GERİ | İNDEKS | İLERİ |
77- Rabbine itaat edip de günahından korkan kimse hidayet olmuştur. /10017
78ـ وَقُّوا أنْفُسَكُمْ مِنْ عَذابِ اللهِ بِالمُبادَرَةِ إلى طاعَةِ اللهِ /10108.
78- Allah’a itaat etmeyi öncü kılarak nefislerinizi onun azabından koruyun. /10108
79ـ لا تَعْتذِرْ مِنْ أمْرٍ أطَعْتَ اللهَ سُبْحانَهُ فيهِ, فَكَفى بِذلِكَ مَنْقَبَةً /10340.
79- Allah'a itaat ettiğin bir işten dolayı özür dileme; zira bu iş, senin faziletin için yeterlidir. /10340
80ـ لا عِزَّ كَالطّاعَةِ /10456.
80- (Allah’a) itaat etmek gibi bir izzet yoktur. /10456
81ـ لا طاعَةَ لِمَخْلُوقٍ في مَعْصِيَةِ الخالِقِ /10839.
81- Yaratana karşı işlenen günahta kula itaat edilmez. /10839
82ـ كُلُّ مُطيعٍ مُكَرَّمٌ /6843.
82- Her itaat eden saygınlık kazanır. /6843
83ـ كُنْ مُطيعاً لِلّهِ سُبْحانَهُ, وَبِذِكْرِهِ آنِساً, وَتَمَثَّلْ في حالِ تَوَلِّيكَ عَنْهُ إقْبالَهُ عَلَيْكَ, يَدْعُوكَ إلى عَفْوِهِ, وَيَتَغَمَّدْكَ بِفَضْلِهِ /7187.
83- Allah’a karşı itaatkâr, zikrine karşı alışık ol ve ondan yüz çevirdiğinde sana yöneldiğini, seni bağışlanmaya çağırdığını ve fazlıyla günahlarını örttüğünü anımsa. /7187
84ـ مَنْ أطاعَ رَبَّهُ مَلَكَ /7700.
84- Rabbine itaat eden sultan olur. /7700
85ـ مَنْ يُطِعِ اللهَ يَفُزْ /7702.
85- Allah'a itaat eden kurtulur. /7702
86ـ مَنْ أطاعَ اللهَ جَلَّ أمْرُهُ /7820.
86- Allah'a itaat edenin makamı yücelir. /7820
87ـ مَنْ أطاعَ اللهَ عَلا أمْرُهُ /7368.
87- Allah'a itaat edenin makamı yükselir. /7368
88ـ مَنْ أطاعَ اللهَ لَمْ يَشْقَ أبَداً /8378.
88- Allah'a itaat eden asla bedbaht olmaz. /8378
89ـ مَنْ أطاعَ اللهَ سُبْحانَهُ عَزَّ وَقَوِيَ /8416.
89- Allah'a itaat eden aziz olur ve güçlenir. /8416
90ـ مَنْ أطاعَ اللهَ سُبْحانَهُ عَزَّ نَصْرُهُ /8460.
90- Allah'a itaat edenin yardımı izzet bulur. /8460
91ـ مَنْ أطاعَ اللهَ سُبْحانَهُ لَمْ يَضُرَّهُ مَنْ أسْخَطَ مِنَ النّاسِ /8932.
91- Kim Allah'a itaat ederse halkın en öfkelisi dahi ona zarar veremez. /8932
92ـ مَنْ أطاعَ اللهَ اِجْتَباهُ /9099.
92- Kim Allah'a itaat ederse Allah da onu tercih eder. /9099
1ـ الوِجْدانُ سُلْوانٌ / 76.
1- (İstediğini) bulmak tesellidir. /76
1ـ قَدْ يَسْتَظْهِرَ الْمُحْتَجُّ/ 6626.
1- Bazen burhan sahibinin de sırtı kuvvetli olur. /6626
2ـ مَنِ احْتَجَّ بِالْحَقِّ فَلَجَ/ 7727.
2- Hak üzere delil/ hüccet getiren zafere erer. /7727
1ـ إنَّما الْمَجْدُ أنْ تُعْطِيَ فِي الغُرْمِ، وَ تَعْفُوَ عَنِ الْجُرْمِ / 3886.
1- Büyüklük, insanlara gerekli olan haklarını vermek suçlarını bağışlamaktır. /3886
2ـ لَمْ يُدْرِكِ الْمَجْدَ مَنْ عَداهُ الْحَمْدُ / 7532.
2- Övgünün terk ettiği kimse büyüklüğe ulaşamaz. /7532
3ـ مانالَ الْمَجْدَ مَنْ عَداهُ الْحَمْدُ / 9529.
3- Övgünün terk ettiği kimse büyüklük ve şerefe ulaşamaz. /9529
4ـ ما أدْرَكَ الْمَجْدَ مَنْ فاتَهُ الجِدُّ / 9530.
4- Ciddiyeti olmayan, büyüklük ve şerefe ulaşamaz. /9530
1ـ رُبَّ ذي اُبَّهَةٍ أحْقَرُ مِنْ كُلِّ حَقيرٍ/ 5325.
1- Nice kendini büyük görenler vardır ki bütün alçaklardan daha alçaktır. /5325
C
1ـ الجَاهِلُ لَنْ يُلْقى أبَداً إلاّ مُفَرِّطاً، أوْ مُفْرِطَاً/ 1716.
1- Cahil, ancak iki halde görülür; ya aşırıya kaçmışlardır, ya da geri kalmışlardır. /1716
2ـ الجَاهلُ لا يَرتدِعُ، وبِالمواعِظِ لا يَنْتَفِعُ/ 1729.
2- Cahil, gittiği yoldan geri dönmez; nasihatlerden faydalanmaz. /1729
3ـ الجَاهلُ مَنْ أطاعَ هَواهُ في مَعصيَةِ رَبِّهِ/ 1748.
3- Cahil, rabbine karşı günah işlemekte nefsi isteğine boyun eğendir. /1748
4ـ الجَاهلُ يستَوحشُ ممّا يَأنَسُ بهِ الحَكيْمُ/ 1772.
4- Cahil, hekim insanın ülfet bulduğu şeylerden ürker. /1772
5ـ الجَاهلُ لا يَعرفُ العَالِم لأنَّهُ لَم يَكُن قَبْلُ عالِماً/ 1780.
5- Cahil, alimi tanımaz; zira o, bundan önce alim değildi./1780
6ـ الجَاهلُ لا يَعْرفُ تَقصيرَهُ، ولا يَقْبَلُ مِنَ النَّصيحِ لهُ/ 1809.
6- Cahil hatasını tanımaz ve ona nasihat edenin sözünü kabul etmez. /1809
7ـ الجاهلُ يَعْتَمِدُ عَلى أمَلِهِ، وَيُقَصِّرُ في عَمَلِهِ/ 1967.
7- Cahil, arzusuna güvenir; amelinde ihmalkârlık eder. /1967
8ـ الجَاهلُ صَخْرَةٌ لا يَنفَجِرُ ماؤُها، وشَجَرةٌ لا يَخْضَرُّ عُودُها، وأرضٌ لا يَظهَرُ عُشْبُها/ 2081.
8- Cahil, suyu akmayan bir kaya, dalı yeşermeyen bir ağaç ve üzerinde ot bitmeyen çorak bir topraktır. /2081
9ـ الجَاهلُ مَيِّتٌ بَيْنَ الأحْياءِ/ 2118.
9- Cahil, dirilerin arasındaki ölüdür. /2118
10ـ أشْقَى النّاسِ الجَاهِلُ/ 2894.
10- İnsanlar arasında en sıkıntılı kimse cahildir. /2894
11ـ أجْهَلُ النّاسِ مُسِيئٌ مُستَأنِفٌ/ 2938.
11- İnsanların en cahili, (günaha) kaldığı yerden devam eden günahkârdır. /2938
12ـ أجْهَلُ النَّاسِ الْمُغْتَرُّ بِقَوْلِ مادِحٍ مُتَمَلِّقٍ، يُحَسِّنُ لَهُ القَبيحَ، ويُبَغِّضُ إلَيْهِ النَّصيحُ/ 3262.
12- İnsanların en cahili, dalkavuğun dalkavukluğuna kanandır; zira dalkavuk, çirkini ona güzel gösterir, nasihat edeni düşman eder. /3262
13ـ أبْغَضُ الخَلائِقِ إلى اللهِ تَعالى، اَلجاهِلُ لأنَّه حَرَمَهُ ما مَنَّ بِهِ عَلى خَلقِهِ، وَهُوَ العَقْلُ/ 3359.
13- Allah katında insanların en kötüsü cahildir. Zira cahil, Allah'ın, kullarına bağışladığı şeyden mahrum kalmıştır. O da akıldır. /3359
14ـ إنَّ الجَاهِلَ مَنْ جَهلهُ فيِ إغْواءٍ، ومَنْ هَواهُ في إغْراءٍ، فَقَوْلُهُ سَقيمٌ، وَفِعْلُهُ ذَميمٌ/ 3548.
14- Cahil, cahilliği (başkalarını) saptıran, dürtüleriyle (insanları) aldatan kimsedir; sözü hastalık taşır, işi kınanır. /3548
15ـ الجاهِلُ حَيرانٌ/ 198.
15- Cahil şaşkındır. /198
16ـ الجاهِلُ يَميلُ (يألِفُهُ مِثْلُهُ) إلى شِكْلِهِ/ 327.
16- Cahil benzerine çeker. /327
17ـ الْمَرْءُ عَدُوُّ ما جَهِلَ/ 423.
17- İnsan bilmediğinin düşmanıdır. /423
18ـ الجاهِلُ لا يَرْتَدِعُ/ 428.
18- Cahil, (kötülükten) engellemez. /428
19ـ الجاهِلُ عَبْدُ شَهْوَتِهِ/ 449.
19- Cahil şehvetinin kölesidir. /449
20ـ الجاهِلُ لا يَرْعَوي/ 640.
20- Cahil gittiği yoldan geri dönmez. /640
21ـ الجَاهِلُ يَرْفَعُ نَفْسَهُ فَيَتَّضِعُ/ 678.
21- Cahil kendini yüksek gösterir ama alçalır. /678
22ـ الجَاهِلُ مَنْ جَهِلَ قَدْرَهُ/ 1114.
22- Cahil kendi değerini bilmeyen kimsedir. /1114
23ـ الجَاهِلُ مَيِّتٌ وَإنْ كانَ حَيّاً/ 1125.
23- Cahil diri de olsa ölüdür. /1125
24ـ الجَاهِلُ كَزَلَّةِ العالِمِ صَوابُهُ/ 1162.
24- Cahilin doğruluğu, alimin sürçmesi gibidir. /1162
25ـ الجَاهِلُ مَنْ خَدَعَتْهُ الْمَطالِبُ/ 1190.
25- Cahil, olayların aldattığı kimsedir. /1190
26ـ الجَاهِلُ مَنْ جَهِلَ أمْرَهُ/ 1239.
26- Cahil, işini bilmeyen kimsedir. /1239
27ـ الجَاهِلُ من انْخدعَ لهَواه (بهواهُ) وغُرُورهِ/ 1285.
27- Cahil, ihtiras ve gururuna kanan kimsedir. /1285
28ـ الجَاهِلُ مَنِ اسْتَغشَّ النَّصيحَ/ 1394.
28- Cahil, nasihat edeni aldatır. /1394
29ـ الجَاهِلُ إذا جَمَدَ (جحد) وَجَدَ، وَإذا وَجَدَ (وَحَّدَ) ألْحَدَ/ 1534.
29- Cahil, cimrileştiğinde (servet) bulur; (servet) bulduğunda ise dinden çıkar. /1534
30ـ إنَّما الْجاهِلُ مَنِ اسْتَعْبَدَتْهُ الْمَطالِبُ/ 3864.
30- Cahil ancak (dünyevî) olayların köle ettiği kimsedir. /3864
31ـ إذا شابَ الجاهِلُ شَبَّ جَهْلُهُ/ 4170.
31- Cahil yaşlandığında cahilliği gençleşir. /4170
32ـ ثَرْوَةُ الجَاهِلِ في مالِهِ وَأمَلِهِ/ 4709.
32- Cahilin serveti malı ve arzusundadır. /4709
33ـ دَوْلَةُ الجاهِلِ كَالغَريبِ الْمُتَحَرِّكِ الى النُّقلَةِ/ 5108.
33- Cahilin devleti, göçe hazırlanan yabancı gibidir. /5108
34ـ رُبَّ جاهِلٍ نَجاتُهُ جَهْلُهُ/ 5301.
34- Nice cahiller vardır ki onları cahillikleri kurtaracaktır. /5108
35ـ زَلَّةُ الجَاهِلِ مَعْذُورَةٌ/ 5481.
35- Cahilin hatası mazur görülür. /5481
36ـ سُلطانُ الجاهِلِ يَبدي مَعائبَهُ/ 5578.
36- Cahilin saltanatı, onun ayıplarını ortaya çıkarır. /5578
37ـ شَرُّ مَنْ صاحَبْتَ الجَاهِلُ/ 5691.
37- En kötü kimse cahil arkadaştır. /5691
38ـ صَوابُ الجاهِلِ كَالزَّلَّةِ مِنَ العاقِلِ/ 5821.
38- Cahilin doğruluğu, akıllı insanın (bir anlık) sürçmesi gibidir. /5821
39ـ ضالَّةُ الجاهِلِ غَيرُ مَوجُودٍ/ 5898.
39- Cahilin yitirdiği bulunmaz.[25] /5898
40ـ طاعَةُ الجَهُولِ تَدُلُّ عَلى الجَهْلِ/ 5988.
40- Kara cahile uymak cehaletin göstergesidir. /5988
41ـ طاعَةُ الجَهولُ، وَكَثْرَةُ الفُضُولِ تَدُلاّنِ علَى الجَهْلِ/ 5998.
41- Kara cahile uymak ve çok gevezelik etmek, insanı cehalete sürükler. /5998
42ـ عادَةُ الأغْمارِ قَطْعُ مَوادِّ الإحْسانِ/ 6239.
42- Tecrübesiz kişilerin alışkanlığı, ihsan unsurlarını keser. /6239
43ـ غِنى الجاهِلِ بِمالِهِ/ 6382.
43- Cahilin zenginliği malıyladır. /6382
44ـ غُرورُ الجاهِلِ بِمُجالاتِ الباطِلِ/ 6391.
44- Cahil, bâtılın hileleriyle aldanır. /6391
45ـ كُلُّ جاهِلٍ مَفتُونٌ/ 6845.
45- Her cahil (dünya sevdasıyla) aldanır.[26] /6845
46ـ لِلْجاهِلِ في كُلَّ حالَةٍ خُسْرانٌ/ 7329.
46- Cahil her halükârda hüsrandadır. /7329
47ـ مَنْ جَهِلَ أُهْمِلَ/ 7687.
47- Cahil olan ihmal edilir. /7687
48ـ مَنْ جَهِلَ قَلَّ اعْتِبارُهُ/ 7837.
48- Cahilin itibarı az olur. /7837
49ـ مَنْ جَهِلَ عِلْماً عاداهُ/ 7885.
49- İlme cahil olan ona düşman kesilir. /7885
50ـ مَنْ جَهِلَ مَوضِعَ قَدَمِهِ زَلَّ/ 7920.
50- Attığı adımın yerini bilmeyen kayar. /7920
51ـ مَنْ جَهِلَ كَثُرَ عِثارُهُ/ 8390.
51- Cahilin sürçmesi çok olur. /8390
52ـ مَنْ جَهِلَ اغْتَرَّ بِنَفْسِهِ وَكانَ يَوْمُهُ شَرّاً مِنْ أمْسِهِ/ 8744.
52- Cahil kendi nefsine kanmıştır; bugünü dününden daha kötüdür. /8744
53ـ مِنْ طَبايِعِ الْجُهّالِ التَّسَرُّعُ الى الغَضَبِ في كُلِّ حالٍ/ 9351.
53- Her durumda gazâba koşmak, kara cahillerin huylarındandır. /9351
54ـ ما ضادَّ العُلَماءَ كَالجُهّالِ/ 9612.
54- Alimlere cahiller gibi düşmanlık eden olmamıştır. /9612
55ـ وَيْلٌ لِمَنْ تَمادى في جَهلِهِ، وطَوبى لِمَنْ عَقَلَ وَاهْتَدى/ 10089.
55- Cahilliğinde son hadde ulaşanın vay haline! Akıl edene ve hidayeti bulana ne mutlu! /10089
56ـ لا غِنى لِجاهِلٍ/ 10450.
56- Cahil için zenginlik yoktur. /10450
57ـ لا يُرى الجاهِلُ إلاّ مُفَرِّطاً (مُفْرِطاً)/ 10697.
57- Cahil, ancak pek aşırıya kaçmış (veya pek geri kalmış) olarak görülür. /10697
58ـ لا يَرْدَعُ الْجَهُولَ إلاّ حَدُّ الْحُسامِ/ 10816.
58- Kara cahili ancak kılıcın keskin yanı vazgeçirir. /10816
59ـ اِعْصِ الجاهِلَ تَسْلَمْ/ 2264.
59- Cahile başkaldır ki esenlik bulasın. /2264
1ـ الْجَهْلُ، وَالبُخْلُ، مَساءَةٌ، وَمَضَرَّةٌ/ 1585.
1- Cahillik ve cimrilik, kötülük ve zarardır. /1585
2ـ الْجَهْلُ في الإنْسانِ أضَرُّ مِنَ الآكِلَةِ في البَدَنِ/ 1830.
2- İnsandaki cahillik, bedeni yiyip bitiren hastalıktan daha zararlıdır. /1830
3ـ الْجَهْلُ مَطِيَّةٌ شَمُوسٌ، مَنْ رَكِبَها زَلَّ، وَمَنْ صَحِبَها ضَلَّ/ 1969.
3- Cahillik inatçı bir binektir; ona binen sürçer, yoldaş olan sapar. /1969
4ـ الْجَهْلُ بالفَضائِلِ من أقْبحُ الرَّذائِلِ/ 2054.
4- Faziletlere karşı cahil kalmak en çirkin ayıplardandır. /2054
5ـ أعظَمُ الْمَصائبِ الْجَهْلُ/ 2844.
5- Musibetlerin en büyüğü cahilliktir. /2844
6ـ أسْوَءُ السُّقْمِ (القِسْمِ) الْجَهْلُ/ 2882.
6- En kötü hastalık cahilliktir.[27] /2882
7ـ أعْظَمُ الْجَهلِ جَهْلُ الإنْسانِ أمْرَ نَفْسِهِ/ 2936.
7- En büyük cahillik, kişinin kendi işini bilmemesidir. /2936
8ـ أعْظَمُ الْجَهْلِ مُعاداةُ القادِرِ، وَمُصادقَةُ الفاجِرِ، وَالثِّقَةُ بالغادِرِ/ 3358.
8- En büyük cahillik güçlüye karşı düşmanlık etmek, günahkârla dostluk kurmak ve vefasız kimseye güvenmektir. /3358
9ـ الْجَهْلُ وَبالٌ/ 237.
9- Cahillik suçtur. /237
10ـ الْجَهْلُ مَوْتٌ/ 47.
10- Cahillik ölümdür. /47
11ـ النَّاسُ أعْداءُ ما جَهِلُوا/ 288.
11- İnsanlar bilmediklerinin düşmanıdır. /288
12ـ الْجَهْلُ أنْكى عَدُوٍّ/ 480.
12- Cahillik yok edici düşmandır. /480
13ـ الْجَهْلُ يُزِلُّ القَدَمَ/ 485.
13- Cahillik ayağı kaydırır. /485
14ـ الْجَهْلُ يُفْسِدُ الْمَعادَ/ 598.
14- Cahillik dönüş gününü (ahireti) bozar. /598
15ـ الْجَهْلُ مَعْدِنُ الشَّرِّ/ 658.
15- Cahillik kötülük madenidir. /685
16ـ الْجَهْلُ داءٌ وَعَياءٌ/ 689.
16- Cahillik, hastalık ve acizliktir. /689
17ـ الْجَهْلُ يَجْلِبُ الغَرَرَ/ 815.
17- Cahillik tehlike getirir. /815
18ـ الْجَهْلُ أصْلُ كُلِّ شَرٍّ/ 819.
18- Cahillik her kötülüğün temelidir. /819
19ـ الْجَهْلُ أدْوَأُ الدّاءِ/ 820.
19- Cahillik hastalıkların en kötüsüdür. /820
20ـ الْجَهْلُ فَسادُ كُلُّ أمرٍ/ 930.
20- Cahillik her işi bozar. /930
21ـ الْجَهْلُ يُزِلُّ القَدَمَ، وَيُورِثُ النَّدَمَ/ 1339.
21- Cahillik ayak sürçtürür ve pişmanlığı miras bırakır. /1339
22ـ الْجَهْلُ مُميتُ الأحْياءِ، وَمُخَلِّدُ الشَّقاءِ/ 1464.
22- Cahillik dirileri öldürür, sıkıntıları ebedileştirir. /1464
23ـ إنَّكُم لَنْ تُحَصِّلُوا بالْجَهْلِ أرَباً، وَلَنْ تَبْلُغُوا بِهِ مِنَ الخَيْرِ سَبَباً، وَلَنْ تُدْرِكُوا بِهِ مِنَ الآخِرَةِ مَطْلَباً/ 3856.
23- Şüphe yok ki siz, cahillikle asla bir ihtiyacınızı gideremez, hayırlı bir vesileye ulaşamaz ve onunla ahiretle ilgili bir konuyu idrak edemezsiniz. /3856
24ـ بِالْجَهْلِ يُسْتَثارُ كُلِّ شَرٍّ/ 4321.
24- Her türlü kötülük cehaletten doğar. /4321
25ـ رُبَّ جَهْلٍ أنْفَعُ مِنْ حِلْمٍ (عِلْمِ)/ 5319.
25- Nice cahillikler vardır ki hilimden[28] daha faydalıdır. /5319
26ـ رُدُّوا الجَهْلُ بالعِلْمِ/ 5405.
26- Cahilliği ilimle geri çevirin. /5405
27ـ زيادةُ الجَهلُ تُردِي/ 5485.
27- Cehaletin fazlası (insanı) helâke düşürür. /5485
28ـ شَرُّ المَصائِبِ الجَهلُ/ 5680.
28- Musibetlerin en kötüsü cahilliktir. /5680
29ـ ضادُّوا الْجَهْلَ بالعِلْمِ/ 5912.
29- Cehalete karşı ilimle savaşın. /5912
30ـ عُقبَى الْجَهْلِ مَضَرَّةٌ، وَالحَسُودُ لا تَدُومُ لَهُ مَسرّةٌ/ 6330.
30- Cahilliğin akıbeti hüsrandır; kıskancın mutluluğu ise devamlı kalmaz. /6330
31ـ غايَةُ الْجَهلِ تبَجُّجُ الْمَرْءِ بِجَهْلِهِ/ 6371.
31- Cahilliğin en son noktası, insanın cehaletiyle mutlu olmasıdır. /6371
32ـ كَمْ عَزيرٍ أذَلَّهُ جَهْلُهُ/ 6922.
32- Nice azizler vardır ki cahillikleri onları zelil eder. /6922
33ـ كَفى بِالْجَهْلِ ضِعَةً/ 7012.
33- Seviyesizlik olarak cahillik yeter. /7012
34ـ كَفى بالمَرءِ جَهلاً أن يَجْهَلَ نَفْسهُ/ 7037.
34- Kişinin kendine cahil olması onun cahilliğine yeter. /7037
35ـ كَفى بِالمَرْءِ جَهْلاً أنْ يَرضى عَنْ نَفْسِهِ/ 7049.
35- Kişinin kendinden razı olması onun cahilliğine yeter. /7039
36ـ كَفى بالْمَرْء جَهْلاً أنْ يضْحَك مِنْ غَيْرِ عَجَبٍ/ 7051.
36- Ortada gülünç bir şey yokken gülmek, kişinin cahilliğine yeter. /7051
37ـ كفَى بِالْمَرْء جَهْلاً أنْ يَجْهَلَ قَدْرَهُ/ 7054.
37- Kişinin cahilliğine kendi değerini bilmemesi yeter. /7054
38ـ كفَى بالْمَرْءِ جهْلاً أنْ يَجْهَلَ عَيْبَهُ/ 7061.
38- Kişinin kendi ayıbını bilmemesi onun cahilliğine yeter. /7061
39ـ كَفى بالْمَرْءِ جَهْلاً أنْ يَجْهَلَ عُيُوبَ نَفْسِهِ، وَيَطْعَنَ عَلَى النّاسِ بما لا يَسْتَطيعُ التَّحَوُّلَ عَنْهُ/ 7071.
39- Kişinin kendi ayıplarını bilmemesi ve geri almaya gücü yetmediği şeylerle insanlara dil yarası vurması, onun cahilliğine yeter. /7071
40ـ كَفى بالْمَرْءِ جَهْلاً أنْ يُنْكِرَ عَلَى النّاسِ ما يَأتي مِثْلَهُ/ 7073.
40- İnsanların yaptığının aynını kendi de yaptığı halde kişinin bunu inkâr etmesi, onun cahilliğine yeter. /7073
41ـ لِسانُ الْجَهْلِ الْخُرْقُ/ 7613.
41- Cahilin dili kabalıktır. /7613
42ـ مَنِ اسْتَطارَهُ الْجَهْلُ فَقَدْ عَصَى العَقْلَ/ 8498.
42- Cahillik kimi uçurursa muhakkak ki aklına başkaldırmıştır. /8498
43ـ مَنْ قاتَلَ جَهْلَهُ بِعِلْمِهِ فازَ بالْحَظِّ الأسْعَدِ/ 8859.
43- Kim ilmiyle cahilliğine karşı savaşırsa kutlu kâra erişir. /8859
44ـ مِنْ أشَدِّ الْمَصائِبِ غَلَبَةُ الْجَهْلِ/ 9301.
44- Cahilliğin galebesi en şiddetli musibetlerdendir. /9301
45ـ لا فَقْرَ كَالْجَهْلِ/ 10473.
45- Cahillik gibi fakirlik yoktur. /10473
46ـ لا يَزْكُوا مَعَ الْجَهْلِ مَذْهَبٌ/ 10542.
46- Cahillikle yol-yordam temizlenmez. /10542
47ـ لا فَقْرَ أشَدُّ مِنَ الْجَهْلِ/ 10619.
47- Cahillikten daha şiddetli fakirlik yoktur. /10619
48ـ لا سَوْأةَ أشْيَنُ مِنَ الْجَهْلِ/ 10640.
48- Cahillikten daha çirkin kötülük yoktur. /10640
49ـ لا مُصيبَةَ أشَدُّ مِنْ جَهْلٍ/ 10673.
49- Cahillikten daha şiddetli musibet yoktur. /10673
50ـ رَأسُ الجَهْلِ مُعاداةُ النَّاسِ/ 5247.
50- Cehaletin başı, insanlara düşman olmaktır. /5247
1ـ إيّاك وَالْجَفاءَ، فَإنَّهُ يُفْسِدُ الإخاءَ، وَيُمَقِّتُ إلى اللهِ وَالنّاسِ/ 2662.
1- Cefa etmekten kaçın; zira cefa, kardeşliği bozar, (seni) Allah'a ve insanlara düşman eder. /2662
2ـ الْجَفاءُ شَيْنٌ، الْمَعْصِيَةُ حَيْنٌ/99.
2- Cefa utançtır, günah ise yıkılış. /99
3ـ الْجَفاء يُفْسِدُ الإخاءَ/ 562.
3- Cefa dostluğu bozar. /562
1ـ كَفى بِجهَنَّمَ نَكالاً/ 7018.
1- Azap için cehennem yeter. /7018
2ـ وقال (ع) في وَصْفِ جَهَنَّمَ: نارٌ شَديدٌ كَلَبُها، عالٍ لَجَبُها، ساطِعٌ لَهَبُها، مُتأجِّجٌ سَعيرُها، مُتَغَيِّظٌ زَفيرُها، بَعيدٌ خُمُودُها، ذاكٍ وَقُودُها، مُتَخَوِّفٌ وَعيدُها/ 9995.
2- İmam (a.s) cehennemin vasfederken şöyle buyurdu:
Bir ateştir ki alevleri dehşetli, sesi gürültülüdür; ateşi tutuşturulmuştur; alevi parlak ve göz kamaştırıcı, kükreyişi korkutucu, sönmesi pek geçtir; yakıtı körüklenmiştir; azâbı ise ürkütücüdür. /9995
3ـ وقال (ع) في وَصْفِ جَهَنَّمَ: لا يَظْعَنُ مُقيمُها، ولا يُفادى أسيرُها، ولا تُقصَمُ كُبُولُها، لا مُدَّةَ للدّار فَتَفْنى، ولا أجَل لِلْقَوْمِ فَيُقْضى/ 10892.
3- Orada olanlar çıkmazlar; esaretinde olandan fidye kabul edilmez; zincirleri parçalanıp ayrılmaz; sonu için bir müddet tayin edilmemiştir ve içindekilerin çıkması için dolacak zaman da yoktur. /10892
4ـ إنَّ أهلَ النّار كُلُّ كَفُورٍ مَكُورٍ/ 3402.
4- Şüphesiz, ateş ehli pek nankör, pek hilekârdır. /3402
5ـ وقالَ (ع) في وَصْفِ النّارِ: غَمِرٌ قَرارُها، مُظْلِمَةٌ أقْطارُها، حامِيَةٌ قُدُورُها، فَظيعَةٌ أُمُورُها/ 6420.
5- İmam (a.s), cehennemin vasfında şöyle buyurdu: “Dibi coşkun, etrafı karanlık, kazanları kaynardır; işleri ise korkutucudur.” /6420
6ـ لَنْ يَنْجُو مِنَ النَّارِ إلا التّاركُ عَمَلَها/ 7404.
6- Ateşten ancak (ateşi hazırlayan) ameli terk eden kurtulur. /7404
7ـ ليَس لِهذا الجِلْدِ الرَّقيقِ صَبْرٌ علَى النّارِ/ 7458.
7- Şu ince derinin ateşe tahammülü yoktur! /7485
8ـ مَنْ أشْفَقَ مِنَ النّارِ اجْتَنَبَ المُحرَّماتِ/ 8592.
8- Ateşten korkan haramlardan kaçınır. /8592
9ـ وَفْدُ النّارِ أبَداً مُعَذَّبُونَ/ 10114.
9- Ateşe girenler sonsuza dek azaptadırlar. /10114
10ـ وارِدُ النّارِ مَؤَبَّدُ الشَّقاءِ/ 10116.
10- Ateşe giren sonsuza dek mutsuzdur. /10116
11ـ وَقُودُ النارِ يومَ القيامةِ كُلُّ غَنِيٍّ بَخِلَ بِمالِهِ علَى الفُقَراءِ، وَكُلُّ عالِمٍ باعَ الدّينَ بالدُّنيا/ 10126.
11- Kıyamet günü ateşin yakıtı, malını yoksullardan esirgeyen zengin ve dinini dünyasına satan alimdir. /10126
12ـ أحْذَرُوا ناراً حَرُّها شَديدٌ وقَعْرُها بَعيدٌ وحُلِيُّها حَديدٌ/ 2619.
12- Sıcaklığı şiddetli, kuyusu derin ve süsü demir olan ateşten korkun. /2619
13ـ اِحْذَوُرا ناراً لَحيبُها عَتيدٌ وَلَهَبُها شَديدٌ وعَذابُها أبَداً جديدٌ/ 2620.
13- Istırap dalgası hazır, alevi şiddetli ve azâbı daima yinelenen ateşten korkun. /2620
14ـ النّارُ غايَةُ الْمُفْرِطينَ/ 477.
14- Ateş, haddi aşanların akıbetidir. /477
1ـ الْجَنّةُ خَيْرُ مآلٍ، وَالنّارُ شَرُّ مَقيلٍ/ 1765.
1- Cennet en hayırlı dönüş yeri ve ateş en kötü yataktır. /1765
2ـ إلا وَإنّي لَمْ أرَ كَالجَنَّةِ نامَ طالِبُها، وَلا كَالنَّارِ نامَ هارِبُها/ 2761.
2- Bilesiniz ki ben, ne dileyeninin uyuduğu gibi bir cennet, ne de kaçanının uyuduğu gibi bir ateş görmedim. /2761
3ـ إنَّ أهْلَ الجنَّةِ كُلُّ مُؤمنٍ هَيْنٍ لَيْنٍ/ 3400.
3- Şüphesiz cennet ehlinin tümü, alçak gönüllü ve yumuşak huylu müminlerdir. /3400
4ـ إنَّ اللهَ تَعالى يُدْخِلُ بِحُسْنِ النيَّةِ وَصالحِ السَّريرَةِ مَنْ يَشاءُ مِنْ عبادِهِ الجَنَّةَ/ 3544.
4- Şüphesiz Allah, iyi niyet ve iç güzellik vesilesiyle kullarından dilediğini cennete sokar. /3544
5ـ الجَنَّةُ دارُ الأمانِ/ 397.
5- Cennet, güven yurdudur. /397
6ـ إنْ كُنْتُمْ راغِبينَ لا مُحالَةَ، فَارْغَبُوا في جَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمواتُ والأرضُ/ 3736.
6- Eğer bir şeye rağbet edecek olursanız, genişliği gökler ve yeryüzü kadar geniş olan cennete rağbet edin. /3736
7ـ الجَنَّةُ جَزاءُ المُطيعِ/ 417.
7- Cennet, itaat edenin mükâfatıdır. /417
8ـ الجَنَّةُ دارُ الأتْقياءِ/ 438.
8- Cennet muttakilerin yurdudur. /438
9ـ الجَنَّةُ غايَةُ السّابِقينَ/ 478.
9- Cennet, (amelde) öne geçenlerin gayesidir. /478
10ـ الجَنَّةُ أفْضَلُ غايَةٍ/ 1024.
10- Cennet en üstün gayedir. /1024
11ـ الجَنَّةُ مَآلُ الفائِزِ/ 1074.
11- Cennet kurtuluşa erenin dönüş yeridir. /1074
12ـ الجَنَّةُ جَزاءُ كُلِّ مؤُمنٍ مُحسِنٍ/ 1431.
12- Cennet, ihsan sahibi müminlerin mükâfatıdır. /1431
13ـ نَيلُ الجَنَّةِ بالتَّنَزُّهِ عَنِ المأثِمِ/ 9953.
13- Cennete erişmek, günahlardan uzak kalmakla olur. /9953
14ـ إنَّك لنْ تَلجَ الجَنَّةَ حَتّى تَزْدَجرَ عَنْ غَيِّكَ، وَتَنْتَهِيَ، وَتَرْتَدِعَ عَنْ مَعاصيكَ، وَتَرعَويَ/ 3795.
14- Sapıklığından vazgeçmedikçe ve günahlarından kaçınıp dönmedikçe cennete asla giremezsin. /3795
GERİ | İNDEKS | İLERİ |