GERİ İNDEKS İLERİ

Bu bakışlar, erkeklerin şehvete kapıldıklarını gösteren bakışlardır; (baktıkça) şehveti coşturur. İçinizden biri hoşuna giden bir kadın gördüğünde hemen gidip kendi hanımına yaklaşsın. Zira o da kadındır, bu da. /3635

4ـ إنَّما البَصيرُ مَنْ سَمِعَ فَفَكَّرَ، وَنَظَرَ فَأبْصَرَ، وَانْتَفَعَ بِالْعِبَرِ/ 3891.

4- Basiret sahibi, duyduğunda düşünen; baktığında (hakikatleri) gören ve ibretlerden öğüt alan kimsedir. /3891

5ـ بِالاسْتِبْصارِ يَحْصُلُ الاعْتِبارُ/ 4351.

5- İtibar basiretli olmakla kazanılır. /4351

6ـ ذَهابُ البَصَرِ خَيْرٌ مِنْ عَمى البَصيرَةِ/ 5182.

6- Gözün körlüğü, basiret körlüğünden daha iyidir. /5182

7ـ ذَهابُ النَّظرِ خَيرٌ مِنَ النّظَرِ إلى ما يُوجِبُ الفِتْنَةَ/ 5183.

7- Gözün körlüğü, fitneye sebep olan bakıştan daha iyidir. /5183

8ـ رُبّما أخْطَأَ البَصيرُ رُشْدَهُ/ 5368.

8- Bazen basiretli insan da doğru yolu bulmada hataya düşer. /5368

9ـ فَقْدُ البَصَرِ أهْوَنُ مِنْ فِقْدانِ البَصيرَةِ/ 6536.

9- Gözü kaybetmek, basireti kaybetmekten daha iyidir. /6536

10ـ فاقِدُ البَصَرِ فاسِدُ النَّظَرِ/ 6548.

10- Basireti olmayanın görüşü bozuk olur. /6548

11ـ قَدِ انْجابَتِ السَّرائرُ لأهْلِ البَصائرِ/ 6676.

11- Muhakkak ki sırlar, basiret sahipleri için açıklanmıştır. /6676

12ـ لَقَدْ بُصِّرْتُم إنْ أبْصَرْتُم، وَأُسْمِعْتُم إنْ سَمِعْتُم، وَهَدَيْتُم إنِ اهْتَدَيْتُم/ 7346.

12- Şüphesiz, görmek isterseniz, görürsünüz; duymak isterseniz, duyarsınız; hidayet olmak isterseniz, hidayet olursunuz. /7346

13ـ مَنْ تَبَصَّرَ في الفِطْنَةِ ثَبَتَتْ لَهُ الحِكْمَةُ وَعَرِفَ العِبْرَةَ/ 8849.

13- Zekâda basiretli olan kimsenin hikmeti sabit olur ve neden ders alacağını bilir. /8849

14ـ نَظَرُ البَصَرِ لا يُجْدي إذا عَمِيَتِ البَصيرَةُ/ 9972.

14- Basiret körleştiğinde gözün görmesi dahi fayda etmez. /9972

15ـ لا بَصيرَة لِمَنْ لا فِكْرَ لَهُ/ 10774.

15- Düşüncesi olmayanın basireti de olmaz. /10774

16ـ اللّحْظُ رائدُ الفِتَنِ/ 1047.

16- Bir anlık bakış fitnelerin öncüsüdür. /1047

17ـ رُبَّ صَبابةٍ غُرِسَتْ مِنْ لَحْظَةٍ/ 5314.

17- Nice aşklar var ki (tohumu) bir anlık bakışta ekilir. /5314

18ـ عَمى البَصَرِ خَيْرٌ مِنْ كَثيرٍ مِنَ النَّظَرِ/ 6307.

18- Gözün körlüğü, birçok bakıştan daha iyidir. /6307

19ـ كَمْ مِنْ صَبابَةِ اكْتُسِبَتْ مِنْ لَحْظَةٍ/ 6939.

19- Nice aşklar var ki bir anlık bakışla elde edilmiştir. /6939

20ـ كَمْ مِنْ نظرَةٍ جَلبَتْ حَسْرَةً/ 6941.

20- Nice bakışlar hasreti de beraberinde getirir. /6941

21ـ لَحْظُ الإنسانِ رائِدُ قَلْبِهِ/ 7626.

21- İnsanın bir anlık bakışı kalbin öncüsüdür. /7626

22ـ مَنْ أطْلَقَ طَرْفَهُ كَثُرَ أسَفُهُ/ 7949.

22- Bakışına salık verenin üzüntüsü çok olur. /7949

23ـ لَيْسَ الرُّؤيَةُ مَعَ الأبْصارِ، قَدْ تَكْذِبُ الأبْصارُ أهْلَها/ 7493.

23- Görmek yalnız gözle olmaz; görünenler, görenleri aldatabilir. /7493

BASİRETLİ

1ـ الحازِمُ مَنْ لا يَشْغَلُهُ النّعْمَةُ عَنِ العَمَلِ لِلْعاقِبَةِ/ 1878.

1- Basiretli, nimet peşinde koşmanın ahiret için yaptığı amelleri engellemediği kimsedir. /1878

2ـ الحازِمُ مَنْ جادَ بما في يَدِهِ، وَلَم يُؤخِّرْ عَمَلَ يَوْمِهِ اِلى غَدِهِ/ 1921.

2- Basiretli, elinde olanı bağışlayan ve bugünün işini yarına bırakmayan kimsedir. /1921

3ـ الحازِمُ مَنْ لَمْ يَشْغَلْهُ غُرُورُ دُنْياهُ عَنِ العَمَلِ لأخْراهُ/ 1985.

3- Basiretli, dünyanın dalaverelerinin ahiret için çalışmaktan alıkoymadığı kimsedir. /1985

4ـ الحازِمُ مَنْ دارى زَمانَهُ/ 1592.

4- Basiretli, içinde bulunduğu dönemde (herkesle) iyi geçinen kimsedir. /1592

5ـ الحازِمُ مَنْ حَنَّكَتْهُ التَّجارِبُ، وَهَذَّبَتْهُ النَّوائبُ/ 2028.

5- Basiretli, tecrübelerin pişirdiği ve belaların yetiştirdiği kimsedir. /2028

6ـ الحازِمُ مَنْ شَكَرَ النِّعْمَةَ مُقْبِلَةً، وَصَبَرَ عَنْها، وسَلاها مُوَلّيَةً مُدْبِرَةً/ 2114.

6- Basiretli, nimet yüzünü ona döndüğünde şükreden, sırt çevirdiğinde ise sabredip unutan kimsedir. /2114

7ـ الحازِمُ مَنْ يُؤَخِّرُ العُقوبَةَ في سُلطانِ الغَضَبِ، ويُعَجِّلُ مُكافاةَ الإحْسانِ اغْتِناماً لِفُرْصَةِ الإمْكانِ/ 2179.

7- Basiretli, öfkesi şiddetlendiğinde cezalandırmayı geciktiren ve varlıklı hâlini fırsat bilip iyiliği mükâfatlandırmada acele eden kimsedir. /2179

8ـ أحْزَمُكُمْ أزْهَدُكُمْ/ 2833.

8- En basiretliniz, en zahit olanınızdır. /2833

9ـ أحْزَمُ النّاسِ مَنِ اسْتهانَ بأمْرِ دُنْياهُ/ 3092.

9- Halkın en basiretlisi, dünyevî işlerini aşağılık sayan kimsedir. /3092

10ـ أحْزَمُ النّاسِ مَنْ تَوَهَّمَ العَجْزَ لِفَرْطِ اسْتظْهارِهِ/ 3244.

10- Halkın en basiretlisi, sırtı sağlam olmasına rağmen kendini güçsüz gören kimsedir. /3274

11ـ أحْزَمُ النّاسِ مَنْ كانَ الصَّبرُ والنَّظرُ في العَواقبِ شِعارَهُ وَدثارَهُ/ 3257.

11- Halkın en basiretlisi, akıbeti hakkında sabırlı olmayı ve düşünmeyi kendine şiar ve örtü edinen kimsedir. /3275

12ـ أحْزَمُ النّاسِ رأياً مَنْ أنجزَ وَعدَهُ، وَلَم يؤخِّرْ عَمَلَ يَوْمِهِ لِغَدِهِ/ 3341.

12- Görüş bakımından halkın en basiretlisi, vaadini yerine getiren ve bugünkü işini yarına bırakmayan kimsedir. /3341

13ـ إنَّ الحازِمَ مَنْ لا يَغْتَرَّ بالْخُدَعِ/ 3423.

13- Asıl basiretli, hilelere kanmayan kimsedir. /3423

14ـ إنَّ الحازِمَ مَنْ شَغَلَ نَفْسَهُ بِجِهادِ نَفْسِهِ، فأصْلَحَها، وحَبَسَهَا عَنْ أهويَتِها ولذّاتها فملكها، وَإنَّ للعاقلِ بِنَفْسِهِ عَنِ الدُّنيا وَما فيها وَأهلِها شُغْلاً/ 3568.

14- Şüphesiz basiretli kimse, nefsi ile mücadele eden ve onu dizginleyen; ihtiras ve zevklerine mani olan ve ona hükmeden kimsedir. Doğrusu akıl sahibi için dünya, içindekiler ve dünya ehli başlı başına bir meşguliyettir. /3568

15ـ إنَّ الحازِمَ مَنْ قيَّدَ نَفْسَهُ بالْمُحاسَبَةِ، وَمَلَكَها بالْمُغاضَبَةِ (بالْمُغالَبَةِ)، وقَتَلَها بِالْمُجاهَدَةِ/ 3574.

15- Doğrusu (gerçek) basiret sahibi, muhasebe ile nefsini dizginleyen, gazapla ona hükmeden ve savaşarak onu öldüren kimsedir. /3574

16ـ الحازِمُ يَقظانٌ، الغافلُ وَسْنانٌ/ 100.

16- Basiretli uyanık, gâfil ise uyuklayan kimsedir. /100

17ـ الحازِمُ مَنْ كَفَّ أذاهُ/ 1263.

17- Basiretli, (başkasına) eziyet etmeyen kimsedir. /1263

18ـ الحازِمُ مَنِ اطَّرَحَ المَؤُنَ، والكُلَفَ/ 1392.

18- Basiretli, masraflarını ve külfetini kenara iten kimsedir. /1392

19ـ الحازِمُ مَنْ تَرَكَ الدُّنيا للآخِرَةِ/ 1487.

19- Basiretli, ahireti için dünyasını terk edendir. /1487

20ـ الحازِمُ مَنْ تَجَنَّبَ التَّبْذيرَ، وعافَ السَّرَفَ/ 1506.

20- Basiretli, aşırı harcamalardan kaçınan ve israftan tiksinen kimsedir. /1506

21ـ إنَّما الحازِمُ مَنْ كانَ بِنَفْسِهِ كُلُّ شُغْلِهِ، وَلِدينِهِ كُلُّ هَمّهِ، ولآخِرَتِهِ كُلُّ جِدِّهِ/ 3897.

21- Bütün uğraşını nefsiyle mücadeleye ayıran, bütün çabasını dini için harcayan ve bütün ciddiyetini ahiretine adayan kimse ancak ve ancak basiretli kimsedir. /3897

22ـ رُبَّ صَغيرٍ أحْزَمُ مِنْ كَبيرٍ/ 5348.

22- Nice küçük insanlar vardır ki büyüklerden daha basiretlidir. /5348

23ـ سِلاحُ الحازِمِ الاسْتِظْهارُ/ 5563.

23- Basiret sahibinin silahı sırt sağlamlığıdır. /5563

24ـ لِلْحازِمِ في كُلِّ فِعْلٍ فَضْلٌ/ 7335.

24- Basiret sahibinin her işinde bir üstünlük vardır. /7335

25ـ لِلْحازِمِ مِنْ عَقْلِهِ عَنْ كُلِّ دنيةٍ زاجِرٌ/ 7350.

25- Basiret sahibi için, her aşağılık sıfattan onu alıkoyan aklından bir pay vardır. /7350

26ـ لا يَدْهَشُ عِنْدَ البَلاءِ الحازِمُ/ 10696.

26- Basiretli, belalar karşısında dehşete düşmez. /10696

27ـ لا يكُونُ حازِماً منْ لا يجُودُ بما في يَدهِ، ولا يُؤَخِّرُ (ولا يَدَّخِرُ) عَمَلَ يَوْمِهِ إلى غَدهِ/ 10851.

27- Elinde olanı bağışlamayan ve bugünkü amelini yarın için biriktirmeyen basiretli değildir. /10851

28ـ لا يَسْتَغْنِي الحازِمُ أبَداً عَنْ رأْيٍ سَديدٍ راجحٍ/ 10878.

28- Basiret sahibi, daima isabetli ve etkin görüşe muhtaçtır. /10878

BAŞARI / ZAFER / KURTULUŞ

1ـ أنْجَحُكُمْ أصْدَقُكُمْ / 2838.

1- En başarılınız, en doğru sözlünüzdür. /2838

2ـ أدْرَكُ النّاسِ لِحاجَتِهِ ذُو الْعَقْلِ الْمُتَرَفِّقُ / 3325.

2- İsteğini en çabuk elde eden insan, yumuşak ve kibar ahlaklı olandır. /3325

3ـ إنْ كُنْتُمْ لِلَّنجاةِ طالِبِينَ فَارْفَضُوا الْغَفْلَةَ وَ اللَّهْوَ وَ الْزَمُوا الاِجْتِهاد وَ الْجِدَّ/ 3741.

3- Kurtuluş istiyorsanız gaflet ve eğlenceyi bırakın, (nefsinizi ıslah etmekte) ciddi olun ve ondan ayrılmayın. /3741

4ـ آفَةُ‌ النُّجْح اَلْكَسَلُ / 3968.

4- Başarının âfeti, tembellik ve gevşekliktir. /3968

5ـ قَدْ يُنالُ النُّجْحُ / 6658.

5- Başarı bazen ulaşır. /6658

6ـ قَدْ يُعْيِي إنْدِمالُ الْجُرْحِ / 6659.

6- Yaraların iyileşmesi bazen bitkin bırakır. /6659

7ـ ما أقْرَبَ النَّجاحَ مِمَّنْ عَجَّلَ السَّراحَ / 9536.

7- Başarıyı, kurtulmakta acele eden kimseye yakınlaştıran şey nedir? /9536

8ـ مِلاكُ النَّجاةِ لُزُومُ الإيمانِ وَ صِدْقُ الإيقانِ / 9867.

8- Kurtuluşun ülçüsü imanlı olmak ve yakinin doğruluğudur. /9867

9ـ لا يَفُوزُ بِالنَّجاةِ إلاّ مَنْ قامَ بِشَرائِطِ الإيمانِ / 10757.

9- Ancak imanın şartlarını yerine getiren kurtuluşa erer. /10757

10ـ لانَجاةَ لِمَنْ لا إيمانَ لَهُ / 10780.

10- İmanı olmayan kurtuluşa eremez. /10780

11ـ لا يَنْجُو مِنَ اللهِ سُبْحانَهُ مَنْ لا يَنْجُو النّاسُ مِنْ شَرِّهِ / 10886.

11- Halkın, şerrinden kurtulamadığı kimse, Allah'ın (azabından) kurtulamaz. /10886

12ـ ثَلاثٌ فِيهِنَّ النَّجاةُ: لُزُومُ الْحَقِّ، وَ تَجَنُّبُ الْباطِلِ وَ رُكُوبُ الجِدِّ / 4661.

12- Kurtuluş üç şeydedir: Halkla beraber olup ondan ayrılmamak, bâtıldan uzak kalmak ve ciddi olmak. /4661

13ـ كَيْفَ يَنْجُو مِنَ اللهِ هارِبُهُ ؟! / 6980.

13- Allah'tan kaçan ondan nasıl kurtulabilir? /6980

BAŞKASININ AYIBINI YAYMAK

1ـ اِلإذاعَةُ خِيانَةٌ/ 114.

1- (Başkasının ayıbını) yaymak, ihanettir. /114

2ـ اَلإذاعَةُ شيمَةُ الأغْيارِ/ 1082.

2- (Başkasının ayıbını) yaymak, bedbahtların huyudur. /1082

BAŞSAĞLIĞI VE KUTLAMA

1ـ وَعَزّى (ع) رَجُلاً مَاتَ لَهُ وَلَدٌ وَرُزِقَ لَهُ وَلَدٌ فقالَ: عَظَّمَ اللهُ أجْرَكَ فيما أبادَ، وَبارَكَ لَكَ فيما أفادَ/ 6337.

1- İmam Ali (a.s), çocuğu öldükten sonra Allah'ın yeni bir evlat verdiği kimseye başsağlığı verdi ve şöyle buyurdu:

Allah elinden giden evladından dolayı sana büyük sevap versin ve yeni verdiği evladına da bereket versin. /6337

BÂTIL

1ـ الرّاضي بِفِعْلِ قَوْمٍ كَالدّاخِلِ فيهِ مَعَهُم، وَلِكُلِّ داخِلٍ في باطِلٍ إثمانِ: إثمُ الرِّضا بِهِ، وَإثمُ العَمَلِ بِهِ/ 2085.

1- Bir toplumun yaptığı işe razı olan kimse, o işi yapanlar gibidir. Bâtıla giren herkesin iki günahı vardır: Ona razı olmanın günahı ve onu yapmanın günahı. /2085

2ـ الباطِلُ مُضادُّ الْحَقِّ/ 277.

2- Bâtıl hakkın zıddıdır. /277

3ـ الباطِلُ غَرُورٌ خادِعٌ/ 549.

3- Bâtıl, aldatıcı bir hilekârdır. /539

4ـ الباطِلُ أضْعَفُ نَصيرٍ/ 717.

4- Bâtıl en zayıf yardımcıdır. /717

5ـ الباطِلُ يَزِلُّ بِراكِبِهِ/ 1100.

5- Bâtıl, ona bineni kaydırır. /1100

6ـ الأباطيلُ مُوقِعَةٌ في الأضاليلِ/ 1274.

6- Bâtıllar (insanı) sapıklıklara düşürür. /1274

7ـ التّظافُرُ عَلى نَصْرِ الباطِلِ لُؤْمٌ وَخِيانَةٌ/ 1328.

7- Bâtılı zafere ulaştırmak için dayanışmak, alçaklık ve ihanettir. /1328

8ـ خالِفْ مَنْ خَالَفَ الْحَقَّ إلى غَيْرِهِ، وَدَعْهُ، وَما رَضِيَ لِنَفْسِهِ/ 5057.

8- Hakka muhalefet edip bâtıla yönelene muhalefet et; onu kendi nefsiyle razı olduğu şeyle baş başa bırak. 5057

9ـ طَلَبُ التّعاوُنِ عَلى نُصْرَةِ الباطِلِ جِنايَةٌ وَخِيانَةٌ/ 6031.

9- Bâtılın zafere erişmesi için yardımlaşmak, hem cinayet, hem hıyanettir. /6031

10ـ ظَلَمَ الْحَقَّ مَنْ نَصَرَ الباطِلَ/ 6041.

10- Bâtıla yardım eden hakka zulmetmiştir. /6041

11ـ كَيْفَ يَنْفَصِلُ عَنِ الباطِلِ مَنْ لَمْ يَتَّصِلْ بِالْحَقِّ؟!/ 7006.

11- Hakka yapışmayan bâtıldan nasıl ayrılabilir? /7006

12ـ لِلباطِلِ جَوْلَةٌ/ 7318.

12- Bâtıl döner, durur. /7318

13ـ لَيْسَ في الْبَرْقِ اللاَّمِعِ مُسْتَمْتَعٌ لِمَنْ يَخُوضُ الظُّلْمَةَ/ 7515.

13- Karanlığa dalana aydınlıktan bir nasip yoktur. /7515

14ـ مَنْ رَكِبَ الباطِلَ نَدِمَ/ 7651.

14- Bâtıl merkebine binen pişman olur. /7651

15ـ مَنْ كَثُرَ باطِلُهُ لَمْ يُتَّبَعْ حَقُّهُ/ 8135.

15- Bâtıla çok dalanın hakkına uyulmaz. /8135

16ـ مَنْ رَكِبَ الباطِلَ أهْلَكَهُ مَرْكَبُهُ/ 8221.

16- Kim bâtıl merkebine binerse, bineği onu helake götürür. /8221

17ـ مَنْ رَكِبَ الباطِلَ زَلَّ قَدَمُهُ/ 8515.

17- Bâtıla binenin ayağı sürçer. /4515

18ـ مَنْ كانَ غَرَضُهُ الباطِلَ لَمْ يُدْرِكِ الْحَقَّ وَلَوْ كانَ أشْهَرَ مِنَ الشَّمْسِ/ 9023.

18- Gayesi bâtıl olan kimse, güneşten daha meşhur olsa da hakkı yakalayamaz. /9023

19ـ مَنْ نَصَرَ الباطِلَ نَدِمَ/ 9201.

19- Bâtıla yardım eden pişman olmuştur. /9201

20ـ ما أقْبَحَ الباطِلَ/ 9587.

20- Ne de çirkindir bâtıl! /9587

21ـ مُسْتَعْمِلُ الباطِلِ مُعَذَّبٌ مَلُومٌ/ 9868.

21- Bâtılı kullanan azaplandırılmış, kınanmıştır. /9868

22ـ لا يَعِزُّ مَنْ لَجَأَ اِلى الباطِلِ/ 10704.

22- Bâtıla sığınan izzet bulamaz. /10704

23ـ غَرَضُ الْمُبْطِلِ الفَسادُ/ 6424.

23- Bâtılcının gayesi bozgunculuktur. /6424

BÂTILA YARDIM

1ـ مَنْ نَصَرَ الباطِلَ خَسِرَ / 7696.

1- Bâtıla yardım eden ziyankârdır. /7696

BEDBAHT

1ـ اَلشقيُّ مَنِ اغْتَرَّ بِحالِهِ وَانْخَدَعَ لِغُرُورِ آمالِهِ/ 1799.

1- Bedbaht, kendi haliyle böbürlenip, uzun arzularının hilesine aldanan kimsedir. /1799

2ـ أشْقَاكُمْ أحْرَصُكُمْ/ 2835.

2- En bedbahtınız, en çok hırslı olanınızdır. /2835

3ـ أشْقَى النّاسِ مَنْ باعَ دينَهُ بِدُنْيا غَيْرِهِ/ 3156.

3- Halkın en bedbahtı, dinini başkasının dünyasına satan kimsedir. /3156

4ـ كَمْ مِنْ شَقِيٍّ حَضَرَهُ أجَلُهُ وَهُوَ مُجِدٌّ فِي الطَّلَبِ/ 6967.

4- Nice bedbaht vardır ki, ölüm gelip çattığı halde o (dünyayı) istemekte çaba harcamaktadır. /6967

BEDEN

1ـ خِدْمَةُ الْجَسَدِ إعْطاؤُهُ ما يَسْتَدعيهِ مِنَ الملاذِّ وَالشَّهَواتِ وَالْمُقْتَنَياتِ وَفي ذلِكَ هَلاكُ النَّفْسِ/ 5097.

1- Bedene hizmet, ona istediği lezzetleri, şehvetleri ve biriktirilmiş şeyleri vermektir; ne var ki nefsin helâki de bundadır. /5097

2ـ صِحَّةُ الأجْسامِ مِنْ أهْنَأِ الأقْسامِ/ 5812.

2- Bedenlerin sıhhati esenlik dolu paylarda saklıdır. /5812

3ـ كَيْفَ يُغْتَرُّ بِسَلامَةِ جِسْمٍ مُعَرَّضٍ لِلآفاتِ/ 6984.

3- Âfetlerle karşı karşıya olunduğu halde nasıl da beden sağlığıyla aldanırlar? /6984

BELA / ÜZÜNTÜ VE İMTİHAN

1ـ إنَّ لِلمِحَنِ غاياتٍ لابُدَّ مِنِ انْقِضائِها، فَنامُوالَها إلي حينِ انْقِضائِها، فَإنَّ إعْمالَ الحيلَةِ فيها قَبْلَ ذلِكَ زِيادَةٌ لَها / 3595.

1- Şüphesiz belaların süresi vardır. Çaresiz o süre geçecektir. Öyleyse bela bitinceye kadar uyuyun (yani onun giderilmesi için çaba sarf etmeyin ki çaba fayda vermeyecektir); çünkü bela bitmeden çare aramak onu çoğaltmaktan başka bir işe yaramaz. /3595

2ـ إنَّ لِلْمِحَنِ غاياتٌ، وَ لِلْغاياتِ نِهايات، فَاصْبِرُوالها حَتّي تَبْلُغَ نِهاياتِها، فَالتَّحَرُّكُ لَها قَبْلَ اِنْقِضائِها زِيادَةٌ لَها / 3596.

2- Şüphesiz belaların bir zamanı ve her zamanın bir bitişi vardır. O halde belalar bitinceye kadar sabredin. Bela bitmeden önce onun için hareket etmek, onu çoğaltmaktan başka bir işe yaramaz. /3596

3ـ اَلْمِحْنَةُ مَقْرُونَةٌ بِحُبِّ الدُّنْيا / 1060.

3- Bela, dünya sevgisiyle beraberdir. /1060

4ـ قُرِنَتِ الْمِحْنَةُ بِحُبِّ الدُّنْيا / 6721.

4- Bela, dünyaya sevgisine bağlandı. /6721

BELAGÂT[18]

1ـ البَلاغَةُ ما سَهُلَ عَلى الْمَنْطِقِ وَ خَفَّ عَلى الفِطْنَةِ/ 1881.

1- Belagât, söylenmesi dile kolay ve anlaşılması zekâya hafif gelen şeydir. /1881

2ـ البَلاغَةُ أنْ تُجيبَ فَلا تُبْطئَ وتُصيبَ فلا تُخْطِئَ/ 2150

2- Belagât, duraksamaksızın cevap vermen ve hata etmeden isabetli konuşmandır. /2150

3ـ قَدْ يُكْتَفى مِنَ البَلاغَةِ بالإيجازِ/ 6666.

3- Bazen belagâtta kısa ve öz konuşmayla yetinilir. /6666

4ـ مَنْ قامَ بِفَتْقِ القَوْلِ وَرَتْقِهِ حازَ البَلاغَةَ/ 9045.

4- Sözü açmaya ve birleştirmeye çalışan muhakkak ki belagâta sahip olmuş demektir. /9045

5ـ آلَةُ (آيَةُ) البَلاغَةِ: قَلْبٌ عَقُولٌ، وَلِسانٌ قائلٌ/ 1493.

5- Belagâtın aracı[19] akıl eden kalp ve (düzgün) konuşan dildir. /1493

6ـ رُبّما اُرْتِجَ عَلى الفَصيحِ الْجَوابُ/ 5378.

6- Bazen fasih konuşanın da cevap vermesi bağlanır.[20] /5378

BENCİLLİK / GURURLANMA / KİBİRLENME

1ـ أوْحَشُ الوَحْشَةِ العُجْبُ /2854.

1- Korkunç şeylerin en korkuncu bencilliktir. /2854

2ـ اَلعُجْبُ هَلاكٌ /45.

2- Bencillik helakettir. /45

3ـ اَلعُجْبُ حُمْقٌ /62.

3- Bencillik ahmaklıktır. /62

4ـ اَلعُجْبُ رَأسُ الحَماقَةِ /348.

4- Bencillik ahmaklığın başıdır. /348

5ـ اَلعُجْبُ رَأسُ الجَهْلِ /414.

5- Bencillik cehaletin başıdır. /414

6ـ اَلعُجْبُ عُنْوانُ الحَماقَةِ /555.

6- Bencillik ahmaklığın göstergesidir. /555

7ـ اَلإعْجابُ يَمْنَعُ الاِزدِيادَ /599.

7- Kendini beğenmek artışa mani olur. /599

8ـ اَلعُجْبُ أضَرُّ قَرينٍ /600.

8- Bencillik en zararlı arkadaştır. /600

9ـ اَلإعْجابُ ضِدُّ الصَّوابِ /672.

9- Kendini beğenmek doğru yol ve düşüncenin zıddıdır. /672

10ـ اَلعُجْبُ يُفْسِدُ العَقْلَ /726.

10- Bencillik aklı mahveder. /726

11ـ اَلعُجْبُ يَمْنَعُ الاِزدِيادَ /849.

11- Bencillik (kemalin) artışını engeller. /849

12ـ اَلعُجْبُ بِالحَسَنَةِ يُحْبِطُها /895.

12- İyi amelden dolayı övünmek onu batıl eder. /895

13ـ اَلعُجْبُ آفَةُ الشَّرَفِ /940.

13- Bencillik şeref ve büyüklüğün afetidir. /940

14ـ اَلعُجْبُ يُظْهِرُ النَّقيصَةَ /954.

14- Bencillik, eksiklik ve aşağılığı aşikâr eder. /954

15ـ إعْجابُ المَرْءِ بِنَفْسِهِ حُمْقٌ /1183.

15- Kendinden dolayı kibirlenen kimse ahmaktır. /1183

16ـ الإعْجابُ ضِدُّ الصَّوابِ وَآفَةُ الألْبابِ /1357.

16- Kendini beğenmek, doğru düşünmenin zıddı ve akılların afetidir. /1357

17ـ إذا أرَدْتَ أنْ تَعْظُمَ مَحاسِنُكَ عِنْدَ النّاسِ, فَلا تَعْظُمْ في عَيْنِكَ /4097.

17- İyilik ve güzelliklerinin halk katında büyük sayılmasını istiyorsan, kendi gözünde büyük olma. /4097

18ـ إذا زادَ عُجْبُكَ بِما أنْتَ فيهِ مِنْ سُلْطانِكَ, فَحَدَثَتْ لَكَ أُبَّهَةٌ أو مَخيلَةٌ, فَانْظُرْ إلى عِظَمِ مُلْكِ اللهِ وَقُدْرَتِهِ , مِمّا لا تَقْدِرُ عَلَيْهِ مِنْ نَفْسِكَ ,فَإنَّ ذلِكَ يُلَيِّنُ مِنْ جَماحِكَ , وَيَكُفُّ عَنْ غَرْبِكَ , وَيَفيءُ إلَي عَزَبَ عَنْكَ بِما ْكَ مِنْ عَقْلِكَ /4168.

18- Kudret ve gücünden dolayı kibrin çoğalır, tekebbüre ve gurura neden olursa o zaman Allah-u Teala’nın yüce ve üstün malikiyet kudretine ve kendin için kadir olmadığın şeyleri hatırla, bu iş tuğyanını yatıştırır ve öfkenin önünü alır. Aklından (düşünmemene neden olan şeyi) uzak şeyi yakınlaştırır. /4168

19ـ بِالرِّضا عَنِ النَّفْسِ تَظْهَرُ السَّوْءاتُ وَالعُيُوبُ /4356.

19- Nefisten razı olmak (bencillik) çirkinlik ve ayıpların zahir olmasına neden olur. /4356

20ـ ثَمَرَةُ اَلعُجْبِ البَغْضاءُ /4606.

20- Bencilliğin meyvesi düşmanlıktır. /4606

21ـ سَيِّئَةٌ تَسُوؤُكَ خَيْرٌ مِنْ حَسَنَةٍ تُعْجِبُكَ /5615.

21- Seni gururlandırıp kibirlendiren sevaptan, pişman olduğun günahın daha iyidir. /5615

22ـ مَنْ أُعْجِبَ بِنَفْسِهِ سُخِرَ بِهِ /7862.

22- Nefsinin gururlandırdığı kimse maskara olur. /7862

23ـ مَنْ أُعْجِبَ بِرَأْيِهِ ذَلَّ (ضَلَّ) /7977.

23- Kendi reyinden kibirlenen zelil olur. /7977

24ـ مَنْ أُعْجِبَ بِفِعْلِهِ أُصيبَ بِعَقْلِهِ /8380.

24- Amelinin kibirlendirdiği kimsenin aklı afete uğrar. /8380

25ـ مَنْ أعْجَبَهُ قَوْلُهُ فَقدْ غَرَبَ عَقْلُهُ /8382.

25- Sözünün kibirlendirdiği kimsenin aklı batmıştır. /8382

26ـ مَنْ كَثُرَ إعْجابُهُ قَلَّ صَوابُهُ /8383.

26- Gururu çok olanın doğru işi azalır. /8383

27ـ مَنْ أُعْجِبَ بِعَمَلِهِ أحْبَطَ أجْرَهُ /8511.

27- Amelinden dolayı kibirlenen kimsenin mükâfatı yok olur. /8511

28ـ مَنْ أُعْجِبَ بِحُسْنِ حالَتهِ قَصَّرَ عَنْ حُسْنِ حيلَتِهِ /8725.

28-İyi durumundan dolayı kibirlenen, kendine iyi çare bulmada kusur eder. /8725

29ـ مَنْ تَرَكَ العُجْبَ وَالتَّوانِيَ لَمْ يَنْزِلْ بِهِ مَكْرُوهٌ /8805.

29- Kibri ve tembelliği terk eden, rahatsız edici şeyler görmez. /8805

30ـ ما أُعْجِبَ بِرَأْيِهِ إلاّ جاهِلٌ /9471.

30- Cahilden başkası kendi reyinden dolayı kibirlenmez. /9471

31ـ ما أضَرَّ المَحاسِنَ كَالعُجْبِ /9472.

31- İyiliklere/güzelliklere kibir kadar hiçbir şey zarar vermez. /9472

32ـ ما لابْنِ آدَمَ وَالعُجْبِ, وَأوَّلُهُ نُظْفَةٌ مَذِرَةٌ وَآخِرُهُ جيفَةٌ قَذِرَةٌ, وَهُوَ بَيْنَ ذلِكَ يَحْمِلُ العَذَرَةَ /9666.

32- Kibir Ademoğlunun neyine? Evveli alçak meni parçası, sonu ise pis kokulu leştir ve o, bu ikisinin arasında necaset taşımaktadır. /9666

33ـ لا وَحْشَةَ أوْحَشُ مِنَ اَلعُجْبِ /10633.

33- Kibirden daha korkunç bir şey yoktur. /10633

34ـ إعْجابُ المَرْءِ بِنَفْسِهِ بُرْهانُ نَقْصِهِ , وَعُنْوانُ ضَعْفِ عَقْلِهِ /2007.

34- Kibirlenmek insanın eksikliğine ve aklın zayıflığına delildir. /2007

35ـ إيّاكَ وَالإعْجابَ وَحُبَّ الإطْراءِ , فَإنَّ ذلِكَ مِنْ أوْثَقِ فُرَصِ الشَّيْطانِ /2627.

35- Kendini beğenmişlikten sakın ve (övenlerin) övgüsünden hoşnut olma! Zira bunlar, şeytan için en güçlü fırsatlardır. /2672

36ـ إيّاكَ أنْ تُعْجِبَ بِنَفْسِكَ , فَتَظْهَرَ عَلَيْكَ النَّقْصُ وَالشَّنَآنُ /2679.

36- Kendinle gururlanmaktan kaçın! Bu senin alçalmana ve (sana karşı) düşmanlığın doğmasına neden olur. /2679

37ـ إيّاكَ أنْ تَسْتَكْبِرَ مِنْ مَعْصِيَةِ غَيْرِكَ ما تَسْتَصْغِرُهُ مِنْ نَفْسِكَ , أو تَسْتَكْثِرَ مِنْ طاعَتِكَ ما تَسْتَقِلُّهُ مِنْ غَيْرِكَ /2683.

GERİ İNDEKS İLERİ