YEDİNCİ BÖLÜM

 

 

HESAP

 

Korkunç duraklardan biri de hesap durağıdır.

Allah Teala şöyle buyuruyor: “İnsanların hesaba çekilecekleri gün yaklaştı. Hal böyleyken onlar gaflet içinde yüz çevirdiler.” [1]

Hakeza şöyle buyurmuştur: “Rabbinin ve onun elçilerinin emrinden uzaklaşıp azmış nice memleketler vardır  ki, biz onları çetin bir hesaba çekmiş ve onları görülmemiş bir azaba çarptırmışızdır, böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur, Allah onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır, ey inanan akıl sahipleri! Allah'tan korkun, Allah size gerçekten bir uyarıcı indirmiştir.”[2]

Burada teberrüken bir kaç rivayet nakletmek istiyoruz:

1- Şeyh Saduk Ehl-i Beyt (a.s) yoluyla Hz. Peygamber’den şöyle nakletmektedir: “Kıyamet günü herkes adım atmadan dört şeyden hesaba çekilir: Ömrünü nerede geçirdiği, gençliğini nerede tükettiği, malını nereden bulup harcadığı ve biz Ehl-i Beyt’in sevgisinden.” [3]

2- Şeyh Tusi İmam Bakır (a.s)'dan şöyle rivayet etmiştir: “Kuldan sorulan ilk şey namazdır, o kabul olursa diğer bütün amelleri kabul olur.” [4]

3- Şeyh Saduk şöyle rivayet etmiştir: “Kıyamet günü borç sahibi gelir şikayette bulunur, eğer borçlunun sevapları varsa borç sahibine verilir, aksi takdirde borç sahibinin günahları ona yüklenir.” [5]

4-Şeyh Kuleyni, Ali bin Hüseyin'den şöyle rivayet etmiştir: “Müşrikler için terazi kurulmaz, onları gruplar halinde hesapsız cehenneme götürürler. Zira terazi Müslümanlar için kurulur.”

5- Şeyh Saduk İmam Sadık (a.s)'dan şöyle nakletmektedir: “Kıyamet günü hesap için, dünyada biri fakir diğeri ise zengin olan cennetlik iki mümin getirilir; fakir şöyle der: “Allah'ım beni niçin tutuyorsun? Bana adaletli veya zalim olmam gereken bir velayet veya hükümet vermedin, senin hakkını ödeyeceğim veya ödemeyeceğim bir mal da vermedin. Bana yetecek kadar rızık verdin.”

Allah Teala da şöyle buyurur: “Mümin kulum doğru söylüyor, bırakın cennete girsin.” Geriye o zengin kalır, kırk deveyi doyuracak kadar ter döker, daha sonra o da cennete girer. Fakir ona şöyle der: “Seni neden tuttular?” Zengin der ki: “Hesabım uzun sürdü, sürekli birbiri ardınca kusurlarım çıkıyordu, Allah Teala da beni bağışlıyordu, beni rahmetiyle tövbe edenlere kattı. Sen kimsin?” Fakir şöyle der: “Ben mahşerde seninle olan o fakirim.” Zengin de der ki: “Cennet nimetleri seni değiştirmiş, bu yüzden seni tanıyamadım.” [6]

6-Şeyh Tusi İmam Sadık (a.s)'dan şöyle nakletmektedir: “Kıyamet günü Allah (c.c) bizi şiilerimizin hesabına müvekkel kılar. Allah’la ilgili olanları Allah'tan bağışlamasını dileriz; bizimle ilgili olanı ise kendine bağışlarız.” [7]

 Daha sonra İmam (a.s) şu ayeti okudu: “Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir, sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.” [8]

Şeyh’uş- Şehit, Ahmet bin Ebi’l Hevari'den şöyle nakletmektedir: “Sürekli Ebu Süleyman Darani'yi[9] rüyada görmek istiyordum, yaklaşık bir yıl sonra onu rüyada görerej; “Ey üstadım! Allah sana ne yaptı?”diye sordum.

Bana şöyle dedi: “Ey Ahmed! Bir devenin üstünden bir süpürge çöpünü aldım, onunla dişlerimi temizleyip temizlemediğimi bilemiyorum, daha sonra yere attım, yaklaşık bir yıldır onun hesabını veriyorum.”[10]

Bu hikaye gerçekten uzak değildir değildir; çünkü şu ayet de onu tastik etmektedir: “Yavrucuğum yaptığın iş bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu getirir. Doğrusu Allah en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.” [11]

Hz. Ali de hutbelerin birinde şöyle buyurmaktadır:

“Acaba nefisler bir miskal tanesinden bile sorumlu değil midir?”

Muhammed bin Ebibekr'e yazdığı bir mektubunda şöyle buyuruyor:

“Ey Allah'ın kulları! Bilin ki Allah en küçük ve büyük amellerinizi de sorgulayacaktır.”

İbni Abbas'a yazdığı bir mektupta da şöyle buyurmaktadır:

 “Acaba hesapta münakaşadan korkmuyor musun?” [12]

Münakaşa hesapta incelik ve dikkati ifade etmektedir, bazı muhakkikler şöyle demişlerdir:

 “Hesap ve tartı tehlikesinden sadece dünyada nefsini şeriat terazisiyle tartanlar; amel, söz ve hayatını inceden inceye muhasebe edenler kurtulabilir.”

Nitekim bir rivayette de şöyle buyurulmuştur:

“Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin, amelleriniz tartılmadan siz kendiniz amellerinizi tartın.” [13]

Nakledildiğine göre Tevbet bin Samme adında biri sürekli gece gündüz nefsini hesaba çekiyordu, bir gün ömrünü hesapladı, ömründen tam altmış yıl geçiyordu, yani yirmibirbin beşyüz gün yaşamıştı. Kendi kendine şöyle diyordu: “Eyvahlar olsun bana, acaba ben Malik'i tam yirmibirbin beşyüz günahla mı karşılayacağım?” Orada bayıldı ve daha sonra vefat etti. [14]

Rivayet edildiği üzere Resulullah (s.a.a) otsuz bir vadiye indi, ashabına odun toplamalarını emretti, ashap otsuz yerde odun bulunamayacağını söyleyince Hz. Peygamber buyurdular: “Herkes bulduğunu getirsin.” Ashap etrafta ne bulduysa getirip üstüste koydular, böylece bir yığın odun toplanmış oldu; bunun üzerine Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: “İşte günahlar da böyle toplanır.” [15]

Resulullah'ın maksadı şu idi ki o otsuz vadide dikkatle çalışıldığında düşünülemeyecek kadar odun toplandığı gibi, insan hesaba çekildiğinde de tahmin edilemeyecek kadar günahı ortaya çıkar. Nitekim Tövbe bin Samme de her günü için bir günah farzedince tam yirmi bir bin beş yüz günahı çıktı ortaya. . .

 

 


[1] - Enbiya/1.

[2] - Talak/8-10.

[3] - Bihar’ul- Envar, c. 7, s. 258.

[4] - A. K. c. 7, s. 367.

[5] - Bihar’ul- Envar, c. 7, s. 274

[6] - A. K. c. 7, s. 259.

[7] - Bihar’ul- Envar, c. 7, s. 265.

[8] - Ğaşiye/26.

[9] - Ebu Süleymani Darani Abdurrahman bin Atiyye meşhur bir zahittir. H. 235 yılında Dimaşk’ın köylerinden olan Darya’da vefat etmiştir, kabri orada meşhurdur. Ahmed bin Ebi’l Havari onun ashabındandır.

[10] - Sefinet’ul- Bihar/1.

[11] - Lokman/16.

[12] - Nehc’ul- Belağa/41.

[13] - Bihar’ul- Envar, c. 67, s. 73.

[14] - Sefinet’ul- Bihar, c. 3, s. 107.

[15] - Vesail'uş Şia c. 11, s. 245.

 

index