GERİ İNDEKS İLERİ

2- Padişahın teveccühünün kazanılmasının, gazaplının kinini dışa çıkarılmasının, terk edenin yönelmesinin, zor işlerin düzelmesinin ve kötülüklerin giderilmesinin en iyi yolu hediyedir. /9695

HEKİMLER

1ـ الْحُكَماءُ أشْرَفُ النّاسِ أنْفُساً، وأكْثَرُهُمْ صَبْراً، وأسرَعهُمْ عفْواً، وأوسَعهُم أخْلاقاً/ 2107.

1- Hekimler nefis bakımından halkın en üstünü, sabır bakımından en çok sabır göstereni, affetme bakımından en çabuk affedeni ve ahlak bakımından en geniş ahlaka sahip olanıdır. /2107

2ـ الْحَكيمُ يَشْفِي السّائلَ، ويَجودُ بالفَضائِلِ/ 1525.

2- Hekim soru sorana şifa verir ve faziletle bahşişte bulunur. /1525

3ـ جالسِ الْحُكَماءَ يَكْمُلْ عَقْلُكَ، وَتَشْرُفْ نَفْسُكَ ، ويَنْتَفِ عَنْكَ جَهْلُكَ/ 4787.

3- Hekimler ile otur ki aklın kemale ersin, nefsin yücelsin ve cahilliğin giderilsin. /4787

4ـ قَدْ يَزِلُّ الْحَكيمُ/ 6609.

4- Bazen hekim de sürçer. /6609

5ـ لَيْسَ بِحَكيمٍ مَنْ شَكى ضُرَّهُ إلى غَيْرِ رَحيمٍ/ 7467.

5- Merhameti olmayan kimseye sıkıntısını şikâyet eden hekim değildir. /7467

6ـ لَيْسَ بِحَكيمٍ مَنِ ابْتَذَلَ بانْبِساطِهِ إلى غَيرِ حَميمٍ/ 7498.

6- Neşesini yakın arkadaşından başkasına bağışlayan hekim değildir. /7499

7ـ لَيْسَ بِحَكيمٍ مَنْ قَصَدَ بِحاجَتِهِ غَيرَ حَكيمٍ / 7499.

7- Hacetini işin erbabında aramayan hekim değildir. /7499

8ـ مَنْ كَشَفَ عَنْ مَقالاتِ الْحُكَماءِ انْتَفَعَ بِحَقائقِها/ 9241.

8- Hekimlerin sözlerinden perdeyi kaldıran sözlerdeki hakikatlerden faydalanır. /9241

9ـ إنَّ كَلامَ الْحَكيمِ إذا كانَ صَواباً كانَ دَواءً، وإذا كانَ خَطاءً كانَ داءً/ 3513.

9- Hekimin sözü doğru olunca derman, yanlış olunca derttir. /3513

HELAKET / YOKLUK / ÖLÜM

1ـ رُبَّ عَطَبٍ تَحْتَ طَلَبٍ /5282.

1- Nice helaketler dileklerin altında saklıdır. /5282

2ـ رُكُوبُ المَعاطِبِ عُنْوانُ الحَماقَةِ /5421.

2- Helaketlere binmek ahmaklıktır. /5421

3ـ رُبَّ عاطِبٍ بَعْدَ السَّلامَةِ /5278.

3- Sağlıktan sonra helak olan niceleri vardır. /5278

HELAK EDENLER

1ـ ثَلاثٌ مُهْلِكاتٌ: طاعَةُ النِّساءِ، وَ طاعَةُ الغَضَبِ، وَ طاعَةُ الشَّهْوَةِ / 4665.

1- Üç şey helak eder: Kadına, gazâba ve nefsin isteklerine itaat etmek. /4665

2ـ ثَلاثَةٌ مُهْلِكَةٌ: اَلْجُرْأَةُ‌ عَلَي السُّلْطانِ، وَ ائْتِمانُ الْخَوّانِ، وَ شُرْبُ السَّمِّ لِلَّتجْرِبَةِ / 4680.

2- Üç şey helak edicidir: Sultana karşı cüret etmek, ihanet edeni emin bilmek ve denemek için zehir içmek. /4680

3ـ ثَلاثٌ هُنَّ الْمُحْرِقاتُ الْمُوبِقاتُ: فَقْرٌ بَعْدَ عِنيً، وَ ذُلٌّ بَعْدَ عِزٍّ، وَفَقْدُ الأحِبَّةِ / 4682.

3- Üç musibet helak edici ve yakıcıdır: Zenginlikten sonra fakirlik, üstünlükten sonra aşağılanmak ve dostları kaybetmek. /4682

4ـ ثَلاثٌ يَهْدُونَ القُوي: فَقْدُ الأحِبَّةِ، وَ الفَقْرُ فِي الغُرْبَةِ، وَ دَوامُ الشِّدَّةِ / 4682.

4- Üç şey kuvveti azaltır: Dostları kaybetmek, gurbette fakir olmak, zorlukların devamlılığı. /4682

HELAL

1ـ عَلَيْكَ بِلُزُومِ الْحَلالِ، وحُسْنِ البِرِّ بالعِيالِ، وَذِكْرِ اللهِ في كُلِّ حالٍ/ 6131.

1- Helal (rızık) peşinde ol, ailene iyi davran ve her halükârda Allah’ı hatırla. /6131

HESAP

1ـ الْحِسابُ قَبْلَ العِقابِ، الثّوابُ بَعْدَ الْحِسابِ/ 380.

1- Cezadan önce hesap, hesaptan sonra sevap vardır. /380

HIRS / OBURLUK / AÇGÖZLÜLÜK

1ـ اَلشَّرَهُ يَشينُ النَّفْسَ، وَيُفْسِدُ الدِّينَ، وَيُزْري بِالْفُتُوَّةِ/ 1866.

1- Hırs insanın nefsini ayıplı kılar, dini bozar ve yiğitliğine leke düşürür. /1866

2ـ اِحْذَرُوا الشَّرَهَ فَإنَّهُ خُلْقٌ مُرْدي/ 2579.

2-  Hırstan uzak dur! Çünkü o, helak edici bir huydur. /2579

3ـ اِحْذَرِ الشَّرَهَ، فَكَمْ مِنْ أكْلَةٍ مَنَعَتْ أكلاتٍ/ 2602.

3- Oburluktan sakın! Zira birçok yiyecek vardır ki, diğer yiyeceklerin yenilmesine engel olur. /2602

4ـ إيّاكَ وَالشَّرَهَ، فَإنَّهُ يُفْسِدُ الْوَرَعَ، وَيُدْخِلُ النّارَ/ 2661.

4- Oburluktan kaçın. Çünkü o, dindarlığı bozar ve ateşe atar. /2661

5ـ إيّاكَ وَالشَّرَهَ، فَإنَّهُ رَأسُ كُلِّ دَنيَّةٍ، وَأُسُّ كُلِّ رَذيلَةٍ/ 2668.

5- Oburluktan uzak dur! Zira o, her kötülüğün başı ve her rezaletin temelidir. /2668

6ـ إيّاكُمْ وَدَناءَةَ الشَّرَهِ والطَّمَعِ، فَإنَّهُ رَأسُ كُلِّ شَرٍّ، وَمَزْرَعَةُ الذُّلِّ، وَمُهِينُ النَّفْسِ، وَمُتْعِبُ الْجَسَدِ/ 2743.

6- oburluk ve açgözlülükten kaçın! Çünkü o her kötülüğün başı, zilletin tarlasıdır; nefsi alçaltır, insan bedeninin rahatsız olmasına neden olur. /2743

7ـ اَلشَّرَهُ مَذَلَّةٌ/ 205.

7- Oburluk zillettir. /205

8ـ اَلشَّرَهُ داعِيَةُ الشَّرِّ/ 353.

8- Aç gözlülük kötülüğün davetçisidir. /353

9ـ اَلشَّرَهُ أوَّلُ الطَّمَعِ/ 660.

9- Oburluk tamahın başlangıcıdır. /660

10ـ اَلشَّرَهُ سَجيَّةُ الأرْجاسِ/ 730.

10- Oburluk kötü insanların hasletidir. /730

11ـ اَلشَّرَهُ يُكْثِرُ الْغَضَبَ/ 800.

11- Hırs gazâbı çoğaltır. /800

12ـ اَلشَّرَهُ جامِعٌ لِمَساوِي الْعُيُوبِ/ 1129.

12- Hırs ayıpların çirkinliklerini toplar. /1129

13ـ اَلشَّرَهُ أُسُّ كُلِّ شَرٍّ/ 1167.

13- Hırs her kötülüğün temelidir. /1167

14ـ اَلشَّرَهُ مِنْ مَساوِي الأخْلاقِ/ 1182.

14- Aç gözlülük insanın kötü hasletlerindendir. /1182

15ـ بِالشَّرَهِ تُشانُ الأخْلاقُ/ 4223.

15- Hırstan dolayı, ahlak kötü olur. /4223

16ـ بِئْسَ الطَّبْعُ الشَّرَهُ/ 4388.

16- Hırs ne kötü haslettir. /4388

17ـ ثَمَرَةُ الشَّرَهِ التَّهَجُّمُ عَلَى الْعُيُوبِ/ 4630.

17- Aç gözlülüğün meyvesi, ayıplara hücum edip onlara kapılmaktır. /4630

18ـ رَأْسُ المَعائبِ الشَّرَهُ/ 5230.

18- Ayıpların başı aç gözlülüktür. /5230

19ـ سِلاحُ الْحِرْصِ الشَّرَهُ/ 5553.

19- Hırsın silahı aç gözlülüktür. /5553

20ـ ضادُّوا الشَّرَهَ بِالعِفَّةِ/ 5917.

20- Aç gözlülüğü iffet ile ortadan kaldırın. /5917

21ـ كَفى بِالشَّرَهَ هُلْكاً/ 7014.

21- Aç gözlülük helak etmeye yeterlidir. /7014

22ـ لِكُلِّ شَيْءٍ بَذْرٌ، وَبَذْرٌ الشَّرِّ الشَّرَهُ/ 7311.

22- Her şeyin bir tohumu vardır; kötülüğün tohumu ise aç gözlülüktür. /7311

23ـ لَيْسَ مَعَ الشَّرَهِ عَفافٌ/ 7510.

23- Aç gözlülük ile iffet bir araya gelmez. /7510

24ـ مَنْ شَرِهَتْ نَفْسُهُ ذَلَّ مُوسِراً/ 8440.

24- Nefsinin aç gözlü ettiği kimse varlıklı olduğu halde zelil olur. /8440

25ـ ما دُونَ الشَّرَهِ عَفافٌ/ 9466.

25- Aç gözlülük dışında olan şey iffettir. /9466

26ـ كُلُّ شَرَهٍ مُعَنًّى/ 6834.

26- Her aç gözlü zorluğa düşmüştür. /6834

27ـ لَنْ يُلْقَى الشَّرَهُ راضِياً/ 7407.

27- Aç gözlü olan kimsenin razı olduğu görülmez. /7407

HIRS / TAMAH

1ـ الحِرْصُ ذُلٌ وَمَهانَةٌ لِمَنْ يَسْتَشْعِرُهُ/ 1561.

1- Anlayan için hırs, zillet ve rezilliktir. /1561

2ـ الحِرصُ رَأسُ الفَقْرِ، وَأُسُّ الشَّرِّ/ 1574.

2- Hırs, fakirlik ve kötülüğün başıdır. /1574

3ـ الحِرصُ أحَدُ الشِّقائَيْنِ/ 1629.

3- Hırs, iki bedbahtlıktan biridir. /1629

4ـ الحِرصُ، وَالشَّرَهُ، وَالْبُخْلُ، نَتيجَةُ الجَهْلِ/ 1694.

4- Hırs, açgözlülük ve cimrilik, cahilliğin neticesidir. /1694

5ـ الحِرصُ لا يَزيدُ في الرِّزْقِ، وَلكِنْ يُذِلُ القَدْرَ/ 1877.

5- Hırs, rızkı çoğaltmaz ama insanın değerini düşürür. /1877

6ـ انْتَقِمْ مِنْ حِرْصِكَ بالقُنوعِ، كَما تَنْتَقِمُ مِنْ عَدُوِّكَ بالْقِصاصِ/ 2339.

6- Düşmanına karşı kısasla intikam aldığın gibi hırsına karşı kanaatle intikam al. /3339

7ـ اتَّقُوا الحِرْصَ، فَإنَّ صاحبَهُ رَهينُ ذُلٍ وَعَناءٍ/ 2530.

7- Çekinin hırstan! Zira onun yoldaşı, zilletin ve zorluğun kıskacındadır. /2530

8ـ إيّاكَ وَالحِرصَ فَإنّهُ شَيْنٌ الدّينِ، وَبِئْسَ القَرينُ/ 2633.

8- Hırstan uzak dur; zira hırs, dindarlığın ayıbıdır. Ne de kötü arkadaştır o! /2633

9ـ إنَّ في الحِرْصِ لَعَناءً/ 3378.

9- Şüphesiz, hırsta zahmet vardır. /3378

10ـ الحِرصُ مَطيةُ التَّعَبِ/ 280.

10- Hırs, zahmetin bineğidir. /280

11ـ الحٍِرصُ عَلامَةُ الفَقْرِ/ 352.

11- Hırs, fakirliğin nişanesidir. /352

12ـ الحِرصُ ذَميمُ الْمَغَبَّةِ/ 430.

12- Hırs, kötü akıbettir. /430

13ـ الحِرصُ عَلامَةُ الأشْقِياءِ/ 626.

13- Hırs, bedbahtların nişanesidir. /626

14ـ الحِرصُ ذُلٌّ، وَعَناءٌ/ 691.

14- Hırs, zillet ve zorluktur. /691

15ـ الحِرصُ يُفْسِدُ الإيقانَ/ 724.

15- Hırs, yakîni mahveder. /724

16ـ الحِرصُ يُذِلُّ وَيُشْقي/ 869.

16- Hırs, insanı zelil ve mutsuz kılar. /869

17ـ الحِرصُ عَناءٌ مُؤبَّدٌ/ 982.

17- Hırs, ebedi zorluktur. /982

18ـ الحِرصُ يُزْري بالْمُرُوَّةِ/ 1107.

18- Hırs, mertliği zedeler. /1107

19ـ الحِرصُ مُوقِعٌ في كَثيرِ (كَبيرِ) العُيُوبِ (الذُّنوبِ)/ 1131.

19- Hırs, insanı büyük günahlara düşürür. /1131

20ـ الحِرْصُ، وَالشَّرَهُ، يَكْسِبانِ الشَّقاءَ وَالذِّلَّةَ/ 1369.

20- Hırs ve açgözlülük, zilleti ve bedbahtlığı getirir. /1369

21ـ الحِرصُ يَنْقُصُ قَدْرَ الرَّجُلِ، وَلا يَزيدُ في رِزْقِهِ/ 1550.

21- Hırs, insanın değerini düşürür; rızkını çoğaltmaz. /1550

22ـ إنَّكَ لَسْتَ بِسابِقٍ أجَلَكَ، وَلا بِمَرْزُوقٍ ما لَيْسَ لَكَ، فَلِما ذا تُشْقي نَفْسَكَ يا شَقيُّ/ 3790.

22- Şüphesiz, sen, ecelinden öne geçmiş değilsin; senin olmayan şeyle de rızıklanmış değil; öyleyse niçin nefsini alçaltırsın, be ey bedbaht? /3790

23ـ بِالحِرصِ يَكونُ العَناءُ/ 4249.

23- Sıkıntılar hırsla doğar. /4249

24ـ بِئْسَ الرَّفيقُ الحِرصُ/ 4385.

24- Ne de kötü dosttur hırs! /4385

25ـ ثَمَرَةُ الحِرصِ العَناءُ/ 4598.

25- Hırsın meyvesi sıkıntıdır. /4598

26ـ ثَمَرَةُ الحِرصِ النَّصَبُ/ 4648.

26- Hırsın meyvesi bıkkınlıktır. /4648

27ـ رَدُّ الحِرصِ بَحْسِمُ الشَّرَهَ، وَالْمَطامِعَ/ 5396.

27- Hırsı geri çevirmek, açgözlülüğü ve tamahları keser. /5396

28ـ شدَّةُ الحِرصِ مِنْ قُوَّةِ الشَّرَهِ ضَعْفِ الدّينِ/ 5772.

28- Aşırı hırs, aşırı açgözlülükten ve dinin zayıflığındandır. /5772

29ـ ضادُّوا الحِرصَ بالقُنُوعِ/ 5919.

29- Hırsa karşı kanaatle savaşın. /5919

30ـ طاعَةُ الحِرصِ تُفْسِدُ اليَقينَ/ 5986.

30- Hırsa itaat etmek yakîni yok eder. /5986

31ـ عَلى الشَّكِّ وَقِلَّةِ الثِّقَةِ بِاللهِ مَبْنَى الْحِرْصِ وَالشُّحِّ/ 6195.

31- Hırs ve cimrilik, şüphe ve Allah’a az güven binası üzere inşa olmuştur. /6195

32ـ عَبْدُ الْحِرْصِ مُخَلَّدُ الشّقاءِ/  6303.

32- Hırsa köle olan, ebediyen bedbahttır. /6303

33ـ في الحِرصِ العَناءُ/ 6469.

33- Hırsta zorluk vardır. /6469

34ـ في الحِرصِ الشَّقاءُ، وَالنَّصَبُ/ 6501.

34- Hırsta bedbahtlık ve bıkkınlık vardır. /6501

35ـ قُرِنَ الحِرصُ بالعَناءِ/ 6719.

35- Hırs, zahmetle birliktedir. /6719

36ـ قَتَلَ الحِرصُ راكِبَهُ/ 6730.

36- Hırs, bineğine bineni öldürür. /6730

37ـ قَصِّرْ مِنْ حِرْصِكَ، وَقِفْ عِنْدَ الْمَقْدُورِ لَكَ مِنْ رِزْقِكَ، تُحْرِزْ دينَكَ/ 6789.

37- Hırsını azalt ve senin için takdir edilen rızka razı ol ki dinini koruyasın. /6719

38ـ كَيْفَ يَتَخَلَّصُ مِنْ عَناءِ الحِرصِ مَنْ لَمْ يَصْدُقْ تَوَكُّلُهُ؟!/ 7007.

38- (Allah’a) tevekkülü doğru olmayan hırsın zahmetinden nasıl kurtulur? /7007

39ـ كَثْرَةُ الحِرصِ تُشْقي صاحِبَهُ، وتُذِلُّ جانِبَهُ/ 7108.

39- Hırsın çokluğu sahibini mutsuz, yoldaşını zelil eder. /7108

40ـ لَيْسَ كُلُّ مَنْ طَلَبَ وَجَدَ، لَيْسَ كُلُّ مَنْ أضَلَّ فَقَدَ/ 7527.

40- Ne her arayan bulur, ne de her sapan kaybolur. /7527 Bu hadisin arapçası değişekece..

41ـ مَنْ حَرَصَ شَقى وتَعَنّى/ 7723.

41- Hırs eden bedbaht olur, sıkıntı çeker. /7723

42ـ مَنْ كَثُرَ حِرْصُهُ ذَلَّ قَدْرُهُ/ 7852.

42- Hırsı çok olanın değeri alçalır. /7852

43ـ مَنِ ادَّرَعَ الحِرصَ افْتَقَرَ/ 7962.

43- Hırsı kendine gömlek edinen fakirleşir. /7962

44ـ مَنْ كَثُرَ حِرْصُهُ قَلَّ يَقينُهُ/ 7996.

44- Hırsı çok olanın yakîni az olur. /7996

45ـ مَنْ غَلَبَ عَلَيْهِ الحِرصُ عَظُمَتْ ذِلَّتُهُ/ 8020.

45- Hırsa yenik düşenin zilleti büyük olur. /8020

46ـ ما أذَلَّ النَّفْسَ كَالحِرصِ، وَلا شانَ العِرْضَ كَالبُخْلِ/ 9550.

46- Hırs gibi nefsi zelil eden; cimrilik gibi onuru zedeleyen olmaz. /9550

47ـ ما أجْلَبَ الحِرصَ لِلنَّصَبِ/ 9622.

47- Nedir hırsı bıkkınlığa yaklaştıran? /9622

48ـ مُسْتَعْمِلُ الحِرصِ شَقِيٌّ مَذْمُومٌ/ 9869.

48- Hırs eden kınanan bedbahttır. /9869

49ـ لا يَغْلِبِ الحرصُ صَبْرَكُمْ/ 10235.

49- Hırs, sabrınıza galip gelmesin sakın! /10235

50ـ لا صِحَّةَ مَعَ نَهَمٍ/ 10524.

50- Hevesle sıhhat bir arada olmaz. /10524

51ـ يَسيرُ الْحِرْصِ يَحْمِلُ عَلى كَثيرِ الطَّمَعِ/ 10982.

51- Az hırs, insanı çok tamaha götürür. /10982

HIRSIZLIK

1ـ وَمُجانَبَةَ السِّرْقَةِ، إيجاباً لِلْعِفَّةِ/ 6608.

1- Hırsızlıktan uzak durulması(nın farz olma nedeni) iffetli olunması içindir. /6608

HIRSLI

1ـ الحريصُ فقيرٌ، ولَوْ مَلَكَ الدُّنيا بِحَذافيرِها/ 1753.

1- Hırslı, bütün dünyaya sahip de olsa fakirdir. /1753

2ـ الحريصُ تَعِبٌ/ 241.

2- Hırslı (daima) sıkıntılıdır. /241

3ـ الحريصُ لا يِكتَفي/ 365.

3- Hırslı yetinmez. /365

4ـ الحريصُ عَبْدُ الْمَطامِعِ/ 625.

4- Hırslı tamahların kölesidir. /625

5ـ الحريصُ مَتْعُوبٌ فيما يَضُرُّهُ/ 676.

5- Hırslı ona zararlı olan şeyde sıkıntı içindedir. /676

6ـ الشَّرِهُ‌ لا يَرْضى/ 885.

6- Açgözlü razı olmaz. /885

7ـ الْحَريصُ أسيرُ مَهانَةٍ لا يُفَكُّ أسْرُهُ/ 1370.

7- Hırslı, zilletin esiridir; esaret bağı ondan ayrılmaz. /1370

8ـ إنْ كُنْتَ حَريصاً عَلى طَلَبِ الْمَضْمُونِ لَكَ فَكُنْ حَريصاً عَلى أداءِ الْمَفْرُوضِ عَلَيْكَ/ 3717.

8- Senin için garantisi verilmiş şeyde hırslı isen, (en azından) sana vacip olan şeyi yerine getirmede de hırslı ol. /3717

9ـ رُبَّ حَريصٍ قَتَلَهُ حِرْصُهُ/ 5302.

9- Nice hırslı vardır ki hırsı onu öldürür. /5302

10ـ عَجِبْتُ لِمَنْ عَلِمَ أنَّ اللهَ قَدْ ضَمِنَ الأرْزاقَ، وَقَدَّرَها، وَأنْ سَعْيَهُ لا يَزيدُهُ فيما قُدِّرَ لَهُ مِنْها، وَهُوَ حَريصٌ دائبٌ في طَلَبِ الرِّزْقِ/ 6279.

10- Allah’ın rızkı garantileyip takdir ettiğini ve çalışıp çabalamanın onun için takdir edilmiş rızkı çoğaltmadığını bildiği halde hırsla rızk peşinde koşup zahmete düşene şaşarım! /6279

11ـ كُلُّ حَريصٍ فَقيرٌ/ 6833.

11- Her hırslı fakirdir. /6833

12ـ كَمْ مِنْ حَريصٍ خائبٍ ومُجْمِلٍ لَمْ يَخِبْ/ 6966.

12- Nice hırslı vardır ki hüsrana uğrar ve nice kısa tutan da vardır ki zarar etmez. /6966

13ـ لَيْسَ لِخَريصٍ غَناءٌ/ 7452.

13- Hırslının zenginliği yoktur. /7452

14ـ مَنْ كانَ حريصاً لَمْ يَعْدِمِ الإهانَةَ/ 8129.

14- Hırslı, ihanetten nasipsiz olmaz. /8129

15ـ مَنْ كَثُرَ حِرْصُهُ كَثُرَ شَقائُهُ/ 8602.

15- Hırsı çok olanın talihsizliği de çok olur. /8602

16ـ مَنْ جُمِعَ لَهُ مَعَ الْحِرْصِ عَلى الدُّنيا البُخْلُ بِها فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِعَمُودَيِ اللُّؤْمِ/ 9082.

16- Hırs ile dünyayı toplamaya çalışan cimri, gerçekte iki aşağılık direğe sarılmıştır. /9082

17ـ لا حياءَ لِحَريصٍ/ 10499.

17- Hırsı olanın hayâsı olmaz. /10499

18ـ لا يُلْفى الْحَريصُ مُستريحاً/ 10561.

18- Hırslı, rahatlık yüzü görmez. /10561

19ـ لا يَجْمَعُ المالَ إلاّ الْحِرْصُ، وَالحَريصُ شَقِيٌّ مَذْمُومٌ/ 10842.

19- Mal, hırs olmadan toplanmaz. Hırslı ise, kınanmakta olan bedbaht kimsedir. /10842

HIYANET

1ـ جانِبُوا الخِيانَةَ فَإنَّها مُجانَبَةُ الإسلامِ/ 4742.

1- Hıyanetten kaçının; zira hıyanet, (insanı) İslam'dan uzaklaştırır. /4742

2ـ رَأسُ النِّفاقِ الخِيانَةُ/ 5227.

2- Nifakın başı hıyanettir. /5227

3ـ رَأسُ الكُفْرِ الخِيانَةُ/ 5260.

3- Küfrün başı hıyanettir. /5260

4ـ غايَةُ الخِيانَةِ خِيانَةُ الخِلِّ الوَدُودِ وَنَقْضُ العُهُودِ/ 6374.

4- Hıyanetin sonu, samimi arkadaşın dostluğuna hıyanet etmek ve verilen sözleri bozmaktır. /6374

5ـ مَنْ عَمِلَ بِالخِيانَةِ فَقَدْ ظَلَمَ الأمانَةَ/ 9118.

5- (İşlerde) haince davranan şüphesiz emanete zulmetmiştir. /9118

6ـ مِنْ أفْحَشِ الخِيانَةِ خِيانَةُ الوَدائِعِ/ 9310.

6- Emanetlere hıyanet etmek en çirkin hıyanetlerdendir. /9310

7ـ لا تَخُنْ مَنِ ائْتَمَنَكَ وَإنْ خانَكَ، وَلا تَشِنْ عَدُوَّكَ وَإنْ شانَكَ/ 10418.

7- Sana hıyanet etse de sana güvenene hıyanet etme ve düşmanın seni kötülese de sen onu kötüleme. /10418

8ـ لا تَجْتَمِعُ الخِيانَةُ، وَالاُخُوَّةُ/ 10583.

8- Hıyanet ve kardeşlik bir arada toplanmaz. /10583

9ـ إيّاكَ وَالخيانَةَ، فَإنَّها شَرُّ مَعصِيَةٍ، وَإنَّ الخائنَ لَمُعَذَّبٌ بِالنّارِ على خيانَتِهِ/ 2667.

9- Hıyanetten uzak dur; zira hıyanet, en kötü günahtır. Şüphesiz hain, ihanetinden dolayı ateşle azaplandırılacaktır. /2667

10ـ أعْظَمُ الخِيانَةِ خِيانَةُ الأُمَّةِ/ 2941.

10- En büyük ihanet ümmete ihanet etmektir. /2941

11ـ الْخِيانَةُ غَدْرٌ/ 107.

11- İhanet vefasızlıktır. /107

12ـ اَلخيانَةُ أخُ الكِذْبِ/ 279.

12- İhanet, yalancılığın kardeşidir. /279

13ـ اَلخيانَةُ صِنْوُ الإفْكِ/ 738.

13- İhanet, iftiranın eşidir. /738

14ـ اَلخيانَةُ رَأْسُ النِّفاقِ/ 969.

14- İhanet, nifakın başıdır. /969

15ـ اَلخِيانَةُ دَليلٌ على قِلَّةِ الوَرَعِ، وَعَدَمِ الدِّيانَةِ/ 1431.

15- İhanet, zahitliğin azlığına ve dindarlığın olmayışına delildir. /1431

16ـ إذا ظَهَرَتِ الخِياناتُ (الجناياتُ) اِرْتَفَعَتِ البَرَكاتُ/ 4030.

16- İhanetler ortaya çıktığı zaman bereketler kaldırılır. /4030

17ـ لا مَرحَباً بِوجُوهٍ لا تُرى إلا عِنْدَ كُلِّ سَوْءٍ/ 10894.

17- Bütün kötülüklerin yanından başka (yerde) görülmeyen yüzlere esenlik olmasın! /10894

HİDAYET

1ـ أفْضَلُ الذُّخْرِاَلْهُدي / 2891.

1- En üstün hazine, hakka ulaşmaktır. /2891

2ـ بِالْهُدي يَكْثُرُ الاِسْتِبْصارُ / 4186.

2- Hidayetle basiret artar. /4186

3ـ ضَلَّ مَنِ اهْتَدي بِغَيْرِ هُدَي اللهِ / 5906.

3- Allah'ın hidayeti olmadan yol alan sapıtır. /5906

4ـ طُوبي لِمَنْ بادَرَ الْهُدي قَبْلَ أنْ تُغْلَقَ أبْوابُهُ / 5960.

4- Kapılar kapanmadan önce doğru yola koşan kimseye ne mutlu! /5960

5ـ طاعَةُ الْهُدي تُنْجي / 5999.

5- Doğru yolu takip eden kurtulur. /5999

6ـ فازَ مَنِ اسْتَصْبَحَ بِنُورِ الْهُدي، وَ خالَفَ دَواعِيَ الْهَوي، وَ جَعَلَ الإيمانَ عُدَّةَ مَعادِهِ، وَ التَّقْوي ذُخْرَهُ وَ زادَهُ / 6602.

6- Hidayet nuruyla nurlanan, nefsanî isteklerine karşı gelen, imanı kendisinin dönüş günü için hazırlayan ve takvayı azık edinen kurtulmuştur. /6602

7ـ كَيْفَ يَهْتَديِ الضَّليلُ مَعَ غَفْلَةِ الدَّليلِ ؟! / 6978.

7- Kılavuzdan gafil olan sapmış biri nasıl hidayet olur? /6978

8ـ كَيْفَ يَهْدي غَيْرَهُ مَنْ يُضِلُّ نَفْسَهُ ؟! / 6997.

8- Kendini saptıran başkasını nasıl hidayet edebilir? /6997

9ـ كَيْفَ يَسْتَطيعُ الْهُدي مَنْ يَغْلِبُهُ الهَوي ؟! / 7001.

9- Nefsanî isteği kendisine galip gelen nasıl hidayet eder. /7001

10ـ لِيَكُنْ شِعارُكَ الْهُدي / 7388.

10- Hidayet, şiarın olmalıdır. /7388

11ـ مَنِ اهْتَدي نَجا / 7736.

11- Hidayet olan kurtulmuştur. /7736

12ـ مَنِ اهْتَدي بِهُدي اللهِ أرْشَدَهُ / 8071.

12- Allah'ın hidayetini isteyene Allah yol gösterir. /8071

13ـ مَنْ اهْتَدي بِغَيْرِ هُدَي اللهِ سُبْحانَهُ ضَلَّ / 8176.

13- Allah'ın hidayetinin dışında hidayet isteyen sapar. /8176

14ـ مَنْ اهْتَدي بِهُدَي اللهِ فارَقَ الأضْدادَ / 8370.

14- Allah'ın hidayetiyle hidayet olan zıtlıklardan uzaklaşır. /8370

15ـ مَنِ يَطْلُبِ الْهِدايَةَ مِنْ غَيْرِ أهْلِها يَضِلُّ / 8501.

15- Kim ehli olmayan vesilesiyle hidayet olmak isterse sapar. /8501

16ـ مَنِ اسْتَهْدي الغاوِيَ عَمِيَ عَنْ نَهْجِ الهُدي / 8569.

16- Kim yolunu kaybedenden kılavuzluk isterse doğru yola karşı kör olur. /8569

17ـ هُدَي اللهِ أحْسَنُ الْهُدي /10010.

17- Allah'ın hidayeti en güzel hidayettir. /10010

18ـ لاضِلالَ مَعَ هُديً / 10540.

18- Hidayetle sapma birlikte olmaz. /10540

19ـ لادَليلَ أرْشَدُ مِنَ الْهُدي / 10647.

19- Hidayetten daha doğru kılavuz yoktur. /10647

20ـ لاهِدايَةَ لِمَنْ لا عِلْمَ لَهُ / 10785.

20- İlmi olmayanın hidayeti olmaz. /10785

HİKMET / İLİM

1ـ الحِكْمَةُ رَوْضَةُ العُقَلاءِ، وَنُزْهَةُ النّبَلاءِ/ 1715.

1- Hikmet akıl sahiplerinin bahçesi, soyluların dinlence yurdudur. /1715

2ـ الحِكْمَةُ لا تَحِلُّ قَلْبَ الْمُنافِقِ إلاّ وَهِيَ علَى ارْتِحالٍ/ 1922.

2- Hikmet münafığın kalbine girmez; (girse de) çıkar, kalmaz. /1922

3ـ الحِكْمَةُ ضالَّةُ كُلِّ مُؤْمِنٍ، فَخُذُوها وَلَوْ مِنْ أفْواهِ الْمُنافِقينَ/ 1829.

3- Hikmet her müminin (arayadurduğu) kaybıdır. Öyleyse onu münafıkların ağzında da olsa alın. /1829

4ـ الحِكْمَةُ شَجَرَةٌ تَنْبُتُ في الْقَلْبِ، وتُثْمِرُ عَلى اللِّسانِ/ 1992.

4- Hikmet kalpte büyüyen ağaçtır; meyvesi ise dilde yetişir. /1992

5ـ اسْتَشْعِرِ الحِكْمَةَ، وَتَجَلْبَبِ السَّكينَةَ، فَإنّها حِلْيَةُ الأبْرارِ/ 2324.

5- Hikmeti şiar, huzuru gömlek edin. Çünkü bu ikisi, iyilerin süsüdür. /2324

6ـ أوَّلُ الحِكْمَةِ تَرْكُ اللَّذّاتِ، وَآخِرُها مَقْتُ الفانِياتِ/ 3052.

6- Hikmetin başı lezzetleri terk etmek, sonu ise fani olan şeyleri düşman saymaktır. /3052

7ـ أفْضَلُ الحِكْمَةِ مَعْرِفَةُ الإنْسانِ نَفْسَهُ، وَ وُقُوفُهُ عِنْدَ قَدْرِهِ/ 3105.

7- En üstün hikmet, insanın kendini tanıması ve değerine göre davranmasıdır. /3105

8ـ الحِكْمَةُ تُرْشِدُ/ 5.

8- Hikmet, (insanı) ilerletir. /5

9ـ الحِكْمَةُ عِصْمَةٌ/ 12.

9- Hikmet, korunmuşluktur. /12

10ـ الحِكَمُ رِياضُ النُّبَلاءِ/ 992.

10- Hikmetler, soyluların bahçeleridir. /992

11ـ إذا ضَلَلْتَ عَنْ حِكْمَةِ اللهِ فَقِفْ عِنْدَ قُدْرَتِهِ، فإنّكَ إنْ فاتَكَ مِنْ حِكْمَتِهِ ما يَشْفيكَ فَلَنْ يَفُوتَكَ مِنْ قُدْرَتِهِ ما يَكْفيكَ/ 4086.

GERİ İNDEKS İLERİ