GERİ İNDEKS İLERİ

 

8ـ مَنْ كَبُرَتْ هِمَّتُهُ عَزَّ مَرامُهُ / 8406.

8- Azmi büyük olan amacı saygın olur. /8406

9ـ اِقْصِرْ هِمَّتَكَ عَلي ما يَلْزِمُكَ، وَلا تَخُضْ فيما لا يَعْنيكَ / 2303.

9- Sana lazım olan şeyde bütün çabanı harca ve gerekli olmayan şeye dalma. /2303

10ـ مَنْ رَقي دَرَجاتِ الهِمَمِ عَظَّمَتْهُ الأُمَمُ / 8526.

10- Azmin aşamalarını kat edeni milletler büyük sayar. /8526

11ـ مَنْ لَمْ يَكُنْ هَمُّهُ ما عِنْدَ اللهِ سُبْحانَهُ لَمْ يُدْرِكْ مُناهُ / 8970.

11- Allah'ın yanında olan şeye ulaşmak için azin göstermeyen arzularına ulaşmaz. /8970

12ـ لا تَهْتِمَنَّ إلاّ فيما يُكْسِبُكَ أجْراً وَلا تَسْعَ إلاّ فِي اغْتِنامِ مَثُوبَةٍ / 10320.

12- Mükâfatını alacağın işin dışında bir şeye önem verme; sevap ganimetini dışında bir şeyle de uğraşma. /10320

13ـ عَلي قَدْرِ الهِمَّةِ تَكُوُن الْحَمِيَّةُ / 1674.

13- Kıskançlık, azmin ölçüsü kadardır. /1674

14ـ قَدْرُ الرَّجُلِ عَلي قَدْرِ هِمَّتِهِ، وَ عَمَلُهُ عَلي قَدْرِ نِيَّتِهِ / 6743.

14- İnsanın değeri, azmi kadar; ameli de niyeti kadardır. /6743

15ـ ما رَفَعَ امْرَءً كَهِمَّتِهِ، وَلا وَضَعَهُ كَشَهْوَتِهِ / 9707.

15- Hiçbir şey insanı azmi kadar yüceltmez ve nefsanî istekleri kadar da alçaltmaz. /9707

16ـ هُمُومُ الرَّجُلِ عَلي قَدْرِ هِمَّتِهِ، وَ غَيْرَتُهُ عَلي قَدْر حَمِيَّتِهِ / 10059.

16- Kişinin saygısı azmi kadar ve kıskançlığı da namusunun ölçüsüncedir. /10059

17ـ لا تَجْعَلْ أكْبَرَ هَمِّكَ بِأهْلِكَ وَ وَلَدِكَ، فَإنَّهُمْ إنْ يَكُونُوا أوْلِياءَ اللهِ سُبْحانَهُ فَإنَّ اللهَ لا يُضَيِّعُ وَلِيَّهُ، وَ إنْ يَكُونُوا أعْداءَ اللهِ فَما هَمُّكَ بِأعْداءِ اللهِ/ 10392.

17- Eşini ve çocuğunu kendine büyük dert etme. Zira eğer Allah'ın evliyaları olurlarsa Allah da kendi velisini (dostunu) atmaz. Ama Allah'ın düşmanı olurlarsa o zamanda Allah'ın düşmanlarını neden kendine sorun ediyorsun ki? /10392

18ـ لا تُشْعِرْ قَلْبَكَ الْهَمَّ عَلي ما فاتَ، فَيَشْغَلَكَ عَمّا هُوَ آتٍ / 10434.

18- Kaybettiğin şeyi kendine sorun etme. Çünkü seni gelecek olan şeylerden alıkoyar. /10434

B

BABA

1ـ بِرُّ الوالِدَيْنِ أكْبَرُ فَريضَةٍ/ 4423.

1- Anne ve babaya iyilik, en büyük farz(lardan)dır. /4423

2ـ بِرُّوا آباءَكُمْ يَبَرَّكُمْ أبْناؤُكُمْ/ 4448.

2- Babalarınıza iyilik edin ki çocuklarınız da size iyilik etsinler. /4448

3ـ مَنْ بَرَّ والِدَيْهِ بَرَّهُ وَلَدُهُ/ 9145.

3- Kim anne ve babasına iyilikte bulunursa çocuğu da ona iyilikte bulunur. /9145

4ـ مَوْتُ الوالِدِ قاصمةُ الظَّهْرِ/ 9821.

4- Babanın ölümü, (insanın) belinin kırılmasıdır. /9821

5ـ مَنِ اسْتَنْكَفَ مِنْ أبَوَيهِ فَقَدْ خالَفَ الرُّشْدَ/ 8623.

5- Kim anne-babasını küçümserse, doğruluğa (kemale giden yola) ters düşmüştür. /8623

6ـ مَوَدَّةُ الآباءِ نَسَبٌ بَيْنَ الأبناءِ/ 9805.

6- Babaların dostluğu, evlatlar arasında neseptir. /9805

BAĞIŞLAMA/AF

1ـ اَلْمُبادَرَةُ إلى العَفْوِ مِنْ أخْلاقِ الكِرامِ /1566.

1- Bağışlamada acele etmek, yüce insanların sıfatlarındandır. /1566

2ـ اَلعَفْوُ أعْظَمُ الفَضِيلَتَيْنِ /1640.

2- Bağışlamak, iki faziletin en üstünüdür.[16] /1640

3ـ اُعْفُ تُنْصَرْ /2233.

3- Affet ki sana yardım edilsin. /2233

4ـ أقِلْ تُقَلْ /2247.

4- Affet ki affedilesin. /2247

5ـ أحْسِنْ إلى مَنْ أساءَ إلَيْكَ, وَ اعْفُ عَمَّنْ جَنى عَلَيْكَ /2287.

5- Sana kötülük edene iyilik et, sana karşı cinayet işleyeni (kötülük edeni) affet. /2287

6ـ اِغْتَفِرْ زَلَّةَ صَديقِكَ, يُزَكِّكَ عَدُوُّكَ /2292.

6- Dostunun hatasını affet, böylelikle düşmanın senin doğruluğuna hükmeder./2292

7ـ اِغْتَفِرْ ما أغْضَبَكَ لِما أرْضاكَ /2296.

7- Seni sevindirip razı eden şeylerden dolayı seni öfkelendiren şeyden geç. /2296

8ـ أقِلِ العَثْرَةَ, وَ ادْرَا الْحَدَّ, وَ تَجاوَزْ عَمّا لَمْ يُصَرَّحْ لَكَ بِهِ / 2364.

8- Hatayı affet, haddi defet, hakkında sana açıkça söylenmeyen bir şeyi bırak. /2364

9ـ اِقْبَلْ أعْذارَ النّاسِ, تَسْتَمْتِعْ بِإخائِهِمْ, وَ القَهُمْ بِالبِشْرِ, تُمِتْ أضْغانَهُمْ /2420.

9- Halkın özürlerini kabul et, böylelikle kardeşliklerinden faydalanırsın; onlara karşı güler yüzlü davran, bu şekilde kinlerini öldürürsün. /2420

10ـ أقيلُوا ذَوِى  الْمُرُوءاتِ عَثَراتِهِمْ, فَما يَعْثِرُ مِنْهُمْ عاثِرٌ إلاّ وَيَدُ اللهِ تَرْفَعُهُ /2550.

10- Mürüvvetli kimselerin yanlışlığını affedin; zira Allah onlardan sürçeni mutlaka kaldırmıştır. /2550

11ـ اَلعَفْوُ أحْسَنُ الإحْسانِ /259.

11- Affetmek en güzel ihsandır. /259

12ـ اَلعَفْوُ زَكاةُ الظَّفَرِ /358.

12- Affetmek zaferin zekâtıdır. /358

13ـ اَلمَعْذَرَةُ بُرْهانُ العَقْلِ /497.

13- Mazeret aklın delilidir. /497

14ـ اَلعَفْوُ عُنْوانُ النُّبْلِ /499.

14- Affetmek asilliğe delildir. /499

15ـ اَلعَفْوُ تاجُ المَكارِمِ /520.

15- Affetmek her güzel işin tacıdır. /520

16ـ رُبَّ ذَنْبٍ مِقْدارُ العُقُوبَةِ عَلَيْهِ إعْلامُ المُذْنِبِ بِهِ /5342.

16- Bazı günahların cezasının miktarı, günahların ilan edildiği kadardır. /5342

17ـ لا تُصِرَّ عَلى ما يُعَقِّبُ الإثْمَ /10226.

17- Günahı arkasından getiren işte ısrar etme. /10226

18ـ اَلعَفْوُ مَعَ القُدْرَةِ جُنَّةٌ مِنْ عَذابِ اللهِ سُبْحانَهُ /1547.

18- Kudret olduğu halde affetmek, Allah-u Teala’nın azabına karşı siperdir. /1547

19ـ إذا جُنِيَ عَلَيْكَ فَاغْتَفِرْ /3993.

19- Sana karşı cinayet (hata, yanlış) yapıldığında affet. /3993

20ـ بِالعَفْوِ تُسْتَنْزَلُ الرَّحْمَةُ /4317.

20- Affetmek, rahmetin nazil olmasına neden olur. /4317

21ـ تَجاوَزْ مَعَ القُدْرَةِ وَ أحْسِنْ مَعَ الدَّوْلَةِ تَكْمُلْ لَكَ السِّيادَةُ /4528.

21- Kudretli olduğunda affet, devlet sahibi olduğunda ihsan et, böylece hakimiyet senin için kâmil olur. /4727

22ـ تَجاوَزْ عَنِ الزَّلَلِ, وَ أقِلِ العَثَراتِ, تُرْفَعْ لَكَ الدَّرَجاتُ /4566.

22- Sürçmelerden geç, hataları affet; böylece makamın yücelir. /4566

23ـ تَغَمَّدِ الذُّنُوبَ بِالغُفْرانِ, سِيَّما في ذَوِي المُرُوءَةِ وَ الهَيْئاتِ /4567.

23- Suçları, özellikle de mürüvvetli ve şerefli insanların ayıplarını bağışlayarak örtün. /4567

24ـ تَغافَلْ يُحْمَدْ أمْرُكَ /4570.

24- Başkalarının günahlarını görmemezlikten gel ki övülesin. /4570

25ـ جازِ بِالْحَسَنَةِ, وَ تَجاوَزْ عَنِ السَّيِّئَةِ, ما لَمْ يَكُنْ ثَلَماً فِي الدّينِ, أوْ وَهْناً في سُلْطانِ الإسْلامِ /4788.

25- Dinde gedik açılmayıp İslam kudretinin zayıflamasına neden olmayacaksa, iyilikle karşılık ver ve hataları affet. /4788

26ـ خُذِ اَلعَفْو مِنَ النّاسِ, وَلا تَبْلُغ مِنْ أحَدٍ مَكْرُوهَهُ /5087.

26- Halka karşı affedici olmayı kendine huy edin, kimseye de sevmediği bir şeyi yapma. /5087

27ـ دَعِ الاِنْتِقامَ فَإنَّهُ مِنْ أسْوَءِ أفْعالِ المُقْتَدِرِ, وَ لَقَدْ أخَذَ بِجَوامِعِ الفَضْلِ مَنْ رَفَعَ نَفْسَهُ عَنْ سُوءِ المُجازاةِ /5139.

27- İntikam almaktan vazgeç! Çünkü o, güçlü insanların en çirkin hareketidir. Şüphesiz kötü cezalandırmaktan kendini alıkoyan kimse bütün faziletleri (kendinde) toplamıştır. /5139

28ـ عِنْدَ كَمالِ القُدْرَةِ تَظْهَرُ فَضيلَةُ اَلعَفْوِ /6215.

28- Kudretin doruğunda affın fazileti aşikâr olur. /6215

29ـ قِلَّةُ اَلعَفْوِ أقْبَحُ العُيُوبِ, وَ التًّسَرُّعُ إلَى الاِنْتِقامِ أعْظَمُ الذُّنُوبِ /6766.

29- Affın azlığı, ayıpların en çirkini; intikam almakta acele etmekse, günahların en büyüğüdür. /6766

30ـ قَبُولُ عُذْرِ الْمُجْرِمِ مِنْ مَواجِبِ الكَرَمِ وَ مَحاسِنِ الشِّيَمِ /6815.

30- İyilik ve asalet sıfatı suçlunun özrünü kabul etmeği gerektirir. /6815

31ـ كَفى بِالظَّفَرِ شافِعاً لِلْمُذْنِبِ /7052.

31- Suçluyu affetmek zafer için yeterlidir. /7052

32ـ كُنْ جَميلَ اَلعَفْوِ إذا قَدَرْتَ عامِلاً بِالعَدْلِ إذا مَلَكْتَ /7162.

32- Kudretin olduğunda güzel bir şekilde affet, malik olduğunda adaletli davran. /7162

33ـ كُنْ عَفُوّاً في قُدْرَتِكَ, جَواداً في عُسْرَتِكَ, مُؤْثِراً مَعَ فاقَتِكَ, يَكْمُلْ لَكَ الفَضْلُ (تَكْمُلْ لَكَ الفَضائِلُ) /7179.

33- Kudretli olduğunda affet, zorlukta da olsan bağışta bulun, ihtiyacın olduğu halde fedakârlık yap ki, faziletin kâmil olsun. /7179

34ـ مَنْ عَفى عَنِ الجَرائِمِ فَقَدْ أخَذَ بِجَوامِعِ الفَضْلِ /8499.

34- Hataları bağışlayan bütün faziletlere kendinde toplar. /8499

35ـ مَنْ لَمْ يُحْسِنِ اَلعَفْوَ أَساءَ بِالاِنْتِقامِ /8959.

35- Af ile ihsanda bulunmayan, intikam ile kötülük eder. /8959

36ـ مَنْ لَمْ يَقْبَلِ التَّوْبَةَ عَظُمَتْ خَطيئَتُهُ /8973.

36- Tövbeyi kabul etmeyenin hatası büyük olur. /8973

37ـ مِنَ الدّينِ التَّجاوُزُ عَنِ الْجُرْمِ /9400.

37- Hata ve günahtan geçmek dindendir. /9400

38ـ ما أحْسَنَ اَلعَفْوَ مَعَ الاِقْتِدارِ /9540.

38- İktidar (sahibiyken) affetmek nede güzeldir. /9540

39ـ ما عَفا عَنِ الذَّنْبِ مَنْ قَرَّعَ بِهِ /9567.

39- Kınayıp azarlayarak affeden (gerçekte) suçu affetmemiş sayılır. /9567

40ـ مُعاجَلَةُ الذُّنُوبِ بِالغُفْرانِ مِنْ أخْلاقِ الكِرامِ /9871.

40- Günahı bağışlamak için acele etmek asil insanların sıfatındandır. /9871

41ـ لا تَنْدَمَنَّ عَلى عَفْوٍ, وَ لاتَبْهَجَنَّ بِعُقُوبَةٍ /10319.

41- Aftan dolayı pişman olma ve intikam almaya da sevinme. /10319

42ـ لا تُعاجِلِ الذَّنبَ بِالعُقُوبَةِ, وَاتْرُكْ بَيْنَهُما لِلْعَفْوِ مَوْضِعاً, تُحْرِزْ بِهِ الأجْرَ وَالمَثُوبَةَ /10343.

42- Suçluyu cezalandırmakta acele etme, ikisi arasında bağış için bir yer bırak, bu vesileyle mükâfatı ele getirirsin. /10343

43ـ لا حِلْمَ كالصَّفْحِ /10474.

43- Suçu affetmek gibi sabır yoktur. /10473

44ـ لا شَيْءَ أحْسَنُ مِنْ عَفْوِ قادِرٍ /10713.

44- Kudretli insanın affı gibi güzel bir şey yoktur. /10713

45ـ لا يُقابَلُ مُسيءٌ قَطُّ بِأفْضَلَ مِنَ اَلعَفْوِ عَنْهُ /10880.

45- Günahkâr insana verilecek en güzel karşılık onu affetmektir. /10880

46ـ يُعْجِبُني مِنَ الرَّجُلِ أنْ يَعْفُوَ عَمَّنْ ظَلَمَهُ, وَ يَصِلَ مَنْ قَطَعَهُ, وَيُعْطِيَ مَنْ حَرَمَهُ, وَ يُقابِلَ الإساءَةَ بِالإحْسانِ /11035.

46- Kendisine zulmedeni affeden, ilişkisini kesenle irtibata geçen, mahrum bırakana bağışta bulunan, kötülüğe iyilikle karşılık veren insana hayran kaldım. /11035

47ـ أعْطِ النّاسَ مِنْ عَفْوِكَ وَ صَفْحِكَ, مِثْلَ ما تُحِبُّ أنْ يُعْطِيَكَ اللهُ سُبْحانَهُ وَ على عَفْوٍ فَلا تَنْدَمْ /2367.

47- Allah’ın  sena bağışta bulunmasını istediğin gibi sende kalka affınla bağışta bulun ve hiçbir affından dolayı pişman olma. /2367

48ـ أكْرِمَ مَنْ وَدَّكَ, وَ اصْفَحْ عَنْ عَدُوِّكَ, يَتِمَّ لَكَ الفَضْلُ /2368.

48- Seni sevene iyilik et, düşmanını bağışla ki faziletin kemale ersin. /2368

49ـ أحْسَنُ أفْعالِ الْمُقْتَدِرِ اَلعَفْوُ /3000.

49- Kudretli insanların en güzel fiili affetmektir. /3000

50ـ أوْلَى النّاسِ بِالعَفْوِ أقْدَرُهُمْ عَلَى العُقُوبَةِ /3060.

50- Affetmeye en uygun kimse cezalandırmaya en kadir olandır. /3060

51ـ أوْلَى النّاسِ بِالرَّحْمَةِ المُحْتاجُ إلَيْها /364.

51- Merhamete en layık kimse ona ihtiyacı olandır. /364

52ـ أحْسَنُ مِنِ اسْتِيفاءِ حَقِّكَ اَلعَفْوُ عَنْهُ /3120.

52- Hakkını almandan daha güzel olan, affetmendir. /3120

53ـ أحْسَنُ المَكارِمِ عَفْوُ الْمُقْتَدِرِ, وَجُودُ الْمُفْتَقِرِ /3165.

53- İyiliklerin en güzeli kudretli insanın affı ve muhtaç insanın bağışlamasıdır. /3165

54ـ أحْسَنُ اَلعَفْوِ ما كانَ عَنْ قُدْرَةٍ /3184.

54- En güzel af, kudretli iken yapılandır. /3184

55ـ أعْرَفُ النّاسِ بِاللهِ أعْذَرُهُمْ  لِلنّاسِ, وَ إنْ لَمْ يَجِدْ لَهُمْ عُذْراً /  3230.

55- Allah’ı en iyi tanıyan, halkın mazeretleri olmadığı halde onları affedendir. /3230

56ـ إنَّ مُقابَلَةَ الإساءَةِ بِالإحْسانِ, وَ تَغَمُّدَ الْجَرائمِ بِالغُفْرانِ, لَمِنْ أحْسَنِ الفَضائِلِ, وَ أفْضَلِ الْمَحامِدِ /3429.

56- Kötülüğe iyilikle karşılık verip suçları bağışlayarak örten, şüphesiz faziletli olanların en güzeli ve övülmüşlerin en faziletlisidir. /3492

57ـ إنَّ مَنْ أعْطى مَنْ حَرَمَهُ, وَوَصَلَ مَنْ قَطَعَهُ, وَ عَفى عَمَّنْ ظَلَمَهُ, كانَ لَهُ مِنَ اللهِ سُبْحانَهُ الظَّهيرُ والنَّصيرُ /3530.

57- Mahrum edene bağışta bulunana, kesip atanla yakınlık kurana, zulmedeni affedene Allah tarafından yardımcı ve destek verilir. /3530

58ـ اَلعَفْوُ فَضيلَةٌ /7.

58- Affetmek faziletin özüdür. /7

59ـ اَلعَفْوُ أفْضَل الإحْسانِ /585.

59- Af en büyük ihsandır. /585

60ـ اَلعَفْوُ زَيْنُ القُدْرَةِ /773.

60- Af kudretin ziynetidir. /773

61ـ اَلعَفْوُ يُوجِبُ المَجْدَ /775.

61- Af övgüye neden olur. /775

62ـ اَلعَفْوُ زَكاةُ القُدْرَةِ /924.

62- Af kudretin zekâtıdır. /924

63ـ اَلعَفْوُ أحْسَنُ الإحْسانِ /1057.

63- Affetmek en güzel bağıştır. /1057

64ـ اَلعَفْوُ أحْسَنُ الاِنْتِصارِ /1099.

64- Affetmek en güzel intikamdır. /1099

65ـ الصَّفْحُ أنْ يَعْفُوَ الرَّجُلُ عَمّا يُجْنى عَلَيْهِ, وَ يَحْلُمَ عَمّا يُغِيظُهُ /1875.

65- Bağışlamak insanın kendisine karşı yapılan suçu affedip onu öfkelendiren şeye sabretmesidir. /1875

66ـ اَلصَّفْحُ أحْسَنُ الشِّيَمِ /650.

66- Başkalarının hatalarını affetmek en güzel huydur. /650

67ـ هَبْ ما أنْكَرْتَ لِما عَرَفْتَ, وَما جَهِلْتَ لِما عَلِمْتَ /10056.

67- Tanımadığın şeyi tanıdığın şey için, bilmediğin şeyi bildiğin şey için bağışla. /10056

68ـ إذا جُنِيَ عَلَيْكَ فَاغْتَفِرْ /3992.

68- Sana yanlış yapıldığında affet. /3992

69ـ أحَقُّ النّاسِ بِالإسْعافِ طالِبُ اَلعَفْوِ /3066.

69- Yardımı en çok hakkeden, af dileyendir. /3066

70ـ إيّاكَ وَالتَّسرُّعَ إلَى العُقُوبَةِ, فَإنَّهُ مَمْقَتَهٌ عِنْدَ اللهِ, وَ مُقَرِّبٌ مِنَ الغَيْرِ /2656.

70- Cezalandırmakta acele etmekten kaçın! Çünkü o, Allah katında büyük düşmanlıktır ve değişimi yakınlaştırır. /2656

BAĞIŞ

1ـ رُبَّ مَوْهِبَةٍ خَيْرٌ مِنْها الفَجيعَةُ / 5343.

1- Nice bağışlar var ki felaket ondan iyidir. /5343

BAĞ KURMAK / İLİŞKİ

1ـ عَلَيْكُمْ بِالتَّواصُلِ وَ الْمُوافَقَةِ، وَ إيّاكُم وَ الْمُقاطَعَةِ وَ الْمُهاجَرَةِ / 6152.

1- Aranızda bağ kurun ve beraber olun; birbirinizden kopup ayrılığa düşmeyin. /6152

2ـ كُنْ لِمَنْ قَطَعَكَ واصِلاً، وَلِمَنْ سَأَلَكَ مُعْطِياً، وَلِمَنْ سَكَتَ عَنْ مَسْأَلَتِكَ مُبْتَدِئاً / 7173.

2- Senden kopanla sen bağ kur, isteyene bağış yap ve istemekten çekinene de istemeden yardım et. /7173

3ـ مَنْ وَصَلَكَ وَ هُوَ مُعْدِمٌ خَيْرٌ لَكَ مِمَّنْ جَفاكَ وَ هُوَ مُكْثِرٌ / 9176.

3- Fakirin seninle bağ kurması, zenginin senden kopmasından daha hayırlıdır. /9176

4ـ مَنْ مَتَّ إلَيْكَ بِحُرْمَةِ الإْسْلامِ فَقَدْ مَتَّ بِأوْثَق‌ِ الأسْبابِ / 9223.

4- İslam'ın hatırına seninle bağ kuran, şüphesiz en sağlam sebeple bağ kurmuştur. /9223

5ـ مُواصَلَةُ الأفاضِلِ تُوجِبُ السُّمُوَّ / 9773.

5- Erdemlilerle bağ kurmak onurlu olmaya sebep olur. /9773

6ـ واصِلُوا مَنْ تُواصِلُونَهُ فِي اللهِ، وَ اهْجُرُوا مَنْ تَهْجْرُونَهُ فِي اللهِ سُبْحانَهُ/ 10120.

6-Kiminle bağ kuracak veya kimden kopacaksanız Allah için olsun. /10120

7ـ وَصُولٌ مُعْدِمٌ خَيْرٌ مِنْ جافٍ مُكْثِرٍ / 10083.

7- Fakirin bağ kurması, zenginin koparmasından daha iyidir. /10083

8ـ وَصُولُ النّاسِ مَنْ وَصَلَ مَنْ قَطَعَهُ / 10085.

8- Gerçek anlamda bağ kuran, kendisiyle (bağları) koparanla bağ kurandır. /10085

9ـ لايَكُونَنَّ أخُوكَ عَلي قَطيعَتِكَ أقْوي مِنْكَ عَلي صِلَتِهِ / 10369.

9- Sakın din kardeşinin bağ kurması senin bağları koparmandan daha güçlü olmasın. /10369

BARIŞ/ UZLAŞMA

1ـ اَلسِّلْمُ ثَمَرَةُ الحِلْمِ/ 901.

1- Barış, sabırlı ve hilimli olmanın meyvesidir. /901

2ـ اَلسِّلْمُ عِلَّةُ السَّلامَةِ وَعَلامَةُ الاِسْتِقامَةِ/ 1335.

2- Barış, selametin sebebi ve doğru yolda olmanın nişanesidir. /1335

3ـ سالِمِ النّاسِ تَسْلَمْ، وَاعْمَلْ للآخِرَةِ تَغْنَمْ/ 5605.

3- Halkla uyumlu geçin ki sağlam kalasın; ahiretin için de amel et ki kazançlı çıkasın. /5605

4ـ مَنْ سالَمَ النّاسَ كَثُرَ أصْدِقائُهُ وقَلَّ أعْدائُهُ/ 8076.

4- Halkla uyumlu geçinen kimsenin dostu çok, düşmanı az olur. /8076

5ـ مَنْ سالَمَ النّاسَ سُتِرَتْ عُيُوبُهُ/ 8294.

5- Halkla uyumlu geçinen kimsenin ayıpları örtülü kalır. /8294

6ـ مَنْ سالَمَ النّاسَ رَبِحَ السَّلامَةَ/ 8732.

6- Halkla uyumlu geçinen kimse selameti kazanır. /8732

7ـ مَنْ رَضِيَ مِنَ النَّاسِ بِالمُسالَمَةِ سَلِمَ مِنْ غَوائِلِهِمْ/ 8862.

7- Halkla uyum içinde geçinmeye razı olan kimse, onların fesat ve musibetlerinden amanda olur. /8862

8ـ وَجَدْتُ المُسالَمَةَ ما لَمْ يَكُنْ وَهْنٌ فِي الإسْلامِ أنْجَعَ مِنَ القِتالِ/ 10138.

8- Ben barışı, İslam'da gevşekliği savaştan daha faydalı olmadığı zaman seçtim. /10138

9ـ لا عاقِبَةَ أسْلَمُ مِنْ عَواقِبِ السِّلْمِ/ 10669.

9- Barıştan daha iyi ve sağlam akıbetli bir şey yoktur. /10669

BASİRET

1ـ الْحَزْمُ تَجَرُّعُ الغُصَّةِ، حَتّى تُمَكِّنَ الفُرْصَةُ/ 1759.

1- Basiretlilik, fırsat gelinceye kadar derdi sineye çekmektir. /1759

2ـ أواخِرُ مَصادِرِ التَّوَقّي أوائلُ مَوارِدِ الْحَذَرِ/ 1812.

2- Tedbirli olunması gereken en son yerler, en önce korkulacak yerlerdir.[17] /1812

3ـ الْحَزْمُ النَّظَرُ في العَواقِبِ، ومُشاوَرَةُ ذَوِي العُقُولِ/ 1915.

3- Basiret, işlerin akıbeti hakkında görüş belirtmek ve akıl sahipleriyle meşveret etmektir. /1915

4ـ ألا وإنَّ مَنْ تَوَرَّطَ في الأُمُورِ مِنْ غَيْرِ نَظَرٍ في العَواقِبِ فَقَدْ تَعَرَّضَ لِمُفْدِحاتِ النَّوائِبِ/ 2777.

4- Bilesiniz ki, kim işin sonunu göz önüne almadan bir işe girişirse, muhakkak ağır musibetlere maruz kalır. /2777

5ـ أصْلُ العَزْمِ الْحَزْمُ، وَثَمَرَتُهُ الظّفَرُ/ 3095.

5- Asıl azim, basiretliliktir; meyvesi ise zafer. /3095

6ـ الْحَزْمُ بِضاعَةٌ (و) والتَّوانِي إضاعَةٌ/ 9.

6- Basiretlilik, mal-mülktür; gevşeklik ise ziyan. /9

7ـ الْحَزْمُ صِناعَةٌ/ 177.

7- Basiretlilik hünerdir. /117

8ـ الْحَزْمُ أسَدُّ الآراءِ/ 471.

8- Basiretlilik, görüşlerin en sağlamıdır. /471

9ـ الْحَزْمُ حِفْظُ التَجْرِبَةِ/ 961.

9- Basiretlilik, deneyimleri korumaktır. /961

10ـ الْحَزْمُ بإجالَةِ الرَّأيِ/ 1077.

10- Basiretlilik, düşünceyi evirip çevirmekle elde edilir. /1077

11ـ الْحَزْمُ شِدَّةُ الاسْتِظْهارِ/ 1103.

11- Basiretlilik, sırtı sağlama almaktır. /1103

12ـ الرَّأيُ كَثيرٌ، والْحَزْمُ قَليلٌ/ 1213.

12- Görüş çok ama basiretli olanı az. /1213

13ـ الْحَزْمُ حِفْظُ ما كُلِّفَتْ وَتَرْكُ ما كُفيتَ/ 1489.

13- Basiretlilik, sana vazife olanı yerine getirmen ve sana yeterli gördüğünü terk etmendir. /1489

14ـ الطُّمَأنينَةُ قَبْلَ الْخُبْرَةِ خِلافُ الْحَزْمِ/ 1514.

14- Öğrenmeden önce emin olmak basiretliliğe terstir. /1514

15ـ إنَّما الْحَزْمُ طاعَةُ اللهِ، وَمَعْصِيَةُ النَّفْسِ/ 3860.

15- Basiretlilik, ancak Allah’a itaat etmek ve nefse başkaldırmaktır. /3860

16ـ آفَةُ الْحَزْمِ فَوْتُ الأمْرِ/ 3961.

16- Basiretli olmanın âfeti, fırsatın elden kaçmasıdır. /3961

17ـ إذا اقْتَرَنَ العَزْمُ بِالْحَزْمِ كَمُلَتِ السَّعادَةِ/ 4067.

17- Azim ve irade basiretlilikle bir araya geldiğinde saadet kemale erer. /4067

18ـ ثَمَرَةُ الْحَزْمِ السَّلامَةُ/ 4590.

18- Basiretli olmanın meyvesi selamettir. /4590

19ـ خُذْ بالْحَزْمِ، وَالْزِمِ العِلْمَ، تُحْمَدْ عَواقِبُكَ/ 5045.

19- Basiretli ol ve ilimden ayrılma ki işinin sonunda övülesin. /5045

20ـ غايَةُ الْحَزْمِ الاسْتِظْهارُ/ 6362.

20- Basiretliliğin neticesi sırt sağlamlığıdır. /6362

21ـ كَمالُ الْحَزْمِ اسْتِصْلاحُ الأضْدادِ، ومُداجاةُ الأعْداءِ/ 7232.

21- Basiretliliğin kemali, muhaliflerle barışık olmak ve düşmanlarla iyi geçinmektir. /7232

22ـ مَنْ خالَفَ الْحَزْمَ هَلَكَ/ 7910.

22- Basiretli olmayan helak olur. /7910

23ـ مَنْ أخَذَ بالْحَزْمِ اسْتَظْهَرَ/ 7913.

23- Basiretli olanın sırtı kuvvetli olur. /7913

24ـ مَنْ أضاعَ الْحَزْمَ تَهَوَّرَ/ 7914.

24- Basiretini zayi eden tehlikeye düşer. /7914

25ـ مَنْ قَلَّ حَزْمُهُ ضَعُفَ عَزْمُهُ/ 7981.

25- Basireti az olanın azmi zayıf olur. /7914

26ـ مَنْ لَمْ يُقَدِّمْهُ الْحَزْمُ، أخَّرَهُ العَجْزُ/ 8208.

26- Basiretin öne geçirmediğini acizlik arkaya iter. /8208

27ـ مِنَ الْحَزْمِ قُوَّةُ العَزْمِ/ 9263.

27- Azmin gücü basirettendir. /9263

28ـ مِنَ الْحَزْمِ التّأهُّبُ وَالاسْتِعْدادُ/ 9370.

28- Hazırlıklı ve müsait olmak basiretliliktendir. /9370

29ـ مِنَ الْحَزْمِ حِفْظُ التّجْرِبَةِ/ 9391.

29- Tecrübeyi korumak, ileri görüşlü olmaktandır. /9391

30ـ مِنَ الْحَزْمِ صِحَّةُ العَزْمِ/ 9399.

30- Azmin sıhhati basiretliliktendir. /9399

31ـ مِنَ الْحَزْمِ الوُقوفُ عِنْدَ الشّبْهَةِ/ 9403.

31- Şüphe ânında durmak, basiretliliktendir. /9403

32ـ مِنْ كَمالِ الْحَزْمِ الاسْتِعْدادُ لِلنُّقْلَةِ، والتَّأهُّبُ لِلرِّحْلَةِ/ 9411.

32- (Bu dünyadan öbür dünyaya) göç için hazırlıklı olmak ve yolculuk için hazırlık görmek basiretin kemalindendir. /9411

BASİRET / BAKIŞ / GÖRÜŞ

1ـ أيْنَ الأبْصارُ اللامِحَةُ مَنارَ التّقْوى؟/ 2825.

1- Takvanın alametini gören parlak gözler nerede? /2825

2ـ أبْصَرُ النّاسِ مَنْ أبْصَرَ عُيُوبَهُ، وَأقْلَعَ عَنْ ذُنُوبِهِ/ 3061.

2- İnsanların en basiretlisi, kendi ayıplarını gören ve günahlarını söküp atandır. /3061

3ـ إنَّ أبْصارَ هذِهِ الفُحولِ طَوامِحُ، وَهُوَ سَبَبُ هَبابِها، فَإذا نَظَرَ أحَدُكُمْ اِلى امْرَأةٍ فَأعْجَبَتْهُ، فَلْيَمُسَّ أهْلَهُ، فَإنمّا هِيَ امْرَأةٌ بِامْرَأةٍ/ 3635.

3- [İmam Ali (a.s) ashabıyla oturmuştu. Oradan güzel yüzlü bir kadın geçti. Ashaptan bazıları gözlerinin ucuyla o kadına baktı. Bunun üzerine İmam şöyle buyurdu:]

GERİ İNDEKS İLERİ