Son zamanlarda bazı çevrelerce Asrı Saadetten bu güne kadar bütün Müslümanların üzerinde ittifak ettikleri bir inanç olan Hz. Mehdilik inancı hakkında bazı şüpheler uyandırılmaya çalışıldığına şahit olmaktayız. Oysa bu inanç öyle köklü ve esaslı bir inançtır ki Müslümanlar, birçok konuda ihtilafa düşmüş olmalarına rağmen genel hatlarıyla Hz. Mehdilik akidesi üzerinde birleşmişlerdir. Dahası Mehdilik inancı o kadar esaslı bir inançtır ki, bizzat Kuran-ı Kerimde haber verildiği üzere bütün ilahi dinler ahir zamanda gelip dünyada ilahi hakimiyeti kurarak gerçek adaleti uygulayacak olan Mehdi inancında birleşmiş ve bunu bir ilahi müjde olarak bütün insanlık alemine vermişlerdir. Durum bundan ibaretken bu inancın asaletin hakkında şüphe uyandırmaya çalışanlar gerçekte ağızlarıyla Allahın nurunu söndürmeye çalışmaktalar, oysa Allah Teala kesinlikle kendi nurunu tamamlayacağını vaat etmiştir.
Günümüzde bu çabanın ön cephesinde yer alanlar arasında özellikle oryantalistler ve Batı taklitçiliğini prensip edinmiş olan bazı sözüm ona aydınlar göze çarpmaktadır.
Bunun örneğini Avni İlhanın Mehdilik adlı kitabında görebiliriz. Kitabının Ehl-i Sünnette Hz. Mehdilik bölümünde mezkur yazar tüm Müslümanların ittifak ettiği böyle köklü bir konuyu Ehl-i Sünnet inanç esaslarından mı, değil mi şeklinde bir yaklaşımla ele alarak ilgili hadislerden bir kaç örnek zikredip kendi zannınca tazif ettikten sonra kitabının 140. sayfasında şöyle diyor:
Tirmizi, Ebu Davud, İbn Mace, Ahmed b. Hanbel ve bunların yanında Hakim, Tabarani, Ebu Yala el-Mevsili gibi hadis imamları Mehdi ile ilgili hadisleri nakletmişlerdir. Dolayısıyla bizim buraya alamadığımız daha bir çok rivayet vardır. Fakat bunların aşağı yukarı en sağlam olanlarını zikrederek her rivayetle ilgili en az bir ravi hakkında yukarda (çoğu dipnotlarda olmak üzere) bilgiler sunduk. Ulaştığımız kanaat şudur: Ehl-i Sünnet prensiplerine göre, bunların senet yönünden bile katiliği söz konusu edilemeyeceği için, sadece bu rivayetlerin, Mehdiliğin bir inanç esası olmasına yetmeyeceği ortadadır.
Bilindiği gibi inanç esasları, en kati ve açık naslarla ortaya konulmuştur. Bu bakımdan ümmetin üzerinde ittifak ettiği hususlarda hep aynı katiyyet ve sora hatta naslara dayanılmıştır. Kuran-ı Kerimde Mehdi ile ilgili açık her hangi bir nass yoktur. Yine bu hususta mütevatir derecesinde rivayetler de söz konusu değildir.
Ne yazık ki, açıkça söylemek gerekir ki, Avni İlhanın bu sözleri gerçekleri bilerek ve açıkça inkardan başka bir şey değildir. Çünkü şimdiye kadar hiç bir hadis alimi Hz. Mehdi ile ilgili hadislerin mütevatir olduğunu inkar etmemiştir. Biz bu konunun daha bir açıklık kazanması için müstakil bir başlık altında ele alalım:
Emevi ve Abbasi hükümdarlarının şiddetle Ehl-i Beyt hakkındaki hadislerin söylenip kitaplarda yazılmasını önlemeye çalışmalarına rağmen, Şia ve Ehl-i Sünnet kitapları İmam Mehdi aleyhis-selâm hakkında olan hadislerle doludur ve her iki fırkanın da büyük alimleri bu konuda geçen hadislerin tevatür haddini aştığını belirtmişlerdir. Şia ulemasının bu husustaki sözlerini nakletmeyi gerek görmüyoruz. Çünkü Şia camiası içerisinde bu husus gün gibi açıktır. Ancak Ehl-i Sünnet camiasından sayıları çok az da olsa bazılarının bu hususta şüphe uyandırmaya çalıştıklarından dolayı bu gibilerine de hüccetin tamamlanması için burada Ehl-i Sünnet ulemasının bu husustaki bazı açıklamalarını aktarıyoruz.
1- Hafiz el Askalani, Tehzib-ut Tehzib adlı kitabında şöyle yazıyor:
Mehdi hakkında Hz. Muhammed Mustafa sallâ'llâhu aleyhi ve alihden gelen; Mehdinin onun Ehl-i Beytinden olduğu, yedi sene hükümet edeceği, yeryüzünü adaletle dolduracağı, İsa aleyhis-selâm çıkıp Deccalı öldürmekte ona yardım edeceği, Mehdinin bu ümmete imamlık yapacağı ve İsa aleyhis-selâmın onun arkasında namaz kılacağına dair hadisler -teferruatıyla birlikte- mütevatirdir. [1]
2- Suyuti el Havi Li-l Fetava ve el Fevaid-ül Mutekasire Fi-l Ahadis-il Mutavatire adlı kitaplarında aynı şeyi yazmaktadır.
3- Şeblenci [2]Nur-ul Ebsar adlı kitabında şöyle yazıyor:
Peygamber-i Ekremden, Mehdinin onun Ehl-i Beytinden olduğu, yeryüzünü adaletle dolduracağı ve İsaya Deccalı öldürmekte yardım edeceğine dair gelen hadisler mütevatirdir.
4- Muhammed bin Resul el Berzenci, el-İşae li Eşrat-is Sae adlı kitabının 87. sayfasında şunları yazıyor:
Mehdinin varlığı, ahir zamanda çıkacağı, Resulullahın öz soyundan olup, Fatımanın evlatlarından olduğu hususu mânen tevatür haddine ulaşmıştır; dolaysıyla bunları inkar etmek anlam taşımaz.
5- Muhammed bin Hasan el Asfevi, Menakıb üş Safiiyye adlı kitabında şöyle yazıyor:
Resulullahdan bize ulaşan Mehdi ile ilgili ve Mehdinin onun Ehl-i Beytinden olduğunu belirten rivayetler tevatür haddine ulaşmıştır.
6- Ahmed bin Zeyni Dehlan eş Şafii, el Futuhat-ül İslamiyye adlı kitabında şöyle yazıyor:
Mehdinin zuhurunun zikrolunduğu hadisler çok sayıda olup mütevatirdir. Bunların içerisinde sahih, hasen ve zayıf olanlar vardır. Gerçi bu hadislerin zayıf olanları daha fazladır, ancak sayılarının çok oluşu ve onları tahric edenlerinin fazla oluşu nedeniyle bunlar birbirlerini takviye etmekteler. Dolayısıyla bu hadislerin toplamından insana yakin gelir. Şu kadarı kesindir ki, Mehdi zuhur edecek ve o Fatımanın neslindendir ve o yeryüzünü adaletle dolduracaktır.
Sözün kısası, İmam Mehdi hakkında gelen hadislerin mütevatir olduğunu belirten Sünni alimleri çok fazladır. Bizim onların hepsinin sözlerini burada nakletmemiz uzun süreceğinden sadece onlardan bazılarının isimlerine işaret etmekle yetiniyoruz.
7- El-Hafız Muhammed bin Hüseyin El Abiri Menakib-uş Şafii adlı kitabında
8- Şeyh Muhammed bin Ahmed es-Sefarini el-Hanbeli El-Levaih adlı kitabında
9- Seyyid Muhammed Sıddık Hasan el Kunuci el Buhari El İzae lima Kana ve Ma Yekunu Beyne Yedeyis Sae adlı kitabında
10- Ebu Abdullah Muhammed bin Cafer el Kattani el Maliki Nazm-ul Mütenasir Fi-l Hadis il Mütevatir adlı kitabında
11- İbn-i Hacer el Heytemi es Savaik ul Muhrika adlı kitabında, s. 165.
12- Şeyh Muhammed el Haneri el Mısri İthafu Ehl-il İslam adlı kitabında.
13- Şeyh Muhammed es-Sabban İsaf-ur Rağibin adlı kitabında, s. 140.
14- Es-Suveydi Sebaik uz Zehep adlı kitabında, s. 78.
15- Şeyh Abdulhak Sünen-i Tirmizinin hamişesinde (c. 2, s. 46, Dehli baskısı)
16- Şeyh Mansur Ali Nasif Gayet-ul Memul adlı kitabında c. 5, s. 382
15- Kadı Muhammed bin Ali Eş Şavkani Et Tevzih Fi Ma Cae fi-l Mehdi adlı kitabında.
16- Şeyh Muhammed Zahid Kevseri Nazrat-un Abire adlı kitabında. O bu hususta şöyle demiştir:
Mehdi, Deccal ve Mesihle ilgili hadislerin tevatür haddine ulaştığı konusuna gelince bu, hadis ilmi alimleri arasında şüphe edilmeyen bir konudur.
17- Abdulvahhab Abdullatif es Savaik-ul Muhrikanın hamişinde.
Bu gerçeği kabul eden büyük alimlerin sayısı oldukça çok; ama söz fazla uzamasın diye bu kadarıyla yetiniyoruz.
Alimlerin kabul ettiği diğer bir gerçek de bütün Müslümanların Hz. Mehdinin zuhur edeceğinde ittifak etmiş olmalarıdır.
Suveydi Sabaik-uz Zeheb adlı kitabında (s. 78) şöyle yazıyor:
Ulema şunda ittifak etmişlerdir ki, ahir zamanda Mehdi kıyam edecek ve yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Mehdi ve zuhuru ile ilgili hadisler pek çoktur.
Şeyh Mansur Ali Nasif Et Tac-ul Cami Li-l Usul fi Ehadis-ir Resul adlı kitabın hamişinde olup bu kitabın şerhi olan Gayet-ul Mamulda (c. 5, s. 310) şöyle yazıyor:
Seleften halefe ulema arasında şu konu meşhurdur ki, ahir zamanda Ehl-i Beytten Mehdi ismini taşıyan bir kişi zuhur edecek ve İslam beldelerinin hakimi olacak; Müslümanlar ona tabi olacaklar o Müslümanlar arasında adaletle davranacak ve dini teyit edecektir. Ondan sonra da Deccal zahir olacak ve İsa aleyhis-selâm inip onu öldürecek veya İsa Mehdi ile onu öldürmekte yardımlaşacaktır. Mehdi ile ilgili hadisleri ashabın seçkinlerinden bir grup rivayet etmiştir. Ebu Davud, Tirmizi, İbn-i Mace, Taberani, Ebi Yala, el Bazzaz, İmam Ahmed ve Hakim gibi büyük muhaddisler (r.a) de bu hadisleri tahric etmişlerdir. İbn-i Haldun gibi bu hadisleri tazif edenler ise şüphesiz hata etmektedirler. İsadan gayri Mehdi yoktura dair nakledilen rivayete gelince; Beyhaki ve Hakim ve diğerlerinin de belirttiği üzere bu zayıf bir rivayettir.
Gerçekte İsmaili Şiası olan Fatımi hükümdarlarına muhalefet amacıyla Hz. İmam Mehdi ile ilgili hadislerin bir kısmında şüphe uyandırmaya çalışan İbn-i Haldun dahi Mehdi İnancının İslamın doğuşundan bu yana asırlar boyunca bütün Müslümanların kabul ettiği bir inanç olduğuna itiraf etmektedir. O, Mukaddime adlı kitabının 367. sayfasında şunları yazıyor: Bil ki, asırlar boyunca bütün Ehl-i İslam içerisinde şu meşhur olmuştur ki, ahir zamanda Ehl-i Beytten olan bir kişi zuhur edecek, dinin teyit edip adaleti egemen kılacak ve Müslümanlar ona tabi olacaklardır. O Müslüman ülkelerin hakimi olacaktır ve onun ismi Mehdidir.
Allame Ebu Tayyip el-İzae Lima Kane ve Ma Yekunu Beyne Yedeyi-s Sae adlı kitabında şöyle yazıyor: Mehdi ahir zamanda zuhur edecektir ve onu inkar etmek büyük bir küstahlık ve sapıklıktır.
Büyük Ehl-i Sünnet alimlerinden konuyu tahkiki olarak ele alan her alim aynı sözleri söylemiştir. Biz konunun fazla uzamaması için bu kadarıyla yetiniyoruz.
İmam Mehdi hakkında gelen hadisleri Ehl-i Sünnetin yüzlerce büyük ve muteber alimi kendi hadis, tefsir, kelam, irfan, tarih, biyografi ve lügat kitaplarında tahric etmişlerdir. Örnek olarak onlardan bazılarını aşağıda zikrediyoruz:
1- Buhari Sahihinde. [3]
2- Müslim Sahihinde.
3- Buhari Et Tarih-ul Kebir adlı kitabında.
4- Ebu Davud Süneninde.
5- İbn-i Mace Süneninde.
6- Hakim Müstedrekinde.
7- Ahmed bin Hanbel Müsnedinde.
8- Tirmizi Sahihinde.
9- İbn-i Kesir, El-Bidaye ve-n Nihaye adlı kitabında.
10- İbn-i Kesir Nihayet-ul Bidaye adlı kitabında.
11- Yine El Kavl-ül Müstahsan adlı kitabında.
12- Hatip Mişkat-ul Mesabih adlı Kitabında.
13- Zehebi Mizan-ul İtidal adlı kitabında.
14- Yine Tezkiret-ul Huffaz adlı kitabında.
15- Yine Lisan-ul Mizan adlı kitabında.
16- Yine Tarih-ul İslam adlı kitabında.
17- Yine Telhis-ul Müstedrek adlı kitabında.
18- Genci Kifayet-ut Talip adlı kitabında.
19- Yine El-Beyan adlı kitabında.
20- Muttaki Kenz-ul Ummal adlı kitabında.
21- Yine Muntehab-u Kenz-ul Ummal adlı kitabında.
22- Ebu Nuaym Hilyet-ul Evliya adlı kitabında.
23- Yine Ahbar-ı İsbahan adlı kitabında.
24- Muhibbuddin Taberi Zehair-ul Ukba adlı kitabında.
25- Yine Er-Riyaz-un Nazıra adlı Kitabında.
26- Hamevi Meşarik-ul Envar adlı kitabında.
27- İbn-ül Mağazili el Manakıp adlı kitabında.
28- Es Semani er Risalet-ul Kavmiyye adlı kitabında.
29- El Cuveyni Feraid-us Simtayn adlı kitabında.
30- Yusuf bin Yahya İkd-ud Dürer adlı kitabında.
31- Yine el-Bedu ve-t Tarih adlı kitabında.
32- Beyhaki el-İtikad adlı kitabında.
33- Yine el-Bas ve-n Nuşur adlı kitabında.
34- Hamidi el-Cemu Beyn-es Sahiheyn adlı kitabında.
35- Heysemi Mecma-uz Zevaid adlı kitabında.
36- Ed-Doabi el-Kuna vel Esma adlı kitabında.
37- Taberani el-Mucemu-s Sağir adlı kitabında.
38- Taberi Tefsirinde.
39- Harezmi El-Menakıp adlı kitabında.
40- Hatip Tarih-i Bağdad adlı kitabında
41- İbn-ül Esir en Nihaye adlı kitabında.
42- Askalani el-İsabe adlı kitabında.
43- Yine Lisan-ul Mizan adlı kitabında.
44- Yine Tehzib-ut Tehzip adlı kitabında.
45- İbn-i Asakir Tarih-i Dimeşk adlı kitabında.
46- İbn-i Ebi-l Hadid Nehc-ul Balağanın Şerhinde.
47- Salebi Tefsirinde.
48- İbn-ul Esir Üsd-ül Gabe adlı kitabında.
49- Semhudi Cevahir-ul İkdeyn adlı kitabında.
50- Diyarbekri Tarih-ul Hamis adlı kitabında.
51- İbn-ül Cevzi Tezkire adlı kitabında.
52- İbn-i Hallikan Vefeyat-ul Ayan adlı kitabında.
53- İbn-i Tolun Şuzurat-uz Zehebiyye adlı kitabnda.
54- Muhammed bin Talha Matalib-us Seul adlı kitabında.
55- İbn-i Hacer Heytemi es-Savaik-ul Muhrika adlı kitabında.
56- Yine el Kavl-ül Muhtasar adlı kitabında.
57- İbn-i Hacer-il Mekki el Fetave Hadise adlı kitabında.
58- Suyuti el-Cami-us Sağır adlı kitabında.
59- Yine el-Havi li-l Fetava adlı kitabında.
60- Yine Neşr-ul Alemeyn adlı kitabında.
61- El Bağavi Mesabih-us Sünne adlı kitabında.
62- Nalusi Zehair-ul Mevaris adlı kitabında.
63- İbn-ud Dubbi Temyiz üt Tayyip adlı kitabında.
64- Yine Teysir-ul Vusul adlı kitabında.
65- Şablenci Nur-ul Ebsar adlı kitabında.
66- Muhammed Mubin el Hindi Vesilet-un Necat adlı kitabında.
67- Balevi Buğyet-ul Müsteşidin adlı kitabında.
68- El-Arif Abdurrahman Mirat-ul Esrar adlı kitabında.
69- Seyyid Abbas El Mekki Nüzhet-ul Celis adlı kitabında.
70- El konduzi Yenabi-ul Mevedde adlı kitabında.
71- El Bedehşi Miftah-un Necat adlı kitabında.
72- Abdürrahman Deşti Şevahid-ün Nübüvvet adlı kitabında.
73- Muhammed Hace Parsa Fasl-ül Hitap adlı kitabında.
74- Şeyh Abdulhak Eşiet-ül Lemaat adlı kitabında.
75- İbni Teymiyye Minhac-üs Sünnet adlı kitabında.
76- İbn-i Sabban İsaf-ur Rağibin adlı kitabında.
77- El Menavi Kunuz-ül Hakaik adlı kitabında.
78- Yine İnsan-ul Uyun adlı kitabında.
79- En Nebhani Feth-ul Kebir adlı kitabında.
80- Yine Eşref-un Nebi adlı kitabında.
81- Yine Levahir-ul Bihar adlı kitabında.
82- En-Nasani Tarih-ur Rikkaye yazdığı talikada.
83- El-Azizi es-Sirac-ul Munir adlı kitabında.
84- İbnül Arabi el-Fütuhat-ul Kebire adlı kitabında.
85- Yine Muhazeret-ul Ehvar adlı kitabında.
86- El-Kurtubi Tezkire adlı kitabında.
87- Ebu-l Ala el-Attar el-Erbain adlı kitabında.
88- Abdulvahhab Şarani Munteser-ut Tezkire adlı kitabında.
89- Şeyh Abdulhak Şerh-ul Mişkat adlı kitabında.
90- İbn-i Manzur Lisan-ul Arap adlı kitabında.
91- Zeyni Dahlan es-Siret-un Nebeviyye.
92- Şeyh Hasan Neccar El-Esrar adlı kitabında.
93- El Berzenci el-İşae Fi Eşrat-is Sae adlı kitabında.
94- En Nevevi Nihayet-ul İrb adlı kitabında.
Ve daha nice Ehl-i Sünnetin büyük alimleri.
Şimdi İmam Mehdi ile ilgili adı geçen kitaplarda nakledilen hadislerden bir kaç örnek verelim. Bu hadislerin senetlerini de zikredip senetlerinin sıhhati açısından onları incelemek bu makaleyi aştığından biz sadece hadisin yer aldığı kitap ve hadisi Hz. Resulullahdan rivayet eden şahsın ismini vererek nakledeceğiz.
1- Sahih-i Tirmizi, c. 2, s. 46;
Abdullahdan:
Şöyle demiştir: Resulullah sallâllâhu aleyhi ve alih dedi ki: Araplara benim Ehl-i Beytimden ismi benim ismim olan bir kişi hakim olmadıkça dünya sona ermeyecektir.
Tirmizi dedi: Aynı anlamda Hz. Ali, Ebu Said, Ümmü Seleme ve Ebu Hureyre den de hadis rivayet edilmiştir. Ve bu hasen ve sahih bir hadistir.
Bu hadisi Ahmed bin Hanbel Müsnedinin 1. cildinin 576. sayfasında nakletmiştir.
2- Sahihi Tirmizi, c. 2, s. 46;
Abdullahdan:
Şöyle demiştir: Hz. Resulullah sallâllâhu aleyhi ve alih buyurdu ki: Benim Ehl-i Beytimden ismi benim ismimle aynı olan bir kişi hükümdarlığa kavuşacaktır. Asim ve Ebu Salih, Ebu Hureyreden rivayet etmişlerdir ki Resulullah şöyle dedi: Eğer dünyanın ömründen sadece bir gün dahi kalsa Allah o günü benim Ehl-i Beytimden benim ismimi taşıyan bir kişinin hakim olması için uzatacaktır.
Bu hadisi Ahmed bin Hanbelin Müsnedinde, c. 1, s. 376, tahric etmiştir.
3- Sahih-i Tirmizi, c. 2, s. 46;
Ebu Said Hudriden:
Şöyle demiştir: Hz. Resulullah sallâllâhu aleyhi ve alihden sonra bazı olayların vuku bulmasından korktuk ve durumu Resulullaha sorduk, Resulullah şöyle buyurdu: Mehdi benim ümmetimdendir, çıkıp beş, yedi veya dokuz (yıl) yaşayacaktır.
Zeyd-üş Şak diyor Resulullaha beş, yedi ve dokuz nedir diye sorduk: Resulullah Bunlar yıllardır buyurdu. Sonra da şöyle buyurdu: Onun yanına bir kişi gelip Ey Mehdi bana ver diyecek, Mehdi elbisesinde taşıyabileceği kadar ona mal verecektir.
Tirmizi daha sonra şunları kaydediyor: Bu hadis hasendir. Bu hadis, bir kaç senetle Ebu Said Hudri aracılığıyla Resulullahdan rivayet edilmiştir. Bu hadisi Ahmed bin Hanbel Müsnedinde c. 2, s. 21de kendi senediyle Ebu Said Hudriden rivayet etmiştir. Yine bu hadisi et Tac-ul Cami Li-l Usulun, c. 5, s. 364te de rivayet edilmiştir.
4- Sahih-i Ebi Davud, c. 2, s. 207;
Ali aleyhis-selâmdan:
Şöyle dedi: Resulullah sallâllâhu aleyhi ve alih buyurdu ki: Eğer zamandan sadece bir gün kalsa bile, Allah, benim Ehl-i Beytimden bir kişiyi gönderecek, o yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır.
Bu hadis Yenabi-ul Meveddenin 432. sayfasında ve Nurul Ebsarın 154. sayfasında rivayet edilmiştir. Onu Ahmed ve Tirmizi de rivayet etmişlerdir.
5- Sahih-i Ebi Davud, c. 2, s. 207;
Abdullahtan:
Şöyle demiştir: Nebiyyi Ekrem sallâllâhu aleyhi ve alih buyurdu ki: Dünyanın ömrü, Araplara benim Ehl-i Beytimden ismi benim ismim olan bir kişi hakim olmadan sona ermez.
Bu hadisi Ahmed bin Hanbel de kendi Müsnedinde, c. 1, s. 377de ve ayrı bir senetle de c. 1, s. 430da rivayet etmiştir.
6- Sahih-i Ebi Davud c. 2, s. 207;
Ümmü Selemeden:
Şöyle dedi: Resulullahın şunları buyurduğunu duydum: Mehdi benim itretimden ve Fatımanın soyundandır.
Bu hadisi İbn-i Mace de kendi Süneninde Mehdinin hurucu bölümünde Said bin Musayyip aracılığıyla Ümmü Selemeden rivayet etmiştir. Yine bu hadis et-Tac-ul Cami Li-l Usul, c. 5, s. 364te, Mesabihus Sünne kitabının kıyamet alametleri bölümünde, İsaf-ur Rağibin kitabında, s. 134te, Yanabi-ul Mevedde kitabında s. 432de ve Müntahabu Kenz-il Ummal kitabında c. 6, s. 30da da rivayet edilmiştir. Ayrıca bu hadisi Müslim, Nesai, İbn-i Mace ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir.
7- Sahih-i Ebi Davud c. 2, s. 208;
Ebu Said Hudriden:
Şöyle dedi: Resulullah sallâllâhu aleyhi ve alih buyurdu ki: Mehdi bendendir. Anlı geniş burnu çekiktir. O yeryüzünü zulüm ve tecavüzle dolduğu gibi eşitlik ve adaletle dolduracaktır.
Bu hadisi Hakim de el Müstedrek adlı kitabında, c. 4, s. 557de rivayet etmiştir. Bu hadisi et-Tacul Cami Li-l Usul kitabında, c. 5, s. 364te Ebu Davud ve Tirmiziden tahric etmiştir. Nurul Ebsar kitabında, s. 154te ve Münteheb-u Kenz-ul Ümmal kitabının c. 6, s. 30da da bu hadis rivayet edilmiştir. Ayrıca bu hadisi Taberani kendi Mucaminde rivayet etmiştir.
8- Sahih-i Buharinin İsanın Nüzulü böl.;
Ebu Hureyreden:
Şöyle dedi: Resulullah buyurdu ki: Meryemin oğlu size indiği ve İmamınız da sizden olduğu zaman. Bu hadisi Müslim de kendi Sahihinin İsanın nüzulü bölümünde rivayet etmiştir. Ayrıca bu hadis Yenabi-ul Mevedde kitabında, s. 432de Metalib-us Seul kitabının 12. Bölümünde ve Gayet-ul Meram kitabının ikinci bölümünde de rivayet edilmiştir.
9- Sahih-i İbn-i Mace, c. 2, Mehdinin hurucu böl.;
Hz. Ali aleyhis-selâmdan:
Şöyle demiştir: Resulullah buyurdu ki: Mehdi biz Ehl-i Beytendir Allah onun işini bir gecede düzeltecektir. Aynı hadisi Münteheb-u Kenzil Ummalın c. 6, s. 30da. Hz. Ali aleyhis-selâmdan rivayet etmiştir.
Bu hadisi el-Cami-us Sağir kitabında, c. 3, s. 924te rivayet etmiş ve şöyle demiştir. Bu hadisi Ahmed ve İbn-i Mace de Aliden tahric etmiş ve doğrulamıştır. Yine bu hadis Yenab-ul Mevedde kitabının 488 sayfasında ve Cevahir-ul İkdeyn kitabının 432. sayfasında rivayet edilmiştir. Bu hadis el-Burhan fi Alamat-i Mehd-i Ahir-iz zaman kitabının 2. Bölümünde de yer almaktadır. Ayrıca el Beyan kitabında bu hadisi Ebu Nuaym el Hafızın Menakib-ul Mehdi kitabında ve Taberaninin Mucemul kabir kitabında da tahric ettiklerini yazdıktan sonra şöyle demiştir: Bu senetleri birbirinin yanına koyup hafızların onu kendi kitaplarında rivayet etmelerini nazara aldığımızda onun sahih bir hadis olduğuna dair insanda yakin oluşuyor.
10- Sahih-i İbn-i Mace c. 2, Mehdinin hurucu böl.;
Enes bin Malikden:
Şöyle demiştir: Ben Resulullahın sallâllâhu aleyhi ve alih şöyle buyurduğunu duydum: Biz Abdulmuttalip oğulları cennet ehlinin büyükleriyiz; ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi. Bu hadisi, Ebu Nuaym, Salebi, El Erbain kitabının yazarı, Hamvini, Hakim ve Deylemi de tahric etmişlerdir. Bu hadisi İbn-i Hacer es Savaik-ul Muhrikanın 309. sayfasında rivayet etmiştir. Yine El Beyan kitabında kendi senediyle Enesden rivayet etmiştir. Zehair-ül Ukba kitabının birinci bölümünün Menakib-i Abdulmuttalib bölümünde de Enesten rivayet etmiştir. Ayrıca bu hadisi İbn-i Sirinin de tahric ettiğini belirtmiştir. Bu hadisi Gayet-ul Meram kitabında Tefsir-i Salebiden rivayet etmiştir.
11- Müsned-i Ahmed bin Hanbel, c. 3, s. 28;
Ebu Saidden:
Şöyle demiştir: Resulullah sallâllâhu aleyhi ve alih buyurdu ki: Yeryüzü zulüm ve tecavüzle dolacaktır. Sonra benim itretimden olan bir kişi çıkacak yedi veya dokuz yıl hakim olacak, işte o yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracaktır. Bu hadisi Müstedrek-us Sahiheyn de, c. 4, s. 558de tahric etmiştir.
12- El Müstedrek Ale-s Sahiheyn c. 4, s. 465;
Ebi Sadi Hudriden:
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem buyurdu ki: Ahir zamanda ümmetime kendi padişahlarından taraf kendinden daha büyük olanı işitilmeyen bir bela inecek, hatta yeryüzü bu genişliğine rağmen onlara dar gelecek ve yeryüzü zulüm ve tecavüzle dolacak, öyle ki mümin insan zulümden sığınacak bir barınak bulamayacak. Bu sırada Allah Teala benim itretimden olan bir kişiyi mebus kılacaktır. O yeryüzünü zulüm ve tecavüzle dolduğu gibi adalet ve eşitlikle dolduracaktır. Ondan gökte yaşayan da razı olacak yerde yaşayan da. Bu zamanda yer kendi tohumundan hiç bir şey gizlemeyip hepsini çıkaracaktır. Gök de yağmurundan hiç bir şey saklamayıp hepsini bol bol yere dökecektir. Mehdi onların arasında yedi, sekiz veya dokuz sene yaşayacaktır. O zamanda yaşayanlar, Allahın yer halkına ihsanda bulunduğu hayırlardan dolayı ölülerin dirilmelerini arzu edecekler.
Hakim bu hadisin senet açısından sahih bir hadis olduğunu ancak Buhari ve Müslimin onu tahric etmediklerini söylemiştir. Bu hadisi İbn-i Hacer es Savaik-ul Muhrikada da rivayet etmiştir. Yine İsaf-ur Rağibin, s. 134te ve Yenabi-ul Mevedde, s. 341de de rivayet edilmiştir. Yine bu rivayeti Taberani kendi Muceminde ve Hafız Ebu Nuaym Menakibul Mehdi adlı kitabında rivayet etmişlerdir.
13- Müsned-i Ahmed bin Hanbel, c. 3, s. 37;
Ebu Said Hudriden:
Şöyle demiştir: Resulullah buyurdu ki: Sizi Mehdi ile müjdeliyorum, o ümmetimin karışıp tam bir ihtilaf içerisinde olduğu bir zamanda mebus olacaktır. Yeryüzünü -tecavüz ve zulümle dolduğu gibi- eşitlik ve adaletle dolduracaktır. Göğün ehli de ondan razı olacak yerin ehli de. Malı doğru olarak bölecektir. Bir kişi Doğru olarak ne demektir diye sordu. Resulullah: Halk arasında eşit olarak bölecektir. buyurdu. Sonra Resulullah şöyle buyurdu: O zamanda Allah Muhammed ümmetinin kalbini zenginlikler ile dolduracaktır ve adaleti onların hepsini kapsayacaktır, hatta nida eden bir kimse, mala ihtiyacı olan var mıdır? diye nida edecek, bir kişiden gayri kimse kalkmayacaktır. Bunun üzerine ona git hazinedara de ki, Mehdi sana mal vermesini söyledi. Hazinedar ona seç diyecek, adam onu kendi evine getirip açınca pişman olup ben Muhammedin ümmetinin en ihtiraslısı mı oldum yoksa, onlara yeterli olan bana kifayet etmedi mi diyecek. Sonra şöyle buyurdu: Bunun üzerine o malı geri getirecek, ancak ondan alınmayacak ve biz verdiğimiz bir şeyi geri almayız denilecektir. Yedi, sekiz veya dokuz sene böylece devam edecektir, bundan sonrasında artık yaşantının bir hayrı yoktur.
Buna benzer bir rivayeti de Ahmed Müsnedinde c. 3, s. 52de ayrı bir senetle rivayet etmiştir. Müntehab-ul Kenzul Ummal kitabının c. 6, s. 29da Ahmed yoluyla Ebu Said Hudriden şu rivayeti nakletmiştir: Müjde olsun size Mehdiden o Kuryeşten ve benim öz soyumdan olan bir kişidir. Bu hadis Nurul Ebsar, s. 155 ve Yenabiul Meveddet, s. 469 da ve es Savaikul Muhrikada da rivayet edilmiştir.
14- Tezkiret-ul Havas, 6. Böl.;
Hz. Emir-ul Müminin Ali aleyhis-selâmın hutbe okurken şöyle buyurduğunu yazıyor:
....Bizler göklerin ve yerin nurlarıyız, bizler kurtuluş gemileriyiz, gizli ilimler bizde saklıdır. İşlerin dönüşü bizedir. Mehdi ile insanlara hüccet tamamlanacaktır. O İmamların sonuncusudur. O ümmetin kurtarıcısıdır. O nurun sonudur. O ağır sırdır. Ne mutlu bizim ipimize sarılıp bizim muhabbetimizle haşrolunan kimseye.
15- Mecma-uz Zevaid, c. 7, s. 317;
Ebu Said Hudriden:
Şöyle demiştir: Resulullahın şöyle buyurduğunu duydum: Ümmetimden bir kişi çıkacak, o benim sünnetimi beyan edecek, Allah onun için gökten yağmur yağdıracak ve Allah onun için yerdeki bereketini yeşertecek. Onunla yeryüzünü zulüm ve tecavüzle dolduğu gibi eşitlik ve adaletle dolduracaktır. O bu ümmete yedi yıl hakim olacak ve Beyt-ul Makdise inecektir. Mecma-uz Zevaidin yazarı daha sonra şöyle yazıyor: Bu hadisi Tirmizi ve İbn-i Mace de özel olarak rivayet etmişlerdir. Ayrıca bunu Taberani de el-Evsat adlı kitabında rivayet etmiştir.
16- Et Tedvin, c. 2, s. 84;
Ebu Said Hudriden:
Şöyle demiştir: Resulullah buyurdu ki: Ümmetime benim Ehl-i Beytimden bir kişi emir olacaktır. O Yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır. O yedi sene hakim olacaktır.
17- El Havi Li-l Feteva, c. 2, s. 77;
Ebu Said Hurdiden:
Şöyle demiştir: Nebiyyi Ekrem buyurdu ki: Arıların kendi kraliçelerine sığındıkları gibi ümmetim de Mehdiye öylece sığınacaktır. O yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır. Öyle ki halk ilk dönemde oldukları gibi olacaklar, uykuda olan uyandırılmayacak ve bir kan dökülmeyecektir.
18- Üsd-ül Gabe, c. 1, s. 239;
Kays bin Cabir babasından o da ceddinden:
Şöyle demiştir: Resulullah şöyle buyurdu: Benden sonra halifeler, halifelerden sonra da emirler, emirlerden sonra da zalim padişahlar olacaktır. Sonra da benim Ehl-i Beytimden biri çıkıp yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır. Bu hadisi diğer Ehl-i Sünnet kitaplarında da rivayet etmişlerdir. Bunlardan el-Erbaine Hadis Fi Zikr-il Mehdi kitabında 37. Hadis olarak, Müntehab-u Kenz-il Ummal, c. 6, s. 30; el-Beyan fi Ahbarı Sahib-iz Zaman, s.98; el Havi Li-l Feteva, c. 2, s. 64; el-Cami-us Sağir, c. 2, s. 33; Feth-ul Kebir, c. 2, s. 164 ve diğer bir çok kitaplarda rivayet olunmuştur.
19- Es Savaik-ul Muhrika, s. 98;
Ruyani, Taberani ve diğerleri şu rivayeti tahric etmişlerdir ki; Mehdi benim evlatlarımdandır. Onun yüzü parlak bir yıldız gibidir. Rengi Arap rengidir. Cismi ise Beni İsrail cismi gibidir. Yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır. Onun halifeliğinden göğün ehli de yerin ehli de ve hatta gökteki kuşlar da razı olacaktır. O yirmi sene hakim olacaktır.
Bu hadisi bir çok Ehl-i Sünnet kitabında rivayet etmişlerdir. Bunlardan Tarih-ul İslam, c. 1, s. 156; el-Fusul-ul Mühimme, s. 275; el-Havi Li-l Fetava, c. 2, s. 66; el-Camis Sağir, c. 2, s. 579; Zehair-ul Ukba, s. 16; Lisan-ul Mizan, c. 5, s, 23; el-Fetavel Hadise, s. 28, Cevahir-ul İkdeyn, s. 433 ve diğer bir çok kitapları zikredebiliriz.
20- Tezkiret-ul Havass, s. 204;
Abdullah bin Ömerden:
Şöyle demiştir: Resulullah buyurdu ki: Ahir uz zamanda benim evlatlarımdan bir kişi çıkacak, onun ismi benim ismim ve künyesi de benim künyem gibidir. O yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır. İşte Mehdi oldur.
Mezkur kitabın yazarı daha sonra şöyle devam ediyor: Bu hadis meşhur bir hadistir. Bu hadisin benzerini Ebu Davud ve Zuhari Ali aleyhis-selâmdan tahric etmişlerdir. Onda; Eğer dünyanın ömründen yalnızca bir gün kalmış olsa bile Allah benim Ehl-i Beytimden birini gönderecek ve o yeryüzünü adaletle dolduracaktır. ibaresi de vardır. Bu hadisi de bir çok Ehl-i Sünnet kitapları rivayet etmiştir.
Bunlardan Minhac-üs Sünne, c. 4, s. 211; el-Füsul-ul Mühimme, s. 274; İkdud Dürer ve diğer kitapları zikredebiliriz.
21- Mecma-uz Zevaid c. 7, s. 316;
Ebu Hureyreden:
Şöyle demiştir: Resulullah sallâllâhu aleyhi ve alihin yanında Mehdiden bahsedildi. Bunun üzerine Resulullah buyurdu ki:
Eğer az olsa yedi, az olmazsa sekiz veya dokuz yıl hakim olacak ve o yeryüzünü zulüm ve tecavüzle dolduğu gibi adalet ve eşitlikle dolduracaktır.
Bunu Bezzaz da rivayet etmiştir ve bunun senedinde bulunan kişiler tümüyle güvenilir insanlardırlar.
22- El-Beyan Fi Ahbar-ı Sahib-uz Zaman, s. 96;
Abdurrahman bin Avf, babasından:
Şöyle demiştir: Resulullah buyurdu ki: Allah benim itretimden ön dişleri aralı ve alnı açık olan bir kişiyi mebus kılacaktır; o yeryüzünü adaletle dolduracak ve malı bol bol dağıtacaktır.
Bu hadis diğer birçok Ehl-i Sünnet kitabında da nakledilmiştir. Bunlardan el-Havi li-l Fetava, c. 2, s. 63; es-Sevaik-ul Muhrika, s. 98, Meşarik-ul Envar, s. 15, el-Feteve-l Hadise, s. 29 ve Galiyet-ul Mevaiz, c. 1, s. 83ü zikredebiliriz.
23- Sünen-ul Mustafa, s. 517;
Abdullahdan:
Şöyle demiştir: Biz Resulullah sallâllâhu aleyhi ve alihin yanındaydık, bu sırada bir grup Beni Haşim gençleri geldi. Nebiyy-i Ekrem onları görünce alnı beyazlaştı, gözleri doluverdi ve rengi değişti. Ben Yüzünüzde bizi üzen bir şeyi görüyoruz dedim. Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu: Biz öyle bir Ehl-i Beytiz ki, Allah bizim için dünya yerine ahireti seçmiştir. Benim Ehl-i Beytim benden sonra bela, zulüm ve sürgünle karşılaşacaktır. Ta ki doğu tarafından siyah bayraklar taşıyan bir kavim gelecek, hayrı talep edecekler, ama onlara verilmeyecektir, bunun üzerine savaşacak ve galip gelecekler, bu durumda onlara istedikleri şey verilecektir, artık onlar bunu kabul etmeyecekler. Taki onu benim Ehl-i Beytimden olan bir kişiye teslim edecekler; o yeryüzünü, diğerleri zulümle doldurdukları gibi eşitlikle dolduracaktır. Her kim sizden onu görürse karın üzerinde sürünerek bile olsa gidip ona katılsın.
Bu hadis de birçok Ehl-i Sünnet kitabında rivayet edilmiştir. Bunlardan, es-Savaik-ul Muhrika, s. 237; Nihayet-ul Bidaye, c. 1, s. 41; el-Beyan fi Ahbar-ı Ahir zaman, s. 314; el-Füsul-ül Mühimme, s. 276; Müntehab-u Kenz-il Ummal, c. 6, s. 30; Zehair-ul Ukba, s. 17; Mizan-ul İtadal, c. 2, s. 35; el-Havi Li-l Fetava, c. 2, s. 60; Yenabı-ul Mevedde, c. 3, s. 89; Rumuzul Ehadis, s. 135 kitaplarına işaret edebiliriz.
24- Yenabi-ul Mevedde, s. 448;
Huzeyfe bin Yemaniden:
Resulullahın şöyle buyurduğunu duydum: Zalim padişahlardan görecekleri zulümlerden yazıklar olsun bu ümmete! Müslümanlardan onlara itaat etmeyenler öldürülecek veya (vatanlarından) uzaklaştırılacaklar. Bu durumda takvalı mümin diliyle onlara hoş görünüp kalbiyle onlardan kaçacaktır. Allah Teala tekrar İslamın izzetini iade etmeyi irade ettiğinde bütün inatçı zalimleri yok edecektir. O her şeye kadirdir. Allah bu ümmeti fesada çekildikten sonra tekrar ıslah edecektir. Ey Hüzeyfe, eğer dünyadan yalnızca bir gün kalmış olsa bile Allah o günü benim Ehl-i Beytimden bir kişinin hükümdarlığa kavuşması için uzatacak ve İslamı muzaffer kılacaktır. O, vaadine hilaf etmez; O, vaadini gerçekleştirmeye kadirdir.
El-Burhan fi Alamat-ı Mehdi-yi Ahir-iz Zaman kitabının ikinci bölümünde de bunun benzeri bir hadisi rivayet edilmiştir.
25- El-Beyan;
Ali bin Ebu Talipten:
Şöyle demiştir: Resulullaha Mehdi biz Âl-i Muhammedden midir yoksa başkalarından mıdır? diye sordum. Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu: Hayır bizdendir. Allah dini bizimle başlattığı gibi bizimle de sona erdirecektir. İnsanlar bizimle şirkten kurtuldukları gibi bizimle de fitneden kurtulacaklardır. Allah onların kalplerini şirk düşmanlığından sonra bizimle birbirine yaklaştırdığı gibi bizimle de fitne düşmanlığından sonra kalplerini birbirine yaklaştırarak onları kardeş kılacaktır. Onlar şirk düşmanlığından sonra bizimle kardeş oldukları gibi fitne düşmanlığından sonra da bizimle kardeş olacaklardır.
Sonra el-Beyan kitabının yazarı şöyle yazıyor: Bu hadis hasendir, onu huffaz alimler kendi kitaplarında rivayet etmişlerdir. Onu Taberani Mucem-ul Evsat adlı kitabında, Ebu Nuaym Hulyet-ul Evliya adlı kitabında ve Abdurrahman bin Hatem Evali adlı kitabında rivayet etmişlerdir.
26- el-Füsul-ül Mühimme, s. 275;
İbn-i Abbastan:
Şöyle demiştir: Resulullah sallâllâhu aleyhi ve alih buyurdu ki: Mehdi cennet ehlinin tavusudur.
Bu hadis Kunuz-ül Hakaik kitabının Mim Harfi bölümünde, Nur-ul Ebsarın, sayfa 157 ve el-Beyan, 80. sayfasında da rivayet edilmiştir.
27- El-Havi Li-l Fetava, c. 2, s. 62;
Ebu Hureyreden:
Şöyle demiştir: Resulullah sallâllâhu aleyhi ve alih buyurdu ki: Kıyamet benim Ehl-i Beytimden bir kişi huruç etmedikçe kopmayacaktır. O, insanlar hakka dönünceye kadar onlarla savaşacaktır. Ben, Kaç sene hükümdar olacak? diye sordum. Buyurdu: Beş ve iki yıl.
Bu hadis Mecma-uz Zevaid c. 75, s. 315te de rivayet etmiştir.
28- El-Beyan Fi Ahbar-ı Ahir-iz zaman, s. 310;
Ebu Eyyub-i Ensariden:
Şöyle demiştir: Resulullah, Fatımaya buyurdu ki: Nebi, nebilerin hayırlısıdır. O senin babandır. Şehidimiz, şehitlerin en hayırlısıdır. O babanın amcası Hamzadır. Cennette iki kanadıyla istediği yere uçan bizdendir. O babanın amcası oğludur. Bu ümmetin iki torunu Hasan ve Hüseyin bizdendir. Onlar senin oğullarındır ve Mehdi bizdendir.
Bu hadisi Taberani de Mucam-us Sağir adlı kitabında rivayet etmiştir. Bu hadis el-Fütuhat-ul Kebire kitabında da mürsel olarak rivayet edilmiştir.
Bunun benzeri bir hadis de birçok Ehl-i Sünnet kitabında Ali bin Hilalden rivayet edilmiştir. Bunlardan Ebu Nuaymin Erbaini, 5. Hadis; Zehair-ul Ukba, s. 135; el-Havi Li-l Fetava, c. 2, s. 426; Miftah-un Necat, s. 18 gibi kitapları örnek olarak zikredebiliriz.
29- Zehair-ul Ukba, s. 136;
Hüzeyfe bin Yemaniden:
Şöyle demiştir: Nebiyyi Ekrem buyurdu ki: Eğer dünyadan yalnız bir gün kalsa bile Allah o günü benim evlatlarımdan ismi benim ismim gibi olan bir kişiyi mebus kılmak için uzatacaktır. Bunun üzerine Selman: O, hangi oğlundandır ya Resulullah? dedi. Resulullah: Bu oğlumdan diyerek eliyle Hüseyne dokundu.
Bu hadis birçok Ehl-i Sünnet kitabında rivayet edilmiştir. Bunlardan, Tezkiret-ul Kurtubi, s. 615; Mizan-ul İtidal, c. 2, s. 18; el-Füsul-ül Mühimmeyi s. 277; örnek olarak verebiliriz.
30- el-Mucem-us Sağir, s. 150;
Ebu Hureyreden:
Şöyle demiştir: Resulullah buyurdu ki: Bilin ki, benimle İsa bin Meryem arasında bir nebi yoktur. Sadece benden sonra ümmetimde halifem olan kimse gelecek ki, Deccalı öldürecek, haçı kıracak, cizye koyacak ve Allahın düşmanlarıyla savaşacaktır. Kim ona ulaşırsa, selamımı ona iletsin.
Bu hadis Sahih-i Tirmizi, c. 3, s. 232de rivayet edilmiştir.
31- Sahih-i Müslim, c. 1, s. 95;
Cabir bin Abdullahdan:
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekremin şöyle buyurduğunu duydum: Kıyamete değin sürekli ümmetimden bir grup açıkça hak üzere savaşacaktır. Yine buyurdu: Bu arada İsa bin Meryem nazil olacak, onların emîrleri: Gel bize namaz kıldır diyecek, İsa: Hayır, sizin bazılarınız diğerlerinizin emîrlerisiniz; bu, Allahın bu ümmete mahsus kıldığı bir keramettir. diyecek.
Bu hadis el-Cemu Beyn-es Sahiheyn, c. 2, s. 423; Mesabih-üs Sünne, c. 2, s. 142; es-Savaik-ul Muhrika, s. 98de rivayet edilmiştir.
32- El-Havi Li-l Fetava, s. 82;
Hüzeyfe bin Yemaniden:
Şöyle demiştir: Resulullah sallâllâhu aleyhi ve alih buyurdu ki: Mehdi birden bakacak ki İsa bin Meryem saçtan su damlarcasına nazil olmuş. Bunun üzerine Mehdi ona, Gel halka namaz kıldır diyecek. İsa, Senin için kamet getirilmiştir. diyecek. Böylece benim evlatlarımdan bir kişinin arkasında namaz kılacaktır.
Bu hadis de birçok Ehl-i Sünnet kaynağında rivayet edilmiştir. Yenab ul Mevedde, s. 433; es-Savaik-ul Muhrika, s. 98; Süneni İbn-i Mace, c. 9, s. 519; el-Havi Li-l Fetava, c. 2, s. 65, bu hadisi nakleden kitaplardandır.
33- Ebu Nuaym, Erbain, 38. Hadis;
Ebu Said Hudriden:
Şöyle demiştir: Resulullah buyurdu ki: Bizdendir o kimse ki İsa bin Meryem onun arkasında namaz kılacak.
Bu hadis birçok Ehl-i Sünnet kitabında rivayet edilmiştir. El-Cami-us Sağir, c. 2, s. 472; Sünen-ül Hüda, s. 573; Şeref-ün Nebi, s. 302; Yenabi-ul Mevedde, s. 187; Müsnedin Hamişinde basılan Kenz-ül Ummal, c. 6, s. 30, bunlardandır.
34- El Havi Li-l Fetava, c. 2, s. 67;
Afv bin Malikden:
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem buyurdu ki: Kapkaranlık olan fitne gelmektedir. Sonra da fitneler birbirini takip edecektir, ta ki Ehl-i Beytimden Mehdi denilen bir kişi çıkıncaya kadar. Eğer ona kavuşsan ona uy ki hidayete ermişlerden olasın.
Bu hadis Meveddet-ul Kurba kitabının 98. sayfasında da rivayet etmiştir.
35- Sünen-i İbni Mace, c. 9, s. 519;
Haris bin Cüz-il Zübeydiden:
Şöyle demiştir: Resulullah buyurdu ki: Doğu tarafından bir grup insan çıkıp Mehdi için, -yani hükümdarlığı için- ortam hazırlayacaklardır.
Bu hadis de birçok Ehl-i Sünnet kitabında rivayet edilmiştir.
El-Havi Li-l Fetava, ç. 2, s. 60; Zehair-ul Mevaris, c. 1, s. 292; Feth-ul Kebir, c. 3, s. 420; Mecma-uz Zevaid, c. 7, s. 318; el-Muntehab Min-es Sahiheyn el-Buhari ve Müslim, s. 183, bunlardandır.
36- Ebi Nuaym, Erbain, 7. Hadis;
Abdullah bin Ömerden:
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem buyurdu ki: Mehdi mükerrer bir bedenden çıkacaktır.
Bu hadis el-Füsul-il Mühimme, s. 277; El-Beyan fi Ahbari Ahir-iz Zaman s. 91, de rivayet edilmiştir.
38- Tefsir-i Şeyh Kurtubi:
Ta ki onu (İslam dinini) bütün dinlere galip kılsın. ayetini tefsir ederken şunları yazıyor: Suddi demiştir ki: Bu Mehdinin çıktığı zaman olacaktır. O zaman hiç bir kimse kalmayacak, meğer ki İslamı kabul edecek ya da cizye verecektir. Kurtubi sonra şöyle diyor: Mehdinin İsadan ibaret olduğu da söylenmiştir. Ancak bu doğru değildir. Zira mütevatir olan sahih hadislerde Mehdinin Resulullahın soyundan olduğu bildirilmiştir. Bu durumda Mehdinin İsa olduğunu söylemek doğru değildir. İsadan gayri Mehdi yoktur şeklindeki rivayet ise doğru değildir.
Bu hadis Ehl-i Sünnet yoluyla Hz. İmam Mehdi hakkında ulaşan çok sayıda hadislerden sadece bazıları idi. İhtisara riayet etmek amacıyla senetlerini zikretmedik. Zaten bunca hadisin ulaştığı bir konuda hadislerin çokluğu konuya kesinlik kazandırdığından artık onların senet yönünden incelenmesine gerek kalmaz.
Bunlara Şia yoluyla gelen hadis de eklendiğinde hadislerin sayısı yüzleri aşıyor. Bu durumda, bu kadar hadisleri ve asırlar boyunca bütün İslam âleminin konu üzerindeki ittifakını bir kenara itip de birtakım temelsiz şüpheler ortaya atarak Kuran-ı Kerimin, İslam dininin ve iman ehlinin mutlak zaferine dair kesin vaadini görmezlikten gelip büyük İslam alimlerinin bu konudaki sözlerin itibar etmenin ne kadar cahilane olacağını herkes teslim edecektir. Şimdi tekrar Avni İlhanın Mehdilik adlı kitabına dönelim.
Avni İlhanın Mehdi hakkında gelen bu hadislerin senet yönünden bir itibar taşımadığı ve bu hususta mütevatir sayılabilecek bir hadisin de söz konusu olmadığını ileri sürerek gerçeği inkar etmiştir. Avni İlhanın sözünden, bu konuda sahih olan âhâd hadislerin bile olmadığı anlaşılıyor; oysa birçok büyük Ehl-i Sünnet alimlerinin Mehdi ile ilgili hadislerin tevatür haddini aştığına, hatta yalnızca sahih olanlarının bile mütevatir olduğunu Sadr-ı İslamdan bu yana bütün asırlar boyunca bütün Müslümanların bu akide üzerinde birleşip hiçbir Müslümanın bunun asil İslami akidelerden biri olduğunda şüphe etmediğine dair açıklamalarını hep birlikte gördük.
Örneğin: Kurtubinin İsadan gayri Mehdi yoktur şeklindeki hadisin uydurma olduğuna işaret ederken Mehdinin Fatımanın neslinden olduğuna dair gelen sahih hadisler mütevatirdir. Dolayısıyla bu hadis doğru olamaz şeklindeki açıklamasını hep birlikte gördük. İlginç olan, İmam Mehdi hakkında gelen hadislerin sayı bakımından diğer İslami inanç esasları hususunda gelen hadislerden az olmaması ve hatta onlardan daha fazla olmasıdır. Müslümanların hep birlikte inanıp kabul etmesi noktasında da diğer inançlarla bu inanç arasında hiçbir fark söz konusu değildir. Hatta bu inanç üzerinde olan ittifak birçok diğer inanç esaslarında mevcut değildir.
Ayrıca mütevatir olan hadislerde artık hadislerin senedi teker teker incelenmez ve faraza onların bazısının senedinde bir zaaf varsa bu onlara bir zarar getirmez. Çünkü mütevatir hadislerde ölçü, ravilerinin çokluğudur. Yani eğer bir konuyu birçok kimse rivayet ederse, artık o konu kesin olarak ispatlanmış olur. Çünkü yalan söylemek, hata etmek ve unutmak gibi ihtimaller ancak âhâd hadisler hakkında söz konusu olabilir. Dolayısıyla da âhâd rivayetlerin senedinde isimleri geçen bütün şahısların bir kusuru olup olmadığı araştırılır. Ama bir konunun ravileri çoğalınca artık onlar hakkında bu araştırma yapılmaz. O halde Avni İlhanın bu rivayetlerden bazısını ele alıp güya onların senedinde olan zaafı göstermeye çalışması abestir. Kaldı ki İmam Mehdi ile ilgili hadislerin senedinde yer alan raviler Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim gibi Ehl-i Sünnetin itimat ettiği kitaplarda bulunan diğer birçok hadislerin de senedinde yer almışlardır; şayet bu insanlardan dolayı İmam Mehdi hakkında gelen hadisler zayıf sayılırlarsa Ehl-i Sünnetin elinde artık muteber bir hadis kaynağı kalmayacak; inanç ve mezhep sistemleri kökten sarsılacaktır.
Avni İlhan daha sonra İslam tarihinde birtakım siyasi emelleri güden kimselerin bu hadislerden istifade ettiğine değinerek bu gibi hadislerin onlar tarafından uydurulmuş rivayetler olabileceğini ortaya atıyor ve şöyle diyor: Ayrıca zikredilen bu rivayetlerden bazılarının ilk siyasi hizipleşmelerle yakın ilgisi ve olayların tasviri gözden uzak tutulmamalıdır.
Avni İlhan bu ihtimali güçlendirip zihinlerde canlandırmak amacıyla kitabının 125. sayfasında şöyle yazıyor: Öyle anlaşılıyor ki, hadisin birinci ravisi İbn Zubeyr ordusunda savaşan Abdullah b. Safvan ordu içindeki atmosfer ve o günlerde konuşulanlardan belli ölçüde tesir altında kalmıştır. Daha önce çok büyük felaket yaşayan Medineliler bu defa aynı tehlikenin belirdiği görülünce Şamdan gelecek ordunun Medine yakınlarında batacağı hayali ile ümitsizlikten kurtulmaya çalışmışlardır. Haccacın ordusunun batmadığı görülünce rivayetini sağlamlaştırmak ve bu ordunun batacak ordu olmadığını belirtmek ihtiyacını hissetmiştir.
Avni İlhan kitabının 128. sayfasında da şunları yazıyor: Rivayetlerde dikkati çeken husus adeta bu olayların tasvir edilmiş olmasıdır. Dolayısıyla ister istemez aklıma şu geliyor: Harre olayından (Medinede estirilen yukarıda bahsettiğimiz terör) sonra Medinenin yağmalanması ve estirilen terör henüz bu bölgedeki insanların hafızalarında bütün canlılığı ile yaşarken Haccac bin Yusufun Şam tarafından gönderilmesi bu insanları yeniden dehşete ve korkuya düşürmüştür. Bu durumda bu ordunun yerin dibine batırılmasını hayal etmekten daha tabii ne olabilir? Nitekim İbn Macenin rivayetinde Abdullah bin Safvanın Biz Haccac ordusu geldiği zaman bu güruhun o ordu olduğunu sandık sözünde tasvir edilmeye çalışılan ruh halini açıkça anlamaktayız. Hatırlayalım ki Abdullah b. Safvan İbn Zübeyr ile birlikte Kabede öldürülenlerdendir. Bütün dürüstlüğüne ve doğru sözlü olmasına rağmen cemiyetin daha önce korkunç bir benzerini yaşadığı terörün yenisinden kurtulma için bekleştiği sırada ortaya atılan her hayali bir gerçek olarak kabul göreceğini düşünürsek Abdullah b. Safvanın veya başkalarının Şamdan gelen ordunun Beydada batmasını arzulamış olması son derece tabiidir.
Avni İlhan böylece bu rivayetlerin bir hayal ürünü ve uydurma olduklarını ispatlamaya çalışıyor. Oysa bu rivayetlerden ve o zamanda cereyan eden olaylardan şu gerçek anlaşılmaktadır ki, o zamanda İmam Mehdi ile ilgili hadisler bütün Müslümanların ve özellikle Medine ve Mekke Müslümanlarının arasında yaygındı. Dolaysıyla benzeri olaylar olunca hemen zihinlerinde o hadisler canlanıyordu. Elbette bu hadislerden siyasi yönden yararlanmak isteyenler de olmuştur. Ayrıca bu hadisler, Avni İlhanın İslamın ilk asırlarında telif edilmiş muteber, Sünni akait ve kelam kitaplarında müspet veya menfi yönüyle Mehdilik hiç ele alınmamıştır. Şeklindeki sözünün bu köklü inancın asaletinde bir şüphe uyandırmasına da müsaade etmiyor.
[1] -Tehzib-ud Tehzib c. 9, s. 144, Haydarabad baskısı.
[2] - Nur-ul Ebsar, s. 171.
[3] - Buharide Hz. İsanın inişi döneminde ümmetin İmamı olarak Hz. Mehdiden söz edilmiştir.