GERİ | İNDEKS | İLERİ |
12ـ الإخْلاصُ عِبادَةُ المُقَرَّبينَ/ 667.
12- İhlas mukkarreplerin (Allah'a en yakın olan kulların) ibadetidir. /667
13ـ الإخْلاصُ غايَةُ الدّينِ/ 727.
13- İhlas dinin gayesidir. /727
14ـ الإخْلاصُ أشْرَفُ نِهايَةٍ/ 851.
14- İhlas en üstün akıbettir. /851
15ـ الإخْلاصُ ثَمَرَةُ اليَقينِ/ 853.
15- İhlas yakinin meyvesidir. /853
16ـ الإخْلاصُ مِلاكُ العِبادَةِ/ 859.
16- İhlas ibadetin ölçüsüdür. /859
17ـ الإخْلاصُ أعْلَى الإيمانِ/ 860.
17- İhlas en yüce imandır. /860
18ـ أخْلاصُ العَمَلِ مِنْ قُوَّةِ اليَقينِ، وَصَلاحِ النّيَّةِ/ 1301.
18- Amelin ihlası yakinin güçlülüğünden ve niyetin düzgün olmasından kaynaklanır. /1301
19ـ إنْ تَخْلُصْ تَفُزْ/ 3757.
19- (Amel ve niyetini) halis edersen kurtuluşa erersin. /3757
20ـ بِالإخْلاصِ تُرفَعُ الأعْمالُ/ 4242.
20- Ameller ihlasla yücelir. /4242
21ـ بِالإخْلاصِ يَتَفاضَلُ العُمّالُ/ 4259.
21- Amel ehli ihlaslarıyla üstünlük kazanırlar. /4259
22ـ صِدْقُ إخْلاصِ المَرْءِ يُعْظِمُ زُلْفَتَهُ وَيُجْزِلُ مَثُوبَتَهُ/ 5870.
22- Kişinin ihlasının doğruluğu (Allah'a olan) yakınlığını yüceltir ve sevabını artırır. /5870
23ـ طُوبى لِمنْ بادَرَ أجَلَهُ وَأخْلَصَ عَمَلَهُ/ 5949.
23- Ecelini karşılayana ve amelini halis kılana ne mutlu! /5949
24ـ طُوبى لِمَنْ أخْلَصَ لِلّهِ عِلْمَهُ، وَعَمَلَهُ، وَحُبَّهُ، وَبُغْضَهُ، وَأخْذَهُ، وَتَركَهُ وَكَلامَهُ، وَصَمْتَهُ/ 5964.
24- İlmini, amelini, sevgisini, kinini, almasını, bırakmasını, sözünü ve sessizliğini Allah için halis kılana ne mutlu! /5964
25ـ طُوبى لِمَنْ قَدَّمَ خالِصاً، وَعَمِلَ صالِحاً، وَاكْتَسَبَ مَذْخُوراً، وَاجْتَنَبَ مَحذُوراً/ 5950.
25- Halis amelini (ahirete) gönderen, salih amel işleyen, (ahiret için) azık toplayan ve sakıncalı şeylerden kaçınan kimseye ne mutlu! /5950
26ـ عَلَيْكُمْ بِصِدقِ الإخْلاصِ، وَحُسْنِ اليَقينِ، فَإنَّهما أفضَلُ عِبادَةِ المُقَرَّبينَ/ 6159.
26- İhlasın doğruluğundan ve yakinin güzelliğinden ayrılmayın; zira onlar, (Allah'ın dergâhına) yakın olanların en üstün ibadetidir. /6159
27ـ غايَةُ الإخْلاصِ الخَلاصُ/ 6348.
27- İhlasın hedefi (azaptan) kurtulmaktır. /6348
28ـ فِي إخْلاصِ الأعمالِ تَنافُسُ اُولِى النُّهى والألْبابِ/ 6494.
28- Akıl sahipleri ve bilir kişilerin rekabeti amellerin ihlaslı olmasındadır. /6494
29ـ كَيْفَ يَسْتَطيعُ الإخْلاصَ مَنْ يَغْلِبُهُ الهَوى؟!/ 6978.
29- Heva ve hevesin galip geldiği kimse, (amelini) nasıl halis kılabilir. /6978
30ـ مَنْ أخْلَصَ لِلّهِ اسْتَظْهَرَ لِمَعاشِهِ وَمَعادِهِ/ 8255.
30- ( Amelini) Allah için halis kılan, dünyada ve ahirette sırtını iyi yere dayamıştır. /8255
31ـ مَنْ لَمْ يَصْحَبِ الإخْلاصُ عَمَلَهُ لَمْ يُقْبَلْ/ 9003.
31- İhlası ameline dost edinmeyen kimsenin (ameli) kabul olmaz. /9003
32ـ مَعَ الإخلاصِ تُرْفَعُ الأعْمالُ/ 9737.
32- Ameller ihlasla yücelir. /9737
33ـ لا يُحرِزُ الأجْرَ إلاّ مَنْ أخْلَصَ عَمَلَهُ/ 10749.
33- Ancak amelini halis kılan mükâfatı elde eder. /10749
34ـ لا شَيْءَ أفضلَ مِنْ إخلاصِ عمَلٍ في صِدْقِ نِيَّتِهِ/ 10908.
34- Niyetinin doğruluğu doğrultusunda ameli halis kılmaktan daha üstün hiçbir şey yoktur. /10908
35ـ اَلمُخلِصَ حَرِيٌّ بِالإجابَةِ/ 793.
35- İhlaslı kişinin (duasının) kabul olması daha yeğdir. /793
36ـ مَنء أخْلَصَ بَلَغَ الآمالَ/ 7675.
36- (Amelini) halis kılan arzularına ulaşır. /7675
1ـ اَلنُّصْحُ يُثْمِرُ الْمَحَبَّةَ / 614.
1- İhlaslı olmak, sevgi ve dostluk meyvesi verir. /614
2ـ اَلنَّصِيحَةُ مِنْ أخْلاقِ الْكرِامِ / 1298.
2- Nasihat, saygın insanların karakteridir. /1298
3ـ رُبَّما نَصَحَ غَيْرُ النّاصِحِ / 5365.
3- Nice nasihat edenler var ki ihlaslı değildirler. /5365
4ـ رُبَّما غَشَّ الْمُسْتَنْصَحُ / 5366.
4- (İnsanları) aldatan niceleri var ki onlardan nasihat etmeleri istenir. /5366
5ـ طُوبي لِمَنْ أطاعَ ناصِحاً يَهْديهِ وَ تَجَنَّبَ غاوِياً يُرْدِيهِ / 5944.
5- Kendisine yol gösteren nasihatçiyi dinleyene ve onu helakete sürükleyen kimseden uzak durana ne mutlu! /5944
6ـ قَدْ جَهِلَ مَنِ اسْتَنْصَحَ أعْدائَهُ / 6663.
6- Düşmanından nasihat isteyen cahildir. /6663
7ـ قَدْ نُصِحْتُمْ فَانْتَصِحُوا وَ بُصِّرْتُمْ فَأبْصِرُوا وَ أُرْشِدْتُمْ فاسْتَرْشِدُوا / 6683.
7- Şüphesiz nasihat edildiniz, öyleyse nasihate uyun; gözünüzü açtılar, öyleyse görün; kılavuzluk edildiniz, öyleyse yolu doğru gidin.” /6683
8ـ قَدْ دُلِلْتُمْ إنِ اسْتَدْلَلْتُمْ وَوُعِظْتُمْ إنِ اتَّعَظْتُمْ وَ نُصِحْتُمْ إنِ انْتَصَحْتُمْ / 6684.
8- Eğer (doğru) yol arıyorsanız şüphesiz yol gösterildi; eğer öğüt istiyorsanız öğüt verildi ve eğer nasihat kabul ediyorsanız nasihat edildiniz. /6684
9ـ كَيْفَ يَنْتَفِعُ بِالنَّصِيحَةِ مَنْ يَلْتَذُّ بِالفَضِيحَةِ ؟! / 7008.
9- Rezaleti seven, nasihatten nasıl yararlanabilir? /7008
10ـ مَنْ تاجَرَكَ بِالنُّصْحِ فَقَدْ أجْزَلَ لَكَ الرِّبْحَ / 8699.
10- Nasihat ederek seninle ticaret yapan, gerçekte kârını çoğaltmıştır. /8699
11ـ مَنْ تاجَرَكَ فِي النُّصْحِ كانَ شَرِيكَكَ فِي الرِّبْحِ / 9053.
11- Nasihat ederek seninle ticaret yapan, kârında sana ortak olacaktır. /9053
12ـ مِنْ أحْسَنِ النَّصيحَةِ الإبانَةُ عَنِ الْقَبِيحَةِ / 9304.
12- Nasihatin en iyisi, kötülükleri ortaya çıkarandır. /9304
13ـ مِنْ أحْسَنِ الدّينِ النُّصْحُ / 9378.
13- Nasihat etmek, dinin güzelliklerindendir. /9378
14ـ مِنْ أفْضَلِ النُّصْحِ اَلإشارَةُ بِالصُّلْحِ / 9379.
14- Nasihatin en faziletlisi, barışa işaret etmektir. /9379
15ـ مَرارَةُ النُّصْحِ أنْفَعُ مِنْ حَلاوَةِ الغِشِّ / 9799.
15- Nasihatin acılığı, hile ve dolandırıcılığın tatlılığından faydalıdır. /9799
16ـ مُناصِحُكَ مُشْفِقٌ عَلَيْكَ مُحْسِنٌ إلَيْكَ ناظِرٌ في عَواقِبِكَ مُسْتَدْرِكٌ فَوارِطَكَ فَفِي طاعَتِهِ رَشادُكَ وَ في مُخالَفَتِهِ فَسادُكَ / 9839.
16- Sana nasihat eden kimse senin adına korkan, sana iyilik eden, işinin akıbetine bakan ve hatalarını telafi edendir. Öyleyse ona uyman ıslah olmanı, muhalefet etmen ise kötülüğünü beraberinde getirecektir. /9839
17ـ نُصْحُكَ بَيْنَ الْمَلاءِ تَقْرِيعٌ / 9966.
17- Halkın içinde nasihat etmen, azarlamadır. /9966
18ـ لاتَرُدَّنَّ عَلَي النَّصِيحِ وَلا تَسْتَغِشَّنَّ المُشِيرَ / 10279.
18- Nasihat edeni reddetme ve (iyiliği) göstereni aldatıcı sayma. /10279
19ـ لاتَنْتَصِحْ بِمَنْ فاتَهُ الْعَقْلُ وَ لا تَثِقْ بِمَنْ خانَهُ الأصْلُ فَإنَّ مَنْ فاتَهُ الْعَقْلُ يَغُشُّ مِنْ حَيْثُ يَنْصَحُ وَ مَنْ خانَهُ الأصْلُ يُفْسِدُ مِنْ حَيْثُ يُصْلِحُ / 10399.
19- Aklını kaybetmiş olanın nasihatini kabul etme; asaletinin kendisine ihanet ettiği kimseye güvenme. Zira aklı olmayan nasihatinde ihanet edecek, asaleti kendisine ihanet eden ise ıslahında fesat çıkaracaktır. /10399
20ـ لا إخْلاصَ كَالنُّصْحِ /10504.
20- Nasihat gibi ihlas yoktur. /10504
21ـ لاواعِظَ أبْلَغُ مِنَ النُّصْحِ / 10622.
21- Nasihatten daha yeterli vaaz yoktur. /10622
22ـ لاخَيْرَ في قَوْمٍ لَيْسُوا بِناصِحينَ وَ لايُحِبُّونَ النّاصِحينَ / 10884.
22- Nasihatçi olmayan ve nasihatçileri sevmeyen kavmin hayrı yoktur. /10884
23ـ لا يَنْصَحُ اللَّئِيمُ أحَداً إلاّ عَنْ رَغْبَةٍ أوْ رَهْبَةٍ فَإذا زالَتِ الرَّغْبَةُ وَ الرَّهْبَةُ عادَ إلي جَوْهَرِهِ / 10910.
23- Alçaklar, rağbet ve korkudan başka yolla halis olmazlar. Rağbet ve korku gittiğinde asıllarına dönerler. /10910
24ـ يا أيُّها النّاسُ اِقْبَلُوا النَّصيحَةَ مِمَّنْ نَصَحَكَمْ وَ تَلَقَّوْها بِالطّاعَةِ مِمَّنْ حَمَلَها إلَيْكُمْ، وَ اعْلَمُوا أنَّ اللهَ سُبْحانَهُ لَمْ يَمْدَحْ مِنَ القُلُوبِ إلاّ أوْعاها لِلْحِكمَةِ، وَ مِنَ النّاسِ إلاّ أسْرَعَهُمْ إلَي الْحَقِّ إجابَةً، وَ اعْلَمُوا أنَّ الْجِهادَ الأكْبَرَ جِهادُ النَّفْسِ، فَاشْتَغِلُوا بِجِهادِ أنْفُسِكُمْ تَسْعَدُوا، وَ ارْفَضُوا القالَ وَ القيلَ تَسْلَمُوا، وَأكْثِرُوا ذِكْرَ اللهِ تَغْنَمُوا، وَكُونُوا عِبادَ اللهِ إخْواناً تَسْعَدُوا لَدَيْهِ بِالنَّعِيمِ الْمُقِيمِ/ 11005.
24- Ey insanlar! Kim olursa olsun, nasihatçinin nasihatini kabul edin ve onu size getirene itaat ederek kabul edin. Bilesiniz ki, Allah sadece hikmetli kalpleri ve hakkı başkalarından daha çabuk kabul edeni övmüştür. Bilesiniz ki büyük cihat, nefisle olan cihattır. Öyleyse meşguliyetlerinizi nefsinizle cihat etmekle geçirin ki saadetli olasınız; münakaşalı sözleri bir kenara bırakın ki sağlam kalasınız; Allah'ı çok anın ki kazancınız çok olsun. Ey Allah'ın kulları! Birbirinizle kardeş olun ki, Allah katında ebedî nimetle mutlu olasınız. /11005
25ـ لا نُصْحَ كَالتَّحْذِيرِ / 10448.
25- (Günahtan) korkutmak gibi nasihat yoktur. /10448
26ـ مَنْ عَصي نَصِيحَهُ نَصَرَ ضِدَّهُ / 8355.
26- Kendisine nasihat edeni dinlemeyen, düşmanına yardım etmiştir. /8355
27ـ مَنْ أقْبَلَ عَلَي النَّصِيحِ أعْرَضَ عَنِ القَبِيحِ / 8683.
27- Nasihatçiye yönelen, kötülükten yüz çevirmiştir. /8683
28ـ مَنِ اسْتَغَشَّ النَّصِيحَ غَشِيَهُ القَبيحُ / 8684.
28- Nasihatçinin aldatıcı olduğunu sananı kötülük aldatır. /8684
29ـ مَنْ أعْرَضَ عَنْ نَصِيحَةِ النَّاصِحِ أحْرِقَ بِمَكِيدَةِ الكاشِحِ / 8697.
29- Nasihatçinin nasihatini kabul etmeyen, düşmanlığını gizleyen düşmanın hilesinde yanar. /8697
30ـ مَنْ خالَفَ النُّصْحَ هَلَكَ / 7743.
30- Nasihati kabul etmeyen helak olur. /7743
31ـ قَدْ يَسْتَفِيدُ الظِّنَّةَ النّاصِحُ / 6622.
31- Bazen nasihatçinin kazancı, suizana düşmek olur. /6622
32ـ قَدْ يَغُشُّ الْمُسْتَنْصِحُ / 6623.
32- Kendisinden nasihat istenen bazen aldatır. /6623
33ـ قَدْ يَنْصَحُ غَيْرُ النّاصِحِ / 6624.
33- Bazen ihaslı olmayan da nasihat eder. /6624
34ـ كَيْفَ يَنْصَحُ غَيْرَهُ مَنْ يَغُشَّ نَفْسَهُ ؟! / 6999.
34- Kendisini aldatan nasıl başkasına nasihat edebilir? /6999
35ـ لَرُبَّما خانَ النَّصِيحُ الْمُؤْتَمَنُ وَ نَصَحَ الْمُسْتَخانُ / 7391.
35- Nice güvenilir nasihatçi var ki ihanet etmiş ve nice hain var ki nasihat etmiştir. /7391
36ـ مَنْ نَصَحَكَ فَقَدْ أنْجَدَكَ / 7767.
36- Sana nasihat eden, gerçekte sana yardımcı olmuştur. /7767
37ـ مَنِ اسْتَنْصَحَكَ فَلا تَغُشَّهُ / 7827.
37- Senden nasihat isteyeni aldatma. /7827
38ـ مَنْ نَصَحَكَ أشْفَقَ عَلَيْكَ / 7923.
38- Sana nasihat eden, sana sevgi ve şefkat göstermiştir. /7923
39ـ مَنِ اسْتَغَشَّ النَّصِيحَ اِسْتَحْسَنَ القَبِيحَ / 8104.
39- Nasihatçinin samimi olmadığını düşünen, kötüyü iyi saymıştır. /8104
40ـ مَنْ قَبِلَ النَّصيحَةَ أمِنَ مِنَ الفَضِيحَةِ / 8344.
40- Nasihati kabul eden, rezil olmaktan korunur. /8344
41ـ النَّصِيحَةُ تُثْمِرُ الْوُدَّ / 844.
41- Nasihat, dostluk doğurur. /844
1ـ الأخْذُ عَلى العَدُوِّ بالْفَضْلِ أحَدُ الظَّفَرَيْنِ/ 1676.
1- Düşmana erdemli davranmak, iki zaferden biridir. /1676
2ـ إتْباعُ الإحْسانِ بالإحْسانِ مِنْ كَمالِ الْجُودِ/ 2020.
2- İhsan üstüne ihsanda bulunmak, cömertliğin kemalindendir. /2020
3ـ الإحْسانُ غَريزَةُ الأخْيارِ، والإساءَةُ غَريزَةُ الأشْرارِ/ 2029.
3- İyilik hayırseverlerin, kötülük şer ehlinin huyudur. /2029
4ـ الكَرامَةُ تُفْسِدُ مِنَ اللَّئيمِ بِقَدْرِ ما تُصْلِِحُ مِنَ الكَريمِ/ 2080.
4- Asalet, asil insanı salihleştirdiği kadar aşağılık insanı da fasitleştirir. /2080
5ـ الصَّنيعَةُ إذا لَمْ تُرَبَّ أخلَقتْ، كَالثَّوبِ البالي والأبْنيةِ الْمُتَداعِيَةِ/ 2189.
5- İyilik tekrarlanmadıkça eskimiş elbiseler ve yıkık binalar gibi yıpranır. /2189
6ـ أحْسِنْ تَسْتَرِقَّ/ 2227.
6- İyilik et, köle et. /2227
7ـ أفْضِلْ تُقَدَّمْ/ 2230.
7- İhsan et, öne geç. /2230
8ـ أحْسِنْ تُشْكَرْ/ 2230.
8- İhsan et, teşekkür gör. /2235
9ـ اِنْسَ رِفْدَكَ، اُذْكُرْ وَعْدَكَ/ 2249.
9-Yardımını unut, vaadini hatırla. /2249
10ـ أعْطِ تَسْتَطِعْ (تصطنِعْ) /2251.
10- İyilik et, kudret bul. /2251
11ـ اسمَحْ تَسُدْ/ 2255.
11- Cömert ol, (halka) efendi ol. /2255
12ـ اِنْعِمْ تُحْمَدْ/ 2257.
12- İyilik et ki övülesin. /2257
13ـ اُبْذُلْ مَعْرُوفَكَ، وكُفَّ أذاكَ/ 2266.
13- İyiliğini bağışla, kötülüğünü esirge. /2266
14ـ أحْسِنْ يُحْسَنْ إليكَ/ 2270.
14- İyilik et ki iyilik bulasın. /2270
15ـ أحْسِنْ إلى الْمُسيءِ تَملكْهُ/ 2273.
15- Kötüye iyilik et ki ona hükmedesin. /2273
16ـ أفْضِلْ علَى النّاسِ يعْظُم قَدْرُكَ/ 2280.
16- Halka ihsan et ki değerin artsın. /2280
17ـ أحْسِنْ إلى مَنْ شِئْتَ وَكُنْ (تَكُنْ) أميرَهُ/ 2311.
17- Kime istersen iyilik et, emiri ol. /2311
18ـ أنْعِم تشكَرْ، وارْهَبْ تحذَرْ، ولا تُمازحْ فَتُحْقَر/ 2348.
18- İyilik et ki sana teşekkür edilsin; Allah’tan kork ki senden korkulsun ve şaka yapma ki tahkir edilmeyesin. /2348
19ـ اغْتَنِمْ صَنايعَ الإحْسانِ، وارْعَ ذِمَمَ الإخْوانِ/ 2355.
19- Yaptığın ihsanları ganimet say ve kardeşlerinin hakkına riayet et. /2355
20ـ ابْدأ بالعَطيّةِ مَنْ لَمْ يَسْئَلْكَ، وابْذُلْ مَعرُوفكَ لِمَنْ طَلَبَهُ، وإيّاكَ أنْ تَرُدَّ السّائلَ/ 2379.
20- Senden istemeyene ihsanı sen başlat, isteyene de ihsanını et; sakın ola ki isteyeni geri çevirmeyesin!. /2379
21ـ أُبْذُلْ مالَكَ في الحُقُوقِ، ووَاسِ بهِ الصّديقَ، فإنَّ السّخاءَ بِالْحُرِّ أخْلَقُ/ 2384.
21- Malını, hakkı olan yerlere bağışla ve (yardımlaşacak olursan) dostunla yardımlaş; zira hür insana ihsanda bulunmak, en münasip yerdir. /2384
22ـ أحْسِنْ إلى مَنْ تَمْلِكُ رِِقَّهُ، يُحْسِنْ إلَيْكَ مَنْ تَمَلَّكَ رِقَّكَ/ 2454.
22- Köle edindiğin kimseye iyilik et ki seni köle edinen de(Allah) sana iyilik etsin. /2454
23ـ أفضَلُ الإيمانِ الإحسانُ/ 2870.
23- En üstün iman, ihsandır. /2870
24ـ أحْسَنُ الصَّنايعِ ما وافقَ الشَّرايعَ/ 2954.
24- İhsanların en iyisi, dinle en fazla bağdaşanıdır. /2946
25ـ أفْضَلُ البِرِّ ما أصيبَ بهِ الأبْرارُ/ 2957.
25- En üstün iyilik, iyilerin ulaştığı iyiliktir. /2954
26ـ أفْضَلُ البِرِّ ما أصِيبَ بهِ أهْلُهُ/ 2957.
26- En üstün iyilik, iyilik ehlinin ulaştığı iyiliktir. /2957
27ـ أفْضَلُ مِنَ الصَّنيعَةِ مَزِيَّةُ الصَّنيعَةِ/ 2975.
27- İyiliğin en üstün yanı, onun değeridir. /2975
28ـ أوْفَرُ البِرِّ صِلَةُ الرَّحِمِ/ 2984.
28- En çok sevabı olan iyilik, sıla-i rahimdir. /2984
29ـ أجملُ أفعالِ ذَوي القُدْرَةِ الإنْعامُ/ 3002.
29- Kudret sahiplerinin en güzel davranışı ihsandır. /3002
30ـ أفْضَلُ الكُنوزِ حُرٌّ يُدَّخَرُ/ 3012.
30- Hazinelerin en kıymetlisi biriktirilen hürriyettir. /3012
31ـ أحْسَنُ الإحْسانِ مُواساةُ الإخْوانِ/ 3023.
31- İhsanların en iyisi, dostlarla yardımlaşmaktır. /3023
32ـ أفْضَلُ العَطاءِ تركُ المنِّ/ 3028.
32- En üstün iyilik, (başkalarını) minnet altında bırakmamaktır. /3028
33ـ أشْرَفُ الصّنايعِ اصطِناعُ الكِرامِ/ 3045.
33- İhsanların en üstünü, kerim insanların ihsanıdır. /3045
34ـ أوْلَى النّاسِ بالنّوالِ أغْناهُم عَن السُّؤال/ 3062.
34- Bağış yapmaya en layık kimse, istemeye ihtiyacı olmayan kimsedir. /3062
35ـ أفْضَلُ النّوالِ ما وصَلَ قَبلَ السُّؤالِ/ 3063.
35- En üstün bağış, istenmeden önce (sahibine) ulaşan bağıştır. /3063
36ـ احْلَى النّوالِ بذلٌ بغيرِ سؤالٍ/ 3142.
36- En hoş bağış, istenmeden yapılan bağıştır. /3142
37ـ أفْضَلُ العَطِيَّةِ ما كانَ قَبْلَ مَذَلَّةِ السّؤالِ/ 3143.
37- En üstün bağış, isteme zilletinden önce yapılan bağıştır. /3143
38ـ أفْضَلُ النّاسِ سالِفَةً عِنْدَكَ، مَنْ أسْلَفَكَ حُسْنَ التَّأميلِ لَكَ/ 3173.
38- Senin yanında öncelik bakımından en üstün kimse, senden önce senin hayrını uman kimsedir. /3173
39ـ أوْلَى النّاسِ بالإصْطِناعِ، مَنْ إذا مُطِلَ صَبرَ، وإذا مُنِعَ عَذَرَ، وَإذا أُعْطِيَ شَكَرَ/ 3369.
39- Halk arasında hayra en layık kimse (verilen vaadi) geciktiğinde sabreden, bir şey verilmediğinde mazur gören ve ihsan olunduğunda teşekkür eden kimsedir. /3347
40ـ أحَقُّ النّاسِ بالإحْسانِ مَنْ أحْسَنَ اللهُ إليهِ، وَبَسَطَ بالقُدْرَةِ يَدَيْهِ/ 3369.
40- Halk arasında ihsana en layık kimse, Allah’ın ona ihsan ettiği ve kudretiyle ellerini (cömertliğe) açtığı kimsedir. /3369
41ـ أوْلَى النّاسِ بالإنْعامِ مَنْ كَثُرَتْ نِعَمُ اللهِ عَلَيْهِ/ 3370.
41- Bağış yapmaya en layık kimse, Allah’ın ona bolca nimet verdiği kimsedir. /3370
42ـ إنَّ أسْرَعَ الخَيْرِ ثَواباً البِرُّ/ 3383.
42- Sevabı en çabuk ulaşan hayır, ihsandır. /3383
43ـ إنَّ اعْطاءَ هذا المالِ قِنْيَةٌ، وَإنَّ إمْساكَهُ فِتْنَةٌ/ 3391.
43- Elindeki malı bağışlamak, onu biriktirmektir; saklamak ise fitnelere sunmak. /3391
44ـ إنَّ أنْفاقَ هذا المالِ في طاعَةِ اللهِ أعْظَمُ نِعْمَةٍ، وإنَّ أنْفاقَهُ في مَعاصيهِ أعْظَمُ مِحْنَةٍ/ 3393.
44- Elindeki malı Allah'ın itaatinde harcamak en büyük nimettir; Allah’a isyan yolunda harcamak ise en büyük sıkıntı. /3393
45ـ إنّ بَذْلَ التّحِيَّةِ مِنْ مَحاسِنِ الأخْلاقِ/ 3404.
45- Şüphesiz, bağış, (veya selam) ahlakın güzelliğindendir. /3404
46ـ إنَّ اللهَ سُبحانَهُ يُحِبُّ كُلّ سَمِحِ الْيَدَيْنِ، حَريزِ الدّينِ/ 3436.
46- Şüphesiz, Allah ihsan eden elleri, korunan dini sever. /3436
47ـ إنّ قَدْرَ السّؤالِ أكثرُ مِنْ قِيْمَةِ النّوالِ، فَلا تَسْتَكْثِرُوا ما أعْطَيْتُمُوهُ، فإنّهُ لَنْ يُوازِيَ قَدْرَ السُّؤالِ/ 3496.
47- İstemek, bahşişten daha pahalıdır. O halde verdiklerinizin değerini yükseltmeyin. Zira verdiklerinizin değeri, asla istemekle bir olmaz. /3496
48ـ إنْ اليَسيرَ مِنَ اللهِ سُبْحانَهُ لأكْرَمُ مِنَ الكثيرِ مِنْ خَلْقِهِ/ 3497.
48- Allah'ın az yardımı, yarattıklarının çok yardımından daha değerlidir. /3497
49ـ إنّ مَكْرُمَةً صَنَعْتَها إلى أحَدٍ مِنَ النّاسِ، إنّما أكْرَمْتَ بِها نَفْسَكَ، وَزَيَّنْتَ بِها عِرْضَكَ، فلا تَطْلُبْ مِنْ غَيْرِكَ شُكْرَ ما صَنَعْتَ إلى نَفْسِكَ/ 3542.
49- Halktan birine ihsan ettiğinde onunla ancak kendine değer vermiş, itibarını onunla süslemişsindir. Öyleyse kendin için yaptığın şeyden dolayı başkasından teşekkür bekleme. /3542
50ـ إنَّ إحْسانَكَ إلى مَنْ كادَكَ مِنَ الأضْدادِ والحُسّادِ لأغْيَظُ عَلَيْهِمْ مِنْ مَواقِعَ اسائَتِكَ مِنْهُمْ وَهُوَ داعٍ إلى صَلاحِهِمْ/ 3637.
50- Hasetçilerden ve muhaliflerden seni aldatanlara karşı ihsanda bulunman, onları, senin onlara kötülük etmenden daha çok kızdırır. Oysa ki bu iş, onların hayrına davetçidir. /3637
51ـ إنّ كَرامَتَكَ لا تَتَّسِعُ لِجَميعِ الخَلْقِ، فَتَوَخَّ بِها أفاضِلَ الخَلْقِ/ 3640.
51- İkramın bütün insanları kuşatmaz; öyleyse en değerli insanları seç. /3640
52ـ لَيْسَ مِنْ عادَةِ الكِرامِ تأخيرُ الإنْعامِ/ 7489.
52- İhsanı ertelemek kerem sahiplerinin âdeti değildir. /7489
53ـ الْمَعرُوفُ سِيادَةٌ/ 32.
53- İhsan efendiliktir. /32
54ـ الْمَعرُوفُ حَسَبٌ/ 80.
54- İyilik, haseptir. /80
55ـ الإحْسانُ مَحَبَّةٌ/ 109.
55- İhsan, dostluktur. /109
56ـ الْمَعْرُوفُ قُروضٌ/ 133.
56- İyilik, borçtur. /133
57ـ الإحْسانُ غُنْمٌ/ 156.
57- İhsan, ganimettir. /156
58ـ الْمَعرُوفُ فَضْلٌ، الكَرَمُ نُبْلٌ/ 195.
58- İyilik, üstünlük; kerem, yüceliktir. /195
59ـ الْمَعرُوفُ كَنْـٌز/ 220.
59- İyilik, hazinedir. /220
60ـ الإنسانُ عَبْدُ الإحْسانِ/ 263.
60- İnsan, ihsanın kölesidir. /263
61ـ الْمَعرُوفُ زَكاةُ النِّعَمِ/ 470.
61- İhsan, nimetlerin zekâtıdır. /470
62ـ الْمَعْرُوفُ أفْضَلُ الْمَغانِمِ/ 521.
62- İhsan, ganimetlerin en üstünüdür. /521
63ـ الإحْسانُ رَأسُ الفَضْلِ/ 744.
63- İhsan, faziletin başıdır. /744
64ـ الإحْسانُ يَسْتَعْبِدُ (يَسْتَرِقُ) الإنْسانَ/ 783.
64- İhsan, insanı köle eder. /783
65ـ الْمَعرُوفُ أشْرَفُ سِيادَةٍ/ 857.
65- İyilik, en üstün efendiliktir. /857
66ـ الإسائَةُ يَمْحاها الإحْسانُ/ 866.
66- İhsan kötülüğü yok eder. /866
67ـ الفَضْلُ مَعَ الإحْسانِ/ 892.
67- Üstünlük, ihsanladır. /892
68ـ الإفْضالُ أفْضَلُ الْكَرَمِ/ 972.
68- İhsan, en üstün keremdir. /972
69ـ الْمَعْرُوفُ ذَخيرةُ الأبَدِ/ 980.
69- İhsan, ebediyet birikimidir. /980
70ـ الإحْسانُ ذُخْرٌ، والكَريمُ مَنْ حازَهُ (جازَهُ)/ 1135.
70- İhsan, (ahiret) azığıdır; kerem sahibi ise onu koruyan. /1135
71ـ النّاسُ أبْناءُ ما يُحْسِنُونَ/ 1177.
71- İnsanlar iyilikte bulunanların çocuklarıdır. /1177
72ـ اِصْطِناعُ العاقِلِ (الكَريم) أحْسَنُ فَضيلَةٍ/ 1232.
72- Akıl ehlinin ihsanı, faziletin en güzelidir. /1232
73ـ اِصْطِناعُ اللَّئيمِ أقْبَحُ رَذيلَةٍ/ 1233.
73- Aşağılık insanın ihsanı, rezilliğin en çirkinidir. /1232
74ـ الجَزاءُ عَلَى الإحْسانِ بالإسائةِ كُفْرانٌ/ 1237.
74- İhsana karşı kötülük yapmak nankörlüktür. /1237
75ـ الْمَعْرُوفُ أنْمى زَرْعٍ وأفْضَلُ كَنْزٍ/ 1329.
75- İhsan, en yetişkin ekin, en üstün hazinedir. /1329
76ـ الإحْسانُ الَى الْمُسيءِ أحْسَنُ الفَضْلِ/ 1344.
76- Kötü insana ihsan etmek, en güzel fazilettir. /1344
77ـ الْمَعْرُوفُ يُكَدِّرُهُ تَكْرارُ الْمَنِّ بِهِ/ 1397.
77- (İnsanı) tekrar tekrar minnet altında bırakmak ihsanı bulandırır. /1397
78ـ اِصْطِناعُ الأكْرامِ أفْضَلُ ذُخْرٍ وأكْرَمُ اصْطِناعٍ/ 1498.
78- İyilere ikram, en güzel birikim ve en değerli ihsandır. /1498
79ـ الإحسانُ الى المُسيءِ يَسْتَصْلِحُ العَدُوَّ/ 1517.
79- Kötüye ihsan etmek, düşmanı ıslah eder. /1517
80ـ الْمَعْروفُ كَنْـزٌ فانْظُرْ عِنْدَ مَنْ تُودِعُهُ/ 1539.
80- İhsan, hazinedir; öyleyse onu kime emanet ettiğine bak! /1540
81ـ الإصْطِناعُ ذُخْرٌ فارْتَدْ عِنْدَ مَنْ تَضَعُهُ/ 1540.
81- İhsan birikimdir; o halde kimin yanında bıraktığına iyi bak! /1540
82ـ إنْ تَفَضَّلْتَ خُدِمْتَ/ 3754.
82- İhsan edersen hizmet bulursun. /3754
83ـ إنّك إنْ أحْسَنْتَ فَنَفْسَكَ تُكْرِمُ وَإلَيْها تُحْسِنُ/ 3808.
83- İhsan edersen nefsine değer vermiş, ona iyilik etmiş olursun. /3808
84ـ إنَّكُمْ إلى اصْطِناعِ الرِّجالِ أحْوَجُ منْكُم الى جَمْعِ الأمْوالُ/ 3840.
GERİ | İNDEKS | İLERİ |