GERİ | İNDEKS | İLERİ |
51ـ مَنْ أضْعَفَ الْحَقَّ وخَذَلَهُ أهْلَكَهُ الباطِلُ وَقَتَلَهُ/ 8910.
51- Kim hakkı zayıflatır ve onu terk ederse, bâtıl da onu helak eder ve öldürür. /8910
52ـ مَنْ كانَ مَقْصَدُهُ الْحَقَّ أدْرَكَهُ، وَلَوْكانَ كَثيرَ اللَّبْسِ/ 9024.
52- Çok gizli olsa da, hakkı amaçlayan ona ulaşır. /9024
53ـ مَنْ عانَدَ الْحَقَّ قَتَلَهُ، وَمَنْ تَعَزَزَّ عَلَيْهِ (عَلى الباطِلِ) ذَلَّـلَهُ/ 9167.
53- Hak, onunla inatlaşanı öldürür; ona galip gelmeye çalışanı zelil eder. /9167
54ـ مَنْ نَصَرَ الْحَقَّ غَنِمَ/ 9200.
54- Hakka yardım eden kazançlı çıkar. /9200
55ـ ما أكْثَرَ مَنْ يَعْتَرِفُ بِالْحَقِّ وَلا يُطيعُهُ/ 9521.
55- Hak itiraf edildiği halde ona uymamayı yaygınlaştıran şey nedir? /9521
56ـ مُنازِعُ الْحَقِّ مَخْصُومٌ/ 9750.
56- Hakla çekişen, düşmanlık edilendir. /9750
57ـ نِعْمَ الدَّليلُ الْحَقُّ/ 9880.
57- Ne güzel rehberdir hak! /9880
58ـ لا تُمْسِكْ عَنْ إظْهارِ الْحَقِّ، إذا وَجَدْتَ لَهُ أهْلاً/ 10188.
58- Ehlini bulduğunda hakkı açıklamaktan geri kalma. /10188
59ـ لا يُؤنِسَنَّكَ إلاّ الْحَقُّ، وَلا يُوحِشَنَّكَ إلاّ الباطِلُ/ 10303.
59- Asla haktan başkasıyla yakınlık kurma ve bâtıldan başkası seni korkutmasın. /10303
60ـ لا تَمْنَعَنَّكُمْ رِعايَةُ الْحَقِّ لِأحَدٍ عَنْ إقامَةِ الْحَقِّ عَلَيْهِ/ 10328.
60- Bir kimse için hakka riayet, ona hakkı ikame etmenize engel olmasın. /10328
61ـ لا يَجْتَمِعُ الباطلُ والحقُّ/ 10584.
61- Hak ile bâtıl bir araya gelmez. /10584
62ـ لا يَصْبِرُ علَى الحقِّ إلاّ الحازمُ الأريبُ/ 10610.
62- İleriyi gören uzman kişiden başkası hakka sabretmez. /10610
63ـ لا رَسُولَ أبْلَغُ مِنَ الحقِّ/ 10627.
63- Haktan daha iyi (doğruyu) bildiren elçi yoktur. /10627
64ـ لا ناصحَ أنْصَحُ مِنَ الحقّ/ 10642.
64- Haktan daha iyi (doğruyu) öğüt veren nasihatçi yoktur. /10642
65ـ لا صاحبَ أعَزُّ مِنَ الحقِّ/ 10667.
65- Haktan daha saygın arkadaş yoktur. /10667
66ـ لا يُغْلَبُ مَنْ يَسْتَظْهِرُ بالحقِّ/ 10685.
66- Hak ile sırtını güçlendiren mağlup olmaz. /10685
67ـ لا يَخْصَمُ مَنْ يَحْتَجُّ بالحقِّ/ 10686.
67- Hakkı delil gösteren yenilmez. /10686
68ـ لا يَذِلُّ مَنِ اعْتَزَّ بالحقِّ/ 10702.
68- Hak ile aziz olan zelil olmaz. /10702
69ـ لا يَصْبِرُ لِلْحَقِّ إلاّ مَنْ يَعْرِفُ فَضْلَهُ/ 10748.
69- Hakkın üstünlüğünü bilenden başkası ona sabretmez. /10747
70ـ لا يُعابُ الرَّجُلُ بأخْذِ حَقِّهِ، وإنَّما يُعابُ بأخْذِ ما لَيْسَ لَهُ/ 10819.
70- Hakkını alan ayıplanmaz; ancak hakkı olmayan şeyi alan ayıplanır. /10819
71ـ يَسيرُ الحقِّ يَدْفَعُ كَثيرَ الباطِلِ/ 10989.
71- Hakkın azı, bâtılın çoğunu defeder. /10989
72ـ خَذَلُوا الحقَّ، ولَمْ يَنْصُروا الباطِلَ/ 5077.
72- (Güç durumdayken) hakkı terk ettiler, bâtıla da yardım etmediler. /5077
73ـ الحقُّ أبْلَجُ مُنَزَّهٌ عَنِ الْمُحاباةِ والْمُراياةِ/ 1774.
73- Hak, aydındır; taraf tutma ve düşmanlıktan uzaktır. /1774
74ـ اِرْكَبِ الحقَّ وإنْ خالَفَ هَواكَ، ولا تَبِعْ آخِرَتَكَ بِدُنْياكَ/ 2297.
74- Dürtülerine muhalif olsa da hakka uy; ahiretini dünyana satma! /2297
75ـ اِلْزَمِ الحقَّ يُنَزِّلْكَ مَنازِلَ أهْلِ الحقِّ يَوْمَ لا يُقْضى إلاّ بِالْحَقِّ/ 2360.
75- Hak ile birlikte ol ve ondan ayrılma ki, hakkın dışında hüküm edilmeyen gün gelip çattığında seni ehl-i hak menzillerine indirsin. /2485
76ـ اِلْزَمُوا الحقَّ تَلْزَمْكُمُ النّجاةُ/ 2485.
76- Haktan ayrılmayın ki kurtuluş da sizden ayrılmasın. /2485
77ـ اِعْرِفُوا الحقَّ لِمَنْ عَرَفَهُ لَكُمْ، صَغيراً كانَ أو كَبيراً، وضِيعاً كانَ أوْ رَفيعاً/ 2564.
77- Küçük veya büyük, aşağılık veya değerli; sizin hakkınızı tanıyan kimseye karşı siz de onun hakkını tanıyın. /2564
78ـ ألا وَمَنْ لا يَنْفَعُهُ الحقُّ يَضُرُّهُ الباطِلُ، وَمَنْ لا يَسْتَقِمْ بهِ الْهُدى يَجُرُّ بِهِ الضَّلالُ إلى الرَّدى/ 2767.
78- Bilesiniz ki hakkın fayda vermediği kimseye bâtıl zarar verir; hidayet yolunun doğrultmadığını dalalet eğer. /2767
79ـ أخْسَرُ النّاسِ مَنْ قَدَرَ عَلى أنْ يَقُولَ الحقَّ ولَمْ يَقُلْ/ 3178.
79- Halk arasında en çok zarar eden kimse, hakkı söylemeye gücü yettiği halde onu söylemeyen kimsedir. /3178
80ـ أفْضَلُ الخَلْقِ أقْضاهُمْ بالحقِّ، وأحَبُّهُمْ الى اللهِ سُبحانَهُ أقْوَلُهُمْ لِلصِّدْقِ/ 3323.
80- Halkın en faziletlisi hakka en çok hükmeden kimsedir; Allah katında halkın en sevimlisi ise en doğru sözlü olanıdır. /3323
81ـ الْمَغْلُوبُ بالْحَقِّ غالِبٌ/ 1066.
81- Hakla mağlup olan galiptir. /1066
82ـ الْمُحارِبُ لِلْحَقِّ مَحْروبٌ/ 1086.
82- Hakla savaşan yenilir. /1086
83ـ القَوْلُ بالْحَقِّ خَيرٌ مِنَ العَيِّ والصَّمْتِ/ 1462.
83- Hakkı söylemek, acizlik ve susmaktan daha iyidir. /1462
1ـ مَنْ اسْتَهانَ بِالرِّجالِ قَلَّ / 7919.
1- Büyük insanlara hakaret eden azalır. /7919
1ـ اِغْلِبُوا أهْوائَكُمْ، وَ هارِبُوها، فَإنَّها إنْ تُقَيِّدْكُمْ تُورِدْكُمْ مِنَ الْهَلَكَةِ أبْعَدَ غايَةٍ/ 2560.
1- Nefsanî isteklerinize galip gelin ve onlarla savaşın. Çünkü onlar sizi esir ederlerse en uzak sonlarda helaketlere sürükler. /2560
2ـ إيّاكُمْ وَ تَمَكُّنَ الْهَوي مِنْكُمْ، فَإنَّ إوَّلَهُ فِتْنَةٌ، وَ آخِرَهُ مِحْنَةٌ / 2745.
2- Nefsanî isteklerinizin size galip gelmesine izin vermeyin. Çünkü onun başı fitne ve bela, sonu ise meşakkattir. /2745
3ـ اَلا وَ إنَّ أخْوَفَ ما أخافُ عَلَيْكُمْ اِتِّباعُ الْهَوي، وَ طُولُ الأمَلِ / 2766.
3- Bilesiniz ki sizin için korktuğum en tehlikeli şey, nefsanî isteklerin galip gelmesi ve arzunun uzunluğudur. /2766
4ـ اَلْهَوي يُرْدي / 28.
4- Nefsanî istek, helak eder. /28
5ـ اَلْهَوي صَبْوَةٌ / 142.
5- Nefsanî istek, çocukça iştir. /142
6ـ اَلْهَوي عَدُّوُ العَقْلِ / 266.
6- Nefsanî istek, aklın düşmanıdır. /266
7ـ اَلْهَوي آفَةُ الألْبابِ / 314.
7- Nefsanî istek, akıl sahiplerinin âfetidir. /314
8ـ اَلْهَوي عَدُوٌّ مَتْبُوعٌ / 325.
8- Nefsanî istek, peşinden gidilen düşmandır. /325
9ـ إنَّكَ إنْ أطَعْتَ هَواكَ أصَمَّكَ وَ أعْماكَ وَ أفْسَدَ مُنْقَلَبَكَ وَ أرْداكَ / 3807.
9- Şüphesiz nefsanî isteğinin peşinden gidersen seni kör ve sağır eder; dönüş yerini mahveder ve seni helakete sürükler. /3807
10ـ إنَّكُمْ إنْ أمَّرتُمْ عَلَيْكُمُ الْهَوي أصَمَّكُمْ، وَ أعْماكُمْ، وَ أرْداكُمْ / 3849.
10- Nefsanî isteklerinizi kendinize hakim ederseniz o sizi kör ve sağır eder, helakete sürükler. /4020
11ـ آفَةُ العَقْلِ اَلْهَوي / 3925.
11- Nefsanî istek, aklın âfetidir. /3925
12ـ إذا غَلَبَتْ عَلَيْكُمْ أهْوائُكُمْ أوْرَدَتْكُمْ مَوارِدَ الهَلَكَةِ / 4020.
12- Nefsanî istekleriniz size galip geldiğinde sizleri helaket yerlerine sürükler. /4020
13ـ خالِفِ الْهَوي تَسْلَمْ، وَ أعْرِضْ عَنِ الدُّنْيا تَغْنَمْ / 5061.
13- Nefsanî isteklerin karşısında dur ki sağlam kalasın; dünyadan yüz çevir ki ganimet alasın. /5061
14ـ رَحِمَ اللهُ امْرَءاً غالَبَ الْهَوي وَ أفْلَتَ مِنْ حَبائِلِ الدُّنْيا / 5212.
14- Allah; nefsanî isteklerine galip gelen ve dünyanın tuzaklarından kurtulana rahmet etsin. /5212
15ـ رَأْسُ الدّينِ مُخالَفَةُ الهَوي / 5227.
15- Dinin başı, nefsanî isteklerin karşısında durmaktır. /5227
16ـ رَأْسُ العَقْلِ مُجاهَدَةُ الهَوي / 5263.
16- Aklın başı, nefsanî isteklerle savaşmaktır. /5263
17ـ رَدْعُ الْهَوي شيمَةُ العُقَلاءِ / 5402.
17- Heva ve hevese engel olmak, akıllıların ahlakındandır. /5402
18ـ سَبَبُ فَسادِ العَقْلِ اَلْهَوي / 5515.
18- Aklının bozulmasının nedeni, nefsanî isteklerdir. /5515
19ـ سَبَبُ فَسادِ الدّينِ اَلْهَوي / 5542.
19- Dinin bozulmasının nedeni, nefsanî isteklerdir. /5542
20ـ ضادُّوا الْهَوي بِالعَقْلِ / 5922.
20- Heva ve hevesi akılla mağlup edin. /5922
21ـ طُوبي لِمَنْ كابَدَ هَواهُ، وَ كَذَّبَ مُناهُ، وَرَمي غَرَضاً، وَ أحْرَزَ عِوَضاً/ 5971.
21- Nefsanî isteğinin çilesini çeken, arzularını yalanlayan, isteğinden geçen ve onun yerine başka karşılık alana ne mutlu! /5971
22ـ طاعَةُ الْهَوي تُفْسِدُ العَقْلَ / 5983.
22- Heva ve hevese uymak aklı bozar. /5983
23ـ طاعَةُ الْهَوي تُرْدي / 6000.
23- Heva ve hevese uymak helakete sürükler. /6000
24ـ ظَفِرَ الْهَوي بِمَنِ انْقادَ لِشَهْوَتِهِ / 6050.
24- Şehvetine uyana nefsanî istekleri galip gelir. /6050
25ـ ظَفِرَ بِجَنَّةِ الْمَأْوي مَنْ غَلَبَ الْهَوي / 6053.
25- Nefsanî isteklerine galip gelen, ebedî cennete ulaşır. /6053
26ـ غُرُورُ الْهَوي يَخْدَعُ / 6388.
26- Nefsanî isteğin hilesi, insanı aldatır. /6388
27ـ غَلَبَةُ الْهَوي تُفْسِدُ الدّينَ وَ العَقْلَ / 6414.
27- Heva ve hevesin galip olması, dini ve aklı bozar. /6414
28ـ غالِبِ الْهَوي مُغالَبَةَ الْخَصْمِ خَصْمَهُ، وَ حارِبْهُ مُحارَبَةَ العَدُوِّ عَدُوَّهُ لَعَلَّكَ تَمْلِكْهُ / 6421.
28- Düşmanın düşmanı yendiği gibi nefsanî isteklerini yen ve onunla düşmanın düşmanıyla savaştığı gibi savaş ki belki ona hakim olabilesin. /6421
29ـ في طاعَةِ الْهَوي كُلُّ الغَوايَةِ / 6518.
29- Bütün sapmalar nefsanî isteklere uymaktadır. /6518
30ـ فازَ مَنْ غَلَبَ هَواهُ، وَ مَلَكَ دَواعِيَ نَفْسِهِ / 6541.
30- Heva hevesine galip gelen ve nefsanî isteklerine hakim olan kurtuluşa ermiştir. /6541
31ـ قَدْ ضَلَّ مَنِ انْخَدَعَ لِدَواعِي الْهَوي / 6672.
31- Nefsanî isteklerine aldanan gerçekte sapmıştır. /6672
32ـ قاتِلْ هَواكَ بِعَقْلِكَ، تَمْلِكْ رُشْدَكَ / 6737.
32- Nefsinin isteğini aklınla öldür ki olgunlaşasın. /6737
33ـ قاتِلْ هَواكَ بِعِلْمِكَ، وَ غَضَبَكَ بِحِلْمِكَ / 6799.
33- İlminle heva ve hevesinle, sabrınla da gazâbınla savaş. /6799
34ـ كُنْ لِهَواكَ غالِباً، وَ لِنَجاتِكَ طالِباً / 7154.
34- Heva ve hevesine galip gel ve kurtuluşunu iste. /7154
35ـ لَوِ ارْتَفَعَ الْهَوي لأَنِفَ غَيْرُ الْمُخْلصِ مِنْ عَمَلِهِ / 7576.
35- Heva ve heves olmasaydı, ihlaslı olmayanlar amellerinden utanırlardı. /7576
36ـ مَنْ مَلَكَهُ هَواهُ ضَلَّ / 7652.
36- Nefsanî isteği kendisine hakim olan sapmıştır. /7652
37ـ مَنْ أطاعَ هَواهُ هَلَكَ / 7701.
37- Nefsanî isteğine uyan helak olur. /7701
38ـ مَنْ تَغْلِبْ هَواهُ يَعِزَّ / 7703.
38- Nefsanî isteğine galip gelen aziz olur. /7703
39ـ مَنْ مَلَكَ هَواهُ مَلَكَ النُّهي / 7752.
39- Nefsanî isteğine hakim olan, aklına sahip olur. /7752
40ـ مَنْ وافَقَ هَواهُ خالَفَ رُشْدَهُ / 7959.
40- Heva ve hevesine uyan, olgunlaşmasına muhalefet etmiştir. /7957
41ـ مَنْ قَوِيَ هَواهُ ضَعُفَ عَزْمُهُ / 7959.
41- Nefsanî isteği güçlü olanın azmi zayıflar. /7959
42ـ مَنْ رَكِبَ هَواهُ زَلَّ / 7978.
42- Heva ve hevesine binenin ayağı sürçer. /7978
43ـ مَنْ اتَّبَعَ هَواهُ أرْدي نَفْسَهُ / 8006.
43- Heva ve hevesine uyan, kendini helakete sürükler. /8006
44ـ مَنْ خالَفَ هَواهُ أطاعَ الْعِلْمَ / 8179.
44- Heva ve hevesine karşı gelen, ilme itaat etmiştir. /8179
45ـ مَنْ جَري مَعَ الْهَوي عَثَرَ بِالرَّدي / 8350.
45- Heva ve hevesiyle (birlikte) olan, helakete düşer. /8350
46ـ لا عَقْلَ مَعَ هَويً / 10541.
46- Akıl nefsanî istekle beraber olmaz. /10541
47ـ مَنْ رَكِبَ الْهَوي أدْرَكَ العَمي / 8352.
47- Nefsine binen (uyan), doğru yolu göremez. /8352
48ـ لا دينَ مَعَ هَويً / 10431.
48- Din, nefsanî istekle beraber olmaz. /10431
49ـ مَنْ أطاعَ هَواهُ باعَ آخِرَتَهُ بِدُنْياهُ / 8354.
49- Nefsanî isteğine uyan, ahiretini dünyasına satar. /8354
50ـ مَنْ غَلَبَ هَواهُ عَلي عَقْلِهِ ظَهَرَتْ عَلَيْهِ الفَضائِحُ / 8698.
50- Nefsanî isteği kendisine galip gelenin rezaletleri ortaya çıkar. /8698
51ـ مَنْ أحَبَّ نَيْلَ الدَّرَجاتِ العُلي فَلْيَغْلِبِ الْهَوي / 8907.
51- Yüce mertebelere ulaşmayı isteyen, nefsanî isteklerine galip gelmelidir. /8907
52ـ مَنْ مَلَكَهُ الْهَوي لَمْ يَقْبَلْ مِنْ نَصُوحٍ نُصْحاً / 8951.
52- Nefsanî isteği kendisine hakim olan, hiçbir nasihatçinin nasihatini kabul etmez. /8951
53ـ مَنْ عَرِيَ عَنِ الْهَوي عَمَلُهُ، حَسُنَ أثَرُهُ في كُلِّ أمْرٍ / 9049.
53- Ameli nefsanî istekten arınmış olanın, bütün işlerinin neticesi iyi olur. /9049
54ـ مَنِ اتَّبَعَ هَواهُ أعْماهُ، وَ أصَمَّهُ، وَ أذَلَّهُ، وَ أضَلَّهُ / 9197.
54- Kim nefsanî isteğine uyarsa onu kör, sağır, aşağılık ve sapmış kılar. /9168
55ـ مَنِ اسْتَقادَهُ هَواهُ اِسْتَحْوَذَ عَلَيْهِ الشَّيْطانُ / 9197.
55- Nefsanî isteğinin sürüklediği kimseye şeytan galip gelir. /9197
56ـ مَنْ نَظَرَ بِعَيْنِ هَواهُ اِفْتَتَنَ وَ جارَ، وَ عَنْ نَهْجِ السَّبيلِ زاغَ وَحارَ / 9222.
56- Heva ve heves gözüyle (dünyaya) bakan fitneye düşer, zulmeder, apaçık yoldan sapar ve şaşkına döner. /9222
57ـ ما ضادَّ العَقْلَ كَالْهَوي / 9475.
57- Heva ve heves gibi, aklın düşmanı yoktur. /9475
58ـ ما أهْلَكَ الدّينَ كَالْهَوي / 9564.
58- Din, nefsanî istekten daha büyük bir şeyle helak olmamıştır. /9564
59ـ مَرْكَبُ الْهَوي مَرْكَبٌ مُرْدٍ / 9762.
59- Heva ve heves, bineni düşürendir. /9762
60ـ مُخالَفَةُ الْهَوي شِفاءُ العَقْلِ / 9791.
60- Heva ve hevesin karşısında durmak, aklın şifasıdır. /9791
61ـ مَغْلُوبُ الْهَوي دائِمُ الشَّقاءِ مُؤَبَّدُ الرِّقِّ / 9837.
61- Heva ve hevesine yenilen, sonsuza dek köle kalacak bedbahttır. /9837
62ـ ماتِحاً في عَرْبِ هَواهُ كادِحاً سَعْياً لِدُنْياهُ / 9853.
62- Hava ve hevesini büyük bir kovada (sapıklık kuyusundan) çekmede, dünyasına ulaşmak için çok çaba harcamaktadır. /9853
63ـ نِعْمَ عَوْنُ الشَّيْطانِ اِتِّباعُ الْهَوي / 9910.
63- Heva ve hevese uymak, şeytanın ne de iyi yardımcısıdır. /9910
64ـ هَلَكَ مَنْ أضَلَّهُ الْهَوي، وَ اسْتَقادَهُ الشَّيْطانُ إلي سَبيلِ العَمي / 10026.
64- Heva ve hevesinin saptırdığı helak olmuş ve şeytan onu kör bir yola çekmiştir. /10026
65ـ هَواكَ أعْدي عَلَيْكَ مِنْ كُلِّ عَدُوٍّ فَأغْلِبْهُ وَ إلاّ أهْلَكَكَ / 10058.
65- Heva ve hevesin, sana her düşmandan daha çok zulmeder; öyleyse ona galip gel, yoksa seni helak edecektir. /10058
66ـ لا يُبْعِدَنَّ هَواكَ عِلْمَكَ / 10223.
66- Heva ve hevesin seni asla ilminden uzaklaştırmasın. /10223
67ـ لا تَتَّبِعِ الْهَوي، فَمَنْ تَبِعَ هَواهُ اِرْتَبَكَ / 10312.
67- Heva ve hevesine uyma! Kim ona uyarsa bataklığa saplanır. /10312
68ـ لا تَرْكَنُوا إلي جُهّالِكُمْ (جِهالَتِكُمْ) وَ لا تَنْقادوا لأهْوائِكُمْ، فَإنَّ النّازِلَ بِهذا الْمَنْزِلِ عَلي شَفا جُرُفٍ هارٍ / 10390.
68- (Ey insanlar!) Cahillere yönelmeyin ve nefsanî isteklerinize uymayın. Çünkü bu yere inen öyle bir yere inmiş ki, oranın altını sel boşaltmış ve yarıkta açmış, harap olmak üzeredir. /10390
69ـ اَلْهَوي أعْظَمُ العَدُوَّيْنِ / 1678.
69- Heva ve heves, iki düşmanın (şeytan ve nefis) en büyüğüdür. /1678
70ـ اَلْهَوي إلهٌ مَعْبُودٌ / 2217.
70- Heva ve heves, kendisine tapılan ilahtır. /2217
71ـ اَلنّاجُونَ مِنَ النّارِ قَلِيلٌ لِغَلَبَةِ الْهَوي وَ الضَّلالِ / 1720.
71- Nefsanî istek ve sapıklık galip geldiğnden ateşten kurtulacak olanlar azdır. /1720
72ـ اِمْلِلكْ عَلَيْكَ هَواكَ، وَ شُحَّ بِنَفْسِكَ عَمّا لا يَحِلُّ لَكَ فَإنَّ الشُّحَّ بِالنَّفْسِ حَقيقَةُ الكَرَمِ / 2366.
72- Nefsanî isteğine hakim ol ve helal olmayan şeylerde nefsine cimrilik et. Çünkü nefse karşı cimrilik gerçekte cömertliktir. /2366
73ـ اِحْذَرُوا هَويً، هَوي بِالأَنْفُسِ هُوِيّاً، وَ أبْعَدَها عَنْهُ قَرارَةَ الفَوْزِ قَصِيّاً / 2624.
73- Nefislerinizi yükseklerden aşağılara indiren ve başarı merkezinden çok uzaklaştıran heva ve heveslerinizden uzak durun. /2624
74ـ يَسيرُ الْهَوي يُفْسِدُ العَقْلَ / 10985.
74- Heva ve hevesin azı (dahi) aklı bozar. /10985
75ـ لا تَلَفَ أعْظَمُ مِنَ الْهَوي / 10904.
75- Heva ve hevesten daha büyük telef edici yoktur. /10904
76ـ أهْلَكُ شَيْءٍ الْهَوي / 2853.
76- En helak edici şey, heva ve hevestir. /2853
77ـ إيّاكَ وَ طاعَةَ الْهَوي، فَإنَّهُ يَقُودُ إلي كُلِّ مِحْنَةٍ / 2671.
77- Heva ve hevesten uzak dur! Çünkü her türlü çileye çeker insanı. /2671
78ـ أفْضَلُ النّاسِ مَنْ جاهَدَهَواهُ / 3019.
78- İnsanların en üstün heva ve hevesiyle savaşandır. /3091
79ـ أوَّلُ الْهَوي فِتْنَةٌ وَ آخِرُهُ مِحْنَةٌ / 3270.
79- Heva ve hevesin başı fitne, sonu ise derttir. /3270
80ـ اَلْهَوي شَريكُ العَمي / 580.
80- Heva ve heves, körlüğün ortağıdır. /580
81ـ اَلْهَوي داءٌ دَفينٌ / 601.
81- Heva ve heves, gizli hastalıktır. /601
82ـ اَلْهَوي آفَةُ الألْبابِ / 671.
82- Heva ve heves, akılların âfetidir. /671
83ـ اَلْهَوي قَرينٌ مُهْلِكٌ / 957.
83- Heva ve heves, helak edici dostur. /957
84ـ اَلْهَوي ضِدُّ العَقْلِ / 1029.
84- Heva ve heves, aklın zıddıdır. /1029
85ـ اَلْهَوي أُسُّ الْمِحَنِ / 1048.
85- Nefsani istekler, dertlerin temelidir. /1048
86ـ اَلْهَوي مَطِيَّةُ الفِتَنِ / 1061.
86- Heva ve heves, fitnelerin bineğidir. /1061
87ـ اَلْهَوي هَوِيٌّ إلي أسْفَلِ سافِلينَ / 1326.
87- Heva ve heves, kötü yerlere indirendir. /1326
88ـ لا تَكوُنُوا عَبيدَ الأهْواءِ وَ الْمَطامِعِ / 10423.
88- Tamahların, nefsani isteklerin kulları olmayın. /10423
89ـ لا عَدُوَّ كَالْهَوي / 10465.
89- Heva ve heves gibi düşman yoktur. /10465
90ـ اَلْهَوي مَطِيَّةُ الفِتْنَةِ / 1098.
90- Heva ve heves, fitnenin bineğidir. /1098
1ـ اَلْهَيْبَةُ خَيْبَةٌ / 167.
1- Heybet (saygı ile karışık korku) ümitsizliktir. /167
2ـ اَلْهَيْبَةُ مَقْرُونَةٌ بِالْخَيْبَةِ / 349.
2- Heybet, hüsranla beraberdir. /349
3ـ آفَةُ الْهَيْبَةُ الْمَزاحُ / 3943.
3- Heybetin âfeti şaka yapmaktır. /3943
4ـ قُرِنَتِ الْهَيْبَةُ بِالْخَيْبَةِ / 6713.
4- Heybet, başarısızlığa yakındır. /6713
1ـ غَرَضُ الْمُحِقِّ الرَّشادُ/ 6423.
1- Haklının hükmü olgunluktur. /6423
1ـ جُودُ الوُلاةِ بِفَيْءِ الْمُسْلِمينَ جَوْرٌ وَخَتَرٌ/ 4725.
1- Hakimin Müslümanların ganimetinden bağışta bulunması, zulüm ve hıyanettir. /4725
2ـ سَبْعٌ أكُولٌ حَطُومٌ، خَيرٌ مِنْ والٍ ظَلُومٍ غَشُومٍ/ 5626.
2- Yırtıcı ve obur bir hayvan, adaletten uzak zalim bir hakimden daha iyidir. /5626
3ـ شَرُّ الوُلاةِ مَنْ يَخافُهُ البَريءُ/ 5687.
3- Hakimlerin en kötüsü, suçsuz kimseyi korkutandır. /5687
4ـ مَنْ جارَتْ وِلايَتُهُ زالَتْ دَوْلَتُهُ/ 8365.
4- Zulüm üzere hükümet edenin devleti yok olur. /8365
5ـ مَنْ تَكَبَّرَ في وِلايَتِهِ كَثُرَ عِنْدَ عَزْلِهِ ذِلَّتُهُ/ 8717.
5- Hükümet ettiğinde tekebbür eden kimse, azledildiğinde çok zillet çeker. /8717
6ـ مَنِ اخْتالَ في وِلايَتِهِ أبانَ عَنْ حَماقَتِهِ/ 8718.
6- Hükümeti döneminde tekebbür eden kimse, ahmaklığını zahir etmiştir. /8718
7ـ مِنْ حَقِّ الرّاعي أنْ يَخْتارَ لِرَعِيَّتِهِ ما يَخْتارُهُ لِنَفْسِهِ/ 9335.
7- Hakimin hakkı, kendi için istediği şeyi halkı için istemektir. /9335
8ـ مِنَ النُّبْلِ أنْ تتيقظَ لإيجابِ حَقِّ الرَّعِيَّةِ إلَيْكَ، وتَتَغابى عَنِ الجِنايَةِ عَلَيْكَ/ 9407.
8- Halkın senin üzerindeki haklarını eda edebilmek için uyanık olman ve sana karşı hata yapıldığında onu görmezden gelmen asalettendir. /9407
9ـ والٍ ظَلومٌ غَشومٌ، خَيرٌ مِنْ فِتْنَةٍ تَدُومُ/ 10109.
9- Zalim ve zorba bir vali, dinmeyen fitneden daha hayırlıdır. /10109
10ـ لا جَوْرَ أفْظَعُ مِنْ جَوْرِ حاكِمٍ/ 10675.
10- Hakimin zulmünden daha çirkin zulüm yoktur. /10675
1ـ أفْظَعُ (أقْطَعُ) شَيْءٍ ظُلْمُ القُضاةِ / 3011.
1- En rezil şey (veya en keskin şey) hakimlerin zulmüdür. /3011
2ـ آفَةُ القُضاةِ الطَّمَعُ / 3936.
2- Hakimlerin afeti (belası) hırstır. /3936
3ـ شَرُّ القُضاةِ مَنْ جارَتْ أقْضِيَتُهُ / 5716.
3- Hakimlerin en kötüsü, zalimce hüküm verenlerdir. /5716
4ـ وَقالَ (عَليْهِ السّلامُ) في حَقَّ مَنْ ذَمَّهُ: عاشٍ رَكّابُ عَشَواتٍ، جاهِلٌ رَكّابُ جَهالاتٍ، عادٍ عَلي نَفْسِهِ، مُزَيِّنٌ لَها سُلُوكَ الْمُحالاتِ، وَ باطِلَ التُّرَّهاتِ / 6318.
4- İmam (a.s) azarladığı biri hakkında şöyle buyurdu: Zayıf gözlü veya kör kimse, (cehalet) karanlıklarına ve cahilliklere çokça binen cahil, nefsine zulmeden, nefsini süsleyip halden hale sokan ve boş sözleri (hak sözler olarak gösteren) kimsedir. /6318
5ـ مَنْ جارَتْ أقضِيَتُهُ، زالَتْ قُدْرَتُهُ / 7943.
5- Zalimane hüküm veren hakimin gücü yok olur. /7943
1ـ اَلْمَطَلُ وَ الْمَنُّ مُنَكَّدَا الإحْسانِ / 1595.
1- Vaadi geciktirmek ve minnet etmek ihsanı zorlaştıran iki şeydir. /1595
2ـ اَلْمَطَلُ أحَدُ الْمَنْعَيْنِ / 1605.
2- Vaadi geciktirmek, iki engelden biridir.[53] /1605
3ـ اَلْمَطَلُ عَذابُ النَّفْسِ / 635.
3- Vaadi geciktirmek ruha işkence vermektir. /635
1ـ إنْ كُنْتُمْ لامُحالَةَ مُتَعَصِّبينَ فَتَعَصَّبُوا لِنُصْرَةِ الْحَقِّ وَ إغاثَةِ الْمَلْهَوفِ / 3738.
1- İlle de mutaassıp olmak zorunda kalırsan hakka ve çaresiz mazluma yardım konusunda mutaassıp ol. /3738
2ـ لَوْلَمْ تَتَخاذَلُوا عَنْ نُصْرَةِ الْحَقِّ لَمْ تَهِنُوا عَنْ تَوْهِينِ البْاطِلِ / 7596.
2- Hakka yardım etmeye sırt çevirmeseydiniz bâtılı aşağılamakta güçsüz olmazdınız.[54] /7596
3ـ مَنْ نَصَرَ الْحَقَّ أفْلَحَ / 7699.
3- Hakka yardımcı olan kurtuluşa erer. /7699
4ـ اُنْصُرِ اللهَ بِقَلْبِكَ وَ لِسانِكَ وَ يَدِكَ فَإنَّ اللهَ سُبْحانَهُ قَدْ تَكَفَّلَ بِنُصْرَةِ مَنْ يَنْصُرُهُ / 2382.
4- Kalbinle, dilinle ve elinle Allah'a yardım et. Şüphesiz Allah, kendisine yardım edene yardım etme konusunda kefildir. /2382
5ـ مَنْ نامَ عَنْ نُصْرَةِ وَلِيِّهِ اِنْتَبَهَ بِوَطْأَةِ عَدُوِّهِ / 8673.
5- Velisine (Allah'a, resulüne ve imamlara) yardım etmekten gafil olan, düşmanının tekmesiyle uyanır. /8673
6ـ مَنْ أحَدَّ سِنانَ الْغَضَبِ لِلّهِ سُبْحانَهُ قَوِيَ عَلي أشِدّاءِ الْباطِلِ / 8750.
6- Kim gazap mızrağını Allah için sivriltirse bâtıl güçlere karşı güçlü olur. /8750
7ـ لَمْ يَعْدَمِ النَّصْرَ مَنِ انْتَصَرَ بِالصَّبْرِ / 7538.
GERİ | İNDEKS | İLERİ |