GERİ İNDEKS İLERİ

3- Bedeni sağlam olsa da hasetçi daima hastadır. /1963

4ـ الحَسُودُ أبَداً عَليلٌ/ 782.

4- Hasetçi daima hastadır. /782

5ـ الحَسُودُ لا يَبْرَءُ/ 884.

5- Hasetçi sıhhat bulmaz. /884

6ـ الحَسُودُ لا يَسُودُ/ 1017.

6- Hasetçiden efendi olmaz. /1017

7ـ الحَسُودُ غَضْبانٌ عَلى القَدَرِ/ 1270.

7- Hasetçi, kaderine de gazap eder. /1270

8ـ الحَسُودُ كَثيرُ الْحَسَراتِ، مُتَضاعِفُ السَّيِّئاتِ/ 1520.

8- Hasetçinin hasreti çok, günahları kat kattır. /1520

9ـ عِنْدَ تَظاهُرِ النِّعَمِ يَكْثُرُ الْحُسّادُ/ 6213.

9- Nimetler aşikâr olduğunda hasetçiler çoğalır. /6213

10ـ عَجِبْتُ لِغَفْلَةِ الحُسّادُ عَنْ سَلامَةِ الأجْسادِ/ 6262.

10- Hasetçilerin beden sağlığından gâfil olmalarına şaşarım! /6262

11ـ لَيْسَ لِحَسُودٍ خُلَّةٌ/ 7484.

11- Hasetçinin dostu yoktur. /7484

12ـ مَنْ كَثُرَ حَسَدُهُ، طالَ كَمَدُهُ/ 8427.

12- Hasedi artanın sıkıntısı uzar. /8427

13ـ ما أقَلَّ راحَةُ الْحَسُودِ/ 9479.

13- Ne de azdır hasetçinin huzuru! /9479

14ـ لا تَكُونُوا لِفَضْلِ اللهِ عَلَيْكُمْ حُسّاداً/ 10233.

14- Allah’ın fazlından dolayı birbirinize haset etmeyin. /10233

15ـ لا راحَةَ لِحَسُودٍ/ 10435.

15- Hasetçinin huzuru olmaz. /10435

16ـ لا يوجَدُ الْحَسُودُ مَسْرُوراً/ 10562.

16- Mutlu hasetçi bulunmaz. /10562

17ـ لا يَكُونُ المؤمنُ حَسُوداً/ 10565.

17- Mümin, hasetçi olmaz. /10565

18ـ لاعَيْشَ أنْكَدُ مِنْ عَيْشِ الحَسُودِ والحَقُودِ/ 10747.

18- Hasetçi ve kinci insanın hayatı kadar sıkıntılı bir hayat yoktur. /10747

19ـ لا يَرْضَى الحَسُودُ عَمَّنْ يحْسدُهُ إلاّ بِالموتِ، أو بِِزَوالِ النِّعمَةِ/ 10812.

19- Hasetçi, haset ettiği kimse ölmeden yahut, nimeti elinden gitmeden ondan razı olmaz. /10812

20ـ يَشْفيكَ مِنْ حاسِدِكَ أنّهُ يَغْتاظُ عِنْدَ سُروركَ/ 11030.

20- Sana haset eden sana şifa verir; sen mutlu olduğunda o öfkelenir. /11030

21ـ الحَسُودُ لا خُلَّةَ لَهُ/ 886.

21- Hasetçinin dostu olmaz. /886

22ـ الحَسُودُ لا شِفاءَ لَهُ/ 1005.

22- Hasetçinin şifası olmaz. /1005

23ـ الحاسِدُ يَرى أنّ زَوالَ النّعمةِ عَمَّنْ يَحْسُدُهُ نِعْمَةٌ عَلَيْهِ/ 1832.

23- Hasetçi, haset ettiği kimsenin nimetinin yitmesini kendine dönen nimet olarak görür. /1832

24ـ العَجَبُ لِغَفْلَةِ الحُسّادِ عَنْ سَلامةِ الأجْسادِ/ 1803.

24- Hasetçilerin, beden sağlığından gaflet etmeleri şaşılacak şeydir. /1803

25ـ الحاسِدُ يُظْهِرُ وُدَّهُ في أقْوالِهِ، ويُخْفي بُغْضَهُ في أفْعالِهِ، فَلَهُ اسْمُ الصَّديقِ، وصِفَةُ العَدُوِّ/ 2105.

25- Hasetçi, dostluğunu sözlerinde aşikâr eder, düşmanlığını davranışlarında gizler; adı dosttur ama sıfatı düşman. /2105

26ـ الحاسِدُ يَفْرَحُ بالشُّرورِ، ويغتَمُّ بالسّرُورِ/ 1474.

26- Hasetçi, kötü hallere sevinir, mutlu hallere üzülür. /1474

27ـ الحاسِدُ لا يَشْفيهِ إلاّ زَوالُ النّعْمَةِ/ 1478.

27- Hasetçi, (başkasının) nimeti yitmedikçe şifa bulmaz. /1478

HASTA

1ـ كَمْ دَنِفٍ نَجا وَصَحيحٍ هَوى/ 7233.

1- Nice hastalar vardır ki kurtulmuştur ve nice sağlıklı insanlar vardır ki telef olmuştur. /7233

HASTALIK

1ـ اَلْمَرضُ حَبْسُ البَدَنِ / 370.

1- Hastalık, bedenin hapsidir. /370

2ـ شَيْئانِ لايُؤْنَفُ مِنْهُما: اَلْمَرَضُ، وَ ذُوالْقَرابَةِ الْمُفْتَقِرِ / 5766.

2- İki şeyden utanç duyulmamalıdır: Hastalık ve fakir akraba. /5766

3ـ مَنْ كَتَمَ الأطِبّاءَ مَرَضَهُ خانَ بَدَنَهُ / 8545.

3- Hastalığını tabipten saklayan bedenine ihanet etmiştir. /8545

4ـ مَنْ كَتَمَ مَكْنُونَ دائِهِ عَجَزَ طَبيبُهُ عَنْ شِفائِهِ / 8612.

4- Tabip, içindeki hastalığı gizleyeni tedavi etmekten acizdir. /8612

5ـ اَلْمَرَضُ أحَدُ الْحَبْسَيْنِ / 1636.

5- Hastalık, iki zindandan biridir.[55] /1636

HASTALIKLAR

1ـ مِنْ صِحَّةِ الأجْسام تَوَلُّدُ الأسْقامِ/ 9269.

1- Hastalıkların doğması, cisimlerin/ bedenlerin sıhhatindendir (yani sağlıklı olduğuna güvenerek kendisine dikkat etmez). /9269

2ـ لا رَزِيَّةَ أعْظَمُ مِنْ دَوامِ سُقْمِ الجَسَدِ/ 10726.

2- Daimî beden hastalığından daha büyük musibet yoktur. /10726

3ـ لَيْسَ لِلأَجْسامِ نَجاةٌ مِنَ الأسْقَامِ/ 7459.

3- Bedenler hiçbir zaman hastalıklardan kurtulamaz. /7459

HATA

1ـ كَثْرَةُ الخَطاءِ يُنْذِرُ بِوُفُورِ الجَهلِ/ 7092.

1- Hatanın çokluğu kara cahilliğin habercisidir. /7092

HATIRALAR

1ـ لِقاحُ الخَواطِرِ المُذاكَرَةُ/ 7624.

1- Hatıraların perçinleşmesi, karşılıklı yâd etmekle olur. /7624

HAYÂ / UTANÇ

1ـ الحياءُ مِنَ اللهِ سُبحانهُ تَقيَ عَذابَ النّارِ/ 2122.

1- Allah’tan hayâ etmek, insanı cehennem azabından korur. /2122

2ـ أحياكُمْ أحْلَمُكُمْ/ 2833.

2- En hayâlı olanınız, en sabırlı olanınızdır. /2839

3ـ أحْسَنُ مَلابِسِ الدّينِ الحَياءُ/ 2997.

3- Dinin en güzel elbisesi hayâdır. /2997

4ـ أفْضَلُ الحياءِ اسْتِحْياؤُكَ مِنَ اللهِ/ 3112.

4- En güzel hayâ, Allah’tan utanmadır. /3112

5ـ أحسنُ الحياءِ اسْتِحْياؤكَ مِنْ نَفْسِكَ/ 3114.

5- En güzel hayâ, kendinden utanmandır. /3114

6ـ إنَّ الحياءَ والعِفَّةَ مِنْ خَلائقِ الإيمانِ، وإنَّهُما لَسَجِيَّةُ الأحْرارِ، وشيمَةُ الأبْرارِ/ 3605.

6- Hayâ ve iffet imanın hasletlerindendir; bu ikisi hür ve hayırsever insanların özelliğidir. /3605

7ـ الحياءُ جميلٌ/ 125.

7- Hayâ etmek güzeldir. /125

8ـ الحياءُ مَحْرَمَةٌ/ 139.

8- Hayâ etmek insanı günah ve kötü işlerden alıkoyur. /139

9ـ الحياءُ يَمْنَعُ الرِّزْقَ/ 274.

9- (Ahmakça) hayâ rızka mani olur. /274

10ـ الحياءُ مِفْتاحُ (كُلِّ) الخيرِ/ 340.

10- Hayâ, her hayrın anahtarıdır. /340

11ـ الحياءُ مَقْرونٌ بالحِرْمانِ/ 350.

11- Hayâ her zaman mahrumiyetlik ile beraberdir. /350

12ـ الحياءُ غَضُّ الطَّرْفِ/ 462.

12- Hayâ, gözü yummaktır. /462

13ـ الحياءُ تَمامُ الكَرَمِ/ 469.

13- Hayâ yüce makamın tümüdür. /469

14ـ الحياءُ قَرينُ العَفافِ/ 571.

14- Hayâ iffetin eşidir. /571

15ـ الحياءُ خُلقٌ جَميلٌ/ 838.

15- Hayâ etmek güzel huydur. /838

16ـ الحياءُ خُلقٌ مَرضيٌّ/ 1035.

16- Hayâ beğenilmiş mizaçtır. /1035

17ـ الحياءُ تَمامُ الكَرَمِ، وأحْسَنُ الشِّيَمِ/ 1049.

17- Hayâ keremin tümü ve sıfatların en güzelidir. /1049

18ـ الحياءُ يَصُدُّ عَنْ فِعْلِ القَبيحِ/ 1393.

18- Hayâ, insanı kötü işlerden alıkoyur. /1393

19ـ الحياءُ مِنَ اللهِ يَمْحُو كَثيراً مِنَ الخطايَا/ 1548.

19- Allah’tan haya etmek, birçok günahı siler. /1548

20ـ تَسَرْبَلِ الحياءَ، وَادَّرَعِ الوَفاءَ، واحْفَظِ الإخاءَ، وأقْلِلْ مُحادَثَةَ النِّساءِ يَكْمُلْ لَكَ السَّناءُ/ 4536.

20- Hayâ elbisesini giyin, vefalı olmayı zırh yap, kardeşliği koru, kadınlarla sohbetini azalt, böylelikle yücelik senin için kamil olur. /4536

21ـ ثَمَرَةُ الحياءِ العِفَّةُ/ 4612.

21- Hayânın meyvesi iffettir. /4612

22ـ ثَلاثٌ لا يُسْتَحْيى مِنْهُنَّ: خِدْمَةُ الرَّجُلِ ضَيْفَهُ، وقِيامُهُ عَنْ مَجْلِسِهِ لأبيهِ ومعَلِّمِهِ، وطَلَبُ الحقِّ وإنْ قَلَّ/ 4666.

22- İnsanın üç şeyden utanmaması gerekir: Misafire hizmet etmek, baba ve öğretmen için ayağa kalkmak, az da olsa hakkını istemek. /4666

23ـ حَياءُ الرَّجُلِ مِنْ نَفْسِهِ ثَمَرَةُ الإيمانِ/ 4944.

23- İnsanın kendinden utanması, imanın meyvesidir. /4944

24ـ سَبَبُ العِفَّةِ الحياءُ/ 5527.

24- İffet, hayâ etmeyi gerektirir. /5527

25ـ عَلَيْكَ بِالحياءِ فإنّهُ عُنوانُ النُّبْلِ/ 6082.

25- Hayâlı ol; çünkü hayâ, asilliğin alametidir. /6082

26ـ غايَةُ الحياءِ أنْ يَسْتَحْيِيَ الْمَرْءُ مِنْ نَفْسِهِ/ 6369.

26- Hayânın gayesi insanın kendinden utanmasıdır. /6369

27ـ قُرِنَ الْحَياءُ بالحِرْمانِ/ 6714.

27- Hayâ, mahrumiyet ile iç içedir. /6714

28ـ كَثْرَةُ حَياءِ الرَّجُلِ دَليلُ إيمانهِ/ 7097.

28- İnsanın çok hayâlı olması imanının delilidir. /7097

29ـ مَنِ اسْتَحْيا حُرِمَ/ 7678.

29- Hayâ eden mahrum kalır. /7678

30ـ مَنْ لا حَياءَ لَهُ فَلا خَيْرَ فيهِ/ 8275.

30- Hayâsı olmayanın hayrı yoktur. /8275

31ـ مَنْ قَلَّ حَياؤهُ قَلَّ وَرَعُهُ/ 8300.

31- Hayâsı az olanın dindarlığı azalır. /8300

32ـ مَنْ كَساهُ الحياءُ ثَوْبَهُ خَفِيَ عَنِ النَّاسِ عَيْبُهُ/ 8516.

32- Hayâ elbisesini giydirdiği kimsenin ayıpları halktan gizli kalır. /8516

33ـ مَنْ لَمْ يَتَّقِ وُجُوهَ الرِّجالِ لَمْ يَتَّقِ اللهَ سُبحانَهُ/ 9080.

33- Halkın gözü önünde günah işlemekten utanmayan Allah’tan (hiç) utanmaz. /9081

34ـ مَنْ لَمْ يَسْتَحْيِ مِنَ النّاسِ لَمْ يَسْتَحْيِ مِنَ اللهِ سُبْحانَهُ/ 9081.

34- Halktan utanmayan Allah’tan da utanmaz. /9081

35ـ ما لا يَنْبَغي أنْ تَفْعَلَهُ في الْجَهرِ فَلا تَفْعَلْهُ في السِّرِّ/ 6939.

35- Aşikârda yapmanın doğru olmadığı işi gizlide de yapma. /9636

36ـ نِعْمَ قَرينُ السَّخاءِ الْحَياءُ/ 9900.

36- Hayâ, cömertliğin ne de güzel dostudur. /9900

37ـ نِعْمَ قَرينُ الإيمانِ الحياءُ/ 9932.

37- Hayâ, imanın ne de güzel dostudur. /9932

38ـ لا شيمَةَ كَالحياءِ/ 10488.

38- Hayâ gibi güzel huy yoktur. /10488

HAYASIZ/HAYASIZLIK

1ـ إيّاكَ وَالقِحَةَ، فَإنَّها تَحْدُوكَ عَلي رُكُوبِ القَبائِحِ، وَالتَّهَجُّمِ عَلي السَّيِّئاتِ / 2718.

1- Hayâsızlıktan sakın! Zira o, seni kötülüklere bindirir ve günah işlemeye sürükler. /2718

2ـ اَلْقِحَةُ عُنْوانُ الشَّرِّ / 341.

2- Hayâsızlık, şerrin alametidir. /341

3ـ رَأسُ كُلِّ شَرٍّ اَلْقِحَةُ / 5331.

3- Her kötülüğün başı hayâsızlıktır. /5331

HAYIR / İYİLİK

1ـ اَلْخَيْرُ لا يَفْنى/ 917.

1- Hayır tükenmez. /917

2ـ اَلْخَيْرُ أسْهَلُ مِنْ فِعلِ الشَّرِّ/ 1199.

2- Hayır işlemek, kötülük yapmaktan daha kolaydır. /1199

3ـ آفَةُ الْخَيْرِ قَرينُ السُّوءِ/ 3971.

3- Hayrın âfeti kötü arkadaştır. /3971

4ـ إذا عَقَدْتُمْ عَلى عَزائِمِ خَيْرٍ فَامْضُوها/ 4016.

4- İyilik yapmaya karar verdiğiniz zaman onu yerine getirin. /4016

5ـ إذا رَأيْتُمْ الخَيْرَ فَخُذُوا بهِ/ 4023.

5- Hayrı gördüğünüz zaman yakalayın onu. /4023

6ـ ثَلاثٌ هُنَّ جِماعُ الْخَيرِ: إسْداءُ النِّعَمِ، وَرِعَايَةُ الذِّمَمِ، وصِلَةُ الرَّحِمِ/ 4675.

6- Üç şey hayrın toplayıcısıdır: Nimetleri ihsan etmek, ahitleri gözetmek ve sıla-ı rahimde bulunmak. /4675

7ـ جِماعُ الْخَيرِ في العَمَلِ بِما يَبْقى، وَالاسْتِهانَةِ بِما يَفنى/ 4735.

7- Hayrı toplamak, kalıcı şeyleri yapmak ve fani olup giden şeyleri hafife almakladır. /4735

8ـ أصلِحِ الْمُسيئَ بِحُسْنِ فِعالِكَ وَدُلَّ عَلَى الخَيْرِ بِجَميلِ مَقالِكَ/ 2304.

8- Günahkârı, işlerinin güzelliğiyle düzelt, sözünün güzelliğiyle de hayır işe sevk et. /2304

9ـ اِفْعَلِ الخَيرَ وَلا تُحَقِّرْ مِنْهُ شَيْئاً، فَإنَّ قَليلَهُ كَثيرٌ وَفاعِلَهُ مَحبُورٌ/ 2326.

9- Hayır yap ve ondan bir şeyi azımsayıp küçük sayma; zira onun azı çok, yapanı ise mesuttur. /2326

10ـ أكثِرْ سُرُورَكَ على ما قَدَّمْتَ مِنَ الخَيرِ، وَحُزْنَكَ على ما فاتَ مِنْهُ/ 2345.

10- Sevincini, yaptığın hayırlı işten dolayı, hüznünü ise onun elinden çıkıp kaçmasından dolayı artır. /2345

11ـ أعْجَلُ الخَيْرِ ثَواباً البِرُّ/ 2926.

11- Sevap bakımından hayrın en acil olanı iyiliktir. /2926

12ـ إنَّ ما تُقَدِّمُ مِنْ خَيْرٍ يَكُنْ لَكَ ذُخْرُهُ، وما تُؤَخِّرُهُ يَكُنْ لِغَيْرِكَ خَيْرُهُ/ 3504.

12- Şüphesiz ileriye gönderdiğin hayır, senin için; erteleyip geciktirdiğin şeyin hayrı ise başkası için azık olur. /3504

13ـ إنَّ أفْضَلَ الخَيْرِ صَدَقَةُ السِّرِّ، وبِرُّ الوالِدَيْنِ، وَصِلَةُ الرَّحِمِ/ 3550.

13- Şüphesiz hayrın en üstünü gizli sadaka, anne-babaya iyilik ve akraba bağını koruyup gözetmektir. /3550

14ـ اِفْعَلِ الْخَيْرَ، وَلا تَفْعَلِ الشَّرَّ، فَخَيْرٌ مِنَ الخَيْرِ مَنْ يَفْعَلُهُ، وَشَرٌ مِنَ الشَّرِّ مَنْ يَأتيهِ بِفِعْلِهِ/ 2418.

14- İyilik yap, kötülük yapma! İyilikten daha hayırlı olanı, onu yapan kimsedir; kötülükten daha kötü olanı ise kötülüğü yapan kimsedir. /2418

15ـ اِفْعَلُوا الخَيْرِ مَا اسْتَطَعْتُمْ، فَخَيْرٌ مِنَ الخَيرِ فاعِلُهُ/ 2532.

15- Elinizden geldiği kadar iyilik yapın; (zira) iyilikten daha iyi olanı, onu yapan kimsedir. /2532

16ـ ألا إنَّ أبْصَرَ الأبْصارِ، مَنْ نَفَذَ فِي الخَيْرِ طَرْفُهُ/ 2757.

16- Bilin ki şüphesiz gözlerin en keskini, bakışı hayırda nüfuz eden kimsenin gözüdür. /2757

17ـ جِماعُ الخَيْرِ فِي المُشاوَرَةِ، وَالأخْذِ بِقَولِ النَّصيحِ/ 4769.

17- Hayrı toplamak; meşveret etmek ve nasihat edenin sözünü yapmakla olur. /4769

18ـ جِماعُ الخَيْرِ فِي المُوالاةِ فِي اللهِ، وَالمُعاداةِ فِي اللهِ، وَالمَحَبَّةِ فِي اللهِ، وَالبُغْضِ فِي اللهِ/ 4781.

18- Allah yolunda dostluk etmek, Allah yolunda düşmanlık etmek, Allah yolunda muhabbet etmek ve Allah yolunda düşmanlık etmek hayrı toplamaktır. /4781

19ـ جِماعُ الخَير في أعمال البِرِّ/ 4796.

19- Hayrı toplamak, iyi amellerdedir. /4796

20ـ رُبَّ خَيْرٍ وافاكَ مِنْ حَيْثُ لا تَرْقَبُهُ/ 5363.

20- Nice hayırlar vardır ki hiç beklemediğin yerden gelir, sana ulaşır. //5363

21ـ مَنْ لَبِسَ الخَيْرَ تَعَرّى مِنَ الشَّرِّ/ 8085.

21- Hayır elbisesi giyen şer elbisesinden yoksun olur. /8085

22ـ مَنْ فَعَلَ الخَيْرَ  فَبِنَفْسِهِ بَدَأ/ 8177.

22- İyilik yapan (gerçekten önce) kendisinden başlamıştır. /8177

23ـ مَنْ زَرَعَ خَيْراً حَصَدَ أجْراً/ 8337.

23- Hayır eken ödül biçer. /8337

24ـ مَنْ لَمْ يَعْرِفِ الْخَيْرَ مِنَ الشَّرِّ فَهُوَ مِنَ البَهائِمِ/ 8755.

24- Hayrı şerden ayırt edemeyen (gerçekte) dört ayaklı hayvanlardandır. /8755

25ـ مَنْ لَمْ يَعْرِفْ مَنْفِعَةَ الخَيرِ لَمْ يَقْدِرْ عَلَى العَملِ بِهِ/ 9009.

25- Hayrın yararını bilmeyenin onu yapmaya gücü yetmez. /9009

26ـ مَنْ قَدَّمَ خَيْراً وَجَدَهُ/ 9214.

26- Hayrı, ilerisi için gönderen, onu bulur. /9214

27ـ مَنْ قَصَّرَ عَنْ فِعْلِ الخَيْرِ خَسِرَ وَنَدِمَ/ 9229.

27- Hayır iş yapmayı ihmal eden hüsrana uğrar, pişman olur. /9229

28ـ مِنْ أماراتِ الخَيْرِ الكَفُّ عَنِ الأذى/ 9330.

28- Eziyetin önünü almak, hayrın belirtilerindendir. /9330

29ـ ما خَيْرٌ بَعْدَهُ النّارُ بِخَيْرٍ/ 9496.

29- Sonrası ateş olan bir hayır, hayır değildir. /9496

30ـ لا تَعُدَّنَّ شَرّاً ما أدْرَكْتَ بِهِ خَيْراً/ 10185.

30- Varlığıyla hayra ulaşacağın şeyi asla şer sayma. /10185

31ـ لا تَعْمَلْ شَيْئاً مِنَ الخَيرِ رِياءً، وَلا تَتْرُكْهُ حَياءً/ 10254.

31- Hayırdan yana hiçbir şeyi riya olarak yapmayın ve onu hayâ yüzünden de terk etmeyin. /10254

32ـ لا يَقُولَنَّ أحَدُكُمْ إنَّ أحَداً أولى بِفِعْلِ الخَيْرِ مِنّي فَيَكونَ وَاللهِ كَذلِكَ، إنَّ لِلْخَيرِ وَالشَّرِّ أهْلاً فَمَهْما تَرَكْتُمُوهُ كَفاكُمُوهُ أهْلُهُ/ 10391.

32- Asla içinizden biri "Başkası iyilik yapmaya benden daha layıktır" demesin. Aksi takdirde Allah'a and olsun ki öyle olur. Şüphesiz iyiliğin de kötülüğün de ehli vardır; onu terk ettiğiniz zaman onun ehli onu yaparak sizin yerinize geçer. /10391

33ـ ما قَدَّمْتَهُ مِنْ خَيرٍ فَعِندَ مَنْ لا يَبْخَسُ الثَّوابَ، وَمَا ارْتَكَبْتَهُ مِنْ شَرٍّ فَعِندَ مَنْ لا يُعْجِزُهُ العِقابُ/ 9705.

33- İleriye gönderdiğin hayır, sevabı azaltmayan kimsenin (Allah'ın) katında, mürtekip olduğun kötülük ise azâbın kendisini aciz kılmayacak kimsenin yanındadır. /9705

34ـ مِلاكُ الْخَيْرِ مُبادَرَتُهُ/ 9718.

34- Hayrın ölçüsü, onda (herkesten) öne geçmektir. /9718

35ـ مِلاكُ كُلِّ خَيْرٍ طاعَةُ اللهِ سُبْحانَهُ/ 9731.

35- Her hayrın ölçüsü, Allah'a itaat etmektir. /9731

36ـ مِفْتاحُ الخَيْرِ التَّبَرّي مِنَ الشَّرِّ/ 9808.

36- Hayrın anahtarı, şerden uzaklaşmaktır. /9808

37ـ شَرٌّ لا يَدُومُ خَيْرٌ مِن خَيْرٍ لا يَدُومُ/ 5700.

37- Sürekli olmayan şer, sürekli olmayan hayırdan daha hayırlıdır. /5700

38ـ طالِبُ الخَيْرِ بِعَمَلِ الشَّرِّ فاسِدُ العَقْلِ وَالحِسِّ/ 5996.

38- Kötü amelle hayrı istemek aklı ve hissi bozar. /5996

39ـ ظَفَرَ بِالخَيْرِ مَنْ طَلَبَهُ/ 6046.

39- Hayrı isteyen ona ulaşmış demektir. /6046

40ـ عَزيمَةُ الخَيرِ تُطفِئُ نارَ الشَّرِّ/ 6308.

40- Hayrı dilemek kötülük ateşini söndürür. /6308

41ـ غارِسُ شَجَرةِ الخَيْرِ تَجْتَنيها أحْلى ثَمَرَةٍ/ 6442.

41- Hayır ağacını eken ondan en tatlı meyveyi alır. /6442

42ـ لَنْ تَتَحَقَّقَ الخَيرَ حتّى تَتَبَرَّأ مِنَ الشَّرِّ/ 7428.

42- Kötülükten nefret etmedikçe asla iyiliği gerçekleştiremezsin. /7428

43ـ لَيْسَ بِخَيرٍ مِنَ الخَيرِ إلاَّ ثَوابُهُ/ 7487.

43- Ancak hayrın sevabı hayırdan daha hayırlıdır. /7487

44ـ لَيْسَ الخَيْرُ أن يَكْثُرَ مالُكَ وَوَلَدُكَ، إنَّما الخَيْرُ أنْ يَكْثُرَ عِلْمُكَ، وَيَعْظُمَ حِلْمُكَ/ 7497.

44- Hayır, malının ve evladının çoğalması demek değildir. Hayır, ancak ilmin çoğalması ve sabrın büyük olmasıdır. /7497

45ـ مَنْ قَدَّمَ الخَيرَ غَنِمَ/ 7901.

45- Hayrı ileriye (ahirete) gönderen, büyük bir menfaat elde etmiştir. /7901

46ـ فاعِلُ الخَيْرِ خَيْرٌ مِنْهُ/ 6528.

46- Hayrı yapan ondan daha hayırlıdır. /6528

47ـ فِعْلُ الخَيْرِ ذَخيرَةٌ باقِيَةٌ، وَثَمَرَةٌ زَاكِيَةٌ/ 6545.

47- Hayır iş, kalıcı hazine ve temiz meyvedir. /6545

48ـ قَدِّمُوا خَيراً تَغْنَمُوا، وَأخْلِصُوا أعْمالَكُمْ تَسْعَدُوا/ 6779.

48- Hayrı ileriye gönderin ki yararlı ve kazançlı çıkasınız; amellerinizi halis kılın ki saadete eresiniz. /6779

49ـ لأن تَكُونَ تابِعاً لِلخَيْرِ خَيرٌ لَكَ مِنْ أنْ تَكُونَ مَتْبُوعاً فِي الشَّرِّ/ 7361.

49- Muhakkak ki hayra tâbi olman, şerde öncü olmandan sana daha hayırlıdır. /7361

50ـ لَنْ يُجْزى جَزاءَ الْخَيْرِ إلاَّ فاعِلُهُ/ 7406.

50- Hayrın karşılığı, ancak ve ancak onu yapana verilir. /7406

51ـ أرْبَعٌ مَنْ اُعْطِيَهُنَّ فَقَدْ اُعْطِيَ خَيْرَ الدُّنيا وَالآخِرَةِ: صِدْقُ حَديثٍ، وَأداءَ أمانَةٍ، وَعِفَّةُ بَطْنٍ، وَحُسْنُ خُلقٍ/ 2142.

51- Dört şey kime verilirse şüphesiz dünya ve ahiret hayrı ona verilmiştir: Doğru sözlülük, emaneti (sahibine) vermek, karnı (haramlardan) korumak ve güzel ahlak. /2142

52ـ ثَلاثٌ مَنْ كُنَّ فيهِ فَقَدْ رُزِقَ خَيْرَ الدُّنْيا وَالآخِرَةِ: هُنَّ الرِّضا بِالقَضاءِ، وَالصَّبْرُ عَلَى البَلاءِ، وَالشُّكْرُ فِي الرَّخاءِ/ 4670.

52- Üç şey kimde olursa şüphesiz dünya ve ahiret hayrıyla rızıklandırılmış sayılır: Kazaya razı olmak, belada sabretmek ve rahatlıkta şükretmek. /4670

HAYIRLI İNSANLAR

1ـ سُنَّةُ الأخْيارِ لِينُ الكَلامِ، وَإفْشاءُ السَّلامِ/ 5565.

1- Hayırlı insanların yolu, yumuşak söz söylemek ve selamı açığa vurmaktır. /5565

HAYRA YORMAK

1ـ تَفَأَّلْ بِالخَيْرِ تُنْجِحْ / 4466.

1- Hayra yor, kurtul. /4466

HAYRI DİLEMEK / İSTİHARE[56]

1ـ اِسْتَخِرْ وَلا تَتَخَيَّرْ، فَكَمْ مَنْ تَخَيَّرَ أمْرا كانَ هَلاكُهُ فِيهِ/ 2346.

1- (Allah'tan) hayrı dile ve kendin seçme; zira (insanlardan) niceleri var ki bir iş seçerler (ama) ölümleri de ondan olur. /2346

2ـ إذا أمْضَيْتَ فَاسْتَخِرْ/ 3988.

2- Bir işi yapmaya karar verdiğin zaman (Allah'tan) hayrı dile. /3988

3ـ مَا نَدِمَ مَنِ اسْتَخارَ/ 9453.

3- (Allah'tan) hayrı dileyen pişman olmaz. /9453

HAYVANLAR

1ـ إنّ البَهائمَ هَمُّها بُطونُها/ 3421.

1- Dört ayaklı hayvanların dertleri karınlarıdır. /4312

2ـ إنّ السِّباعَ هَمُّها العُدوانُ عَلى غَيْرِها/ 3414.

2- Yırtıcı hayvanların derdi başkalarına düşmanlık etmektir. /3414

HIZIRLIK / HAZIRLANMAK

1ـ خَيْرُ الاِسْتِعْدادِ ما أُصْلِحَ بِهِ المَعادُ /5010.

1- Mead’ın ıslahı için yapılan hazırlık en iyi hazırlıktır. /5010

2ـ تَخَفَّفُوا فَإنَّ الغايَةَ أمامَكُمْ, وَالسّاعَةَ مِنْ وَرائِكُمْ تَحْدُوكُمْ /4515.

2- Hafifleyin, çünkü işin sonu önünüzdedir, sizi sürükleyecek kıyametse arkanızdan gelmektedir. /4515

3ـ تَخَفَّفُوا تَلْحَقُوا , فَإنَّما يُنْتَظَرُ بِأوَّلِكُمْ آخِرُكُمْ /4516.

3- Kendinizi hafifletin, (iyilere) katılın. Gerçekten de (kıyametin için) ilkleriniz sonuncularınızı beklemektedir. /4516

4ـ تَيَسَّرْ لِسَفَرِكَ , وَشِمْ بَرْقَ النَّجاةِ , وَ ارْحَلْ مَطاياَ التَّشْمير /4519.

4- Yolculuk için hazırlanın! Doğruluk ışığına bak, ciddiyet develerine bin. /4519

5ـ ثُوبُوا (تُوبُوا) مِنَ الغَفْلَةِ , وَتَنَبَّهُوا مِنَ الرَّقْدَةِ , وَتَأهَّبُوا لِلنُّقْلَةِ , وَتَزَوَّدُوا لِلرِّحْلَةِ /4697.

5- Gafletten dönün! Uykudan uyanıp yerinizi değiştirmeye hazır olun, gitmeniz ve gitmek istediğiniz yer için azık alın. /4697

6ـ مَنِ اسْتَعَدَّ لِسَفَرِهِ قَرَّ عَيْناً بِحَضَرِهِ /9211.

6- Yolculuğa hazır olan kimse, konaklayacağı yerde mutlu olur. /9211

7ـ اِرْتَدْ لِنَفْسِكَ قَبْلَ يَوْمِ نُزُولِكَ وَ وَطِّ المَنْزِلَ قَبْلَ حُلُولِكَ /2371.

7- Kendin için gitmeden önce menzil seç, varmadan önce mekânını hazırla. /2371

HAZİNE / BİRİKİM

1ـ أفْضَلُ الذُّخْرِ الصَّنايِعُ/ 2902.

1- En üstün hazine ameldir. /2902

2ـ أفْضَلُ الذَّخائِرِ حُسْنُ الصَّنايِعِ/ 2945.

2- Hazinelerin en üstünü güzel ameldir. /2945

3ـ أفْضَلُ الذَّخائِرِ عِلْمٌ يُعْمَلُ بِهِ، وَمَعْرُوفٌ لا يُمَنُّ بِهِ/ 3312.

3- Hazinelerin en üstünü amel edilen ilim ve minnet konulmayan iyiliktir. /3312

HEDEFE ULAŞAN / HİDAYETE EREN / HATAKÂR

1ـ المُصيبُ واجِدٌ، اَلمُخْطِئُ فاقِدٌ/ 90.

1- Hidayet arayan, hedefi için (çalışan) ona ulaşır. Hatakâr  yolunu kaybeder sapıtır. /90

2ـ اَلإصابَةُ سَلامَةٌ، اَلخَطاءُ مَلامَةٌ، اَلعَجَلُ نَدامَةٌ/ 95.

2- Doğru yola/hidayete ulaşmaya çalışmak esenlik ve kurtuluştur. Yanlış yolda gitmek ve acele etmek kınanmaya sebep olur. /65

3ـ ما كُلُّ رامٍ يُصيبُ/ 9461.

3- Her ok atanın hedefi (on ikiden) vuracağı diye bir şey yoktur. /9461

HEDİYE

1ـ اَلْهَدِيَّةُ تَجْلِبُ الْمَحَبَّةَ / 316.

1- Hediye, dostluğa neden olur. /316

2ـ مَا اسْتُعْطِفَ السُّلْطانُ، وَلاَ اسْتُسِلَّ سَخيمَةُ ‌الغَضْبانِ، وَلاَ اسْتُميلَ الْمَهْجُورُ، وَلاَ اسْتُنْجِحَتْ صِعابُ الأُمُورِ، وَلاَ اسْتُدْفِعَتِ الشُّرُورُ بِمِثْلِ الْهَدِيَّةِ / 9696.

GERİ İNDEKS İLERİ