyid Muhammed Cevad âmuli (r.a.) fetva makamları ve müçtehidlerin şartları ile ilgili olarak meşhur “Miftah ul Keramet” adlı kitabının şer’i hakimin şartları bölümünde şöyle buyuruyor:

“...Tüm bunlarla birlikte asıl kilit nokta-ki yalnızca Allah’ın lütfu ile ele geçer ve birçok ilahi gayret sarfetmek gerekir, ihlas ve sefa lazımdır-herşeyden kopup Allah’a yönelmek ve onunla bizzat  münacat etmek gerekir.Hadiste de buyuruyorlar ki:Her halükârda rabbinden delili olmayan ve kalbinin sefası ve amelinin ihlası ile Allah’tan yardım istemeyen fetva veremez.”Yine buyuruyorlar ki:Kendi zamanında yaşayan insanlar içinde peygambere ve onun vasisine en çok uyan şahıs olmayan ,helal ve haram konusunda fetva veremez...”(2)

 

***                               ***                        ***                           

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(1)     Ricali Keşşi sf 3 ,2.hadis.

(2)     Miftah ul Kerame fi Şerhi Kavâid il Allame. C10 sf 17.

-47-

 

NASİHAT... ÖNCE KENDİ NEFSİME, SONRA KARDEŞLERİME:

 

Bir : İmamlarımızın vasiyetinden: “İlminden yararlanmayandan ilim öğrenme. Onun ilminin ona faydası yoksa sana da faydası olmaz.”(1)

 

                       ***                 ***                   ***

İki : İmam Caferi Sâdık aleyhisselam buyurdu ki : “ Alimin dünyaya yöneldiğini gördüğünüzde onu dininizden dolayı suçlayın.Herkes sevdiği ile birlikte olur.”(2)

 

 

                       ***                 ***                   ***

 

 

Üç: İmam Caferi Sâdık aleyhisselam buyurdu ki : “Bu dine şahıs hatırına giren bu dinden yine şahıs hatırına çıkar tıpkı girdiği gibi.Ama dine kitap ve sünnetle girenin dağlar yok olsa da dini yok olmaz.”(3)

 

 

                       ***                  ***                   ***

 

 

Dört: Seher dualarında şöyle buyurmuşlardır: “Allahım!Bana olgun akıl,parlak azim,güçlü zihin,zeki kalp,çok ilim,faydalı edebi rızık olarak bağışla.Hepsini benim lehimde ver benim zararıma değil.Bi rahmetike ya erhamerrahimin”(4)

 

 

                       ***                   ***                  ***

 

(1)                Bihar ul Envar c2 sf 99 53.hadis

(2)                Bihar ul Envar c2 sf 107 7.hadis.

(3)                Bihar ul Envar c2 sf 105 67.hadis.

(4)                Misbah-ul Kef’emi .Hz.Ali’den nakledilen istiğfar duası.

-47-
 

BİRİNCİ VAKFE
 

MASUMLARIN NURLU HADİSLERİNDEN BİR DEMET
 

Aziz Ehli Beyt dostu! Hz.Ali’nin de buyurduğu gibi kalplerimiz bir kap gibidir ve en hayırlı kalp dolu olan kalptir.Öyleyse biz de nur,temizlik,kutsallık ve rahmet ırmaklarından akan suyla kalbimizi ve vicdanımızı yıkayalım.O ırmaklar Muhammed ve Âl-i Muhammed aleyhimusselamın nurlu sözleridir ki onunla yüreğimizi serinletelim ve hakkın yolunu ve doğruluğu onunla görelim.Kalbe en hoş gelen söz ,sevdiğinin sözü değil midir?!

   Gel benimle de bakalım Aliyyen Veliyyullah hakkında Ehli Beyt neler buyurmuşlar:

-1-
 

ALİYYEN VELİYYULLAH BÜTÜN VARLIKLARLA BİRLİKTE

 

BİR:  MUKADDES İLAHİ ARŞTA:

 

A.                Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem buyurdu ki: “Miraç gecesi arşın direklerine şöyle yazdığını gördüm:Ben Allahım!Benden başka ilah yoktur.Adn cennetini kendi kudretim ile yarattım.Muhammed halkın içindeki şeçtiğim en üstün insandır.Onu Ali ile onayladım ve ona Ali ile yardım ettim.”(1)

B.                  Esbağ bin Nebâte diyor ki: “Yüce rabbinin ismini zikret.”(2)ayetini Hz.Ali aleyhisselama sorduğumda şöyle buyurdu:Allah yeri ve gökleri yaratmadan iki bin yıl önce arşın direklerine şöyle yazıyordu:Allah’tan başka ilah yoktur onun ortağı yoktur.Muhammed onun kulu ve resulüdür. Bu ikisine şehadet verin.Ve Ali ,Muhammed’in vasisidir.Allahın selamı o ikisine olsun.”(3)

C.                  Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem buyurdu ki: “Allah, Adem’i yarattığında onu karşısına aldı ve

-------------------------------------

(1) Bihar ul Envar c 27 sf 2 ,4.hadis. “Emali-i Şeyh Sadûk”

(2) Mübarek “Â’lâ” suresi 1. ayeti şerife.

(3)     Bihar ul Envar c 27 sf 5, 9.hadis. “Ali bin İbrahim tefsirinden

-47-

Adem hapşırdı,Allah da kandisine hamd etmesini ona ilham etti.Allah buyurdu ki :Ey Adem!Bana hamd ettin.İzzet ve celalime andolsun ki eğer âhir zamanda yaratacağım iki kişi olmasaydı seni yaratmazdım.Adem şöyle arzetti:Allahım!Onların senin yanındaki makamlarına and ederim onların ismi nedir?Buyurudu ki:Arşa doğru bak!Adem orada nurdan iki yazı gördü:Birincisi ;Allahtan başka ilah yoktur,Muhammed rahmet peygamberidir,Ali cennetin anahtarıdır.İkinci yazı:O ikisinin velayetini kabul edene rahmet, o ikisine düşmanlık edene azabı farz kıldım.”(1)

D.İmam Caferi Sadık aleyhisselam buyurdu ki: Celil olan rabbin hattı ile arşın etrafına şöyle yazar:Allah’tan başka ilah yoktur,Muhammed onun resulüdür,Ali müminlerin emîridir.(2)

TENBİH:

Rivayet ettiğim ve ilerde de konularla ilgili nakledeceğim rivayetlerin sayısı gerçekten çok fazla olup sadece örnekler arzediyorum.Bu konularda Ehli Sünnetten de birçok rivayeti dördüncü babda nakledeceğim.

             ***                      ***                      ***

İKİ: CENNETTE:

A.              Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem buyurdu ki: “Allah gökleri ve yeri yaratmadan ikibin yıl önce cennetin kapısına şöyle yazıyordu:Allahtan başka ilah yoktur,Muhammed onun resulüdür,Ali Resulullah’ın kardeşidir.”(3)

B.              Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem buyurdu ki: “Miraç gecesi cennetin ve cehennemin bana gösterilmesi emrolundu.Cenneti ve renkli nimetlerini,cehennemi ve azabını gördüm.Cennetin sekiz kapısına da şöyle yazıyordu:Lâ ilahe illallah,Muhammedün Resulullah,Aliyyen Veliyyullah  .(4)

C.              İmam Rıza aleyhisselam’ın kızı Fâtıma ;İmam Musa

(1)     Bihar ul Envar c 27 sf 6 ,12.hadis “Kısas ul Enbiya”dan.

(2)     Bihar ul Envar c 27 sf 11, 27.hadis.

(3)     Bihar ul Envar c 27 sf 2, 2.hadis. Emali ve Hisâl.

(4)     Bihar ul Envar c 27 sf 11, 24.hadis.

-48-

 

 

el Kâzım aleyhisselam’ın kızları Fâtıma,Zeyneb ve Ümmü Külsüm’den,onlar İmam Caferi Sâdık aleyhiselam’ın kızı Fâtıma’dan,o İmam Muhammed Bâkır’ın kızı Fatıma’dan,o İmam Zeynelâbidin’in kızı Fâtıma’dan,o Hz.Hüseynin kızları Sekine ve Fâtıma’dan,onlar Hz.Ali’nin kızı Ümmü Külsüm’den,o da Hz.Fâtıma  selamullahi aleyhâ’dan rivayet ederler ki Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem şöyle buyurdu: “Miraç gecesi cennete girdiğimde beyaz incilerle kaplı bir saray gördüm.Kapısı inci ve yakutlarla kaplıydı.Üzerinde de bir örtü vardı.Örtüyü kaldırıp başımı kaldırdığımda üzerine şöyle yazıyordu:Allah’tan başka ilah yoktur.Muhammed onun resulüdür.Ali halkın velisidir.Örtünün üzerine de şöyle yazıyordu:Ali gibi birinin şiilerine ne mutlu!İçine girdiğimde kırmızı akikten kaplı bir saray daha vardı.Onun kapısı yeşil zümrütlerle kaplı gümüştendi ve üzerinde bir örtü vardı.Örtüyü kaldırdığımda kapının üzeridnde şöyle yazıyordu: Muhammed Allah’ın resulüdür.Ali,Mustafa’nın vasisidir.Örtünün üzerine de şöyle yazıyordu:Ali’nin şiilerini temiz viladetlerinden dolayı müjdele!      O kapıdan da içeri girdiğimde yeşil zümrütlerle kaplı bir saray daha gördüm.O güne kadar ondan daha güzelini görmemiştim.Kapısı kırmızı yakutlar ve beyaz incilerle kaplıydı.Üzerindeki örtüye baktım,şöyle yazıyordu:Kurtulanlar,Ali’nin şiileridir.Dedim ki:Ey Cebrail!Bu makam kime mahsustur?Dedi ki:YaMuhammed!Amcanın oğlu ve senin vasin Ali bin Ebu Talib içindir.Halkın tümü kıyamet günü yalın ayak ve çıplak olarak haşredilecek yalnız Ali’nin taraftarları dışında.Halk analarının adıyla çağırılır ama Ali’nin taraftarları ise babalarının adıyla çağrılacak.Dedim ki:Habibim Cebrail!Neden böyle olacak? Dedi ki:Onlar Ali’yi sevdiklerinden dolayı mayaları temizdir.” (1)
 

ÜÇ: MELEKLERİN KANATLARINDA:
 

A.     Emirülmüminin aleyhisselam rivayet eder ki Resulullah

(1)                 Bihar ul Envar c68 ,sf 76 ve 77.136.hadis.Fatımalar silsilesi adıyla meşhur bu hadisi teberrük ünvanıyla senedi ile birlikte naklettik.

-49-

sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem buyurdu ki:Cebrail kanatlarını açarak yanıma geldiğinde kanatlarına şöyle yazdığını gördüm:Lailahe illallah, Muhammed peygamberdir.Diğerine ise şöyle yazıyordu: Lailahe illallah, Ali vasidir.”(1)

B.     İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’dan rivayet edildiğine göre Mahmud ismindeki göğün en yüce meleklerinden birinin sırtına şöyle yazıyordu: “Allah’tan başka ilah yoktur.Muhammed onun peygamberidir.Ali en büyük sıddıktır.”Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem ona bu yazının sırtında ne zamandan beri yazılı olduğunu sorduğunda şöyle arzetti:Allah,senin baban Ademi yaratmadan oniki bin yıl önce.”(2)
 

DÖRT: GÖKYÜZÜNE,ONUN KAPILARINA , NUR PERDELERİNE;
 

A.     Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem buyurdu ki:Göğün yedinci katına miraca çıktığımda onun kapılarına şöyle yazıyordu:Lailahe illallah,Muhammedün Resulullah,Aliyyün Emirülmüminin.Nur perdesine gittiğimde onun üzerine de şöyle yazıyordu: Lailahe illallah,Muhammedün Resulullah,Aliyyün Emirülmüminin.Arşın direklerinden her birine de aynı yazı yazıyordu: Lailahe illallah,Muhammedün Resulullah,Aliyyün Emirülmüminin.(3)
 

BEŞ: MÜBAREK İLAHİ BAYRAĞA;
 

A.     Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem, Ebu Dücâne el Ensari ile konuşmasında şöyle buyurdu:Ey Ebu Dücane!Biliyormusun Allah gökleri ve yeri yaratmadan ikibin yıl önce nurdan bir bayrak ve nurdan bir direk yarattı?Onların üzerine şöyle yazıyordu:Allahtan başka ilah yoktur.Muhammed onun resulüdür.Ehli Beyt halkın en hayırlısıdır. Bayrağın sahibi Ali halkın imamıdır...”(4)

ALTI: ALİ’NİN NURLU TACINA;

İmam Caferi Sâdık aleyhisselam Resulullah sallallahu aleyhi

(1)Bihar ul Envar c 27 sf 9.19.hadis. “Keşf ul Gumme”den.

(2)Bihar ul Envar c 27 sf 11. 25.hadisi şerif.

(3)Bihar ul Envar c 26 sf 318,87.hadisi şeriften.

(4)

-42-

 

ve âlihi ve sellem ile Hz.Ali aleyhisselam’ın konuşmasını rivayet ediyor: Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem buyurdu ki:  Kıyamet günü sana nurdan bir örtü ve nurdan bir taç getirilecek.Onun dört direği var herbirinin üzerinde şu üç satır yazılıdır:Lailahe illallah,Muhammeden Resulullah,Aliyyen Veliyyullah.Sonra keramet kürsüsü sana verilecek ve cennet ile cehennemin anahtarları sana teslim edilecek.Bütün insanlar bir safta toplanacak ve şiilerin cennete ,düşmanların da cehenneme sevk edilecek.Sen cenneti ve ateşi bölensin.Sen o gün Allah’ın emînisin.”(1)

Bu rivayet ettiğimiz hadisler sadece denizden bir damla niteliği taşır.Ehli Sünnet kitaplarında bu gibi hadislerin bizim kaynaklarımızdan daha fazla olduğunu söylersem şaşırma.Hatta büyük alimlerimiz bu hadislerin bizim kitaplarımızdan bazen zayi olduğu kanısına vararak onların kaynaklarından daha fazla hadis rivayet edereler. İçinde bu gibi faziletlerin yazılı olduğu ve maalesef kitap hazinelerinde saklı binlerce el yazması kitap basımı engellenir vaziyette beklemektedir.
 

YEDİ: SİDRET UL MUNTEHA(ALLAHA EN YAKIN MAKAM);
 

Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem buyurdu ki:Sidret ul Münteha’ya vardığımda oraya şöyle yazıyordu;Ben Allah’ım benden başka ilah yoktur.Ben tekim.Muhammed halkın içinden seçtiğimdir.Onu veziri Ali ile onaylayıp ona yardım ettim...”(2)

İşte böyle ey aziz!Allah’ın yarattığı herşeyin üzerine Aliyyen Veliyyullah yazıyor.Hz.Ali aleyhisselam’dan rivayet edilen şu hadisi şerifte de buna işaret ediliyor: “...Tâhâ ve Yasin ailesi Ehli Beyt!Allahın ilk ve son insanlara hücceti.Onların ismi taşlara,ağaçların yapraklarına,kuşların kanatlarına,cennet ve cehennemin kapılarına,arşa ve feleklere,meleklerin kanatlarına,Allahın hicaplarına,izzet ve cemalin nurlarına yazılıdır.Kuşlar onların ismiyle tesbih eder,denizlerdeki balıklar onların taraftarları için Allah’a istiğfar eder. Allah

   (1) Meşarik ul Envar sf 181.

   (2) Meşarik ul Envar sf 119.

-50-

 

 

yarattığı her varlıktan kendi tevhidi ve onların velayeti ve onların düşmanlarından beraat üzerine ikrar almıştır.Arşın üzerine şu üç cümle yazılmayana dek yerine oturamamıştır:Lailahe illallah Muhammeden Rusulullah,Aliyyen Veliyyullah!”(1)

Aliyyen Veliyyullah ile ilgili olarak meşhur bir hadisi nakleden Kasım ,şöyle diyor: İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’a şöyle arzettim: Halk şöyle bir rivayet naklediyor:Peygamber miraca çıktığında arşta şöyle yazılı olduğunu görmüş:Lailahe illallah,Muhammedün Resulullah.Ebu Bekir Sıddık! İmam Caferi Sadık aleyhisselam buyurdu ki: Fesübhanallah! Sonunda herşeyle birlikte bunu da mı değiştirdiler?Dedim ki;Evet!Buyurdu ki:Allah arşı yarattığı zaman üzerine şöyle yazdı:Lailahe illallah,Muhammedün Resulullah,Aliyyün Emirülmüminin.Allah suyu yarattığında onun mecrasına şöyle yazdı: Lailahe illallah,Muhammedün Resulullah, Aliyyün Emirülmüminin. Allah kürsüyü yarattığında onun direklerine şöyle yazdı: Lailahe illallah,Muhammedün Resulullah, Aliyyün Emirülmüminin. Allah levhayı yarattığında üzerine şöyle yazdı: Lailahe illallah, Muhammedün Resulullah, Aliyyün Emirülmüminin. Allah İsrafili yarattığında alnına şöyle yazdı: Lailahe illallah,Muhammedün Resulullah, Aliyyün Emirülmüminin. Allah Cebraili yarattığında kanatlarına şöyle yazdı: Lailahe illallah,Muhammedün Resulullah,Aliyyün Emirülmüminin. Allah gökleri yarattığında onun etrafına şöyle yazdı: Lailahe illallah, Muhammedün Resulullah,Aliyyün Emirülmüminin. Allah yerleri yarattığında onun katlarına şöyle yazdı: Lailahe illallah,Muhammedün Resulullah,Aliyyün Emirülmüminin. Allah dağları yarattığında onun zirvelerine şöyle yazdı: Lailahe illallah,Muhammedün Resulullah,Aliyyün Emirülmüminin.Allah güneşi yarattığında üzerine şöyle yazdı: Lailaheillallah,Muhammedün Resulullah,Aliyyün Emirülmüminin. Allah ayı yarattığında üzerine şöyle yazdı: Lailahe illallah,Muhammedün Resulullah,Aliyyün

(1)     Meşarik ul Envar sf 118. Tarık bin Şehab hadisinden.

-51-

 

Emirülmüminin. İşte o ayın üzerinde gördüğünüz siyahlıklar da odur.İçinizden herkim Lailahe illallah, Muhammedün Resulullah derse , mutlaka Aliyyün Emirülmüminin de demelidir.”(1)
 

SERİ İŞARETLER:
 

 1.Aliyyen Veliyyullah’ın bütün varlıklarla birlikte olduğunu açıkça ifade eden bu hadisi şerifin tevzih veya açıklamaya gerek olmadığı kanısındayım.Önceki rivayetlerin içerdiği bütün manalar bu hadiste açıkça mevcuttur.

2. Ezan ,kamet ve diğer tüm durumlarda diğer iki şehadetten sonra Aliyyen Veliyyullah’ın da söylenmesinin en azından müstehap olduğuna hadisin son kısmı açıkça delalet  ediyor.

3. Hadisi şerif felsefi bir gerçeği de tesbit etmektedir.O da tekvin ile teşri aleminin nasıl da birbiriyle uyum içinde olduğu gerçeğidir.Bu çok önemli konulardan biri olmasına rağmen bizim konumuzun dışındadır ve ben sadece kısa bir işaret ettim.

4. Bazıları bu yazının nasıl yazılı olduğunu soruyorlar.Cevabı Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in Adem aleyhisselam ile ilgili şu hadisinde beyan edilmiştir: “...Adem dedi ki:Gökyüzünde gördüğüm bütün parçalarda hep Lailahe illallah yazılıydı.Lailahe illallah yazılı her yerde onun yanında yazı olarak değil yaratılış olarak Muhammedün Resulullah yazılıydı. Muhammedün Resulullah yazılı her yerde Ali Allah’ın seçtiği en hayırlı insandır yazılıydı...”(2)

Hadisin şu bölümüne dikkat et: “ yazı olarak değil yaratılış olarak” yani tekvîni ve yaratılış yazısıdır.Tüm varlıkların fıtratında ve özünde yazılı olan bir yazı.İmamımız Caferi Sadık aleyhisselam’ın şu hadisi şerifinde nakledilen fıtrat:  “Abdurrahman bin Kesir diyor ki:Allah’ın fıtratı ki halkı o fıtrat üzerine yaratmıştır.”(3) ayetini İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’a sordum. Şöyle buyurdu: Tevhid ve Muhammedün Resulullah,Aliyyün Emirül müminin aleyhisselam.”(4)

(1)   El İhticac (Tebersi) c1 sf 158.

(2) Bihar ul Envar c 26 sf 315, 77.hadisi şerif.Uzunca bir hadistir.               (3)   Mübarek “Rum”suresi 30.ayeti şerife.

(4)   Tevhid –i Sadûk sf 329, 7.hadisi şerif.

-52-

 

Bundan sonra hiçbir şüphe ve tereddüt olmaz ama ben yine de şairin şu sözünü tekrar ediyorum:

Onu ancak ondan olanlar bilir,

Diğerleri onu hep inkar eder.

                               

 

 

 -53-

-2-

ALİYYEN VELİYYULLAH

VE

BÜTÜN MELEKLER,PEYGAMBERLER,

İNSANLAR VE VARLIKLARDAN

İKRAR VE AHİT ALINMASI

 

1. ALİYYEN VELİYYULLAH VE PEYGAMBERLERİN İKRARI:
 

“Rabbin Adem oğullarından ahit aldığı zaman...”(1) ayeti hakkında İmam Caferi Sâdık aleyhisselam buyurdu ki:Bu ahit Allahın rabbliği,Resulünün peygamberliği ve Hz.Ali ile imamların imameti içindi.Buyurduki:Ben sizin rabbiniz değil miyim?Muhammed peygamberiniz,Ali imamınız ve hâdi imamlar imamınız değil mi?Dediler ki :Evet!Allah buyurdu ki: “Kıyamet günü demiyesiniz.”(2) “Biz bundan gafil idik” (3) Kendilerinden bu ahde ilk önce ikrar alınanlar peygamberlerdi...”(4)
 

2. ALİYYEN VELİYYULLAHA MELEKLERİN İKRARI:
 

Bukeyr bin A’yan diyor ki: İmam Caferi Sâdık aleyhisselam bana şöyle buyurdu:Biliyor musun Hacer ul Esved neydi?Hayır dediğimde şöyle buyurdu:Allah katındaki meleklerin en büyüklerindendi.Allah meleklerden ahit aldığında ona ilk önce ikrar ve iman eden melek oydu.Allah onu emin karar kıldı ve misakı ona verdi.Halk her defasında Allah’ın kandilerinden aldığı o ahti yenilemekle görevlendirildi.(5)...................Sonra o hazret buyuruyor ki:Allah o ahti sadece ona teslim etti diğer meleklere değil.Çünkü Allah azze ve celle meleklerden kendi rabbliği,Muhammed sallalllahu aleyhi ve alihi ve sellem’in peygamberliği ve Hz.Ali’nin vasiliğine dair onlardan ikrar isterken tüm melekler duraksadı ve onların içinde ilk önce bu

(1) (2) (3) Mübarek “A’raf” suresi 172.ayeti şerife.

(4) Bihar ul Envar c15 sf 17 ,25.hadisten.

(5) Vacib ve sünnet tavaflarda hacer ul Esved’e el sürülmesi ameline işarettir.Orada şunu söylemek sünnettir: “Emanetimi eda ettim ve ahdime vefa ettim.Benim ettiğim vefaya şahitlik edesin diye...”Bkz.Fıkıh kitaplarına.

-54-

melek ikrar etti.Meleklerin içinde Muhammed ve Âl-i Muhammed’i o melekten daha çok seven yoktu.Onun için Allah bu meleğe o misaükı teslim etti.Kıyamet günü o konuşan dil ve bakan gözü ile gelecek ve o mekana gelip misaka uyanlara şahitlik edecek.”(1) MÜLAHAZA:Bu konuda hadisler o kadar mütevatirdir ki İlel uş Şerayi’ ve Vesail uş Şia kitaplarına müracaat edilebilir.


3. ALİYYEN VELİYYULLAH VE BÜTÜN İNSANLAR:
 

“ Ve Rabbin Adem oğullarından onun sırtından ahit aldı ve onları kendisine dair şahit tuttu ki ben sizin rabbiniz değilmiyim?” ayeti hakkında İmam Caferi Sâdık aleyhisselam buyurdu ki:Allah kıyamete kadar gelecek olan insanları Adem’in sırtından zerreler gibi çıkardı ve kandisini onlara tanıttı.Eğer böyle olmasaydı kimse rabbini tanıyamazdı. Dedi ki:Ben sizin rabbiniz değil miyim?Dediler ki:Evet!Ve Muhammed Allah’ın Resulüdür ve Ali müminlerin emiridir.”(2)
 

4. ALİYYEN VELİYYULLAH VE BÜTÜN VARLIKLAR:
 

İmam Caferi Sâdık aleyhisselam babasından o da dedesinden rivayet ederler ki Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem şöyle buyurdu:Bir peygamberin ölümü yaklaştığında Allah ona kendi yakınları içinde en üstün olana vasiyet etmesini emreder.Bana da emrettiğinde kime vasiyet edeyim ey rabbim?diye sordum.Buyurdu ki: Ya Muhammed!Amcan Ebu Talibin oğlu Ali’ye vasiyet et.Ben onu önceki kitaplarda tesbit ettim ve dedim ki:O senin vasindir ve bütün varlıklardan onun hakkında misak ve ahit aldım.Bütün varlıklardan ve peygamberlerden benim rabbliğim,senin peygamberliğin ve Ali’nin velayeti için ahit aldım.”(3)

Ey aziz! Allah azze ve cellenin şu sözüne dikkat et: “ bütün varlıklardan onun hakkında misak ve ahit aldım.” İşte bu hadisler ey aziz kardeşim!-ki seninle o alemde kardeş olmuşuz.Çünkü sen de Ali’yi orada sevmişsin.-Bu hadislerin

 

 (1) Bihar ul Envar c 26 sf 269 ve 270. 6.hadisten.

(2)     Bihar ul Envar c 26 sf 280, 23.hadisi şerif.

(3)           Beşaret ul Mustafa li Şietil Murtazâ (Allahın selamı o ikisine olsun) sf 99.

-55-

sayısı gerçekten çok fazladır.Şii ve sünni kaynaklarında o kadar fazladır ki sadece bu kaynaklardan örnekler vereceğim:

Seyyid Haşim Behranî’nin –Allah bizi onun şerefli rikabında haşretsin-El Burhan tefsiri c2 sf 47,8,10,12.hadis,ve sf 48,17.hadis,ve sf 50,31 ve 32.hadisler.

Yine Bihar ul Envar c 26.sf 272,12.hadis.sf 278,20.hadis,sf 279,22.hadis,sf 293,53.hadis,sf 294,54 ve 57.hadis.Bu iki kaynaktan başka diğer birçok kaynaklarda da mevcuttur.

 

Müminlerin emirinin velayeti bana yeter.

Ölümde gusülde kefenlemede yeter.

Çamurum Haydar sevgisiyle yoğrulumuş

Cehennemin ateşi bana nasıl deyer?

           ***                        ***                  ***

 

 

 

-56-


3
ALİYYEN VELİYYULLAH VE TAŞLARIN, BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN İKRARI

 

1. TAŞLAR:
 

A.     “Selman-ı Farisi diyor ki;Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem’in yanında oturmuştuk.Hz.Ali oraya geldiğinde Hz.Resulullah elindeki taşları Hz.Ali’ye uzattı.Hz.Ali eline aldığında taşlardan şöyle ses geldi:Rabb olarak Allah’a,peygamber olarak Muhammed’e ve imam ve veli olarak da Ali’ye razı oldum.Sonra Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem buyurdu ki:İçinizden herkim Allah’a ve Ali’nin velayetine razı olursa Allah korkusundan ve cezasından güven içinde olur.”(1)
 

B.     İmamımız Hasan el Askeri aleyhisselam uzun bir hadisinde Kureyş’in Hz.Resulullah’ı taş ve kayalarla öldürmek istediğine dair bir rivayet buyurur: “...Kayalar aşağı doğru yuvarlanırken Kureyşliler kendi aralarında şöyle söyleniyorlardı:Bu kayalar şimdi Muhammed ile Ali’yi öldürecek ve bizler bu ikisinden kurtulacağız.Kureyş daha sonra olayın aleyhlerine dönmesinden korktu.Taşların Muhammed ile Ali’ye doğru giderken şöyle seslendiklerini duydu:Selam olsun sana ey Muhammed bin Abdullah bin Abdülmuttalib bin Haşim bin Abdülmenaf, selam olsun sana ey Ali bin Ebu Talib bin Abdülmuttalib bin Haşim bin Abdülmenaf. Selam olsun sana ey alemlerin rabbinin resulü Muhammed ve bütün insanların en hayırlısı ve selam olusun sana ey vasilerin efendisi ve alemlerin rabbinin  resulünün halifesi...”(2) Daha sonra olay devam ediyor ve Resulullah’a bir yemek ve ilaç getiriliyor. Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem yemeğe soruyor:Ben kimim?Diyorlar ki ;Sen Resulullah’sın!Bu kimdir?diye Hz.Ali’yi gösterir ve yemek ile ilaçtan şöyle ses gelir;Bu senin kardeşindir.İlk ve son insanların efendisi. Vezirlerin en üstünü olarak senin vezirin, halifelerin en üstünü olarak da senin halifendir.”(3)

(1)     Beşaret ul Mustafa sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem sf 134.

(2)     Bihar ul Envar c 17 sf 260 ve 264.5.hadis.

(3)     Bihar ul Envar c 17 sf 341, 16.hadisten.

-57-

 

 

2. HATTA HÜBEL:
 

     Hz.İmam Hasan el Askeri aleyhisselam bazı yahudilerle yaptığı konuşmasında peygamberimizi anlatırken buyurdu ki: “...O öyle bir peygamberdi ki Kureyşliler ona aralarında hüküm vermesi için Hübeli  gösterdiklerinde Hübel adlı o put yüzüstü yere düşerek onun peygamber olduğuna ve Ali’nin de onun kardeşi olarak imamlığına dair şehadet getirdi...”  (1)
 

3. AĞAÇLAR:
 

İmamımız Aliyy ün Naki aleyhisselam bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “...Resulullah ellerini ağaca doğru uzatarak bana doğru gel diye buyurdu.Ağaç kökü ile birlikte topraktan çıkarak Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellemin önünde durdu ve fasih bir dille şöyle seslendi:İşte geldim ya Resulullah bana ne emir buyurursun?..”Sonra hadisin devamında buyurdu ki: “...Ağaç dedi ki şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur.Şehadet ederim ki Muhammed onun kulu ve resulüdür. Onu hakk üzerine korkutucu ve müjdeleyici olarak göndermiştir.Allahın izniyle ona davet eden parlak bir meşaledir.Ve şehadet ederim ki amcanın oğlu Ali dinde kardeşindir,dinden en çok haz alandır,islamdan en çok nasiplenendir,O senin dayanağın ve seni savunandır,düşmanlarını öldüren ve dostlarına yardım edendir,ümmetinin içinde ilminin kapısıdır...”(2)
 

4. YAHUDİLERİN DEVELERİ VE ELBİSELERİ:
 

Şeyh Sadûk,İmam Hasan el Askeri aleyhisselam’dan şöyle rivayet eder: “Hz.Ali buyurdu ki:Sizinle bizim aramızda bir fark daha var o da bizde kesin delil olarak mucizeler var.Sonra yahudilerin develerine doğru seslenerek ;ey develer!Muhammed ve vasisine dair şehadet getirin:Develer dediler ki: Ey Muhammed’in vasisi!Sen doğru söylüyorsun ve bu yahudiler yalan söylüyorlar.Hz.Ali aleyhisselam buyurdu ki:Bunlar şahitlerin bir kısmıdır.Ey yahudilerin üzerindeki elbiseler!Siz de Muhammed ve vasisine dair
 

(1)     Bihar ul Envar c 17 sf 317 14.hadisi şerif.

(2)     Bihar ul Envar c 17 sf 317 14.hadisi şeriften.

-58-

 

 

şehadet getirin.Elbiselerin hepsi şehadet getirdi:Doğru söyledin, doğru söyledin ey Ali !Şehadet ederiz ki Muhammed Allah’ın hakk resulüdür.Ve sen ey Ali onun hakk vasisisin...”(1)

Bu gibi hayvan ve taş gibi canlı cansız varlıkların şehadetinin konumuzla ilgisini sorarsan cevabı şudur: Allah azze ve celle Kur’an-ı Kerim’de buyuruyorki:

“Yeryüzündeki bütün hayvanlar ve gökte kanatlarıyla uçan bütün kuşlar sizin gibi birer ümmettirler.Kitapta anlatılmadık birşey bırakmadık.Sonra rabblerine doğru haşredilecekler.”(2)

Demek ki onlar da bizim gibi birer ümmettir.Ümmet ise başıboş bir topluluğa denmez.Aksine belli bir yaşam düzeni olan belli bir idealden ... yararlanan topluluktur.

Sonra Kur’an-ı Kerim bize bütün kainatın tesbihinden bahseder:

“ Göklerde ve yerde olan herşey Allah’ı tesbih eder ve o aziz ve hakimdir.”(3) Hakeza Haşr ve Saff surelerinin birinci ayetleri de böyledir.Yine aziz İsra suresinde şöyle buyurmaktadır:

Yedi kat gök ve yer ve oradaki herşey onu tesbih eder.Onu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ama siz onların tesbihini anlamazsınız Şüphesiz o halim ve bağışlayandır.”(4)

Özellikle şu cümleye dikkat et: Onu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur.Yalnız bizim gibi aciz insanlar onların ne dediğini anlamaz veya işitmeyiz. . Ama siz onların tesbihini anlamazsınız.İşte peygamberin mucizesinin manası da şudur ki :Peygamber o şeyleri insan diliyle konuşturuyordu. Onlara bu manayı dikte etmiyordu.O şeyler zaten tesbih ediyorlardı.Çünkü tesbih hayatın bir parçasıdır. Onun için Kur’an-ı Kerim defalarca şöyle nida etmektedir: “Göklerde ve

(1)     Maanil Ahbar sf 27 4.hadisten.

(2)     Mübarek “En’am” suresi 38.ayeti şerife.

(3)     Mübarek “ Hadid” suresi 1. ayeti şerife.

(4)      Mübarek “İsrâ” suresi 44.ayeti şerife.

-60-

 

yerlerdeki herşey Allah’ı tesbih ediyor.O maliktir,kuddüstür,aziz ve hakimdir.”(1)

Bu ayet Haşr 24 ve Teğabun 1 deki aynı manayı ifade eder ve şimdiki zaman fiiliyle gelmiştir.Kur’an-ı Kerim aynı zamanda kainatın namazından da bahseder: “Görmüyor musun göklerdeki ve yerdeki herşey Allahı tesbih eder ve saf halinde kuşlar.Hepsi namazını ve tesbihini bilir,Allah onların yaptıklarını bilendir.”(2)Hatta gök gürültüsü : “Ve gök gürültüsü ona hamd ile tesbih eder.”(3)

İşte ey muhip!Buradan anlaşılacağı üzere bütün bu varlıkların ümmetleri vardır, tıpkı insan toplumunun düzeni gibi.Yalnız şunu unutma ki hepsinin düzeni kendisine göredir.Onların kendilerine göre namazı ve tesbihi vardır. Çünkü varlık aleminde her varlığın kendine göre bir derecesi vardır.Varlığın rütbe ve derecesine göre de Allahın ismi ve sıfatı onda tecelli etmiştir.Ki her bir isim ve sıfat o varlığa birtakım özellikler kazandırmıştır.

İşte taşların peygamberin veya Hz.Ali’nin elinde tesbih etmesindeki mucize şudur:Taş o anda bütün halkın işiteceği şekilde beşeri dilden konuşmuştur.Yoksa o hazret o taşın tesbihini ve hakikatını onun dilinden duymaktadır.Onun için bazı müfessirler az önceki Görmüyor musun göklerdeki ve yerdeki herşey...ayetinin sadece Resulullah hakkında olduğunu söylerler.Çünkü insanların içinde bunu işitip hakikatını bilenin sadece Resulullah olduğunu ayetin de onu muhatap aldığını söylerler.Olayı fazla uzatmaya gerek kalmadan sadece zihninde iyice oturması için Hz.Süleyman ile karıncanın olayını nakledelim.-Allahın en yüce selamı peygamberimize ve ailesine ve ona olsun.-

“ Karınca vadisine geldiklerinde karınca dedi ki:Ey karıncalar!Evlerinize girin de Süleyman ve ordusu farkında olmadan sizi ezmesinler.”(4) Hüdhüd ile onun konuşması da Kur’an-ı Kerim’de anlatılmamış mı?Sebe halkı

(1)     Mübarek  “Cuma” suresi 1. ayeti şerife.

(2)     Mübarek “Nur” suresi 41. ayeti şerife.

(3)     Mübarek “Ra’d” suresi 13. ayeti şerife.

(4)     Mübarek “Neml” suresi 18. ayeti şerife.

-61-

ve kraliçeleri hakkında Hz.Süleyman’a haber vermiyor mu?Bu konuşmaların tümü karınca ve kuş dili ileydi beşeri dille değil.Hemen öncesinde direkt olarak Allah buyuruyor ki: “Ve Süleyman, Davud’un mirasçısı oldu ve dedi ki;Ey halk!Bize kuşların dili öğretildi ve bize herşeyden öğretildi.Şüphesiz bu Allah’ın açık bir lütfudur.”(1)

Bize kuşların dili öğretildi. Sözü bu varlıkların özel bir dilleri ve konuşma şekilleri olduğunu açıkça anlatmaktadır.Daha önceki babda Hz.Ali aleyhisselam’ın Ehli Beyt hakkındaki şu rivayetini okumadık mı? “Kuşlar onların adıyla tesbih eder,denizlerdeki balıklar onların şiileri için Allah’a yalvarırlar.(2)Hz.Ali’nin şu sözüne dikkat eder misin: Kuşlar onların adıyla tesbih eder,Eğer bu cümle üzerinde tefekkür edersen bir çok hikmet kapısı sana açılır.Bu konudakı rivayetlerin tümünü nakletmeye çalışsak kalın birkaç ansiklopedi yazmak zorunda kalırız.Ana başlıklar şudur:

Bir: Az önce de anlattığımız gibi bütün kainata Ehli Beytin velayet ahdinin sunulması ile ilgili hadisler.

İki: Bütün kinatın tesbihi ve onun keyfiyeti hakkındaki hadisler.

Üç: Kuşların ,hayvanların ve kainattaki tüm varlıkların hatta insanoğlunun el yapımı olan çan gibi eşyaların tesbihinin tercümelerini içeren hadisler.Buradan da anlaşılıyor ki alemdeki bütün seslerin iyi veya kötü bir manası vardır.

Herhalde bu konuda bu kadar bilgi yeterlidir.

 

 

 

        ***                                 ***                             ***

 

 

(1)     Mübarek “ Neml” suresi 16. ayeti şerife.

(2)     Meşariq ul Envar sf 118.

-62-

-4-

ALİYYEN VELİYYULLAH VE MÜSLÜMAN OLURKEN DİĞER İKİ ŞEHADETİN YANINDA  İLAN EDİLMESİ
 

Bu manayı Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in vefatından sonra diğer dinlerden gelip Hz.Ali aleyhisselam’ın nuru ve lütfu ile müslüman olanların diğer iki şehadetin yanında ilan ettiklerini görüyoruz.Din şeriat ve iman ehlinin örfünde islamın kemalinin şartının Aliyyen Veliyyullah olduğunu da bu rivayetlerden anlamaktayız:
 

İşte bu konudaki örnekler ve şahitler:
 

1. Resulullah’ın şehadet gününde Davud peygamberin evlatlarından olan bir yahudi Medine-i Münevvere’ye gelir ve Resulullah’ın kendisinden sonraki halife ve vasisini sorar..... Peygamberin mescidinde halkın gözü önünde Hz.Ali aleyhisselam’a “Uzat elini”dedikten sonra dedi ki: “Ben şehadet ederim ki Allah birdir.Muhammed onun resulüdür ve Musanın müjdelediği insan odur.Şehadet ederim ki sen bu ümmetin alimisin ve Resulullah’ın vasisisin.Dedi ki:Hz.Ali ona dinin hükümlerini öğretti.”(1)
 

2.Bir yahudinin Ebu Bekir’e gelerek ona bir takım sorular sorup onun cevap verememesi üzerine sorularını Hz.Ali aleyhisselam’a sormuş .......yahudi müslümanlığını ilan ederek Hz.Ali’ye şöyle arzetti: Elini uzat!Ben şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur,ve Muhammed sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem onun resulüdür ve şehadet ederim ki sen onun gerçek halifesi ve vasisi ve ilminin varisisin.Allah sana islamın en hayırlı hediyesini versin. O sırada halkın sesi yükseldi ve Ebu Bekir dedi ki:Ey zorlukları gideren ey Ali sen kederleri sevince çevirensin.Daha sonra Ebu Bekir minbere çıkarak dedi ki: Beni azledin,beni azledin,beni azledin,Ali içinizde olduğu sürece ben sizin en hayırlınız değilim.Dedi ki: O sırada Ömer ileri gelerek dedi ki:Bu sözü söyleme ey Ebu Bekir!Biz sana kendimiz için razı olduk.Daha sonra onu minberden indirdi...”(2)

(1)     Gaybet-i Numani sf 101 ,30.hadis.

(2)     Bihar ul Envar c 10,sf 27,28.14.hadisten.

-62-

3. İbni Abbas’ın rivayetine göre yahudilerin önderlerinden olan iki kardeş Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’i sorar ve onun dünyadan göçtüğü haberini alırlar.Sonra da onun vasisini sorarlar...Daha sonra diyor ki: Yahudiler Hz.Ali aleyhisselam’ın önünde müslümanlıklarını ilan ederek dediler ki:Şehadet ederiz ki Allah’tan başka ilah yoktur.Muhammed onun resulüdür sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem.Ve şehadet ederiz ki sen Muhammedin gerçek vasisisin.Bu ikisi hep Hz.Ali ile birlikte oldular ta ki biri Cemel savaşında Basra’da diğeri ise Sıffin’de şehid oldular.”(1)

4. Rum diyarından gelen bir kafilenin içindeki rahibin Ebu Bekir döneminde ona bir takım sorular sorması ve onun her zamanki gibi sorulara cevap verememesi daha sonra da Hz.Ali’nin gelişini nakleden rivayettte şöyle der:

“...Rahip ayağa kalkarak boynundaki haçı parçalayarak Hz.Ali’nin başından ve iki gözünün arasından öptü ve islamını halkın içinde ilan etti ve Ebu Bekir ile taraftarlarının da olduğu o makenda şöyle dedi: Şehadet ederim ki Allah birdir.Ve Muhammed onun resulüdür.Ve şehadet ederim ki sen halifesin ve bu ümmetin emînisin ve din ve hikmet madeni ve hüccet nehrinin kaynağısın.Senin adını Tevratta Elya olarak okudum, incilde İlya ve Kur’anda da Ali’dir.Eski kitaplarda “Haydar”dır.Seni peygamberden sonra vasi olarak gördüm ve emirlik için veli olarak gördüm.Sen bu halifelik makamına diğerlerinden daha layıksın.Söyle bana seninle bu kavim arasında ne oldu da böyle oldu?...”(2)
 

KISA AÇIKLAMA: KUR’AN’DA ALİ:
 

İmamlarımızdan rivayet edilen hadisi şeriflerde ve muteber tefsir kitaplarında Hz.Ali aleyhisselam’ın adının Kur’anda açıkça zikrolunduğu belirtilmiştir.Örnekler:
 

Birincisi: Mübarek Hicr suresi “41.”ayeti şerife: “qale      haza     siratun       aleyye                  mustaqim”

“Dedi ki    bu     bir yoldur     bana doğru gelir   sağlamdır.”
 

Bu ayetteki kıraatler muhteliftir. Bir kısım alimler bunu “Sıratun Aliyyun” olarak okumuşlardır.Bunlar Yakup, Ebu
 

(1)     Bihar ul Envar c 10 sf 5.1.hadisi şeriften. “Hisal” dan.

(2)     İhticac-ı Tebersi c1 sf 207.

-63-

Reca, İbni Sirin,Dahhak ve Mücehiddir.Bunu Mecme ul Beyan kitabındada Allame Tebersi açıkça ifade eder.Bazıları ise bunu Siratun Aleyye olarak okumuştur.Elimizdeki Mushafı şerifler de bu kıraat üzerinedir.Ehli Beyt aleyhimusselam’dan nakledilen rivayetlere göre imamlarımızın kıraati “Siratu Aliyyin”dir.
 

Hişam bin Hakem, İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’dan rivayet eder ki o şöyle buyurdu:
 

Haza siratu Aliyyin Mustaqim.”Bu Ali’nin yoludur ve sağlamdır.(1)

Eyyaşi kendi tefsirinde,yine S.Haşim Behrani El Burhan c2 sf 344 de, S. Şerefüddin el Esterâbâdi “Tevil ul Ayat iz Zahire”c1 sf 247 ve 248’de,Meclisi Bihar ul Envar c 35 sf 59,363 ve 372’de ve yine c24 sf 15de, aynı şekilde Ş.Huveyzi “Nur us Seqeleyn” c3 sf 15’de...ve diğer birçok eserde ki adını zikrettiğimiz taktirde konu uzar gider.
 

İKİNCİSİ: Mübarek “Meryem” suresi 50.ayeti şerife:

“Ve vehebna lehum min rahmetina veceelna lehum lisane sidqin Aliyyâ
“Onlara kendi rahmetimizden bahşettik ve onlara doğru dil olarak Ali’yi karar kıldık.”

Bu cümle Hz.İbrahim aleyhisselam’ın şu duasına icabet olarak Kur’an’da geçmektedir. “Allahım!Bana son insanlardan birini doğru dil olarak karar kıl.”(2)
 

Masumların hadislerinin bir bölümü bu manayı açıkça belirtmiştir.İşte örnek kaynaklar:Tefsir el Burhan c3 sf 13 ve 14.Bu iki sayfada diğer kaynaklar mezkurdur.İsteyenler müracaat edebilir.

Nudbe duasında da şöyle geçer:
 

“Bazı peygamberleri kendine dost olarak seçtin.Senden son insanlardan birini doğru dil olarak istedi de sen de icabet ettin ve doğru dil olarak ona Ali’yi karar kıldın.”(3)

Bu manayı içeren hadisler için bkz.Bihar ul Envar c12 sf 68,ve sf 93 ve c 35 sf 59,c 36 sf 57 ve 59.
 

ÜÇÜNCÜSÜ: Mübarek “Zuhruf” suresi 4. ayeti şerife:

“Ve innahu fi ummil kitabi ledeyna le Aliyyun Hakim.”
 “Şüphesiz o ,kitabın özünde bizim yanımızda Ali’dir ve hikmet sahibidir.”

 

(1)     Usul ü Kâfi c1 sf 424 63.hadis.

(1)     Mübarek “Şuara”suresi 84.ayeti şerife.

(2)     Mefatih ul Cinan sf 533.

-64-

 

Rivayetlere göre adı geçen Ali, bizim Hz.Ali’mizin ismidir.Hani onun sevgisi , onun lütfu ve onun keremi ile kurtuluşumuzun gerçekleşeceği Hz.Ali.-Allah’ın yüce salatı ona olsun.- İşte bazı kaynaklar:
 

Tevil ul âyat iz Zahire c1 sf 552 ve sonrası,Bihar ul Envar c 23 sf 210,c 24 sf 12 c 35 sf 372 ve 373 ve c 92 sf 229...
 

Nudbe duasında da şöyle geçer:
 

“Ey kitabın özünde Allahın katında Ali ve hikmet sahibi olanın oğlu!”(1)
 

Hz.Emirülmüminin aleyhisselam’ın ziyaretinde ise şöyle geçer:
 

“...Ey o ki Allah onu muhkem ayetlerinde zikretmiş ve demiştir ki: Şüphesiz o kitabın özünde bizim yanımızda Ali’dir ve hikmet sahibidir.”(2)
 

Mübarek Gadir-i Hum bayramı günü sünnet namazın duasında ise şöyle geçer: “Ve şehadet ederim ki o hidayet edici ve reşit imamdır.Müminlerin emiridir.Senin kitabında buyurduğun –ki senin buyruğun haktır.-gibi şüphesiz o kitabın özünde bizim yanımızda Ali’dir ve hikmet sahibidir.”(3)
 

Diğer bazı kaynaklarımızda da aynı mana mezkurdur.Örneğin:Maanil Ahbar (Şeyh Sadûk),Tefsir ul Kummi,Menz ul Fevâid (Muhaddis Kerâceki)...
 

5. Hz.Selman aleyhisselam’ın rivayet ettiği üzere hrıstiyan bir topluluk başlarında da önderleri olmak üzere Ebu Bekir döneminde Medine-yi Münevvere’ye gelir ve onun yanında aradıkları cevabı bulamayınca Selman onları Hz.Ali’nin yanına götürür ve aralarında geçen konuşmadan sonra...hrıstiyanların önderi bütün müslümanların önünde ve Hz.Ali’nin huzurunda müslümanlığını şöyle ilan eder: “Ve ben şehadet ederim ki Allah birdir.Ve Muhammed Allah’ın resulüdür sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem.Ve şehadet ederim ki sen Resulullah’ın vasisisin ve onun makamına başkalarından daha layıksın. Onunla birlikte olanlar da islam getirdiler...”(4)
 

(1)     Mefatih ul Cinan sf 536

(2)     Mefatih ul Cinan sf 355

(3)     Misbah ul Müteheccid (Şeyh Tusi)sf 692,Misbah ul Kef’emi sf 682.

(4)     Bihar ul Envar c 10 sf 57, 2.hadisi şeriften. “Emali-i Saduk’tan”

-65-

 

6. Âmir bin Vâsılâ’nın rivayetinde Ebu Bekir’in ölüp de onun yerine Ömer bin Hattab’ın oturduğu günlerde Hz.Musanın kardeşi Harun peygamberin soyundan gelen birinin Medine’ye gelişini anlatır.Bu yahudi Hz.Ali’ye sorularını sorduktan sonra açıkça islamını ilan eder: “Şehadet ederim ki Allah birdir ve Muhammed onun resulüdür ve sen Resulullahın vasisisin.”(1)
 

 7.  İmam Câferi Sâdık aleyhisselam’ın zamanında bir yahudi grup peygamberimiz Hz.Muhammed’in haklılığına dair bir mucize ister ve ... rivayete göre o yahudiler müslüman olur ve şöyle söylerler: “Şehadet ederiz ki Allahtan başka ilah yoktur ve Muhammed onun resulüdür ve şehadet ederiz ki sizler hidayet eden imamlar ve Allah katından halka gönderilen hüccetlersiniz...”(2)
 

Bütün bu ve bunun gibi daha nakletmediğimiz birçok şahitten şu anlaşılıyor.Müslüman halkın geneli ve hatta zalim hükümdarlar dahi hakkın Ali aleyhisselam ile olduğunu biliyorlardı.Ve  müslümanlığı ilan ederken Hz.ali’nin velayetini ilan etmenin gerekli olduğunu biliyorlardı.Bu ilan ve itiraf sadece Resulullah’ın şehadetinden sonra ortaya çıkan bir durum değildi.Hatta örnek olarak İmam Hasan el Askeri aleyhisselam, peygamberimizin mucizelerini ve yahudilere delillerini rivayet ederken buyuruyor ki:...Sonunda yahudiler kalpten değil de dilleriyle şahadet getirdiler.(Tabi bu durumdan ziyade bizi ilgilendiren onların zahiren halkın önünde dedikleri ve ilan ettikleri sözdür):Ya Muhammed!Senin hidayet eden resul olduğuna iman ettik.Kardeşin Ali’nin de veli ve vasi olduğuna iman ettik...”(3)

Yine birtakım rivayetlerde şöyle geçer:Resulullah sallalllahu aleyhi ve alihi ve sellem Mekke müşriklerine islamın delillerini sunduktan sonra onlardan bir grup şöyle dediler: “Şehadet ederiz ki ya Muhammed!Sen alemlerin rabbinin resulüsün ve sütün halkın en üstünüsün.Ve şehadet ederiz ki Ali vasilerin efendisidir...”(4)

(1)      Bihar ul Envar c 10 sf 22,10.hadisi şeriften. “Kemal üd Din’den”

(2)      Bihar ul Envar c 10 sf 245, 3.hadisi şeriften.

(3)      Bihar ul Envar c 17 sf 339 ,12.hadisi şeriften.

(4)      Bihar ul Envar c 17 sf 243 , 2. hadisi şeriften.

-66-

 

 

 

 

Hatta daha peygamberimizin nübüvvetinden önce dahi arap yarımadasında Hz.Ali’nin velayetini ilan eden insanlar vardı.Cabir bin Abdullah el Ensari, peygamberimize Hz.Ali’nin dünyaya gelişini sorduğunda o hazret konuyu açmış ve bir rahip olan Mesrem bin Ruayb’ın efendimiz Hz.Ebu Talib

aleyhisselam’a şöyle söylediğini buyurmuştur: “...Senin oğlun Allah’ın velisi olacak ve takva ehlinin imamı olacak ve o,Resulullah’ın vasisidir.O çocuğu gördüğün zaman benden ona selam söyle ve ona de ki:Mesrem sana selam gönderdi ve o şehadet eder ki Allah’tan başka ilah yoktur.Muhammed onun kulu ve resulüdür.Ve sen onun hakk vasisisin.Peygamberlik Muhammed ile bitecek ve vasilikte seninle sona erecek...” Aynı rivayette Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem ,Hz.Ebu Talib aleyhisselam’ın daha Hz.Ali dünyaya gelmeden önce ettiği şu duayı nakleder: “İlahi ve seyyidi! Mahmud Muhammedi’nin hakkı için,Mekke halkına rahmet ve bereket ihsan et.”Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki: “Tohumu yaran ve insanı yaratan Allah’a andolsun ki cahiliyet döneminde müşrikler bu cümlenin manasını bilmedikleri halde kağıda yazıp zor dönemlirende bunu okuyorlardı...”Daha sonra olay devam eder ve Hz.Ebu Talib aleyhisselam Mesrem’in yanına gelir ama o ölmüştür.Allah’ın kudreti ile Mesrem dirilir ve Ebu Talib aleyhisselam  Hz.Ali’nin dünyaya geldiğini müjdeler ve o da bu haberi alınca şöyle der; “...Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur.Muhammed onun kulu ve resulüdür ve Ali Allah’ın velisidir ve Allah’ın peygamberinden sonraki imamdır...”(1)

            

“Bunda bir ibret dersi vardır ey akıl sahipleri”(2)

(1)   Ravzat ul Vâizin (Fettal el Nişaburi) c1 sf 77,78,79.

(2)   Mübarek “Nur”suresi 44.ayeti şerife

-67-

-5-

ALİYYEN VELİYYULLAH VE İSLAMIN,İMANIN VE DİNİN GERÇEK MANASI
 

İman masumların hadislerinde şöyle tanımlanmıştır; “Dille ikrar etmek ,kalpte onaylamak ve bedenle amel etmektir.”İnsanın islama ve dinine sarılması için en olgun tecelli ve mazhar budur.İmanın hakikatını fakihlerimiz ve büyük müçtehidlerimiz ise şöyle tanımlamışlardır;İman;oniki imam mezhebi üzerine olmaktır ve kurtulacak olan fırka ve hakk inanç budur.Allah imamı Zaman aleyhisselam’ın zuhuru ile onun bayrağını yüce kılsın.Oniki imam mezhebinin ruhu ve özü ise Ali aleyhisselam’ın velayetinden başka birşey değildir.Onun kutsal şiarı da Aliyyen Veliyyullah’tır.Demek ki imanın,islamın,şeriatın,dinin, hidayetin ve hakkın hakikatı ve özü ve hayat suyu Hz.Ali aleyhisselam’ın velayeti ve onun şiarı da onun velayetine şehadet etmektir.
 

Bu yüzden Hz.Resulullah ve imamlarımız aleyhimusselam’ın siretlerinde  yakın uzak tüm halka bu manayı vurguladıklarını ve islamın tanımında şöyle buyurduklarını görüyoruz:Dinin asıl direği ki hiçbir şeye onun gibi davet yapılmamıştır,velayet ve imamettir ve bu velayetin merkezi ve amellerin , fikirlerin ve şahısların Allah katında kabul veya ret ölçüsü Hz.Ali aleyhisselam’dır.O Ali ki o nereye gitse hakk da onunla beraberdir.Bu yüzden ey muhip!Sana birazdan rivayet edeceğim hadislerde bu manayı açıkça göreceksin.Artık bundan fazla açıklama yapmaya da gerek kalmaz;
 

A.                İbni Tâvus (r.a.) İmam Musa el Kâzım aleyhisselam’dan rivayet eder ki ; Bisetin ilk dönemlerinde Hz.Fatıma’nın anası Hz.Hatice’nin Hz.Ali aleyhisselam’a biatı ile ilgili olarak ...Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem Hz.Hatice’ye buyurdu ki; “Seni Allah için irşad ediyorum ey Hatice! Elini Ali’nin elinin üzerine koy ve ona biat et...”(1)Sonunda Resulullah şöyle buyurdu; “Ey Hatice!Bu Ali senin ve bütün müminlerin mevlası ve benden sonraki

(1)     Bihar ul Envar c 18 sf 232, 75.hadisi şeriften imamıdır.

-68-

halifemdir.Hatice dedi ki; Doğru söyledin ya Resulullah!Senin

söylediklerin üzere ben de ona biat ettim.Allahı ve seni bu söylediklerime şahit karar kılıyorum ve şahit olarak Allah yeter”
 

B.                Resulullah’ıh hizmetinde bulunan Ebu Hamra rivayet ederki bir gün Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem bana şöyle buyurdu; Bana yüz arap,elli acem,otuz tane kıpti ve yirmi tane Habeşistanlı çağır.Ben de çağırdım. Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem arapları bir sıra haline soktu hemen arkalarında acemler dizildi onların arkasına da kıbtiler ve sonra da Habeşiler dizildiler.Resulullah ayağa kalkarak Allaha hamd ve senadan sonra Allahı öyle övdü ki hiçkimse şimdiye kadar onun gibi övgüleri hiç işitmemişti.Sonra buyurdu ki:Ey arap,acem,kıpti ve Habeşliler! Allah’ın bir olduğuna ve Muhammed’in onun kulu ve resulü olduğuna dair şehadet getirdiniz mi?Dediler ki ;Evet.Üç kez buyurdu ki:Allahım!Şahit ol! Üçüncü defasında buyurdu ki; Allahın bir olduğuna,Muhammedin onun kulu ve resulü olduğuna ve Ebu Talib oğlu Ali’nin müminlerin emiri ve benden sonra velileri olduğuna dair şehadet ediyor musunuz? Dediler ki; Evet!Sonra üç kez Allahım şahit ol!dedi.Sonra Hz.Ali’ye dönerek bir kağıt ve kalem getirmesinin istedi ve Hz.Ali’ye şöyle yaz dedi; Bismillahirrahmanirrahim. Bu;arap,acem,kıpti ve habeşlilerin ikrarıdır. İkrar ettiler ki Allah’tan başka ilah yoktur.Muhammed onun kulu ve resulüdür.Ali bin Ebu Talib müminlerin emiridir ve senden sonra onların velisidir.Sonra o sayfayi mühürleyerek Hz.Ali’ye teslim etti...” (1)
 

C. Felsefe bilen Yunanlı bir tabibin Hz.Ali ile yaptığı tartışmadan sonra ... Yunanlı tabib sonunda hakka ikrar ederek şöyle arzetti; Eğer bu gördüklerimden sonra kafir olursam inatta ileri gitmiş ve kendimi felakete atmış olurum.Şehadet ediyorum ki sen Allah’ın en seçkinlerindensin.Allah hakkında söylediğin tüm sözlerinde doğru konuştun.Bana istediğini emret ,sana itaat edeyim...” (2)   Şimdi ey Ehli Beyt dostu!Hz.Ali’nin bu Yunanlıya söylediği sözleri kalbin ve

(1)                 Mecalis us Sadûk(ra.) 60.meclis 11.hadisi şeriften .sf 312 ve 313.

(2)                 İhticac el Tebersi c1 sf 238.

-69-

 

vicdanınla yokla.Hz.Ali ona içinde hiçbir şaibe bulunmayan has islam inancını bak nasıl açıklıyor; “Sana şöyle emrediyorum; Allahın birliğine ikrar et,Allahın cömert ve hikmetli olduğuna ve boş ve batıl şeyler yapmadığına ve kullarına asla zulmetmeyeceğine dair şehadet getir .Ve benim vasisi olduğum Muhammedin halkın en efdali ve cennet ehlinin en üsütünü olduğuna dair şehadet getir.Sana görmen gerekeni gösteren ve hayırlı şeyleri sana veren Ali’nin Resulullah’tan sonra en üstün insan olduğuna ve onun dinini ve hükümlerini açıklamada onun makamına başkalarından daha layık olduğuna dair şehadet getir.Ve şehadet getir ki Ali’nin dostları Allahın dostu onun düşmanları Allah’ın düşmanlarıdırlar.Müminler sana bu söylediklerimde aynı inancı paylaşan ve sana bu konuda yardım edenlerdir.Onlar Muhammed ümmetinin en üstün olanları ve Ali’nin seçkin şiileridirler…”(1)
 

Daha sonra Hz.Ali aleyhisselam ona Allahın gerçek dininin hükümlerini ve islamın hükümlerini öğretti.Ehli Beytin hakkını gaspeden bir tıkam alçakların uydurduğu dini değil.
 

D. İmamımız Rıza aleyhisselam kendisinden dini hükümler konusunda açıklama yapmasını isteyen Me’mun’a şöyle yazdı; Bismillahirrahmanirrahim.Herşeyden once Allah’tan başka ilah olmadığına, birliğine ,muhtaçların sığınağı olduğuna,eşi ve evladı olmadığına ,kayyum, işiten,gören,güçlü,kaim,baki ve nur olduğuna,cehli olmayan alim,aczi olmayan kadir,muhtaç olmayan zenginve zulmetmeyen adil olduğuna herşeyi yarattığına ,hiçbir şeyin onun gibi olmadığına,benzeri,zıddı,misli ve dengi olmadığına ve Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in onun kulu,resulü ve emini olduğuna,insanlar arasından onu seçtiğine,resullerin efendisi,peygamberlerin sonuncusu ve alemlerin en üstünü olduğuna ve O’ndan sonra hiçbir peygamberin gelmeyeceğine, şeriatının değişmeyeceğine, getirdiği bütün şeylerin apaçık hakk olduğuna şehadet ederiz.Onu ve ondan önceki Allahın bütün resullerini, peygamberlerini ve hüccetlerini tasdik ederiz.Onun sadık

(3)     A.g,e.

-70-

kitabını doğrularız.O kitap ki “Ne önünden,ne de arkasından batıl ona nüfuz edemez.Hüküm ve hikmet sahibi hamda layık olan mabud tarafından indirilmiştir.”(1)Bütün kitapları koruyandır,evvelinden sonuna kadar bütün hepsi haktır.Muhkem ve müteşabihine ,husus ve umumuna,vaad ve vaidine,nasıh ve mensuhuna ve bütün haberlerine iman ederiz.Yaratıklardan hiçkimse onun mislini getiremez. Şehadet ederiz ki peygamberden sonra müminlere hüccet ve klavuz olan müslümanların işlerini idare eden,Kur’an’dan konuşan,ahkamına alim olan,peygamberin kardeşi ve vasisi olan,peygambere olan nispeti Harun’un Musa’ya olan nispeti gibi olan Ali bin Ebu Talib aleyhisselam’dır.Müminlerin emiri,muttakilerin rehberidir...”(2)
 

Bütün bu şahitlerden sonra ey muhip!Hz.Ali’nin velayetine dair şehadet getirmek lafız ve mana olarak ve temeli ve içeriği olarak dinin hükümlerinde ve adabında ve inişi çıkışı olmayan Muhammedi ve Alevi islama girerken sağlam bir temel ve direktir.Masumların emrettiği üzere Hz.Alinin velayetini dille ikrar ve açıkça ilan ile birlikte şu da açıkça anlaşılmaktadır ki eğer insanın kalbine Resulullah ve Ehli Beytinin velayetinin özü işlememişse ilahi islamdan asla nasiplenmemiştir.Allah beni ve seni buna sıkıca bağlanmaya ve İmamı Zaman aleyhisselamın sevdiği makamlarda ilan etmeye muvaffak etsin. O İmamı Zaman ki bütün arzularımızın hedefi ve ümitlerimizin muhitidir. Allah gözlerimizi onun kutsal zuhuru ile nurlandırsın ve bedenlerimizi, aklımızı ve ruhumuzu ona hizmet ve itaat ile şereflendirsin.-Allahın salâtı ona ve onun pak babalarına olsun.-
 

KISA FAİDE: BÜTÜN SEMAVİ DİNLERİN HAKİKATINDA
 

Bu başlığın hakikatını birazdan masumların hadisi şerifleri açıklayacaktır.Manasını iyice düşün ve anlamlarında tefekkür et.Kalplere şifa olan nurundan yararlan.Ki onda hikmet,saadet ve sevinç vardır;

Bir: İmamımız Musa el Kâzım aleyhisselam buyurdu ki;

(1)                 Mübarek “Fussilet”suresi 42. ayeti şerife.

(2)                 Tuhef ul Ukûl sf 452 ve 453.

-71-

 

 

 

 “Ali’nin velayeti bütün peygamberlerin kitap ve sahifelerinde yazılıdır.Allah bütün peygamberleri Muhammedin nübüvveti ve vasisi Ali aleyhisselam’ın velayeti üzerine göndermiştir.”(1)

İki: Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki; “Ruhlar aleminde benim velayetim ve Ali’nin velayeti sunulmadıkça hiçbir peygamberin nübüvveti kamil olmadı.Onlara velayet gösterildi ve onlarda itaat ve velayete ikrar ettiler.”(2)

Üç: İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam buyurdu ki; “Allah ,Ali’nin velayetine dair bütün peygamberlerden ahit aldı.Onlardan Ali aleyhisselam’ın velayeti konusunda misak aldı.”(3)

Dört: İmam Caferi Sâdık aleyhisselam buyurdu ki; Bütün peygamberler bizim hakkımızı tanımak ve bizim başkalarından üstün olduğumuza ikrar ederek peygamberliğe kavuştular.”(4)

Beş: İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam buyurdu ki; “Bizim velayetimiz Allah’ın velayeti ile aynı olup bütün peygamberler bunun üzerine gönderilmiştir.”(5)

Altı: : İmam Caferi Sâdık aleyhisselam buyurdu ki : “Bütün peygamberlerin peygamber oluşu ve bütün resullerin gönderilmesi bizim velayetimiz ve bizim başkalarından üstün olduğumuz konusu üzeredir.”(6)

Yedi: Cabir el Cu’fi diyor ki ;İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam ‘a Danyal’ın rüya tabirlerinin doğruluğunu sordum.Buyurdu ki; “Evet,ona vahiy geliyordu ve o peygamberdi.Allah ona sözün yorumunu öğretmişiti ve sıddık ve hekim idi.Vallahi biz Ehli Beytin muhabbeti üzerineydi.

-----------------------------------------------------------------------------------------

(1) Besâir ud Derecât sf 92 ,1.hadis.

(2) Besair ud Derecat sf 93 ,7.hadisi şerif.

(3) Besair ud Derecat sf 93 ,4.hadisi şerif

(4) Besair ud Derecat sf 94, 1.hadisi şerif.

(5) Besair ud Derecat sf 95, 7.hadisi şerif.

(6) Besair ud Derecat sf 95, 5.hadisi şerif.

-72-

Cabir dedi ki;Siz Ehli Beytin muhabbeti mi? Buyurdu ki:Evet Allaha andolsun ki bütün peygamberler ve melekler biz Ehli Beytin sevgisi üzereydiler.”(1)

Sekiz: İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam buyurdu ki; “Allah azze ve celle en büyük peygamberlerden (Ulul azm)şu ahdi aldı;Ben sizin rabbinizim,Muhammed benim

resulüdrü,Ali müminlerin emiridir.Ondan sonraki vasiler de velayetimin sahibi ve ilmimin hazineleridirler.Ve dinime onlardan olan Mehdi ile yardım edeceğim.”(2)

Dokuz : İmam Hasanı Askeri aleyhiselam’ın tefsirinde şöyle geçer; “Muhammedin velayeti en yüce amaç ve en efdal hedeftir.Allah yarattığı bütün varlıkları ve gönderdiği bütün peygamberleri Muhammed ve Ali ile onların halifelerine davet etmelerini emretmiş ve onları bu velayete davet etmiş ve ümmetlerin diğer avamının da onların öğretilerine uymalarını emretmiştir.”(3)

On: Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki; “Miraca çıktığım zaman Cebrail aleyhisselam ile birlikte göğün yedinci katına ulaştık.Orada kırmızı yakuttan bir ev gördüm.Cebrail bana dedi ki; Ey Muhammed!Bu ev beyt-i mâ’murdur.Allah gökleri ve yeri yaratmadan elli bin yıl önce bunu yarattı.Kalk ey Muhammed ve bu eve selam ver.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki; O sırada Allah bütün peygamberleri Cebrailin yardımı ile bir safta arkamda topladı ve onlarla birlikte selam verdim.Sonra rabbimin katından biri gelerek dedi ki:Rabbin sana selam göndererek buyurdu ki:Senden önceki peygamberlere ne üzerine gönderildiklerini sor?Ben de dedim ki;Ey peygamberler topluluğu!Rabbim benden önce sizi ne üzerine gönderdi? Peygamberler de dedi ki:Senin velayetin ve Ali bin Ebu Tâlib’in velayeti üzerine gönderildik.İşte bu,Allahın şu ayetinde geçer: “Ve senden önce gönderilen peygamberlere sor.”(4) (5)

(1)     Bihar ul Envar c 26 sf 284 ,41.hadisi şerif.

(2)     Bihar ul Envar c26 sf 282 ,36.hadisi şerif.

(3)   Bihar ul Envar c26 sf 290 ,49.hadisi şeriften.

(4)      Mübarek “Zuhruf” suresi 45.ayeti şerife.

(5)     Bihar ul Envar c26 sf 307,69.hadisi şerif.

-73-

Bu anlamları içeren masumi hadisler gerçekten mütevatir ve sayı olarak çok fazladır.Eğer konumuz sadece bu olsaydı sana birçok örnekler zikrederdim.Özet olarak şöyle söylenebilir:Bu nurani hadislerden anlaşılan şu ki:Bütün semavi dinlerin cevheri ve özü genelde Muhammedi ve Alevi nur ile kıvam bulmuştur.

 

 

                                   ***                             ***                                                                

 

-74-

-6-

ALİYYEN VELİYYULLAH VE KALP VE DİLLE İKRAR ETMEK
 

Bu konudaki hadislerde çok sayıda olup örnekler ve şahitler getiriyoruz:
 

Bir: İbni Abbas rivayet eder ki Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki; “Her kim Lailahe illallah derse göğün kapıları onun yüzüna açılır.Ve her kim onun yanında Muhammeden Resulullah derse hakkın yüzü güler ve ona müjde verir.Ve her kim Aliyyen Veliyyullah derse yağmur damlaları sayısınca günahı olsa dahi Allah onun günahlarını affeder.”(1)
 

İki: İmam Hasan el Askeri aleyhisselam buyurdu ki: “...Sonra rabbimiz azze ve celle şöyle nida etti:Ey Muhammedin ümmeti.Rahmetim gazabımdan öne geçti.Affım da cezamdan öne geçti.Siz bana dua etmeden size icabet ettim. Benden istemeden ben size verdim.Her kim benim huzuruma Lailahe illallah’a dair şehadet getirir ve Muhammedin benim kulum ve resulüm olduğuna  ve onun sözlerinde doğru ve davasında haklı olduğuna inanır ve Ali bin Ebu Talib’in onun kardeşi ve kendisinden sonraki  vasisi ve velisi olduğunu kabullenir ve ona tıpkı Muhammede itaat ettiği gibi itaat eder ve ondan olan Allahın hüccetleri ve delilleri olan pak ve seçkin velilerin velayetini kabullenirse ona cennetimde yer vereceğim hatta günahları denizdeki damlalar kadar olsa dahi...”(2)
 

Üç:  Mufazzal bin Ömer rivayet eder ki İmam Caferi Sâdık aleyhisselam buyurdu ki : “Allah mümin kullarına kefil oldu!”O kefalet nedir diye sorduğumda buyurdu ki:Eğer Allahın rabbliğine, Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellemin paygamberliğine ve Hz.Ali’nin velayetine ikrar eder ve farz kıldığı şeyleri yerine getirirse ona kendi civarında yer verecek.Dedim ki:Vallahi bu öyle bir keramettir ki diğer insanlara verilen hiçbir keramete benzemiyor.Sonra İmam Caferi Sâdık aleyhisselam buyurdu ki : “Az amel etseniz dahi
 

(1)     Bihar ul Envar c 38 sf 318 ve 319. 27.hadisi şeriften.

(2)     Bihar ul Envar c26 sf 276 .17.hadisi şeriften.

-75-

 

karşılığı fazlasıyla verilir.”(1)
 

Dört: Allah Hz.Resulullah’a şöyle vahyetti;Ben amel eden birini amelini ancak senin nübüvvetine ve Ali’nin velayetine ikrar ederse kabul ederim.Her kim Lailahe illallah ve Muhammedün Resulullah der ve Ali’nin velayetine sarılırsa cennete girecektir.”(2)

Bu hadislerin kendisi kendisini açıkladığı için açıklamaya gerek yoktur.İlk bakışta insaflı olan zaten manasının ne kadar içerikli olduğunu Alinin velayetinin önemini hemen anlamaktadır.
 

-7-

ALİYYEN VELİYYULLAH
İKİ HAKİKAT NURU OLAN MUHAMMEDİ VE ALEVİ  NURUN BİRLEŞİMİNDEN OLUŞMUŞTUR
 

1.                 İmam Caferi Sâdık aleyhisselam buyurdu ki : “Allah varlıkları yaratmadan ikibin yıl önce Muhammed ve Ali Allah’ın katında bir nur idiler.Melekler o nuru gördüklerinde o nurun kaynağı ve parlayan uzantılarını gördüler. Dediler ki: İlahımız ve seyyidimiz!Bu nur nedir?Allah onlara şöyle vahyetti: Bu nur benim nurumdandır,aslı nübüvvet,uzantısı ise imamettir.Nübüvvet benim kulum ve resulüm olan Muhammed ‘e mahsus,imamet ise velim ve hüccetim olan Ali’ye aittir.Eğer o ikisi olmasaydı bu alemi yaratmazdım.”(3)

2.                 Enes diyor ki: Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki:  “Ben ve Ali arşın sağ tarafında idik.Adem yaratılmadan ikibin yıl önce Allahı tesbih ediyorduk.Ademi yarattığında bizi onun sülbüne koydu.Pak sülblerden ve temiz rahimlerden gelerek sonunda Abdülmuttalib’e ulaştık. Sonra iki kısma ayrıldık.Yarısı Abdullah’da diğer yarısı da Ebu Talib’de karar kılındı.Nübüvvet ve risalet bana verildi.Vasiyet ve hilafet de Ali ye verildi.Sonra bize kendi isminden alınma

(1)     Beşaret ul Mustafa sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem sf 92.

(2)     Sırr ul İman sf 22. Beşaret ul Mustafa’dan rivayet eder.

(3)     Bihar ul Envar c 15 sf 11ve 12. Maanil Ahbar’dan.

-76-

 

iki isim verdi;Allah Mahmud’dur ben de Muhammed’im.Allah el Ali’dir,bu da Ali’dir.Ben peygamberlik ve resullük için,Ali de vasilik ve halifelik içindir.”(1)

2.      İmam Caferi Sâdık aleyhisselam buyurdu ki : “Allah azze ve celle buyurdu ki: Ey Muhammed!Gökleri,yeri,arşı ve denizi yaratmadan önce seni ve Ali’yi nur olarak yani bedensiz ruh olarak yarattım.O ruh beni över ve Lailahe illallah derdi. Sonra ikinizin ruhunu birleştirerek tek nur olarak karar kıldım.O beni över ve takdis eder ve Lailahe illallah derdi.Sonra onu ikiye böldüm ve onu oa ikiye böldüm.Böylece dört parça oldu.Bir Muhammed,bir Ali ,iki de Hasan ve Hüseyn.Sonra Allah,bedensiz bir ruh olarak Hz.Fatıma’nın nurunu yarattı.Sonra Allahın katında sağ tarafa yükseldik de onun nuru bize de ulaştı.”(2)(Özellikle şu cümle üzerinde düşünsene ey aziz! “ Sonra ikinizin ruhunu birleştirerek tek nur olarak karar kıldım.” 

3.             Muhammed bin Sinan der ki: İmam Muhammed Taki aleyhisselama şiiler arasındaki ihtilafı anlattığımda şöyle buyurdu: “Ey Muhammed!Allah ezelden beri hep tek idi.Sonra Muhammed,Ali ve Fatıma’yı yarattı.Onlar bin yıl beklediler.Sonra bütün herşeyi yarattı.Onları halkın yaratılışlarında şahit olarak karar kıldı.Herşeyin onlara itaatını farz kıldı.İşleri onlara teslim etti.Onlar istediklerini helal istediklerini haram kıldılar.Onlar Allah’ın istediklerinden başka birşey istemezler.Sonra İmam aleyhisselam buyurdu ki; Ey Muhammed!Bu öyle bir inançtır ki herkim bundan öne geçse dinden çıkar.Her kim geri kalsa helak olur.Her kim buna uyarsa kurtulur.Bu inancı koru Ey Muhammed!(3)

5. İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam babasından o da dedesinden şöyle rivayet eder; “Bir gün Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem ata binmişti ve Hz.Ali de o yolculuğa

yaya olarak çıktı.Buyurdu ki ;Ey Ebul Hasan!Ya sen de bin

(1)     Bihar ul Envar c 15 sf  12 ,14.hadisi şerif.

(2)     Usul ü Kâfi c1 sf 440. 3.hadisi şerif.

(3)      Usul ü Kâfi c1 sf 441, 5.hadis.

-77-

veya geriye dön!Allah bana şöyle emretti;Ben binek üzerindeyken ben de binesin.Ben yaya giderken sen de yaya gidesin.Ben oturduğumda sen de oturasın.Yalnız olağanüstü bir durum dışında.Allahı bir emri söz konusu olursa o zaman oturup kalkabilirsin.Allah bana verdiği bütün kerametlerin bir benzerini sana da vermiştir:Bana nübüvvet ve risalet verdi.Alllah sana da kendi hükümlerini uygulama ve zor işleri yerine getirme emri verdi.Muhammedi hakk üzerine gönderen Allah’a andolsun ki seni inkar eden bana iman etmemiştir,ve sana karşı çıkan bana ikrar etmemiştir.Sana karşı çıkanlar Allah’a ve bana iman etmemiştir.Senin faziletlerin benim faziletlerimdendir,benim faziletim senin de faziletindir.Bu da Allah’ın şu ayetidir; “De ki Allah’ın fazlı ve rahmeti ile ferahlasınlar,bu onların topladıklarından daha hayırlıdır.”(1)Allahın fazlı peygamberinizin nübüvvetidir.Allahın rahmeti de Ali bin Ebu Talib’in velayetidir.Onun için buyurdu ki;Nübüvvet ve velayet ile ferahlamalıdırlar.Yani şiiler.Bu onların topladıklarından daha hayırlıdır;Muhaliflerin topladığı dünya malı ve evlatlarından ve eşlerinden daha hayırlıdır.Vallahi ya Ali!Allah seni rabbine itaat edesin diye yarattı.Dini maarif seninle öğrenilsin diye ve Allahın yolu seninle belirlensin diye seni yarattı. Sana ve senin velayetine hidayet olmayanlar,senden sapıtmış ve Allah azze ve cellenin katına hidayet olmamışlardır.Bu da Allahın şu ayetindedir; “Ben tevbe edip iman eden ve salih amel işledikten sonra hidayet olunanları mutlaka affedenim.”(2)Yani velayetine doğru hidayet olunanları.Rabbim benim hakkımda halka farz kıldığı bütün hakları senin hakkında da halka farz kılmıştır.Bana iman edenlere senin hakların farzdır.Sen olmasaydın Allahın hizbi tanınmazdı.Allah düşmanları seninle tanınır.Allahın huzuruna senin velayetinle çıkmayanlar hiçbir şeyle çıkmamıştır.Allah azze ve celle bana şöyle nazil etti: “Ey resul! Rabbinden sana nazil olanı tebliğ et.”(3)

(1)           Mübarek “Yunus” suresi 58.ayeti şerife.

(2)           Mübarek “Taha” suresi 82. ayeti şerife.

(3)           Mübarek “ Maide“ suresi 67.ayeti  şerife.

-78-

Yani senin velayetin hakkında nazil olanları ey Ali!Eğer tebliğ etmezsen onun risaletini ulaştırmamış olursun.”(1)Eğer senin velayetin hakkında bana nazil olanları tebliğ etmezsem yaptığım bütün ameller boşa gider.Her kim senin velayetin olmadan Allah’ın huzuruna çıkarsa onun amelleri boşa gider ve yarın hüsranda olur.Ben rabbim azze ve cellenin sözünden başka birşey söylemem.Bu söylediklerim de Allah azze ve celle’nin senin hakkında bana nazil ettiği şeylerdir.”(2)
 

 KISA İŞARETLER:
 

1.            Bu manadaki hadislerin sayısı gerçekten çok fazladır.Ben burada size sadece bu iki nurun yaratılış aleminden once ve yüce alemlerde bir olduğundan birkaç örnek sundum.Bu iki nurun dünya aleminde birleşmesinden doğan eserleri rivayet ettim.O da beşinci rivayettir.Ama o hazretlerin bu konuda nakletmediğim hadisleri karşısında bu birkaç rivayet gerçekten çok azdır.

2.            Hadislerin bazı kısımlarının açıklanması gerekir.Örneğin; “Varlıklar yaratılmadan ikibin yıl önce” “Ademi yaratmadan ikibin yıl önce” “Gökleri,yeri,arşı ve denizleri yaratmadan önce”gibi.Ve dördüncü hadisteki şu söz; “Sonra bin yıl beklediler.Daha sonra diğer varlıkları yarattı.” Bu ve bunun gibi cümlelerin açıklanması gerekir.Bu gibi rivayetler arasında tezat olduğunu sanmayasın diye bu konuya değiniyorum.Bu rivayetlerin her birinde konunun bir yönü veya belli bir açıdan olaya bakılmıştır.İhtilaflar nisbidir.Eğer kitabın konularından biri bu olsaydı zihnindeki bu konudaki perdeleri kaldırırdım.Allahtan isterim ki beni Ehli Beyte bu pak ve tertemiz eve hizmet eden herkese hizmet etmeye muvaffak etsin.Allahın salatı onlara olsun.

3.            Bu ve benzeri hadislerde öyle yüce ilahi bilgiler ve hazineler ve sırlar saklıdır ki Allah’tan ve Ehli Beytten başka kimse onun hakikatına ulaşamaz. Bizim gibi aklı aciz olanlar bu hadislerin hakikatına ulaşıp onu kavrayamaz. Örneğin; Birinci hadisteki; “Allah azze ve cellenin katında bir nur idiler.” “Allah Mahmuddur ben de Muhammedim.Allah el

(1)      Mübarek “Maide” suresi 67. ayeti şerife.

(2)     Beşaret ul Mustafa sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem sf 178 ve 179.

-79-

 

Ali’dir.Bu da Ali’dir.” Ya da üçüncü rivayetteki şu cümledeki sır daha da derin mana içerir: “Allahın katında sağ tarafa yükseldik de nuru bize ulaştı.” Maksat lügat manaları veya anlatılmak istenen yüzeysel manalar değildir.Asıl sorular şunlardır:Resulullah ve Hz.Ali’nin nurunun hakikatı neydi?Allah katında o ikisi nasıl idiler?Hakiki Mahmudiyet nasıldır?Allah azze ve cellenin Hz.Ali aleyhisselam’a bahşettiği ulviyyet nedir?Bu kutsal hakikatler nasıl Allah’ın sağ tarafında yükseldi?v.s…!Bunlar öyle sırlardır ki bu aciz akıllar o sırların karşısına geçmiş ve cehalet aklın bütün yönlerini sarmış durumda.

4. Ey muhip! Özellikle beşinci rivayetin hakkında uzun uzadıya tefekkür et ve özelde masum imamlara daha da özelde zamanının imamına karşı nasıl edepli olman onlara karşı nasıl davranman gerektiğine karar ver.Allahım!İmamı Zaman aleyhisselamı ferahlatacak gayretli sahabeleri ona nasip et.Bizleri de onlara hizmeçi olmaya muvaffak et. “Onun haklarını yerine getirmede bizlere yardım et.Ona itaat etmeye çalışmayı ve ona isyan etmekten kaçınmayı bize bahşet.Onun razılığıyle bize minnet et.Onunrahmet ve şefkatini,dua ve hayırlarını bize hediye et.”(1)

5.     Tüm bu rivayetlerden anlaşılan şudur ki Üçncü şehadet yani Aliyyen Veliyyullah ki o ikinci şehadetle yani Muhammeden Resulullah’la yanyana olmalarının nedeni bu kelimelerin hakikat alemindeki bir gerçeğe işaret ettikleridir. O da onların nurunun birbirine olan sıkı bağlılığı ve ayı olmamalarıdır.

   ***                          ***                             ***

 

 

 

(1)     Mefatih ul Cinan sf 538,Nudbe duasından.

-80-

-8-

ALİYYEN VELİYYULLAH

VE KUTSAL VE MASUM EHLİ BEYT ALEYHİMUSSELAM
 

Ey bütün her yeri iftiharla dolduran aile

Kainatta sizlerin tecellisi var.

Sizin gibi birilerinin varlığını sananlar aldanır,

Varlıklar çeşitli olsa da hakikat birdir.

Size andolsun ki sizden başka birşey yoktur,

Bunu açıkça ilan eder ferahlarım,

Sizden gayrısı hep hüsrana uğramıştır,

Ceddinize andolsun ki Ahmedin halifesinin sırrı,

Siz bütün varlıkların gerçeğisiniz sizden gayrı,

Kainatta var olan herşey seraptır.(1)
 

1. MUTTALİBî NUR:

Bizlerin ve bütün kainatın imamı İmam Musa el Kâzım aleyhisselam dedesi Abdülmuttalib aleyhisselam’ın zemzem kuyusunu bulması ile ilgili rivayetinde şöyle buyururur; “...Sonra bir karış daha kazdı ve orada bir ceylan derisi ve başı buldu.Onu dışarı çıkardığında üzerinde şöyle yazıyordu:Allahtan başka ilah yoktur,Muhammed onun resulüdür,Ali Allah’ın velisidir, filanca(2) Allah’ın halifesidir...”(3)
 

2. TÂLİBî NUR:

Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in peygamberliğinden önce Hz.Ali dünyaya geldiği sıralarda Mekke’de vuku bulan olaylar ve şiddetli depremin neticesinde masum imamlarımızın babası Ebu Talib aleyhisselam’ın Allah’a ettiği duayı Resulullah rivayet eder: “İlahi ve seyyidi!Mahmud Muhammedi ve yüce Ali ve nurlu Fatıma’nın hakkı için Mekke’ye rahmetini gönder.”(4) Olayı daha önce tafsilatı ile rivayet etmiştik.

(1)                 Baqiyat us Sâlihat divanı sf 69.

(2)                 Filancadan kasıt İmamı Zaman aleyhisselam’dır.Rivayetlerimizde o hazretten filanca diyerek kinayeten anlatıldığı çoktur.

(3)                 Furuğ u Kafi c4 sf 220, 7. hadisi şeriften.

(4)                 Ravzat ul Vaizin (Fettal el Nişaburi) c1 sf 78.

-81-

3. ALEVî NUR:

Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem amcası EbuTalib aleyhisselamdan Hz.Ali’nin dünyaya gelişini şöyle rivayet eder: “...Dünyaya geldiğinde ona baktım.Tıpkı bir güneş gibi parlıyordu ve yere secdeye kapanmış şöyle söylüyordu:Şehadet ederim ki Allah birdir ve şehadet ederim ki Muhammed onun resulüdür ve şehadet ederim ki Ali,Resulullah’ın vasisidir.Nübüvvet Muhammed ile sona erecek ve vasilik de benimle sona erecek ve ben müminlerin emiriyim...”(1)

Mevlam ey Emirülmüminin!Ey kalbin kendisine aşık olduğu.
 

4.AHMEDİ VE MUHAMMEDİ NUR:

Şeyh Sadûk, Enes bin Malikten şöyle rivayet eder: “Ebu Zerr birgün Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in mescidine gelerek dedi ki; Dün gördüğüm şeyi ömrüm boyunca görmedim.Dediler ki ;Dün ne gördün? Şöyle dedi; Dün Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’i gördüm.   Ali’nin elinden tutarak Baki mezarlığına doğru gittiler.Ben de onları izledim. Mekkelilerin mezarlarına doğru gittiler.Babasının mezarının yanına giderek iki rekat namaz kıldı ve kabir açıldı .Abdullah mezardan çıkarak oturdu ve dedi ki:Şehadet ederim ki Allah birdir ve Muhammed onun resulüdür.Ona dedi ki:Senin velin kimdir ey babam?O da dedi ki:Kimdir ey oğlum?Buyurdu ki:Senin velin işte bu Ali’dir.Dedi ki:Ve şehadet ederim ki Ali velimdir. Buyurdu ki:Şimdi mezarına geri dön.

Sonra annesinin mezarı başına gitti ve orada babasının mezarının başında yaptığını yaptı.Mezar yarıldı ve annesi Âmine dedi ki:Şehadet ederim ki Allah birdir ve şehadet ederim ki sen Allah’ın peygamberi ve resulüsün.Dedi ki:Senin velin kimdir ey anam?Kimdir ey oğlum diye sorunca buyurdu ki: İşte bu Ali bin Ebu Talib’dir. Dedi ki:Ve şehadet ederim ki Ali velimdir. Buyurdu ki:Şimdi mezarına geri dön.

Ebu Zerr bunları anlatınca onu yalanladılar ve boğazına sarıldılar.Dediler ki: Ey Resulullah!Bugün sana iftira atıldı.Buyurdu ki;Ne oldu?Dediler ki:Ebu Zerr senin hakkında dün vuku bulan olayı anlattı. Resulullah sallallahu

(1)                Ravzat ul Vaizin c1 sf 79.

-82-

aleyhi ve alihi ve sellem buyurudu ki:Yerin taşıdığı ve göğün gölgelediği insanların içinde Ebu Zerr’den daha doğru konuşan biri yoktur.”(1)

Mevlamız ey Resulullah.Allah sana ve senin yüce vasine ve Fatıma-i Zehra’ya ve senin pak ve masum evlatlarına salat olsun.Pak sülblerden ve pak ve iffetli ve ayıp ve kötülüklerden uzak baba ve analardan gelen siz Ehli Beyte sonsuz salat ve selam olsun.

Parlayan ufuklar seninle aydınlandı.

Mantıklar senin mantığınla olgunlaştı.

Sen varken daha Adem dahi yoktu,

Çünkü varlığın ondan daha öndedir.

Sen olmasan alem dahi olmazdı,

Ne doğu varolurdu ne de batı.

Senin “mim”in tüm kainatın anahtarı,

Senin “mim”in ebediyyete bağlı.

Ey hatemül mürselin öyle faziletle geldin ki

Ona hiçkimse asla ulaşamaz.

Sen bizlere evvelsin ve ahirsin

Batınınsa zahirinden öndedir.

Övenlerin vasfından sen üstünsün

Ne kadar övseler de sen bunlardan üstünsün

Senin manan akılların üstünde,

Gaybının sırlarına asla ulaşmaz.

Güzel kokun tüm kainatı sarmış,

Herkes kendince senin kokunu alır.

Alemlerde senin yüce feyzin,

 Sırlar ırmağında akıp gidiyor.

Senin açık ayetlerinin eseri,

Tüm varlıkların alnında parlıyor.

Musa nebi ile onun Tevratı ,

Konuşursa hep seni anlatıyor.

İsa nebi ile onun İncili

Seni halka Ahmed diye müjdeliyor.

Ey Allah’ın alemlere rahmeti

Sen olmasan alem yaratılmazdı.

(1)     İlel uş Şeriyi’ c1 sf 176,177.Ebu Zerre neden en doğru konuşan... denildiği bâbı.

-83-

Çünkü sen Allah’ın parlak vechisin.

Ve sen onun çok yüce cemalisin.

Sen hem emînsin ve hem de aman

Canlı cansız her varlığa sebepsin.(1)
 

KISA HATIRLATMA:
 

Az önce anlatılan iki rivayette yani Alevi ve Muhammedi nur bölümlerinde olayların tarihi de dikkate alınarak aslında peygamber sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in babası ve annesi velayetin manasını bilmemekten çok daha üstündürler.Konunun daha fazla dağılmasından korkmasam daha dakik açıklamalar da bulunurdum.
 

5. KUTSAL ZEHRAî NUR:
 

Hz.Fatıma-i Zehra selamullahi aleyha’nın viladeti ve cennet hanımlarının o sırada orada hazır olmaları ile ilgili olarak İmam Caferi Sâdık aleyhisselam buyurdu ki; “...Ve Fatıma aleyhisselam buyurdu ki;Şehadet ederim ki Allah birdir ve babam Resulullah peygamberlerin en üstünüdür ve kocam Ali vasilerin efendisidir ve evlatlarım gençlerin efendisidir...”(2)
 

6. PARLAK NEBEVİ NUR:
 

İbni Abbas Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellemden rifvayet eder ki imamlarımızın annese Fatıma binti Esed-Allah’ın salatı ona olsun-vefat ettiğinde Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem onu kendi sarığı ve gömleği ile kefenlemiş ve onun mezarına bizzat kendisi indikten sonra şöyle buyurmuştur; “Muhammedin canının elinde olduğu Allah’a andolsun ki kabirden çıkmadan önce onun başının üstünde nurdan bir kandil ellerinin yanında iki kandil ve ayaklarının yanında da iki kandil gördüm...”Bu rivayetin özellikle şu bölümü önem arzeder; Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem mezara indikten sonra onun başının üstünde şöyle buyurdu; “Ey Fatıma!Ben Adem oğullarının en üstünü Muhammedim ve bundan daha büyük bir fazilet yoktur.İki melek olan nekir ve münker senin yanına gelip rabbin kimdir?diye sorduklarında de ki;Allah rabbimdir ve

(1)     El Ğadir  c7 sf 38 ve 39. Muhammedi ve Alevi aşık Hafız Recep Bursi.    “Allah onu Hz.Resulullah’ın yanında yüzü ak etsin.

(2)     Mecalis i Şeyh Saduk sf 476,1.hadisi şeriften.

-84-

Muhammed peygamberimdir,islam dinimdir,Kur’an kitabımdır ve oğlum imamım ve velimdir.Sonra şöyle dua etti;Allahım! Fatıma’yı sağlam söz üzerine sabit kıl. O hazret kabirden çıktığında üzeri tozlanmıştı.Sağ elini sol eline vurarak tozları giderdi.Sonra da buyurdu ki:Allah’a andolsun ki Fatıma sağ elimi sol elime vumamı dahi duydu...”(1)
 

AÇIKLAMA:
 

Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in Hz.Fatıma binti Esed hakkında buyurduğu şu söz; Allahım!Fatıma’yı sağlam söz üzerine sabit kıl.Şu ayeti kerimeye açık işarettir: “Allah iman edenleri dünya ve ahirette sağlam söz üzerine sabit kılar.”(2) Ehli Sünnet kitaplarında İbni Abbas’tan şöyle rivayet edilir: “Sağlam söz Ali bin Ebu Talib aleyhisselam’ın velayetidir.”(3)
 

7.NUR ÜZERİNE NUR, MEHDİ’NİN AZİZ NURU:
 

   BİRİNCİ NUR

Şeyh Tusi (r.a.)Gaybet adlı kitabında Hz.İmamı Zaman aleyhisselam’ın viladeti ile ilgili hadiste Hekime hatun’dan imamın dünyaya geldiğinde şöyle buyurduğunu rivayet eder: “Şehadet ederim ki Allah birdir ve Muhammed Allah’ın resulüdür ve Ali müminlerin hak emîridir...”(4)

İKİNCİ NUR

Meşhur tarihçilerden İbni Mes’ud, “İsbat ul Vasiyyet” adlı kitabında Hz.İmamı Zaman aleyhisselam’ın viladetini rivayet ederken Hekime Hatun’un onu İmam Hasanı Askeri aleyhisselam’ın huzuruna götürdüğünü şöyle anlatır: “Onu alıp sağ dizine oturttu ve sağ elini arkasına koydu ve dilini onun ağzına koydu sonra da elini onun gözlerine,kulaklarına ve yüzüne çekti ve konuş ey oğlum dedi. O da şöyle dedi: “Şehadet ederim ki Allah birdir ve Muhammed Allah’ın resulüdür ve Ali müminlerin emîridir...”(5)

(1)    Mecalis-i Şeyh Saduk sf 476 ,1.hadisi şeriften.87.meclis.

(2)    Mübarek “İbrahim”suresi 27.ayeti şerife.

(3)    Beşaret ul Mustafa sf 241 ve Tefsir el Burhan c2 sf 315.Ehli Sünnet kitaplarından rivayet eder.

(4)    Bihar ul Envar c 51 sf 20, 27.hadisi şeriften.Gaybeti Tusi’den rivayet eder.

(5)    İsbat ul Vasiyyet sf 220.(İbni Mes’ud)

-85-

Onun dünyaya gelişindeki sırları antırken devamında yedinci gün İmam Hasanı Askeri aleyhisselam’ın ilk gün yaptığını tekrarladığını rivayet eder. “Konuş ey oğlum dedi. O da şöyle dedi: “Şehadet ederim ki Allah birdir ve Muhammed Allah’ın resulüdür ve Ali müminlerin emîridir...”(1)

Seyyidim ey velayetin sahibi! Ey kıyamet günü dönüşümüz ve hesabımızın ait olduğu insan.(2)

Ey velilerin mevlası ey yüce şerefin sahibi  ey benim güvendiğim

Senden başka mevla bilmem senden gayrısını görmem

Senden başkasını boşlamışım,seni sevdim çok nefretle kınandım

Ama ben sana aşığım,ben aşığım,ben aşığım.(3)

İŞARET:

“Aliyyen Veliyyullah ve Ehli Beyt” adlı bu bölümün sonunda kısaca imamlarımızın Aliyyen Veliyyullah’ı diğer iki şehadetin yanında sözlerinde , amellerinde ve hallerinde zikrettiklerini örneklerle arzedeceğim.

Bir: İmamlarımızın topluca ziyaretlerinde veya müfret ziyaretlerinde ,mutlak veya özel ziyaretlerinde,önsözünde veya giriş izinlerinde duanın kendisinde veya veda bölümünde ve insanın dünya ve ahiret için gereksinim duyduğu diğer dua ve tevessüllerde,belirli zaman ve mekanlarda okunan veya bütün vakitlerde okunan dualarda imamlarımız Hz.Ali aleyhisselamın velayetini diğer iki şehadetin yanında sürekli olarak beyan ederler.Tüm bunlarla birlikte imamlarımız aleyhimusselam’dan rivayet olunan korunma duaları,üzerimizde taşıdığımız dualar,zikir ve virdlerde v.s... ayrıca kunut duaları,tesbihler,istihareler v.s...de velayet her zaman tevhid ve nübüvvet ile birlikte zikrolunmuştur.

Bu konuya şu değerli eserlerde rastlamak mümkündür:

Misbah ul Müteheccid (Şeyh Tusi)

Misbah-ı Kef’emi

Miftah ul Felah (Şeyh Behai)

(1)     İsbat ul Vasiyyet sf 220.(İbni Mes’ud)

(2)     Camia-i Kebirede “Halkın dönüşü sizedir.Hesapları sizinledir”sözüne işarettir.

(3)     Meşariq ul Envar sf 220.

-86-

 

 

Mefatih ul Cinan

Mezarı Seyyid ibni Tavus

Mezar ul Kebir (İbn ul Meşhedi)

Mezar ul Bihar ul Envar

İqbal ul A’mal (S.Raziyyuddin İbni Tavus)

Muhec ud Deevat

Cemal ul Usbu’..........

İnşaallah bu değerli eserler birgün türkçeye kazandırılır.

İki:Ehli Beyt aleyhimusselam’dan gelen hadislerin geneli ve özellikle ayetlerin tefsiri konusunda rivayet edilen hadislerde –ki sayısı gerçekten çok fazladır- Bunların çoğunda Hz.Ali aleyhisselam’ın velayeti hep Tevhid ve Risaletin yanındadır.Örneğin Levami’un Nuraniyyet (S.Haşim el Behrani)

Tevil ul Ayât iz Zâhire fi Fezail-i İtret it Tahire (Şerefüddin Necefi)

Tefsir-i Fırat el Kûfi

Bihar ul Envar (Velayet ve imamet ile ilgili bölümler)

Usul ü Kâfi (Kitab ul Hüccet)

Tefsir ul Burhan

Tefsir-i Nur us Seqaleyn

Tefsir-i Sâfi...

İşte Ehli Beyt aleyhimusselam’ın buyruklarını iyice araştıran biri şu sonuca mutlaka varacaktır;O hazretler tüm hallerde nübüvvet ile velayeti birlikte anarak aralarındaki fıkhi,kelami,tefsiri ve ahlaki bağların ne kadar sıkı olduğunu vurgulamışlardır.Hakk ile batılın birbirinden ayrılmasında da bunu ölçü olarak kabullenmişlerdir.Ehli Beyt aleyhimusselam bu hakikatı korumak için çok çaba harcamış böylece bu durum onların dostları nezdinde netlik kazanmıştır.Hatta onların düşmanları dahi bu hakikatı anlamış ama gecenin yarasaları gündüzün güneşinden her zaman korkmuşlardır.                         ***                             ***                             ***

 

 

-87-

-9-

ALİYYEN VELİYYULLAH

VE ONUN DEĞERİ EZANIN EHLİ BEYT NEZDİNDEKİ DEĞERİ İLE ANLAŞILIR.
 

Burada ilk önce işlenilmesi gereken konu ezanın Ehli Beyt aleyhimusselam nezdindeki değeri ve konumudur.Doğal olarak bunu ancak onların hadisi şeriflerinden anlayabiliriz;
 

1.     EZAN ALLAH’IN RESULULLAH SALLALLAHU ALEYHİ VE ALİHİ VE SELLEM’E HEDİYESİDİR:
 

İmamımız Hasan aleyhisselam şöyle rivayet eder: “Yahudilerden biri Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in de bulunduğu bir topluluğa gelerek onların en alimini sorar.Sorduğu sorulardan biri de şudur;Allah diğer peygamberlerin içinde sana ve senin ümmetine yedi şey hediye etti.Nedir onlar? Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki;Allahın bana hediyeleri; Fatiha suresi,ezan...”(1)
 

Demek ki ezan Allah’ın hediyesidir.
 

2. EZAN,HANİF DİNİMİZİN ÇEHRESİDİR:İmam Caferi Sâdık aleyhisselam babasından o da dedesinden rivayet eder ki Hz.Hüseyin aleyhisselam’a şöyle soruldu: “Halk diyor ki Abdullah bin Zeyd rüyasında ezanı gördü ve oda Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’e haber verdi.Böylece o da halka ezanı emretti?Hz.Hüseyin aleyhisselam buyurdu ki;Vahiy sizin peygamberinizin kalbine nazil olurken ezanı da Abdullah bin Zeyd’den aldığını mı zannediyorsunuz?Ezan sizin dininizin çehresidir dedi ve gazaplanarak dedi ki:...”(2)

Demek ki ezan dinimizin çehresidir.
 

3. EZAN İMANIMIZIN ŞİARI VE AZİZ İSLAMIMIZIN İLANIDIR:

Sekizinci imamımız Aliyy ür Rıza aleyhisselam ezanın yararı ve hedeflerini şöyle açıklıyor; “Şaşırana hatırlatmak ve gafil olanı uyarmak,vakti bilmeyene başka bir işle uğraşana namazın vaktini bildirmek içindir.Böylece yaratana ibadete

(1)         Hisal-i Saduk c2 sf 355, 36.hadisi şeriften.

(2)         Bihar ul Envar c 86 sf 156,54.hadisi şeriften.

-88-