|
Hamt O Allah’a
mahsustur ki, istediğim vakit hacetim için O'nu çağırıyorum ve sırrımı bir
aracı olmadan O'na açıyorum, O da hacetimi karşılıyor. Hamt O Allah’a mahsustur
ki, O'ndan başkasını çağırmam. Eğer O’ndan başkasını çağırsaydım bile bir sonuç
vermez. Hamt O Allah’a mahsustur ki, O'ndan başkasına ümit bağlamam; eğer
O'ndan başkasına ümit bağlarsam, benim ümidim hiçe çıkar. Hamt Allah’a
mahsustur ki, işlerimi O üzerine aldı ve beni onurlandırdı. Beni, halka terk
etmeyerek halkın küçümsemesinden kurtardı. Hamt O Allah’a mahsustur ki, benden
gani olduğu halde kendisini bana dost kıldı. Hamt O Allah’a mahsustur ki, hiç
bir günah işlememişim gibi bana yumuşak davranıyor, Benim nezdimde övgüye en
layık olan Rabbimdir ve ben O’na hamt ediyorum.
Allahım; ben,
istekleri sana yöneltmenin yolunu açık görüyorum. Sana doğru coşan ümit pınarlarını
dolu buluyorum. Sana ümit besleyene yardımın lütfünle hazırdır. Seni
çağıranların yüzüne duâ kapıları açıktır. Biliyorum ki, ümit edenlerin hacetini
yerine getiren; perişan olanların hallerini gözeten gerçekten de sensin. Ve
biliyorum ki senin kerem ve ihsanın için yakarmak, kaza ve kaderine rıza
göstermek cimrilerin tutumlarına karşı bana bir mükafattır Ve dünya
taliplerinin ellerindekinden ihtiyaçsızlıktır.
Sana doğru
hareket edenin mesafesi yakındır. Muhakkak ki, kullarınla aranda bir engel koymamışsın
(seni basiret gözüyle müşahede edebilirler). Fakat ne var ki, insanların
yaptıkları, onlara bir engel teşkil ediyor. Ben, isteğimi senin kapına
getirmişim. Hacetimi sana bildiriyorum; sana sığınıyorum, yakarışımı sana aracı
kılıyorum; halbuki, duâmın katında kabul olunmasına ve affına layık değilim.
Ama ben, senin keremine güveniyor ve vaadinin doğruluğuyla huzur buluyorum.
Birliğine olan imanım, senden başka Rabbim olmadığına dair yakin ve marifetimle
sana yöneliyorum. Senden başka tapılacak hiç bir mabut yoktur, birsin ve
ortağın yoktur.
Allahım;
“Allah’ın fazlından isteyin; Allah daima sizlere karşı şefkatlidir-merhametlidir”
diye buyuran sensin. Sözün haktır ve vaadin doğrudur. Ey mevlam, kullarına,
senden hacet istemeği emrettiğin halde onları bahşişinden mahrum etmek senin
şanından uzaktır. Sen, kullarına sayısız bahşişlerde bulunansın. Kullarına,
sürekli şefkatli ve raufsun. Allahım; küçüklüğümde nimetlerinle beni eğiten ve
büyüdüğümde, ismimi yücelten sensin. Ey dünyada beni ihsan ve lütfüyle terbiye
eden ve ahirette kendi af ve keremine ümitlendiren (Rabbim),Ey Mevlam! Beni
sana yönlendiren seni tanımamdır ve sana olan sevgim senin katında
şefaatçimdir. Ben kendi kılavuz ve şefaatçimin doğruluğundan eminim.
Ey mevlam!
Günahının çokluğundan konuşmayan bir dille seni çağırıyorum. Ey Rabbim!
Günahtan dolayı helaka doğru yönelen bir kalple sana niyaz ediyorum. Ey Rabbim!
Korku ve ümit içinde seni çağırıyorum.Ey Mevlam! Günahlarıma baktığımda dehşete
kapılıyorum, ama, senin keremine baktığımda, umutlanıyorum. Eğer beni
affedersen, bu senin merhametlilerin en üstünü olduğun içindir; (rahmetin bunu
gerektirir) ve eğer beni cezalandırırsan hakkımda zulmetmiş olmazsın.
Allahım;
istemediklerini yapmama rağmen, beni senden hacetimi istemeğe cesaretlendiren
senin bahşiş ve keremindir. Günah işlemekten çekinmediğim halde, zor anımda
dayanağım senin rahmet ve ra’fetindir. Günahkâr olmama rağmen, benim ümidimi
boşa çıkarmayacağını, arzumu gerçekleştireceğini ümit ediyorum. Ümidimi
gerçekleştir ve duâmı kabul buyur! Ey dergahına niyazda bulunulanların en
hayırlısı ve ey ümit bağlanmaya layık olanların en üstünü!
Ey mevlam!
Arzum büyük, amelim ise kötüdür; affından bana, arzumun miktarıca ihsan eyle ve
beni kötü amelimden dolayı hesaba çekme; çünkü senin keremin günahkârları
cezalandırmaktan daha üstündür. Hilim ve sabrın hata işleyenleri
cezalandırmaktan daha büyüktür. Ey mevlam; ben senin büyüklüğüne sığınmaktayım.
Gazabından lütfüne koşmaktayım. Affın hususunda iyi kanaate sahip olan
hakkında, affın muhakkaktır; Ey Rabbim, ben kimim ki benden intikam alasın?
Değerim nedir ki? Büyüklüğünle günahımı affet ve affınla bana lütufta bulun. Ey
Rabbim, kötü amelime, perde çek (ört). Zatının yüceliği hürmetine, beni
kınamaktan vazgeç.
Eğer bugün
senden başkası günahımı bilseydi, o günahı işlemezdim. Eğer günahımdan dolayı
hemen azaba uğrayacağımdan korksaydım, o günahtan kaçınırdım. Bu ise senin
değersiz ve önemsiz olduğun anlamına gelemez; haşa. Bu tutumum senin kusurları
örtenlerin en hayırlısı, hüküm verenlerin en iyisi ve kerem sahiplerinin en
üstünü olduğundandır. İnsanların kusurlarını örtensin, günahları affedensin ve
mutlak surette gaybı bilensin. İnsanların günahlarını kereminle örtersin ve
hilminle cezalarını geciktirirsin. Her şeyi bilmene rağmen hilimli olduğun ve
her şeye kadir olduğun halde affettiğin için hamt olsun sana. Hilmin, sana
karşı gelmeye beni cür’etlendiriyor; kusurlarımı örtmen, benim hayamın az
olmasına sebep oluyor; affının büyüklüğüne ve rahmetinin genişliğine olan
marifetim, beni günah işlemeğe cüretkâr ediyor.
Ey Halim, ey
Kerim, ey diri olan, ey yaratıkları var edip koruyan, ey günahları affeden, ey
tevbeleri kabul eden, ey bahşişi büyük ve ey ihsanı sürekli olan! Güzelce
kusurları örtmen hani? Büyük affın nerede? Hemen kazanılabilen kurtuluşun hani?
Acil yardımın ve geniş rahmetin hani? Değerli bahşişlerin, güzel bağışların
sonsuz lütufların büyük kerem ve nimetlerin, kadim ve ezeli ihsanın nerededir?
Ey Kerim, keremin nerededir? Keremin hürmetine, Muhammed ve Muhammed'in Ehl-i
Beyt’inin hürmetine, beni kurtuluşa erdir. Rahmetinin hürmetine, beni kurtar.
Ey her işi iyi ve güzel olan Allah, ey nimet veren ve ey lütuf sahibi! Ben,
azabından kurutulmak için amellerime değil, senin bize olan lütuf ve ihsanına
güveniyorum. Çünkü, sensin korkulmaya layık olan ve sensin affetmeğe layık
olan. Önce nimetler vererek kulların hakkında ihsanda bulunursun, sonra
kereminle günahlarını affedersin. Bilmiyorum hangisinin şükrünü yerine
getireyim: Bana verdiğin güzel nimetlerin mi? Üzerine perde çektiğin (örttüğün)
kötü yönlerimin mi? Zor imtihanları bana kolaylaştırıp onların çoğundan beni
selametle kurtarmanın mı?
Ey sana sevgi
besleyenin dostu, ey sana sığınanın ve herkese olan bağlılığını kesip sadece
sana alaka bağlayanın gözünün ışığı! Sensin her işi iyi olan ve biziz kötü amel
sahibi; öyleyse ey Rabbim, kendi güzelliğinle kötü yönlerimizi bağışla. Ey
Rabbim; senin lütuf ve ihsanının kapsamadığı bir cehalet mi var? Ve senin hilim
ve yumuşaklığını tüketen bir zaman mı var? Amellerimizin, senin nimetlerinin karşısında
bir değeri yoktur. Senin sonsuz kereminin karşısında kötü amellerimizi nasıl
çok sayabiliriz?! Ey Rabbim; senin sonsuz merhametin, günahkârları nasıl
kapsamına almaz?! Ey mağfireti hesapsız olan, ey rahmet eli daima açık olan!
Ey mevlam!
Eğer beni, katından ve rahmet kapından uzaklaştırsan bile ant olsun izzetine
kesinlikle kapından geri dönmem ve sana yalvarmaktan vazgeçmem. Çünkü senin
kerem ve ihsan sahibi olduğunu iyice biliyorum. İstediğin işi yaparsın,
istediğini -istediğin kadar ve istediğin şekilde- azaplandırırsın. İstediğine
-istediğin kadar ve istediğin şekilde- merhamet edersin. Yaptıkların hakkında
kimse seni sorguya çekemez. Mülkünde sana karşı gelinemez. Yönetiminde ortak
olamaz. Hükmüne muhalefet olunmaz. Tedbirinde hiç kimse sana itiraz edemez.
Yaratmak ve hüküm sana mahsustur. Alemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı yücedir.
Ey Rabbim;
sana yönelen, keremine sığınan ihsan ve nimetlerini tanıyan bir kulun olarak
kapına gelmişim. Sensin affını günahkârlara çok görmeyen cömert. Fazlın eksilmez
ve rahmetin azalmaz. Biz, senin kadim ve ezeli affına, sonsuz lütuf ve
rahmetine güveniyoruz. Ey Rabbim; acaba bizimle, sana olan umut ve
beklentimizin aksine mi muamele edeceksin?! Veya, umutlarımızı boşa mı
çıkaracaksın?! Hayır! Kesinlikle. Ey Rabbim! Senin hakkında böyle bir zanna
sahip değiliz ve senin dergahına olan umudumuz bu değildir.
Senden arzu ve
beklentimiz çok büyüktür. Sana karşı günah işledik, ama arzumuz günahlarımızı
örtmendir. Seni çağırdık, ümidimiz duamıza icabet etmendir. Arzumuzu
gerçekleştir, ey mevlamız! Yaptıklarımızın karşısında neye müstahak olduğumuzu
biliyoruz. Ama sen halimizi biliyorsun. Biz de biliyoruz ki, sen katından
bizleri eli boş geri çevirmezsin. Biz senin rahmetine layık olmasak da, sen,
sonsuz lütfünun gereği bize ve günahkârlara ihsanda bulunmaya layıksın. Layık
olduğun şeyin hürmetine bize ihsanda bulun. Bize ihsan ve bağışta bulun; çünkü
senin bağışına muhtacız.
Ey çok
bağışlayan; senin nurunla hidayete erdik, fazl ve ihsanınla gâni olduk;
nimetinle sabahladık ve akşam ettik. Günahlarımız sana aşikârdır. Allahım,
senden af diliyoruz ve tekrar sana dönüyoruz. Sen, bize çeşitli nimetler
vererek şefkat gösteriyorsun. Biz ise bunun karşısında günah işliyoruz. Senin
hayrın daima bize inmektedir, bizim ise fenalığımız sürekli sana gelmektedir.
Her zaman kerim bir melek kötü amelimizi senin huzuruna getirir; ama, bu
(amelimizin kötü olması) bize, bol bol zahirî ve batinî nimetler vermene engel
olmuyor. Her şeyden münezzehsin. Yarattığında ve tekrar dirilttiğinde hilmin,
keremin ve lütfün sonsuzdur. İsimlerin mukaddestir, medhin yücedir. Tüm eser ve
nişanelerin güzeldir. Allahım! Senin lütuf ve hilmin o kadar büyük ve çoktur
ki, asla beni hatalarım ve kötü işlerimle değerlendirmezsin.Ey Mevlam! Ey
mevlam!Ey Mevlam! Bağışla bizi; bağışla bizi; bağışla bizi.
Allahım, bizi,
kendini anmaya muvaffak et. Gazabından aman ver, azabından uzak eyle,
bahşişlerinden bize de nasip eyle. Bize, evini (Ka'beyi) ve Peygamber'inin
kabrinin ziyaretini nasip eyle; salat, rahmet, mağfiret ve hoşnutluğun ona ve
Ehl-i Beyt’ine olsun. Muhakkak ki sen -kullarına- yakın ve onların duâlarına
icabet edensin. Her yaptığımızı kendin için itaat kıl. Bizi, kendi dininin ve
Peygamber'inin (Allah’ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt’ine olsun.) sünneti
üzerine öldür.
Beni ve
anne-babamı bağışla. Onlara merhamet et. Beni onlar büyüttü; hakkımdaki
ihsanlarına karşı onlara ihsanda bulun, Onların günahlarını bağışla.
Mü'min
erkekleri ve kadınları, onların dirilerini ve ölülerini bağışla. Bizleri hayır
işlerde onlara takipçi kıl.
Allahım,
dirimizi, ölümüzü, huzurda olanımızı ve olmayanımızı, erkeğimizi, kadınımızı,
küçüğümüzü, büyüğümüzü, efendimizi ve kölemizi (bunların hepsini) affet.
Allah’dan dönenler yalan dediler ve onlar zor bir sapıklığa düştüler ve onlar
açık bir hüsrana uğradılar.
Allahım;
Muhammed'e ve Muhammed'in Ehl-i Beyt’ine salat et. İşimi hayırla sonuçlandır.
Önemli dünya ve ahiret işlerimde bana yardımcı ol. Bana acımayanı, bana
musallat etme. Kendi katından bana daima bir koruyucu nasip eyle. Verdiğin
güzel nimetleri elimden alma. Kendi lütuf ve kereminden bol, helal ve temiz
rızık bana nasip eyle.
Allahım; beni
korumana al, her beladan koru ve beni kendin himaye et. Bu yıl ve her yıl bana
kendi evinin (Ka'be'nin) ziyaretini nasip eyle. Peygamber'inin kabrinin
ziyaretini ve İmamların ziyaretini (Allah’ın salat ve selamı onlara olsun)
nasip eyle. Ey Rabbim; o kutsal ve şerefli yerlerde bulunmaktan beni mahrum
bırakma.
Allahım; bana,
bir daha günah etmemek üzere tövbe etmeği nasip eyle. Kalbime, iyi iş yapmayı
ilham eyle; iyi olana amel etmeyi, gece, gündüz ve beni yaşattığın sürece
senden korkmayı, bana nasip eyle, ey alemlerin Rabbi!
Allahım; ne
zaman sana ibadet etmeğe hazırlandımsa ve namaz kılmak için sana yöneldimse
bana dalgınlık ve uyku verdin, sana yalvarış ve münacat halini benden aldın.
-Allahım- neden böyle bir duruma düştüm? Ne zaman ıslah olduğumu ve tövbe
edenlerin toplantılarına katılmaya yakın olduğumu sandımsa azmimi kıran ve sana
kulluk etmeğe engel olan önemli bir hadiseyle karşı karşıya kaldım. Ey mevlam
yoksa beni kapından kovmuş ve hizmetinden kenara mı itmişsin?
Belki de,
senin hakkını hafife aldığımı gördüğün için beni kendinden uzaklaştırmışsın.
Veya senden yüz çevirdiğimi gördüğün için bana gazap etmiş veya beni
yalancılardan sayıp da teveccühünden atmışsın veya nimetlerinin şükrünü yerine
getirmeyen bir kul olduğumu gördüğün için beni mahrum etmişsin veya alimlerin
toplantısından uzak olduğum için beni aşağılamış veya beni gafillerden sayıp
dolayısıyla rahmetinden ümidimi kesmişsin. Veya başı boş insanların
toplantılarına meyil ettiğimi görüp beni onlara dost kılmışsın veya benim duâmı
işitmek istemediğin için beni dergahından uzaklaştırmışsın veya suçum, günahım
ve senden utanmadığım için beni cezalandırmışsın. Ey Rabbim! Eğer beni affetsen
bu sana yaraşır; nitekim, benden önce nice günahkârları sen affettin. Çünkü -Ey
Rabbim- senin lütuf ve keremin günah işleyen kulları cezalandırmaktan daha
yücedir; ben de senin lütfüne sığınıyorum. Gazabından senin merhametine doğru
kaçıyorum. Affın hakkında iyi kanaate sahip olana mağfiretin muhakkaktır.
Allahım! senin
fazl ve hilmin o kadar büyük ve geniştir ki, hiç bir zaman beni amel ve
günahımdan dolayı aşağılamazsın. Ey Mevlam! Ben neyim ve değerim nedir ki?!Ey
Mevlam! Lütuf ve keremin hürmetine beni bağışla. Kusurlarımı ört. Zatının
azameti hürmetine günahımdan geç.
...Ey Mevlam!
Ben, senin büyüttüğün küçüğüm; ilim bahşettiğin cahilim; hidayet ettiğin yolunu
kaybedenim; yücelttiğin hakirim; güvence verdiğin korkanım; doyurduğun aç ve
suya kandırdığın susamışım; giyindirdiğin çıplağım; zenginleştirdiğin fakirim;
güçlendirdiğin zayıfım; aziz ettiğin zelilim; şifa verdiğin hastayım; bağışta
bulunduğun dilenciyim; günahını örttüğün günahkârım; hatasını bağışladığın
hatakârım; (neslini) çoğalttığın azım; yardım ettiğin mustazafım; huzuruna
kabul ettiğin kovulmuşum.
Ey Rabbim!
Ben, gizlide senden hayâ etmeyen utanıp çekinmeyen, açıkta seni gözetmeyen
zavallıyım. Ben, büyük musibetler sahibiyim. Ben, Mevlasına karşı çıkan cüretkârım.
Ben, gökyüzünün güçlü Rabbine isyan eden biriyim. Ben, büyük günah yolunda
malını harcayanım. Ben, büyük günahlara doğru koşanım. Bana mühlet verdin,
kendime gelmedim. Günahlarımı örttün, çekinmedim. Günah işlemekte haddi aştım.
Beni gözünden düşürdün, yine kendime gelmedim. Ama sen hilminle bana mühlet
verdin; kereminle kusurlarımı örttün; bana karşı kusurlarımı hiç görmemiş gibi
davrandın; benden hayâ ediyormuşsun gibi günahlarımın azabını benden
uzaklaştırdın.
Allah'ım!
Günah işlediğim zaman, senin Rablığını inkâr ederek, emrini hafife alarak,
azabına göğüs gererek, tehdidini umursamayarak günah işlemedim. Bir hataydı
oldu; nefsim onu bana güzel gösterdi; heva ve hevesim bana galip geldi;
bedbahtlığım buna yardımcı oldu. Diğer taraftan kusurlarımı örtmene, aldandım.
Böylece, sana isyan ettim, emrine muhalefete kalkıştım. Şimdi senin azabından
kim kurtaracak beni?! Yarın davacılarımdan kim koruyacak beni?! Eğer
tutunacağım ipi çekip koparırsan, kimin ipine tutunurum ben?! Amel defterimin
açılacağı gün vay benim halime! Eğer kerem ve sonsuz rahmetine ümit etmeseydim
ve rahmetinden ümit kesmemi yasaklamamış olsaydın, yaptıklarımı hatırladığımda
tamamen ümitsizliğe kapılırdım, ey çağırılanların en hayırlısı ve ey ümit
edilenlerin en üstünü!
Allah'ım! İslam'a
olan bağlılığımla sana yöneliyorum. Kur'an'ın hürmetine sana güveniyorum. Ümmî,
Kureyşî, Haşimî, Arabî, Tihamî, Mekkî ve Medenî olan Peygamber'in aşkına, sana
yaklaşmayı ümit ediyorum. O halde, imanla olan tanışıklığımı yabancılığa
çevirme. Mükâfatımı, senden başkasına ibadet eden kimsenin mükâfatı gibi kılma.
Çünkü insanlardan bir grup, kanlarının dökülmesini önlemek için dilleriyle iman
ettiler ve arzuladıklarına kavuştular. Biz ise, bizi bağışlayasın diye sana
dilimiz ve kalbimizle iman ettik. Öyleyse bizi de arzuladığımıza kavuştur; sana
olan ümidimizi kalbimizde sabitleştir; bizi hidayete kavuşturduktan sonra
kalbimizi saptırma ve kendi katından bize bir rahmet ihsan et; şüphesiz sen,
bol ihsan sahibisin.
Andolsun
izzetine, kalbime ilham olan bilgiye dayanarak senin kerem ve geniş rahmet
sahibi olduğunu bildiğim için, beni kovsan dahi, kapından ayrılmam ve sana
yalvarmaktan vazgeçmem. Kul, mevlasından başka kime gidebilir?! Yaratılan,
kendisini yaratandan başka kime sığınabilir?! Allah'ım! Beni (kıyamet günü)
ağır zincirlere vurup insanların arasında ihsanını benden kessen, insanların
gözlerini kusurlarımı görmeye açsan, ateşe sürüklenmemi emretsen ve benimle iyi
kulların arasında ayrılık düşürsen, yine de senden ümit kesmem; affına olan
ümidimden vazgeçmem; senin sevgin hiçbir zaman kalbimden çıkmaz. Ben, hiçbir
zaman verdiğin nimet ve ihsanlarını ve dünyada kusurlarımı örtmeni unutmam.
Ey Mevlam!
Dünya sevgisini kalbimden çıkar. Beni, peygamberlerinin sonuncusu Muhammed
Mustafa -Allah'ın salatı ona ve âline olsun- ve yarattıklarının içinden
seçtiğin Ehl-i Beyt'iyle bir araya getir. Beni, tövbe ehli ve gerçekten sana
yönelenlerin makamına ulaştır. Beni kendi halime ağlamaya muvaffak eyle.
Gerçekten ömrümü boş şeyler ve boş arzularla geçirdim. Nefsimin hayrından ümit
kesenlerin durumuna düştüm. Bu halimle kabre intikal edecek olursam, hali
benden daha kötü olan kim olabilir?! Orayı, rahatlayabileceğim bir yer olarak hazırlamış
değilim; salih amelle orada yatmak için bir sergi sermiş değilim. Nasıl
ağlamayayım?! Oysa gidişimin nereye varacağını bilmiyorum; nefsimin beni
aldattığını, günlerimin beni yanılttığını ve ölümün (kartal gibi) başım
üzerinde kanat açtığını görüyorum. O halde, neden ağlamayayım?! Ruhumun
bedenden ayrılacağı ana ağlıyorum! Kabrimin karanlığına ağlıyorum! Lâhdimin
(mezarımın) darlığına ağlıyorum! Münker ve Nekir'in beni sorguya çekecekleri
ana ağlıyorum! Kabirden çıplak, zelil ve yaptıklarımın ağır yükünü sırtımda
taşıdığım bir vaziyette çıkacağım ana ağlıyorum! O gün (şaşkınlık içerisinde) bazen
sağıma ve bazen de soluma bakacağım. O gün herkes kendi işiyle meşgul
olacaktır. O gün herkesin kendine yeter bir işi vardır. Nice yüzler o gün parıl
parıl parlar, güler, sevinir. Ve nice yüzler o gün toz toprakla bulanır,
üstlerine bir karanlık çöker ve zillet kaplar.
Ey Mevlam!
Güvenim, itimadım, ümidim ve tevekkülüm sanadır; bağlılığım senin rahmetinedir.
Sen dilediğini rahmetine ulaştırırsın ve sevdiğini kerametinle doğru yola
iletirsin. Kalbimi şirkten temizlediğin için sana hamd olsun; dilimi seni anmaya
açtığın için sana hamd olsun. Bu kusurlu dilimle sana şükredebilir miyim?! Her
ne kadar iyi ameller yapmaya çalışsam da senin rızanı kazanabilir miyim?! Ey
Rabbim! Şükrünün karşısında dilimin kıymeti ne ki?! İhsan ve nimetlerinin
karşısında amelimin değeri ne ki?!
Allah'ım!
Bahşiş ve keremin beni ümitlendirmiştir; lütuf ve keremin amelimin kabul
olmasına sebep olmuştur. Ey Mevlam! Yönelişim sanadır; korkum sendendir ve
ümidim sanadır. Ümidim, beni sana getirmiştir. Ey Yegane Mevlam! Himmetimi sana
bağladım; senin katındakine yönelmişim; en samimi ümidim sanadır; en gerçek
korkum sendendir; sevgim seninle tanışıktır; elim sana doğru uzanmıştır ve
korkum sana itaat etme ipine bağlanmıştır.
Ey Mevlam!
Seni anmakla kalbim dirilmiştir. Seni çağırmakla korkunun acısını kendimden
uzaklaştırmışım. Ey Mevlam, ey umudum ve ey en son isteğim! Benimle, daima
senin itaatinde olmama engel olan günahlarımın arasına ayrılık düşür. Sana olan
her zamanki ümidim ve üzerine farz kıldığın şefkat ve rahmetine olan büyük ihtirasımdan
dolayı hacetimi senden istiyorum. Hüküm senindir; ortağın yoktur.
Yaratıklarının hepsi senin rızkınla rızıklanmakta ve senin yed-i
kudretindedirler. Her şey senin karşında boyun eğmektedir. Pek yücesin, ey
âlemlerin Rabbi!
Allah'ım!
Hüccetim kesilip delilsiz kalacağım, dilimin sana cevap vermekten âciz kalacağı
ve sorgulaman karşısında aklımın karışacağı gün (kıyamet günü) bana acı. Ey
büyük ümidim! En çok muhtaç olduğum zaman (kıyamet gününde) kereminden beni
mahrum eyleme. Cehaletimden dolayı beni katından kovma. Sabrımın azlığından
dolayı lütfünü benden kesme. Fakir olduğum için bana ihsan eyle. Güçsüz olduğum
için bana merhamet et. Ey Mevlam! İtimadım, güvenim, ümidim ve tevekkülüm
sanadır. Bağlılığım senin rahmetinedir. Muhtaçlık yükümü senin ihsan kapına
indiriyorum. Senin kerem ve bağışını göz önünde bulundurarak hacetimi sana
bildiriyorum. Ey Rabbim! Keremini ümit ederek sana yakarıyorum. İhtiyacımın
giderilmesini senin katında umuyorum. Fakirliğimi senin zenginliğinle gidermek
istiyorum. Senin affınla ayakta duruyorum. Senin kerem ve bahşişine göz
dikiyorum. Bana ihsanda bulunmanı umuyorum. O halde, beni ateşte yakma; sensin
benim ümidim. Beni cehenneme yerleştirme; sensin benim gözümün ışığı.
Ey Mevlam!
İhsanına olan iyi kanââtimi boşa çıkarma; gerçekten güvenebileceğim tek sığınak
sensin. Benim fakir olduğumu (senin lütfüne muhtaç olduğumu) çok iyi bildiğin
halde katındaki sevaptan beni mahrum eyleme. Allah'ım! Ecelim yaklaşmış da
amelim beni sana yakınlaştırmamışsa, günahımı itiraf edişimi özür dilememe
vesile kılıyorum. Allah'ım! Eğer affedecek olursan, affetmeye senden layık kim
var?! Ve eğer azaplandırırsan, hükümde senden daha adil kim var? Bu dünyada
garipliğime, ölüm anında kederime, kabirde yalnızlığıma ve lâhitte tenhalığıma
merhamet et. Hesap vermek için huzuruna vardığımda zelilliğime acı. İnsanların
bilmediği günahlarımı bağışla. Her zaman kusurlarımı ört. Ölüm döşeğine
düştüğümde, dostlar başıma toplanıp beni sağa sola hareket ettirdiklerinde bana
merhamet et. Gusül için yatırılıp salih komşularım tarafından sağa sola
çevrildiğimde bana lütufta bulun. Cenazem akrabalarım tarafından taşındığında
bana merhamet et. Bu dünyadan ayrıldığımda ve senin huzuruna varmak için tek
başıma kabre koyulduğumda bana ihsanda bulun. Yeni evimde (kabirde) garipliğime
(yalnızlığıma) acı ki senden başkasına menus olmayayım.
Ey Mevlam!
Beni kendi başıma bırakacak olursan, helak olurum. Ey Mevlam! Hatalarımı
bağışlamadığın takdirde kime sığınabilirim?! Ölüm döşeğinde senin lütfünle
ulaşamadığım takdirde kime yakarabilirim?! Kederimi gidermediğin takdirde kime
iltica edebilirim?!Ey Mevlam! Senden başka kimsem yok benim. Eğer sen bana
merhamet etmezsen, kim bana merhamet eder?! Yoksulluk günümde, senin fazl ve
ihsanın beni kapsamına almazsa, kimin fazl ve ihsanını ümit edebilirim?! Ecelim
yetiştiğinde günahlarımın affı için hangi kapıyı çalabilirim?!
Ey Mevlam!
Sana ümit bağladığım halde beni azabına duçar etme. Allah'ım! ümidimi
gerçekleştir ve korkumu güvene çevir. Günahlarımın çokluğundan dolayı sadece
senin affını ümit ediyorum. Ey Mevlam! Hakketmediğim şeyi senden istiyorum.
Çünkü sen takva ve mağfiret ehlisin (senden çekinilmeli ve senin affına
sığınılmalıdır); öyleyse beni affet. Lütfünden bana kötü yönlerimi örtecek bir
elbise giyindir. Hatalarımı bir daha onlardan dolayı hesaba çekilmemek üzere
bağışla. Şüphesiz, senin ihsanın kadimdir; affın büyüktür ve büyüklüğünle
kullarının hatalarından geçersin. Allah'ım! Sen bir kerimsin ki, ihsanın
istemeyenlere ve hatta Rabliğini inkâra kalkışanlara bile daima ulaşır. Öyleyse
Ey Mevlam! Hacetini senden isteyeni, yaratan ve işleri tedbir edenin yalnız sen
olduğuna inananı kapından nasıl boş çevirirsin?! Bereket sendendir; sen yücesin
ey âlemlerin Rabbi. Ey Mevlam! Âciz kulun senin kapına gelmiştir. Muhtaçlık onu
senin huzuruna getirmiştir. Dua etmekle senin ihsan kapını çalıyorum. Lütuf ve
keremin hürmetine benden yüz çevirme. Dile getirdiklerimi kabul buyur. Seni
çağırdığım gibi beni reddetmeyeceğini umuyorum. Çünkü senin çok şefkat ve
rahmet sahibi olduğunu biliyorum. Allah'ım! Sen, hacetini isteyene ihsanda
bulunmaktan yorulmayan bir kerimsin ve bu senden bir şeyi eksiltmez. Sen,
kendin vasfettiğin gibisin ve bizim vasfımızdan çok yücesin.
Allah'ım!
Senden güzel sabır, yakın kurtuluş, doğru konuşan dil ve büyük mükâfat
istiyorum. Ey Rabbim! Bildiğim ve bilmediğim her hayrı senden istiyorum.
Allah'ım! Senden salih kullarının istedikleri şeylerin en hayırlısını
istiyorum. Ey kendisine el açılanların en hayırlısı ve ey bahşiş edenlerin en
cömerdi! Kendim, ailem, annem, babam, çocuklarım, yakınlarım ve din
kardeşlerimle ilgili isteklerimi gerçekleştir. Yaşayışımı güzel kıl. Yiğitlik
vasfını bende aşikâr et. Bütün hallerimi ıslah et. Beni ömrü uzun, ameli iyi,
nimetini kendisine tamamladığın, kendisinden hoşnut olduğun ve baştan başa
mutluluk, keramet ve rahatlık dolu temiz bir hayatla yaşattığın kimselerden
kıl; sen dilediğini yaparsın. Senden başkası her istediğini yapamaz. Allah'ım!
Beni kendi tarafından özel bir şekilde anılmaya layık kıl. Geceler ve gündüzler
sana yakın olmak için yaptığım amelleri riya, gösteriş ve duyulup övülme
tutkusundan uzak tut. Beni senin karşında eğilen ve huşu eden kullarından eyle.
Allah'ım! Razkımı bol, vatanımı emniyetli kıl. Ailemi, evladımı ve mal
varlığımı benim için göz aydınlığı ve sevinç vesilesi kıl. Bana verdiğin
nimetleri elimden alma. Cismime sağlık ve bedenime kuvvet, dinime sağlık ver.
Beni yaşattığın müddetçe kendi itaatine ve elçin Muhammed'in -Allah'ın salat ve
selamı ona ve Ehl-i Beyt'ine olsun- itaatine muvaffak eyle. Beni kendi katından
indirdiğin her çeşit hayır ve bereketten fazlasıyla nasibini alan kullarından
kıl. Beni (özellikle) Kadir gecesinde indirdiğin hayır ve bereketten en çok
nasibini alan kullarından eyle. Her yıl kullarına indirdiğin rahmet ve giydirdiğin
afiyet giysisinden bana da nasip eyle. Beni, üzerlerinden belaları kaldırdığın,
iyi amellerini kabul buyurduğun ve fenalıklarına göz yumduğun kullarından eyle.
Bu yıl ve her yıl bana, Beyt-i Haram'ı (Kâbe'yi) ziyareti nasip eyle. Ve sonsuz
fazlından bana bol rızk ver.
Ey Mevlam! Tüm
fenalıkları benden defet. Eziklik duymamam için borcumu ve üzerimde olan kul
haklarını eda eyle. Bana zulmetmeye kalkışanların, düşmanlarımın ve beni
çekemeyenlerin gözlerini ve kulaklarını benden uzaklaştır. Beni onlara galip
et. Gözümü ışıklı ve kalbimi mutlu kıl. Hüzün ve kederimi, rahatlık ve
ferahlığa çevir. Yaratıklarından, bana kötülük etmeye kalkışanı ayaklarım
altına düşür (zelil eyle).
Beni,
şeytanın, sultanın ve kötü amellerimin fenalıklarından koru. Beni tüm
günahlardan arındır. Lütfünle beni cehennem ateşinden kurtar. Rahmetinle beni
cennete götür. Fazlınla cennet hurileriyle evlenmeyi bana nasip et. Beni salih
evliyan Muhammed ve onun temiz, üstün ve seçkin Ehl-i Beyt'iyle birlikte mahşur
eyle. Salat ve selamın onlara, onların bedenlerine ve ruhlarına olsun. Allah'ım
ve Mevlam! Andolsun izzet ve celaline, eğer beni günahlarımdan dolayı hesaba
çekecek olursan, ben de senin affını öne sürerim. Eğer beni cimriliğimden
dolayı hesaba çekecek olursan, ben de senin keremine sığınırım. Eğer beni ateşe
atarsan, ben yine cehennem ehline seni sevdiğimi söylerim.
Allah'ım ve
Mevlam! Eğer mağfiretin itaat ehli ve evliyana has olursa, günahkârlar kime
yakarsınlar?! Sadık kimselerden başka hiç kimseye ikram ve ihsan etmeyecek
olursan, kötü insanlar kime sığınsınlar? Allah'ım! Eğer beni cehenneme atacak
olursan, buna düşmanın (şeytan) sevinir. Ve eğer beni cennete götürürsen, buna
Peygamber'in sevinir. Allah'a andolsun, Peygamber'inin sevinmesinin düşmanının
sevinmesinden sana daha sevimli olduğunu biliyorum. Allah'ım! Kalbimi sana
sevgi, senden korku, kitabına tasdik, sana iman ve sana kavuşma sevinci ile
doldurmanı niyaz ediyorum; ey celal ve ikram sahibi!
Sana kavuşmayı
bana sevimli kıl ve benim de sana varmamı kendine sevimli kıl. Sana vardığımda
bana esenlik, kurtuluş ve keramet nasip et. Allah'ım! Beni geçmiş salihlere
kavuştur ve kalan salihlerden eyle; salihlerin yolundan gitmeyi bana nasip et.
Salihleri kendi nefislerine galip eylediğin gibi beni de kendi nefsime galip
et.
Amelimi en iyi
şekilde sonuçlandır. Rahmetinle amelimin mükafatını cennet kıl. Beni, bana
verdiğin şeylerden razı olduğun şekilde yararlanmaya muvaffak eyle. Bana dinde
sebat ver. Ey Rabbim! Beni kurtardığın fenalığa bir daha döndürme. Ey âlemlerin
Rabbi Allah'ım! Senden ancak, sana kavuşmakla sonuçlanan bir iman gücü
istiyorum. Beni yaşattığın sürece böyle bir imanla yaşat, böyle bir imanla
öldür ve böyle bir imanla mahşur et. Amelimde ihlaslı olmam için kalbimi
dininde riyadan, şüpheden ve duyulup övülme tutkusundan uzak tut. Allah'ım!
Bana dinini kavrama, hükmünü ve ilmini anlama kabiliyeti, rahmetinden iki kanat
ve günahlardan sakınma gücü ver.
Nurunla yüzümü
ak et. Katında olana beni rağbetli kıl. Beni kendi yolunda ve Peygamber'inin
dini üzerine öldür. Allah'ın salat ve selamı ona ve onun Ehl-i Beyt'ine olsun.
Allah'ım! Tembellikten, yorgunluktan, hüzünden, korkudan, cimrilikten,
gafletten, katı kalplilikten, zilletten, düşkünlükten,
fakirlikten, her türlü beladan, gizli ve açık kötülüklerden sana sığınırım.
Kanaat etmeyen nefisten, doymayan karından, huşu etmeyen kalpten, kabul
olunmayan duadan, faydası olmayan amelden sana sığınırım. Ey Rabbim! Nefsim,
dinim, dünyam ve bana verdiğin tüm nimetler hususunda, rahmetinden kovulmuş
olan Şeytan'ın şerrinden sana sığınıyorum. Muhakkak sen işiten ve bilensin.
Allah'ım! Senin gazabından hiç kimse kurtaramaz beni. Senden başka sığınılacak
birini bulamıyorum. Bu durumda, beni azabının hiçbir çeşidine duçar eyleme.
Beni helakete ve acı azabına doğru sürükleme. Allah'ım! (Amellerimi) Benden
kabul eyle. Ad ve şanımı yücelt. Günahlarımı dök. Hatalarımla beni anma.
Meclisimin sevabını, konuşma ve duamın mükâfatını kendi rızan ve cennetin kıl.
Senden
istediklerimin hepsini bana ver ey Rabbim! Fazl ve rahmetini bana artır. Benim
sana rağbetim çoktur, ey âlemlerin Rabbi! Allah'ım! Sen Kitabında, haksızlık
yapanı affetmemizi buyurmuşsun. Gerçekten biz kendimize zulmettik; o halde bizi
affet. Şüphesiz sen affetmeye bizden daha layıksın. Sen bize, dilenciyi
kapımızdan boş çevirmememizi emrettin. Ben de bir dilenci olarak kapına geldim;
hacetimi vermeden beni geri çevirme. Bize, elimizin altında olanlara iyilik
yapmamızı emrettin. Biz de senin kullarınınız; bizi cehennem ateşinden kurtar.
Ey kederli anımda sığınağım! Ey zor anlarımda elimden tutan! Sana sığındım ve
senden yardım diledim. Senden başkasına sığınmıyorum; senden başkasından kurtuluş ummuyorum. O halde,
bana yardımcı ol ve kederlerimi kalbimden gider. Ey esirleri kurtaran ve ey çok
günahları affeden! Az itaatimi kabul eyle ve çok günahlarımı bağışla. Sensin
merhametli ve çok bağışlayan. Allah'ım! Senden, kalbimden hiçbir zaman çıkmayan
kâmil ve sabit bir iman, hakkımdaki takdirlerinden başka hiçbir şeyin bana
ulaşamayacağını bilmeme sebep olacak kâmil bir yakîn niyaz ediyorum. Hayatımda
bana verdiğin şeylere beni razı ve hoşnut eyle; ey merhametlilerin en
merhametlisi!
Açıklama:
İmanlı kardeşlerimiz! Ruhunuzda bir kararma hissedip
de kalp temizliği için Ehl-i Beyt (a.s) tarafından gelen meşru bir yol aradığınızda,
ariflerin göz nuru olan bu duayı okumayı size tavsiye ediyoruz. Elbette bu dua
sadece Ramazan ayının seher (sahur) vakitlerine has bir dua değildir, insan
Rabbine yakarmak istediği her zaman ve mekanda masum bir imamın ağzından çıkan bu
sözlerle Rabbine yakarabilir.
İmam Zeyn’el Abidin aleyhisselam’dan nakledilen bu
mübarek duânın tam metni, Ehl-i Beyt’en gelen hadis ve duâları nakleden hadis
ve duâ kitaplarında mevcuttur. bkz Biharu’l-Envar c. 92, s. 82.)